Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/932 E. 2021/1063 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-b-1 Maddesi Uyarınca Başvurunun Esastan Reddine)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/10/2019
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı Alacak
KARAR TARİHİ : 18/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/11/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; taraflar arasında 02/01/2009 tarihinde ……. kapsamında yer alan idare binaları, içme ve kullanma suyu temini için gerekli tüm inşaat işlerinin yapılması yönünde “Taşeron Sözleşmesi” imzalandığını, müvekkilinin sözleşme kapsamında tüm edimlerini yerine getirerek işi teslim ettiğini, davalının ödemeleri yapmadığını, müvekkili tarafından 27.08.2009 tarihinde 459.106,42 TL’lik hakediş ve akabinde de 22.09.2009 tarihli fatura düzenlenerek davalıya tebliğ edildiğini, davalının haksız olarak faturayı iade ederek borcu kabul etmediğini, daha sonra davalı aleyhine Ankara 4. İcra Müdürlüğünün …. sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça borca itiraz edilmeden hemen önce 16.10.2009 tarihinde müvekkilinin banka hesabına 18.020,00 TL havale yaptığını, kabul anlamına gelmemek üzere ihtirazı kayıtla bu paranın alacaklarına mahsuben kabul edildiğini, sözleşme konusu işler bedelinin sözleşmeye göre 467.648,69 TL olduğunu, taraflarınca 22.10.2009 tarihinde …. değişik iş sayılı dosyası ile sözleşme konusu işlerin bitirildiği ve şu an … tarafından kullanıldığının tespit ettirildiğini, sözleşmeye konu işlerin davacı şirket tarafından üstlenilerek bitirildiğini ileri sürerek, 02/01/2009 tarihli sözleşme uyarınca davalının ödemekle yükümlü olduğu tutarın tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL ve munzam zarara ilişkin olarak şimdilik 5.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini istemi, ıslah dilekçesi ile de toplamda 47.991,02 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; taraflar arasında aktedilen sözleşme şekil itibari ile bahsi geçen inşaat işinin tamamını kapsayacak şekilde kaleme alınmış ise de, gerek taraflar arasındaki şifahi anlaşma gerekse işin niteliği itibari ile davacı ile inşaat işinin tamamını yapmak üzere anlaşılmadığını, sözleşmede belirlenmiş olan bedel tahmini olup işbu hususun sözleşmede belirtildiğini ve taraflara bağlamadığını, sözleşme kapsamında müvekkiline bedelde indirim yetkisi de tanındığını, davacı tarafça yapılan işlerin kapsamının 31/07/2009 tarihli 2 nolu hakediş ve ekinde bulunan metraj cetvellerinde açıkça belirtildiğini, davacının sözleşme kapsamında yer alan işin tamamını da yapmadığını, davacının üstlendiği işi sözleşmede belirtilen zamanda yerine getirmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “…..inşaatı yapımı işi ile ilgili olarak üç firmanın oluşturduğu konsorsiyum ile dava dışı … arasında 2002 tarihinde sözleşme imzalandığı, bu üç firmadan birinin ise davalı olduğu, yapılması konusunda anlaşılan sitenin alt yapısının bir kısımının yapılması konusunda iş bu dava taraflarının anlaşarak sözleşme 2009 yılında sözleşme akdettikleri, davalının yüklenici davacının ise taşeron olduğu taraflar arasındaki sözleşmenin 3. maddesinde davacının gerçekleştireceği işin ana hatları ile daimi site binalarının içme ve kullanma suyu temini için gerekli inşaat işleri olduğu, tüm iş kalemlerinin sözleşmenin 4. maddesinde belirtildiği, buna göre işin bedelinin 467.648,00-TL olduğu, bu bedelin bağlayıcı olmadığı, işin sözleşme ekindeki birim fiyatlara göre yüzde 20 kırımla yapılacağı ve 45 gün içerisinde tamamlanacağının bitirileceğinin belirtildiği, sözleşmeye göre işin bitimi tarihinin ise 15.02.2009 olduğu, sözleşmesinin 9. maddesinde ise cezai şartın düzenlendiği, buna göre gecikilen her gün için 1.100,00-TL ceza kesileceği ve kesilen bu tutarın süre uzatımı verilmediği takdirde iade edilmeyeceğinin belirtildiği, taraflar arasında kesilen hakedişlerde işin bitirildiği tarih olarak 12.03.2009 tarihinin kabul edildiği ve bu doğrultuda işin 25 günlük gecikme ile işin bitirildiği belirtilerek 31.07.2009 tarihli 2. hakedişte bu gecikme nedeniyle 32.450,00-TL ceza kesildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece birden fazla heyet bilirkişi kurulundan bilirkişi raporu alınması yoluna gidilmiş olup, buna göre davalı yüklenicinin tek taraflı olarak hazırladığı 2 nolu hakedişe göre davacının gerçekleştirdiği imalat toplam bedelinin 101.545,12-TL olduğu, mahkememizce itibar edildiği üzere 3. 4. ve 5. bilirkişi heyetlerinden alınan raporlara göre davacının gerçekleştirdiği imalat toplam bedelinin 101.562,12-TL olarak hesap edildiği, davalı yüklenicinin tek taraflı olarak düzenlediği 2 nolu hakedişte 32.450,00-TL gecikme cezası uygulandığı, yukarıda belirtilen sözleşmenin 9. maddesinde öngörülen cezanın ifaya ekli ceza niteliğinde olduğu, nitekim söz konusu gecikme cezasının ancak sözleşmenin ayakta kalması, bu konuda ihtarat yapılması veya ifanın itiraz kaydıyla kabul edilmesi gerektiği, somut olayda ise sözleşmenin eylemli olarak davacı yanca feshedilmesi, yapılan işlerin davalı tarafından teslim alınması ve davalının yaptığı işlerin itirazsız davalı yanca kabul edilmesi ve bu durumda düzenlenen hak edişlerin sözleşmenin tasfiyesi mahiyeinde olmadı karşısında ifaya ekli ceza talep edilmesinin mümkün olmadığı (bkz. Yargıtay 15. HD.’nin 2016/2767 esas ve 2018/667 karar sayılı 19/02/2018 tarihli ilamı) diğer yandan dava konusu teşkil eden munzam zararının bulunduğunu ispatlar davacı yanca bilgi-belge sunmadığından bu talebin dinlenilme şartlarının oluşmadığı, dolayısıyla davacı yanca yapılan işi davalı tarafından itirazsız ve ihtar çekilmeden hakedişler düzenlenerek bu haliyle kabul etmiş olduğu, mahkememizce hükme esas alınan, denetime elverişli ve somut olaya uygun 5. bilirkişi heyetince alınan rapora itibar edildiğinde davacının bakiye 47.991,02-TL alacaklı olduğu anlaşılmaktadır. Alınan heyet bilirkişi raporları sonrası, davacının davasını sözleşme nedeniyle ödenmeyen bakiye alacak miktarı üzerinden 47.991,02-TL olarak davasını ıslah ettiği, süresinde cevap dilekçesi veren davalının ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı itirazında bulunduğu, sözleşmenin ifa tarihi ve mülga BK’nın 363. maddesi gereği 5 senelik zamanaşımı süresi nazara alındığında davalı tarafın zamanaşımı itirazının yerinde olduğu, diğer taraftan dava dilekçesi incelendiğinde davacı tarafın faiz talebine yer verilmediği ancak ıslah dilekçesinde avans faizi isteminde bulunulduğu, davalı tarafın ise bu hususa muvafakatlerinin bulunmadığını bildirdikleri, davanın açılış tarihi itibarıyla 1086 sayılı HUMK’nın yürürlükte olduğu dönemde açılan bu davada ıslah dilekçesi ile faiz talep edilemeyeceği, bu iddianın genişletilmesi niteliğinde olup davalı tarafın da buna muvafakati olmadığından (benzer konuda bkz. Yargıtay 17. HD.’nin 2014/20563 esas, 2017/5922 karar sayılı ve 25/05/2017 tarihli ilamı) mahkememizce faiz isteminin yerinde bulunmadığı, bu suretle mahkememizce temin edilen davacının sözleşmeden kaynaklı tarafına ödenmediği anlaşılan bakiye alacak olan 10.000,00-TL yönünden talebinin kabulü ile yukarıda belirtilen sebeplerle fazlaya ilişkin tüm taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşıldığı” gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile, 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; taraflar arasında aktedilen dava konusu sözleşme gereğince müvekkilinin üstlendiği edimleri tam ve gereği gibi yerine getirmesine rağmen, davalın tarafın müvekkiline hak ettiği ödemeleri yapmadığını, mahkemenin alacağın 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu gerekçesi ile dava açarken talep edilmeyen ve daha sonra usulüne uygun ıslah dilekçesi ile artırılan kısmı zamanaşımına uğradığı gerekçesi ile reddetmesinin yanlış olduğunu, alacağın faturaya dayalı olduğunu bu nedenle alacağın genel zamanaşımı olan 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, ayrıca davalı aleyhine başlatılan icra takibi ve 16/10/2009 tarihinde davalı tarafça yapılan kısmi ödemenin de zamanaşımı süresini durdurduğunu, yine dava dilekçeleri ile 15.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmelerine rağmen mahkemenin 10.000,00 TL’ye hükmetmesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının davalı aleyhine başlattığı Ankara 4. İcra Dairesinin ….. Esas sayılı icra takibinin zamanaşımını kestiği, ancak 25/06/2019 ıslah tarihi itibariyle 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, ıslah ile artırılan kısım yönünden verilen red kararında bir isabetsizlik olmadığı, davacının dava dilekçesi ile 15.000,00 TL talep ettiği bu miktarın 5.000,00 TL’lik kısmının imalat bedeline ilişkin olmayıp, munzam zarar talebine ilişkin olduğu, munzam zarar talebinin reddedilmesinin de yerinde olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile hazine’ye irat kaydına.
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….