Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/137 E. 2022/485 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(Başvuru Kabul/Gönderme/HMK m. 353/1-a.4,6)
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/10/2020
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 17/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/05/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; müvekkili ile davalı şirket arasında ticari ilişki kapsamında, davalı şirketin keşidecisi olduğu çeki müvekkilin verdiğini, davalının çek bedelini ödememesi üzerine davalı-borçlu aleyhine İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün 2015/2019E. (Eski Esası 2013/3186E.) sayılı dosyasında 28/02/2013 keşide tarihli, … Seri Nolu, 53.000,00 TL bedelli çeke istinaden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi yapıldığını, takibe itiraz edilmediğini ve kesinleştiğini, takipte kesinleşen miktarın 58.678,62 TL olduğunu, davalı tarafça, icra takibi devam ederken dosyada işlem yapılmadığından icra mahkemesine başvurarak İzmir 13. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/49E.-2019/65K. Sayılı kararı ile icranın geri bırakılması kararı alındığını, 2004 sayılı Kanun m. 33/a ; “Alacaklı, icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden sonra, zamanaşımının vaki olmadığını ispat sadedinde ve 7 gün içinde umumi mahkemelerde dava açabilir. Aksi takdirde icrası istenen ilamın zamanaşımına uğradığı hususu kesin hüküm teşkil eder.” hükmü gereğince işbu davayı ikame etme zarureti hasıl olduğunu, son yasal değişiklik sebebiyle dava şartı olan … müessesesine başvurulduğunu, öncelikle İzmir … Bürosuna başvurulduğunu ancak yetki itirazı ile karşılaşıldığını ve akabinde İzmir 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/1519E.-2019/1587K. Sayılı kararı ile yetkisizlik kararı verildiğini, bu yetkisizlik kararı sonrası hemen Ankara Batı … Bürosuna başvurulduğunu ve yapılan görüşmeler sonucu tarafların anlaşamadığını, taraflar arasındaki ticari ilişki gereği birtakım işler yapıldığını ve bu işlerin karşılığı olan müvekkilinin alacaklarının, davalı şirket tarafından ödenmediğini, müvekkili tarafında davalı şirket için havalandırma kanalı imalatı ve montajı işlemi yapıldığını, bu hususta davalı tarafından müvekkiline hem çek keşide edildiğini hem de yapılan işe istinaden müvekkili tarafından faturalar kesildiğini, tarafların ticari defterleri incelendiğinde de taraflar arasındaki mevcut iş ilişkisi ve davalının müvekkile olan borcunun görülebileceğini, yapılan iş karşılığı müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkilinin bu alacağının TBK madde 146 gereği on senelik zamanaşımına tabi olduğunu, bu sebeple müvekkilinin alacağının zamanaşımına uğramadığını ve icra takibine devam edilmesi gerektiğini beyan ederek, bu hususun tespiti ile İzmir 7. İcra Müdürlüğünün 2015/2019E. (Eski Esası 2013/3186E.) Sayılı dosyasında takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davanın yasal süresi içerisinde açılmadığını, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamın Zamanaşımına Uğradığı İddiası” başlıklı 33/a maddesinde;”Alacaklı, icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden sonra, zamanaşımının vaki olmadığını ispat sadedinde ve 7 gün içinde umumi mahkemelerde dava açabilir. Aksi takdirde icrası istenen ilamın zamanaşımına uğradığı hususu kesin hüküm teşkil eder.” hükmünün yer aldığını, İcra Hukuk Mahkemesince verilen kararın kesinleştiğine dair kendisine tebligat yapılan tarafın, genel mahkemelerde dava açma süresi ve hangi koşullarda dava açabileceğinin İİK md. 33/a hükmünde açıkça belirtildiğini, işbu tespit davasının İzmir 13. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/49 E. 2019/65 K. Sayılı dosyasından verilen kararın kesinleştiğine dair, davacıya yapılan tebligattan sonra, kanunun emrettiği 7 günlük hak düşürücü sürede açılmadığını, ilgili madde kapsamında açılabilecek dava haklarının da ortadan kalktığını, kanunun amir hükmü gereği yasal süre içerisinde açılmayan işbu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafça talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, eser sözleşmesinin, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmeler olduğunu, davacı taraf ile müvekkili arasında akdedilen 25/06/2012 tarihli bir eser sözleşmesi bulunduğunu, zira bu hususun davacı tarafça da dava dilekçesinde ikrar edildiğini, ancak davacının bu sözleşmeyle yükümlendiği imalat ve montajları gereği gibi yerine getirmediğini, ayıplı üretim yaptığını ve eksik ifada bulunduğu için kendisine ödeme yapılmadığını, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Beş Yıllık Zamanaşımı” başlıklı 147/6. maddesinde kural olarak eser sözleşmesinden doğan alacakların beş yıllık zaman aşımına tabi olduğunun hüküm altına alındığını, somut olayda, taraflar arasında imzalanan yapım işi sözleşmesinin imza tarihinin 25/06/2012 olduğunu, taraflarınca İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün 2013/3186 sayılı dosyasına (yeni esas 2015/2019 sayılı dosyası) karşı İzmir 13. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/49 E. Sayılı dosyası ile takibin taliki davası ikame edildiğini, mahkemece verilen 14/11/2019 tarihli 2019/65 K. sayılı kararla müvekkili şirket yönünden icranın geri bırakılmasına karar verildiğini, taraflarınca ikame edilen takibin taliki davasının açıldığı tarihte dahi; zamanaşımı süresi olan 5 yıllık süreden çok daha fazla süre geçtiğini, işbu davanın ikame edildiği tarih olan 2020 Ocak ayına ve hatta takibin taliki davasının açılmış olduğu 30 Eylül 2019 tarihine kadar dahi beş yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, dolayısıyla davacının eser sözleşmesine dayalı alacaklarının, (TTK. 147 mucibince 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olması nedeniyle) zamanaşımına uğradığını beyan ederek, öncelikle süresinde açılmayan işbu davanın usulden ve en nihayetinde esas hakkında tümüyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; davalı tarafça dosyaya sunulan 25/06/2012 tarihli sözleşme suretinden anlaşıldığı ve davacı tarafında kabulünde olduğu üzere, taraflar arasında havalandırma kanalı ve imalatı işine ilişkin eser sözleşmesi bulunduğu, bu sözleşmeye konu işler nedeniyle davacı tarafından davalı adına düzenlenen 15/08/2012 ve 16/11/2012 faturalara dayalı olarak davacı tarafından İzmir 7. İcra Dairesinin 2015/2019 esas (eski esası 2013/3186) sayılı dosyasıyla takibe konulan çekin verildiği, bir başka deyişle taraflar arasındaki temel ilişkinin eser sözleşmesi olduğu ve eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın 2012 yılında doğduğu, 6098 sayılı TBK’nun 147/6 maddesi gereğince eser sözleşmesinden doğan alacakların beş yıllık zamanaşımına tabi olduğu, zamanaşımını kesen en son işlemin 05/02/2014 tarihinde yapıldığı dikkate alındığında, İzmir 13. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/49 esas sayısına kayden görülen davanın açılış tarihi olan 30/09/2019 tarihi itibarıyla bu beş yıllık zamanaşımı süresinin de geçmiş olduğu, bu durumda İzmir 7. İcra Müdürlüğünün 2015/2019 esas (eski esası 2013/3186) sayılı dosyasına konu alacağın zamanaşımına uğradığı belirtilerek, davacının davasının reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Eksik inceleme ile deliller toplanmadan karar verildiğini, icra dosyasına sunulan 10/02/2015 tarihli dilekçe ile tüm borçlular yönünden takibin yenilendiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin karma nitelikte olduğunu, zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğunu, davalının eksik ifa iddiasında bulunduğunu, alacağın zamanaşımına uğramadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava değerinin 58.678,62 TL olup davalı lehine 8.428,22 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedildiğini belirterek yerel mahkeme kararının düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Aşağıda belirtilen hususlar dışında kalan istinaf başvuru sebepleri yönünden, kararın içeriğine göre bu aşamada değerlendirme yapılmamıştır.
1- 6102 sayılı TTK’nun 818/k maddesinin göndermesi ile çekler hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun’un 724. maddesi gereğince çek nedeni ile asıl borçlu keşideci yanında cirantalar ve bunlara aval verenler hamile karşı müteselsil borçlu sıfatıyla sorumludurlar (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 2015/23798 Esas, 2016/3452 Karar).
2- Zamanaşımı müteselsil borçlulardan veya bölünemeyen borcun borçlularından birine karşı kesilince, diğerlerine karşı da kesilmiş olur (TBK m. 155/1). Bu maddeye göre, müteselsil borçlulardan birine karşı zamanaşımının kesilmesi diğer müteselsil borçlulara karşı da zamanaşımını keser (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 2021/1640 Esas, 2021/5481 Karar).
3- TBK’nın 154. maddesinde (818 sayılı BK. 133) zamanaşımını kesen durumlar açıklanmıştır. Düzenlemeye göre, borçlunun borcunu ikrar etmesi, faiz ödemesi, kısmi ifada bulunması, rehin vermesi veya kefil göstermesi, alacaklının dava veya defi yoluyla hakeme veya mahkemeye başvurması, icra takibinde bulunması ve iflas masasına başvurması hallerinde zamanaşımı kesilir. Zamanaşımının kesilmesiyle, yeni bir süre başlar. Aynı Kanun’un 156 ncı maddesi, zamanaşımının kesilmesi halinde yeni bir sürenin işlemeye başlayacağını, 157 nci maddesinde ise, zamanaşımı icra takibiyle kesilmiş ise, alacağın takibine ilişkin her işlemden sonra yeniden başlayacağı belirtilmiştir (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2021/8435 Esas, 2022/433 Karar).
4- Türk Borçlar Kanunu’nun 154/2 maddesi gereğince alacaklının borçlu aleyhine icra takibine başlaması işleyen zamanaşımını kesen bir nedendir. Davaya konu anılan icra takibinde alacaklının takip talebi ile icra memuruna başvurması, zamanaşımının kesilmesi için yeterlidir. Bu durumda davacı alacaklının 11/03/2013 tarihinde başlattığı icra takibi ile zamanaşımı süresi kesilmiş ve bu tarih itibariyle 5 yıllık yeni süre işlemeye başlamıştır (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2017/6657 Esas, 2019/2974 Karar). 10/02/2015 tarihinde müteselsil borçlulardan … İnşaat yönünden yapılan yenileme talebi nedeniyle zamanaşımı süresi yine kesilmiş ve yeniden 5 yıllık zamanaşımı süresi başlamıştır. Bu durumda … başvuru ve dava tarihi itibariyle yeniden başlayan 5 yıllık zamanaşımı süresi henüz dolmamış olduğundan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
5- O halde Mahkemece yapılacak işlem; dava tarihi itibariyle TBK’nın 147/6 maddesinde öngörülen 5 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından davacı tarafa icra takibinin devamı talebinin alacak talebi olup olmadığı konusunda açıklama yapmak üzere süre verilmesi; alacak talebi bulunması ve varsa eksik harcın ikmali halinde taraflar arasındaki temel ilişkinin eser sözleşmesinden kaynaklanmasına göre işin esasına girilmesi; zamanaşımına uğrayan çekin yazılı delil başlangıcı niteliğinde olmasına göre HMK’nın 202. Maddesi de dikkate alınarak taraf delillerinin toplanması; taraflar arasındaki sözleşme hükümleri, ticari defter ve kayıtlarının değerlendirilmesi; sair delillerin toplanması ile ispat kurallarına göre tartışılması suretiyle ulaşılacak sonuca göre karar verilmesinden ibaret olacaktır.
Açıklanan nedenlerle; sair hususlar incelenmeksizin taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.4,6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde sonuçlandırılması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE,
2-ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 13/10/2020 tarih ve 2020/31 Esas-2020/501 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.4,6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
6-Taraflarca ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 17/05/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.