Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/245 E. 2022/475 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 31. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/245 – Karar No:2022/475
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında Kararın Kaldırılarak Yeniden Hüküm Kurulması/ HMK 353/1-b.2)

ESAS NO : 2021/245
KARAR NO : 2022/475

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2020
NUMARASI : 2019/642 E-2020/759 K

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 12/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/05/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, taraflar arasında 01/02/2016 tarihli “… Askeri Üs Tesisi İnşaatı Somali-Mogadishu Üst Yapı işinde kullanılacak aydınlatma ve kamere direkleri alımına ilişkin satış sözleşmesi” imzalandığını, müvekkilinin sözleşmeye uygun olarak satış bedelini ödediğini, ancak işveren idare … geçici kabul komisyonu tarafından eksik ve kusurlu işlere ilişkin olarak düzenlenen 22/06/2017 tarihli Somali-Mogadishu’da yapılacak olan askeri tesisler kapsamında etap 2.kısım ve 2.etap inşaatları yapım işi 1.nolu geçici kabul tutanağının “çevre aydınlatma” başlıklı maddenin 4.bendinde görüleceği üzere “25 metrelik projektör direklerindeki asansör ve halatların kontrol edilerek arızalı ve tehlike arzedenlerin değiştirilmesi ve korozyon ve tozlanmaya karşı önlemler alınması” gerektiğinin tespit edilmesi ve sonuçta işveren idarenin … nolu kesin hesap hakedişinde davacı şirketten eksik iş ve navlun bedeli olarak toplam 106.506,63 USD kesinti yaptığını, yapılan kesinti ile davalı şirketin sözleşmeye aykırı davrandığı, işini eksik ve ayıplı ifa ettiğinin tespit edildiğini, satışı yapılan aydınlatma ve kamera direklerinde teslim anında gözle görülür bir ayıp mevcut olmadığı için davacının sözleşme bedelinin tamamını işin teslimi ile 25/07/2016 tarihinde ödediğini, teslim zamanının üzerinden 1 yıl geçmeden direklerin 25’inde ciddi hasarlar meydana geldiğini, sözleşmenin tarafların yükümlülükleri başlıklı 4.3 maddesine göre “malzeme teknik özelliklerinin uygun olmaması halinde alıcı, satıcıya ana idarenin uygulayacağı cezaları ve bunun yanı sıra tüm navlun, lojistik ve tedarikle alakalı tüm giderleri rücu hakkına sahiptir” düzenlemesinin bulunduğunu, sözleşmenin 4.6 maddesine göre tüm direklerin imalat hatalarına karşı 2 yıl garantili olduğunu, davacının davalı şirkete idare tarafından yapılan hak ediş kesintisine uygun 106.506,63 USD bedelli fatura kestiğini, faturanın davalı tarafça kabul edilmeyip iade edildiğini, bunun üzerine davacı tarafından rücu hakkına ilişkin ihtarname gönderildiğini, ihtarnameye karşın fatura bedelinin ödenmemesi üzerine davalı hakkında Ankara 3.İcra Müdürlüğünün 2019/2101 sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, haksız olarak itiraz edildiğini, dava şartı zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, anlaşmaya varılamadığını, buna ilişkin son tutanak düzenlendiğini belirterek itirazın iptali ile davalının %20 den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında düzenlenen 01/02/2016 tarihli sözleşme uyarınca sözleşmede kararlaştırılan malzemelerin imalatının eksiksiz bir biçimde tamamlanıp 29/06/2016 tarihinde davalı şirket tarafından Somali’ye süpervizor gönderildiğini ve projede bulunan asansör direklerinin teslimi ve sahaya gitmiş olan süpervizor nezaretinde 5 adet asansör direk montajının yapıldığını, geriye kalan direk montajlarının da nasıl yapılması gerektiğini davacı şirketin ilgili çalışanlarına gösterildiğini, montajın davacı şirket tarafından yapılacağı belirtilerek 29/06/2016 tarihli tutanak hazırlandığını ve tutanak ile herhangi bir itiraz kaydı konulmadan davalının ediminin kabul edildiğini, malda teslim anında bir ayıbın bulunmadığını, teslim tarihinden 2,5 yılı aşkın bir süre geçtikten sonra 106.506,63 USD bedelli faturanın davalı şirkete kesildiğini, faturanın kabul edilmeyerek iade edildiğini, davacının teslim aldığı projektör direklerinde meydana geldiği iddia ettiği hasarları (varsa) kaynağının satıcı şirket olan davalının ayıplı ifasından kaynaklandığını ispatlayamadığını, ayıplı mal teslim edildiğini kabul anlamına gelmemekle birlikte ayıplı bir mal sözkonusu olsa bile ayıbı ihbar süresinin TTK’nın 23.maddesine göre teslim sırasında açıkça belli olan ayıplar yönünden 2 gün içinde bildirilmesi, açık ayıp olmasa bile malı satın ve teslim alan tacirin 8 gün içinde malı inceleme veya incelettirmekle yükümlü olduğunun düzenlendiğini, müvekkili şirketin söz konusu ürünlerden binlercesini farklı şirketlere de sattığını ve herhangi bir geri dönüş ya da şikayet alınmadığını belirterek davanın reddine, % 20 oranında kötü niyet tazminatının davacıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davacının, dava dış işveren … ile yapılan sözleşme ile üstlenilen işin kesin hakedişinin 14/11/2018 tarihinde yapıldığı, kesin hakedişte eksik ve kusurlu iş adı altında 97.500,00 USD kesilen bedelin davalının üstlendiği imalatlara ilişkin olduğu, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 4.3 maddesi uyarınca malzemenin teknik özelliklerinin uygun olmaması halinde alıcının satıcıya asıl işverenin uygulayacağı cezaların ve bunun yanı sıra tüm navlun, lojistik ve tedarikle alakalı tüm giderleri rücu hakkına sahip olduğu, 97.500,00 USD lik davacı hakedişinden yapılan kesintinin davalının üstlendiği imalatlara ilişkin olup sözleşmenin 4.3 maddesi uyarınca davacının davalıya rücu edebileceği ancak, 22/06/2017 tarihli geçici kabulde de bu eksikliklerin belirtildiği, sorunlu konuların düzeltilmesinin ana işveren tarafından davacıdan talep edildiği, ancak bu aşamada davacı tarafından davalıya bu hususlara ve geçici kabulde belirlenin eksikliklerden dolayı davalıya bildirimde bulunulmadığı, haberdar edilmediği, düzeltim hakkı tanınmadığı ve üzerinden 1 yılı aşkın süre geçtikten sonra 17/01/2019 tarihinde sözleşmedeki hükme dayalı fatura düzenlediği, bu durumda fatura miktarının tamamının tahsilinin hakkaniyete aykırı olacağı, 97.500,00 USD bedelin fatura tarihindeki kur üzerinden karşılığının 5.3740X97.500=523.965,00 TL olup bu miktardan takdiren 1/4 oranında hakkaniyet indirim yapılması gerektiği gerekçesiyle, 392.973,75 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin kesinti miktarı ve kanıtlanamayan navlun bedeline konu talebin reddine, alacağın dayanağı eser sözleşmesine ilişkin olup varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden davacının, davacı tarafça kötü niyetli takibe geçildiği hususu kanıtlanamadığından reddedilen miktar üzerinden davalının yasal koşulları oluşmayan tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; navlun bedelinin reddedilmesinin hatalı olduğunu, ayıp ihbarında bulunulmadığı tespitinin ve hakkaniyet indirimi yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, sözleşmeye göre ayıp ihbarı yapma yükümlülüğünün bulunmadığını, hakkaniyet indiriminin neye göre yapıldığının açıklanmadığını, idarenin hakediş kesintisinden hemen sonra fatura kesildiğini ve davalıya ihtarname gönderildiğini, hakkaniyet indirimi nedeniyle reddedilen kısım için davalıya vekalet ücreti verilemeyeceğini icra inkar tazminat talebinin reddinin hatalı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; gerekçe ile hükmün çelişkili olduğunu, ayıbının varlığının dahi kanıtlanamadığını, ayıp varsa bile müvekkilinin haberdar edilmediğini, ayıbın neden kaynaklandığının tespit edilmediğini, işin itirazı kayıtsız olarak kabul edildiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
1-Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
2-Taraflar arasındaki sözleşmenin 4.3 maddesinde, malzemenin teknik özelliklerinin uygun olmaması halinde alıcının (davacı), satıcıya (davalı) idarenin uygulayacağı cezaları rücu edeceği, 4.6 maddesinde ise; tüm direklerin imalat hatalarına karşı 2 yıl garantili olduğu düzenlenmiştir.
Dosya kapsamında bulunan belgelerden ve yargılama sırasında alınan bilirkişi raporundan; davacı yüklenici ile dava dışı iş sahibi … arasında 22/06/2017 tarihinde imzalanan geçici kabul tutanağında kusurlu işlerin belirlendiği, davalı taşeronun imalatı ile ilgili olan direklerin sorunlu kısımlarının tamir veya tadil edilerek sözleşmeye uygun hale getirilmesi gerektiği ve davacı yüklenicinin hak edişinden bu kusurlar nedeniyle 97.500,00 USD kesinti yapıldığı anlaşılmaktadır.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatları gereğince, garanti süresi içinde ortaya çıkan ayıplar için ayrıca ayıp ihbarı yapılmasına gerek bulunmamaktadır (Yargıtay 15. HD 2019/646 E 2019/3736 K; 2020/1722 E 2021/2490 K). Davalı tarafından, dava konusu işin tesliminin 29/06/2016 tarihinde yapıldığı, 22/06/2017 tarihinde yapılan geçici kabulde söz konusu kusurların ortaya çıktığı, bu durumda; garanti süresi olan 2 yıl içinde ortaya çıkan ayıplar için, ayıp ihbarı yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
Bununla birlikte; yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda iş sahibi tarafından davacının hakedişinden kesilen 97,500,00 USD’nin davalının imalatları ile ilgili olduğu açıklanmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 4.3 maddesinde davalı taşeron, iş sahibinin davacıya keseceği cezaları kendisine rücu edeceğini baştan kabul etmiş olup, davalı tarafça kesilen cezanın ekonomik mahvına neden olacağına dair bir iddiada da bulunulmamıştır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 4.3 ve 4.6 maddeleri ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; mahkemece, yapılan kesintiden hakkaniyet indirimi yapılması doğru olmamıştır.
Bu durumda; davanın 97.500,00 USD X fatura tarihindeki kur 5.3740 TL=523.965,00 TL üzerinden kabulüne karar vermek gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Mahkemenin kabulüne göre de; hakkaniyet indirimi yapılması halinde, davalı yararına vekalet ücreti verilemeyeceğinin gözden kaçırılması da hatalı olmuştur (Yargıtay 9. HD 2008/5748 E 2009/19759 K; 2008/5574 E 2009/19761 K).
HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilebilen, yerel mahkeme hükmünün gerekçesinin değiştirilerek düzelterek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmeyip, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğini düzenlediğinden, Dairemizce davacı vekilinin vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK. 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
3-Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/12/2020 tarih ve 2019/642 Esas-2020/759 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
4-Davanın KISMEN KABULÜNE,
Davalının Ankara 3. İcra Müdürlüğünün 2019/2101 E sayılı takip dosyasında itirazının 523.965,00 TL asıl alacak için iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağın takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
5-Tarafların icra inkar ve kötü niyet tazminat taleplerinin reddine,
6-Alınması gereken 35.792,04 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 6.950,97 TL ile icra veznesine peşin yatırılan ve mahsup ettirilen 2.877,65 TL harcın toplamı olan 9.828,62 TL’nin mahsubu ile kalan 25.963,42 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydedilmesine,
7-Arabuluculuk Kanununun 18/A(13). maddesi uyarınca karar tarihinde yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin kabul ve ret oranları da nazara alınarak 1.201,73 TL’sinin davalıdan, geri kalan 118,27 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Davacı tarafından yapılan vekalet tasdik harcı 6,40 TL, posta gideri 90,80 TL,
bilirkişi ücreti 6.000,00 TL olmak üzere toplam 6.097,20 TL yargılama giderinin kabul oranına göre hesaplanan 5.550,90 TL’sinin ve 44,40 TL başvurma ve 9.828,62 TL peşin harç toplamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
10-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan, kabul edilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 43.248,25 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan, reddedilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 7.503,43 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
13-Davalıdan alınması gereken 26.844,04 TL istinaf karar harcından peşin alınan 6.711,01 TL harcın mahsubu ile bakiye 20.133,03 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına.
14-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
15-Davacı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 36,10 TL dosya gönderme masrafı olmak üzere toplam 198,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
16-Davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 12/05/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan Üye Üye Katip

¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır