Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/165 E. 2022/702 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 31. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ

(İnceleme Aşamasında Kararın Kaldırılarak Dosyanın Mahkemesine Gönderilmesi HMK 353/1-a.6 md)
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/12/2020
NUMARASI :…
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 30/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/07/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, iki ayrı sözleşme ile davalıya ait inşaat işlerinin yapımını üstlendiklerini, sözleşmelere konu işleri süresinde ve eksiksiz olarak davalı tarafa teslim ettiklerini, yaptıkları iş ile ilgili olarak düzenledikleri faturalardan kaynaklanan alacakları ödenmediği için davalı hakkında başlattıkları icra takibinin davalının itirazı üzerine durdurulduğunu belirterek, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatının davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında imzalanan sözleşmelere konu işin davacı yüklenici tarafından sözleşme hükümlerine uygun şekilde yapılmadığını, bu durumun belirlenmesi için tespit yaptırdıklarını, yapıların riskli gurupta olduğunun belirlendiğini, binaların bu hali ile kullanılmalarının mümkün olmadığı için iş bedelininde talep edilemeyeceğini belirterek, davanın reddi ile birlikte kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, taraflar arasında imzalanan sözleşmelere konu işin davalı yüklenici tarafından sözleşme hükümlerine uygun şekilde yerine getirilmediğini, bu durumun belirlenmesi için tespit yaptırdıklarını, yapıların riskli gurupta olduğunun belirlendiğini, işlerden biri olan hangarın süresinde ve sözleşmeye uygun biçimde bitirilmemesi nedeni ile depoda açıkta bulunan malzemelerin zarara uğradığını, buna ise davalının hangarı süresinde ve sözleşmeye uygun yapmamış olmasının neden olduğunu belirterek, 10.500,00 TL nin davalı … tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili; sözleşmelerden kaynaklanan eserleri sözleşme hükümlerine uygun biçimde imal edip davacı … şirketine teslim ettikleri için oluştuğu ileri sürülen malzeme zararının kendilerinden talep edilemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, bilirkişi raporu, tespit raporu ve tüm dosya kapsamından; asıl davada davacının talep edebileceği iş bedelinin kanıtlanan ödemelerin mahsubu ile 50.963,15 TL olduğu, birleşen davada işin gecikmesine, sözleşmede kararlaştırılan sürede ve yapılan işe uygun ödeme yapmaması nedeniyle davacı … şirketinin neden olduğu, zararın davacının eyleminden kaynaklandığı gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulüne birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı birleşen davada davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tanıkların dinlenmediğini, delillerin tam olarak toplanmadığını, işin tamamen yapılarak teslim edildiğini, teklif mektubunda fiyatlara KDV’nin dahil olmadığının belirtildiğini, faturayı davalının itiraz etmeden defterlerine kaydettiğini, karayolları yönetmeliğine göre; dava konusu yapının davalı tarafından söküldüğü bilgisini edindiklerini, teslimin tutanakla kanıtlandığını, keşif yapılması talebinin reddedilmesinin hatalı olduğunu, davalının ödemelerin 50.000,00 TL değil 20.000,00 TL olduğunu belirttiğini, 30.000,00 TL için bu işle ilgili olmadığı yönünde beyanda bulunduklarını, icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin, kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tespit dosyasında alınan raporda binaların riskli olması nedeniyle kullanılmasının imkansız olduğunun belirtildiğini, böyle bir yapının kabule zorlanamayacağını, can ve mal güvenliğinin olmadığının, gizli ayıp olduğunun belirtildiğini, birleşen davadaki iddia ve talepler için inceleme yapılmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
1-15/07/2015 tarihinde davalı tarafın talebi üzerine yapılan delil tespiti dosyasına sunulan bilirkişi raporunda özetle; yüklenici tarafından yapılan imalat ve montaj işlerinin tamamlanmadığı, yapılan montajların ise büyük ölçüde kusurlu ve hatalı olduğu ve bu hali ile riskli yapı durumunda olduğu, bu kusurlar nedeniyle iki katlı hangar yapısı iskeletinin kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı olduğu, yapının amaca hizmet edemeyeceği, güvenli olmadığı, can ve mal emniyeti bakımından ileride kullanımının mümkün olmayacağı, yapının temelden çatıya kadar bir bütün olarak sökülüp, tekrar yapılması gerektiği bildirilmiştir.
Yargılama sırasında dosya üzerinden inceleme yapılarak alınan bilirkişi kurulu raporunda ise, tespit bilirkişi raporuna esas belgeler incelenerek; tespit raporunun aksine çelik hangar yapının sökülüp yeniden yapılmasını gerektirecek riskinin bulunmadığı belirtilen imalat ayıplarının tali kirişin sökülerek, kaynak bulon eksikliklerinin giderilmesi suretiyle imalata devam edilerek yapının tamamlanmasının mümkün olacağı belirtilmiştir.
Bu durumda; delil tespiti raporu ile mahkemece alınan bilirkişi raporu arasında açık bir çelişki bulunmaktadır.
Mahkemece yapılması gereken iş; dava konusu imalatta uzman bilirkişi heyeti oluşturularak, davaya konu yapının kabule zorlanamayacak derecede ayıplı olup olmadığı, yıkımının gerekip gerekmediğinin açıkça tespit edilmesi, bilirkişilerce delil tespiti raporu ile yargılama sırasında alınan bilirkişi raporundaki diğer görüşlerin değerlendirilerek çelişkinin giderilmesi ve sonucuna uygun şekilde karar verilmesi gerekmektedir (Yargıtay 15. HD. 2019/137 E 2020/744 K).
2-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, yapıların fiziki seviyesi hesaplanırken sadece eksik işler dikkate alınarak işin tamamlanma oranı belirlenmiş, buna göre belirlenen iş bedelinden, ayıplı işler bedeli hesaplanarak ayrıca mahsup edilmek suretiyle sonuca gidilmiştir.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre; götürü bedelli işlerde uygulanan fiziki oran yönteminde, eksik ve kusurlu işler dikkate alınarak gerçekleştirilen işin öncelikle toplam işe fiziki oranının yüzde olarak belirlenmesi, bulunan bu oranın kararlaştırılan götürü iş bedeline uygulanarak yüklenicinin hak ettiği bedelin belirlenmesi, belirlenen bu iş bedelinden yapılan ödemelerin düşülmesi ve buna göre hüküm kurulması gereklidir (Yargıtay 15. HD. 2020/2665 E 2021/177 K).
Bu durumda; bilirkişi raporunda işin fiziki oranı belirlenirken sadece eksik işlerin dikkate alınması, ayıplı işlerin dikkate alınmaması, ayıplı işler bedelinin, belirlenen iş bedelinden ayrıca mahsup edilmesi doğru olmamıştır.
3-Davacı tarafından davalı tarafa sunulan teklif mektuplarında, fiyatlara KDV’nin dahil olmadığının belirtildiği, tekliflerin davalı tarafça da imzalandığı, taraflar arasında imzalanan iki ayrı sözleşmede; sözleşmelerin ilgili teklif mektubu çerçevesinde olmak üzere birim fiyatın aynen alındığı, yani sözleşmelerin tekliflerdeki KDV dahil olmayan fiyattan düzenlendiği ve taraflarca imzalandığı anlaşıldığından, sözleşmede belirtilen götürü bedellere KDV’nin dahil olduğundan söz edilemez.
Bu itibarla; bilirkişilerce yukarıdaki bentlere göre hesaplanacak iş bedeline ayrıca KDV eklenmesi gerekirken, eklenmemesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin istinaf başvurularının diğer nedenler incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE,
2-Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/12/2020 gün ve 2016/418 Esas 2020/708 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı-birleşen davada davalı tarafından yatırılan 59,30 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davalı-birleşen davada davacı tarafından yatırılan 929,63 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
6-Taraflarca ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
7-İİK’nın 36/5 maddesi gereğince davalı birleşen davada davacı ….. A.Ş tarafından verilen icranın geri bırakılması kararına konu teminat mektubunun istek halinde ilgili icra müdürlüğünce (Ankara 3. İcra Müdürlüğünün 2015/14065 E) davalı birleşen davada davacıya iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 30/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
….