Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/659 E. 2021/636 K. 15.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
. (İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(Başvurunun esastan reddi /HMK m.353/1-b.1)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
.

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/12/2018
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Manevi Tazminat
DAVANIN DEĞERİ : 50.000,00 TL
KARAR TARİHİ : 15/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/06/2021

Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 24/07/2018 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 21/03/2007 tarihinde … için cam imalatı ve araç üstü şantiye teslimi işinin yapılması konusunda tedarikçi sözleşmesi yapıldığını, müvekkili şirketin akdedilen sözleşmeye uygun olarak davalı şirketin siparişine konu cam malzemeleri eksiksiz şekilde üreterek sipariş konusu camların kusursuz bir şekilde nakledilmesini sağladığını ve bu şekilde müvekkili şirketin sözleşmeden doğan borcunun sona erdiğini, davalı firmanın da söz konusu cam malzemeleri fatura tarihinde teslim aldığını ve gerek fatura içeriği gerekse teslim edilen cam malzemeler ile ilgili olarak herhangi bir itirazda bulunmadığını ancak sözleşmede kararlaştırılan malzemelerin tesliminden 5 yıl sonra davalı firmanın müvekkili şirkete camlarda harelenmeler ve optik kusurlar meydana geldiği ve bunların üretim hatasından kaynaklandığı dolayısıyla zararın müvekkili şirket tarafından karşılanması gerektiğini ileri sürerek Ankara 16. ATM’nin …. D.iş sayılı dosyası ile tespit yaptırdığını, ancak anılan bilirkişi raporunda müvekkili şirket aleyhine bir değerlendirmede bulunulmadan sorunun montajdan da üretimden de kaynaklanmış olabileceği kesin tespitin cam üzerinde laboratuvar analizi yapılarak belirlenebileceğinin ifadce edildiğini, söz konusu camların üretiminin müvekkili firmanın, montajını ise … … … ve …. Firmasının yaptığını, delil tespiti dosyasında kesin bir sonuca ulaşılamamasına rağmen davalı yanın bu kez 01/03/2013 tarihinde 21/03/2007 tarihli tedarik sözleşmesini hiçe sayarak zarar tazmini talebi ile sadece müvekkili firmaya karşı Ankara 12. ATM’nin… Sayılı dosyası ile belirsiz alacak davası açtığını, müvekkilinin sözleşmedeki yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdiğini, davalı tarafından haksız ve mesnetsiz olarak davanın açıldığını, değişik iş dosyasında müvekkilinin kusurlu olmadığının bilirkişi raporları ile ispat edilmesine rağmen 6 yıl gibi bir süre müvekkilini karalamaya devam ettiğini, rakip firmalara fırsat yaratıldığını, karalama, dedikodu ve söylentilerin müvekkilinin itibarını zedelediğini, davacının haksız eylemleri nedeniyle müvekkili şirketin ticari şeref ve haysiyetinin çiğnendiğini, tüzel kişinin ekonomik yaşam içindeki yerinin ve durumunun, prestijinin sarsıldığını belirterek, davacının, davalının eylemleri dolayısıyla ticari itibarının zedelenmesi ve kişilik haklarının zarar görmesi ve diğer tüm hususlar dikkate alınarak 50.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 5 yıl aradan sonra dava açmasının nedeninin davacı yan tarafından üretilen camlarda harelenme ve optik bozukluğun yıllar sonra ortaya çıkması yüzünden olduğunu, bu nedenle Ankara 16. ATM’nin … D.iş sayılı dosyası ile tespit yaptırıldığını, alınan bilirkişi raporunda; ”Sökülen bir adet cam üzerinde çıplak gözle yapmış olduğumuz incelemede cam üzerindeki hare şeklindeki lekenin camın imalatından kaynaklanmış olabileceği düşünülmektedir.” şeklinde tespit yapıldığını, bunun üzerine camın imalatçısı olan davacı aleyhine Ankara 12. ATM’nin… E. Sayılı dosyası ile dava açıldığını, değişik iş dosyasında alınan raporda açıkça imalattan kaynaklanmış olabileceği hususunun değerlendirildiğini, alınan raporlara itiraz edilmesi üzerine yargılama sırasında tekrar rapor alındığını, yargılamanın uzamasının nedeninin müvekkili şirketten kaynaklanmadığı ve müvekkili şirketin kötü niyetli olduğunu ispatlayamayacağını, bir tarafın diğer tarafa dava açmasının diğer tarafı karaladığı anlamına gelmeyeceğini, gerçek ve tüzel kişilerin haklarını ancak ve ancak yargı yoluyla yani mahkemeler aracılığı ile arayabileceğini, bunun da doğal sonucu olarak müvekkili şirketin Anayasa ile güvence altına alınan … İlkesi çerçevesinde hakkını aramak için yargı yoluna başvurduğunu, davacı yanın delil olarak göstermiş olduğu mesaj ve mektubun müvekkili şirket ile alakası olmayan her zaman karşı tarafla anlaşarak elde edebileceği delillerden olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/12/2018 tarih ….Karar numaralı kararında özetle; dava, manevi tazminat istemlidir.
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından satılan ürünlerde herhangi bir ayıp olmamasına ve değişik iş dosyasında da bu yönde bir tespit bulunmamasına rağmen davalı tarafça haksız ve mesnetsiz olarak Ankara 12.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyası ile açılan dava nedeniyle müvekkilinin tüzel kişiliğin şeref ve haysiyeti gibi kişisel değerlerinin çiğnendiğini, ekonomik ve sosyal kişiliğinin ve şöhretinin zarar gördüğünü bu nedenle müvekkili firmanın kişilik haklarının zedelenmesi ve ticari itibarının zarar görmesi yüzünden karşı taraftan 50.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunduğunu bildirmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; değişik iş dosyasında yapılan tespit sırasında cam içerisindeki lekenin camın imalatından kaynaklanmış olabileceği tespitine dayalı olarak belirsiz bir durum bulunduğundan davayı imalatçı olan davacıya karşı açtıklarını, dolayısıyla taleplerinin hak arama hürriyetine ilişkin olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller, Ankara 12. ATM’nin … Sayılı dosyası ve diğer tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Ankara 12. ATM dosyasında, davacı … Ltd. Şti. Tarafından davalı …. A.Ş.’ye karşı ticari nitelikteki hizmet sözleşmesinden kaynaklanan fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak, toplam 10.000,00-TLlik alacak davası açıldığı, talebe dayanak olarak Ankara 16. ATM’nin…. sayılı dosyasının ve bu dosya içerisinde yer alan tespit raporunun gösterildiği, söz konusu tespit raporu incelendiğinde, ”Sökülen bir adet cam üzerinde çıplak gözle yapmış olduğumuz incelemede cam üzerindeki hare şeklindeki lekenin camın imalatından kaynaklanmış olabileceği düşünülmektedir.” şeklinde tespitin yer aldığı, davalı şirketin söz konusu camın imalatçısı durumunda olduğu, Ankara 12. ATM’nin … E. Sayılı dosyasında yapılan yargılamada alınan raporda ise; camlarda harelenme tespit edildiği ancak bunun camın ince seçilmiş olması veya panellerin ilk imalat yerindeki montajı aşamasında hava dengelenmesi problemi gibi birden fazla hatanın renk değişikliğine sebep olabileceği, uygulama detay sorumluluğunun davalıda olmaması bu nedenle davalının davacıyı uyarmasının söz konusu olmadığı, sonuç olarak imalattan meydana gelen hatalardan davalının sorumlu olmadığının tespit edilmesi üzerine 07/05/2018 tarih ve … K. Sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmış olmakla; her ne kadar davacı taraf söz konusu dosyada, davalı tarafın iddiaları yüzünden davacı şirketin tüzel kişiliğinin, faaliyetini yürütürken kazandığı saygınlığının, şeref ve haysiyetinin çiğnendiğini, ekonomik yaşam içindeki yerinin ve durumunun sarsıldığını ve ticari itibarının zedelendiğini belirterek manevi tazminat istemiş ise de, az yukarıda da açıklandığı üzere davalı şirketin Ankara 12. ATM’nin …. E. Sayılı dosyasında açmış olduğu davanın anayasal … kapsamında olduğu, davacı tarafın iddia ettiği şekilde davacı tarafın ticari itibarının ve şirketin şeref ve haysiyeti ile manevi şahsiyetine zarar vermesi şeklinde değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, bu haliyle ispatlanamayan davanın reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili 07/02/2019 havale tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde belirtilen iddialarını ve beyanlarını ve aşamalarda ikrar ettikleri beyanlarını, iddialarını aynen tekrar ederek ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararın usul ve yasaya aykırı olduğundan ve ilk derece mahkemesinin kararında hak arama hürriyetini oldukça geniş bir şekilde müvekkili aleyhine yorumladığından, istinaf başvurularının kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili 02/05/2019 havale tarihli davacının istinaf kanun yolu başvuru dilekçesine cevap dilekçesinde özetle; cevap dilekçelerini ve aşamalardaki beyanlarını aynen tekrar ettiklerini, davacı yanın iddia ve savunmalarını istinaf dilekçesi ile genişletmeye çalışmakta olduğunu, mahkemece usul ve yasaya uygun olarak davanın reddine karar verildiğini, davacı iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, tüm bu sebeplerle davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun istinaf başvurusunun usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı yüklenici, davalı iş sahibi olup, davacı vekili müvekkili ile davalı arasında 21/03/2007 tarihinde düzenlenen sözleşme kapsamında müvekkili yüklenicinin edimini sözleşmeye uygun olarak yerine getirdiğini ve borcunun sona erdiğini, davalının sözleşmenin ifa ile son bulmasının üzerinden yaklaşık 5 yıl sonra sözleşme konusu olan cam malzemede bozulmalar oluştuğu, bunların üretim hatasından kaynaklandığını iddia ederek önce tespit yaptırdığı, sonra da Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile ayıplı imalat sebebiyle tazminat istemli dava açtığı, bu davanın 6 yıl gibi bir süre devam ettiği, bu süre boyunca müvekkilinin ticari itibarının zedelendiği, müvekkili hakkındaki karalama ve dedikodulara fırsat yaratıldığı, ticari şeref ve haysiyeti ile prestijinin sarsıldığını, müvekkili aleyhindeki davanın, müvekkilinin kusurunun olmadığının bilirkişi raporu ile saptanmasından sonra reddedildiğini, tüm bu sebeplerle 50.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili davaya cevabında, sözleşmenin ifayla son bulmasından yaklaşık 5 yıl geçtikten sonra üretilen camlarda harelenme ve optik bozukluğun ortaya çıkması sebebiyle önce mahkemeye başvurarak tespit yaptırıldığını, tespit dosyasında hazırlanan bilirkişi raporunda bozulmanın camın imalatından kaynaklanmış olabileceği belirtildiğinden bu rapora istinaden davacı hakkında ayıpların giderilmesi istemiyle dava açıldığını ve bu sebeple davanın montajı yapılan firmaya yöneltilmediğini, açılan davada da davaya bakan hakim tarafından itirazlarının yerinde görülerek birden fazla kez bilirkişi raporu alındığını, dava açılmasının diğer tarafı karaladığı anlamına gelmediğini, müvekkilinin anayasa ile güvence altına alınan … kapsamında hakkını aramak için yargı yoluna başvurduğunu, bu nedenlerden dolayı haksız davanın reddine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davalı tarafından davacıya yöneltilen Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyasında görülen ayıplardan kaynaklı manevi tazminat davası sırasında alınan bilirkişi raporunda camlardaki harelenmenin montaj aşamasında hava dengelenmesi problemi gibi birden fazla hatadan kaynaklanabileceği, uygulama detay sorumluluğunun yüklenici şirkette olmaması sebebiyle iş sahibini uyarmasının da söz konusu olmadığı ve sonuç olarak imalattan meydana gelen hatalardan davalının sorumlu olmadığı anlaşılmakla davanın reddine, 07/05/2018 tarihli… Karar sayılı karar ile karar verildiği, ancak davalı tarafından açılan bu davanın anayasal … kapsamında olduğu ve davacı tarafın iddia ettiği şekilde ticari itibarının ve şeref ve haysiyetinin ihlali olarak değerlendirilemeyeceği kabul edilerek davanın reddine dair karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurulmuştur.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir”şeklinde yer almıştır.
Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir. Davaya konu somut olayda, davalı iş sahibinin taraflar arasındaki eser sözleşmesi kapsamında davacı yüklenicinin teslim ettiği cam malzemelerde harelenmeler ve optik bozulmalar meydana geldiğinin tespiti üzerine öncelikle mahkeme aracılığıyla tespit yaptırarak meydana gelen bozulmaların nedeni konusunda bilirkişi raporu alınmasının ardından ve tespit bilirkişi raporundaki ”cam içerisinde hare şeklinde bulunduğu anlaşılan lekelerin camın imalatından kaynaklanmış olabileceği düşünülmektedir.” şeklindeki tespit üzerine davacı yüklenici hakkında ayıplı imalattan kaynaklanan zararın giderilmesi istemiyle dava açması ve bu hususu adli mercilere bildirmesi ve bunun neticesinde tazminat istemesinin hak arama özgürlüğü kapsamında bulunduğu ayrıca davacı yüklenicinin aleyhine açılan tazminat davasının da alınan bilirkişi rapor ve ek raporları sonrasında reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. O halde davalı iş sahibinin davacı yükleniciye tazminat istemiyle dava açmış olması, hak arama özgürlüğü kapsamında bulunduğu sonucuna dairemizce de varılmış olduğundan, ileri sürülen istinaf sebepleri de dikkate alındığında, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin bu karara karşı yaptığı istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1 – Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/12/2018 tarihli… Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2 – Davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olduğundan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL harç bedelinin mahsubu ile kalan 14,90 TL harç bedelinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3 – Davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4 – Yargılama sürecinde duruşma açılmadığı için davalı vekili lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5 – Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 15/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …