Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/910 E. 2022/496 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

…. (İnceleme aşamasında/Duruşmasız)
(Başvurunun esastan reddi /HMK m.353/1-b.1)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE … MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/10/2019
NUMARASI : …
DAVANIN DEĞERİ : 194.530,60 TL
KARAR TARİHİ : 17/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/05/2022

Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 04/04/2016 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesi ekinde sunmuş oldukları … … Gazetesi örneğinde de görüldüğü üzere müvekkili şirketin eski unvanının ….. olduğunu, borçlu şirket ile müvekkili şirket arasındaki 21.06.2012 tarihli sözleşmeden kaynaklı cari hesap alacağı (bakiye fatura alacağı) nedeniyle 194.530,60.-TL borcun takip tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsili amacıyla, davacı müvekkili şirket adına Ankara 4. İcra Müdürlüğü’nün 2016/6104 E sayılı dosyası kapsamında icra takibi başlatıldığını, borçlu şirketin 22.03.2016 tarihli itiraz dilekçesi ile ödeme emrinde yazılı alacağın tamamına faiz ve ferilerine itiraz ettiğini, borçlunun itirazı üzerine icra takibinin durduğunu, borçlu şirketin itirazının haklı ve yerinde olmadığını, takip tarihi itibariyle borçlu şirketin müvekkili şirkete 194.530,60.-TL sözleşmeden kaynaklı cari hesap (bakiye fatura) borcu bulunduğunu, borçlunun kötü niyetli hareket ettiğini, gerek görüldüğünde tarafların ticari defterlerinin bilirkişi marifetiyle incelenmesi sonucunda gerçeğin ortaya çıkacağını ileri sürerek, davalı borçlunun takibe yaptığı itirazın 194.530,60.-TL üzerinden iptaline, borca haksız ve kötü niyetli olarak itiraz eden davalı/borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen 09/05/2016 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın haksız ve hukuki mesnetten yoksun davasının reddi gerektiğini, müvekkili şirket tarafından muhasebe defter ve kayıtlarında yapılan incelemeler neticesinde davacı şirket tarafından müvekkili şirkete 810.205,59.-TL tutarında fatura tanzim edildiğini, bu faturaların müvekkili şirket tarafından 635.460,00 TL’sinin çek ile 79.356,16 TL’sinin banka havalesi ile 126.409,00 TL’sinin elden imza karşılığında, 98.519,97 TL’sinin de çeşitli bankalardan havale yapılmak suretiyle ödendiğini, 98.519,97 TL ödemeye ilişkin 4 adet dekontu dosyaya ibraz etmekle kalan kısmın havalesine ilişkin dekontların ilgili bankalardan talep edilmiş olduğundan bilahare dosyaya sunulacağını, davacı şirkete gönderilen ödeme emrinin borcun sebebi kısmında belirtili 07.07.2012 – 30.03.2013 tarihleri arasındaki fatura toplamının müvekkili şirket kayıtlarında 810.205,59 TL olup müvekkili şirket tarafından davacı şirkete toplamda 939.745,13 TL ödeme yapıldığını, hâl böyle iken müvekkili şirketin davacı şirkete hiçbir borcu bulunmamakla birlikte davacı şirketin, müvekkili şirkete 129.539,54 TL borcu bulunduğunu, bu miktarın tahsiline ilişkin davacı şirket aleyhine yasal takip başlatma haklarını saklı tuttuklarını savunarak, davanın reddi ile davacı şirket aleyhine % 20’den az olmamak üzere haksız takip tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı şirkete tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 5. Asliye … Mahkemesi’nin 08/10/2019 tarih 2016/329 Esas ve 2019/891 Karar numaralı kararında özetle; dava, taraflar arasındaki taşeronluk sözleşmesinden kaynaklanan ve ödenmeyen cari fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
Dava ve cevap dilekçesi, icra takip dosyası, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre;
Taraflar arasında eser sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap ilişkisi bulunduğu, davacı tarafından başlatılan ilamsız takibe davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine eldeki davanın açıldığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ise sözleşmeden doğan davacı alacağının ödenip ödenmediği noktasında toplandığı anlaşılmaktadır. Zira:
Taraflar arasında eser sözleşmesi mevcut olup, eser sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklarda akdi ilişkinin varlığını ve işin yapılıp teslim edildiğini kanıtlama mükellefiyeti yükleniciye ait ise de, davalı vekili cevap dilekçesinde, akti ilişkiyi ve davacı tarafından yapılan imalatı kabul etmiş ve ödemenin yapıldığını hatta fazla ödeme iddiası bulunduğunu bu hususta yasal haklarını saklı tuttuğunu savunmuştur. Bu hale göre, eldeki davada ispat yükü davalı taraf üzerinde olup, davalı taraf borcun(işin bedeli) ödediğini ispatlamak durumundadır.
Mahkememizce yargılama esnasında aldırılan ilk bilirkişi raporu içeriğine göre; tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde; tarafların ticari defter belgelerinde yer alan hesap bakiyelerinde mutabık olmadıkları, yapılan incelemeler sonucunda, davacı şirketin, davalı şirkete 2012 ve 2013 yıllarında 810.205,60 TL tutarında fatura düzenlediği, düzenlenen bu fatura tutarlarının tarafların ticari defter kayıtlarında eksiksiz olarak yer aldığı, davalı şirketin ise bu fatura bedellerine karşılık, davacı şirkete 2012 ve 2013 yıllarında 838.965,00 TL tutarında ödemelerde bulunduğu, bu ödemelerin 798.265,00 TL’sının davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı belgelere dayalı ödemelerden olduğu, yine bu ödeme tutarlarından 40.700,00.-TL’ sinin ise davalı şirket kayıtlarında yer almayan, ancak davacı şirketin kayıtlarında yer alan ödemelerden oluştuğu belirtilerek davalı … Şirketinden 06/04/2016 dava açma tarihi itibariyle (838.965,00-810.205,60) 28.759,40.-TL tutarında alacağının oluştuğu belirtilmiştir.
İncelenen bilirkişi raporu içeriğine göre, taraflar arasında ihtilaflı olan(ödemeye ilişkin) hususların değerlendirilmeksizin salt defter kayıtları değerlendirilmek suretiyle rapor tanzim edildiği anlaşılmakla, bu raporun hükme esas alınması olanaklı görülmemiştir.
Davalı şirketin ödeme iddiasına delil olarak ileri sürdüğü hususlar belirli başlıklar halinde belirtilmiş olup, buna göre davalı tarafça;
-Ödemelerin büyük kısmının çek ödemesi olarak yapıldığı, davalı şirket tarafından verilen çeklerin davacı şirket yetkilisi olan dava dışı …’e teslim edildiği ve toplam 204.460,00 TL tutarındaki bedelin bu şekilde ödenmiş olduğu,
-Davacı firma yetkilisi ve çalışanı olan dava dışı …’e elden imza karşılığı ödemeler yapıldığı,
-Davalı tarafından dava dışı … bilgisayar isimli firmaya, davacı adına 18.830 TL’lik ödeme yapıldığı, satın alınan ürünün davacı tarafından teslim alındığı, bu ödemenin hesaplamaya dahil edilmesi gerektiği,
-Davalı şirketçe, davacı şirket çalışanı olan dava dışı … ve … isimli işçilere maaş ödemesi adı altında 1.305,68.-TL ödeme yapıldığı hususlarının ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır.
Bu kapsamda mahkememizce, ilgili bankalara ve firmalara müzekkere yazılmış, … … kayıtları getirtilmiş, SGK kayıtları dosya içerisine kazandırılmıştır. Buna göre; çeklerle yapılan ödeme savunması bakımından yapılan değerlendirmede;
…, …. gelen müzekkere cevaplarına göre, davalı şirket ödeme kayıtlarında bulunan ancak davacı şirket (Tahsilat) kayıtlarında olmayan çeklerin lehdar hanesinde davacı şirketin yer aldığı yine çeklerin davacı şirket tarafından dava dışı firmalara ciro edildiği ve ilgili çeklerin (50.000,00+50.000,00+50.000,00+19.460,00+35.000,00)= 204.460,00 TL toplam tutarı olan bedelin ödenmiş olduğu anlaşılmıştır.
Davacı şirket vekilince çek üzerinde yer alan imza ve kaşe bilgilerinin sahte olduğu ileri sürülerek, grafikolojik inceleme talep edilmiş ise de; çeklerin teslim tutanağı ile ve imza karşılığında 08.10.2012 tarihinde … isimli kişiye teslim edilmiş olduğu, adı geçen şahsın 27.07.2012 tarihinde davacı şirketin bir kısım hisselerini devralmak suretiyle şirket ortağı sıfatına sahip olduğu, daha sonrasında ise 01.09.2013 tarihinde 10 yıllığına yetkili müdür olarak atandığı, yine davacı şirket kayıtlarında yer alan ancak davalı kayıtlarında yer almayan ödemeler toplamı 40.700 TL’nin 36.200 TL’ sinin nakit olarak … isimli kişiye yapılmış olmasına rağmen bu ödemelerin davacı kayıtlarına işlenmiş olması hususları nazara alındığında, davacı vekilinin grafikolojik inceleme talebi yerinde görülmemiş, çek bedelleri toplamı 204.460,00 TL bakımından ödeme iddiasının ispat edildiği kanaatine varılmıştır.
Dava dışı … …. yapılan ödeme savunması bakımından yapılan değerlendirmede;
Davacı vekilince, davalı tarafından dava dışı … Bilgisayara yapılan ödemenin gerçeğe uygun olmadığı, davalı tarafın yaptığı ödemede kendi adlarını kullandığı, taraflarınca bir cihaz teslim alınmadığı ileri sürülmüş ise de; dava dışı … Bilgisayarca mahkememizce yazılan müzekkereye 29.03.2018 tarihli ve 15.02.2019 tarihli cevaba göre; 29.11.2012 tarihinde, kendilerine ödenen 18.830,00 TL’lik havaleye istinaden, projeksiyon cihazı satışı yapıldığı ve cihazın fatura adresine teslim yapılması talebinde bulunulduğu için ”…’ adresine teslim edildiği ve sevk irsaliyesinde teslim alan kişi … olarak göründüğünün belirtilmiş olduğu, taraflar arasında davaya konu sözleşme ilişkisi dışında bir ticari ilişkinin bulunmadığı da nazara alındığında, davalı tarafça 18.830,00 TL tutarındaki bu ödemenin de cari hesap ilişkisi bakımından ‘ödeme’ olarak kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davacı şirket çalışanı olduğu ileri sürülen dava dışı … ve … isimli işçilere maaş ödemesi adı altında yapılan ödemeler bakımından yapılan değerlendirmede ise; Her ne kadar davalı şirketçe, davacı şirket işçisi olduğu öne sürülen … ve … isimli kişiler adına maaş ödemesi adı altında toplam 1.305,68.TL ödeme yapıldığı ileri sürülmüş ise de, mahkememizce getirtilen SGK kayıtlarına göre, davacı şirketin 2013/ Ekim Kasım Aylarına ait SGK hizmet listelerinin incelenmesinde bu isimlerin davacı şirket çalışanı olmadığının tespit edilmiş olması nedeni ile toplam 1.305,68 TL bakımından ödeme iddiasının yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Mahkememizce yapılan araştırma neticesinde toplanan belgeler ışığında yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, Mali Müşavir bilirkişiler Sn…. ve Sn….tarafından tanzim edilen raporda özetle; davacı şirket kayıtlarında yer alan ancak davalı şirket kayıtlarında yer almayan ödemeler toplamı olan 40.700,00 TL, çekle yapılan ödemeler toplamı 204.460,00 TL ile … bilgisayara yapılan ödeme miktarı nazara alındığında, 30.065,08.-TL tutarında davalı şirketin davacıya fazla ödeme yapmış olduğu ve davalı şirketin alacaklı olacağı, dava dışı işçiler adına yapılan ödemelerin sayın mahkemece geçerli sayılmaması halinde ise 28.759,40.-TL tutarında davalı şirketin fazla ödeme yapmış olacağı ve davacıdan alacaklı olacağı belirtilmiştir.
Mali Müşavir bilirkişiler tarafından tanzim edilen 06.09.2019 tarihli rapor içeriği mahkememiz denetime ve dosya kapsamına uygun olmakla hükmün tesisinde esas alınmış olup, buna göre, davalının borcun ödendiği hususunda ispat yükümlülüğünü yerine getirdiği anlaşılmakla, davanın reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili 18/12/2019 havale tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, huzurdaki dosyada ihtilaf konusu hususların iki başlıkta toplandığını, birincisinin davalı şirketin, dava dışı …’a teslim ettiği toplam beş adet çek vasıtasıyla müvekkili şirkete yaptığını iddia ettiği 204.460,00 TL’lik ödemeye ilişkin olduğunu, bu konuda mahkemenin, davalının çekler vasıtasıyla yaptığını iddia ettiği ödemelerin ispatlandığını kabul etmiş ise de bu değerlendirmenin hatalı olduğunu zira dava dışı …’un söz konusu tarihlerde müvekkili şirketin yetkilisi olmadığını ve müvekkili şirket adına tahsilat yapma temsil yetkisinin bulunmadığını, …’un çeklerin verildiği tarihte davalı şirketin sigortalı çalışanı olduğunun ispatlandığını ve söz konusu çeklerin bu sebeple müvekkiline ulaşmadığından defter kayıtlarına işlenmediğini, bu sebeple beş adet çek ile yapılan ödemelerin müvekkiline yapılmış olarak kabul edilemeyeceğini, yine dosya içerisinde sadece üç adet çeke ilişkin teslim tutanağı olduğunu, iki adet çek ile ilgili teslim tutanağı olmadığı halde bu çeklerin de …’a teslim edildiğinin kabul edildiğini, bu değerlendirmenin de hatalı olduğunu, yine bu kabulün dayanaklarından birinin müvekkili şirket kayıtlarında yer alan fakat davalı şirket kayıtlarında yer almayan 40.700,00 TL’lik ödemenin 36.200,00 TL’sinin nakit olarak dava dışı …’a yapılmış olması olduğunu, bu hususun kabulünün mümkün olmadığını, davalı şirketin kendi sigortalı çalışanı ile gönderdiği ve müvekkili şirkete ulaşan ödemelerin müvekkili şirket tarafından deftere kaydının yapıldığını ancak bu şekilde yapılan ödemelerin kabul edilip deftere işlenmiş olmasının bu yolla gönderilen diğer tüm ödemelerin de müvekkili şirkete ulaşacağı anlamına gelemeyeceğini, sonuç olarak dava dışı … aracılığıyla yapılan ödemeler gerekçe gösterilerek söz konusu çeklerin de müvekkili şirkete ulaştığının kabulü ile hüküm kurulmasının usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, çekler üzerindeki ciroların hiçbirinin müvekkili şirket yetkililerine ait olmadığını ve bu sebeple imza incelemesi yapılmasını talep ettiklerini ancak mahkemece bu taleplerinin reddedildiğini, bu sebeple bu ödemelerin kabulü ile davanın reddine karar verilmiş olmasının haksız olduğunu,
Yine dava dışı … Bilgisayar’a yapılan ödemeleri kabul etmediklerini, ticari hayatın olağan akışına aykırı olan bu ödemeyi kabul etmelerinin mümkün olmadığını, … Bilgisayar’a yazılan müzekkereye verilen cevapta sevk irsaliyesinde malı teslim alan kişinin … olarak göründüğünün belirtildiğini oysa ki müvekkili şirket bünyesinde bu isimde bir yetkili veya çalışan olmadığını, bu konuda SGK hizmet dökünümün celbini talep ettiklerini, mahkemece bu talepleri hakkında da karar verilmediğini, bu sebeple mahkemenin söz konusu miktarı da ödeme olarak kabul etmesinin hukuken kabul edilemez olduğunu, sonuç olarak davalı şirketin ödeme iddiasını somut bir belgeyle ispatlayamadığı halde mahkemece ödeme iddiası sabit görülerek davanın reddine karar verilmiş olması sebebiyle istinaf başvurularının kabulüne ve mahkeme kararının kaldırılarak davalarının kabulüne karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili tarafından davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvuru dilekçesine karşı dosyaya herhangi bir cevap dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinden kaynaklı fatura alacağının tahsili amacıyla davalı hakkında yapılan icra takibine davalının yaptığı itirazın iptali, takibin devamı ve inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece taraf ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi ve yapılan yargılama sonucunda, taraf ticari defterlerinin 2012 yılı defter-i kebir dışında usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, davacı yüklenicinin düzenlemiş olduğu 810.205,60 TL’lik faturanın her iki tarafın da ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı şirket kayıtlarında yer alan ancak davalı şirket defter kayıtlarında yer almayan toplam 40.700,00 TL’lik ödemeler ve davalının keşide ederek davacıya verdiği toplam 204.460,00 TL tutarındaki çeklerin de ödendiğinin tespiti ile bu çekle yapılan ödemelerin de mahsubu gerektiğinden çek ile yapılan ödemeler yine … Bilgisayar’a davacı adına yapılan ödemelerin mahsubu sonucunda davalının takip tarihi itibariyle davacıya borcunun kalmadığı, bilakis davalının davacıya 28.759,40 TL tutarında fazla ödemesi bulunduğu, kabul edilerek davanın reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı vekilinin yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece yukarıdaki yasal düzenlemelere uygun olarak dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, davalı tarafından davacı adına düzenlenerek verilen beş adet çekin verildiği, dava dışı …’un, çeklerin verildiği tarihte davalı şirketin sigortalı çalışanı olduğu anlaşılmakta ise de bu tarihten kısa bir süre önce davacı şirket çalışanı olduğunun anlaşıldığı gibi çeklerin teslim tarihinden sonra da davacı şirkette pay satın almak suretiyle ortak olduğu ve şirket yetkili müdürü olduğu, yine çeklerle aynı dönemde dava dışı …’a elden yapılan ödemeleri davacı şirketin kabul ettiği ve yapılan bu ödemeleri davacı şirketin ticari defterlerine işlediği, bu sebeple çeklerin de davacı şirketçe kabul edilerek davacı şirketçe ciro edildiğinin kabulü gerektiği ve çeklerin ödenmiş olduğu da anlaşılmakla … Bilgisayar’a davacı adına yapıldığı söylenen 18.830,00 TL’lik ödemenin mahsup edilmemesi halinde dahi davalı şirketin davacıya fatura bedelinden 9.929,40 TL daha fazla ödemede bulunduğu, bu sebeple takip tarihi itibariyle davalı şirketin davacıya borcunun bulunmadığı anlaşılmakla ileri sürülen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1 – Ankara 5. Asliye … Mahkemesi’nin 08/10/2019 tarihli 2016/329 Esas-2019/891 Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2 – Davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olduğundan alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harç bedelinin mahsubu ile kalan 36,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harç bedelinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3 – Davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4 – İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5 – Kararın dairemizce taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 17/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.