Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/994 E. 2022/132 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ

….
(İnceleme Aşamasında Esastan Red HMK 353/1-b.1 md)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/03/2020
NUMARASI ….
KARAR TARİHİ : 17/02/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 23/02/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında, “fason üretim sözleşmesi” imzalandığını, müvekkilinin sözleşme kapsamında “…” adlı ürünün üretim ve paketleme işlemini yaptığını, müvekilinin sadece “…” kaplama işini yaptığını, ürün içeriğinin ise davalı tarafından sağlandığını, sözleşmenin 4.2 maddesinde bu durumun açık olduğunu, sözleşe kapsamında müvekkilinin 02/05/2016 tarihli ve 2.270,91 TL bedelli ve 42.747,61 TL bedelli faturaları düzenlendiğini, fatura bedellerinin ödenmesinin davalıya ihtar edilmesine rağmen davalı tarafından ödenmediğini, davalı şirket tarafından keşide edilen ihtarda, fatura bedelinin ödenmeyeceği, aksine 41.407,54 TL+KDV alacaklı olduğundan bu miktarın cari hesaptan mahsup edilmesini talep ettikleri, davalının alacaklı olduğunu iddia ettiği miktarın KDV dahil, 48.860,90 TL olduğunu, davalının borcunu ödemediği gibi müvekkilinden alacak talep ettiğini, Borcun ödenemesi üzerine davalı hakkında Ankara 5. İcra Müdürlüğünün 2016/20218 E. sayılı dosyasında icra takibinde bulunduklarını, davalının takibe itiraz ettiğini, itirazında malların ayıplı olduğunu iddia ettiğini ve ürünlerde akıtma olduğunu, dış görünüşünde problem olduğunu iddia ettiğini ve bu nedenle satılmamış ve iade edilmiş ürünlerin iade alınmasını ve 41.407,52 TL+KDV tutarının cari hesaptan mahsup edilmesini talep ettiğini, davalının iddialarnın gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin sadece … kaplaması yaptığını, ham madde ve sair malzemenin davalı tarafından temin ediliğini, bu nedenle ayıp iddiasının yerinde olmadığını, sözleşmenin 5.1 maddesinde de davalı tarafından temin edilen malzemeden sorumluluğunun müvekkilinde olmadığının düzenlendiğini, yine sözleşmenin 4.3 ve 4.5 maddesi çerçevesinde de, sorumluluğun davalıda olduğunu, bu nedenle müvekkilinin sorumluluğunun söz konusu olmayacağını, kaldı ki müvekkiline TTK ya uygun ayıp ihhbarınn da bulumadığını, davalının daha önce açık ayıplı olduğunu iddia ettiği ürünleri müvekkilinine iade ettiğini, buna göre ürünlerin muayenesinin yapıldığınn anlaşıldığını, söz konunu mallar için ise usule uygun ihbar bulunmadığını, bu nedenle inceleme sonrasında yapılan ve ayıplı olduğu belirtilen ürünler haricinde sonrasında incelenen ürünler için süresinden sonra ayıp ihbarının yapılamayacağını, davacının amacının borcu ödememek olduğunu belirterek itirazın iptaline ve inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında fason üretim sözleşmesi kabul ettiklerini, ancak davacının sadece jeletin kaplaması yaptığını iddia ettiğini, oysa ki üretim prosesinde ham madde, yardımcı madde ve ambalaj malzemelerinin müvekkil şirket tarafından sağlandığını, … kısmını ise davacının kendisinin temin ettiğini, yumuşak … kapsül üretim prosedürü sebebi ile ürün … kapsüle doldurulacak kısmının müvekkil şirketi tarafından hazırlanırken; dolum sırasında eş zamanlı hazırlanması gereken … kısmının mecburi olarak davacı firmada hazırlandığını, hayvansal gidalarda sığır jelatini kullanımı ….. Katkı Yönetmeliklerine göre yasak olduğundan balık jelatini kullanıldığını, balık jelatinini de davacı tarafın tedarik ettiğini, ürünlerin üretimi öncesinde davacı üretici firmaya ilgili birim formül, üretim metodu ve bitmiş ürün spesifikasyonlarının verildiğini, davacınn kendisine verilen talimatlara uymaması nedeniyle ürünlerin kullanılmaz durumda olduğunu, müşterilerden gelen şikayet üzerinde, müvekkilinin gerek müşterilerinden gelen gerekse de deposundaki ürünlerde inceleme yaptığını ve ürünlerde, erime, akma, renk farklılıkları, homojen dağılmama, kapanmama şeklindeki problemler gördüğünü, bu süreç içerindeki tüm ürünlerin toplatıldığını ve halen müvekkilinin deposunda olduğunu, ürünler üzerinde tahlillerin yapıldığını ve ürünlerin üretiminde spesifikasyonlara uyulduğunun tespit edilemediğini, müşterilerden gelen şikayetlerinde bu yönde olduğunu, müşteri şikayetleri sonrasında davacıya derhal bildirim yapıldığını, bu şekilde süresinde ayıp ihbarının bulunduğunu, dava konusunun bu ürünler olduğunu, taraflar arasındaki yazışmalardan durumun anlaşılacağını, öte yandan ayıpın açık ayıp olmayıp gizi ayıp olduğunu ve davacının ağır kusurunun bulunduğunu,buna göre ayplı ürünlerin bedelinin cari hesaptan düşülmesi gerektiğini, bu nedenle borcunun olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, toplanan delillere, alınan son bilirkişi raporuna, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre, ileri sürülen hususların üretimin yapılmasından sonra çıkmasında, ortaya çıkan eksikliklerin bildirilmesine rağmen üretime devam edildiğine ilişkin bir iddianın bulunmamasına göre; davacının taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davalıdan 42.747,61 TL ve 2.270,91 TL olmak üzere 45.018,52 TL iş bedelinden kaynaklanan borcunun taraf kayıtları ve taraf beyanları ile anlaşıldığı, davalının imalatın ayıplı olduğundan bahisle ayıplı ürünlerin iadesi ve bedelinin borcundan mahsup edilmesi halinde borcu kalmadığını iddia ettiği, taraflar arasındaki sözleşmede davacı fason üretim gerçekleştirdiği, davacının, davalının sağladığı ham madde ve ürünler ile yine davalının hazırladığı proses çerçevesinde, kendisi tarafından temin edilen … ile ürünleri kaplanarak üretimi yamayı üstlendiği, davalı, üretimin davacının kullandığı …, yahut prosese uygun davranılmaması nedeniyle ayıplı üretildiğini iddia etmiş ise de, taraflar arasındaki sözleşmede, ürünün meydana getirilmesinde ham madde ve yardımcı malzemelerin davalı tarafından karşılandığı,TBK’nun 476 maddesi gereğince ” Eserin ayıplı olması, yüklenicinin açıkça yaptığı ihtara karşın, işsahibinin verdiği talimattan doğmuş bulunur veya herhangi bir sebeple işsahibine yüklenebilecek olursa işsahibi, eserin ayıplı olmasından doğan haklarını kullanamaz.” hükmünün yer aldığı, öte yandan taraflar arasında imzalanan sözleşmede açıkça davalının sağladığı malzemeden kaynaklı oluşabilecek ürün kalitesini etkileyen uygunsuzluklarda sorumluluk durumunun gerek sözleşmenin 5.1 maddesinde gerekse de sözleşmenin 4.3 maddesinde düzenlendiği, sorumluluk durumunun belirlenmesinde öncelikle sözleşme hükümlerinin nazara alınacağı, bu durumda sözleşmenin 5.1 ve 4.3 maddesi birlikte değerlendirildiğinde davalının sağladığı malzemelerden kaynaklı uygunsuzluklardan fason üretim yaptıran davalının sorumlu olduğunun kabul edildiği, sözleşme hükmü çerçevesinde malzemeden kaynaklı ayıplar nedeniyle fason üretim yapan davacının sorumluluğuna gidilemeyeceği, alınan en sonra teknik bilirkişi raporunda kullanılan … malzemesi de değerlendirilerek, kullanılan ürüne uygun olduğu, ürünlerdeki bozulmaya Vilsan tarafından temin edilen etkin (özellikle E vitamininin ) ve yardımcı maddelerin üründeki sızmaya ve yapışmaya neden olabileceğinin belirtildiği, aksine durumun da davalı tarafından kanıtlanamadığı, davalının bozuk ürünlerin bedelini davacının iş bedelinden mahsubunu talep edemeyeceği, davacının ödenmeyen 45.018,52 iş bedelini talep edebileceği, davacının işlemiş faiz talebi yönünden ise taraflar arasındaki sözleşmede iş bedelinin fatura tarihinden itibaren 60 gün içerisinde ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davacı tarafından tanzim edilen 02.05.2016 tarihinden 2 ay sonra 02.07.2026 tarihinden itibaren hesaplanan yasal faiz miktarının da doğru olduğu, alacağın likit olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ürünlerde gizli ayıpların bulunduğunu, ürünlerin piyasadan toplatıldığını ve davacıya iade edilerek, bedelin cari hesaptan mahsup edilmesini talep ettiklerini, bilirkişi raporlarında yeterli değerlendirmenin yapılmadığını, sözleşme maddelerinin yanlış yorumlandığını, ürünün içeriğinden değil … üretiminden kaynaklanan ayıbın söz konusu olduğunu, ürünler üzerinde fiziki ve kimyasal inceleme yapılmadığını, hiç bir bilirkişi raporunda ayıpların sebebinin belirlenemediğini, kendileri tarafından temin edilen uzman görüşü raporunda tüm incelemelerin yapıldığını, mahkemece dikkate alınmadığını, davacının sözleşmenin 4.8 ve 4.9 maddelerindeki şartları sağladığına dair kayıt sunulamadığını, gerekçe olmaksızın ayıpların ham maddeden kaynaklandığına dair kanaat getirildiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 3.163,10 TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 790,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.372,32 TL harcın istinaf eden davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve yatırılan istinaf başvuru harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 17/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir.

Başkan … Üye … Üye … Katip …