Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/211 E. 2021/440 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(Kararın kaldırılarak dosyanın mahkemesine
gönderilmesi/HMK m.353/1.a-6 )

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/02/2018
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 28/04/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/05/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında 23/05/2008 tarihinde faks yoluyla eser sözleşmesi kurulduğunu, sözleşmeye konu malların tam ve eksiksiz olarak müvekkili tarafından hazırlandığını, davalının sipariş süresinde hazırlanmasına rağmen malları teslim almadığını, müvekkilini sürekli oyaladığını ve sonunda 22/04/2009 tarihli ihtarname ile sipariş karşılığı ödediği 48.078,41 TL nin iadesini istediğini, cevabi ihtarname ile davalının malları teslim alması ve tarafların tacir olması itibariyle sözleşmenin sonlanmasına yönelik fesih ihbarının olmadığının bildirildiğini, bunun üzerine davalının Ankara 26. İcra Müdürlüğü’nün…. Esas sayılı dosyasından müvekkilinin aleyhine icra takibi başlattığını, hem yetkiye hem de borca itiraz edildiğini, takibin durması üzerine davalının Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açtığını, cevap dilekçesinde icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle mahkemenin yetkisiz olduğunun ileri sürüldüğünü, esas yönünden de sözleşmenin eser sözleşmesi olup temerrüdün bulunmadığı, sözleşmenin feshine yönelik ihtarname gönderilmediğinin belirtildiğini, mahkemenin yetki itirazını red ederek davanın kabulüne karar verdiğini, mahkemenin kabul kararı üzerine icra takibinin devam ettiğini, müvekkilinin icra tehditi altında bulunduğundan ticari itibarının zedelenmemesi için davalı ile protokol imzaladığını, bozma kararı doğrultusunda tarafların talep hakkı saklı kalmak kaydıyla 08/02/2012 ödeme tarihli 30.000,00 TL, 08/03/2012 ödeme tarihli, 30.000,00 TL, 12/04/2012 ödeme tarihli 42.500,00 TL bedelli 3 adet çekin davalı vekiline teslim edildiğini ve icra dosyasında bloke edilen 500,00 TL nin davalı alacaklı tarafça alınmasına muvafakat edildiğini, çeklerin ödendiğini, bu arada mahkeme kararının müvekkili tarafından temyiz edildiğini, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 24/01/2013 Tarih, …. Sayılı Kararı ile icra dairesinin yetkisiz olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulduğunu, davalının karar düzeltme talebinin de red edildiğini, mahkemenin bozma ilamına uyduğunu ve davanın reddine karar verdiğini, bu kararın kesinleştiğini, bunun üzerine davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının kesinleşmiş mahkeme kararı ile protokole rağmen icra takibine kötüniyetli olarak itiraz ettiğini belirterek davalının Ankara 8. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; müvekkilinin 23/05/2008 tarihinde gönderdiği faks ile ölçü, özellik ve miktarlarını belirttiği bronz çubuklara ihtiyacı olduğunu davacıya bildirdiğini, teslim tarihi, fiyat ve diğer şartların acilen bildirilmesini istediğini, davacının faks mesajı altına düştüğü notla siparişe konu bronz çubukları ödeme şekli % 30 sipariş, % 70 malın teslimi tarihinde ödenmek üzere düzenlenmiş çekler ile olmak üzere 46.000,00 TL bedelle 15 gün içinde teslim edebileceğini belirttiğinden müvekkilinin davacı şirketle irtibata geçtiğini, yapılan şifahi görüşme sonucu varılan anlaşma gereğince davacıya 18/06/2008 tarihli 15.000,00 TL bedelli, 13/07/2008 tarihli 33.078,41 TL bedelli çeklerin kargo yoluyla gönderildiğini, çekler gönderildiği halde davacının siparişe konu malları taahhüt edilen sürede teslim etmediğini, taahhüt edilen tarihte teslimin gerçekleşmemesi üzerine müvekkilinin siparişten vazgeçtiğini, akdi feshettiğini davacıya bildirerek çeklerin iadesini önce şifahi olarak defalarca talep ettiğini, daha sonra 22/04/2009 tarihli ihtarname ile çek bedellerinin tahsil edildiği tarihlerden itibaren faiziyle birlikte iadesini istediğini, iade yapılmadığından davacının sebepsiz zenginleştiği tutarın tahsili talebi ile Ankara 26. İcra Müdürlüğü’nün…. Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, itiraz üzerine itirazın iptali davasının açıldığını, itirazın iptali davasında alınan iki bilirkişi raporunda da mal tesliminin yapılmaması nedeniyle çek bedellerinin iadesinin gerektiği yönünden görüş belirtildiğini, mahkemenin itirazın iptaline karar verdiğini, kararın taraflarca temyiz edildiğini, bunun üzerine davacının çek teslim belgesinde belirtilen çekleri müvekkiline teslim ettiğini, bu belgede çeklerin ödenmesi ile alacaklının alacağının ödenmiş olacağının belirtildiğini, çek teslim tutanağında kararın bozulması halinde bozma kararı doğrultusunda tarafların talep haklarının saklı tutulduğunu, kararın icra dairesinin yetkisiz olduğundan bahisle usulden bozulduğunu, mahkemenin bozmaya uyarak davanın reddine karar verdiğini, itirazın iptali dava dosyasının içeriği ile çek teslim tutanağı içeriğinden anlaşılacağı üzere davacının bedelinin iadesini talep ettiği çeklerin borcun tediyesi amacıyla verildiğini, bu nedenle iade talebinin ve yapılan icra takibinin haksız ve kötüniyetli olduğunu savunarak davanın reddine ve % 20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; davacı ile davalı arasında eser sözleşme kapsamında akdi ilişki kurulduğu, davacının yüklenici, davalının ise iş sahibi olduğu, davalı iş sahibinin davacıya 15.000,00 TL ve 33.078,41 TL bedelli olmak üzere toplam 48.078,41 TL bedelli çek verdiği, bu çeklerin davacı tarafından tahsil edildiği, ancak davacının edimini yerine getirmediği, davalının işi teslim almada temerrüde düştüğünü de ispatlayamadığı, bu nedenle davacının davalıdan tahsil ettiği 48.078,41 TL’yi iade etmesi gerektiği, davalının bu bedelin iadesine yönelik önce Ankara 26. İcra Müdürlüğü’nün…. Esas sayılı icra takibi başlattığı, davacının yetkiye ve borca itirazı üzerine Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyasından itirazın iptali davasının açıldığı, mahkemenin davanın kısmen kabulüne karar verdiği, kararın taraflarca temyiz edildiği, bu aşamada taraf vekilleri arasında borcun tasfiyesine yönelik çek teslim tutanağı düzenlendiği, çek tutanağına istinaden davacının davalıya 103.000,00 TL ödeme yaptığı, bu aşamada itirazın iptali davasının yetkisiz icra dairesinde takip yapılmış olması nedeniyle usulden bozulduğu, mahkemenin de bozma ilamına uyarak davanın reddine karar verdiği, bu kararın taraflarca temyiz edilmediği, bunun üzerine davacının çek teslim tutanağına istinaden ödenen 103.000,00 TL’nin faiziyle birlikte tahsiline yönelik Ankara 8. İcra Müdürlüğü’nün….Esas sayılı icra takibini başlattığı, itiraz üzerine iş bu itirazın iptali davasını açtığı, her nekadar alınan iki bilirkişi raporu birbirinden farklı görüşler belirtmiş ise de farklılığın nedeninin hukuki değerlendirmeden kaynaklandığı, hukuki değerlendirmenin mahkememize ait olduğu, davalı tarafından başlatılan icra takibi üzerine açılan itirazın iptali davası sonucunda kararın Yargıtay ilamı ile bozulması ve mahkemece bozma ilamına uyulması nedeniyle ilk kararın hukuki olarak ortadan kalktığı, bozma ilamının usule ilişkin olması nedeniyle taraflar arasında maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceği, bu nedenle taraflar arasındaki akdi ilişki dikkate alınarak borç alacak durumunun tespit edilmesi gerektiği, bu kapsamda davacının çek bedellerini tahsil etmesine rağmen akdi ilişkiye konu edimini yerine getirmediğinden tahsil ettiği çek bedellerini faiziyle birlikte davacıya ödemesi gerektiği, davalının davacı aleyhine başlattığı icra takibi ve itiraz üzerine açtığı itirazın iptali davası nedeniyle yaptığı masrafların mahkeme kararının usulden bozulması ile talep edilemeyeceği, sonuç olarak davacının davalıya ödediği 103.000,00 TL’den davalıya iade etmesi gereken çek bedeli ve faizinin (48.078,41TL+31.534,95TL= 79.613,36 TL) mahsubu sonucu davacının alacağının 23.386,64 TL olduğu, bu miktara sebepsiz zenginleşmenin gerçekleştiği davalının açtığı itirazın iptali davasının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek faizi olan 587,23 TL eklendiğinde davacının alacağının toplam 23.973,87 TL olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, alacağın eser sözleşmesinden kaynaklanması ve yargılamayı gerektirmesi nedeniyle likid olmadığı dikkate alınarak icra inkar tazminatı talebi red edilmiş, red edilen miktar yönünden kötüniyet tazminatı için gerekli koşullar oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; malların hazır olduğunu ve teslim alınması gerektiğini cevabi ihtarla bildirdiklerini, tehir-i icra için teminat bedeli sunamadıklarından çek verdiklerini, davalı ile bu konuda protokol yaptıklarını, çeklerin teminat için olduğunu, borcu kabul etmediklerini, protokole göre tarafların haklarının saklı olduğunu, dosyada taraflar arasındaki ilişkinin akdi ilişki olarak değerlendirilemeyeceğini, Yargıtay’a göre yetkili İcra Müdürlüğünün İstanbul Anadolu İcra Müdürlükleri olduğunu, dolayısıyla mahkemenin akdi ilişkiyi incelemeye yetkili olmadığını, davanın tam kabul edilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık sözleşme tarihine göre uygulanması gereken 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu 355 ve devamı maddelerde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Uyuşmazlığın çözümlenmesinde uygulanması gereken hükümler işin yapıldığı tarih itibarıyla yürürlükte olan mülga 818 sayılı BK’nın 355 ve devamı maddeleri olup bu hükümler 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde de tanımlanmıştır. Eser sözleşmeleri, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmelerdir. Eser sözleşmelerinde kural olarak yüklenici işinin ehli ve basiretli bir iş adamı olarak yükümlendiği imalâtı fen ve sanat kurallarına, sözleşmeye, iş sahibinin amacına uygun tamamlayarak teslim etmek zorundadır.
Nakit bedel karşılığı düzenlenmiş olan sözleşmeler tek taraflı irade beyanı ve bunun karşı tarafa ulaşması ile feshedilebilecek sözleşmelerden olup somut olayda da davalı fesih iradesini davadan önce çektiği ihtarname ve ödediği bedelin iadesi talebi ile açtığı itirazın iptali davası ile ortaya koymuş bu irade davalıya ulaşmış ve sözleşme feshedilmiştir. Davalı icra takibinde ödediği bedelin iadesini talep etmiş, davacı ise edimini yerine getirdiğini ileri sürmüştür. Bu durumda işin tasfiyesi gerekmektedir. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, ….
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihat ve uygulamaları ve Hukuk Genel Kurulu kararlarına göre mahsup talebi itiraz niteliğinde olduğundan, karşı dava şeklinde ileri sürülmesine gerek olmadığı gibi yargılamanın her aşamasında ileri sürülüp mahkemece dikkate alınması zorunludur. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi…. Karar)
O halde Mahkemece; sözleşme konusu işin esasına girilerek konusunda uzman teknik bilirkişi veya bilirkişiler de heyete eklenerek işin tasfiyesi için bilirkişi heyetinden denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli, tarafların iddia ve itirazlarını karşılar bilirkişi raporu alınması suretiyle dava konusu icra takibi tarihi itibariyle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığının değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; sair hususlar incelenmeksizin davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde sonuçlandırılması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 21/02/2018 ve …. sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafça ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 28/04/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır