Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/850 E. 2022/416 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/850 Esas
KARAR NO : 2022/416 Karar (İnceleme aşamasında/Duruşmasız)
(Başvurunun esastan reddi /HMK m.353/1-b.1)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/02/2019
NUMARASI : 2015/1361 Esas-2019/147 Karar

ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA
DAVACI :
VEKİLİ :
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak
BİRLEŞEN DAVANIN
KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İstirdat
KARAR TARİHİ : 26/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/04/2022

Asıl dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak, birleşen dava eser sözleşmesinden kaynaklanan istirdat istemine ilişkin olup, mahkemece asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 25/08/2015 havale tarihli asıl dava ve 24/08/2015 havale tarihli birleşen dava dilekçelerinde özetle; müvekkili ile davalı arasında imzalanan … Devlet Hastanesi ve Lojmanının tüm elektrik jenaratör, çevre aydınlatma trafo ve alt yapı işinin 02/01/2014 tarihli sözleşme ile 1.275.000,00 TL+KDV ile davalı yükleniciye verildiğini, ilk hakedişin 411.133,40 TL olarak olarak yapıldığını, davalının ise 28/05/2014 tarihinde düzenlenen 304.000,00 TL bedelli, 30/05/2014 tarihinde düzenlenen 250.000,00 TL bedelli faturaları düzenleyerek yapılan iş miktarından fazla olarak fatura kestiğini, hak edişten fazla kesinlen fatura nedeniyle müvekkilinin 142.867,00 TL iade faturası keserek davalıya gönderdiğini, sonrasında ise davalının, belirtilen iş kadar eksik ve hatalı iş yaparak şantiyeyi terk ettiğini, müvekkilinin ısrarlarına rağmen işe devam etmediğini, bu nedenle müvekkilinin 30/10/2014 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi feshettiğini, davalının da, 03/11/2014 tarihli ihtara cevabı ile müvekkilinin akde aykırı davrandığını, işin kendilerine teslim edilmediğini, ödemelerin zamanında yapılmadığını, bu nedenle kendilerinin sözleşmeyi feshettiklerini ihtar ettiğini, davalının ihtarında belirttiği hususların doğru olmadığını, ödemelerin süresinde yapıldığını, işin de kendilerine teslim ediliğini, ayrıca davalının ihtarında inşaatın bitirilmediğinden işin yapılmadığı iddia edilmiş ise de, sözleşmenin tüm elektrik ve alt yapı işini kapsadığını, bu durumun da inşaatın bitmemesinin davalının çalışmasına engel olmayacağını, davacının işi terk etmesinden sonra işin 3. kişiye tamamlatıldığını, müvekkilinin 02/03/2015 tarihli dava dışı … Gıda İnş. Ltd Şti ile 940.000,00 TL bedelli imzaladığı sözleşme ile işi tamamlattığını, bu nedenle müvekkilinin zarara uğradığını, taraflar arasındaki sözleşmenin 11.2.1 maddesinde işin belirtilen tarihte tamamlanmaması halinde sözleşme bedelinin %0,10 oranında cezai şart öngörüldüğünü belirterek, müvekkili tarafından uğranılan zarara ve gecikme cezasına karşılık olarak fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000,00 TL’sinin ticari faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dava dilekçesinde ise; taraflar arasında imazalanan asıl davada belirtilen sözleşmeye istinaden, müvekkilinin davalının hak ediş ile 411.133,40 TL’lik işi tamamladığının tespit ediliğini ve davalıya iş bedelini karşılamak üzere 15/07/2014 tarihli 254.000,00 TL bedelli, 15/10/2014 tarihli 50.000,00 TL bedelli, 20.10.2014 tarihli 45.000,00 TL bedelli çeklerin teslim edildiğini, ayrıca müvekkilinin davalı tarafından ödenmesi gereken, ancak ödenmeyen 2.236,53 TL ve 10.169,00 TL sigorta prim borçlarını SGK’ya ödediğini, yine müvekkilinin davalının işçilerine ait yemek giderlerine ilişkin 5.500,00 TL ile davalının kendisine özgü iş malzemeleri nedeniyle 15.000,00 TL’nin müvekkili tarafından ödendiğini, yine müvekkilinin çeklerle birlikte yapılan işin karşılığı olarak 16/05/2014 tarihinde 20.000,00 TL, 10/08/2014 tarihinde 10.000,00 TL ödemede bulunduğunu, ancak davacının yapılan işin karşılığını almasına rağmen çekleri takibe koyarak yapmadığı işin bedelini müvekkilinden tahsil ettiğini, davalının 28/05/2014 tarihinde düzenlenen 304.000,00 TL bedelli, 30/05/2014 tarihli 250.000,00 TL bedelli faturaları müvekkiline gönderdiğini, oysa ki yapılan işin 411.133,40 TL olduğunu, sonrasında ise sözleşmenin asıl davada berlitilen şekilde sona erdiğini, davalının kendisine verilen çeklerden 15/07/2014 tarihli 254.000,00 TL bedelli olan çeki, Ankara 20. İcra Müdürlüğü’nün 2015/14027 E. sayılı dosyası ile 20/11/2014 tarihli 45.000,00 TL bedelli çeki ise Ankara 17. İcra Müdürlüğü’nün 2015/11273 E. sayılı dosyası ile haksız olarak tahsil ettiğini, davalının iade faturasını kabul etmediğini ve sözleşmeyi kendilerinin feshettiğine dair ihtarname keşide ettiğini, müvekkilinin de işbu nedenle yarım kalan işleri 3. kişiye tamamlattığını belirterek, yapılan takiplerle haksız icra tehdidi altında müvekkili davacıdan tahsil edilen fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000,00 TL’nin davalıdan istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiş ve ıslah dilekçesiyle istemini 71.466,07 TL’ye çıkarmıştır.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen 30/10/2015 havale tarihli asıl ve birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, bu nedenle müdeabihin arttırılmasına muvafakatlarının olmadığını, davacının Ankara 20. İcra Müdürlüğü’nün 2015/14027 Esas sayılı dosyasındaki çekin 25/12/2014 tarihli 97.000,00 TL bedelli çekin davacının ciranta olduğu çek olduğunu, ayrıca bu çek ile ilgili davacı şirketin imzanın sahte olduğundan bahisle iddiada bulunduğunu ve bu konudaki davanın devam ettiğini, Ankara 17. İcra Müdürlüğü’nde takibe konu olan çekin de 25/11/2014 tarihli 35.000,00 TL bedelli çek olduğunu, davacının bu yöndeki beyanlarını kabul etmediklerini, kaldı ki davacının bu çek yönünden de çek zayi davası açtığını, çekin uhdelerinde olduğunu müvekkilinin mahkemeye bildirdiğini, söz konusu davada davacıya çek iade davası açması için süre verilmesi üzerine dava açılmadığını, bu nedenle davanın reddedildiğini, sonrasında ise çekteki imzanın müvekkiline ait olmadığından bahisle Ankara 10. İcra Müdürlüğü’nün 2015/600 Esas sayılı dosyasında imza itirazında bulunduklarını, bu itirazlarının da reddedildiğini,
Asıl davaya yönelik cevabında ise; taraflar arasında imzalanan sözleşmeye ilişkin olarak davacının işin başından beri kötü niyetli davrandığını, sözleşmeye aykırı olarak işi zamanında müvekkiline teslim etmediğini, ödemeleri zamanında yapmayarak müvekkili açısından sözleşmeyi imkansız hale soktuğunu, bu hususun defalarca davalıya ihtar edildiğini, bu nedenle sözleşmenin ifasında müvekkiline kusur izafe edilemeyeceğini, yine sözleşmenin davacı tarafından değil belirtilen nedenlerle müvekkilleri tarafından feshedildiğini, davacının fesih ihbarı tebliğinin 05/11/2014 olduğunu oysa ki müvekkilinin 03/11/2014 tarihinde fesih ihbarını keşide ettiğini, bu nedenle sözleşmenin kendileri tarafından feshedildiğini, müvekkilinin, inşaat belirli seviyeye getirilemeden sözleşmedeki edimini yerine getiremeyeceğini, bu nedenle davacının kusurlu olduğunu, ayrıca davacının tek taraflı hazırladığı hak edişi de kabul etmediklerini, bu durumda taraflların yasal defterlerine itibar edilmesi gerektiğini belirterek asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/02/2019 tarihli, 2015/1361 Esas ve 2019/147 Karar numaralı kararında özetle; asıl dava, taraflar arasındaki eser sözleşmesine aykırılık nedeniyle cezai şart ve sözleşenin feshedilmesi nedeniyle doğduğu iddia edilen zararların tazmini istemli alacak, birleşen dava ise takibe konu edilen çeklerin eser sözleşmesi gereğince verildiğinden ve yapılan işten fazla ödeme yapıldığından bahisle, icra tehditi altında ödenen fazla bedelin İİK’nun 72 maddesi çerçevesinde istirdatı istemine ilişkindir. Davacı davasını belirsiz alacak davası olarak nitelemiş ise de, alacak miktarının belirenebilir olması karşısında, davalar kısmi dava olarak görülmüş, uyuşmazlığın tacirler arasında olması nedeniyle mahkememiz görevlidir. Mahkememizin yetkisine itiraz edilmemiştir. Asıl davada taraflar arasındaki sözleşmenin feshediliğine dair uyuşmazlık yoktur. Dava birleşen dava İİK’nun 72. maddesi çerçevesinde 1 yıllık yasal süre içerisinde açılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; asıl davada; taraflar arasında ihtilafsız olan sözleşmeye göre, sözleşmenin feshinde hangi tarafın haklı olduğu, buna göre davacının sözleşmenin feshi nedeniyle uğradığı zararı talep etme hakkı olup olmadığı, sözleşmenin 11.2.1 maddesindeki cezai şartın ifaya eklenen cezai şart olup olmadığı, sözleşmenin feshi halinde talep edilip edilemeyeceği, talebi mümkün ise ne miktarda talep edilebileceği, birleşen davada, takip dosyaları ile tahsil edilen miktarların haksız olup olmadığı, davalıya sözleşme gereğince yapılan iş miktarından fazla ödeme yapılıp yapılmadığı, istirdatı gereken bir alacak bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Davacı tarafından asıl davaya esas olmak üzere, iş bedeline ilişkin özel birim fiyat tarifesi, ödemeler esas iç kapak ve hak ediş icmali, … ve … sıra no’lu faturalar, 04/06/2015 tarihli iade faturası, 30/04/2014 tarihi Ankara 10. Noterliği’nin 30/10/2014 tarihli … Y.N. Sözleşmenin feshine ilişkin davacı tarafından davalı alt yüklenicine keşide edilen ihtarname, 03/11/2014 Keşide tarihili … Y.N’nu Bakırköy 40. Noterliğinin davalı alt yüklenici tarafından keşide edilen sözleşmenin kendileri tarafından feshediliğine dair ihtarname, davacı tarafından davalıya kesilen iade faturasının kabul edilmediğine dair Beyoğlu 25. Noterliği’nin 29/06/2015 tarih ve … Y.N. İhtarnamesi, davacının sözleşmenin feshinden sonra, 8 no’lu hak edişten sonra kalan işlere ilişkin olarak, dava dışı 3. Kişi ile eksik işlerin ikmali için yaptığını iddia ettiği … Gıda İnş. Tur. Ltd Şti ile imzalanan sözleşme, dava dışı … Gıda İnş. Ltd ŞTİ’nin almış olduğu işlere ilişkin olarak dava dışı 3. kişi … İnş. Ltd Şti ile imzaladığı sözleşme, davacı ile davalı arasında imzalanan sözleşme, ticari defter, muavin defteri ve cari hesap kayıtları ile hak ediş raporu dosyamıza delil olarak kazandırılmıştır.
Birleşen davaya esas Ankara 17. İcra Müdürlüğü’nün 2015/11273 E. sayılı takip dosyası, Ankara 20. İcra Müdürlüğü’nün 201514027 E. sayılı dosyasının sureti, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/798 E. Sayılı takibe konu çekler nedeniyle davacı tarafından daha önce açılan zayi nedeniyle iptal davasına ilişkin dava dosyası, davacının öncesinde zayi ettiğini iddia ettiği çekteki imzanın kendisine ait olmadığına istinaden, imzaya itiraz istemli Ankara 10. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/600 E. sayılı dosyası dosyamız içersie kazandırılmıştır.
Taraf delilleri toplandıktan sonra davalı Şirkete ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde istinabe yolu ile bilirkişi incelemesi yaptırılmış, SMMM bilirkişi raporunda, davalının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğunu, davalı tarafın ticari defterlerinde, davacı yana keşide ettiği ancak davacı tarafından kabul edilemeyerek iade ettikleri anlaşılan 28/05/2014 tarihli 304.000,00 TL bedelli ve 30/05/2014 tarihli 250.000,00 TL bedelli faturaların kayıtlı olduğunu, davalı tarafın kayıtlarına göre söz konusu faturalara karşı ödemeler nazara alındığında davacı yandan 77.660,00 TL alacaklı olduğunu, bununla beraber, icra dosyalarasındaki reddiyat fişleri dikkate alındığında davalı yanın takibe konu ettiği miktarın 132.000,00 TL, çek asıl alacağına istinaden 168.046,00 TL tahsil ettiğini, bu miktarın 36.046,00 TL’lik kısmının faize ilişkin olduğunu, bu miktarı ödenen kısımdan düşüldüğünde ise davalının davacıdan 77.600,00 TL+ 36.046,00 TL olmak üzere toplam 113.646,00 TL alacaklı olduğunu raporunda mütalaa etmiştir. Davacı vekili ise söz konusu fatura alacaklarına karşılık 142.867,00 TL iade faturası tanzim ederek davalıya gönderdiğinden bahisle davalının alacaklı olmadığını belirterek rapora itiraz etmiştir.
Davalı tarafından ticari defter ve belgeleri istinabe yolu ile incelendiktinden sonra gerek asıl dava gerekese birleşen dosyadaki uyuşmazlıkların tespiti gerçekleşen iş miktarının fatura konusu edilen miktar ile uygun olup olmadığı, tarafların borç alacak durumları ile sözleşmenin fesihinde haklılık durumunun ve talep edilen tazminata ilişkin istemin yerinde olup olmadığı ve miktarı yönünden dosya sözleşmeler konusunda uzman nitelikli hesap bilirkişisi …, İnşaat Mühendisi …, SMM Bilirkişi … ve Elektrik Mühendisi Bilirkişi …’e tevdi edilmiş, SMMM bilirkişiye davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde yerinde inceleme yetkisi verilmiştir. Bilirkişiler 18/12/2017 tarihli raporlarında taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davalının yapmış olduğu iş bedelinin 437.475,28 TL olduğunu, davacı şirketin 411.905,53 TL ödemesinin tespit ediliğini buna göre davacının kalan bakiye borcunun 25.569,75 TL olduğunu, ayrıca davalının Ankara 17. İcra Müdürlüğünün 2015/11273 E. Sayılı dosyasında takibe konu edilen 25/11/2014 keşide tarihli 35.000,00 TL bedelli çeke istindan ferileri ile birlikte 49.201,78 TL, Ankara 20.İcra Müdürüğünün 2015/14027 E. Sayılı dosyasında 25/12/2014 keşide tarihli çeke istinaden ferileri ile birlikte 122.845,62 TL ödemede bulunulduğunu, icra takipleri ile yapılan ödeme miktarının 172.047,40 TL olduğunu, davacının bu miktardan borcu olan 25.569,75 TL mahsup edildiğinde ise fazladan tahsil edilen miktarın 146.477,65 TL olduğunu, ayrıca asıl dava yönünden davacının asıl dava yönünden yer teslimini davalıya süresinde yapamadığını, bu nedenle davacının, davalının süresi içerisinde edimini yerine getirmediği iddiası ile sözleşmenin feshine ilişkin talebinin haklı olmadığını, bu nedenle davacının tazminat talep edemeyeceğini, ayrıca cezai şart yönünden ise istemin sözleşmenin 11.2.1 maddesindeki “ceza koşuluna” dayalı olduğunu, söz konusu hüküm ifaya ekli cezai şart mahiyetinde bulunduğundan taraflar arasındaki sözleşmenin de fesh edilmiş olması nedeniyle ifaya ekli ceza koşulu talep edilemeyeceği, buna göre asıl davanın haksız olduğu, birleşen dava yönünden ise davacı tarafından yapılan fazla ödemenin 146.477,65 TL olduğunu raporunda mütala etmişlerdir.
Rapor karar vermeye ve denetime elverişli olmadığından, taraf ticari defter ve kayıtlarındaki ödemelerle birbiri ile uygun olmaması nedeniyle ve ayrıca söz konusu çeklerin ferileri de asıl alacak gibi değerlendirilerek mahsupta nazara alındığından rapor karar vermeye yeterli olmadığından, taraflardan bilirkişi raporuna karşı diyecekleri, ödemelere iişkin beyanları ve taraflar arasında birden fazla iş olup olmadığı hususlarında beyanları alındıktan sonra dosya taraf itirazları da değerlendirilmek üzere bilirkişi heyetine yeniden tevdi edilmiştir. Bilirkişiler 31/05/2018 tarihli ek raporlarında, asıl dava yönünden raporlarını tekrar ile birleşen dava yönünden ise iş bedelinin kök rapordaki gibi 437.475,28 TL olduğunu, davacının ticari defterlerinde ödemelerin raporlarında ayrıntılı olarak gösterildiği üzere 411.905,53 TL olduğunu, birleşen davaya konu 2 adet çekin ise davalıdan tahsilat olarak kayıtlarında görünmediğini, söz konusu ödemeler içinde 15.10.2014 Keşide tarihli 50.000,00 TL bedelli çekinde 411.905,53 TL’ye dahil edilerek hesaplama yapıldığını, söz konusu çekin karşılıksız olması halinde bu miktarın ödemeden düşülmesi halinde davacının birleşen davaya konu 2 adet çek haricindeki ödemesinin (411.905,35-50.000,00 TL) 361.905,53 TL olacağını, yapılan iş bedelinden ödeme düşüldüğünde ise kalan borç miktarının ( 437.475,28 TL- 361.905,53 TL) 75.569,75 TL olduğunu, ödeme kayıtlarında gözükmeyen çeklerin de söz konusu borçtan mahsup edilmesi halinde ise Ankara 17. İcra Müdürlüğü’nün 2015/11273 E. Sayılı dosyasında takibe konu edilen çekin 35.000,00 TL asıl alacak ve ferileri olduğunu, söz konusu çekin aslı bakiye borçtan mahsup edildiğinden kalan bakiyenin (75.569,75 TL-35.000,00 TL) 40569,75 TL olduğunu, buna göre taraflar arasında temel alacak çerçevesinde davacının borcu 40.569,75 TL olduğu halde, davalı tarafından Ankara 20. İcra Müdürlüğü’nün 2015/14027 E. sayılı icra dosyasından 25/12/2014 tarihli 97.000,00 TL çeki takibe konu ettiğini ve ferileri ile birlikte tahsil ettiğini, çek bedeli olan 97.000,00 TL den temel alacaktan kalan bakiye borç miktarı olan 40.569,75 TL mahsup edildiğinde davalının çekin 56.430,25 TL lik kısmını haksız olarak takibe konu ettiğini, davacının çek ve ferileri için yapmış olduğu toplam ödemeden, bu kısıma tekabül eden ferilerine ilişkin miktarın ise 15.035,82 TL olduğunu buna göre davalının 71.466,07 TL fazladan ödeme yaptığını, davacının talebinin ise 10.000,00 TL alacağa ilişkin olduğunu raporunda mütala etmiştir.
Ödenip ödenmediği ihtilaflı olan çek yönünden, taraflarca çek bedelinin ödenmediği hususunda birbirlerini teyit eden beyanları karşılığında yapılan ödeme miktarının birleşen davaya konu edilen 2 adet çek haricinde 361.905,53 TL olmasına göre yapılan bilirkişi raporu karar vermeye yeterli görülmüştür.
Davacı vekili 18/01/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile birleşen davaya ilişkin talebini 71.466,07 TL olarak ıslah ettiğini belirterek, harcını ikmal etmiştir.
Davalı vekili 04/02/2019 tarihli dilekçesi ile ıslah talebini kabul etmediklerini, davanın İİK’nun 72. maddesine dayalı istirdat davası olduğunu ve mahkemece davanın kısmi dava olarak kabul edildiğini, bu nedenle davacının İİK’nun 72 maddesi gereğince davasını bir yıl içerisinde açması geretiğini, davanın ıslah edilen kısmının ise bir yıllık süre içerisinde açılmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Toplanan delillere, taraflar arasındaki sözleşmeye, yapılan iş miktarına ve yapılan ödemelere göre, alınan bilirkişi raporuna göre; asıl dava yönünden davacı tarafından sözleşmenin haklı olarak müvekkili tarafından feshediliğini belirterek sözleşmenin feshi nedeniyle zararlarını ve gecikmeden kaynaklanan cezai şart bedelini talep etmiş ise de, bilirkişi raporunda da, açıklandığı üzere sözleşmenin davacı tarafından haklı olarak feshi söz konusu olmadığından davacı sözleşmenin feshi nedeiyle uğranılan zararlarıı talep edemeyeceğinden davacının buna ilişkin talepleri yerinde olmadığı gibi, talep edilen işin gecikmesi halinde sözleşmede öngörülen ceza koşulu da ifaya ekli ceza koşulu olması nedeniyle sözleşmenin feshinden sonra talep edilemeyeceği gibi, gecikmenin davalıdan kaynaklandığı da kanıtlanamadığından, davacının asıl davasının reddine dair karar verildiği,
Birleşen dava yönünden ise; davacı davasını İİK’nun 72. maddesi dayalı istirdat davası olarak açmış, açılan davada fazladan ve haksız ödeme yaptığından bahisle fazladan yapılan ödemelerin istirdatını talep etmiştir. Mahkememizce taraflar arasındaki sözleşme yapılan iş miktarı taraflarca belirlenebilir miktar olduğundan dava kısmi dava olarak kabul edilmiştir. İİK”nun 72/6 maddesine göre “Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir”. Davacı Ankara 17. İcra Müdürlüğünün 2015/11273 Esas Sayılı dosyasında, ödemede bulunduğu 49.482,27 TL ödeme ile Ankara 20. İcra Müdürlüğünün 2015/14027 E. Sayılı dosyasında ferileri ile birlikte 134..724,50 TL ödemeye ilişkin olarak kısmi dava açarak, haksız olarak ödediği 10.000 TL nin istirdatını talep etmiştir. Alınan bilirkişi raporuna göre ise davacının yapmış olduğu iş miktarı tespit edilerek söz konusu takibe konu edilen çeklerin de iş bedelinden mahsubu gerektiği belirtilerek hesaplama yapılmış davalının yapmış olduğu iş bedeli 437.475,28 TL olarak tespit edilmiştir. Takibe konu edilen çekler haricindeki ödemeler ise 361.905,53 TL olarak hesaplanmış buna göre davacının çekler haricindeki ödemesi (437.475,28 TL- 361.905,53 TL) 75.569,75 TL eksik olarak gerçekleşmiştir. Bu miktardan Ankara 17. İcra Müdürlüğü’nde takibe konu edilen 35.000,00 TL bedelli çek mahsup ediliğinde ise davacının eksik kalan ödemesi (75.569,75 TL-35.000,00 TL) 40.569,75 TL olarak tespit edilmiştir. Davacının borcu 40.569,75 TL olduğudan bu miktar üzerinden takibe konu edilmesi gerekirken 97.000,00 TL üzerinden takibe konu etmiş olup, 56.430,25 TL’lik kısmını fazladan talep edilmiştir. Bu nedenle davacı bu kısmına ve ferilerine yönelik ödemelerin istirdatını talep edebilir ise, dava istirdat davası olarak kısmi olarak açılmıştır. Her ne kadar davasını ıslah ederek 71.466,07 TL’nin ödenmesini talep etmiş ise de, ıslah talebi yasanın öngördüğü bir yıllık süre dolduktan sonra yapılmıştır. Bu nedenle alacağın ıslah edilen kısmı süresi içerisinde ıslah edilmediğinden bu kısım yönünden birleşen davanın reddine, 10.000,00 TL yönünden ise birleşen davanın kabulüne, birleşen Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1362 Esas sayılı davasının kısmen kabulü ile davacıdan Ankara 20. İcra Müdürlüğü’nün 2015/14027 Esas sayılı dosyasında icra tehdidi altında alınan 10.000,00 TL’nin dava tarihi olan 24/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek olan ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili 30/10/2019 havale tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; asıl ve birleşen dava yönünden mahkeme kararı usul ve yasaya aykırı olduğundan istinaf yoluna başvurduklarını, asıl davaya ilişkin olarak dava dilekçesindeki beyanlarını aynen tekrar ettiklerini, yine birleşen davaya ilişkin olarak da dava ve aşamalardaki beyan dilekçelerini tekrar ettiklerini, mahkeme gerekçesindeki kabulün aksine müvekkili davacı tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, bu sebeple müvekkilinin uğramış olduğu zararlar karşılığı alacağın ve gecikme cezası alacağının kabulü gerekirken bu taleplerinin hukuka aykırı olarak reddedildiğini, davalı tarafın kendi üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemesi, şantiye alanını terk etmesi ve bu sebeple müvekkilinin dava dışı iş sahibi olan …’ye karşı sorumluluğunun doğmasına sebebiyet verdiğinden kusurlu olduğunu, işin zamanında davalıya teslim edilmediği savunmasının doğru olmadığını, davalıya yer tesliminin belirtilen zamanda yapıldığını, yapılmamış olsaydı kendisine hak ediş karşılığı ödemesi yapılan işleri nasıl yaptığının sorgulanması gerektiğini, bu konudaki bilirkişi değerlendirmesinin de hatalı olduğunu, sözleşme konusu işin, tüm elektrik altyapı ve tesisat işlerini kapsadığından inşaatın devam etmesinin yüklenicinin edimini ifa etmesine engel olmayacağını, yine sözleşmenin 15. maddesi uyarınca müvekkilinin davalıya yer teslimini kısım kısım yapabileceğini, bilirkişi raporunun kendi arasında çelişkilerle dolu olduğunu ve ek raporda da bu itirazlarının karşılanmadığını, hükme esas alınamayacak nitelikteki bilirkişi raporunun mahkeme tarafından hükme esas alındığını ve müvekkilinin haklı fesih nedenlerinden olan davalının işi yapmaması unsurunun görmezden gelindiğini, davada eksik inceleme mevcut olduğunu, yeni bir bilirkişi heyetine dosyanın tevdi taleplerinin de reddedildiğini, tüm beyanlarını tekrarla sözleşmenin müvekkili davacı tarafından haklı nedenle feshedilmiş olması sebebiyle davacı müvekkilinin menfi zarar istemiyle cezai şart isteminin kabulü gerektiğini, yine fesih beyanında cezai şart isteme haklarını saklı tuttuklarını, ihtarnamede bu hususu davalıya belirttiklerini, yine birleşen davaya ilişkin olarak da ıslahla artırılan istemlerinin de kabulü gerekirken ıslahla artırılan istemlerinin bir yıllık süre dolduktan sonra yapılmış olduğu gerekçesiyle reddedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, tüm bu sebeplerle istinaf başvurularının kabulü ile asıl ve birleşen davadaki mahkeme kararının kaldırılmasına ve asıl ve birleşen davalarının kabulüne karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili tarafından davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvuru dilekçesine karşı dosyaya herhangi bir cevap dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, taraflar arasında düzenlenen ve konusu ”… 40 Yataklı Devlet Entegre Hastanesi ve Lojman İnşaatı İkmal İşine Ait Tüm Elektrik, Tesisat, Jeneratör, Çevre Aydınlatma, Trafo, Trafodan Hastane ve Lojmanlara Kadar Altyapı İşinin Komple Anahtar Teslimi Yapımı” olan 02/01/2014 tarihli götürü bedelli sözleşmeden kaynaklanmakta olup, davacı vekili asıl davada, davalı alt yüklenicinin yapmış olduğu imalat karşılığı olarak müvekkili tarafından davacıya 411.133,40 TL ödeme yapıldığını, davalı alt yüklenicinin ise yaptığı iş karşılığı düzenlemiş olduğu 304.000,00 TL ve 250.000,00 TL bedelli iki adet faturayı keserek müvekkiline gönderdiğini, yapılan iş bedelinden fazla olarak düzenlenen faturalar sebebiyle müvekkili davacının 142.867,00 TL bedelli iade faturası keserek davalıya gönderdiğini, davalının işi yarım bıraktığını, şantiyeyi terk ettiğini, bu sebeple müvekkili tarafından sözleşmenin 30/10/2014 tarihli ihtarnameyle feshedildiğini, bu fesih sebebiyle müvekkilinin uğramış olduğu menfi zararların ve gecikme karşılığı gecikme zararının davalıdan tahsili gerektiğini belirterek bu alacak karşılığı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, birleşen davada ise Ankara 20. İcra Müdürlüğü’nün 2015/14027 Esas sayılı dosyası ile Ankara 17. İcra Müdürlüğü’nün 2015/11273 Esas sayılı dosyalarında takibe konu edilen çekler nedeniyle davalıya fazladan icra tehdidi altında ödenmek zorunda kalınan paranın istirdadı istemiyle dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000,00 TL alacağın davalıdan tahsili isteğinde bulunmuş ve dosyaya sunduğu ıslah dilekçesiyle birleşen davadaki istemini 71.466,07 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı vekili, davaya cevabında, yer tesliminin süresinde yapılmadığını, yine yapılan iş karşılığı ödemelerin zamanında yapılmadığını, bu sebeple taraflar arasındaki sözleşmenin müvekkili davalı tarafından haklı nedenle 03/11/2014 tarihli ihtarname ile feshedildiğini, iş bedeli karşılığının da davacı tarafından tam olarak ödenmediğini belirterek asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, bilirkişi kurulundan alınan rapor ve ek raporlar sonrasında davacı yüklenicinin, davalı alt yükleniciye yer teslimini zamanında yapmaması sebebiyle davalı alt yüklenicinin sözleşmedeki edimlerini zamanında yerine getiremediğini, bu sebeple davalı alt yüklenicinin gecikmesinden söz edilemeyeceğini ancak davacı yüklenici tarafından davalı alt yükleniciye yaptığı imalatlar karşılığında ödemelerin zamanında yapıldığı, davalı alt yüklenicinin temerrüdünden söz edilemeyeceğinden davacı yüklenicinin yaptığı feshin haksız olduğu, bu sebeple sözleşmeyi haksız olarak fesheden davacının menfi zarar isteminde bulunamayacağı, yine sözleşmeyi feshetmiş olması sebebiyle müspet zarar kapsamında kalan ifaya ekli cezai şart isteminde bulunamayacağı, birleşen dosyada ise davacı-yüklenicinin davalının yaptığı imalatlar karşılığı olarak 56.430,25 TL fazla ödemede bulunmuş ise de, birleşen dava dilekçesinde 10.000,00 TL istemde bulunduğu, istirdat davasının İİK’nın 72. Maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürüçü süre içinde açılması gerektiği, ıslah dilekçesi ile 71.466,07TL’nin ödenmesi talep edilmiş ise de ıslah talebinin yasanın öngördüğü bir yıllık süre dolduktan sonra yapılmış olduğu anlaşıldığından birleşen davanın ise kısmen kabulü ile birleşen dava dilekçesinde talep edilen 10.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair karar verilmiş, asıl ve birleşen davada verilen karara karşı davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurulmuştur.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, İİK’nın 72/7.maddesi hükmü ile 16/12/1942 tarihli ve 9/28 sayılı Yargıtay içtihadı birleştirme kararı ile Yargıtay Kapatılan 15. Hukuk Dairesi’nin 2010/4268 Esas-2010/5439 Karar, 2012/5507 Esas-2013/3729 Karar sayılı ilâmları uyarınca icra takibine itiraz etmemiş veya itirazın kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek zorunda kalan şahsın ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, genel hükümlere göre mahkemeye başvurarak ödenen paranın geriye alınmasını isteyebileceğinden ve sözü edilen bir yıllık sürenin hak düşürücü nitelikte olup yargılamanın her aşamasında mahkemece doğrudan gözetilmek gerekeceğinden birleşen dosyada icra dosyasına davacı tarafından yapılan ödeme tarihleri ile ıslah tarihleri arasındaki süre bir seneden fazla olduğundan birleşen davadaki ıslahla artırılan istemin reddine karar verilmiş olmasında da ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin asıl ve birleşen dava yönünden yapmış olduğu istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1 – Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/02/2019 tarihli 2015/1361 Esas-2019/147 Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2 – Davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olduğundan asıl ve birleşen dava yönünden alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harç bedellerinin mahsubu ile asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı alınması gerekli 44,40’ar TL istinaf karar ve ilam harç bedelinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3 – Davacı tarafından asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4 – Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 26/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …