Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/919 E. 2022/458 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/919 Esas
KARAR NO : 2022/458 Karar (İnceleme aşamasında/Duruşmasız)
(Kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında dairemizce hüküm kurulması/HMK m.353/1-b.2)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/11/2019
NUMARASI : 2018/15 Esas-2019/699 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Tazminat
DAVANIN DEĞERİ : 35.541,60 TL
KARAR TARİHİ : 10/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/05/2022

Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 04/01/2018 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; tarafların 14/01/2014 tarihinde fabrika sahasına havalandırma sistemi kurulması konusunda iki adet teklif mektubu ile sözlü olarak kurulan eser sözleşmesi ile anlaştıklarını, davalı tarafın imal ettiği eserleri 10/02/2014 tarihinde davacının fabrikasına getirerek montajını yaptığını, sözleşme bedelinin de 93.597,60 TL olarak ödendiğini ancak sözleşme konusu imalatların kullanılmaya başlanılmasından sonra 2014 yılı Nisan ayından itibaren arızalanmaya ve çalışmamaya başladığını, bu durumun elektronik iletilerle de davalı tarafa bildirildiğini, montajı yapılan fanlardan birisinin ilk olarak 12/08/2014 tarihinde monte edildiği fabrika tavanından yere düşerek parçalandığını ve çalışanlar için ciddi tehlike oluşturduğunu, akabinde de diğer fanlardan 3-4 tanesinin yine çatıdan düşerek çalışanlar için tehlike oluşturması üzerine 19/02/2015 tarihinde Ankara Makine Mühendisleri Odası’ndan teknik inceleme yapılmasının istenildiği ve yapılan inceleme sonucunda aspiratörlerin tasarım, imalat ve montaj özellikleri itibarı ile standartlara uygun olmadığı, kullanılmasının uygun olmayacağı kanaatine varıldığına dair rapor verildiğini, davacı şirketin ayıplı olduğu için kullanılmayan imalatları … Proje Müh. İnş. Taah. Ltd. Şti. adlı başka bir firmaya 67.260,00 TL bedelle yeniden yaptırmak zorunda kaldığını beyan ederek, davalı tarafından yapılan ayıplı ifa sonucunda davacı şirketin uğradığı 35.541,60 TL’lik zararın 21/12/2015 fatura tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen 26/01/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; öncelikle zamanaşımı def’inde bulunduklarını, taşınırlar yönünden eser sözleşmelerindeki teslimden itibaren iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, bu nedenle davanın öncelikle zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesini talep ettiklerini,
Esas yönünden ise, 14/01/2014 tarihli teklif mektubunu davacı şirketin onaylamasının akabinde işe başlandığını ve 10/02/2014 tarihinde montajı tamamlanıp ürünlerin teslim edildiğini, birkaç ay sonra fanların motorlarının arızalanması üzerine davalı şirketin devreye girerek tüm motorların değişimini yaptığını ve arızayı giderdiğini, olaydan yaklaşık 1 ay sonra 12/05/2014 tarihinde motorlardan birinin fan parçasının monte edildiği yerden düşmesi üzerine davalı şirketin haber aldıktan sonra en kısa süre içerisinde arızayı giderdiğini ve sonrasında aynı olayın yaşanmaması için tehlike oluşturmaması adına mevcut fanların yere bakan kısımlarına ızgaralar inşa edildiğini ve böylece fanların düşmesinin önüne geçildiğini, davacının iddia ettiği gibi 12/08/2014 tarihinde fanların düşüp zarar vermesinin fiziken ve mantıken mümkün olmadığını, davalının 2014 yılı Mayıs ayı içerisinde basiretli bir iş adamı gibi hareket ederek tüm arızaları kısa süre içerisinde giderip gerekli kontrolleri de yaptıktan sonra bir daha davacı şirketten herhangi bir arıza bildirimi almadığını, davacının ayıplı olduğunu iddia ettiği ürünleri kendi iradesiyle yerinden sökerek yerine yenilerini yaptırarak ve davalı şirketi devre dışı bırakarak, davalıdan bu ürünlerin bedeli olan 35.541,60 TL’yi talep ettiğini, öncelikle eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hallerde iş sahibinin hangi seçimlik hakları kullanabileceğinin TBK m. 475’de sayılmış olunduğunu, iş sahibinin ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hallerde bu seçimlik haklara sahip olmakla birlikte sorununu yüklenici ile çözebileceğini, oysa ki olayda davacı şirketin son tamirattan itibaren makul süreyi de aşarak herhangi bir ihbarda bulunmayarak, ilk montajdan itibaren yaklaşık 2 yıl sonra başka bir firma ile anlaşarak ürünleri yenilettiğini, bu süre zarfında da davacının ürünleri kullanmaya devam ettiğini, dolayısıyla davacının yapılan eseri kabul ettiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/11/2019 tarih 2018/15 Esas ve 2019/699 Karar numaralı kararında özetle; dava, ayıplı ifa nedeniyle uğranılan zararın tahsili talebine ilişkindir.
Taraf delilleri toplandıktan ve davacı tanıkları dinlendikten sonra makine mühendisi, mali müşavir ve nitelikli hesap uzmanından oluşan üç kişilik bilirkişi heyetiyle birlikte mahallinde keşif icra edilerek, bilirkişi heyetinden 29/04/2019 tarihli rapor ile davacı vekilinin itirazı üzerine 27/08/2019 tarihli ek rapor alınmıştır.
Mahkememizce iddia, savunma, benimsenen 29/04/2019 ve 27/08/2019 tarihli bilirkişi kurulu rapor ve ek raporuyla tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiştir:
Davacı şirket, aralarındaki 14/01/2014 tarihli sözleşmeye istinaden davalı şirket tarafından imalatı ve montajı yapılan havalandırma sisteminin ayıplı olduğunu, ayıplı işleri dava dışı … Proje Müh. İnş. Taah. Ltd. Şti. firmasına 67.260,00 TL bedel ödeyerek yeniden yaptırmak durumunda kaldığını, davalının yaptığı ayıplı imalat ve montaj nedeniyle 35.541,60 TL zarara uğradığını iddia ederek, bu zararının davalı tarafça tazminini talep etmekte, davalı ise davacıyla aralarındaki 14/01/2014 tarihli sözleşmeden kaynaklanan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, imalatı ve montajı yapılan havalandırma sisteminin ayıplı olmadığını, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, iş sahibi olan davacının eseri kabul ettiğini belirterek davanın reddini savunmaktadır.
Uyuşmazlık, davalının imalatını ve montajını yaptığı havalandırma sisteminin ayıplı olup olmadığı, varsa ayıbın niteliği, süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı, davacının iddia ettiği 35.541,60 TL tutarındaki zararını davalıdan talep edip edemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
Davalı tarafından yapılacak olan havalandırma sisteminin, davacıya ait fabrikada saatte ne kadar hava değişimi yapacağına dair herhangi bir havalandırma miktarı hesabı kriteri taraflar arasında belirlenmemiştir. Fanların davacı tarafından değiştirilmiş olması nedeniyle davalının imalatını ve montajını yaptığı 12 adet fanın istenilen hava değişimini sağlayıp sağlamadığının tespiti de mümkün değildir.
Taraflar arasında teknik anlamda motor güçlerini ve fanların teknik özelliklerini belirtir somut bir sözleşme de olmayıp, sadece davalı tarafından hazırlanmış ve davacı tarafından da kabul edilmiş 2 adet teklif mektubu mevcut olup, bu teklif mektuplarında ise dava konusu ile ilgili olarak galvanizli sac kalınlığının 0,6 – 0,7 mm arasında olacağı ile fan kapasiteleri belirtilmiştir. Keza teklif mektuplarında belirtilen mafsallı akrobat duman kolları vb. hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır.
Teklif mektubunda belirtilmemekle birlikte, başlangıçta davalı tarafından 0,55 kW olarak monte edilen fan motorlarının 0,75 kW olarak değiştirildikleri, davalının teklif mektubunda 0,6 mm – 0,7 mm aralığında belirtilen galvaniz sac kalınlığının teklifte belirtildiği üzere 0,7 mm olduğu tespit edilmiştir.
Davacı tarafından, birkaç motorun monte edildiği yerden düştüğü iddia edilmişse de; mahallinde yapılan keşif neticesinde bilirkişilerce, fan motorunun değil de sadece bir fanın döküm olan kulaklarından birinin muhtemel döküm boşluğundan veya iyi monte edilmemesinden kaynaklı çarpma neticesi yere düştüğü, havalandırma fanının veya motorunun düşmemesi ve dolayısıyla tehlike arz etmemesi için davalı tarafından fanların yere bakan kısımlarına ızgaraların konulduğu ve yine fanların yere bakan kısımlarına takviye saclarının monte edildiği, dolayısıyla kırılsa dahi fanların yere düşmesinin önüne geçildiği, 0,75 kW motor ve fanların akuple şekilde oldukları, fanların döküm malzemeye puntalı oldukları ve fan kanatçıkları üzerinde ise herhangi bir TSEK yazısı olmamakla birlikte sac malzemeden yapılı fanların, yukarıda belirtilen döküm kulak haricinde kırılmasının veya eğilmesinin ise söz konusu olamayacağı (ki bu hususun da istisnai bir durum olduğu) belirlenmiştir.
Dava konusu imalatların davalının teklif mektubundan farklı olmaksızın 10/02/2014 tarihinde davacının tesisine monte edilmiş oldukları, fanlardan bir adedinin bir kanadının kırılıp düşmesinden sonra davalı tarafından gerekli tedbirin alındığı, yine fan motorlarının davalı tarafından 0,55 kW’dan 0,75 kW’a çıkartıldığı ve davalının monte etmiş olduğu fanların 1 yıl 9 ay 29 gün kullanıldıktan sonra davacı tarafından dava dışı “… Proje Müh. İnş. Taah. Ltd. Şti.” firmasına değiştirildikleri anlaşılmaktadır. Davalı tarafından 12 adet fan ve montajı işi yapılmış, ayıplı olduğu gerekçesiyle fanlar yenisi ile davacı tarafından dava dışı şirkete değiştirilmiştir. Fanların tamamında arıza veya ayıplı olduğuna ilişkin bir inceleme olmaksızın, tamamı davacı tarafından değiştirilmiştir. Davacı tarafından dosyaya sunulan teknik bilirkişi raporlarında, fanların doğrudan arızasına ilişkin bir tespitin yer almadığı, montaj veya izolasyona ilişkin hatalar tespit edildiği belirtilmiş ise de, bilirkişilerce izolasyona ilişkin bir ayıplı hizmet durumu da tespit edilememiştir. Yerinden sökülmüş vaziyette davacının fabrikasında bulunan fanlar üzerinde bilirkişilerce yapılan inceleme neticesinde ayıplı olduklarına ve teknik anzalarına ilişkin bir bulgu da tespit edilememiştir.
Davalı şirket tarafından teklif mektubunda belirtilen fan ve montajı işinin yapılmış olması, davacı tarafından belirtilen eksiklik ve hataların fan motorları değiştirilmek ve ızgara kapağı yapılmak suretiyle giderilmesi karşısında davalı tarafından yapılan herhangi bir ayıplı mal veya hizmetin söz konusu olmadığı, davalının davacıyla aralarındaki sözleşmeden kaynaklanan tüm edimlerini yerine getirdiği, hal böyle olunca davacının iddia ettiği 35.541,60 TL tutarındaki zararından davalının sorumlu tutulamayacağı kanaatine varılarak davanın reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili 27/12/2019 havale tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosyaya sunmuş oldukları itiraz dilekçelerinde de belirttikleri gibi bilirkişi raporunda teknik incelemeler yapıldığını ve davalının ayıplı ifasının tespit edildiğini ancak aksi yönde bir anlaşma olmadığından bahisle teklif mektubunun baz alındığını, bu sebeple bilirkişinin sadece teknik değerlendirmelerinin esas alınması, hukuki yorumun mahkemece yapılması yönünde bilirkişi raporuna karşı beyanda bulunduklarını, buna rağmen mahkemece bilirkişi raporundaki hukuki değerlendirmelerin aynen esas alınarak davanın reddine karar verildiğini,
Davalı firmanın havalandırma sisteminin imalatını yaptığını ve montajını da tamamladığını, bunun üzerine sözleşme bedelinin davalıya eksiksiz olarak ödendiğini, buna karşın fanların zaman içerisinde arızalanması ve son olarak çatıdan düşmesi sonucunda davalı firma ile e-posta yoluyla iletişime geçildiğini ve davalı firma tarafından gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle fanların değiştirilerek yeni havalandırma sisteminin takıldığını ve davalıya fatura edildiğini ve eldeki davanın açıldığını, eser sözleşmesine ilişkin TBK’nın 471 ve devamı maddesi hükümlerinin değerlendirilmesi gerektiğini, mahkeme kararının gerekçesi incelendiğinde buna ilişkin değerlendirme yapılmadığının anlaşılacağını, ek bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde de vurguladıkları gibi davalı tarafından çatı tipi fan yerine pencere tipi fan takıldığını, bilirkişi raporunda ise bu konuya ilişkin olarak fanların pencere tipi fan olmayacakları hususunda taraflar arasında kararlaştırılmış bir sözleşme bulunmadığının ifade edildiğini, dolayısıyla bilirkişilerce çatıya modifiye pencere tipi fan takıldığının tespit edildiğini ancak aksine kararlaştırılan bir sözleşme olmadığından bahisle davalının yükümlülüğünü yerine getirdiğinden bahsedildiğini, TBK’nın 472.maddesi hükümleri değerlendirildiğinde, çatıya hangi tip fanın takılması gerektiğinin sözleşmede açıkça yazmasının hukuki bir gereklilik olmadığını, yine davalı tarafından sunulan teklif mektuplarında da filtreli çatı tipi fan yazdığının açıkça görüldüğünü, fatura içeriğinde de bunun yazdığını, bu sebeple davalının çatı tipi fan yerine pencere tipi fan imalat ve montajını yaparak üstlendiği işi yerine getirmediğini, basiretli bir tacir gibi davranmadığını, dinlenen tanık anlatımları ile de ve e-posta kayıtları ile de davalının üstlendiği edimi ayıplı olarak ifa ettiğinin açık olduğunu ve sözleşme hükümlerini yerine getirmediğini, bu sebeple aksi yöndeki mahkeme kararının hatalı değerlendirme içerdiğini,
Tüm bu sebeplerle istinaf başvurularının kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına ve davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 08/01/2020 havale tarihli, davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvuru dilekçesine karşı dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde özetle; bilirkişi raporlarının yeterince açık olduğunu, mahkemenin de bu rapora göre hükmünü verdiğini, bilirkişinin teknik inceleme yaptığını, kaldı ki raporda hukuki bir yorum geçse bile bu yorumun hâkimi bağlamayacağından bu hususun önem arz etmediğini, müvekkili şirketin yükümlülüğünü yerine getirdiğini, davacı firmanın, montaj ve teslimden bir yıl sonra 19/02/2015 tarihinde Ankara Makine Mühendisleri Odası’ndan teknik inceleme yapılmasını istediğini ve teknik incelemeden de yedi ay sonra başka bir firma ile iş ilişkisine girmeyi tercih ettiğini ve ilk montaj ve teslimden itibaren dört yıl, incelemeden de yaklaşık üç yıl sonra dava açtığını, uzun bir süre ürünleri kullanmaya devam ettiğini, basiretli bir tacir gibi davranmadığını, aradan geçen uzun zaman boyunca arıza bildirimi yapılmamasının ve arızanın müvekkili yerine dava dışı firma ile giderilmeye çalışılmasının eserin kabulüne ilişkin şartların oluşmasına sebebiyet verdiğini, bu sebeple iş sahibinin eseri kabul ettiğinin kabulü gerektiğini, ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan davacı vekilinin haksız istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, taraflar arasında sözlü olarak kurulduğu anlaşılan, eser sözleşmesi kapsamında konusu, davacıya ait fabrikaya fan imalatı ve montajına ilişkin olan sözleşmeden kaynaklanan ayıplı ifa sebebiyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.
Davalı yüklenicinin vermiş olduğu iki adet teklif mektubu sonrasında davacıya ait fabrikaya fan imalatı ve montajının yapılması konusunda tarafların anlaştıkları, davalının 10/02/2014 tarihinde fanların montajını yaparak işi teslim ettiği ve davalıya 93.597,60 TL’lik iş bedelinin ödendiği konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır.
Davacı iş sahibi, Nisan 2014 yılında fanların arıza vererek çalışmamaya başladığını, bunun üzerine durumu davalı firmaya ilettiklerini, davalı firma tarafından tüm fan motorlarının değişiminin yapıldığı konusunda da taraflar mutabıktır. Davacı 12/08/2014 tarihinde fanlardan birinin yere düştüğünü, tehlike oluşturan bu durumun davalıya bildirildiği halde davalının herhangi bir tedbir almadığını, ayıpları gidermediğini, 19/02/2015 tarihinde Ankara Makine Mühendisleri Odası’na teknik inceleme yaptırdıklarını, oda tarafından Mayıs 2015 tarihinde düzenlenen raporda fanların tasarımı, imalat ve montajının standartlara uygun olmadığının tespit edildiğini ve ayıplı imalatların dava dışı firmaya 67.260,00 TL bedelle yeniden yaptırılmak zorunda kalındığını, bu sebeple davacı şirketin uğradığı 35.541,60 TL’lik zararın fatura tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili süresinde vermiş olduğu davaya cevap dilekçesinde, öncelikle zamanaşımı def’inde bulunmuş, taşınırlar yönünden eser sözleşmelerindeki teslimden itibaren iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, bu sebeple öncelikle davanın zamanaşımından reddine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davalı tarafın usulüne uygun zamanaşımı def’i tartışılıp değerlendirilmeden ve zamanaşımı def’inin reddine karar verildiği belirtilmeden davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.
Oysa ki öncelikle davalının zamanaşımı def’inin tartışılıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
TBK Madde 478’de ”Yüklenici ayıplı bir eser meydana getirmişse, bu sebeple açılacak davalar, teslim tarihinden başlayarak, taşınmaz yapılar dışındaki eserlerde iki yılın; taşınmaz yapılarda ise beş yılın ve yüklenicinin ağır kusuru varsa, ayıplı eserin niteliğine bakılmaksızın yirmi yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” yönünde düzenleme getirilmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğü girdiği 01/07/2012 tarihinden sonraki fiil ve işlemlere Türk Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekir (TBK 1/1).
Taraflar arasındaki sözlü eser sözleşmesi ilişkisinin 2014 yılında kurulduğu, bu sebeple taraflar arasındaki eser sözleşmesi ilişkisinde Türk Borçlar Kanunu’nun zamanaşımına ilişkin 478.maddesinin uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Davalı yüklenici tarafından davacıya teslimin 10/02/2014 tarihinde yapıldığı konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Yine sözleşmenin konusunun fabrika binasına fan imalatı ve montajı olduğu dikkate alındığında sözleşmenin konusunun taşınır imalatı olduğu konusunda da ihtilaf bulunmamaktadır. Bu sebeple taşınırlar yönünden ayıp iddiasıyla açılan tazminat davalarının teslimden itibaren iki yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılması gerektiği açık olup, davalı tarafından teslimin yapıldığı 10/02/2014 tarihinden dava tarihi olan 04/01/2018 tarihine kadar iki yıllık zamanaşımı süresi dolmuş olup, davacı tarafından davalı yüklenicinin meydana getirdiği imalat sebebiyle ağır kusurlu olduğu da iddia edilip ispatlanamadığından ve zamanaşımını kesen ve durduran sebeplerin varlığı da davacı tarafça ispatlanamadığından dava tarihi itibariyle iki yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş bulunduğu anlaşılmakla davalının zamanaşımı def’inin kabulü ile davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece davanın esasının incelenmesine geçilerek esas yönünden davanın reddine karar verilmiş olması sebebiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun dairemizce kabulü gerekmiştir.

6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.2 maddesinde, ”yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı taktirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilir.” yönünde düzenleme getirilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın dava tarihi itibariyle eser sözleşmesinden kaynaklanan davalarda TBK”nın 478. Maddesi uyarınca uygulanması gerekli 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olması sebebiyle dairemizce davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1 – Davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun kabulü ile Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/11/2019 tarihli 2018/15 Esas-2019/699 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2 – DAVANIN ZAMANAŞIMI NEDENİYLE REDDİNE,
3 – Alınması gerekli 80,70 TL maktu karar ve ilam harç bedelinin davacı tarafından peşin olarak yatırılan toplam 606,97 TL harç bedelinden mahsubu ile kalan 526,27 TL harç fazlasının talep halinde davacıya iadesine,
4 – Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden AAÜT’nin 13/1-2. maddeleri uyarınca hesaplanan ve davalının kararı istinaf etmemesi sebebiyle davacı yararına oluşan usulî kazanılmış hak da gözetilerek hesaplanan 4.259,58 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5 – Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6 – Dosyada kalan ve sarf edilmeyen gider avanslarının HMK’nın 333. maddesi gereğince taraflara iadesine,
İstinaf Yargılaması Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
1 – Davacının istinaf başvurusunun kabul edilmiş olması sebebiyle istinaf karar harcı alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL istinaf maktu peşin karar harcının talebi halinde davacıya iadesine,
2 – Davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 16,50 TL tebligat gideri ile 42,40 TL dosya gönderme masrafından oluşan toplam 180,20 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3 – Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 10/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …