Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/881 E. 2022/460 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/881 Esas
KARAR NO : 2022/460 Karar (İnceleme aşamasında/Duruşmasız)
(Kararın kaldırılarak dosyanın mahkemesine
gönderilmesi/HMK m.353/1-a.4,6)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/09/2019
NUMARASI : 2016/313 Esas-2019/958 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
İHBAR OLUNAN :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 10/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/05/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davasında mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 06/04/2016 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 20.01.2014 tarihli taşeronluk sözleşmesi akdedildiğini, söz konusu sözleşmede, … A.Ş. Ankara Genel Müdürlüğü Ek Hizmet Binası’nın yapılması işi kapsamında davacı tarafından “52 metrelik çelik kule” yapılması işinin üstlenildiğini, çelik kulenin yapımı işinin tamamlandığını, sözleşme bedelinin KDV hariç 130.000,00 TL olduğunu (KDV dahil 153.400,00 TL), davalı tarafından işin teslimine ilişkin uygun şartlann sağlanmadığını ve 100.000,00 TL’lik bir ödeme yapılmasına rağmen bakiye 53.400,00 TL’lik meblağın ödenmediğini, işi teslime ve montaja hazır olduklarını ve bakiye bedelin ödenmesini bildirmek için davalıya Yenimahalle 3. Noterliği’nden 29.08.2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname gönderildiğini, davalının ihtamameye olumsuz cevabı üzerine, bakiye 53.400,00 TL’lik alacağın tahsili için davalı hakkında 07.03.2016 tarihinde Ankara 1. İcra Müdürlüğü’nde 2016/15069 esas sayılı takip başlatıldığını, davalı tarafından 2016/5069 esas sayılı takibe 14.03.2016 tarihinde haksız itirazda bulunulduğunu belirterek davalı tarafından yapılan takibe yapılan haksız itirazın iptaline, takibin devamına, 2017/15069 esas sayılı dosyaya konu 64.266,90 TL (faiz dahil) meblağ üzerinden %20’lik icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen 06/06/2016 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 20.01.2014 tarihinde akdedilen taşeronluk sözleşmesinde, her ne kadar işin anahtar teslim süresi için iki ay öngörülmüş olsa da, idare tarafından 4 (dört) adet cezasız ek süre ile iş bitiminin 30.06.2015’e kadar uzatıldığını, süre uzatımlarının davacı tarafa bildirildiğini ve bu hususa ilişkin davalı tarafa herhangi bir kusur yüklenemeyeceğini, taraflar arasında akdedilen taşeronluk sözleşmesinde, süre bakımından idarenin yüklenici olan davalıya vereceği sürenin esas alınacağının ve bu sürenin bağlayıcı olacağının hükme bağlandığını, davalı tarafla idare arasında imzalanan ana sözleşmenin, inşaat %80 seviyelerindeyken idare tarafından tek taraflı olarak l7.08.20l5’te feshedildiğini, sözleşmenin feshi halinde taşeronun bu feshe riayet etmesi gerektiğini, dolayısıyla davacının o vakte kadar yaptığı iş bedellerini alabileceğini, bu bedele ilişkin ödemenin zaten yapılmış olduğunu, ancak davacı tarafından iddia edilen bakiye alacağa ilişkin herhangi bir iş/teslim yapılmadığını, dolayısıyla muacceliyet kesbetmeyen bir alacak için davalı tarafa borç yüklenemeyeceğini, davacı tarafindan iddia edilen bakiye alacağın kesinleşmesi halinde, bu bedelin eser sözleşmesini tek tarallı haksız fesheden idare tarafından ödenmesi gerektiğini, davalı tarafından bu tarz durumlar öngörülerek, idareye karşı Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/302 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini ve masraf ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/09/2019 tarih 2016/313 Esas ve 2019/958 Karar numaralı kararında özetle; dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili için yürütülen icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
2004 sayılı İİK’nın 67/1. fıkrası gereğince, takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Ankara 1. İcra Dairesi’nin 2016/5069 Esas sayılı icra dosyası ile Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/302 Esas sayılı dosyasının mahkememize gönderildiği görülmüştür.
… Vergi Dairesi Müdürlüğü, … A.Ş’ye yazılan müzekkere cevapları dosya arasına alınmıştır.
Ankara 1. İcra Dairesi’nin 2016/5069 Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 07.03.2016 tarihinde başlatılan ilamsız icra takibinde; 53.400,00 TL asıl alacak, 10.866,90 TL işlemiş faiz olmak üzere 64.266,90 TL istenmiş, takibin dayanağı olarak 20/01/2014 tarihli taşeronluk sözleşmesine dayanılmış, ödeme emri davalıya 08/03/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 11/03/2016 tarihinde takibe, borca ve faize itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğu, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davası açıldığı görülmüştür.
Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/302 Esas sayılı dosyasında, davalı … İnşaat tarafından … A.Ş aleyhine açılan alacak, sözleşme bedelinin yeni koşullara uyarlanması ve teminat mektubunun iadesi istemli dava ve birleşen davaların feragat nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
HMK’nın 222/1, 220/3. maddeleri gereğince taraflara dava konusu ticari defter ve kayıtlarını sunması süre verilmiş ve bilirkişi heyeti tarafından taraf defter kayıtları incelenmiştir.
Bilirkişi kurulunun 31/01/2018 tarihli raporunda özetle; “Davacı tarafın, davalı ile aralarındaki sözleşmeden dolayı alacak hakkının bulunduğu, davacının alacağının 53.400,00 TL olduğu ve davalının davacının 29.08.2014 tarihli ihtamamesinin tebliğ tarihinden itibaren alacaklının temerrüdüne düşmesiyle muaccel olduğu, davalının alacaklı temerrüdüne düşmesi sebebiyle, aynı tarihten itibaren davacının alacağına temerrüt faizi işleyeceği, davalı ile idare arasında akdedilen sözleşmenin sona ermesinin davalı ile davacı arasındaki sözleşmenin de imkansızlık nedeniyle sona ermiş olduğu sonucunu doğurmayacağı” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
Bilirkişi kurulu 07/09/2018 tarihli ek raporunda özetle; “davacı tarafın, davalı ile arasındaki sözleşmeden dolayı alacak hakkının bulunduğu, davacının alacağının 53.400,00TL olduğu ve davalının davacının 29/08/2014 tarihli ihtarnamesinin tebliği tarihinden itibaren alacaklının temerrüde düşmesiyle alacağın muaccel olduğu, aynı tarihten itibaren davacının alacağına temerrüt faizi işleyeceği, davalı ile idare arasında akdedilen sözleşmenin sona ermesinin davalı ile davacı arasındaki sözleşmenin de imkansızlık nedeniyle sona ermiş olduğu sonucunu doğurmayacağı”, şeklinde görüş bildirmiştir.
Bilirkişi kurulu 30/04/2019 tarihli ek raporunda özetle; “Sözleşme konusu imalatı tamamlanan kulenin montajının da davaya konu sözleşme süresi içinde, sözleşme feshedilmeden önce yapılmasının mümkün olduğu, ancak bu aşamadan önce işin montajının yapılması için inşaat seviyesinin uygun olmasına rağmen davalı tarafından uygun şartların sağlanmadığı, davacının edimini tam olarak ifa edebilmesi için tamamıyla davalının üzerine düşeni yapmadığının açık olduğu, idare ile davalı şirket arasındaki ana inşaat sözleşmesinin ve davalı ile davacı arasındaki “alt yüklenicilik sözleşmesinin” davacı alt yüklenicinin herhangi bir kusuru ve sözleşmeye aykırı hareketi nedeniyle feshedilmediği, bu konularda davalı vekilince yapılan itirazların yersiz olduğu, davalı ile idare arasında akdedilen sözleşmenin sona ermesinin davalı ile davacı arasındaki sözleşmenin de imkansızlık nedeniyle sona ermiş olduğu sonucunu doğurmayacağı, sözleşme feshedilmeden önce işin tamamlanmış olan kısmının bedelinin 100.000,00 TL mertebesinde olduğu değerlendirilmiş, yukarıda belirtildiği şekilde bu bedelin davalı tarafından ödenmiş olduğu davalı tarafından faturalandırıldığı, davacı tarafın davalı ile aralarındaki sözleşmeden dolayı alacak hakkının bulunduğu, davacının alacağının 53.400,00 TL olduğu ve davalının davacının 29/08/2014 tarihli ihtarnamesinin tebliğ tarihninden itibaren alacaklının temerrüde düşmesiyle muaccel olduğu, davalının alacak ile temerrüdüne düşmesi sebebiyle, aynı tarihten itibaren davacının alacağına temerrüt faizi işleyeceği kanatine varılmıştır” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın taraflar arasında imzalanan sözleşme nedeniyle tarafların üzerlerine düşen edimlerini yerine getirip getirmedikleri, icra takibine konu alacaktan dolayı davalının sorumlu bulunup bulunmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Somut olayda; … A.Ş Ankara Genel Müdürlüğü Ek Hizmet Binasının yapılması işi kapsamında davacı tarafından “52 metrelik çelik kule” yapılması işinin üstlenildiği ve edimini yerine getirdiği, sözleşme bedelinin KDV hariç 130.000,00 TL olduğu (KDV dahil 153.400,00 TL), davalı tarafından işin teslimine ilişkin uygun şartlann sağlanmadığı ve 100.000,00 TL’lik bir ödeme yapılmasına rağmen bakiye 53.400,00 TL’lik meblağın ödenmediği, işin montajı ve alacağın tahsili için Yenimahalle 3. Noterliği’nden 29.08.2014 tarih ve … yevmiye numaralı davacı tarafından davalıya ihtarname gönderildiği, davacının davalıdan toplamda 53.400,00 TL alacaklı bulunduğu anlaşılmaktadır.
Dosya içerisinde toplanan deliller, icra dosyası, ticari defter kayıtları, bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre, davacı tarafın, eser sözleşmesinden kaynaklanan ve bilirkişi raporu ile hesaplanan alacaklar için icra takibi yapmakta haklı olduğu, bilirkişi raporunda hesaplanan alacak miktarı üzerinden itirazın iptaline, icra takibinin devamına karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle davanın kabulüne, Ankara 1. İcra Müdürlüğü’nün 2016/5069 Esas sayılı dosyasında davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin takip şartlarıyla devamına, asıl alacak likit olduğundan davalı aleyhine 12.853,20 TL icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili 13/11/2019 havale tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme kararının hukuka aykırı olup kaldırılması gerektiğini,
Davacı taşeronun yüklenmiş olduğu edimi tam olarak yerine getirmediğini, davacının 52 metrelik çelik kuleyi imal ettiğini ancak sözleşme uyarınca işçilik ve nakliyesi kendisine ait olmak üzere çelik kule ve montaj için gerekli ekipmanları 150 metre yüksekliğindeki ek hizmet binasının çatısına yatay ve dikey taşıma, yükleme ve boşaltma masraflarını sarf ederek çıkartacağı, yine masrafları kendisine ait olmak üzere çelik kuleyi binanın çatısına monte edeceği ve çalışır vaziyette teslim edeceğinin kararlaştırılmasına rağmen davacının çelik kulenin montajı için gerekli ekipmanları getirmeden sadece çelik kuleyi şantiye sahasına getirerek ve çatıya çıkarmadan şantiye alanına bıraktığını, bu sebeple edimini yerine getirmediğini ve sözleşme bedelinin tamamını talep edemeyeceğinden müvekkili tarafından 153.400,00 TL’lik fatura yerine 100.300,00 TL’lik fatura kesildiğini,
Davacı idarenin verdiği süre uzatımlarının davacıyı da bağlayacağını, zira Taşeronluk Sözleşmesi’nin 9.maddesinde bu durumun öngörüldüğünü, davacının, sözleşme ile bağlı olduğu bu süre uzatımlarına rağmen ve en önemlisi binanın çatısına çelik kule montajına uygun seviyeye bina inşası gelmediği halde ihtar çekerek kalan sözleşme bedelini talep etmesinin hukuki bir değerinin bulunmadığından söz konusu ihtarların temerrüt sonucunu doğuramayacağını, taraflar arasındaki sözleşmenin de, ana sözleşmenin idare tarafından feshedilmesi sebebiyle fesih sonrası doğan hukuki imkansızlık nedeniyle feshedildiğini, bu sebeple müvekkiline atfedilecek bir kusurun bulunmadığını, gerek taraflar arasındaki sözleşmede gerekse işin fiili durumu göz önüne alındığında idarenin ek yeni mahaller ilave etmesi, iş programında değişiklik yapılması hallerinde yeni tarihler belirlenebileceğinin taraflarca kabul edilerek imza altına alındığını, dolayısıyla bu sürelerin sonradan kabul edilmemesinin mümkün olmadığını, davacının TBK’nın 107.maddesine uygun olarak mahkeme kararı ile tevdi mahalli tayini haklarını da kullanmadığını, bu sebeple alacağı muaccel olmadığından faiz talebinin de hukuka aykırı olduğunu, ana sözleşmenin, davalı ile davacı arasındaki sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olup, ana sözleşmede meydana getirilmesi öngörülen eser için ihtiyaç duyulan bir sözleşme olduğunu, bu sözleşme olmasaydı taraflar arasındaki sözleşmeye ihtiyaç duyulmayacağını, nitekim taraflar arasındaki sözleşmenin tamamen dava dışı idarenin kusuru ile feshedildiğini, bu sebeple idare aleyhine Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/302 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, idarenin dava sırasında kusurunu kabul etmesi sonucu taraflar arasında sulh protokolü imzalandığını ve davadan feragat edildiğini, müvekkilinin hem ana sözleşme hem de taşeronluk sözleşmesi kapsamında tüm edimini yerine getirdiğini, Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen dosyasında sunmuş oldukları Prof. Dr. …’nun müvekkili şirket için hazırlamış olduğu uzman görüşünün tamamını da dilekçelerinde bildirdiklerini, bu görüşte de sözleşmenin feshinde müvekkili şirkete atfedilebilecek bir kusurun bulunmadığı tespitine yer verildiğini, bu durumda davacı taşeronun TBK 485’e göre yaptığı iş kadarını talep edebileceğini, müvekkili tarafından yapılan ödeme karşısında başkaca bir talep hakkının kalmadığını, Taşeronluk Sözleşmesi’nin 26.maddesinde de ana sözleşmenin bu sözleşmenin bir parçası olduğunun belirtildiğini, bu sebeple mahkemece aldırılan bilirkişi rapor ve ek raporlarındaki, ana sözleşmenin feshedilmesinin imkansızlık sonucunu yaratmayacağı, zira sözleşmelerin birbirinden bağımsız olduğu yönündeki görüşü kabul etmelerinin mümkün olmadığını, davacının 15/08/2017 tarihli beyan dilekçesinde, 52 metrelik çelik kulenin … A.Ş Ankara Genel Müdürlük Ek Hizmet Binası’nın teras katına montajının yapıldığını ifade ettiğini ancak bu montajın sözleşmenin feshinden önce yapılmadığının sabit olduğunu, davacının, … A.Ş ile yaptığı anlaşmaya istinaden söz konusu montajı gerçekleştirdiğini, bu sebeple kendisine bu iş için ödeme yapılıp yapılmadığının hem davacıdan hem de … A.Ş’den sorulmasını talep ettiklerini ancak bu taleplerinin dikkate alınmadığını, ana sözleşmenin feshi sonucu idarenin, müvekkili şirketin hak edişlerinden işbu dava konusu kuleye ilişkin tüm alacakları kestiğini, buna rağmen müvekkili şirketin davacıya 100.000,00 TL ödeme yaptığını, davacının, sözleşmenin feshinden sonra aynı iş için … A.Ş’den ayrıca ödeme alması durumunda huzurdaki dava ile talep ettiği alacakların mükerrer hale geleceğinin tartışmasız olduğunu, yine 29/04/2014 tarihli ihtarname ile müvekkili şirketin temerrüde düştüğünün kabulünün mümkün olmadığını, zira bina inşaatının süresinin uzatılmış olması sebebiyle iş kapsamındaki davacı sözleşmesi bedeli için 29/08/2014 tarihinde temerrüt oluşamayacağını, dosyadaki bilirkişi raporunda işin nihai olarak teslim tarihinin 30/06/2015 olarak belirlendiğini, yine bilirkişi ek raporunda söz konusu işin %73,44 seviyesinde tamamlandığını, kalan işin %26,56 seviyesinde olduğunun yazılı olduğunu, bu sebeple işin seviyesi bu oranlardayken binanın çatısına 52 metrelik çelik kulenin montajını mümkün gören ve müvekkilini alacaklı temerrütü içinde kabul eden görüşün hayatın olağan akışına aykırı olduğunu,
Tüm bu sebeplerle istinaf başvurularının kabulü ile mahkeme kararının kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Davacı vekili 16/12/2019 havale tarihli davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvuru dilekçesine karşı dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davalı vekilinin istinaf başvuru gerekçelerinin haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, müvekkili davacının süresi içinde işin imalatını tamamladığını, montaja hazır hale getirdiğini, sözleşme gereği montajının yapılması gerekmekte ise de montaj için gerekli şartların davalı tarafından sağlanmadığını yani davalının üzerine düşeni yapmadığını, davalının ifayı kabulden kaçınarak alacaklı temerrüdüne düştüğünü ve müvekkilinin taraflar arasındaki sözleşme gereği davalıdan 53.400,00 TL’lik bakiye alacağı talebe hak kazandığını, müvekkilinin davalı ve idare arasındaki sözleşmenin tarafı olmadığını, bu sebeple ana sözleşme ile bağlı tutulamayacağını, davalı idarenin de vermiş olduğu beyanda davalının kusurundan dolayı sözleşmenin feshedildiğinin açıkça belirtildiğini, idare davalıya, 31.hak ediş içerisinde dava konusu işe ilişkin %95 oranında ödeme gerçekleştiğinin belirtildiğini, bu sebeple ana sözleşmenin feshine sebep olup ödemeyi de idareden almış olmasına rağmen bu aşamada kusursuzluk ve fesih sebebiyle borçtan sorumlu olunmadığını iddia etmiş olmasının açıkça hukuka ve ahlaka aykırılık teşkil ettiğini, davalı tarafça üçüncü şahıs idare ile aralarında bulunan sözleşmeye dair detaylı açıklamaların kendileri yönünden bağlayıcı olmadığını, bilirkişi raporundaki tespitlerin dosya kapsamına ve hukuka uygun olduğunu, davalı tarafın yaptığı itirazların ise yerinde olmadığını, müvekkili tarafından gönderilen ihtarname tarihinin 29/04/2014 tarihli olduğunu ve edimin yerine getirildiğinin ve montaja hazır olduğunun davalıya bildirildiğini, davalının idare ile arasındaki sözleşme nedeniyle verilen süre uzatımlarının davacı müvekkili yönünden geçerliliğinin bulunmadığını, bu sebeple davalının gönderilen temerrüt ihtarnamesiyle temerrüde düşmüş olduğunu, bilirkişi ek raporlarında da bu durumun tespit edildiğini,
Tüm bu sebeplerle davalı tarafça yapılan yasaya ve usule aykırı istinaf başvurularının esastan reddine ve yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, taraflar arasındaki 20/01/2014 tarihli Taşeronluk Sözleşmesi’nden kaynaklanmakta olup, davacı taşeron eldeki dava ile sözleşme uyarınca … A.Ş Ankara Genel Müdürlüğü Ek Hizmet Binasının Yapım İşi kapsamında 52 metrelik çelik kule imalatı işini tamamladığını ve çelik kuleyi inşaat sahasına getirdiğini ancak montaj için gerekli şartların davalı yüklenici tarafından sağlanamadığını ve davalının alacaklı temerrüdüne düştüğünü, bu sebeple KDV dahil 153.400,00 TL’lik iş bedelinin tamamına hak kazandığını, davalı tarafından yapılan 100.000,00 TL’lik ödemenin mahsubu sonrasında kalan 53.400,00 TL’lik iş bedeli alacağının faiziyle birlikte ödenmesi için davalı hakkında icra takibi başlatıldığını ancak davalının takibe haksız yere itiraz ederek takibi durdurduğunu belirterek davalının takibe yaptığı itirazın iptalini, takibin devamına karar verilmesini ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili ise davaya cevabında, yukarıda belirtilen sebeplerle davanın reddine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda bilirkişi kurulunun rapor ve ek raporları sonrasında davacı taşeronun 52 metrelik kule imalatını tamamladığı, montajını yapmak istediğini davalı yükleniciye ihtarname ile bildirdiği ancak davalı yüklenicinin dava dışı idare ile aralarındaki süre uzatımlarını gerekçe göstererek inşaatın montaj için gerekli seviyede olmadığını belirterek montaj için uygun ortamı hazır etmediği, dava dışı idare ile davalı yüklenici arasındaki ana sözleşmenin feshinin taraflar arasındaki sözleşmenin de hukuki imkansızlık nedeniyle feshine sebep olmayacağını, davaya konu sözleşmenin ayakta olduğu ve davalı yüklenicinin teslim almaktan kaçınarak temerrüde düştüğünden davacı taşeronun iş bedelinin tamamına hak kazandığı, davalı tarafından yapılan 100.000,00 TL’lik ödemenin mahsubundan sonra davalının 53.400,00 TL’lik asıl alacak ile ihtarnamenin tebliğ tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faiz alacağına hak kazandığı kabul edilerek davanın kabulüne ve davalının davacıya %20 oranında icra inkar tazminatı ödemesine karar verildiği, bu karara karşı davalı vekilinin yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki taşeronluk sözleşmesinin 26.maddesinde, ana sözleşmenin, bu sözleşmenin eki olduğu belirtildiğinden dava dışı idare tarafından davalı yüklenicinin sözleşmesinin feshine karar verilmiş olması sebebiyle taraflar arasındaki taşeronluk sözleşmesinin de feshedildiğinin kabulü gerekir. Dolayısıyla fesih halinde tarafların kusur durumuna bakılmaksızın davacı taşeron fesih tarihine kadar yaptığı imalatın bedelini talep edebilir. Bu sebeple davacı taşeronun yaptığı imalatın, işin fesih tarihine kadar geldiği seviyesi belirlenerek ve montajın fesih tarihine kadar yapılmadığı da tarafların kabulünde olduğundan montajı yapılmamış işin seviyesinin belirlenmesi ve belirlenen oranın sözleşmedeki götürü bedele oranlanması suretiyle ve davalı tarafından yapıldığı ihtilafsız olan 100.000,00 TL’lik ödemenin belirlenen iş bedeli alacağından mahsubu ile sonucuna göre davacı taşeronun bakiye iş bedeli alacağının bulunup bulunmadığı belirlenerek eldeki davada karar verilmesi gerekmektedir.
Yine davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında, sözleşmeye konulu işin montajının sözleşmenin feshinden sonra davacı ile dava dışı idare arasında yapılan anlaşma uyarınca davacı tarafından yapıldığını ve montaja ilişkin masrafların dava dışı idare tarafından davacıya ödenmiş olduğunu, bu sebeple eldeki davanın kabulü halinde davacının montajdan dolayı mükerrer ödeme alacağını iddia etmiş olduğundan mahkemece dava dışı iş sahibi …’dan sözleşmenin feshinden sonra 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun 23. maddesi hükmünce tasfiye kesin hesabı çıkartılıp çıkartılmadığı sorulup buna ilişkin belge suretleri getirtildikten sonra;
Hükme esas alınan raporu düzenleyen bilirkişi kurulundan veya gerektiğinden uzman bilirkişilerden oluşturulacak yeni bir bilirkişi kurulundan, getirtilecek belgeler, dosya kapsamındaki delil ve belgeler, sözleşme ve eklerinde belirtilen fiyatlar üzerinden gerçekleştirilen iş ve imalâtların metrajlarına göre davacı taşeronun fesih tarihine kadar taşeronluk sözleşmesi kapsamında yaptığı imalatlar sebebiyle hakettiği iş bedeli ile bu sebeple davalı yükleniciye yapılan ödemeler gözetilerek fesih tarihi itibariyle davacı taşeronun hak ettiği imalat bedeli alacağı konusunda gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınması ve yine dava dışı …’dan fesihten sonra davacı taşeron ile taşeronluk sözleşmesine konu 52 metrelik çelik kulenin montajı konusunda anlaşılıp anlaşılmadığı, bu anlaşma kapsamında davacı taşeronun montaj işini tamamlayıp tamamlamadığı, montaj işinin taşeron ile iş sahibi idare arasında yapılan böyle bir anlaşma kapsamında tamamlanmış ise bu montaj işi sebebiyle davacı taşerona dava dışı idarece ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise ne miktar ödeme yapıldığı ve ödeme bilgileri sorulmak suretiyle davacı taşeronun montaj işi sebebiyle dava dışı idareden ödeme aldığının anlaşılması durumunda eldeki davada bakiye iş bedeli alacağı hesaplanırken montaj işi için davacıya yapılan bu ödemelerin de mükerrer ödemeye neden olmamak için davacı taşeronun talep edebileceği bakiye iş bedeli alacağından mahsubu ile sonucuna uygun bir karar verilmelidir (Yargıtay Kapatılan 15.H.D.’nin 2019/3853 Esas-2020/2077 Karar sayılı ilâmı).
Bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile davanın yazılı şekilde kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamış ve bu sebeple davalı vekilinin istinaf başvurusu dairemizce haklı görülmüştür.
Yine kabule göre de, mahkemece hükümde, davanın kabulüne ve davalının takibe yaptığı itirazın iptaline karar verildikten sonra takibin hangi asıl alacak miktarı ve takip tarihine kadar işlemiş faizi ayrı ayrı gösterilmek suretiyle açıkça gösterilen bu miktarlar üzerinden takibin devamına karar verildiği ve takip tarihinden sonra uygulanması gerekli faiz oranı hükmün infazına olanak verecek şekilde açıkça belirtilmeden ”takibin takip şartlarıyla devamına” denilmek suretiyle hükmün infazında tereddüt yaratılmış olması da HMK’nın 297.maddesi kapsamında usul ve yasa hükümlerine aykırı görülmüştür.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.4 ve 353/(1)-a.6 maddeleri uyarınca esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde yeniden inceleme ve araştırma yapılarak esasa ilişkin olarak yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davalı … İnşaat Madencilik Enerji Mühendislik Turizm Tekstil Taahhüt Ticaret Limited Şirketi vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,
2- Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/09/2019 tarihli 2016/313 Esas-2019/958 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.4 ve 353/(1)-a.6 maddeleri gereğince KALDIRILMASINA,
3 – Dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde yeniden inceleme ve araştırma yapılarak esasa ilişkin bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4 – İstinaf başvurusunun kabul edilmiş olması sebebiyle istinaf karar harcı alınmasına yer olmadığına ve davalı tarafından yatırılan 911,94 TL istinaf nisbi peşin karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
5 – Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6 – Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın m.353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 10/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …