Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/882 E. 2021/1060 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a-6 Maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Mahkemesine Gönderilmesi)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/02/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 11/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/11/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesine dayalı eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; müvekkili şirketin davalı … Kurumu ile yaptığı sözleşme gereği davalıya … … tasarım ve kodlama hizmeti verdiğini, üstlenilen işin üç aylık bir sürece yayıldığını, site geliştiriminin … nin kendi alan adı üzerinde yani trtspor.com adresinin alt alan adında … adresinde gerçekleştiğini, projeye ana siteden başlanacakken … nin isteği üzerine … … Ligi ve … … alt siteleri tasarım, arkayüz tasarım, panel kodlama işlemleri yapıldığını, ve bunların yayına alındığıni, daha sonra bu sitelerin ….. ve ….. uygulamalarının istendiği bu süreçte onlarında çalışmasının yapıldığı, site tasarımı kodlaması üzerine sürekli revizyonlar verildiğini, bu revizyonlar gerçekleştirilirken halen çalışan site içerisinde ki kodlama değişikliklerinin de müvekkil tarafından yapıldığı, … … sitesindeki bileşenler (canlı skor sayfası, maç merkezi) için müvekkilden alternatiflere istendiğini, … firmasının önerildiği, bu şirket ile yapılan görüşme sonunda, … nin yeni medya yetkililerinin istekleri ile … ligi ve … sayfalarına bu sistem entegre edilip faturasının müvekkil tarafından kesildiğini, aylarca süren geliştirme çalışmaları sonunda test çalışmalarından sonra … … … sitesinin yayına alınmak üzere … … … birimi tarafından onaylanarak … …… gönderildiğini, davalı şirkete verilen hizmet karşılığında 413.000,00 TL bedelli 01.07.2016 günlü …. numaralı faturanın kuruma gönderildiğini, faturaya süresinde itiraz edilmediği gibi iade de edilmediğini, bu şekilde içeriğinin kabul edilmiş sayılacağını, bu konuda yerleşik yargıtay içtihatları bulunduğunu, davalının hizmeti satın almadıkları yönündeki itirazlarının yerinde olmadığını, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinin şekle bağlı olmadığını, taraflar arasındaki mali yazışmalar dikkate alındığında, taraflar arasında ilişki bulunmadığına dair itirazların yerinde olmadığını, hizmetin verildiğine dair, mail yazışmaları, fotoğraflar ve faturalardan da hizmetin verildiğinin anlaşılacağını, … nin … olarak adlandırdığı … tasarımım bir yıl boyunca bütün dünyadan erişim sağlanacak şekilde kullanıldığını, bu nedenle … olarak nitelendirilemeyeceği, alacağın ödenmemesi üzerine, tahsili için Ankara 17. İcra Müdürlüğünün …. sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalı kurumun takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptalini ve takibin devamını, davalının %20 den aşağı olmak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; davacı şirketten hizmet satın almadıklarını, düzenlenen faturaya 8 günlük yasal süre içinde iade edildiğini, diğer yandan itiraz edilmemesinin faturanın kabul edildiği anlamına gelmediğini, taraflar arasında bir borç ilişkisi bulunmadığını, bu nedenle faturanın iade edilmesi halinde düzenleyenin bu borç ilişkisini ispat etmesi gerektiğini, davacı şirket tarafından müvekkil … ye bir … hizmeti sunulduğunu, … için hizmet ödeneceğine ilişkin bir sözleşme şartı bulunmadığını, davacıya borçlarının bulunmadığını, davacı şirket tarafından üretilen … nun kısa bir süre kullanıldığını, ancak memnun kalınmadığı için satın alınmadığını, davacıdan … …….. Hizmetini satın almalarının söz konusu olmadığını, davacının bunu yazılı belge ile ispatlaması gerektiğini, posta ve e postaların delil olarak kullanılamayacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini, %20 den aşağı olmamak üzere hesap edilecek kötüniyet tazminatının davacıdan tahsili ile müvekkil kuruma verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “Davacı şirket taraflar arasında bir eser sözleşmesinin bulunduğunu iddia ederken, davalı şirket, taraflar arasında yazılı bir akit bulunmadığı, taraflar arasında kurulmuş bir sözleşme bulunmadığını iddia ederken, bir yandan da davacı şirketten … istendiği ve bu demonun üç ay gibi bir süre yayında tutulduğunu kabul etmektedir. Bilirkişi raporuyla davacı şirketin hazırlayarak … ye verdiği demonun kullanılan iş gücüne göre değerinin 42.000,00 TL edeceği, hazırlanan ara yüz ve arka yüz programının kar dahil edildiğinde değerinin 84.000,00 TL edeceği bildirilmiştir.
Somut olayda dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak isteminden ibarettir. Eser Sözlemesi Türk Borçlar Kanunun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, sıhhat şekline ve ispat şekline bağlanmamıştır. Başka deyişle sözleşme sözlü olabileceği gibi, yazılıda belirlenebilir. Davalı … davacı ile sözleşme imzalanmadığını bildirmişse de, verdikleri dilekçelerde, davacı şirketten … istendiğini ve demonun 18.09.2015 ila 01.03.2016 tarihleri arasında yayında tutulduğunu kabul etmiştir. Yazılı sözleşme olmadığı için … hazırlama zorunluluğu var mı varsa fiyatının ne olduğu konusunda taraf beyanları uyuşmadığından, sektörün teamüllerine gitmek gerektiği anlaşılmış, bu konuda alınan bilirkişi raporuyla, somut olaylara dayalı emsal istendiğinden proje için bir adet tam zamanlı ön yüz geliştiricisi bir adet tam zamanlı arka yüz geliştirici bir adet yarı grafiker ve bir adet yarı zamanlı proje yöneticisinin var olduğunu ve iki ay süre ile projeyi geliştirdiği, var sayılarak, ön yüz geliştirici %100, arka yüz geliştirici %100, grafiker %50 ve proje yöneticisinin %50 bu halde üç adamın iki ay efor sarf etmesi gerektiği, kişi başı ortalama 7.000,00 TL maaş aldığı varsayılırsa personele maliyetinin 42.000,00 TL olduğunun kabul edilebileceği, bunun üzerine varsa belirtilen ek maliyetler ve üzerine firma tarafından belirlenecek firma karının eklenebileceği, firmanın %100 kar eklemiş olduğunu varsayarak bedelin en az 84.000,00 TL olabileceği saptanmış, bu rakamın davacı tarafından üretilen işin bedeli olabileceği, İş sahibi … nin bu bedeli yüklenici davacıya ödemek zorunda olduğu” gerekçesi ile, davanın bahsedilen miktar üzerinden kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacı tarafından kesilen fatura ile ilgili olarak, davalının bir itirazda bulunmadığını, faturanın iade edildiği ile ilgili savunmanın doğru olmadığını, davacının davalıya … hizmeti sunmadığını, davalı kurumun söz konusu yazılımı 6 aya yakın bir süre kullandığını, bilirkişi kurulunun ek raporunda yer alan hesaplamaların eksik ve yetersiz olduğunu, sadece personel maliyeti gözetilerek hesaplama yapılamayacağını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacı tarafından düzenlenen faturanın 01/07/2016 günü davalıya tebliğ edildiğini, davalının süresi içerisinde faturaya itiraz edip faturayı iade ettiğini, davacının iddia ettiği gibi … tasarımı ve kodlama hizmeti satın alınmadığını, davacı şirketin Test / … hizmeti sunduğunu, davacının istediği 413.000,00 TL’nin fahiş olduğunu, davacı aleyhine kötüniyet tazminatı hükmedilmesi gerektiğini, davalı aleyhine icra inkar tazminatı hükmedilmesinin de yanlış olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşme niteliği itibariyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, davacı taşeron, davalı yüklenicidir. Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği, tam olarak iki tarafa borç yükleyen sözleşmedir.
1- 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre; fatura, emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (213 sayılı VUK 229. md.). Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir” (TTK 21/1). Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (TTK 21/2). Sözleşme ilişkisi kapsamında fatura düzenlenmesi, tek başına sözleşmenin varlığını ve faturadaki işlerin yapıldığını kanıtlamaya yetmez ise de, sözleşme ilişkisinin kanıtlanması halinde veya ihtilafsız olması halinde, sözleşme gereğince düzenlenmiş olan ve süresinde itiraz edilmeyen faturadaki miktar kesinleşir. (Yargıtay 15. HD 19.02.2018 gün, 2016/4742 E 2018/652 K sayılı ilamı) Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK’nın 222. maddede yer almaktadır. Ticari defterlerin delil olarak incelenmesi yönünden HMK’nın 219 ve 220. madde hükümleri de gözetilmelidir. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. Fatura karşı tarafça ticari defterlerine kayıt edilmiş ise burada delil olan fatura değil ticari defterlerdir. Ticari defterler uyumlu olmadığı için lehe delil değeri bulunmasa da karşı çıkılan faturanın ticari deftere kayıt edilmiş olması halinde ticari defter aleyhe delil oluşturacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacı davalıya … tasarım ve kodlama işi yaptığını, iş bedeline ilişkin olarak davalıya 01/07/2016 tarihli ve 413.000,00 TL bedelli faturayı gönderdiklerini, davalının iş bedelini ödemediğini iddia ederken, davalı davacının … hizmeti sunduğunu, gönderilen faturanın davalı defterlerine işlenmediğini, faturanın süresi içinde iade edildiğini savunmuştur. Mahkemece davacının gönderdiği faturaya davalı tarafça süresinde itiraz edildiği, davacının yaptığı iş bedelinin bilirkişi heyetince 84.000,00 TL olarak hesaplandığı gerekçesiyle bu miktar üzerinden davanın kabulüne ve icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. Davalının düzenlediğini iddia ettiği 11/07/2016 tarihli ( 8 günlük itiraz süresinin son günü hafta sonuna isabet ettiği için süresinde düzenlendiği görülen) faturanın iadesine ilişkin belgenin davacı tarafa tebliğ edilip edilmediği mahkemece araştırılmamıştır. Başlı başına iade yazısı hazırlanması karşı tarafa tebliğ edilmediği sürece faturaya itiraz edildiği anlamına gelemez. Bu itibarla mahkemece davalının söz konusu yazısının davacıya tebliğ edilip edilmediği araştırılmalı, a) iade yazısının davacıya tebliğ edilmediğinin anlaşılması halinde; yukarıda açıklandığı üzere fatura içeriğinin kesinleşeceği gözetilmeli, b) iade yazısının davacıya tebliğ edildiğinin belirlenmesi halinde ise; bilgisayar mühendisi, eser sözleşmeleri konusunda uzman bilirkişi ve mali müşavir bir bilirkişiden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, davacının davalıya yaptığı işin … mahiyetinde olup olmadığı, davalının söz konusu yazılımı ne kadar süre kullandığı, davacının yapmış olduğu işin bedelinin işin yapıldığı yıl ve o mahaldeki serbest piyasa fiyatlarına göre ne kadar edebileceği hususlarının incelendiği bilirkişi raporu almak ve hasıl olacak sonuca göre bir karar vermektir.
2- Davalı vekilinin icra inkar tazminatı verilmesine yönelik istinaf nedeninin incelenmesinde; İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nın 07.06.2006 tarihli ve 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı). Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Yapılan yargılama sürecinde icra takip dosyası getirilmiş, tarafların göstermiş oldukları kanıtlar toplanıp, bilirkişiden raporlar alınmış, alacak-borç durumu yargılama sonucu alınan bilirkişi raporuna göre belirlenmiştir. Bu durumda dava, konusu itibariyle yargılamayı gerektirir özellik arzetmektedir. Takibe konu edilen alacak likit değildir. Bu nedenle mahkeme kabulüne göre de, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yönünde hüküm kurulması da doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. nolu kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 11/11/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.