Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/951 E. 2022/112 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
… (Kararın kaldırılarak dosyanın mahkemesine
gönderilmesi/HMK m.353/1-a.6)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

….
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/05/2018
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak

KARAR TARİHİ : 15/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/02/2022

Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 12/10/2012 tarihli dava dilekçesinde özetle; … tarafından yaptırılan Viranşehir 200 … …. Hastanesi yapım işinin davalılarca ana yüklenici sıfatıyla üstlenildiğini, davalıların söz konusu inşaatın elektrik tesisat işlerini 23.07.2010 tarihli sözleşme ile müvekkiline verdiklerini, işin sözleşme eki avan projeye göre yapılacağını ve tahmini iş bedelinin 2.800.000,00 TL olarak kararlaştırıldığını, müvekkilince işin yapımına başlandığını, sonraki süreçte ana yüklenici olan davalıların projede değişiklik olduğunu belirterek işin … tarafından onaylanan projeye göre yapılmasını istediklerini, onaylı projenin ilave birtakım işler öngördüğünü, davalıların ilave iş bedelinin kendileri tarafından karşılanacağını beyan ettiklerini, bu kapsamda davalı iş ortaklığı yetkilisi …’ın müvekkiline onaylı proje kapsamında fiyat artış listelerini e-mail yoluyla gönderdiğini, avan proje doğrultusunda hazırlanan sözleşme bedelinin 2.800.000,00 TL olmasına karşın davalının söz konusu bedelden daha fazla ödeme yaptığını, bunun da taraflar arasında ilave iş bedeli konusunda sözleşme kurulduğunun bir göstergesi olduğunu, iki proje arasındaki bedel farkının davalılardan talep edilmesi üzerine davalıların 01.12.2011 tarihli noter ihtarnamesi ile sözleşmeyi tek yanlı olarak feshettiklerini, davalıların feshinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bunun üzerine müvekkili tarafından Viranşehir SHM’nin 2011/13 D.İş sayılı dosyası ile inşaat alanında tespit yaptırıldığını, keşif sonrası hazırlanan bilirkişi raporunda işin %99 seviyesinde tamamlandığını ve tüm işlerin bedelinin 5.120.095,00 TL olduğunun tespit edildiğini, hatalı ve eksik hususlar yönünden b.kişi raporuna karşı itiraz haklarını saklı tuttuklarını belirterek şimdilik 50.000,00 TL ilave iş bedelinin 01.12.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

YANIT:
Davalılar vekili tarafından verilen 03/01/2013 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; … 200 Yataklı Devlet Hastanesi inşaatının elektrik tesisat işine ilişkin taraflar arasında 23.07.2010 tarihli taşeronluk sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 1.maddesinde sözleşmenin kapsamının düzenlenmesinden sonra sözleşmede sayılan tüm imalatların toplam bedelinin 2.800.000,00 TL olduğu ve işin anahtar teslimi ve götürü usulle yapılacağının kararlaştırıldığını, yapılacak işle ilgili tüm doküman, belge ve mahal listelerinin davacıya teslim edildiğini, mahal listesinin sözleşmenin eki olduğunu, sözleşmenin 13.maddesinde; taşeronun sözleşme dokümanlarında tarif edilen işi tam olarak anladığını, tüm tatbikat projeleri ve detaylarını, inşaat sahasını ve inşaat şartlarını görüp kabul ettiğinin belirtildiğini, sözleşmenin eki olan mahal listesi ile davacının bahsettiği uygulama projesinin birebir aynı olup ilave işin söz konusu olmadığını, götürü bedelde yüklenicinin yapılacak şeyi kararlaştırılan fiyata yapmaya mecbur olduğunu, sözleşmenin 13.maddesinde; uygulama aşamasında proje ve detayların değişmesinin taşerona fiyat farkı talebi vermeyeceğinin kararlaştırıldığını, sözleşmenin değişik maddelerinde de uygulamada değişiklik olabileceğinin ve bu değişikliğin taşerona ücret farkı talep hakkı vermeyeceğinin kararlaştırıldığını, ilave işlerin ayrıca ücretlendirileceğine ilişkin müvekkilinin her hangi bir taahhüdü bulunmadığını, diğer taraftan tüm inşaat işlerinde avan proje ile uygulama projesi arasında farklılık olmasının muhtemel olduğunu, her şey bir tarafa inşaat sektöründe iş yapan davacının bunu bilmesi gerektiğini, bu nedenle davacının uygulama projesinde farklılıklar meydana geldiği hususunu sürpriz bir durum gibi karşılamasının doğru olmadığını, uygulama projesinin … tarafından 06.10.2010 tarihinde onaylandığını ve hemen davacıya teslim edildiğini, davacının kendisine teslim edilen projeyi ihtirazi kayıt koymadan kabul edip uygulamaya başladığını, öte yandan işin %99 seviyesinde tamamlandığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, sözleşmenin müvekkili tarafından 04.12.2011 tarihinde haklı nedenle feshini müteakip Viranşehir Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/54 D.İş sayılı dosyası ile tespit yaptırdıklarını, tespit sonrası düzenlenen raporda eksik ve hatalı işlerin tamamlanması gereken işçilik bedelinin 95.000,00 TL, malzeme bedelinin 240.000,00 TL + 291.864 USD + 169.920 Euro olarak tespit edildiğini, fesihten sonra kalan işlerin müvekkilince başka taşeronlara yaptırıldığını, davacının Viranşehir Sulh Hukuk Mahkemesi’nde yaptırdığı tespitin fesihten üç ay sonra yapıldığını, bu aşamada işlerin çoğunun zaten başka taşeronlara yaptırılmış olduğunu, sözleşme bedelinin 2.800.000,00 TL+KDV olup müvekkilinin sözleşme bedeli dışında davacıya başka ödemesinin olmadığını, davacının sözleşme kapsamında bir kısım sistem cihazları ve santralleri satın aldığı firmalara ödeme yapmamış olması nedeniyle fesihten sonra bu firmalara müvekkili tarafından davacı nam ve hesabına ödeme yapıldığını, dava dilekçesinde belirtilen e-mailin tamamen bilgi paylaşımına yönelik bir e-mail olup göndericisi …’ın davalı adi ortaklık yetkilisi olmadığını, üstelik söz konusu e-mail içeriğinden ilave iş bedeli ödeneceğine dair bir anlam çıkartılamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/05/2018 tarih 2014/793 Esas ve 2018/344 Karar numaralı kararında özetle; … tarafından yaptırılan Viranşehir İlçesi 200…. davalılar ana yüklenici sıfatıyla üstlenmişlerdir. İnşaatın elektrik tesisat işleri 23.07.2010 tarihli sözleşme ile 2.800.000 TL + KDV iş bedeli üzerinden taşeron olarak davacıya vermiştir. Sözleşmenin 1.maddesinde işin; Viranşehir 200 yataklı devlet hastanesi elektrik tesisat işlerinin (malzeme + işçilik + SSK + montaj + nakliye + yemek + barınma + devreye alma) anahtar teslimi yapım işi olduğu, işin yapım bedeli olan 2.800.000 TL’nin taraflarca sabitlenmiş her hangi bir sebeple değiştirilemeyeceği, sözleşmenin 3.maddesinde; birim fiyatın sabit ve kesin fiyatlar olduğu, sözleşmenin 13.maddesinde; taşeronun sözleşme dokümanlarında tarif edilen işi tam anlamıyla anladığı, tüm tatbikat, proje ve detaylarını gördüğü, uygulama projelerindeki değişikliklerin iş programını aksatmayacak şekilde önceden taşerona bildirileceği, uygulama aşamasında proje ve detayların değişmesinin taşerona fiyat farkı talebi, zam veya tazminat talep hakkı vermeyeceği, sözleşmenin 22. maddesinde; sözleşmenin ekleri olarak … onaylı projeleri, … şartnamesi, taşeronun teklif mektubu, Ilgın-İmsa iş ortaklığının idare (…) ile akdettiği sözleşmenin ilgili maddeleri ve eklerinin bu sözleşmenin eki ve tabi maddeleri olacağı kararlaştırılmıştır.
Davacı vekili sözleşmenin avan proje esas alınarak imzalandığını, davalıların sonradan …’ye onaylattığı uygulama projesinin bir takım ilave iş ve imalatlar öngördüğünü, davalıların talebi doğrultusunda söz konusu ilave iş ve imalatların müvekkili tarafından gerçekleştirildiğini belirterek ilave iş ve imalat bedelinin davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı iş ortaklığı 01.12.2011 tarihinde keşide ettiği noter ihtarında; davacının borçlu göründüğü Düzce 3.İcra Müdürlüğü’nün 2011/4543 sayılı dosyasından 1.haciz ihbarnamesi gönderildiği, sözleşmenin 23.maddesinde; taşeronun mali gücünün zayıflaması nedeniyle taahhüdünü yerine getiremeyeceği kanısına varan işverenin sözleşmeyi tek yanlı olarak feshedebileceğinin düzenlendiği, bu nedenle taşeronluk sözleşmesinin tek yanlı olarak feshedildiği bildirilmiştir.
Feshi müteakip davacı (taşeron) tarafından 16.12.2011 tarihli dilekçe ile Viranşehir Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2011/13 D.İş sayılı dosyası üzerinden yaptırılan delil tespitinde; onaylı projeye göre işin gerçekleşme oranının %99 olup işin toplam bedelinin 5.157.636,00 TL olduğu, kalan iş bedelinin ise 37.551,00 TL olduğu açıklanmıştır.
Davalı iş ortaklığının Viranşehir Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/54 D.İş sayılı dosyası üzerinden yaptırdığı delil tespitinde ise; 16.12.2011 tarihli bilirkişi raporunda eksik işlerin tamamlanması için gereken işçilik bedelinin 95.000,00 TL, malzeme bedelinin ise 145.545,33 TL + 291.864,34 USD + 169.920 Euro olduğu saptanmıştır.
05.12.2014 tarihli asıl 24.11.2016 ve 20.03.2017 tarihli ek bilirkişi raporlarında; …. projelerinin mimari uygulama projeleri ile çakışması nedeniyle … tarafından mimari projede revizyona gidildiği revizyon sonrası Mukayeseli Keşif İcmali incelendiğinde elektrik işlerinde artış değil 2.436,00 TL tutarında bir azalma olduğu … geçici kabul komisyonu tarafından tespit edilen 14 sayfa eksik ve kusurlu işler listesinde elektrik tesisatına ilişkin eksik ve kusurlu işlere de yer verildiği, … geçici kabul komisyonu tarafından yerinde inceleme yapılarak düzenlenen geçici kabul tutanağında davacının sorumluluğundaki eksik iş tutarının 150.960,00 TL+ KDV = 178.132,80 TL olarak belirtildiği, bu eksik iş tutarının sözleşme bedelinden düşülmesi ile (3.304.000 TL – 178.132,80 TL) davacının sözleşme kapsamında hak ettiği bedelin 3.125.867,20 TL olarak hesaplandığı, işin anahtar teslim olması nedeniyle iş bedelinin artması veya azalması nedeniyle sözleşme bedelinde değişiklik olmayacağı, davalılarca varlığı kanıtlanan ödeme tutarı (3.090.372,04 TL) düşüldüğünde davacının bakiye hak ediş alacağının 35.495,16 TL olarak hesaplandığı belirtilmiştir.
20.11.2017 tarihli bilirkişi raporunda; sözleşmenin 2.800.000,00 TL + KDV = 3.304.000,00 TL götürü bedel üzerinden akdedildiği, dava dışı … tarafından onaylı imalat tablosu dikkate alındığında 06.12.2011 tarihi itibariyle elektrik işlerinin gerçekleşme oranının %92,29 olarak tespit edildiği, götürü bedelli sözleşmelerde hak edilen tutarın işin gerçekleşme oranına göre tespiti gerekeceği, bu durumda davacı tarafından hak edilen bedelin 3.304.000 TL x %92,29 = 3.049.261,60 TL olduğu, davacı defterlerine göre davalı iş ortaklığı tarafından yapılan ödemenin 3.090.372,04 TL olup davalıya 41.110,44 TL fazla ödeme yapıldığının anlaşıldığı belirtilmiştir. 26.03.2018 tarihli bilirkişi ek raporunda ise; davacının sorumluluğunda olmayan asansör işleri hariç işin tamamlanma oranının %92,56 olduğu, buna göre davacının hak ettiği bedelin 3.058.139,09 TL olup davalı tarafından varlığı kanıtlanan ödeme tutarı mahsup edildiğinde davacıya 32.232,95 TL fazla ödeme yapıldığının anlaşıldığı belirtilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; fesih tarihi itibariyle işin hangi oranda tamamlandığı, işin tamamlanan kısmı nazara alındığında sözleşmeye ekli proje harici ilave iş yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı vekili avan projeye göre teklif hazırlayıp davalıya verdiklerini, sözleşmenin de avan proje esas alınarak imzalandığını, sözleşmeden 5 ay sonra sunulan onaylı uygulama projesinin ise avan projeden farklı olup bir takım ilave iş ve imalatlar öngördüğünü, bu işlerin müvekkili tarafından yapıldığını belirtirken, davalılar vekili ise; davacı ile mimari proje üzerinden anlaşma yapıldığı bunun dışında elektrik veya tesisat projesinin mevcut olmadığını savunmuştur. Fesih tarihi itibariyle işin tamamlanma oranına ilişkin olarak … tarafından dosyaya sunulan 15.05.2013 tarihli cevabi yazıda; işin davalı iş ortaklığının yükleniminde ve müşavir firma …. ….….A.Ş’nin denetimi altında tamamlandığı ve 06.12..2011 tarihinde geçici kabulü onaylandığı belirtilmiştir. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 19.maddesine göre işveren …’nin vereceği geçici kabul belgesinin tarihi taşeron için de geçerli geçici kabul tarihi olacaktır. Şu durumda dava konusu işin fesih tarihi itibariyle geçici kabul seviyesinde tamamlandığı anlaşılmıştır. Sözleşmenin ilgili maddeleri (4, 21, 22) incelediğinde sözleşme ekinde … onaylı projeler verildiği, işin bu projeler doğrultusunda yapılması gerektiği belirtilmektedir. Davacı tarafından dosyaya sunulan elektrik projelerinin imzasız olduğu ve … onayı bulunmadığı anlaşılmıştır. Şu durumda davacı tarafından sunulan projelerin sözleşmenin eki olduğu iddiasının davacı tarafından kanıtlanamadığı sonucuna ulaşılmıştır. 20.11.2017 tarihli bilirkişi raporu ve 26.03.2018 tarihli ek raporda açıklandığı üzere götürü bedelli sözleşmelerde hak edilen tutar işin gerçekleşme oranına göre belirlenmesi gerekir. Bu nedenle 05.12.2014 tarihli asıl 24.11.2016 ve 20.03.2017 tarihli ek bilirkişi raporlarındaki hesaplama yönteminin Yargıtayca benimsenmiş ilke ve esaslara uygun olmadığı anlaşılmıştır. Geçici kabul tarihine en yakın … onaylı hak ediş proje icmalinde elektrik işleri gerçekleşme oranı (davacının sorumluluğunda bulunmayan asansör işleri hariç) %92,56 olarak belirlenmiş olup bu oran üzerinden davacının hak ettiği tutarın 3.058.139,09 TL olduğu davacıya ait ticari defterlerde davalı tarafından yapılan ödemenin 3.090.372,00 TL olduğu anlaşılmakla dava tarihi itibariyle davacının herhangi bir alacağı olmadığının kabulü ile davanın reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili 15/11/2019 havale tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava ve aşamalardaki beyanlarını aynen tekrar ettiklerini, müvekkilinin taraflar arasında imzalanan 23/07/2010 tarihli sözleşme kapsamında yapım işlerine hemen başladığını ve işin belirli bir aşamaya gelmesinden yaklaşık altı ay sonra davalı iş ortaklığının projede değişiklik olduğunu, … tarafından onaylanan projede yapılacak işin mahiyetinin, maliyetinin değiştiği ve ilave birtakım işlerin öngörüldüğünü belirterek bu işlerin de müvekkili tarafından yapılmasını, ilave iş bedellerinin kendileri tarafından karşılanacağını beyan ve taahhüt ettiklerini, müvekkilinin bu sebeple onaylanan proje kapsamında işin yapımına devam ettiğini, bu hususların dosyaya sundukları 13/10/2011 tarihli mail kaydı ve dinlenen tanık beyanları ile sabit olduğunu, mail görüşmelerini yapan …’ın davalı şirket çalışanı olduğunun kanıtlandığını, yine imzalanan sözleşmeye göre bedelin 2.800.000,00 TL olmasına rağmen davalılarca bu bedelin üzerinde ödeme yapılmış olması hususunun da yine onaylı projeyle ortaya çıkan ilave işlere yönelik ilave bedelin davalılarca ödenmesi konusunda anlaşma olduğunun açık delili olduğunu ve dosyaya ibraz edilen e-mail görüşmelerinin HMK’nın 199.maddesi anlamında belge niteliğinde kabulü gerektiğini, bu sebeple taraflarınca bildirilen tanıkların yine delil başlangıcı olarak kabul edilebilecek hususları da doğrulamış olmaları sebebiyle ilave iş bedeli konusunda tarafların anlaştıkları hususu sabit kabul edilerek hüküm kurulması gerektiğini,
Yine müvekkili tarafından işin %99 seviyesinde bitirilmiş olmasına rağmen müvekkili davacının davalı taraftan avan proje ile onaylı proje arasındaki bedel farkları ile yapılan işlerden ödenmeyen bedelleri talep etmesi üzerine davalı ortaklığın bu bedelleri ödememek için noterden gönderilen 01/12/2011 tarihli fesih ihtarnamesi ile taraflar arasındaki sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini, bunun üzerine müvekkilinin Viranşehir Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2011/13 D.İş sayılı dosyası ile 16/12/2011 tarihinde tespit yaptırdığını, yapılan keşif ve tespit sonrası hazırlanan bilirkişi raporunda müvekkili tarafından yapılan tüm işlerin bedelinin 5.120.095,01 TL tutarında olduğunun tespit edildiğini, fesih ihtarnamesinin tarihi ile tespit tarihinin yaklaşık 15 gün olduğunu, bu hususun da davalı tarafın iddialarının haksızlığını ortaya koyduğunu, yine tespit bilirkişi raporu ile sabit olduğu üzere yapılan işin tüm işe oranının %99 olduğunu, bu oranla müvekkili tarafından yapılan işlerin işin tamamını kapsadığı ve davalılar tarafından yapılan feshin haksız olduğu sabitken mahkemece yapılması gereken artık iş bedelinden davalılarca yapılan ödemelerin miktarını çıkarmak suretiyle müvekkili davacının ne kadar alacağı olduğunu bilirkişi marifetiyle hesaplatıp buna göre davayı kabul etmek olduğunu, buna rağmen mahkemece davanın reddine karar verilmiş olması sebebiyle verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Davalı tarafından verilen cevap dilekçesinin yasal şartları taşımadığından dilekçenin verilmemiş sayılmasına karar verilmesi gerektiğini ve yasal süre içerisinde cevap dilekçesi sunulmadığından davalı tarafın cevap dilekçesinde bildirdiği delillerini ve tanık listesini kabul etmediklerini, muvaffakatlarının olmadığını, cevaba cevap dilekçelerinde belirttiklerini, buna rağmen mahkemece davalı delillerinin celbedilerek davalı tanıklarının dinlendiğini, dilekçelerinde ayrıntılı olarak belirttikleri sebeplerle davalı tanıklarının aleyhe anlatımlarını da kabul etmediklerini, mahkemece toplamda ek raporlarla birlikte beş farklı bilirkişi raporu alındığını, söz konusu raporların her birinde farklı değerlendirmeler yapıldığını ve farklı sonuçlara ulaşıldığını, bu sebeple mahkemece bilirkişi raporlarını birleştirici mahiyette yeniden ve farklı bir kuruldan rapor aldırılması gerekirken bu taleplerinin reddedilmiş olmasının da usul ve yasaya aykırı olduğunu, raporlarının hüküm vermeye yeterli olmadığını, hiçbir teknik iş için (elektrik, mekanik vs.) proje, keşif, teknik ve idari şartname olmadan teklif verilemeyeceğini ve iş yapılamayacağını, davacıya verilen bu projelerin sözleşme tarihinden yaklaşık beş ay sonra ve çok ciddi teknik farklılıklarla …’ye onaylattırıldığını, davacı müvekkilinin talep ettiği fiyat ve keşif farkının da tam buradan kaynaklandığını, bu konunun, inşaat metrekarelerinin ve mahal listesinin değişmesiyle bir alakası olmadığını, dilekçelerinde örneklendirdikleri gibi yapılan imalatlardaki sözleşme kapsamında verilen projelerde görünmeyen imalatlardan dolayı meydana gelen artışın tamamen özel imalata girdiğini, sözleşmenin imzalanmasına esas alınan avan proje ile sözleşmenin imzalanmasından ve davacıya verilen avan projeden yaklaşık beş ay sonra dava dışı … tarafından onaylanan projede avan projeye göre ciddi farklılıklar bulunduğunu, projenin mahiyeti ve maliyetinin değiştiği, ilave birtakım işlerin öngörüldüğü anlaşılınca bu işlerin davacı tarafından yapılması durumunda ilave iş bedellerinin davalı tarafça karşılanacağı hususunda anlaşma sağlandığını, son olarak mahkemece tespit raporu ve kabul anlamına gelmemekle birlikte 27/09/2013 tarihli bilirkişi raporu değil de son olarak alınan özensiz ve denetime elverişsiz rapor esas alınarak davanın reddine karar verilmiş olmasının da doğru olmadığını, zira tespit dosyasında bilirkişilerin bizzat söz konusu iş sahasına giderek ve mevcut durumu görerek raporlarını tanzim ettiğini, yapılan işin miktarını, bedelini, eksik kalan iş bedelini fiili duruma göre tespit ettiklerini ve müvekkili davacının alacağının varlığını ortaya koyduklarını, müvekkilinin ticari defterlerinin de incelendiği, defterlerin kanuna uygun düzenlendiği de tespit edilmişken mahkemece hatalı değerlendirme ile son raporu hükmüne dayanak aldığını, usul ve yasaya aykırı karar verdiğini, tüm bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına ve davalarının kabulüne karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalılar vekili 18/12/2019 havale tarihli davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvuru dilekçesine karşı dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde özetle; istinaf başvurusunun haksız olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 1.maddesinde sözleşme kapsamının düzenlenmesinden sonra sayılan tüm imalatların toplam bedeli belirlenerek işin anahtar teslim ve götürü usulle yapılacağının kararlaştırıldığını, götürü usulde gerek yasal düzenlemeler gerekse Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları ile taşeronun fiyat artışı, proje değişikliği, işin tahmin edilenden çok daha fazla emek ve masraf gerektirdiği gibi gerekçelerle ilave bedel isteme hakkının olmadığını, yine sözleşmenin 3., 13. ve 22. maddelerine göre davacının talebinin kabulünün mümkün olmadığını, davacıya yapılacak işle ilgili tüm doküman ve belgelerin ve mahal listesinin ibraz edildiğini, mahal listesinin sözleşmeye ekli olduğunu, mahal listesi ile davacının bahsettiği uygulama projesinin birebir aynı olduğunu, uygulama projesinin sonradan ilave işler içerdiğinden bahsedilemeyeceğini, bu hususun dava dosyasına giren bilirkişi raporları ile de sabit olduğunu, aşamalardaki tüm beyanları tekrar ettiklerini, elektrik işlerinin avan projesinin bulunmadığını, elektrik işleri ile ilgili olarak tek bir proje olduğunu, onun da uygulama projesi olduğunu ve bu projenin hiçbir zaman değiştirilmediğini, idareden mukayeseli hak ediş raporları istendiğinde hak edişlerde elektrik işlerinin artmadığı aksine azaldığının görüldüğünü, davacının hiçbir zaman işi %99 seviyesine getirmediğini, davacının fazla oranda iş yaptığını ispatlayamadığını bilakis müvekkili davalının fazla ödeme yaptığının anlaşıldığını, müvekkili tarafından uzatılan cevap süresi içerisinde cevap dilekçesi verildiğini, bu yöndeki davacı iddialarının doğru olmadığını, delillerinin de süresinde bildirildiğini, tanıklarının tanıklığa engel bir durumlarının bulunmadığını, bu konudaki davacı iddialarının da haksız olduğunu, yargılama aşamasında aldırılan bilirkişi raporlarına tarafların yapmış olduğu itiraz ve beyanların tümü değerlendirilmek suretiyle yeniden rapor aldırılarak müvekkili firmanın davacıya herhangi bir borcu olmadığının tespit edildiğini, mahkemece de hangi rapora neden itibar edildiğinin gerekçeli kararda açıklanmış olduğunu, davacının hükme esas alınmasını talep ettiği 20/10/2013 tarihli bilirkişi raporunun gerçeklerden tamamen uzak ve hatalı olduğunu, tüm bu nedenlerle davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davacı taşeron, davalı ortaklık ise yüklenici konumunda olup, davacı vekili eldeki dava dilekçesinde davalıların ana yüklenici sıfatıyla … tarafından yaptırılan Viranşehir 200 Yataklı Devlet Hastanesi Yapım İşi’ni üstlendiklerini, bu inşaatın elektrik tesisat işlerinin 23/07/2010 tarihli taşeron sözleşmesi ile müvekkili davacıya verildiğini, tahmini iş bedelinin 2.800.000,00 TL+KDV olarak kararlaştırıldığını, müvekkilinin sözleşmenin eki olan avan projeye göre işe başladığını, sonraki süreçte ana yüklenici olan davalıların projede değişiklik olduğunu belirterek işin, … tarafından onaylanan projeye uygun olarak yapılmasını, proje uyarınca ortaya çıkacak ilave işlerin bedellerinin kendileri tarafından karşılanacağını belirttiklerini, müvekkilinin bu taahhüt kapsamında değişen projeye göre birtakım ilave imalatlar da yapmak suretiyle sözleşmedeki edimleri yerine getirdiğini, ilave iş bedellerinin davalı taraftan istenmesi üzerine davalı yüklenici ortaklığın 01/12/2011 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi feshettiklerini belirterek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 50.000,00 TL ilave iş bedeli alacağının fesih tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davaya cevabında, taraflar arasındaki sözleşmenin ilgili maddelerinde sözleşmede sayılan tüm imalatların toplam bedelinin 2.800.000,00 TL olduğunun ve işin anahtar teslim götürü bedelle düzenlenmiş olduğunun kararlaştırıldığını, yapılacak işle ilgili tüm dokümanlar ve mahal listelerinin davacıya sözleşmenin başında teslim edildiğini, sözleşmenin eki olan mahal listesi ile davacının bahsettiği uygulama projesinin birebir aynı olduğunu, ilave işin söz konusu olmadığını, götürü bedelde yüklenicinin yapılacak şeyi kararlaştırılan fiyata yapmaya mecbur olduğunu, sözleşmenin 13.maddesi uyarınca da proje ve detayların değişmesi halinde yükleniciye fiyat farkı verilmeyeceğinin kararlaştırıldığını, yine müvekkilinin ilave işlerin ayrıca ücretlendirileceğine ilişkin bir taahhüdünün de bulunmadığını, … tarafından projenin 06/10/2010 tarihinde onaylanmasını müteakip hemen davacıya teslim edildiğini, işin %99 oranında tamamlandığı iddiasının da gerçeği yansıtmadığını, davacının yaptırdığı tespit dosyasındaki bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, sözleşme bedelinin 2.800.000,00 TL + KDV olup müvekkilinin sözleşme bedeli dışında davacıya başka ödemesinin de bulunmadığını, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, farklı bilirkişi heyetlerinden alınan rapor ve ek raporlar sonucunda davacı taşeronun elektrik işlerini üstlendiği inşaatın dava dışı iş sahibi … tarafından 06/12/2011 tarihinde geçici kabulünün onaylandığının anlaşıldığı, …’nin vereceği geçici kabul belgesinin taraflar arasındaki sözleşmenin 19.maddesine göre taşeron için de geçerli olacağının kabul edildiğini, şu durumda dava konusu işin davalı tarafından feshedildiği 01/12/2011 tarihi itibariyle geçici kabul seviyesinde tamamlandığının anlaşıldığı, sözleşmenin 4, 21 ve 22.maddeleri incelendiğinde sözleşme ekinde, … onaylı projelerinin davacıya verildiği ve işin bu projeler doğrultusunda yapılması gerektiğinin belirtildiği, davacı tarafından sunulan elektrik projesinin imzasız olup … onayının bulunmaması sebebiyle sözleşmenin eki olduğu iddiasının davacı tarafından kanıtlanamamış olduğu, son olarak alınan 20/11/2017 tarihli bilirkişi raporu ile 26/03/2018 tarihli ek raporda belirtildiği üzere taraflar arasındaki sözleşmenin götürü bedelli sözleşme olup davacı taşeronun hak ettiği iş bedeli tutarının, işin gerçekleşme oranına göre belirlenmesi gerektiği ve bu nedenle son olarak alınan bilirkişi raporundaki hesaplama yönteminin Yargıtayca benimsenen ilke ve esaslara uygun olduğu kabul edilerek davacının taahhüdündeki elektrik işlerinin gerçekleşme oranının %92,56 seviyesinde olup bu oran üzerinden davacının hak ettiği iş bedeli tutarının 3.058.139,09 TL olduğu, davalı tarafından yapılan 3.090.372,00 TL’lik ödeme tutarının mahsubu ile davacının davalıdan dava tarihi itibariyle talep edebileceği bir alacağı bulunmadığı kabul edilerek davanın reddine dair karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurmuştur.
Taraflar arasında 23/07/2010 tarihli sözleşme ile … tarafından davalı ortaklığa yüklenici olarak yaptırılan … 200 Yataklı Devlet Hastanesi’nin yapımına ilişkin inşaatın elektrik işlerinin davacı tarafından taşeron olarak yapımı konusunda 2.800.000,00 TL + KDV bedelle anahtar teslim götürü bedelli sözleşme imzalanmıştır. Yanlar arasında “eser” sözleşmesi ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı taşeron, davalı ortaklık yüklenicidir.
6098 sayılı TBK’nın 480. maddesine göre eser sözleşmesinde bedel götürü olarak belirlenmişse yüklenici, eseri o bedelle meydana getirmekle yükümlüdür. Eser, öngörülenden fazla emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile yüklenici, belirlenen bedelin artırılmasını isteyemez. Sözleşme kapsamı dışında kalan fazla işlerin yapılması halinde ise bedelinin 6098 sayılı TBK 526. ve devamı maddelerinde düzenlenen vekâletsiz iş görme hükümleri uyarınca, imalâtın yapıldığı tarihteki serbest piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi ve mahalli piyasa rayiçleriyle hesaplanan bu tutara KDV ve yüklenici kârı dahil olduğundan, ayrıca KDV ve yüklenici kârı ilave edilmeksizin hesaplanması gerekir.
Kamu ihale mevzuatına göre yapılmış sözleşmelerde sözleşme dışı imalâtın yapılması halinde bunlara ilişkin esaslar bu sözleşmelerin eki sayılan Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin (YİGŞ) 21. ve 22. maddelerinde düzenlenmiştir. Sözleşmenin eki olan Yapım İşleri Genel Şartnamesi 6100 sayılı HMK’nın 193. maddesine göre delil sözleşmesi niteliğinde olduğundan, mahkemelerce görevi gereği kendiliğinden gözetilmesi gerekmektedir. Şartnamenin 21. ve 22. maddelerinde varsa sözleşme dışı imalâtların bedellerinin hesaplanmasına ilişkin yöntem ve şartlar belirlenmiştir. Şartnamenin 21. maddesinde götürü bedelli işlerde sözleşme kapsamında kalması halinde %10 fazla imalâtın sözleşme fiyatlarıyla yaptırılacağı hükmü bulunmaktadır. Bu nedenle sözleşme dışı imalâtlar yönünden inceleme yapılırken sözleşmenin ilgili hükümleri ile şartname hükümlerinin dikkate alınması zorunludur. Yapılacak incelemede %10’u aşan imalâtın tespiti halinde ise bedelinin sözleşme ve işin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan TBK’nin 526 ve devamı maddeleri gereğince iş sahibi yararına olması koşuluyla yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçleriyle belirlenmesi gerekir.
Taraflar arasında düzenlenen 23/07/2010 tarihli sözleşmede yapılacak işin … tarafından yaptırılan 200 yataklı Viranşehir Devlet Hastanesi’nin yapımına ilişkin inşaatın elektrik tesisatı işleri olarak tanımlandığı, iş bedelinin 2.800.000,00 TL+KDV olarak anahtar teslimi götürü bedel esasına göre belirlendiği; sözleşmenin 8 maddesinde, Yapım İşleri Genel Şartnamesi, … sözleşmenin ekleri olarak gösterildiği; 27. maddesinde ise sözleşme kapsamında yaptırılabilecek ilave işler, iş eksilişi ve işin tasfiyesine ilişkin hususlarda Yapım İşleri Genel Şartnamesi hükümlerinin uygulanacağı kararlaştırılmıştır.
Yargıtay’ın yerleşik içtihat ve uygulamalarında, sözleşme dışı fazla imalât; işin devamı sırasında iş sahibinin talimatı ya da talimatı olmaksızın işin gereği olarak yüklenici tarafından yapılan ve iş sahibi yararına olan iş ve imalâtlar olarak tanımlanmaktadır. Sözleşme dışı imalâtların da Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin eki olduğu sözleşmelerde, şartnamenin 22. ve devamı maddeleri ile şartnamede belirtilen oranları aşan kısımlarının vekâletsiz iş görme hükümlerince yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçleri ile bedelinin istenebileceği ve ödenmesinin gerektiği kabul edilmektedir. 6098 sayılı TBK 526 ve devamı maddelerine göre eser sözleşmesinin ifası sırasında sözleşme dışı fazla imalât yapılmış olması halinde bedelin yapıldığı tarihteki mahalli piyasa rayiçlerine göre istenebileceği kabul edilmektedir. Mahalli piyasa rayici içerisinde yüklenici kârı ve KDV bulunduğundan ayrıca eklenmeyecektir.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece karar gerekçesinde kabul edildiği üzere sözleşmenin götürü bedelli sözleşme olup davacı taşeronun sözleşmedeki işleri kararlaştırılan bedelle yapmak zorunda olduğu, proje değişikliğinin davacıya fiyat farkı alacağı talebinde bulunmasına imkan tanımadığı ve davacının sözleşme ekinde ibraz edilen proje ile daha sonra … tarafından onaylanan projelerin aynı olmadığı, proje değişikliğinin ilave imalat artışına yol açtığı iddiasının kanıtlanamadığı kabul edilmek suretiyle işin tamamlanma oranına göre ve bu oranın götürü bedele uyarlanmak suretiyle davacının hak ettiği iş bedeli alacağı belirlenerek yapılan ödemelerin mahsubu sonrası davacının davalıdan ilave iş artışından dolayı alacağa hakkı bulunmadığı kabul edilmek suretiyle ve yukarıda belirtilen ve delil sözleşmesi niteliğinde olan Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 21 ve 22.maddeleri gözetilmeksizin davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından davacı vekilinin bu konudaki istinaf başvurusu dairemizce haklı görülmüştür.
Somut olayda, yukarıda sözü edilen Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 21. ve 22. maddelerinin dikkate alınması, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda sözleşme dışı imalâtların bedellerinin şartnamenin 21. ve 22. maddesi hükümlerine göre hesaplanması zorunludur. Bu hükümlere göre sözleşme dışı ilave iş yapılması halinde öncelikle bu işlerin ne miktar iş artışına yol açtığının belirlenmesi ve %10 kapsamında kalan iş artışı bedelinin sözleşme fiyatlarıyla, % 10’u aşan kısım yönünden ise iş sahibinin yararına olan imalatların bedelinin işin yapıldığı tarihteki mahalli serbest piyasa rayiçleriyle hesaplanması gerekir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda sözleşme dışı ilave imalâtların bedellerinin hesabında şartnamenin 21. ve 22. madde hükümlerinin değerlendirilmesi zorunlu olduğu halde, ihale ve sözleşme harici gerçekleştirilen tüm imalât bedelinin serbest piyasa rayiçleri ile hesaplanması, serbest piyasa rayiçlerine göre yapılan hesabın içinde KDV’nin de bulunduğu ve ayrıca KDV ilave edilmeyeceğinin gözetilmesi gerekirken bu hususlar dikkate alınmadan düzenlenen bilirkişi raporları hükme esas alınması suretiyle verilen kararın YİGŞ’nin 21. ve 22. maddesine uygun olduğundan söz edilemez.
O halde mahkemece yapılacak iş, 6100 sayılı HMK’nın 281/3. maddesi uyarınca ihale ve kesin hesap konusunda uzman olan yeni bir bilirkişi heyeti oluşturulup, gerekçeli ve kanun yolu denetimine elverişli olacak biçimde tarafların teknik itirazlarını da karşılamak suretiyle rapor alınarak dava konusu fazla imalâtların iş artış oranı belirlenip, sözleşmenin eki Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 21. ve 22. maddesi hükümlerine göre %10 iş artışı kapsamında kalan işlerin bedelinin sözleşme fiyatlarıyla, sözleşmede fiyatı bulunmayan işlerin şartnamenin 21. maddesindeki tespit yöntemi kullanılarak, %10’u aşan işlerin bedelini de yapıldıkları tarihteki mahalli serbest piyasa fiyatlarıyla hesaplatmak ve mahalli piyasa rayiçleri ile yapılan hesabın içinde KDV de bulunduğundan, serbest piyasa rayicine göre saptanan tutara ayrıca KDV ilave edilmeksizin sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır (Yargıtay Kapatılan 15.H.D. 2020/320 E-2020/2916 K ve 2020/2239 E-2020/2689 K sayılı ilâmları).
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülerek esasa ilişkin yeniden karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacı … Şirketi vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,
2- Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/05/2018 tarihli 2014/793 Esas-2018/344 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3 – Dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde yeniden inceleme ve araştırma yapılarak esasa ilişkin bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4 – İstinaf başvurusunun kabul edilmiş olması sebebiyle istinaf karar harcı alınmasına yer olmadığına ve davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf peşin karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5 – Davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6 – Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 15/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….