Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/662 E. 2021/659 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a-6 Maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Mahkemesine Gönderilmesi)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/03/2019
NUMARASI :…….

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak
KARAR TARİHİ : 17/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/06/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; taraflar arasındaki 23/02/2015 tarihli sözleşme ile davalının çok kapsamlı otopark yapım ve çevre düzenlemesi malzemesi alımı işini üstlendiğini, davalı tarafça yapılan çok kapsamlı otoparkın 22/06/2015 tarihinde davacıya teslim edildiğini, otoparkta meydana gelen maddi hasarlı kazalar ve bu kazalardan sonra …, ….. inceleme raporu ile otopark sisteminin ayıplı olduğunun tespit edildiğini, tespit edilen ayıpların gizli ayıp niteliğinde olduğunu, talep edilmesine rağmen anılan iş için davalıya ödenen sözleşme bedelinin geri ödenmediğini ileri sürerek, otopark yapım işi için davalıya ödenen 6.256.360,00 TL’nin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000,00 TL’sinin ödeme tarihinden işleyecek avans faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; taraflar arasında imzalanan 23/02/2015 tarihli sözleşme gereğince davalının üstlendiği tüm edimleri eksiksiz yerine getirdiğini, çok katlı otopark sisteminin eksiksiz teslim alındığının, imzalanan tutanak ve davacı tarafça davalıya verilen iş bitirme belgesiyle sabit olduğunu, davacının davalının uyarılarına rağmen otopark sisteminin kullanılmasında gerekli özeni göstermediğini, davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını, davacı tarafça ….. eserin incelenmesi talebinde bulunulmasına rağmen, Bakanlık tarafından davalı şirkete verilen süre dikkate alınmadan iş bu davanın açıldığını, Bakanlıkça verilen sürede davalı tarafça eksiklerin giderildiğini ve güvenli hale getirildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki 23/02/2015 tarihli sözleşme uyarınca davalının çok katlı otoparkı yapmayı üstlendiği ve otoparkı davacıya 22/06/2015 tarihinde teslim ettiği hususlarında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, davalı tarafın çok katlı otoparkın eksiksiz ve ayıpsız olarak davacıya teslim edildiği, davacı tarafın ayıp ihbar sürelerine uymadığı, davacının davalının uyarılarına rağmen otopark sisteminin kullanılmasında gerekli özeni göstermediğini savunduğu ancak, dosya kapsamında bulunan davacının Bilim, …’na hitaben düzenlediği 29/06/2016 tarihli yazısında; otopark sisteminde teslimden sonra ortaya çıkan arızanın giderildiğinin belirtilmesi ve davalı tarafın Bilim ,…’na verdiği savunma yazısında TSE tarafından otopark sisteminde tespit edilen eksikliği kabul etmesi karşısında davalının bu savunmalarının yerinde olmadığı, bu durum karısında davalı tarafça yapılan otoparkın ayıplı olduğu, davacının yukarıda bahsi geçen 29/06/2016 tarihli dilekçesi ile Bilim, …’ndan talep ettiği hususlarda anılan Bakanlıkça yapılan işlemler sonucu, davalıya tespit edilen eksiklerin giderilmesi için 180 gün süre verildiği, sonrasında davalının talebi üzerine ek 180 gün süre daha verildiği, ek sürenin bitim tarihinin dava tarihi sonrası olan 02/12/2017 tarihine isabet ettiği, davacının bu aşamalardan haberdar olmasına rağmen davalıya verilen sürelere herhangi bir itirazda bulunmadığı gibi sözleşmeden dönme seçimlik hakkını da kullanmadığı, dolayısıyla artık davacının TBK’nın 475. maddesinin 3. bendinde belirtilen ücretsiz onarım hakkını seçtiğinin kabulü gerekeceği, anılan eksiklerin yargılama sırasında, verilen ek 180 günlük süre dolmadan, tamamlandığının… , Sanayi ve Teknoloji Müdürlüğü’nün 15/11/2017 tarihli yazısından anlaşıldığı, bu kabulden hareketle davacının anılan seçimlik hakkını kullandıktan sonra sözleşmeden dönerek sözleşme bedelini davalıdan talep edemeyeceği, aksinin kabulünün dürüstlük ilkesine de aykırı olduğu gerekçesi ile, davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davalının yaptığı imalatın hatalı ve kusurlu olduğunun tüm dosya kapsamı ile sabit bulunduğunu, idare tarafından yüklenicinden eksikliklerin giderilmesinin talep edilmediğini, ücretsiz onarım hakkının söz konusu olmadığını, mahkemece yapılan keşifte davalının sistemi çalıştırmaktan kaçındığını, üretilen sistemin faal olup olmadığının mahkemece ortaya çıkarılmadığını, Bakanlığın sistemin güvenli ve kullanılabilir olduğuna ilişkin davacıya bir bildirim yapmadığını, TBK. 475. maddesine göre; eserde kullanılamayacak veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplar bulunduğundan davacının sözleşmeden dönme hakkını kullanabileceğini, eserde gizli ayıplar bulunduğunu, kullanılmakla gizli ayıpların ortaya çıktığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşme niteliği itibariyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği, tam olarak iki tarafa borç yükleyen sözleşmedir.
Taraflar arasında 23/02/2015 tarihinde otopark yapımı ve çevre düzenlemesi konusunda sözleşme imzalanmıştır. Davacı taraf, davalının yaptığı işin ayıplı olduğunu belirterek, ödenen iş bedelini talep etmiş, davalı eserin eksiksiz teslim edildiğini, işin ayıplı olmadığını, davacının süresinde ayıp ihbarında da bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiş, mahkemece davacının ücretsiz onarım seçimlik hakkını tercih ettiği, davalı tarafın işteki eksik ve ayıpları giderdiği, seçimlik hak kullanıldıktan sonra artık, davacının sözleşmeden dönerek iş bedelini talep edemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir.
Ayıp, yasa ya da sözleşme hükümleri gereğince, bir eser veya malda bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır. Yüklenici, iş sahibine olan borçlarına aykırı olarak, imâlini yüklendiği eserin ayıplı olması durumunda; açık ayıplarda Türk Borçlar Kanunu’nun 474. gizli ayıplarda ise 477. maddeleri hükümlerine uygun olarak ihbarda bulunduğu takdirde, aynı Kanun’un 475. maddesinde tanınan haklardan yararlanabilir. Şayet, imâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. Bu hakkın kullanması için iş sahibi tarafından ayrı bir dava açılabileceği gibi, yüklenici tarafından aleyhine açılmış olan bir davada da bu hususu def’i olarak ileri sürebilir. Sözü edilen Türk Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde yapılan şeyin iş sahibinin kullanamayacağı ve hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde kusurlu veya sözleşme hükümlerine aykırı olursa iş sahibinin o şeyi kabulden kaçınabileceği ve bu hususta yüklenicinin kusuru bulunursa zarar ve ziyan da isteyebileceği, aynı maddenin II. fıkrasında ayıbın eserin reddini gerektirecek nitelikte bulunmaması halinde iş sahibinin işin kıymetinin noksanı nispetinde bedelden indirim ve eğer o işin onarımı büyük bir masrafı gerektirmez ise yükleniciyi onarmaya mecbur edebileceği hükmü getirilmiştir. Bunlar eserin ayıplı olması halinde iş sahibinin haiz olduğu haklardır.
Türk Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde eser sahibine tanınan haklardan hangisini kullanabileceği, mahkemece uzman bilirkişi aracılığıyla eser üzerinde yaptıracağı inceleme sonucu ayıbın derecesi belirlenmek suretiyle takdir olunur.
Mahkemece her ne kadar davacının ayıplı eser nedeni ile ücretsiz onarım hakkını seçtiği ve eserdeki ayıbın giderildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamındaki mevcut belgelerden, davalının yaptığı iş ile ilgili olarak … müfettişlerinin tespitleri ve 09/09/2015 tarihinde düzenledikleri tutunak üzerine, bakanlık elemanlarınca yapılan işlemler olduğu, bakanlık yetkililerinin sistemin güvenli hale getirilmesi için gerekli işlemlerin yapılmasını talep ettikleri, böylelikle iki yıla yakın bir süre sistemin güvenli bir şekilde kullanılabilmesi için davalı ve Sanayi Bakanlığı arasında yazışmalar yapıldığı, davacının bizzat kendisinin ücretsiz onarım hakkını tercih ettiğine ilişkin bir yazısının ya da talebinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkemenin davacının ücretsiz onarım seçimlik hakkını tercih ettiğine ilişkin kabulü isabetli olmamıştır. Mahkemece yapılacak iş; tarafların bildirdiği tanıkların ayıp ihbarı, ayıp, davalının yaptığı eserin durumu, sistemin çalışıp çalışmadığı hususlarında dinlenmesi, sonrasında davacının yaptığı işin aynen duruyor olması durumunda, keşif de yapılmak sureti ile davacının yaptığı eserin mevcut durumunu incelemek bu bağlamda sistemin çalışıp çalışmadığını belirlemek ve bilirkişi heyetinden ek rapor almak sureti ile eserde ayıp bulunup bulunmadığı, ayıp bulunuyorsa ayıbın derecesi, ayıbın mahiyeti, ayıbın davacıya sözleşmeden dönerek iş bedelini talep etme hakkı verip vermeyeceği, sözleşmeden dönme hakkını verecek ayıp bulunmaması durumunda, davacının TBK. 475 maddesinde düzenlenen hangi hakkı kullanabileceğini irdelemek ve hasıl olacak sonuca göre bir karar vermektir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin.,….Karar nolu kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 17/06/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.