Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/883 E. 2021/1053 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-b-1 Maddesi Uyarınca Başvurunun Esastan Reddine)

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/01/2019
NUMARASI :….
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı Tazminat
KARAR TARİHİ : 11/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/11/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkin davada, mahkemece davanın davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; davalı …… teklif bedel üzerinden müvekkilinin ihale edilerek taraflar arasında 27/03/2014 tarihinde sözleşme imzalandığını, işin yer tesliminin 04/04/2014 tarihinde yapılarak tesis inşaatında çalışmalara başlandığını, işin süresinin 500 gün olarak belirlendiğini, yani tasdikli iş programında işin bitim tarihinin 16/08/2015 olarak belirlendiğini, müvekkili şirket tarafından üstelenilen işin yapımı devam ederken 18/08/2016 tarihinde tasfiye edildiğini, müvekkilinin tarafı olmadığı nedenlerden dolayı 05/09/2016 tarihinde tasfiye geçici kabulünün yapıldığını ve 20/09/2016 tarihinde onaylandığını, işin ifasının imkansızlaştığını, müvekkilinin söz konusu iş için gerek maddi gerek altyapısal tüm hazırlıkları yaptığını tüm iş ve yatırım planını işin tamamlanması üzerine kurduğunu ancak davalının kusurlu eylem ve işlemleri nedeniyle işin yarıda bırakılması nedeniyle menfi ve müspet zarara uğradığını, davalının müvekkilinin zararlarını gidermekle ayrıca tazminat ödemekle mükellefi olduğunu, davalının kusursuz sorumluluk kapsamında müvekkilinin zararlarını karşılamaktan sorumluğu olduğu gibi kusurlu sorumluluğu ile de tazminat ödeme zorunluluğunda bulunduğunu belirterek, şimdilik menfi ve müspet zararlar karşılığı olarak 5.000,00-TL ile davalının kusuru nedeniyle şimdilik 5.000,00 TL tazminatın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; davanın itiraz ve hak düşürücü süreler geçtikten sonra açıldığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının yasaya aykırı olduğunu, söz konusu işin toplam 10.000.000 TL olan finansmanının %50’sinin müvekkili tarafından karşılanmakta olduğunu, söz konusu iş 27/03/2014 tarihinde davacıya 7.166.154,66-TL teklif bedeli üzerinden sözleşme imzalandığını, 31/03/2014 tarihinde de yer teslimi yapıldığını….. sayılı kararı ile imar çalışmaları tamamlanıncaya kadar ve boru cinsinin değiştirilmesi için davacı firma yüklenimindeki 7.166.154,66-TL bedelli sözleşmenin … Bankasının finansmana devam etmesi kaydıyla tasfiye edilmesinin uygun görüldüğüne ilişkin karar alındığını, …. 04/12/2015 tarih ve …. nolu kararı ile yüklenici firmaya yapılan ödemeden sonra artan ödeneğin işin tamamlanabilmesi için … aktarılmasının uygun görüldüğüne karar verildiğini, yüklenici firmanın 22/07/2016 tarihli yazısı ile söz konusu işin tasfiyesinin yapılmasını talp ettiğini, tasfiye yapılırken tasfiyeye ilişkin herhangi bir dava açmayacaklarını, sözleşme eki Yapım İşleri Genel Şartnamenin 21/5 maddesi hükmü dışında maddi manevi ve hukuki herhangi bir talepte bulunmayacalarını taahhüt ettiklerini, söz konusu işin imansız hale gelmesi, bu durumun yüklenicinin taahhüdünü sözleşme ve ekleri hükümlerine göre yerine getirilmesine engel nitelikte olması, yüklenicinin 22/07/2016 tarihli yazısı, …. 09/06/2016 tarihli olurları gereğince Sivas Bölge Müdürlüklerinin 18/08/2016 tarih ve … sayılı oluru ile işin tasfiye olduğunu, yüklenici firmanın bütün süreçleri ve kapsamı itirazsız olarak imzalayarak kabul ettiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesin istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “davacı tarafından her ne kadar davalı aleyhine aralarındaki eser sözleşmesinin haksız olarak sonlandırılarak tasfiye edilmesinden dolayı müspet ve menfi zarar talepli mevcut dava açılmış ise de dosya kapsamında tarafların arasındaki sözleşmenin davacı ya da davalı tarafından haksız feshedildiğine ilişkin herhangi bir kaydın bulunmadığı, sadece taraflar arasındaki sözleşmenin davacı ve davalının talepleri doğrultusunda karşılıklı olarak tasfiye edildiği, her ne kadar davacı tarafından tasfiyenin müvekkili tarafından talep edilmediği beyan edilmiş ise de davalının dosyaya cevap dilekçesinin EK-1’in de sunduğu 22/07/2016 tarihli yazı göz önüne alındığında davacının da söz konusu işin tasfiyesini talep ettiğinin açıkça anlaşıldığı, bu çerçevede taraflar arasındaki eser sözleşmesinin karşılıklı olarak anlaşma dahilinde sonlandırılarak tasfiyesinin sağlandığı görülmüş olup tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki sözleşmenin karşılıklı olarak anlaşma dahilinde sonlandırılarak tasfiyesi sağlandığından ortada davacı ya da davalı tarafından yapılmış haksız bir feshin bulunmadığı, bundan dolayı davacının haksız feshin sonuçlarından olan menfi ve müspet zararları davalıdan istemeyeceği” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davalı idarenin basiretli davranmayarak davacıyı zarara uğrattığını, davalının kusurlu olduğunu, davaya konu talepler ile ilgili olarak davacıya bir ödeme yapılmadığını, davacının imzaladığı 22/07/2016 tarihli belgenin işin tasfiyesinin yapılması için düzenlendiğini, doğmamış bir haktan feragat edilemeyeceğini, bu belgenin geçersiz olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, her ne kadar sözlü yargılama duruşması davacı vekilinin yokluğunda yapılmış ise de bu hususun istinaf sebebi yapılmadığı, kararda esas itibariyle bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile hazine’ye irat kaydına.
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 11/11/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.