Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/931 E. 2022/186 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-b-2 Kararın Kaldırılarak
Yeniden Hüküm Kurulmasına)

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2019
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 03/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/03/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; taraflar arasında imzalanan 20.07.2016 tarihli sözleşmeye göre, davalının taahhüdünde bulunan “Karabük….” işi kapsamındaki taş duvar yapımlarını davacının üstlendiğini, belirtilen sürede tüm edimlerin ifa edilerek işin tamamladığını, konuyla ilgili hakediş düzenlendiğini, bu doğrultuda 05.10.2016 tarih …. sıra no.lu ve 10.11.2016 tarih …. no.lu faturalın düzenlendiğini ve davalı şirket çalışanı/yetkilisi …’e imza karşılığı teslim edildiğini, faturalar toplamı olan 355.846,00 TL nin ödenmemesi üzerine Ankara 26.İcra Müdürlüğünün 2016/21982 sayılı dosyası kapsamında takip başlatıldığını, ödeme emrinin davalı-borçluya 22.11.2016 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine 500,00 TL ödeme yapıldığını ve 230.000 TL tutarlı 4 adet kambiyo senedi verildiğini ayrıca 7.330,40 TL SGK borcuna 29.729,00 TL den kullanılan çimento bedeline mahsuben kesildiğini kalan 88.286,60 TL nin ödenmediğini, 24.11.2016 tarihli itiraz üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, yapılan itirazın iptaline, takibin devamına ve %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı şirkete yapılan tebligata rağmen davalı bir savunma yapmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “davacının defterlerinin sahibi lehine delil olma vasfını taşıdığı, davalı tarafın ticari defterlerini ibraz emrine rağmen ibraz etmediği, fakat davalı yanın BA formlarının incelenmesinde davacının dayandığı faturaları vergi dairesine bildirdiği bilirkişi anlaşılmıştır. Yukarıda Yargıtay 15. Hukuk Dairesi ilamında ayrıntılı izahı yapılmış olduğu üzere tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan davalı, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, davacı defterindeki kayıtlara uygunluğu mahkemece kabul edildiğinden 88.286,60 TL asıl alacak yönünden itirazın iptaline, davalının davaya konu alacağı sabit görüldüğünden davanın kabulüne, alacak likit olmadığı” gerekçesi ile icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacı tarafça düzenlenen tüm faturaların davalı tarafından Form BA belgesi ile vergi dairesi müdürlüğüne bildirildiğini, alacağın bilinebilir ve hesaplanabilir nitelikte olduğunu, icra inkar tazminatına da hükmedilmesi gerektiğini, ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı alt yüklenici, davalı ise yüklenicidir. Mahkemece davanın kabulüne, icra inkar tazminatının reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına ve özellikle mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre takip dayanağı faturanın davalı tarafından form BA belgesi ile vergi dairesi müdürlüğüne bildirildiğinin anlaşılmasına göre, mahkeme kararında aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki hususlar bakımından bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davacı vekilinin icra inkar tazminatı verilmesine yönelik istinaf nedeninin incelenmesinde; İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nın 07.06.2006 tarihli ve 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; olayda davacı taşeron, iş bedelinden bakiye alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine başlattığı ilâmsız icra takibine davalı yüklenici borçlunun haksız itiraz ettiğinden bahisle itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili talebinde bulunmuştur. Davalı bir savunma yapmamış, ancak takip ve dava dayanağı faturayı form ba belgesi ile vergi dairesi müdürlüğüne bildirmiştir. Bu bağlamda davacının yaptığı iş ve faturaya dayalı alacak davalı tarafından bilinebilir ve hesaplanabilir durumdadır. İcra inkar tazminatı şartları oluşmuştur. Mahkemece icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi hatılı olmuştur.
HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilebilen, yerel mahkeme hükmünün gerekçesinin değiştirilerek düzelterek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmeyip, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğini düzenlediğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/855 Esas, 2019/915 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın kabulü ile, Ankara 26. İcra Dairesinin 2016/21982 sayılı dosyasına yapılan itirazın 88.286,60 TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin bu miktar üzerinden kaldığı yerden devamına,
4-Kabul edilen alacak miktarı üzerinden hesaplanacak olan % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
5-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 6.030,86 TL nispi karar ve ilam harcın, peşin alınan 1.507,72 TL harcın mahsubu ile noksan olan 4.523,14 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, davacı yararına hesaplanan 12.277,26 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, kendisini vekil ile temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yatırılan 31,40 TL başvurma harcı, 1.507,72 TL peşin harç olmak üzere toplamı 1.539,12 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 177,20 TL tebligat/posta/müzekkere masrafı, 750,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 927,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
10-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
11-Davacı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 23,50 TL dosya gönderme masrafı olmak üzere toplam 144,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 03/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.