Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/1011 E. 2021/1242 K. 28.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
… (İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(Kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında dairemizce hüküm kurulması /HMK m.353/1-b.2)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/07/2019
NUMARASI …

KARAR TARİHİ : 21/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/12/2021

Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 03/04/2013 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında düzenlenen 01/09/2009 tarihli taşeronluk sözleşmesi ile davacı müvekkilinin, davalı şirketin müteahhiti olduğu Türkiye … … ait kapalı spor salonu kompleksi inşaatına ilişkin alçı, sıva ince işçiliği, mermer döşemesi ve süpürgelikleri v.s gibi işlerin yapımını üstlendiğini, müvekkili davacı şirketin yüklendiği işe başladığını ve büyük ölçüde tamamladığını, buna ilişkin hak edişler de düzenlendiğini, ancak ödemelerin davalı tarafça hiçbir zaman düzenli yapılmadığını, buna rağmen işin tamamının davacı tarafından yapılıp teslim edildiğini, sonrasında 23/09/2010 tarihli hak ediş formu düzenlenerek imza altına alındığını, yapılan işe ilişkin olarak davacı şirket tarafından 09/02/2011 tarihli 150.502,13 TL tutarlı fatura kesilerek davalı tarafa gönderildiğini, ancak faturanın davalı tarafından teslim alınmadığını, buna rağmen fatura karşılığında davalı tarafından kısmi ödeme yapıldığını, ancak bakiye 95.000,00 TL’nin ödenmediğini, bakiye alacağın tahsili hususunda yapılan icra takibine de davalı tarafından haksız olarak itiraz edilmek sureti ile takibin durmasına sebebiyet verildiğini belirterek davanın kabulü ile davalı borçlunun Ankara 26. İcra Müdürlüğü’nün 2011/2381 Esas sayılı dosyasına yönelik itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın %40’ı oranında tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen 02/05/2013 ve 21/06/2013 havale tarihli cevap dilekçelerinde özetle; davanın süresinde açılmadığı için usulden reddi gerektiğini, davacının üstlenmiş olduğu işi yarım bıraktığını, yarım bırakılan veya hiç yapılmayan işlerin davalı şirket tarafından başka firmalara yaptırılmak zorunda kalındığını, ayrıca davalı tarafından işçilerin bir kısım ücretlerinin de ödenmediğini, bu sebeple davacının yapmış olduğu işlere karşılık gerekli tüm ödemenin de müvekkili şirket tarafından yapıldığını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/07/2019 tarih 2013/211 Esas ve 2019/540 Karar numaralı kararında özetle; mahkememizde yapılan ön inceleme duruşmasında yargı hakkı, görev ve yetki hususları, dava ve taraf ehliyetleri, dava şartları ve ilk itirazlar değerlendirilmiş, bu yönlerde bir iddia ve itirazda bulunulmadığı gibi mahkememizin de görevli ve yetkili olduğu ve dava şartlarının tamam olduğu anlaşılmış; tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar tespit edilmiş; taraflar sulhe teşvik edilmiş, ön inceleme duruşmasında hazır bulunan taraf vekilleri sulh olmalarının mümkün olmadığını belirtmişlerdir.
Tarafların delilleri toplanmış, taraflarca aralarında yapılan sözleşme, hakediş formları, hakediş raporları, faturalar, tasfiye kabul tutanağı ve ekleri, yapılan ödemelere ilişkin bilgi ve belgeler ibraz edilmiştir.
Getirtilen Ankara 26. İcra Müdürlüğü’nün 2011/2381 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; Alacaklının….olduğu, alacaklının 01/09/2009 tarihli sözleşmeye istinaden bakiye hakediş alacağından kaynaklanan 95.000,00 TL asıl alacağın işleyecek %16 faizi ile birlikte tahsili yönünde ilamsız icra takibi yaptığı, borçluya usulüne uygun olarak ödeme emrinin tebliğ edildiği, borçlu vekilinin süresinde verdiği itiraz dilekçesi ile borcunun bulunmadığını ve tahhakkuk edilen alacakların ödenmiş olduğunu belirterek borca ve fer’ilerine itiraz ettiği, icra müdürlüğü tarafından ise süresinde yapılan itiraz nedeniyle 02/03/2011 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce inşaat mühendisi, SMMM ve sözleşme uzmanı bilirkişilerden oluşturulan bilirkişi heyetinden rapor alınmış, bilirkişi heyeti düzenlediği rapor ve ek raporunda sonuç olarak; davacının yaptığı iş nedeni ile hakediş tutarının 219.202,47 TL olduğunu, yapılan ödemeler de dikkate alındığında davacının bakiye alacağının 32.427,11 TL olduğunu belirtmişlerdir.
Dava, taraflar arasında akdedilen eser sözleşmesine dair hak edişten kaynaklanan bakiye alacağa istinaden, davacı tarafından yapılan ilamsız icra takibinde, davalının borca itiraz etmesi nedeniyle İ.İ.K.’nun 67. maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır.
Her ne kadar davalı vekili itirazın iptali davasının yasal süresi içerisinde açılmadığını iddia etmiş ise de; İİK’nun 67/1.maddesine göre takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Eldeki davada, icra dosyasında borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ edilmediği, bu nedenle davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraflar arasındaki sözleşme ve ekleriyle ödeme belgeleri, hak ediş dosyası, fatularar, icra dosyası, bilirkişi heyet rapor ve ek raporları ile tüm dosya kapsamı dikkate alındığında; davacı yüklenici şirket ile davalı işveren şirket arasında 01/09/2009 tarihli Türkiye … … ait kapalı spor salonu kompleksi inşaatına ilişkin bir kısım ince işlerin yapılması konusunda sözleşme akdedildiği, bu sözleşme gereğince davacı şirketin işi bitirip teslim ettiği ancak bakiye hakedişinin ödenmediği iddiasıyla Ankara 26. İcra Müdürlüğü’nün ….. Esassayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yaptığı, davalı borçlunun ise davacının işi tamamlamadığını ve borçlarının bulunmadığını belirterek borca ve fer’ilerine itiraz etmek suretiyle takibin durmasına sebebiyet verdiği, davacı alacaklının ise davalının itirazının iptali için eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında eser sözleşmesi akdedildiği, davacı tarafın bir kısım işi tamamladığı ve bir kısım ödemelerin davalı tarafından yapıldığı konularında anlaşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki anlaşmazlık; davacı firmanın işi tamamlayıp tamamlamadığı ve bakiye hakediş alacağının olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Mahkememizce alınan bilirkişi heyet raporu ile ek raporunun usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçeli olduğu görülmüştür.
Mahkememizce alınan bilirkişi heyet raporu-ek raporları, diğer delillerle birlikte değerlendirilerek yapılan inceleme sonucunda; taraflar arasında imzalanan 01/09/2009 tarihli sözleşmenin 2.maddesinde; “Sözleşmenin konusunun …… …… Giderlerin dahil olduğu,” , 4.maddesinde “İşin tahmini bedelinin KDV hariç 380.000,00 TL olduğu” hususları kararlaştırılmıştır.
Ek sözleşmenin 1. maddesinde “Hakedişlerin işverenin istediği formatta düzenleneceği, işverenin 7 günlük sürede inceleyeceği, gerekli düzeltmeler yapıldıktan sonra uygundur şerhi ile imzalayacağı, 10 gün içerisinde de bedelinin ödeneceği, taşeronun SSK ödemelerine ilişkin makbuzları işverene ibraz edeceği; 4. maddesinde “Taşeronun yaptığı işleri, işverenin ilgili teknik elemanlarına kabul ettirecği, kabul edilmeyen işlerin bila bedel tekrar yapılacağı” hususları kararlaştırılmıştır.
Hak edişlerin tamamında…’un imzası mevcut olup, 4 no’lu hakediş tutarında taraflar arasında çekişme bulunmamaktadır. Davalının yükleniminde olan işin tasfiye edildiği, 26/10/2010 tarihinde tasfiye kabul tutanağı düzenlendiği, tutanakta kabule engel olabilecek eksik, kusur ve arıza bulunmadığı belirtilmiştir.
Davacının 2009-2010 ve 2011 yılları yevmiye defterlerinin TTK ve 213 sayılı VUK ilgili hükümleri gereğince yasal ve usulüne uygun tutulup işlendiği, süresinde noter açılış tasdiklerinin yapıldığı, kapanış tasdiklerinin yapılmadığı tespit edilmiştir. Davacının ticari defter ve kayıtlarına göre davalının davacı nezdindeki hesabının cari hesap şeklinde çalıştığı, davalı tarafından yapılan ödemelerin ödeme tarihlerinde ticari defterlerle kayıt yapılmadığı, topluca 31/12/2011 yılında 62.740,00 TL olarak kayıt yapıldığı, açılış bakiyesi olan 9.440,00 TL borç bakiyesinin önceki yıl dönem sonu kapanış kaydında davalı ….’ne ait olmadığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 97.202,13 TL alacaklı olduğunun kayıtlı bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalının 2009-2010 ve 2011 yılları yevmiye defterlerinin TTK ve 213 sayılı VUK ilgili hükümleri gereğince yasal ve usulüne uygun tutulup işlendiği, süresinde noter açılış tasdiklerinin yapıldığı, kapanış tasdiklerinin yapılmadığı tespit edilmiştir. Davalının ticari defter ve kayıtlarına göre davacının davalı nezdindeki hesabının cari hesap şeklinde çalıştığı, takip tarihi itibariyle davalının davacıdan 20.435,57 TL alacaklı olduğunun kayıtlı bulunduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtildiği gibi; davacı 01/09/2009 tarihli sözleşme kapsamında yaptığı imalatlar tutarından bakiye 95.000,00 TL alacaklı olduğunu ileri sürmektedir. Davalı yan ise, davacının işi yarım bıraktığını, eksik ve ayıplı işlerin davacının nam ve hesabına yaptırıldığını, yine davacının piyasaya olan malzeme alım borçlarının, SGK prim borcunun ve işçilik borçlarının müvekkilince ödendiğini ileri sürmüştür. Taraflar arasında, 01/09/2009 tarihinde taşeronluk sözleşmesi imzalandığı, ilk dört adet hakedişin tarafların kabulünde oluduğu belirlenmiştir. Toplam 6 adet hakedişin tamamının inşaat teknikeri… tarafından düzenlendiği, ilk dört adedinde davacı taşeronun imzasının bulunmadığı, ancak itirazsız imzaladığı 5 no’lu hakedişte, 4 no’lu hakediş tutarının aynı olduğu görülmüştür. Tüm hakedişleri düzenleyen inşaat teknikerinin hazırladığı 5 no’lu hakediş ile 23/09/2010 tarihli hakedişler nazara alındığında davacının toplam hakediş alacağı 401.248,47 TL olarak hesaplanmıştır.
Davalı taraf; davacının işi tamamlamadığını, eksiksiz teslim etmediğini, yarım bıraktığını, üçüncü firmalara işin tamamlatıldığını belirterek, dava dışı … ile akdettiği 25/09/2010 tarihil sözleşmeyi ibraz etmiştir. Sözleşmenin konusunun; Alçı, boya, saten alçı, alçıpan asma tavan, andezit döşeme kaplaması, kaba karışık alçı, bölme duvar, eksik işlerin 45.000,00 TL bedelle yapımı işi olduğu belirlenmiştir. Sözleşmenin konusunun kısmen dava konusu sözleşme ile uyumlu olduğu, ancak andezit döşeme kaplamasının hakedişlerde yer almadığı, başka bir söylemle bu imalatın davacı yanca yapıldığı hususunun kanıtlanmadığı belirlenmiştir. Kaldı ki, işin ayıplı ve/veya eksik yapıldığı hususunda davacının temerrüde düşürülmesine ilişkin bildirimlere dosya kapsamında rastlanmamıştır. Bununla birlekte davalının yükleniminde olan işin tasfiye edildiği, 26/10/2010 tarihinde tasfiye kabul tutanağı düzenlendiği, tutanakta kabule engel olabilecek eksik, kusur ve arıza bulunmadığı belirtilmiş olup bu nedenlerle davalının savunmasına itibar edilmemiştir. Bu durumda davacının tamamladığı işler toplam tutarı 401.248,47 TL olarak kabul edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin 95.000,00 TL bakiye alacaklı olduğunu, bunun da tahsili için takip başlatıldığını beyan etmiş olup bu durumda (401.228,47 TL – 95.000,00 TL=) 306.248,47 TL ödendiği davacı tarafından kabul edilmektedir. (Davalı kayıtlarına göre yapılan ödemeler toplam tutarı 92.135,57 TL olarak tespit edilmiş ise de, davacının beyanına itibar edilmiştir.)
Hak edişlere göre davacının yaptığı iş tutarının KDV dahil 401.248,47 TL olduğu, davacının icra kovuşturmasıyla davalıdan 95.000,00 TL alacak talep etmesi sebebiyle davalının davacıya yaptığı ödeme tutarının 306.248,47 TL olacağı, tarafların ticari defterlerinin birbirini doğrulamadığı, bu nedenle dosyaya yargılama aşamasında ibraz edilen ödeme belgelerine göre bilirkişi tarafından yapılan hesaplama sonucunda davacının davalıdan bakiye 32.427,11 TL alacaklı olduğu, böylece davalının itirazının kısmen haksız olduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulü ile; Davalının Ankara 26. İcra Müdürlüğü’nün 2011/2381 Esas sayılı dosyasında 32.427,11 TL asıl alacağa yönelik itirazının iptali ile, icra takip tarihinden itibaren asıl alacağa değişen oranlarda avans faizi uygulanmak sureti ile takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine; Davalının likit olan alacağa haksız itirazda bulunduğu anlaşılmakla İİK’nun 67/2.maddesi gereğince alacağın %20’si oranında 6.485,42 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili 18/09/2019 havale tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece talep karar verildiğini. Zira davacının dava dilekçesinde davalıdan 150.000,00 TL alacağı bulunduğunu, bir kısmının ödendiğini bakiye 95.000,00TLnin ödenmediğini iddia ettiğini, buna rağmen mahkemece, davacının talebi aşılarak toplam 219.202, 00 TL hak ediş alacağı olduğu belirlenerek bu alacak üzerinden hesaplama yapılarak karar verilmiş olduğunu, bu durumunhatalı ve usule aykırı olduğunu, davacı alacağı 150.000,00 TL olarak kabul edilerek hesaplama yapılması gerektiğini, kaldı ki, davacının sözleşme konusu işleri tamamlamamış olduğu için davacının müvekkiline fatura keşide etmediğini, gönderilen bir kısım faturalara da itiraz edilerek iade edildiğini, işin eksiksiz teslim edildiği konusundaki ispat yükünün davacıda olduğunu, davacı tarafın çalıştırdığı işçilerin SGK primlerini, vergi borçlarını, işçilik alacakların dahi ödemediği için bu kalemlerin müvekkili tarafından ödendiğini, dosya kapsamında yaptırılan bilirkişi incelemeleri ile bu hususun sabit olduğunu,
Daha önce bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde yazılı hususları aynen tekrar ettiklerini, müvekkili tarafından davacı adına yapılan tüm ödemelerin davacı alacağından mahsubu gerektiğini ancak bu itirazlarının haksız olarak ek raporda değerlendirilmediğini veya reddedildiğini, tüm bu sebeplerin yanında ortada likit bir alacak olmadığı halde müvekkili aleyhine inkar tazminatına hükmolunmasının usul ve yaşaya aykırı olduğunu konuya ilişkin emsal Yargıtay kararlarına da dilekçelerinde yer verdiklerini bu sebeplerle istinaf başvurularının kabulü ile, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın tümden reddine veya taleple bağlı kalınarak davacı alacağı belirlenerek yapılan ödemelerin bu miktardan düşülerek değerlendirme yapılmasını ve inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.

Davacı vekili tarafından davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvuru dilekçesine karşı dosyaya herhangi bir cevap dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, taraflar arasındaki eser sözleşmesinden (taşeronluk sözleşmesinden) kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
Davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir.
Davacı vekili taraflar arasında, davalının taahhüdündeki Türkiye … …. ait kapalı spor salonu kompleksi inşaatının alçı, sıva ince işçiliği, mermer döşemesi ve süpürgelikleri ile vesaire işlerinin malzeme ve işçiliğinin yapım işlerini birim fiyat usulüyle üstlenmiştir. Davacı vekili, müvekkilinin üstlendiği işleri tamamlayarak teslim ettiğini, teslimin akabinde 23/09/2010 tarihli hak ediş düzenlendiğini, 150,502,13 TL bedelli faturanın da düzenlenerek davalıya gönderildiğini ancak bu faturanın tebliğini müteakip davalı tarafından iade edildiğini, fatura bedelinden bir kısmının ödendiğini, 95,.000,00 TL’lik kısmı ödenmediğinden davalı haakkında icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız yere itiraz ettiğini belirterek davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı yüklenici vekili cevabında,iş bedeli karşılığında davalıya yapılan ödemeler ve davacının yapmadığı ödemeler sebebiyle dava dışı SGK ve üçüncü kişilere yapılan ödemeler ile eksik ve ayıplı işler sebebiyle işin başkasına tamamlattırılması sebebiyle yapılan ödemelerden sonra davacının talep edebileceği bir alacağının kalmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, düzenlenen hak edişler karşılığı yapılan imalatlar bedelinin 219.202,47 TL olduğu, davalı tarafından iş bedeli karşılığı yapılan ödemeler ile davacı adına SGK’ya ve üçüncü kişilere yapılan ödemeler sonrasında davacının takip tarihi itibariyle davalıdan bakiye 32.427,11 TL iş bedeli talep edebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının takibin 32.427,11 TL’lik kısmına yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına ve alacağın % 20’si oranında inkar tazminatına karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurulmuştur.
Mahkemece taraflar arasında düzenlendiği anlaşılan ihtilafsız hak edişlere itibar edilerek ve davacı tarafından düzenlenen150.502,13 Tl lik fatura ile davalı tarafından dosyaya sunulan ancak davacı tarafça iş bedeli karşılığı düzenlendiği anlaşılan 71.700, TL ‘lik faturaların da bu tutarı doğrulamış olması nedeniyle davacının iş bedeli alacağının belirlenmiş olmasında yasaya aykırı bir durum görülmediği gibi, davalı vekilinin sair istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir. Ancak davalı tarafından dosyaya sunulan ve davacı şirket yetkilisi …’a yapıldığı anlaşılan 05/08/2010 tarihli 10.000,TL’lik ödemenin davacı iş bedeli alacağından mahsup edilmesi gerekirken bu ödemenin kök ve ek bilirkişi raporlarında değerlendirilmeye alınmaması ve mahkemece de bu ödeme miktarı mahsup edilmeksizin düzenlenen bilirkişi raporuna itibar edilerek karar verilmiş olması sebebiyle,
Yine alacak miktarının tespiti yargılama yapılmasını ve bilirkişi incelemesini gerektirdiğinden koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı isteminin reddetmek gerektiği halde mahkemece, davacı yararına kabul edilen alacak üzerinden inkar tazminatına hükmedilmiş olmasında da dairemizce isabet görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu gerekçelerle dairemizce kabulü gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulü ile davalının hakkında yapılan icra takibinin 22,427,11 TL lik asıl alacak kısmına yaptığı itirazın iptali ile takibin bu miktar üzerinden, bu miktar asıl alacağa takip tarihinden itibaren %16 yıllık faiz oranından fazla olmamak üzere takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, koşulları oluşmayan icra inkar tazminatının reddine dair Dairemizce yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1 – Davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun kabulü ile Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/07/2019 tarihli 2013/211 Esas-2019/540 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2 – Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
Davalının Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2011/2381 Esas sayılı takip dosyası ile hakkında yapılan icra takibinin 22,427,11 TL lik asıl alacak kısmına yaptığı itirazın iptali ile takibin bu miktar asıl alacak üzerinden, bu alacağa yıllık %16 faiz oranından fazla olmamak üzere takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle DEVAMINA, davacının fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3- Davacının koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı isteminin REDDİNE
4 – Alınması gerekli 1,531,99 TL nispi karar ve ilam harç bedelinden peşin olarak alınan toplam 1,147,40 TL’ harç bedelinin mahsubu ile kalan 384,59 TL harç bedelinin davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1147,40 TL peşin harç bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5 – Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’nin 13/1 ve 2. maddeleri uyarınca hesaplanan ve davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hak da gözetilerek 3.891,25 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6 – Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden AAÜT’nin 13/1-2 maddeleri uyarınca hesaplanan10,234,47 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7- Davacı tarafından tebligat müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olarak sarf edilen toplam 2,487,20 TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre hesaplanan 596,92TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
8- Davalı tarafından tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olarak sarf edildiği anlaşılan toplam 787,00 TL yargılama giderinin davanın reddi oranına göre hesaplanan 598,12 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalanın davalı üzerinde bırakılmasına,
9 – Dosyada kalan ve sarf edilmeyen gider avanslarının HMK’nın 333. maddesi gereğince taraflara iadesine,
İstinaf Yargılaması Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
1 – Davalının istinaf başvurusunun kabul edilmiş olması sebebiyle istinaf karar harcı alınmasına yer olmadığına davalı tarafından peşin olarak yatırılan 553,77 TL istinaf peşin karar harcı ile 44,40 TL maktu karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
2 – Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 25,20 TL tebligat gideri ile 32,50 TL dosya gönderme masrafından oluşan toplam 179,00 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3 – Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 21/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
….