Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/239 E. 2023/125 K. 08.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(Başvurunun esastan reddi /HMK m.353/1-b-1)

DOSYA NO : 2021/239 Esas
KARAR NO : 2023/125

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/12/2020
NUMARASI : 2014/1367 Esas- 2020/703 Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ :
DAVALI : …
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU :Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak
KARAR TARİHİ : 08/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/02/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasında mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 20/03/2015 tarihli dava dilekçesinde özetle;
Davalı ile müvekkili arasında akdedilen 16/09/1997 tarihli alt yapı sözleşmesi kapsamında davalı kooperatifin mülkiyetinde olan… bulunan taşınmazların yol, içme suyu kanalizasyon, elektrik tesisat ve içme suyu depo inşaatlarının işinin …. Tic. Şirketi tarafından yüklenildiğini, 04/10/1998 tarihli bordum katı ve kaba inşaat sözleşmesinin akdedildiğini, 1998 yılında sözleşmeye konu taşınmazların bulunduğu alanın sit kapsamına alındığını, koruma kurulu kararı ile 2002 yılına kadar inşaatın durdurulduğunu, bu kez 27/05/2002 tarihinde anılan 2 sözleşmeye ek olarak ek protokol başlıklı bir sözleşmenin daha akdedildiğini, sit alanı nedeniyle duran inşaatların yeniden başladığını, anılan 3 sözleşme ile …. Şirketi tarafından yüklenilen işlerin 25/04/2003 tarihinde müvekkili şirket tarafından her türlü hak ve borçları ile birlikte devralındığını, bu sözleşmelere ek olarak müvekkili ile davalı arasında 06/07/2011 tarihli protokolün akdedildiğini, davalı kooperatifin 17 Mayıs 2013 tarih 12257 yevmiye nolu Ankara 16. Noterliği’nin yazısı ile müvekkili şirkete, inşaat süresinin uzadığından ve inşaatlarda mahkemece tespit edilen eksik imalatların bitirilemeyeceğinden bahisle sözleşme ve protokollerin feshedildiğinin bildirildiğini, söz konusu feshin haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin onaylanan iş programına uygun olarak yaptığı işler karşılığı alacaklarının ödenmediğini, bunun yanı sıra haksız fesih nedeniyle zararın oluştuğunu belirterek, davalıdan diğer alacaklar ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 196.978,25 TL üst yapı bedeli alacağı, 500.022,56 TL altyapı hakedişi alacağı olmak üzere toplam 697.000,81 TL alacağının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

YANIT;
Davalı vekili tarafından verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; 16/09/1997 tarihinde davalı kooperatif ile …. San. Ltd. Şirketi arasında götürü usulü ile yapılan alt yapı inşaat sözleşmesi ile kanalizasyon, su deposu ve ham yol inşaatının şartnamelerde belirtilen şekillerde 4 ay içinde yapılarak teslim edilmesi konusunda anlaştıklarını, … şirketine avans olarak 15.000,00 TL ve yine 1997 yılı içinde 14.500,00 TL ödeme ile toplam 47.000,00 TL 4 aylık süre içinde peşinen ödeme yapıldığı halde sözleşmenin 12/B gereğince %10 indirim uygulanması gerekirken bu indirimin uygulanmayarak, süresi içinde işlerin bitirilemediğini, inşaatın teslim edilemediğini, 04/10/1998 tarihinde … Şirketi ile üst yapı için bodrum katı ve kaba inşaat sözleşmesinin imzalandığını, her bir su basmanlı bodrum için 900,00 TL, su basmanlı bodrumlu bina kaba inşaatı için 2.400,00 TL olmak üzere götürü usulde ve sabit fiyatla anlaşıldığını, bu anlaşmalara göre 1997- 1998 yıllarında toplam 70.000,00 TL ödeme yapıldığını, 31/12/1997 tarihli faturaya göre 47.000,00 TL’si alt yapı için alacağın tamamına 23.000,00 TL’si üst yapıya ait olmak üzere yapılan ödemelere karşılık sadece 1 nolu hak edişin düzenlendiğini, inşaatların devamı esnasında arsanın sit alanı ilan edildiğini, açılan imar planı iptal davası nedeniyle inşaat çalışmalarının durdurulduğunu, 2002 yılında sonuçlanan dava ile çalışmalara tekrar devam edildiğini, … şirketi ile 27/05/2002 tarihli ek bir sözleşme imzalandığını, bu sözleşmeye göre sözlemede tadilat yapılarak 160 üye için yapılacak inşaatın yerine kooperatifin o zamanki üye sayısında konut yapılmasına ve bu duruma yüklenicinin herhangi bir itirazı ve tazminat talebi olmayacağına dair protokolün 1. Maddesinin kararlaştırıldığını, davacının sözleşmeleri ve ek protokolleri her türlü hak ve vecibeleri ile birlikte devraldığından buna ilişkin herhangi bir itirazının bulunamayacağını, 160 konut yapması gerekirken 88 konut yapmak zorunda kalmasının kabul edilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/12/2020 tarih 2014/1367 Esas 2020/703 Karar sayılı numaralı kararında özetle; Dava, eser sözleşmesine dayalı olarak yüklenicinin açtığı bakiye alacağın tahsili amacıyla açılmış alacak davasıdır.
Tarafların dayandıkları tüm deliller, yapılan imalatlara yönelik kayıtlar getirtilmiş, ihtilafın hallinin teknik bilgiyi gerektirmesi sebebi ile oluşturulan bilirkişi heyetine mahalinde yapılan imalatlara ve dosyaya sunulan kayıtlara yönelik inceleme yaptırılmış, tarafların itirazları nazara alınarak, önceki bilirkişi raporları arasındaki çelişkiyi gidermek üzere oluşturulan 3. Bilirkişi heyetince düzenlenen bilirkişi raporları ve yapılan itirazları karşılar hükme esas alınan 23/03/2020 tarihli bilirkişi ek raporu dosyaya sunulmuştur.
Hükme esas alınan üçüncü bilirkişi heyetinin 26/06/2019 tarihli kök ve itirazları karşılar 23/03/2020 tarihli ek raporunda özetle; taraflar arasında akdi ilişkiye dayalı olarak davacı yüklenici tarafından yapılan imalatlara yönelik mahallinde yapılan inceleme sonucunda, yapılan hakedişler, davalı iş sahibinin yaptığı ödemeler ve önceki bilirkişi raporları ve delil tespitine ilişkin raporlar ile taraflarca oluşturulan hakem heyetinin tespitleri birlikte değerlendirildiğinde, davalı kooperatifin alt yapı eksikliklerine yönelik itirazının olmadığı, mahallinde yapılan incelemede alt yapının genel itibari ile tamamlandığı, üst yapı imalatlarına yönelik imalatlar hesaplandığında ve davalı kooperatifin yaptığı ödemeler eskale edildiğinde, davacı yüklenicinin davalı kooperatiften 784.046,40 TL bakiye alacağının olduğu hesaplanmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyaya sunulan deliller ve hükme esas alınan yukarıda özetlenen bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında davalı kooperatife ait taşınmaz üzerindeki alt yapı ve üst yapı imalatlarına yönelik, davalı kooperatifin dava dışı … Ltd. Şti. ile yaptığı sözleşme ile dava dışı bu şirketin yüklendiği işlerin tamamlanması amacı ile yapılmış sözleşmeye dayalı olarak akdi ilişki bulunduğu, davacının yüklenici, davalının ise iş sahibi olduğu ihtilafsızdır. Yargılamaya esas olan çözülmesi gereken ihtilaflı konunun davacı yüklenicinin sözleşmeye ve fen kurallarına uygun olarak yüklendiği işi süresinde ve eksiksiz yerine getirip getirmediği, yaptığı imalatlar sebebi ile bakiye alacağının olup olmadığına ilişkin olduğu görülmüştür.
Davalı kooperatif ile dava dışı … Ltd. Şti. arasında imzalanan 16/05/1997 tarihli alt yapı inşaat sözleşmesinde kooperatife ait yol, içme suyu, kanalizasyon, elektrik tesisatı ve içme suyu deposu inşaatı işinin dava dışı şirket tarafından yapılmasının kararlaştırıldığı, taraflar arasında 04/10/1998 tarihinde yapılan diğer sözleşme ile de 160 adet konutun su basmanlı bodrum kat ve bina kaba inşaatının dava dışı şirket tarafından yapımının kararlaştırıldığı, dava dışı şirket ile kooperatif arasında konutların kaba inşaatına yönelik 27/05/2002 tarihli ek protokolün yapıldığı, 25/04/2003 tarihli davacı ile dava dışı … arasında yapılan devir sözleşmesi ile de dava dışı şirketin yukarıda belirtilen sözleşmelerle yapımını üstlendiği işlerin davacı şirkete devredildiği, davacı şirket ile davalı kooperatif arasında yapılan 06/07/2011 tarihli protokol ile 27/05/2002 tarihli protokolün eki mahiyetinde protokol imzalandığı, davacı yüklenicinin 17/07/2012 tarihinde davalı kooperatife gönderdiği ihtarnamede 668.628,93 TL hakedişlerden kalan bakiye alacağın 15 gün içerisinde ödenmesinin istenildiği, davalı kooperatifin 17/05/2013 tarihli noterden gönderdiği ihtarnamede devir sözleşmesinin üzerinden geçen 10 yıllık sürede işin bitirilememesi, şantiyeden tüm malzeme ve ekipmanların götürülmesi, kalan işin davacı tarafından bitirilemeyeceği belirtilerek sözleşmenin feshedildiğinin davacıya bildirildiği, dosyaya sunulan kayıtlardan anlaşılmıştır.
Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir (TBK m. 470). Eser sözleşmesinin kendine özgü olan iki temel unsuru vardır. Bunlar eser ve bedeldir. Bu sözleşme ile bir taraf (yüklenici) istenen özellikte sonucu (eser) meydana getirmeyi, diğer taraf (iş sahibi) ise bu çalışma karşılığında ivaz ödemeyi (bedel) üstlenmektedir. Eser sözleşmesinde tarafların edimleri birbirinin karşılığını oluşturmakta olduğundan tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmedir.
Dosyaya sunulan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde, davacı yüklenicinin sözleşmeden kaynaklanan edimini yerine getirdiği, hükme esas alınan 23/03/2020 tarihli bilirkişi raporundaki hesaplamaya göre davacı yüklenicinin yaptığı imalatlar sebebi ile 382.513,91 TL alt yapı, 7.648.323,42 TL üst yapı imalatından alacağının olduğu, davalı kooperatifçe yapılan 7.246.790,93 TL toplam ödeme düşüldüğünde, davacının 784.046,40 TL bakiye alacağının kaldığı anlaşılmıştır. Taleple bağlılık ilkesi (HMK m.26) gereği davacının davadaki talebi nazara alınarak 697.000,81 TL üzerinden davanın kabulü ile davacı vekilinin 02/12/2020 tarihli duruşmadaki faiz başlangıcı olarak dava tarihinin alınması yönündeki beyanı nazara alınarak da bu alacağa dava tarihinden itibaren yapılan işin ticari iş olması sebebi ile avans faizi işletilmesine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekilinin 01/03/2021 tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde Özetle; mahkemenin, hüküm tesis ederken, dosyanın tevdi edildiği üç ayrı bilirkişi heyetlerinin raporlarından son raporu esas alarak hüküm tesis ettiğini, bilirkişi raporu ve ek raporunun davalı yapı kooperatifi lehine geldiğini ve davalı kooperatifin yaklaşık 1.900.000,00 TL fazla ödeme sebebiyle alacaklı çıkarıldığını, son iki raporun ise tam bir tezat ile kooperatifi borçlu çıkardığını, son iki raporda da ilginçliğin; davacı şirketin dava dilekçesinin sonuç bölümünde ıslaha lüzum kalmaksızın 697.000,81 TL. alacak iddiasında bulunduğunu, son iki bilirkişinin de davacı yanı aynı miktarda yani 697.000,81 TL. alacaklı çıkardıklarını ve mahkemenin de buna göre hüküm tesis ettiğini, bilirkişilerin ilk rapor ile son iki rapor arasında yaklaşık iki buçuk trilyon farkın nereden kaynaklandığını ve itirazlarının belge, mahsup fişi, ek sözleşmeler vs. sunmalarına rağmen değinme gereği bile duymadıklarını, davalı kooperatifin kırk yılı aşkındır devam ettiğini ve kuruluşundan 2013 yılına kadar kadar da inşaatların davacı tarafından yapıldığını, 2013 yılında inşaatların %50-60 dolayında olduğunu, daha sonra da başka müteahitler ve sonrasında da emanet usulü ile inşaatların tamamlandığını ve son dört yıldır üyelerin oturmaya başladığını, davacı ile sözleşmenin 2013 yılında feshedilmesinin hemen akabinde, davalı kooperatifin imalat işlerine devam edeceğinden önceki yüklenici ile sonrakiler arasında imalat yapım sorunu yaşanmaması açısından kooperatifin yapılan imalatları ve eksik kusurlu işlerinin tespiti amacı ile Dikili Asliye Hukuk Mahkemesi nin 2013/172 D.İş. Sayılı dosyası ile Bilirkişi Kurulu heyetine 88 dairenin tamamını ve diğer imalatları da kapsar şekilde oldukça ayrıntılı bir bilirkişi tespit dosyası oluşturulduğunu, (Bu rapor 46 sayfa ve eklerinden oluşmaktadır. ) kırk yıldır inşaatlarını yaptıran müvekkili kooperatifin, bir oda dolusundan fazla defter ve kayıtları olduğunu, bilirkişi kurulu heyetinin mali müşavir olan üyesinin kooperatif merkezine geldiğini ve bir saati bile geçmeyen bir inceleme yapıldığını, bu hususa bilirkişi raporuna itirazlarında defalarca değinmelerine rağmen ve daha fazla zaman ve buna göre ücret takdir edilmesi ve daha sağlıklı rapor tanzim edilmesi, bir yeminli mali müşavirin de heyete eklenmesi talep ve isteğine rağmen, ek raporlarda değinilmediği gibi, olduğu şekli ile karar verildiğini, örnek verilecek olursa; davacı defterlerinin tasdik dahi edilmediğini ve sonradan iş bu davayı kazanma amacı ile amaçları doğrultusunda defterlerin doldurulduğunun aşikar olduğunu, bu itirazlarına dahi cevap verilmediği gibi raporlarda bahse konu dahi edilmediğini ve sanki tasdik edilmiş gibi rapor tanzim edildiğini, Dikili Asliye Hukuk Mahkemesi nin 2013/172 D.İş. Sayılı dosyası ile yaptırılan bilirkişi kurulu heyeti dosyasına hiç değinmediklerini sanki böyle bir dosya yokmuş gibi son iki bilirkişi raporlarının tanzim edildiğini ve buna göre hüküm tesis edildiğini, davacı yanın da bir tespit yaptığını ve sadece iki sayfa olan ve ayrıntısı da olmayan iş bu raporun ise bilirkişi heyetlerinde itibar gördüğünü, bilirkişi kurulunun hatalarını ve özelikle mali müşavir (muhasebe) bilirkişisinin bariz ve çıplak gözle dahi görülebilen muhasebe hatalarına aşağıdaki beyanlarında madde madde değindiklerini, davacı aleyhine eksik ve ayıplı imalatlar sebebiyle açtıkları davanın hiç dikkate alınmadığını ve bekletici mesele de yapılmadığını, iş bu davanın Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/504 E. Sayılı dosyasında devam ettiğini, bu davada davalı şirketin adresi yok veya ticaret sicil adresi yetersiz gibi sebeplerle tebligat sorunu yaşandığı ve davanın sürümcemde kaldığını, yani davalın şirketin bir adresi dahi olmadığını, gene, davacı yanın tüm imalatlar boyunca yasal zorunluluk olduğu üzere, SGK işçilik kapatmasını gerektiği ve bunu yapmadığı takdirde, çıkacak bedelden kooperatifin sorumlu olduğu ve bunun için SGK ya müzekkere yazılmasını istediklerini, kabul edilmediğini, tahminlerine göre, davacının hiç SGK başvurusu olmadığı gibi, SGK nın kapısına dahi bu güne kadar uğramadığını, bu konuda davacı şirkete noter kanalı ile ihtarname de keşide edildiğini ve fakat davacı şirketin belli bir adresi olmadığı için tebligat yapılamadığını, gene, mahkemece son iki heyet için keşif kararı verildiği ve mahallinde inceleme yapıldığı, keşif kararının yanlış olduğunu, 2013 yılında davacı inşaatların %50-60 dolayında imalatlarını bitirdiğini, keşif zamanında inşaatların tamamının başka müteahitler ve kooperatifçe emanet usulu yapılıp bitirildiğini, buna rağmen, davacının yaptığı bazı imalatlar dahi sanki müteahhit yapmış gibi raporlara konu edildiğini, yanlış olan keşif kararına rağmen, bilirkişiler ve özelikle inşaat bilirkişinin eksik ve kusurlu işlere hiç değinmediğini, en büyük eksikliklerden birinin bu olduğunu, mahkemenin hüküm tesis ederken dayanak yaptığı son bilirkişi kurulu raporundaki eksiklikleri ve neden kabul edilemez olduğunu aşağıda bildirdiklerini, tasdik edilmeyen davacı ticari defterleri kendi lehinde delil kabul edilerek rapor hazırlandığını, bu hususun delil kabul edilmeden tekrardan rapor tanziminin zorunlu olduğunu, raporlar tanzim edilirken Dikili Asliye Hukuk Mahkemesi nin 2013/172 D.İş. Sayılı dosyası tespit dosyasının hiç dikkate alınmadığını, bu dosyanın da dikkate alınarak rapor tanzim edilmesi gerektiğini, kırk yıl önce kurulmuş ve halen devam eden koopratif kayıt ve defterleri bir saat içince incelenerek fikir edinilmesi imkansız olduğunu, daha geniş bir zaman aralığı verilerek kooperatif defterlerinin incelenmesinin yapılmasında da zaruret olduğunu, son bilirkişi raporunun 8 . Sayfasında iptale konu çek ve senetler sebebiyle 243.000,00 TL. nin davacıya ödenmesi gerektiği şeklinde rapor tanzim edildiğini, bunun mükerrer olduğunu ve kasa fişleri ile mahsup fişlerine kadar açıklamaları ile bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinin 2. sayfasında ayrıntılı yazdıklarını, fakat; muhasebe bilirkişisinin ek raporunda yorum dahi yapmadığını, gene, bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinin 3. sayfasında, kooperatif muavin defterinin dikkatli incelenmemesi sonucu iki defa 20.000,00. TL nin. davacı hesabına kaydı yapıldığını, açıklamalarında muvin defterinin tüm detaylarını yazmalarına rağmen, muhasebe bilirkişi ek raporda yorum dahi yapmadığını, gene, bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinin 4. sayfasında, kusurlu ve eksik işler sebebiyle açmış bulundukları Ankara 3. Ticaret mahkemesi 2019/504 E. Sayılı dosyasının da ek raporda ve mahkemece hiç dikkate alınmadığını, bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinin 5. sayfasında harfiyat ile ilgili rapordaki eksiklikleri dile getirdiklerini ve dilekçeleri ekinde taraflarca imzalanmış harfiyat ek sözleşmesini sunmalarına rağmen, bu hususa da ve taraflarca imzalanan en son hafriyat ek sözlemesinin de hiç dikkate alınmadığını, bir oda dolusu kayıt ve evraklar olduğu için kayıt bulmakta zorlanmaları sebebiyle sonradan buldukları ve davalı tarafından imzasına itiraz edilmeyen bila tarihli ” tutanak” isimli belgeyi sunduklarını, bu belgede, kısaca ”bu tutanakla taş duvar ve beton yol hak edişlerindeki hafriyat fiyatı alt yapı sözleşmesi ekli klas zaptına göre 6.04 TL/m3 olarak değiştirildiğini, bu tutanak isimli sözleşmeyi bilirkişi itiraz dilekçelerinin ekinde sunduklarını ve fakat davacı yanca itiraza da uğramamasına rağmen bilirkişilerce bir yorum dahi yapılmadan bu konuya değinmediklerini ve gene de hesaplamayı 12.962 TL/m3 olarak yaptıklarını, bugün devlet ihalelerinde en zor (Yokuş/Taşlık vb arazilerde) harfiyatlarda m3 birim fiyatı 5.00 – 6.00 TL dolayında ihale edilmekte ve ortalama bu fiyatlar üzerinden hafriyat işleri karlı bir biçimde şirketlerce yapıldığını, davacının ise 15 sene önce kooperatif ile yaptığı anlaşmanın bugünün fiyatlarının iki katı olduğunu, bilirkişilerin hesaplama yaparken sunulan ek sözleşmeye rağmen yaptıkları birim fiyatın m3 başına 12.96 TL .olduğunu, bunun nasıl bir insaf ve insanlık dışı olduğunu burada anlatmanın imkansız olduğunu, bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinin 6 sayfasında taş duvar ve eksiklikleri ile ilgili itirazlarını açıklamalı ve belgeli olarak yaptıklarını fakat burada da ek raporda değinilmediğini, bu taş duvarın ne kadarını müteahhit yapmıştır ? ne kadarını kooperatif sonradan yapmıştır ? ne kadar ayıplı işler vardır ? İtirazlarına rağmen ek raporda bunlara değinilmediğini, itiraz dilekçelerinin 8. sayfasında yıkılan taş duvar ile ilgili itirazlarını yazdıklarını, müteahhidin yaptığı taş duvarın kusurlu ve ayıplı olduğu için selde yıkıldığını, davacının tekrar yaptığını ve ayıplı olan duvarın ikinci defa yıkıldığını, son defa kooperatifin bu duvarı emanet usulu olarak ayıpsız olarak kendisinin yaptığını, ve yıllardır her türlü sele karşı korunduğu ve hiç bir zarar görmediğini, müvekkili kooperatifin son defa bu duvarı yaptığına dair kayıtların dosyaya sunulduğunu fakat, bilirkişilerin adeta davacıyı ödüllendirir gibi iki defa yapılıp iki defa ayıplı olduğu için yıkılan taş duvar bedelini de iki defa taş duvar yapmış gibi davacıyı alacaklı çıkararak ödüllendirdiklerini, bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinin 8 sayfasında yapılan kanalizasyon imalatları ile ilgili itirazlarını yaptıklarını, bu konu da da kapalı alanda metraj ölçümü yapmayan bilirkişilerin bu kadar fahiş metrajı neye göre yaptıklarının anlaşılamadığını ve ek raporlarında itirazlarına bir yorum yapmaya dahi tenezül etmediklerini, bilirkişi raporunun 9. Sayfasında davacının avanslarına karşılık hiç fatura kesmediği ve SGK ilişiksizlik belgesini de almadığı ve SGK dan müvekkili kooperatifin sorumlu olduğu, SGK ya bu yönde müzekkere yazılması gerektiği itiralarına da ek raporda değinilmediğini, bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinin 10. sayfasının ve 13. No lu bendinde, davaya cevap dilekçelerinde zikrettikleri davacının eksik ve kusurlu işleri bitireceğini kendilerine yazılı olarak taahhüt ettiğini ve davacı yanca imzalı belge sunulmasına rağmen bilirkişiler dahil mahkemece de bu hususun hiç araştırılmadığını belirterek istinaf başvurularının kabulü ile kararın kaldırılmasına ve talepleri gibi karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine veya dairece yeniden yargılama yapılarak bir karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından verilen davalı vekilinin istinaf dilekçesine karşı cevap dilekçesinde özetle; davalının istinaf gerekçelerinin haksız olduğunu, davalının Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/172 D İş sayılı dosyası ile yaptırılan delil tespitine ilişkin olarak bu tespit dosyasına gerekçelerini belirterek itiraz ettiklerini ve bu tespit dosyasının bilirkişi kurulları tarafından düzenlenen raporlarda değerlendirilmiş olduğunu, yine kooperatifin bu tespit öncesinde aynı konu ve taleplerle 14/12/2012 tarihinde tespit talebinde bulunduğunu ve Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/197 D İş sayılı dosyası ile gereğinin yerine getirildiğini belirtilen bu tespitten sonra davalı kooperatifin müvekkili şirket ile aralarındaki tüm anlaşmaları fesh ettiğini, noterden gönderdiği 17/05/2013 tarihli yazı ile bildirdiğini, bu sebeple müvekkili tarafından davalıdan olana alacaklarının tahsili amacıyla Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinde iş bu görülmekte olan 2013/290 Esas sayılı davanın açıldığını ve davalı tarafın istinaf dilekçesinde belirttiği ve bilirkişilerce dikkate alınmadığını ileri sürdüğü Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/172 D İŞ sayılı delil tespiti dosyasının da bu davanın derdest olduğu aşamada yaptırıldığını, bu durumda yapılan delil tespitinin hukuken geçersiz olduğunu, yargılama aşamasında taraf delillerinin toplandığını, mahkemece resen seçilen konusunda uzman bilirkişi kurullarının Dikili İlçesindeki kooperatife ait arsalar üzerinde müvekkili şirket tarafından yapılan imalatları ve inşaatları keşif yaparak yerine incelediğini, yine tarafların ticari defter ve kayıtlarının ve dayanağı belgelerin de ayrıca değerlendirilerek ayrıntılı olarak raporlandığını, bu sebeple davalının istinaf itirazlarının yersiz ve dayanaksız olduğunu, yine mahkemece hükme esas alınan üçüncü bilirkişi kurulunun kök ve ek raporlarınında taraflar arasında akdi ilişkiye dayalı olarak müvekkili tarafından yapılan imalatların mahallinde yapılan inceleme sonucunda belirlenen tespitler, yapılan hakedişler, davalının yaptığı ödemeler ve önceki bilirkişi raporları ile delil tespitine ilişkin raporlar ve taraflarca oluşturulan hakem heyetinin tespitleri birlikte değerlendirilerek davacı müvekkilinin, davalı kooperatiften 784.046,40 TL bakiye alacağı olduğunun hesaplandığını, müvekkili aleyhine açıldığı söylenen dava dosyasında henüz müvekkiline gelen bir tebligat bulunmadığını, aynı iş nedeniyle bir kez daha dava açılmasının mümkün olmadığını, istinaf dilekçesinde somut bir nedene de dayanılmadığını belirterek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, davacı yüklenici tarafından davalı arsa sahibi olan kooperatif aleyhine açılan taraflar arasındaki eser sözleşmesi uyarınca davacı yüklenici şirketin dava dışı … ve üst yapı imalatlarından kalan işlerin yapımını üstlendiğini ve bu kapsamda edimini ifa ettiği belirtilerek ödenmeyen hakediş alacağı bedeli olarak 697.000,81 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Davalı iş sahibi vekili davaya cevabında, davacı yüklenicinin edimini süresinde ve usulüne uygun yerine getirmediğini, ayıplı ve eksik işler bulunduğunu, eksikliklerin dava dışı firmalara tamamlatıldığını, bu sebeplerle sözleşmenin müvekkili tarafından 17/05/2013 tarihli ihtarname ile feshedildiğini, yapılan ödemeler sebebiyle davacı yükleniciye borçları kalmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, mahallinde talimat yoluyla iki kez keşif yaptırılmak suretiyle üç farklı heyetten alınan bilirkişi raporları doğrultusunda son olarak alınan bilirkişi kurulunun 26/06/2019 tarihli kök rapor ile itirazları karşılamak için alınan 23/03/2020 tarihli ek raporunun hüküm vermeye yeterli olduğu kabul edilmek suretiyle bu rapordaki belirlemelere itibar edilerek yapılan imalatlardaki eksik ve ayıplar da dikkate alınarak ve davalı tarafından yapılan ödemelerin de mahsubu sonucunda davacı şirketin davalı kooperatiften yaptığı imalatlardan dolayı ve dosyaya sunulan hakediş belgeleri de değerlendirilerek dava tarihi itibariyle 784.046,40 TL alacağının bulunduğu, ancak davacının davadaki talebiyle bağlı kalınarak 697.000,81 TL üzerinden davanın kabulü ile davacı vekilinin bu alacağa, 02/12/2020 tarihli duruşmadaki beyanında dava tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep etmiş olması sebebiyle bu alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine dair karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekilinin yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belg ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, son bilirkişi kurulunun kök ve ek raporlarının önceki raporlara yapılan itirazları karşılayacak şekilde gerekçeli olarak düzenlendiği, bu raporda geçici kabulün onaylanmasından sonra davalı iş sahibi tarafından yaptırılan tespit dosyasındaki bilirkişi raporunda eksik ve ayıplı işlerin değerlendirildiği, eldeki davanın açılmasından sonra davalının Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinde yaptırdığı anlaşılan 2013/172 D İş sayılı dosyasındaki bilirkişi raporuna bu sebeple itibar edilmesinin mümkün olmadığı gibi iki tespit dosyası arasında uzunca bir zaman farkı olduğundan ilk tespit dosyasındaki tespitlerin daha doğru olacağının değerlendirildiği, yine taraflar arasında düzenlenen ve itiraza uğramayan hakediş belgeleri ile davalı tarafından yapılan tüm ödeme belgelerinin dikkate alındığı, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1 -Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/12/2020 tarihli 2014/1367 Esas-2020/703 Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353(1)-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2 – Davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olduğundan alınması gerekli 47.612,13 TL nisbi istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından peşin olarak yatırılan 12.204,00 TL harç bedelinin mahsubu ile kalan 35.408,13 TL nisbi istinaf karar ve ilam harç bedelinin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3 – Davalı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4 – Kararın Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 08/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır