Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/1014 E. 2023/562 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 31. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/1014 – Karar No:2023/562
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında Esastan Red HMK 353/1-b.1 md)
ESAS NO : 2021/1014
KARAR NO : 2023/562
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/11/2021
NUMARASI : 2019/316 E-2021/719 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 27/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/05/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, davalı iş sahibinin, kat karşılığı inşaat sözleşmeleriyle arsa payı karşılığı inşaat işi yapan müteahhit olduğunu. Davalı firma ise genelde çelik kapı ve profil demir kapı imalatıyla iştigal etmektedir. Davacı yüklenici, davalı firmaya yaptığı inşaattaki bağımsız bölümlerin giriş çelik kapıları ve her kattaki yangın merdivenlerine açılan profil demir kapıların imalat ve yerine montaj ile tam sağlam ve çalışır vaziyette teslim edilmek üzere sözü edilen kapıların imalatlar yerine montaj ve nakliye vs işlerini toplam 98.250.00TL bedelle yapımı konusunda anlaştıklarını. Kısacası, harici anlaşmaya göre toplam 69 adet çelik kapı ve 68 adet profil demir kapı imal edilip değinilen inşaata getirilip yerlerine monte edilerek teslim edileceğini. Davalı tarafın montajını yapmış olduğunu çelik kapıların yerlerine hatalı montajları sebebiyle açılıp kapanmalarında önemli güçlüklerin bulunduğu belirlenmiş olduğunu. Davalının hatalı monte ettiği tüm çelik kapılar ve kasaları yerlerinden sökülerek yeniden usulüne uygun montaj işi yaptırılmış ve çelik |kapılar çalışır, açılır kapanır hale getirildiğini. Bu işler için haricen iş yaptırılan ustalara çelik kapıların ve kasalarının verinden sökülüp yeniden verlerine usulüne uygun monte edilmesi işi için toplam olarak |22.000.00TL. ödendiğini. Ayrıca, bu kapıların ve kasalarının sökülmesi sırasında örülü duvarların ve tuğlaların zarar görmesi sebebiyle kırılan duvarların ördürülmesi ve kırılan tuğlaların satın alınması için malzeme ve işçilik olarak 6.000,00TL. |ödeme yapılmıştır. Çelik kasaların yerinden sökülmesi ve yeniden usulüne uygun monte edilmesi işlemleri sırasında kırılan tuğla ve örülen duvarların alçı ile sıvanması ve boya ile badana edilmesi işleri için işçilik ve malzeme ile nakliyesi dahil toplam olarak 14.000.00TL ödeme yapıldığını. Zemindeki bazı mermerlerin kırılması ve kapı eşiklerindeki mermerlerinde kırılması sonucunda malzeme işçilik ve nakliye dahil 9.000.00TL. ödeme yapıldığını. Yangın merdiveni kapılarının bir kısmının eğik ve bir kaçının noksan olması sonucunda bunların dahi ikmali için 5.000.00.TL ödemesi yapıldığını. Tüm bu sayılan işler için toplam olarak 56.000,00.TL. ödendiğini. Davalı tarafın işini özenle ve usulüne uygun yapmaması nedeniyle, davacının ikinci kez yaptırmak zorunda kaldığı işler ile malzeme ve işçilik vs bedelinin davalıdan tahsili için ve davacı tarafından davalıya işin başında tüm bu işler için verilen 98.250.00TL’lik çekin ödemesinin, belirtilen noksanlıkların davalı tarafından ikmal edilmemesi ve davacı tarafından sonradan tamamlattırılması nedeniyle yapılmadığını. Bunun üzerine. davalı taraf, iyi niyet kuralına aykırı olarak iş bu çeki bankaya ibraz ettirmiş ve arkasına “karşılığı yoktur” cümlesini yazdırarak Ankara 14. İcra Ceza Mahkemesi’nin 2018/460 Esasında kayıtlı derdest bulunan dosyadaki dilekçesiyle Çek Kanunu’na muhalefet suçu sebebiyle şikayet etmiştir. Davalı tarafin imalat, nakliye ve yerlerine montaj vs işini yüklendiği 69 adet çelik kapı ve 68 adet profil demir kapının söz konusu inşaatta üsülüne uygun monte edilmemesi sonucu ve profil kapıların bir kaçının noksan olması birkaçının da eğik ve ezilmiş olmaları sebebiyle davacının davalıya 56.000.00TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiğini. Arabuluculuğa başvurduklarını sonuç alamadıklarını. Buna göre davacının davalı tarafa açıklanan işler için keşide ederek verdiği 98.250.00TL bedelli çek nedeniyle, davacının davalıya 56.000.00.TL. borçlu olmadığının tespitine. Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirkete yapılan tebligat usulsüz olduğunu, davanın bugün öğrenildiğinin kabulü gerektiğini. Taraflar arasında akdedilen 21.03.2016 tarihli sözleşme gereğince Müvekkil Şirket tüm edimlerini eksiksiz yerine getirmiş ve ödemelerini almıştır. Sözleşme ile iş bedeli 150.000,00 TL karşılığında Müvekkile … ‘de bulunan dairenin devredilmesi konusunda mutabakata varılmış lduğunu ancak dairenin devredilememesi nedeniyle 20.07.2018 keşide tarihli 98.250,00 TL bedelli çek verilmiştir. Çekin karşılıksız çıkması nedeniyle Ankara 17.İcra Müdürlüğü’nün 2018/9605 sayılı icra takibi yapılmıştır. İcra takibinden sonra Davacı yan borçtan kurtulma amaçlı huzurdaki haksız davayı ikame etmiş olduğunu. Takibe konu çek, sözleşme konusu işlerin ifası uyarınca Müvekkile devredilmesi taahhüt edilen taşınmazın devredilememesi nedeniyle iş karşılığı verilmiştir. Davacı tarafın, dava dışı kişilere yaptığını iddia ettiği ödemeleri delil olarak sunduğunu ancak bu ödeme belgelerinin, tarihsiz, hangi iş için, nerede yapılan iş için olduğu belirsiz olup, hiç bir belirleyici muhteviyatı olmayan, salt davaya dayanak olması için düzenlendiği çok açık olan belgelerden ibaret olup kabulü mümkün olmadığını. Her şeyden önce davacı, müvekkile ayıp ihbarını yapmamış olduğunu. Türk Ticaret Kanunu’nun 23/1-c maddesinin amir hükmüne göre, ifa edilen işte eksik, kusur ve bir ayıp bulunması halinde tacir bunu, iki gün içinde, muayeneden sonra ise sekiz gün içinde ihbar etmelidir. Türk Borçlar Kanunu’nun 477.maddesindeki amir hükmüne göre Davacı, davalı Müvekkiline ihbar yükümlülüğünü süresinde ve usulüne uygun şekilde yerine getirmemesi nedeniyle işi ve eseri kabul etmiş sayıldığını. Bu nedenle ayıp nedeniyle sorumluluk davasının dinlenemeyeceği şüphe götürmeyeceğini. Davacı öncelikle ayıp ihbarını yaptığını ispatlaması gerektiğini. Hiçbir incelemeye gerek kalmaksızın ayıp ihbarının yapılmamış olması nedeniyle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, mahkemece aksi kanaatte olunması halinde davanın ispatlanamaması nedeniyle reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, tüm dosya kapsamı, iddia, savunma ve toplanan delillere göre, davacı tarafın adli yardım talebinin reddedildiği, verilen kesin süre içinde keşif- delil giderini yatırmadığı, mahallinde keşif yapılarak, bilirkişi raporu alınamadığı, dosyadaki mevcut delil durumuna göre, davacının maddi zarara uğrayarak, bir kısım malzemenin noksan ve ayıplı olduğundan bahisle davalıya işin başında verilen çek nedeniyle oluşan zarar nispetinde davalıya borçlu olmadığının tespitine ilişkin davasını, davacı tarafın delilleri ile ispat edemediği, HMK.nun 190.maddesi ile TMK.nun 6.maddesine göre davacı tarafın hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin eksik işleri kendisinin tamamladığını, müvekkilinin ekonomik acz içine düştüğünü, taşınmazları üzerinde haciz ya da tedbir kararları bulunduğunu, kesin sürenin usulüne aykırı olduğunu, cevap dilekçesinin süresinde verilmediğini, tebligattan karşı tarafın haberdar olmamasının mümkün bulunmadığını, arabuluculuk tutanağının da aynı yöntemle tebliğ edildiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle davacı taraf, eksik ve kusurlu işleri üçüncü kişiye tamamlattığını belirtmiş ise de; ayıbın varlığı, miktarı ve niteliğinin yasal delillerle kanıtlanamamış olduğu, üçüncü kişilere bunların tamamlatıldığına dair dosyaya sunulan belgelerin her zaman elde edilebilir belgelerden olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına.
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 27/04/2023 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir.

Başkan Üye Üye Katip