Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/1030 E. 2022/80 K. 08.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

… (Kararın kaldırılarak dosyanın mahkemesine
gönderilmesi/HMK m.353/1-a.6)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/03/2021
NUMARASI :…
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali

KARAR TARİHİ : 08/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/02/2022

Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 25/09/2020 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında 02.02.2019 tarihinde müvekkilinin …… marka ölçüm tezgahının kontrol ünitesi cihazı arızalı olduğu için arızanın giderilmesi amacıyla sözleşme yapıldığını, davalının, sözleşme yapıldıktan sonra müvekkilinden cihazı teslim aldığını, daha sonra müvekkilini telefonla arayarak arızaların tespit edildiğini, tamir ücretinin tamamının ödenmesi halinde tamire başlayacaklarını bildirdiğini, müvekkilinin de tamir ücretinin çok yüksek olduğunu ve bu miktarı ödeyemeyeceğini bildirdiğini, davalı şirketin ise çok emek harcadığını, emeğinin boşa gitmemesi için cihazı %100 tamir edeceğini, ürün çalışmaz ise müvekkilinin parasını %100 iade edeceğini mail yazışmasında bildirdiğini, müvekkili ile davalı tarafın cihazda meydana gelen arızanın tamiri için 52.252,21-TL bedel karşılığında anlaştıklarını, müvekkilinin bu miktarı ….. hesabına 14.02.2019 tarihinde yatırdığını, davalı şirketin aracı tamir ettiğini söyleyip aracı teslim ettiğini, fakat cihazın çalışmaması üzerine 3 kere ölçüm cihazının kontrol ünitesi cihazını alıp tekrar tamir için götürdüğünü, müvekkiline son attığı mailde de aracı tamir edemeyeceğini bildirdiğini, ancak tamir edemediği taktirde %100 tamir ücretini iade edeceğini söyleyen davalı şirketin ücreti ödemekten kaçındığını, bunun üzerine müvekkilinin, davalı şirkete anlaşma gereği tamir için yatırılan ama tamir edilemeyen cihazın geri ödenecek tamir ücreti, tüm masraflar, avukatlık masrafları ve cihazı çalıştırmak için ödenen personel ücretlerinin davalı şirket tarafından ödenmesi için Ankara 66.Noterliği aracılığıyla ihtar çektiğini ve davalı taraf bu borca itiraz edip yine müvekkilinin alacağını ödemeyince bu defa davalı borçlu hakkında Ankara 27.İcra Müdürlüğü’nün 2019/9067 Esas sayılı dosyası üzerinden takibe geçtiklerini, takibe konu alacağa davalının haksız itiraz ederek takibi durdurduğunu beyanla, davalının icra takibine yapmış olduğu haksız itirazın iptali ile takibin devamına ve %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen 24/10/2020 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 20 yılı aşkın tecrübesiyle 15 farklı ülkeye ve ülkemizin dört bir yanına teknoloji ve otomasyon alanında hizmet veren,… faaliyetleri olan, alanında uzman ve yetkin bir firma olduğunu, dava dilekçesinde, müvekkili şirket aleyhine isnat edilen iddiaları tümüyle reddettiklerini, öncelikle, itirazın iptali davası İcra ve İflas Kanunu’nda öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını ve bu sebeple davanın reddinin gerektiğini, müvekkili şirketin üzerine düşen vazifeyi yerine getirip kontrol ünitesini sorunsuz çalışır hale getirdiğini, daha önce sistemin hata verdiği tüm arızaları giderdiğini, davacı tarafından verilen tüm yanıltıcı bilgilere ve bu nedenle güven ilişkisinin zedelenmesine rağmen servis hizmetini sonlandırmadığını, cihazın sorunsuz çalışması adına elinden gelen gayreti fazlasıyla gösterdiğini, el kontrol ünitesindeki koordinatların kararlı çalışmamasına sebep olan entegre arızasını tespit ettiğini ve çözüm olanaklarını davacıya sunduğunu, tüm bunlara rağmen davacıdan (başta imzalanan servis şartlarından doğan) alacağını tam olarak tahsil edemediğini, davacının rahatsız edici sözlü ve yazılı ithamlarına, devamında da haksız bir icra takibi ve dava sürecine maruz kaldığını beyanla haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/03/2021 tarih 2020/482 Esas ve 2021/150 Karar numaralı kararında özetle; dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Ankara 27. İcra Müdürlüğü 2019/9067 esas sayılı dosyası getirtilerek dosya kapsamına alınmıştır.
Ankara 27. İcra Müdürlüğü 2019/9067 Esas sayılı takip dosyası ile davacının 03/07/2019 tarihinde 53.842,37-TL alacak üzerinden davalı aleyhine icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin davalıya 05/07/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalının süresi içerisinde (08/07/2019 tarihinde) takibe itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin davacı-alacaklıya tebliğ edildiğine ilişkin dosyada herhangi bir evrak bulunmamakla, davacının süresi içerisinde işbu itirazın iptali davasını açmış olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce taraflar arasındaki ihtilafın davacı tarafından davalıya gönderilen … …. marka ölçüm cihazının taraflar arasındaki anlaşmaya uygun olarak tamir veya onarımının veya bakımının gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin davalının söz konusu ürün için almış olduğu ücretin iadesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmış olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılamada; davacı tarafından … … marka ölçüm cihazının davalıya tamir için gönderildiği, tamir edilmez ise ücretin iade edileceği iddia edilmiş olmakla davalı tarafından söz konusu ürünün tamir için kendilerine gönderildiği ve ücretinin de alındığı kabul edilmiş olup, taraflar arasında söz konusu ticari ilişki sebebiyle herhangi bir yazılı sözleşme bulunmadığı anlaşılmakla davacı tarafından imzalanan…. incelenmesinde ünitede sıkıntı olduğu tanımlanmış, işçilik ücreti olarak 65 Euro/saat seyahat ücreti olarak 20 Euro/saat, konaklama ücreti olarak 85 Euro/saat, yol ücreti olarak 0,55 Euro/km olarak kararlaştırıldığı, yine davalı tarafından düzenlenen ve davacı temsilcisi imzasını taşıyan 22/07/2019 tarihli servis formu incelemesinde ” müdahale ettiğimiz kartın altındaki serva modüle bakmak için kasayı açtığımızda karta daha önce fiziksel müdahale edildiği görüldü. Rolelere jamper atılmış butonlar değiştirilmiş ve kablolar lehimlenmiş-ilgili durum … Bey’e soruldu ve daha önce … Bey diye birinin müdahale ettiği söylendi. Servis verilmeden önce daha önce müdahale edilmediyse tamir ederim demiştim bana müdahale edilmediği söylendi.” şeklinde tutanağın düzenlendiği faturanın incelenmesinde müşteri sahasında ve kendi sahasında çalışma, yol, ulaşım ve seyahat hizmeti, konaklama ücreti ve işlem ücreti adı altında KDV dahil 52.252,21-TL olduğu, söz konusu faturanın 01/02/2019 tarihli servis istek formu uyarınca düzenlendiği, söz konusu servis raporundaki yazılan açıklamalar ile davacının ürün çalışmaz ise paranın iade edileceğine ilişkin iddiasının örtüşmediği davalı tarafından davacı şirket yetkilisinin imzasını taşıyan servis raporuna uygun olarak düzenlenen fatura içeriğinin anlaşmaya aykırı olduğu davacı tarafından ispat edilememiş olduğundan davacının alacak iddiasının yerinde olmadığı buna dayalı olarak başlatılan takibin dayanaksız olduğu anlaşıldığından davanın reddine, davacı tarafından takibe kötü niyetle girişildiğine dair herhangi bir delil sunulmadığından davalının da kötüniyet tazminatı talebinin reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili 05/05/2021 havale tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, taraflar arasındaki anlaşmaya göre cihazın tamir edilememesi durumunda paranın %100 iade edileceğinin kararlaştırıldığını, buna ilişkin mail görüşmelerinin ekte dosyaya sunulmuş olduğunu, yerel mahkemenin ise bu konuda herhangi bir inceleme yapmadan ve hangi delile neden üstünlük tanındığını tartışmadan dosyada yer alan mail yazışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunmadığını, bu sebeple kararın gerekçeden yoksun olduğunu, nitekim söz konusu maillerde, davalı borçlunun ürünü tamir edememesi halinde para iadesi yapacağını, kayıtsız ve şartsız taahhüt ettiğinin görüleceğini, aksi halde müvekkilinin maddi olarak haksız bir zarara uğrayacağını ve maddi gerçeğin göz ardı edileceğini, daha önceki iddia ve beyan dilekçelerini aynen tekrar ettiklerini, müvekkiline ait tezgah çalıştırıldığında iki adet hata verdiğini, bunun üzerine cihaza herhangi bir müdahalede bulunulmadan tezgahın satın alındığı kişi ile iletişime geçildiğini, bu kişiler tarafından müvekkilinin davalı … Mühendislik’e yönlendirildiğini, sonuçta davalı ile tamir ücreti konusunda yapılan pazarlıklar ve davalı tarafın cihazın tamiri için çok uğraştığını, arızalarını tespit ettiğini, bu sebeple cihazı gönderemeyeceğini söylemesi üzerine en son onarımın 52.300,00 TL bedel karşılığında yapılması konusunda anlaştıklarını ve davalının paranın tamamının ödenmesi halinde tamire başlayabileceğini söylemesi üzerine müvekkili tarafından paranın tamamının davalı yana gönderildiğini ve davalı tarafından taraflar arasında yapılan mail görüşmelerinde cihazın tamir edilememesi durumunda paranın %100 iade edileceğinin taahhüt edildiğini, cihaz teslim alındıktan sonra çalıştırıldığında sorunun çözülmediği, hataların devam ettiğinin anlaşıldığını, bu husus davalı yana bildirildiğinde firma yetkililerinin olumsuz ve iyi niyetten uzak davranışlar sergilediklerini, ürünü tamir için emek sarfettiklerini, üründeki hataların giderilmesine yönelik bir garanti vermediklerini, bu sebeple ürünün çalışmamasından dolayı sorumluluklarının bulunmadığını bildirdiklerini, oysa ki mail yazışmalarında ve telefon görüşmelerinde müvekkiline ürünü kesin olarak tamir etmeye söz verdiklerini, çalışmaz ise ödenen parayı iade edeceklerini bildirdiklerini, müvekkilinin, işlerinin devamını sağlayabilmek adına yetkili servis olan dava dışı … … firmasıyla iletişime geçerek ürünün tamirini sağlamaya çalıştıklarını, bu firma tarafından yapılan incelemeler sonucunda müvekkiline ait cihazın davalıya teslim edildiği tarihte aslında sağlam ve çalışır durumda olduğunun bildirildiğini, yani davalı firmanın arızalı olarak iddia ettiği cihazın aslında çalışır ve sağlam durumda olup davalının haksız kazanç elde etme amacıyla müvekkilini yanlış yönlendirdiğini, nitekim davalı tarafından çözüme kavuşturulamayan cihazdaki hataların müvekkili davacının Almanya ülkesinden satın aldığı 19.490,06 Euro bedelli yazılımın cihaza upgrade edilmesi yani yenilenmesi neticesinde giderildiğini,
Davalı firmadan önce cihaza yapılan müdahalede tezgahın mekanik ya da elektronik hiçbir aksamında değişim yapılmadığını, parça takım işleminin de yapılmadığını, sadece tezgaha gelen elektrik sisteminin doğru gelip gelmediğinin kontrol edildiğini, ölçümün bir müdahale olmayıp doğruluk teyit etme yöntemi olduğunu, müdahalenin ise bir ürünü değiştirme, sökme, takma ya da yenisini koyma şeklinde olacağını, bu nedenle müvekkili tarafından cihaza yapılan işlemin cihazı garanti kapsamından çıkaracak nitelikte olmadığını, yine bu hususun bilirkişi raporu ile tespiti gerekirken mahkemece hiçbir inceleme yapılmadan davanın reddine karar verilmesinin adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olduğunu, tamir ücretinin tamamının alınmasının yerinde olmayıp zorunlu masrafların ne olduğunun bilirkişi incelemesiyle tespit edilmesi gerektiğini ve karşı taraf davalının, ürüne daha önceden müdahalede bulunulduğu için tamir edemeyeceğini söylemesine rağmen sanki tamir gerçekleşmiş gibi tamir ücretinin tamamını talep ettiğini, oysa ki tamir gerçekleşmediğine göre tamir ücretinin tamamının alınması hakkaniyetsiz olup davalının yalnızca muayene ve tespit için zorunlu masrafları talep etme hakkı bulunduğunu, durum böyle olmasına rağmen bu yöndeki zorunlu masrafların ne olduğuna ilişkin bilirkişi incelemesine başvurulmaksızın davanın tümden reddine karar verilmiş olmasının da isabetsiz olduğunu, bu yönde rapor alındıktan sonra kalan kısımlar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, tüm bunlara ek olarak davalı tarafın mail görüşmelerinde 10.620,00 TL’yi müvekkiline iade etmeyi uygun görmüş olduklarını beyan ettiğini, dolayısıyla zorunlu masrafların ne olduğuna ilişkin bilirkişi incelemesine başvurulmaksızın eksik incelemeye dayalı olarak verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğundan istinaf başvurularının kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan mahkeme kararının kaldırılmasına ve davalarının kabulüne karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili 21/06/2021 havale tarihli davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvuru dilekçesine karşı dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde özetle; mahkeme kararının hukuka ve dosya gerçeklerine uygun olduğunu, HMK’nın 357/1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi’nce re’sen gözetilecek hususlar dışında ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği ve yeni delillere dayanılamayacağı, bu düzenlemeye rağmen davacının istinaf dilekçesi ile yeni iddiaları gündeme getirdiği ve ilk derece mahkemesinde sunulmayan delillerin istinaf dilekçesi ekine konulduğu, bu delillerin bu sebeple istinaf aşamasında inceleme konusu yapılmasının mümkün olmadığını, davacının istinaf dilekçesinde olayın anlatımını tamamen değiştirdiğini, davacının müvekkili şirket ile irtibata geçtiğinde müvekkili şirketin prosedür gereği davacıya ilk olarak cihaza önceden müdahalede bulunup bulunulmadığının sorulduğunu, davacının bu konuda müdahalede bulunulmadığı cevabına istinaden müvekkili şirketin işe başlamayı onaylamak üzere servis şartlarını içeren servis istek formunu davacıya gönderdiğini, bu formun davacı tarafından imza edilip onaylanmasıyla derhal ertesi gün davacının cihazına ilk servis hizmetinin verildiğini ve servis hizmet formundaki şartların davacı tarafından kabul edilmiş olduğunu, yapılan tüm işlemlere istinaden de fatura kesildiğini, söz konusu … … 2020 kontrol ünitesinin farklı bölümlerden oluşan kapsamlı ve karmaşık yapısı olan bir makine olduğunu, bu sebeple müvekkili tarafından cihazda doğru ve isabetli bir onarım yapılabilmesi için tespit edilen aksaklıklar davacıya bildirilerek bir müdahalede bulunulup bulunulmadığının tekrar sorulduğunu ve müdahale olmadığının ısrarla vurgulanması üzerine müvekkilinin iyi niyetle işe devam ettiğini, sonraki süreçte yaşanan gelişmelerin istinaf cevap dilekçelerinde ayrıntılı olarak anlatıldığını, davacı tarafın delil olarak dosyaya sunduğu … … şirketine ait fatura ile kendi iddialarını çürüttüğünü, zira müvekkili şirketin müdahale ettiği ünitenin … 2020 serisi iken … …’ın davacıya … 2040 serisi kontrol ünitesini sattığını ve madem ki davacının iddia ettiği gibi cihaz sağlam ve çalışır durumdaydı ve yalnızca yazılımdan kaynaklanan güncelleme problemi vardı ise niçin müvekkili şirkete yaptıkları ödemenin misliyle fazlası olan 19.500 Euro’luk faturayı kabul edip … …. şirketine ödediklerinin açıklanmaya muhtaç olduğunu, ortada bilirkişi incelemesini gerektirir bir durumun da bulunmadığını, müvekkili tarafından cihaza yapılan tüm işlemler hakkında bu işlemler fotoğraflanarak davacıya bilgi verildiğini ve servis formlarıyla tutanak altına alındığını, davacı tarafından bu servis formlarının imzalandığı, cihaza verilen emeğe davacı şahit olduğundan takip sürecinden önce müvekkiline 10.252,00 TL ödemeyi teklif ettiğini, kaldı ki mahkemece bilirkişi incelemesine karar verilseydi dahi cihaz üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesinden hiçbir sonuç alınamayacağını, zira davacının beyanıyla da sabit olduğu üzere cihazın, müvekkili şirketin teslim ettiği halde kalmadığını, başka firmalar tarafından cihaza işlem yaptırıldığını, dolayısıyla davaya konu cihazın akıbetinin bilinmediğini, netice olarak müvekkilinin üzerine düşen vazifeyi yerine getirip kontrol ünitesini sorunsuz çalışır hale getirip daha önce sistemin hata verdiği arızaları giderdiğini, davacının sunulan çözümü ve ücreti kabul etmemesi sebebiyle kendi isteği üzerine cihazın entegre arızası giderilmeden teslim edildiğini, bu sebeplerle haksız ve hukuka aykırı istinaf isteminin reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, davacıya ait … … … … marka ölçüm tezgahı kontrol ünitesinin davalı tarafından yapılan onarımı nedeniyle davacıdan tahsil edilen onarım bedelinin davacıya iadesi gerektiğinden davalı tarafından tahsil edilen 52.251,21 TL onarım bedeli ile 1.592,16 TL işlemiş faiz miktarından oluşan alacağı tahsili için davalı hakkında yapılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali, takibin devamı ve %20 inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı vekili eldeki dava dilekçesiyle, davalının tamirini yapmak üzere teslim aldığı davaya konu cihazdaki arızaları gidermek konusunda müvekkiline garanti verdiğini, taraflar arasında yapılan e-mail görüşmelerinde cihaz tamir edilmez ise ödenen onarım ücretinin tamamının iade edileceğinin taahhüt edildiğini, onarım bedeli olarak davalıya 52.251,21 TL’nin peşin olarak ödendiğini, davalının cihaz üzerinde yaptığı işlemler sonucunda cihaz müvekkiline teslim edildiğinde hataların devam ettiğinin tespit edildiğini, bu sebeple davalının onarım ve cihazdaki arızaları giderme edimini yerine getiremediğinden ve bu şartta ödenen bedelin tamamını iade etmeyi garanti ettiğinden davalıya ödenen onarım ücretinin müvekkiline iadesi gerektiğinden davalının hakkında başlatılan icra takibine haksız itirazda bulunduğunu belirterek davalarının kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili davaya cevabında, müvekkilinin yetkili servis olarak cihaz üzerinde gerekli incelemelerini yaptığını, her aşamada davacıya bilgi vererek yapılacak işlemlerin anlatıldığını ve yapılan işlemlerin servis teklif formunda belirtildiğini, davacının bu formu imzalayarak koşulları kabul ettiğini ve müvekkilinin gerekli tüm işlemleri yerine getirerek cihazdaki arızaları tespit ederek giderdiğini ancak davaya konu cihazın karmaşık ve kapsamlı bir cihaz olması sebebiyle cihazda entegre arızası olduğu tespit edilince müvekkili tarafından yapılan araştırma sonucunda Almanya ve ABD’de ihtiyaç duyulan entegre yazılımın olduğunun davacıya bildirilerek kendileri için ilgili firma ile irtibata geçildiğini ve bu firmadan indirimli teklif (900 USD) alındığını, ancak davacının bunu kabul etmediğinden entegrenin arızalı olduğu teslim formuna da işlenerek cihazın kendilerine teslim edildiğini, yine işlemlere başlanmadan müvekkili tarafından davaya konu cihaza yetkisiz müdahalede bulunulup bulunulmadığının davacıya sorulduğunu, davacının cihaza daha önce müdahale edilmediğini ısrarla vurgulaması sebebiyle tamirat işlemlerine başlandığını ancak tamirat işlemleri sırasında yetkisiz müdahale tespit edilince bu hususun davacıya bildirildiğini, sadece bu sebeple bile cihaza zarar verilebileceğini, şayet daha önce bildirilmiş olsaydı müvekkili şirketin cihaza servis hizmeti vermeyi kabul etmeyebileceğini veya yapılan müdahaleye göre çözüm getirebileceğini, müvekkili şirketin üzerine düşen vazifeyi yerine getirerek daha önce sistemin hata verdiği tüm arızaları giderdiğini, davacının yanıltıcı bilgilerine rağmen servis hizmetini sonlandırmadığını, tespit ettiği entegre arızasının çözüm olanaklarını davacıya sunduğunu, günlerce işçilik ve zaman harcadığını, defalarca şehirlerarası yolculuk yapıldığını, tüm bunlara rağmen davacıdan olan alacağını tam olarak tahsil edemediğini, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda taraflar arasında düzenlenen servis teklif formları ve fatura değerlendirildiğinde davalı firmanın müşterinin sahasında ve kendi sahasında yaptığı çalışmalar, yol ve konaklama giderleri ve işlem ücreti adı altında KDV dahil servis istek formuna göre davacıdan 52.252,21 TL tahsil ettiği, tahsil edilen ücretin ve faturanın 01/02/2019 tarihli servis istek formu uyarınca düzenlendiği, bu formdaki açıklamalar karşısında düzenlenen faturanın tarafların istek ve iradesine uygun olduğu, davacının, ürün çalışmaz ise davalı tarafça parasının iade edileceğine ilişkin iddianın ispatlanamadığı ve davacının alacak iddiasının bu sebeplerle yerinde olmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurulmuştur.
6100 sayılı HMK’nın 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda kanun yolu denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut uyuşmazlıkta; davacı, işletmesinde kullandığı … … … marka ölçüm tezgahının kontrol ünitesinin arızalı olması sebebiyle bu arızanın giderilmesi amacıyla davalı firma ile yaptıkları anlaşmaya göre aralarındaki servis hizmeti ilişkisinin başladığını, davalı yetkili servisin cihazdaki arızaları tespit ettiğini ve giderme garantisi verdiğini, ancak onarım ücretinin peşin olarak ödenmesini talep ettiğini, cihazdaki sorunlar giderilemezse ödenen paranın davacıya iade edileceğinin garanti edildiğini, bu hususta taraflar arasındaki e-mail görüşmelerinin de dosyaya sunulduğunu ancak cihazın onarıldığı söylenerek teslimi sonrasında cihazdaki hataların devam ettiğinin anlaşıldığını, davalının vermiş olduğu garanti sebebiyle peşin ödenmiş olan onarım ücretinin davalı firma tarafından kendisine iade edilmesi gerektiğini, tamamı iade edilmese dahi en azından davalı firmanın yaptığı zorunlu harcamaların tespiti ile ödenen fazla bedelin müvekkiline iade edilmesi gerektiğini belirtmiş, davalı vekili ise düzenlenen servis teklif formunda yapılan işlemlerin belirtildiğini, davacının bu formu imzalayarak müvekkili tarafından yapılan işlemlere onay verdiğini, müvekkili tarafından yapılan tüm işlemlerin servis formunda tek tek açıklandığını, fotoğraflandırıldığını, davacıya her aşamada bilgi verildiğini, yine davacının davaya konu cihaza müvekkilinin yaptığı işlemler öncesinde yetkisiz kişilerce herhangi bir müdahalade bulunulmadığını söylediğini ancak bu bilginin müvekkili tarafından yapılan tespitler sırasında doğru olmadığının ve cihaza öncesinde müdahale edildiğinin anlaşıldığını, buna rağmen müvekkilinin servis hizmetini kesmeyerek işlemlere devam ettiğini, zorunlu masraflar yaptığı gibi emek ve zaman harcadığını, düzenlenen faturanın ve yapılan işlemlerin servis formuna uygun olduğunu, iddiaların haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davaya konu cihazın teknik özellikler içeren karmaşık ve kapsamlı bir cihaz olduğu taraflarca belirtilmesine rağmen her iki tarafın iddia ve savunmalarının denetlenebilmesi amacıyla yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler çerçevesinde işin uzmanı teknik bilirkişilerden ve hukuki konularda yardımcı olacak bir hukuk bilirkişisinden oluşturulacak bilirkişi kurulundan rapor alınmak suretiyle davaya konu cihazın davalı firmaya cihazdaki hataların giderilmesi amacıyla teslim edilmesi ve davalı tarafından yetkili servis olarak onarım hizmetleri verilmesinin taahhüt edilmesi konusunda taraflar arasında başlayan sözleşmesel ilişki çerçevesinde davalı tarafından davacıya sunulan servis ve onarım hizmetlerinin davaya konu cihazdaki teknik özellikler de göz önünde bulundurularak taahhüt kapsamında usulüne uygun olarak yerine getirilip getirilmediği, yine dosyada bulunan e-mail görüşmeleri içeriği değerlendirilerek ve e-mail tutanaklarının HMK’nın 199. maddesi anlamında belge ve senet niteliğinde olduğu da gözetilerek davalının davaya konu cihazdaki arızaların giderilmesini aksi halde davacı tarafından ödenen iş bedelinin iadesini taahhüt edip etmediği hususları da değerlendirilerek ve davalı firmanın yaptığı onarım faaliyetleri sebebiyle cihazı tamir edemese dahi sorunun tespiti ve giderimi için yapmak zorunda olduğu zorunlu harcamalar bulunup bulunmadığı ve davalının hakkaniyet gereği cihazdaki onarım taahhütünü yerine getirmese dahi bu zorunlu harcamalardan dolayı uygun bir ücret talebine hak kazanıp kazanmadığı hususlarında rapor aldırıldıktan ve tarafların rapora itirazları halinde bu itirazları karşılayacak şekilde gerekirse bilirkişi kurulundan ek rapor alınmak suretiyle tarafların sundukları tüm deliller eksiksiz değerlendirildikten sonra davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken davaya konu cihazın teknik özellikler içeren bir cihaz olması ve tarafların iddia ve savunmaları kapsamına göre işin uzmanı teknik bilirkişilerden rapor alınmadan verilecek kararın hakkaniyete ve hukuka uygun olduğundan söz edilemeyeceği gibi tarafları tatmin etmeyeceğinden mahkemece bu konularda işin uzmanı teknik bilirkişilerden rapor alınmadan ve iddia ve savunmaların doğruluğu araştırılmadan eksik inceleme ve değerlendirme sonucu karar verilmiş olması sebebiyle davacı vekilinin istinaf başvurusu dairemizce haklı görülmüştür.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/(1)-a.6 maddelesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra mahkemece davanın esasına ilişkin olarak yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1 – Davacı … vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,
2 – Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/03/2021 tarihli 2020/482 Esas-2021/150 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3 – Dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde yeniden inceleme ve araştırma yapılarak esasa ilişkin bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4 – İstinaf başvurusunun kabul edilmiş olması sebebiyle istinaf karar harcı alınmasına yer olmadığına ve davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf peşin karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5 – Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6 – Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 08/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….