Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/1031 E. 2022/304 K. 29.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1031 – 2022/304
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1031 Esas
KARAR NO : 2022/304 Karar (İnceleme aşamasında/Duruşmasız)
(Başvurunun esastan reddi/HMK m.353/1-b.1)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/07/2021
NUMARASI : 2021/115 D.İş Esas-2021/115 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : İhtiyati Haciz

KARAR TARİHİ : 29/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/03/2022

Davacı vekili tarafından davalı şirket aleyhine değişik iş dosyasıyla istenilen ihtiyati haciz istemine ilişkin dosyada mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin verilen 12/07/2021 tarihli değişik iş kararına karşı davacı vekilince 28/07/2021 havale tarihli dilekçe ile istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 09/07/2021 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin bağlı olduğu holding ile davalı arasında Fason Üretim Sözleşmesi akdedildiğini, müvekkili tarafından gerek Orman Genel Müdürlüğü’nün düzenlediği ihalelerden gerekse ihaleyi kazanan dava dışı üçüncü kişilerden satın alınan tomrukların doğrudan ormandan ham olarak Orman Muhafız Memurları tarafından düzenlenen ve imzalanan Nakliye Tezkereleriyle sözleşme kapsamında davalı şirketin sahasına nakledildiğini, yetkililerce imzalanmış iş raporlarında davalıya teslim edilen ve edilecek miktarın belirtildiğini, emvali sayarak teslim almak ve emvalin indirilmesindeki masrafları müvekkile yansıtmak amacıyla tomruk boşaltma hizmeti başlığıyla davalının fatura keşide ederek ürünleri sahasına indirdiğini, müvekkili tarafından siparişlerin verildiğini, davalının ürünlerin işlendiğine dair faturaları keşide ettiğini ve akabinde fatura bedellerinin ödendiğini ancak sözleşmenin ve işin gereklerinin davalı tarafından yerine getirilmemesi nedeniyle akdedilen eser sözleşmesinin Ankara 64. Noterliği’nin 20/11/2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle taraflarınca feshedildiğini, davalının, akdedilen sözleşmeye bir yıldır devam eden ticari ilişki gereği ürünlerin işlemesine ve buna ilişkin fatura keşide edip ödeme almasına rağmen gelinen noktada sözleşmenin emval teslim edilmediği nedeniyle hayata geçmediğini, satışından sorumlu olduğu ürünlerin kendi uhdesinde olmadığını kötü niyetli olarak beyan ettiğini, davalının sahasına yaklaşık 11.287 metreküp tomruk indirildiğini, bunların imzalı iş raporları, davalı faturaları ve nakliye tezkereleri ile sabit olduğunu, davalının yaklaşık 9.000 metreküp tomruk işlediğini beyan ederek toplamda 1.848.028,24 TL ödeme aldığını ancak müvekkilinin müşterilerine 1.586,31 metreküp teslim ettiğini, davalının sahasında emval bulunmadığını beyan etmesi üzerine Kastamonu 2. SHM’nin 2021/1 D.İş sayılı dosyasıyla davalının sahasında müvekkiline ait emvalin tespitinin sağlandığını, tespit sonucunda davalının sahasında taraflarına ait 1.739,183 metreküp tomruk ve bu miktarın haricinde işlenmiş emval olarak yaklaşık 1.439,31 metreküp ürün tespit edildiğini, geriye kalan yaklaşık 6.000 metreküp ürünün davalının sahasında bulunmadığını, davalıysa kendisine hiçbir emvalin teslim edilmediğini, taraflar arasında sözleşmenin gerçekleşmediğini iddia ettiğini, delil tespiti davasıyla tespit edilen emval haricinde yaklaşık 6000 metreküp emvalin davalının sahasında bulunması gerekmekle bu emvalin aynen veya emvalin bulunmaması nedeniyle emval bedelinin nakden veyahut davalının iddiasındaki gibi ürünlerin teslim edilmemesi nedeniyle sözleşme hayata geçmediyse davalıya ödenen 1.848.028,24 TL’nin sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince iadesinin gerektiğini, delil tespiti davasıyla davalının sahasında bulunmadığı tespit edilen emval miktarının yaklaşık 6.000 metreküp olduğu ve tomruğun ortalama metreküp bedeli 940,00 TL olduğu göz önünde bulundurulduğunda toplam bedelin 5.640.000,00 TL ettiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirket tarafından davalıya bu ürünlerin teslim edilmediği, sözleşmenin hayata geçmediği, düşünülmesi durumunda ise ödenen 1.848.028,24 TL’nin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre müvekkiline iadesinin gerektiğini, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları ve ceza yargılamasına ilişkin şikayet hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000.000,00 TL bedel bakımından davalının malvarlığının ihtiyaten haczini, tüm yargılama giderleriyle vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
İİK’nun 258/2. maddesi gereğince tarafları dinleme gereği duyulmaksızın evrak üzerinde karar verilmesi cihetine gidildiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/07/2021 tarihli, 2021/115 D.İş Esas ve 2021/115 Karar numaralı kararında özetle; İİK.’nun ihtiyati haciz şartlarını düzenleyen 257/1. maddesinde, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği düzenlenmiştir. Anılan maddenin ikinci fıkrasında da, vadesi gelmemiş borçtan dolayı hangi hallerde ihtiyati haciz istenebileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda, ihtiyati haciz talep dilekçesi ekinde bulunan Fason Üretim (İmalat) Sözleşmesinin aleyhine ihtiyati haciz istenen ile talep dışı … Holding arasında akdedildiği, ihtiyati haciz talep edenin sözleşmenin akidi olmadığı, her ne kadar karşı yan vekili Kastamonu 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne ibraz etmiş olduğu 22/04/2021 tarihli beyan dilekçesinde taraflar arasında imzalanmış 22/10/2019 tarihli sözleşmeden bahsetmiş ise de, bahsedilen sözleşmenin talebe dayanak sözleşme olup olmadığı konusunda tereddüt hasıl olduğu, nitekim karşı yan vekilinin anılı beyan dilekçesinde ve 28/12/2020 tarihli cevabi ihtarnamede sözleşmenin varlığını açıkça inkar ettiği, talep dilekçesi ekinde bulunan dört klasördeki nakliye tezkerelerinin talep dilekçesine konu orman emvalinin karşı yana teslimine delil olarak kabul edilemeyeceği, talebe konu 5.000.000,00 TL’nin hesap şeklinin denetime elverişli şekilde ortaya konulmadığı, bu suretle ihtiyati haciz talep edenin karşı yanın sahasında bulunmayan orman emvalinin bedelini istemesine rağmen alacağın varlığını, ihtiyati haciz kararını verilmesini gerektirecek düzeyde asgari delil ile ispat edemediği kabul edilerek İİK 257. maddesindeki ihtiyati haciz isteminde bulunabilmek için aranan koşullar somut olayda gerçekleşmediğinden talebin reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili 28/07/2021 havale tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere 22/10/2019 tarihli Fason Üretim Sözleşmesi’nin davalı ile müvekkili şirketin bağlı olduğu … Holding arasında imzalandığını, bu sözleşmenin imzalanması sırasında davalı tarafından müvekkili şirketin … Holding tarafından %100 pay sahibi olarak kurulduğunun bilindiğini ve bu sözleşmenin imzalanması akabinde holdingin grup şirketi olan müvekkili şirkete sözleşmenin devrini sağladığını ve davalı tarafından buna onay verildiğini, bu şekilde taraflar arasındaki ticari ilişkinin 22/10/2019 tarihli sözleşmenin imzasından yalnızca birkaç hafta sonra başlayarak bir seneyi aşkın süre sürdürüldüğünü, davalının da beyanlarında sözleşme konusu ürünlerin kendilerine teslim edilememesi nedeniyle bu sözleşmenin hayata geçmediği ve sözleşmenin gönderilmesi durumunda inceleme yapılacağı şeklinde kötü niyetli beyanda bulunduktan sonra bu iddiasıyla çelişen şekilde şirket kayıtlarında bir sözleşmeye de rastlanılmadığını savunduğu, yine cevabi ihtarnamesinde faturada düzenlenen hizmetlerin verildiğini, müvekkili şirketin hizmet aldığından bahisle müvekkiline fatura keşide ederek gönderdiğini, yine davalının tespit dosyasına sunduğu beyan dilekçesinde de açıkça müvekkili şirketle arasındaki 22/10/2019 tarihli sözleşmenin imzalandığını kabul ettiğini, ihtiyati haciz taleplerinin dayanağının, müvekkiline ait ürünlerin işlenmiş vaziyette davalının sahasında bulunmamasından kaynaklandığını, davalı şirket yetkilisinin maillerinde de sözleşme ilişkisinin kabul edildiğini, orman emvalinin davalı şirkete teslim edildiğinin imzalı iş raporları ve davalı şirket ihtarnamesiyle sabit olduğunu, eksik inceleme yapılması nedeniyle yanlış karar verildiğini, mahkemece nakliye tezkerelerinin orman ürünlerinin karşı yana teslimine delil olarak kabul edilmeyeceği şeklindeki belirlemesinin hatalı olduğunu, davalı şirket yetkililerince imzalanan teslim tutanaklarının ve iş raporlarının dikkate alınmadığını, nakliye tezkerelerinde taşınan emvalin miktarı belirtilmesine rağmen teslimat öncesi yeniden metreküp ölçümü yapıldığının iş raporlarında göründüğünü, bu ölçümler doğrultusunda davalı tarafından müvekkili şirkete yönelik olarak ”tomruk boşaltma hizmeti” adı altında metreküp miktarı da belirtilerek fatura keşide edilerek ürünlerin teslim alındığını, bu belgelerle davalı şirketin malları teslim aldığının sabit olduğunu, cevabi ihtarnamede de ürünlerin işlendiğinin kabul edildiğini, davalı şirketin faturalarında toplamda 11287 m3 tomruğun boşaltma işleminin yapıldığının sabit olduğu ancak davalının buna rağmen yaklaşık 9000 m3 işlediğini beyan ettiğini, nakliye tezkereleri ile davalı şirket tarafından düzenlenen imzalı iş raporları ve e-faturaların da eşleştiğini, bu sebeple faturanın düzenleyen taraf için senet mahiyetinde yazılı delil niteliğinde bulunduğunu, talep edilen ihtiyati haciz bedelinin Orman Genel Müdürlüğü’nün yayımladığı ortalama metreküp tomruk satış bedeli üzerinden hesaplandığını, yerel mahkemenin bu konudaki tespitinin, hesaplamanın dilekçede alt yazı olarak gösterilmesi nedeniyle de hatalı olduğunu, tespit dosyasında davalı elinde olduğu tespit edilen 1.739,18 m3 tomruk ve 1.439,31 m3 ürün tespit edildiğini, bu miktarların toplam miktar olan 11.287m3’ten çıkarılması sonrasında kalan miktarın 6.522,19 m3 olduğunu, fire oranının tomruğun işlenmesiyle %24 olması nedeniyle fire veren tomruk miktarı 345 m3 olup bunun da 6.522 m3’ten düşülmesi sonucunda kalan rakamın yani davalının sahasında bulunması gereken tomruk miktarının 6.177 m3 olduğunu ve taraflarınca da fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 6.000 m3 tomruğun bedelinin talep edildiğini, metreküp fiyatlarının da Orman Genel Müdürlüğü’nün ortalama satış fiyat listesinden alındığını, ortalama m3 bedelinin 940,00 TL olduğu göz önünde bulundurulduğunda toplam bedelin 5.640.000,00 TL ettiğini, taleple bağlı kalındığında taraflarınca 5.000.000,00 TL için ihtiyati haciz talep edildiğini, tüm bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına ve ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili tarafından davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvuru dilekçesine karşı dosyaya herhangi bir cevap dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Talep, taraflar arasında devir yoluyla devralınan eser sözleşmesi (Fason Üretim Sözleşmesi) kapsamında davacı iş sahibi tarafından temin ettiği tomrukların davalı şirketin sahasına nakledildiği, davalı şirketin yüklenici olarak bu tomrukları boşaltarak orman ürünleri imal ettiği, düzenlediği fatura bedellerini davacı iş sahibine gönderdiği ancak işin gereklerinin davalı yüklenici tarafından yerine getirilmediği iddiasıyla taraflar arasındaki sözleşmenin Ankara 64. Noterliği’nin 20/11/2020 tarihli ihtarnamesiyle davacı iş sahibince feshedildiği, davalının sahasına fesihten önce yaklaşık 11.287 m3 tomruk indirildiği, bunun imzalı iş raporları, nakliye tezkereleri ve davalının faturaları ile sabit olduğu, davalının ise yaklaşık 9.000 m3 tomruk işlediğini beyan ederek karşılığında 1.848.028,24 TL ödeme aldığı ancak müvekkilinin müşterilerine 1.586,31 m3 emval teslim ettiğini, davalının sahasındaki emvallerin sulh hukuk mahkemesinden istenilen tespit sonucunda mahallinde yapılan tespit sonrası bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, bu tespit sonrasında davalının sahasında 6.000 m3 emvalin daha bulunması gerekirken bulunmadığını, bu sebeple davalı uhdesinde olduğu halde müvekkiline teslim edilmeyen emval bedelinin davacı müvekkiline verilmesi gerektiğini, davalı savunmasında olduğu gibi bu miktar emval davalıya teslim edilmemiş ise davalıya ödenen 1.848.028,24 TL bedelin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre müvekkili davacıya iadesinin gerektiğini belirterek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 5.000.000,00 TL alacak yönünden davalı şirket hakkında ihtiyati haciz karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı vekilinin ihtiyati haciz isteğinin, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin davalı yanca inkar edildiği, 22/10/2019 tarihli sözleşmenin dava dışı … Holding ile davalı arasında akdedildiği, talep dilekçesi ekinde bulunan nakliye tezkerelerinin talep dilekçesine konu orman emvalinin karşı yana teslimine delil olarak kabul edilemeyeceğini, talebe konu 5.000.000,00 TL alacağın hesap şeklinin denetime olanak verecek şekilde ortaya konulmadığı, bu sebeple ihtiyati hacizdeki yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığı ve alacağın var olup olmadığının yargılamayı gerektirdiği kabul edilmek suretiyle reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurulmuştur.
Her ne kadar davacı vekili tarafından verilen ve içeriği yukarıda açıklanan istinaf başvuru dilekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının yerinde olmadığı nedeniyle kaldırılarak ihtiyati haciz kararı verilmesi isteğinde bulunulmuş ise de;
İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haciz şartları gösterilmiştir.
İİK’nın 257. maddesi uyarınca; alacağının vadesi gelmiş (alacak muaccel) ve alacak rehin ile güvence altına alınmamış ise, alacaklı mahkemeye başvurarak ihtiyati haciz kararı verilmesini isteyebilir (İİK m. 257/1). Bu halde alacaklı, mahkemede yalnız alacağın varlığını, vadesinin geldiğini ve alacak için bir rehin bulunmadığını ispat etmekle yetinecektir, alacaklının başka bir hususu ispat etmesine gerek yoktur.
Alacağının vadesi henüz gelmemişse (alacak müeccel ise), alacaklı kural olarak borçlunun mallarına ihtiyati haciz konulmasını isteyemez. Ancak alacaklı borçlunun belli bir ikametgahının bulunmadığını, borçlunun taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisinin kaçmaya hazırlandığını ya da kaçtığını ve yahut da alacaklanın haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunduğunu ispat ederse, ihtiyati haciz kararı verilebilir.
Bu bilgiler ışığnda somut olay değerlendirildiğinde, taraflar arasında bulunduğu söylenen, eser sözleşmesi niteliğindeki ve yukarıda belirtilen işlerin yapılmasını konu alan 22/10/2019 tarihli sözleşme uyarınca davacı iş sahibinin, davalı yüklenicinin yapmış olduğu sözleşme ihlalleri sebebiyle müvekkilleri davacı tarafından sözleşmenin tek yanlı olarak feshinden sonra müvekkili tarafından davalı yükleniciye teslim edilen orman emvalinin davalı sahasında bulunmaması sebebiyle ve davalı yüklenicinin müvekkili tarafından kendisine teslim edilen orman emvalinin teslim edilmediğini söyleyerek elinde bulunması gereken orman emvaline karşı çıkmış olduğundan müvekkili tarafından davalıya teslimi gerçekleşen ancak davalı sahasında bulunmadığı tespit edilen yaklaşık 6.000 m3 orman emvali bedelinin müvekkiline ödenmesi gerektiğini, davalının savunmasında belirttiği gibi bu orman emvalinin davalıya teslim edilmediğinin kabulü halinde ise müvekkili tarafından davalıya bu emval karşılığı ödenen 1.848.028,24 TL bedelin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca müvekkiline iadesi gerektiğinden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000.000,00 TL alacakları için davalı şirket hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesi isteğinde bulunmuştur.
İİK’nın 257. ve 258. maddeleri uyarınca, davacının, davalıdan var olduğu iddia ettiği alacağın varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesi aranmamaktadır. Bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesi yeterlidir.
Somut olayda, taraflar arasında var olduğu söylenen sözleşme ilişkisi ve davacı iş sahibinin nakliye tezkereleri, iş raporları ve faturalar ile davalı yükleniciye teslim ettiğini iddia ettiği ancak feshedilen sözleşme sonrası kendisine iade edilmeyen malzeme bedelleri nedeniyle davalıdan alacağının olup olmadığı ve alacaklarının miktarı davalı taraf alacağa karşı koyduğundan yargılamaya muhtaç olup, dosyada bu aşamada bulunan deliller, ihtiyati haciz kararı verilmesi için gerekli olan yaklaşık ispat ölçüsünü sağlayacak nitelikte değildir.
Bu nedenle, mahkemece de, aynı gerekçelerle davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş olmasında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, istemde bulunan davacı vekilinin, ihtiyati haciz talebinin reddine dair 12/07/2021 tarihli D.İş dosyası üzerinden verilen kararına karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1 – Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/115 D.İş Esas-2021/115 Karar sayılı dosyasından verilen 12/07/2021 tarihli davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine dair değişik iş kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan istemde bulunan davacı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2 – İstinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL harç bedelinin mahsubu ile kalan 21,40 TL harç bedelinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3 – İstemde bulunan davacı tarafça yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4 – Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 2004 sayılı İİK’nın 258/(3) ve 6100 sayılı HMK’nın 362/(1)-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere 29/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan Üye Üye Katip