Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/774 E. 2021/1046 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ

(İnceleme Aşamasında Esastan Red HMK 353/1-b.1 md)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE … MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/07/2019
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 11/11/2021
KARARIN YAZIM TARİHİ : 22/11/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın usulden reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı şirket ile sipariş üzerine çalıştığını, davalı şirketin siparişi üzerine…….logolu kapak, 486.000 adet 48 mm kulp ve 429.000 adet 55 mm damacana kapağının davalı şirketin Uludağ tesisi için müvekkili şirket tarafından teslim tarihi olarak belirlenen 02/05/2018 tarihinde hazır olacak şekilde üretildiğini, fakat üretimi tamamlanan kulp ve kapakların tesliminin davalı şirket tarafından durdurulması nedeniyle malzemelerin müvekkili şirketin stoklarında bekletildiğini, sipariş üzerine üretilen bu ürünlerin bedelinin de davalı şirketçe ödenmediğini, malzemelerin teslim alınması ve bedelinin ödenmesi hususunda davalı şirkete çekilen ihtarmeye, müşteri şikayetleri üzerine taraflarınca yaptırılan inceleme sonucu üretilen malzemelerin gizli ayıplı olduğunun anlaşıldığı, bu durumun Hendek 1. AHM nin …..D.iş sayılı tespit dosyasına sunulan bilirkişi raporu ile de tespit ettirildiği, bu nedenle şirketlerinin 1,738.692,24 TL zarara uğradığı belirtilerek üretilen ürünlerin şirketleri tarafından teslim alınamayacağından bahisle cevap verildiğini, davalı tarafın cevabi ihtarnamesinde belirtilen hususların gerçeği yansıtmadığını, üretilen kapaklarda ayıp bulunduğu iddiasını kesinlikle kabul etmediklerini, davalı tarafın gizli ayıplı olduğunu iddia ettiği ürünlerle, davaya konu ettiği ürünlerin birbirinden farklı olduğunu, davalı şirketin siparişi üzerine davalıya özel ebatlarda ve logolu olarak üretilen bu ürünlerin başka harhangi bir şekilde kullanılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle müvekkili şirketin zarara uğradığını beyan ederek, davalı şirketin siparişine konu malzemelerin bedeli olan 23.684,37-Euro alacaklarının tahsil tarihindeki geçerli satış kuru üzerinden hesaplanarak, alacağa 02/05/2018 tarihinden itibaren döviz alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranına göre işletilecek faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkili şirketin merkez adresinin İzmir’de olması nedeniyle müvekkili şirket aleyhine başlatılacak icra takipleri ile açılacak davalarda yetkili mahkemenin İzmir Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle öncelikle yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin suyu şişeleyerek tüketiciye sunan bir ticari kuruluş olduğunu, suyun konulduğu pet şişe kapaklarını da davacı firmadan tedarik ettiğini, bu kapakların kullanıldığı ürünlerin yoğun olarak ithal edildiği Almanya ve İngiltere müşterilerinden son zamanlarda ürünlerle alakalı olarak vakum hava kaçırma sorunu olduğu yönünde şikayetler alınması üzerine ayıbın neden kaynaklandığının tespiti amacıyla Hendek …. sayılı dosyası ile delil tespiti yaptırıldığını ve davacıdan tedarik edilen kapakların yapısal farklılık göstermesi nedeniyle gizli ayıplı ürün olduğunun tespit edildiğini, uğranılan zararın 20/07/2018 tarih 1.738.692,24 TL bedelli hatalı ürün bedeli adı altında davacı şirkete fatura edilerek e-Fatura sistemi üzerinden gönderildiğini ancak davacı tarafça bu faturanın kabul edilmeyerek iade edildiğini, davacı şirketin kötü niyetli olarak faturayı kayıtlarına almayarak müvekkili şirketi borçlu gösterme çabasında olduğunu, davacının bu şekilde müvekkili şirket aleyhine birden çok icra takibi başlattığını ve taraflarınca yapılan itiraz üzerine icra takiplerinin durdurulduğunu, davacı tarafça alacak talebinin Euro cinsinden gösterilmesine ve harca esas değerin de güncel Euro kuru esas alınarak hesaplanmasına itiraz ettiklerini belirterek hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; yetkili mahkemenin 6100 sayılı HMK’nun 6 ve 10. maddeleri gereğince belirlenmesi gerektiği, 6100 Sayılı HMK’nun 6/1 madde ve fıkrasında “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” düzenlemesine yer verildiği, aynı Kanunun 10. maddesindeki düzenlemeye göre ise; sözleşmeden doğan davaların, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği, bu durumda davanın, davalının yerleşim yerinde açılabileceği gibi, sözleşmenin ifa yerinde de açılabileceği, İzmir … … Müdürlüğü kayıtlarına göre davalı şirketin adresinin …. olduğu, diğer taraftan, taraflar arasındaki eser sözleşmesi kapsamında, davacı tarafından davalıya özel ebatlarda ve logolu olarak üretilen ürünlerin davalının ikametgahında teslimi gerektiğinden sözleşmenin ifa yerininde İzmir olduğu, hal böyle olunca, hem davalının yerleşim yerinin hem de davacıyla aralarındaki sözleşmenin ifa yerinin İzmir İli olması karşısında, yetkili mahkemenin İzmir Mahkemeleri olduğu gerekçesiyle, davalı yanın süresinde yaptığı yetki itirazının kabulü ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşmenin eser değil, satış sözleşmesi olduğunu, eser sözleşmesi olarak kabul edilse dahi; Ankara Batı Mahkemelerinin yetkili olduğunu, sözleşmenin ifa yerinin Sincan olduğunu, sözleşmeye konu ürünlerin nakliyesinin bizzat davalı şirkete ait olduğunu ve müvekkili şirketin Sincandaki fabrikasında üretildiğini, ayrıca davanın konusunun para borcu olduğunu ve TBK’nın 89.maddesi gereğince müvekkilinin ikametgahının yetkili olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesinin …. Karar sayılı ilamına uygun karar verildiği anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına.
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 11/11/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.