Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/993 E. 2021/1152 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a-4-6 Maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Mahkemesine Gönderilmesi)
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/01/2020
NUMARASI :…..
DAVA TARİHİ : 27/12/2011
KARAR TARİHİ : 02/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/12/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan asıl ve birleşen davalar eser sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkin olup, mahkemece asıl ve birleşen davaların reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Asıl davada davacı vekili; üretim tesisleri yönünden halefi oldukları … Genel Müdürlüğü’nce anahtar teslimi şeklinde yapımı gerçekleştirilen …… Tesisi sözleşmesinin … ………şirketleri ile 06/08/1998 tarihinde imzalandığını, ……. ise alt yüklenici olduklarının, sözleşme gereği yüklenici firmalarca kesin teminat mektuplarının sunulduğunu, mektuplardan birisinin dava konusu alacağı garanti eden … ….. firmasının lehdarı olduğu 27/03/2000 tarih ve …nolu davalı … A.Ş.’ye ait kesin teminat mektubu olduğunu, santral yapım işinde santral ünitelerinin geçici kabullerinin eksik ve kusurlu işler belirlenerek kesin kabul yapıldığını, eksik kalan yapılmayan bir takım işlerin garanti süresi uzatılarak kesilecek nefaset bedellerinin belirlendiğini ve buna dair protokoller imzalandığını, firmaların kesin kabul ön protokollerindeki yükümlülüklerinin hepsini gereği gibi yerine getirmediklerini, davalı firmada sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmemesinden ve sözleşmenin gereklerine aykırı davranmasından kaynaklı 300.000,00 USD malzeme bedeli borcu bulunduğunu, Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın 11/05/2010 tarih 2010/5 sayılı inceleme raporuna göre konsorsiyum firmalarını sözleşmede yer alan nakit akış tablosuna aykırı şekilde kredi kullanmalarından dolayı kurumun ödediği kredi faizlerinde artışa neden olduklarını, bundan kaynaklı 30/06/2008 tarihi sonuna göre tespit edilen zararın 5.013.431,89 USD’nin 2.468.660,16 USD’den davalı firmanın sorumlu olduğunu, konunun 05/04/2011 tarih 379 sayılı yazıları ile konsorsiyum lideri … firmasına ve diğer konsorsiyum üyelerine bildirildiğini, … firmasının talebi ile 24/05/2011 tarihinde yapılan toplantıda ve daha sonra … firmasının 25/05/2011 tarihli cevabi yazısında tüm hakları saklı kalmak kaydıyla 5.013.431,90 USD tutarındaki faiz miktarının sorumlu tutulan konsorsiyum üyelerinin her birinden paylarına düşen bölümünün karşılığı olan tutarların talep edilmesi, ödememeleri halinde kesin teminat mektuplarından tahsil edilmesi yönünde görüş alındığını, davalı firmanın müvekkiline olan borcunun kesin teminattan tahsili için davalı bankadan 06/06/2011 tarihli yazıları ile 2.768.660,16 USD’lik tazmin talebinde bulunulduğundan talebin yerine getirilmesi gerekirken Konsorsiyum firmalarının teminat mektuplarının sürelerinin dolduğunu ileri sürerek bankalara bildirmelerinden ötürü davalı bankanın 10/06/2011 tarihli yazıları ile ”…kesin kabullerin yapıldığını gösteren imzalı kesin kabul protokollerinden birer kopya bankamıza ibraz edilmiştir. Bu çerçevede mektubumuz şartları gereği teminat mektubumuz sona erdiğinden tazmin talebimiz reddedilmiştir.” şeklinde cevap vererek mektubu nakde çevirmediklerini, davalı bankanın işleminin hukuka aykırı olduğunu, kesin teminat mektuplarının herhangi bir şarta veya süreye bağlanmasının mümkün olmadığını, bankanın hiçbir hususu araştırılmaksızın teminat mektubunun ibrazı ile nakde çevirme borcu altına girdiğini, dava konusu kesin teminat mektubunun geçerliliğini koruduğunu, bankanın tazmin talebini reddetmesi sebebiyle müvekkilinin kesin kabul protokolü ve ek protokollerde yer alan tamamlanmamış işlere karşılık gelen bedeller ile nakit akışından kaynaklanan bedeli tahsil edememekle ve teminatsız kalması ile karşı karşıya kaldığı için müvekkilinin zararının tahsili için zarardan sorumlu … firmasına ve onun borcunu (sözleşmesel yükümlülüklerini) garanti eden … A.Ş.’ye dava açılmasının zorunlu hale geldiğini belirterek 2.768.660,16 USD’nin tazmin talep tarihi 06/06/2011 tarihinden ödeme tarihine kadar geçen günlere ait 6 aylık … oranı üzerinden faizi ve yıllık %2,15 kredi marjini ile birlikte ödeme günündeki Türk Lirası karşılığının davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Asıl davada davalı … A. Ş. Vekili; müvekkili banka tarafından diğer davalı … …. lehine 07/03/2000 tarihinde mektubun ……. işi ile ilgili olan 06/08/1998 tarihli sözleşmeden doğacak risklerinin teminatı olarak verildiğini, teminat mektubunda ”Bu kesin teminat mektub……..Santralinin tüm ünitelerinin kesin kabulünün yapılmış olması nedeniyle teminat mektubunun sona ermiş olduğu, tazmin talep edilmesi durumunda tazmin talebinin kabul edilmemesinin…” bildirildiğini bu durumun davacıya 01/04/2011 tarihli 54 sayılı yazı ile bildirilerek teminat mektubu aslının iade edilmesi ve ibra yazısının talep edildiğini, davacının 07/04/2011 tarihli yazısı ile kesin kabulün yapıldığını teyit ettiğini, teyit üzerine müvekkili banka tarafından davacıya hitaben yazılan 13/05/2011 tarih 1459 sayılı yazı ile teminat mektubundan kaynaklı sorumluluğun sona erdiği belirtilerek teminat mektubunun iadesinin talep edildiğini, davacı 25/05/2011 tarih 638 sayılı cevabi yazısında kesin kabulün yapıldığını teyit etmekle birlikte teminat mektubunun serbest bırakılmamasını talep ettiğini, davacı 06/06/2011 tarih 2604 sayılı yazısı ile ”teminat mektubundan bakiye kalan 2.768.660,16, -USD’nin firma, sözleşme hükümlerini yerine getirmediğinden nakde çevrilerek … Bankası ……. Şubesi nezdindeki USD hesabına yatırılmasını” talep ettiğini, davacının tazmin talebinin kabul edilmediğinin 10/06/2011 tarih ve 121 sayılı yazı ile bildirildiğini, teminat mektubunun temin ettiği risk gerçekleşmediğinden müvekkili bankanın teminat mektubundan doğan sorumluluğunun sona erdiğini, dava dilekçesinde de gerek geçici kabullerin, gerekse kesin kabullerin eksik ve kusurlu işler bilinerek yapıldığının kabul edildiğini, davacı ile teminat mektuplarının lehdara olan diğer davalılar arasında imzalanmış olan kesin kabul protokollerinin dava konusu teminat mektubunun kapsamında olmadığını, dolayısı ile teminat mektubu lehdarlarının protokollerden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediğinden bahisle teminat mektubunun tazmininin talep edilemeyeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … A.S. vekili; davanın halen tüzel kişiliği devam etmekte olan … A.S. aleyhine ikame edildiğini, davacının 27/04/2012 tarihli dilekçesi ile HMK’nın 124. maddesi uyarınca husumetin … A.S. yerine müvekkili … A.S.’ye yöneltilmesini talep ettiğini, söz konusu işlemin usule aykırı olduğunu … A.S.’nin İflas İdaresince yalnızca aktifinin müvekkili firmaya her türlü borçtan ve sorumluluktan ari olarak devredildiğini, dolayısıyla müvekkili firmanın … A.S.’nin halefi olmadığını, müvekkilinin ………. kaynaklı borç ve yükümlülüklerinden dolayı sorumlu olmadığını, sorumluluk kabul etmemekle birlikte biran için müvekkili firmanın bahse konu borçlarından dolayı sorumlu olduğunun varsayılmış olması durumunda dahi ikame edilmiş olan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, işbu davanın ………Sözleşmesi’ndeki yükümlülüklerini ihlal etmesinden dolayı değil, …’nın sözleşme uyarınca verilen 27/03/2000 tarih ve …numaralı teminat mektubu bedelinin ödenmesine ilişkin talebi reddetmesi sebebiyle ikame edildiğini, dava konusu ihtilafın 01/07/2008 tarihli teftiş raporu ile ortaya çıktığını, ve kurumun kendi içinde yapmış olduğu yazışmalarda bu durumun konsorsiyum firmalarına nasıl aksettirileceğinin tartışıldığını, davacı kurumun hukuk müşavirliği sözleşmenin 11.4 maddesinde nakit akışı ile ilgili olarak bir yaptırım düzenlenmediğini belirttiğini, kesin kabullerin yapılmasına mütaakip protokollerin ve kalan işlerinde tamamlanmasıyla teminat mektuplarının hükümsüz kaldığını, ihtilaf konusu alacağın zaman aşımına uğradığını ileri sürerek, davacı kurum tarafından yapılan tespitte kurum zararının 30/06/2002 tarihinde doğduğunun belirtildiğini savunarak, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı … A.Ş. yanında müdahil olan … vekili beyan dilekçesinde; dava konusu teminat mektubunun teminat altına aldığı riskin gerçekleşmediğini, projenin eksiksiz olarak tamamlandığından bankanın sorumluluğunun sona erdiğini, teminat mektubunun geçerliliğini yitireceği anın bütün ünitelerin kesin kabul bağlayan ibarenin şart niteliğinde ve tereddüte yer bırakmayacak kadar açık olduğunu, projenin teminatı olarak verilen mektubun davacının iddia ettiği zararların teminatı olmadığını, belirterek davanın reddini istemiştir.
BİRLEŞEN ANKARA …….
İDDİA :
Davacı vekili; asıl davada ileri sürdüğü hususları tekrar ederek anahtar teslimi bazında yapımı gerçekleştirilen 96.D.01.0070 yatırım numaralı 4×360 MW gücündeki……Sözleşmesi gereği yüklenici firmalarca kesin teminat mektupları sunulduğu, mektuplardan birisinin konsorsiyum lideri … … … Ltd. Firmasının lehdarı olduğu 07/03/2000 tarih ve…. nolu davalı bankaya ait kesin teminat mektubu olduğunu, işin kesin kabul aşamasında belirlenen eksiklikler nedeniyle eksik ve kusurlu işler belirlenerek kesin kabul tutanağının düzenlendiğini, eksik kalan yapılmayan birtakım işlerin garanti süresinin uzatılarak kesilecek nefaset bedellerinin belirlendiğini ve buna dair protokol imzalandığını, bununla ilgili olarak davalı bankaya dava konusu … firmasının teminat mektubunun iade edilmemesinin istenildiğini, akabinde teminat mektubunun nakde çevrilme talebinin davalı bankaca ” kesin kabullerin yapıldığını gösteren imzalı kesin kabul protokollerinden birer kopya bankamıza ibraz edilmiştir. Bu çerçevede muhatabımız şartları gereği teminat mektubumuz sona erdiğinden tazmin talebiniz red edilmiştir” cevabının verildiğini, banka cevabının hukuka aykırı olduğunu, dava konusu mektubun metindeki ibarelerden de anlaşılacağı gibi kesin teminat mektubu olduğunu, kesin teminat mektuplarının herhangi bir şarta veya süreye bağlanmasının mümkün olmadığını, bankanın hiçbir hususu araştırmaksızın teminat mektubunun ibrazı ile nakde çevirme borcu altına girdiğini, bahse konu santral yapım işinin henüz tamamlanmamış ve davalı firmanın yükümlülüğünde olup da halen gözlem süresi devam eden 47.500 USD değerinde işler bulunduğunu, sonuç olarak kesin kabulün sözleşmenin 8.1.1 maddesinde yazılı olduğu şekilde başarılı bir kabul olmadığını, şartsız ve süresiz olan dava konusu kesin teminat mektubunun tazmini taleplerinin reddedilmesi sebepleriyle nakit akışından kaynaklanan teşekküllerinin zararından sorumlu … firması ve onun borcunu garanti eden … A.Ş.’ye karşı dava açılmasının zorunlu hale geldiğini ileri sürerek 500.152.038,86 ….. tazmin talep tarihi 16/06/2011 tarihinden itibaren ödeme tarihine kadar geçen günlere ait 6 aylık … oranı üzerinden faizi ve %2.25 kredi marjini ile birlikte ödeme tarihindeki Türk Lirası karşılığının davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA :
Davalı … … … Ltd. vekili ; sözleşmede taraflar arasındaki ihtilafların halinde tahkim yolunun öngörüldüğünü, mahkemenin görevsiz olduğunu, talep konusu yapılan alacak iddialarının zamanaşımına uğradığını, müvekkili şirketin konsorsiyumun lideri sıfatıyla sorumluluğunun işin yerine getirilerek tamamlanması ile sınırlı tutulduğunu, işin tamamlanarak anahtar teslimi proje bitirilerek davacıya teslim edildiğini, kesin kabul protokollerinin de bunun ispatı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … A.Ş. vekili; müvekkili banka tarafından diğer davalı … … … Ltd. lehine 07/03/2000 tarihinde …. nolu teminat mektubu verildiğini, mektubun diğer davalının …… işi ile ilgili olan 06/08/1998 tarihli sözleşmeden doğacak risklerinin teminatı olarak verildiğini, teminat mektubunda ”Bu kesin teminat mektubu …..bütün ünitelerinin kesin kabulüne kadar geçerli olacağı ve her bir ünitenin kesin kabulü ile her bir ünite meblağına göre düşüme uğrayacağı” belirtildiğini, nitekim davacının müvekkili bankayı muhatap yazıları ile düşümlerin bildirildiğini, teminat mektubunun temin ettiği riskin gerçekleşmediğini, teminatın kesin kabul protokollerinin ve fazla ödendiği iddia olunan faizlerin de teminatı olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … … … Ltd. aleyhine açılan dava tefrik olunarak 5. ATM’nin …. sayısına kaydı yapılarak tahkim şartı nedeniyle dava dilekçesinin reddine dair 01/10/2015 tarihinde karar verildiği, kararın Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 28/05/2018 tarihli ilamı ile onandığı ve karar düzeltme isteminin 19/06/2019 tarihinde reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
ANKARA 5. ATM’NİN …..
İDDİA :
Davacı vekili; asıl davadaki dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek birleşen davanın davalısı ……… şirketi lehine verilen 21/03/2000 tarih ve …… nolu kesin teminat mektubundan kaynaklı 953.860,00 Euro’nun teminat mektubunun tazmin talep tarihi olan 06/06/2011 tarihinden itibaren ödeme tarihine kadar geçen günlere ait 6 aylık Eurobor oranı üzerinden faizi ve yıllık %2,15 kredi marjini ile birlikte ödeme günündeki Türk Lirası karşılığının tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalılardan tahsili talep ve dava edilmiştir.
SAVUNMA :
Davalı…….A.Ş. vekili; asıl davadaki savunmasını tekrar ederek teminat mektubunun temin ettiği riskin gerçekleşmediğini teminatın kesin kabul protokollerinin teminatı olmadığını, fazla ödendiği iddia olunan faizlerin de teminatı olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
BİRLEŞEN ANKARA 7. ATM’NİN…. E SAYILI DOSYASINDA;
İDDİA :
Davalı ………vekili; yetkili mahkemelerin Fransız Mahkemeleri olduğunu, davacı müvekkili şirketin davacı ile konsorsiyum üyeleri arasındaki sözleşmenin ekinde yer alan Nakit Akış Tablosuna aykırı olarak kredi kullanıldığını ve bu sebeple zarara uğradığını ileri sürerek, delil olarak da kendi iç birimleri tarafından hazırlanmış 11/05/2010 tarih 2010/5 numaralı inceleme raporunu gösterdiğini, bu surette uğradığını iddia ettiği zararın tazminini talep ettiğini, inceleme raporunu soyut iddialarını kanıtlamaya yeterli olmadığını, müvekkili şirketin sözleşmenin tarafı olmadığından sözleşmenin tarafı olmayıp ”belirlenmiş alt yükleniciler” arasında zikredildiğinden sözleşme içeriğinde ve eklerinde düzenlenen yükümlülükleri ihlal ettiğinden bahsedilemeyeceğini, müvekkili şirketin konsorsiyum üyelerinden …… ile arasındaki ilişkiye binaen yapmış olduğu mal ve hizmet temini karşılığında ödemeler aldığını, anılan firmanın müvekkilinin temin ve teslim ettiği malzeme karşılığı sevkiyat belgelerini ve faturalarını davacıya finansman temin eden bankalara sunduğunu, bu bankaların fatura tutarlarının müvekkiline ödenmesi konusunda davacıdan onay alarak ödemelerini yaptığını, müvekkilinin aldığı tüm ödemelerde akreditif kredisi yoluyla ödeme kapsamında davacı şirketin onayının bulunduğunu, bu sebeple davacı tarafın daha evvel onay verdiği ödemelerin haksız ya da zamanından önce yapıldığı iddiası ile zarara uğradığı ve müvekkilinin sorumlu olduğu iddiasının kabul edilemez olduğunu, ödeme prosedürünün tümüyle sözleşmeye ve tarafların mutabık kaldıkları iş programına uygun olarak yapıldığını ve davacı tarafından da onaylandığını, teminat mektubunun davacı tarafından yapılacak kesin kabule kadar geçerli olup davacı tarafından yapılan kesin kabul ile hükümsüz hale geldiğini, davacının kesin kabul protokollerini herhangi bir itiraz veya ihtiraz-i kayıt dermeyan etmeksizin imzaladığını, kaldı ki davaya konu teminat mektubunun kesin protokollerini kapsamına almadığını, davacı tarafın iddia ettiği zarar var olsa bile bu zararın doğmasına ya da büyümesine davacı tarafın kendisinin sebebiyet verdiğini, bu sebeple davacı tarafın ihmalinden kaynaklanan zararı müvekkili şirkete tahmil edemeyeceğini bildirerek davanın usul ve esastan reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “Asıl ve birleşen davalarda davacı, anahtar teslimi bazında yapımı gerçekleştirilen 96.D01.0070 yatırım numaralı 4×360 MW gücündeki…… Kükürt Arıtma Tesisi ihalesi neticesinde birden fazla firmanın oluşturduğu konsorsiyum ortaklarıyla 06/08/1998 tarihinde sözleşme imzaladığı, sözleşmenin taraflarının bir kısım konsorsiyum ortaklarına ilaveten alt yükleniciler olduğunu, sözleşme gereği yüklenici firmalarca kesin teminat mektuplarının sunulduğu, konsorsiyum firmalarının projenin finansmanında kullanılmak üzere yabancı finans kuruluşlarından sağlanan kredilerden sözleşme ekinde yer alan nakit akış diyagramında belirtilen zaman periyodundan önce ve belirlenen miktarın üzerinde kredi çekmelerinden dolayı kurumun ödeyeceği faizde artış olduğu, kurumun zarara uğradığı ve bu durumun teftiş raporuyla belirlendiği, buna ilaveten firmaların garantisi uzatılan ve teminat tutulan maddeler listesindeki ve nefaset bedelleri ile kesin kabul ön protokollerindeki yükümlülüklerinin hepsini gereği gibi yerine getirilmediği ileri sürülerek zararlarını talep etmektedir. Davalılardan ……. AS’nin tüm mal varlığını aktif ve mükellefiyetleriyle devraldığı anlaşılmakla husumet itirazı ve diğer davalı … Kh Mineral Sas’ın yetki itirazı HMK’nın 7. maddesi gereğince yerinde görülmemiştir. Davacı vekili 15/02/2013 havale tarihli dilekçesinde; asıl ve birleşen davaların tamamen teminat mektuplarının tazmin taleplerinin haksız reddi nedeniyle mektup bazlı olarak mektup borçlusu ve lehtarı aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla alacaklarının tahsiline yönelik açılmış davalar olduğunu beyan edilmiştir. Somut olayda ihtilaf; davacı kurumun iddia ettiği zararın teminat mektubu kapsamına dahil olup olmadığı, tazmin talebinde bulunup bulunmayacağı noktasında toplanmaktadır. Teminat mektuplarında her ne kadar teminat mektubunun süresiz olduğu da belirtilmiş ise de muhatap yine teminat mektubunda yer alan şarta itiraz etmeksizin teminat mektuplarını kabul ettiğinden şarta bağlı teminat mektubu olarak kabul edilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmeye konu işin kesin kabullerinin ünite bazında yapıldığı, tüm ünitelerin kesin kabulüyle de teminatın sona ereceği açıkça teminat mektuplarında yer aldığı ve ayrıca sözleşmenin 8. maddesindeki işin kesin kabulünden sonra kesin teminat mektuplarının yükleniciye ve ”Belirlenmiş Alt Yüklenicilere” iade edileceği düzenlemesi de gözetildiğinde en geç son ünitenin kesin kabulünün yapıldığı 12/03/2010 tarihi itibariyle teminat mektuplarının geçerliliğinin sona erdiğinin kabulünün icap ettiği” gerekçesi ile asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davalara konu teminat mektuplarının sözleşmenin gereği gibi yerine getirilmemesinin teminatı olduğunu, kesin ve süresiz nitelik taşıdığını, davalı bankanın teminat mektuplarında diğer davalıların iznini aramayacağını ve uyuşmazlığın akıbetini ve hukuki neticelerini dikkate almayacağını da garanti ettiğini, teminat mektuplarının davacının zararını oluşturan nakit akışından kaynaklanan faizlerin de teminatı olduğunu, davalıların sözleşmenin gereği gibi yerine getirilmesini temin etmeleri nedeni ile, doğan zarardan sorumlu bulunduklarını, davalı … A.Ş.’den olan 300.000,00 USD tutarındaki malzeme bedeli alacağının bilirkişi raporunda talep edilebileceğinin belirtilmesine rağmen, mahkemece kabul edilmemesinin doğru olmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmesini istemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Asıl ve birleşen davalar eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Mahkemece asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı tarafça istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşme niteliği itibariyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, davacı taşeron, davalı yüklenicidir. Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği, tam olarak iki tarafa borç yükleyen sözleşmedir.
… ile yüklenici şirketler arasında 06/08/1998 tarihli sözleşme imzalanmıştır. Sözleşme ile ….. Santral İnşaatı işi yüklenici şirketlere verilmiştir. İş sahibi şirketin unvanı sonradan … olarak değiştirilmiştir. Davacı şirket asıl dava, birleştirilen…….sayılı dosyalarında yüklenicilerin edimlerinin gereğini tam olarak yerine getirmediklerini iddia ederek, sözleşme gereği verilen teminat mektuplarının nakde çevrilmesini istediklerini, davalı … AŞ’nin bu talebi kabul etmeyerek davacıyı zarara uğrattığını iddia ederek, nakit akışından kaynaklanan zararları sebebiyle ve yüklenicilerin malzemelerden kaynaklanan borcu nedeniyle, söz konusu teminat mektubu bedellerinin tahsilini istemiş, mahkemece asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
Bir mahkeme kararının gerekçesi, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir. Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve İstinafın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün bulunması zorunludur.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa’nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 388. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesi, bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Öte yandan, bazen bir mahkeme kararının, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi konularda yapılacak hukuksal değerlendirmelerin sağlıklı olabilmesi de, o kararın yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür. Zira taraflar ancak gerekçe sayesinde hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi, yasa yolu denetimi de ancak kararın gerekçe içermesi halinde mümkün olacaktır.
Bu genel açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, davacının nakit akışından kaynaklanan zarar iddiasına dayalı tazminat istemi konusunda bir kısım davalıların zamanaşımı defi ileri sürmelerine rağmen mahkemece zamanaşımı hususunda bir inceleme ve değerlendirme yapılmamış, bu hususta bir karar verilmemiştir. Yine mahkemece alınan her iki bilirkişi raporunda bu taleple ilgili olarak, haksız fiil hükümlerine göre böyle bir istemde bulunabileceği belirtilmesine rağmen, mahkemece bu talep yönünden bir gerekçe yazılmaksızın tüm davalılar yönünden talebin reddine karar verilmiştir. Yine 300.000,00 USD bedelli malzeme borcu yönünden de; her iki bilirkişi raporunda da davalı … ‘in bu bedelden sorumlu olduğu kanaati bildirilmesine rağmen mahkemece bir gerekçe yazılmaksızın bu talebin de reddine karar verilmiştir. Mahkemece yapılması gereken öncelikle bir kısım davalıların zamanaşımı defilerini inceleyip sonuçlandırmak, sonrasında nakit akışından kaynaklanan ve malzeme borcu nedeniyle zarar taleplerini inceleyip değerlendirmek ve bu hususlarla ilgili kabullerini gerekçeli karada açıklamak ve yasa yolu denetimine elverişli hüküm kurmaktır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-4-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı ……. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ……nolu kararının HMK’nın 353/1-a-4-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-4-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 02/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

..