Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/649 E. 2021/591 K. 08.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
…. (İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(Başvurunun esastan reddi /HMK m.353/1-b.1)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/05/2017
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
DAVANIN DEĞERİ : 131.402,91 TL
KARAR TARİHİ : 08/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/06/2021

Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 05/10/2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında meydana gelen ticari alışverişler sonucunda davalı şirketin müvekkili şirkete 376.745,91 TL’lik borcu dolayısıyla davalı şirket hakkında Ankara 19. İcra Müdürlüğü’nün… sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu belirterek davalının takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile alacağın %20’sinden az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen 07/11/2016 tarihli cevap dilekçesinde özetle; icra takibinde 01.01.2014 – 30.05.2015 tarihleri arasında düzenlenen faturalara konu bakiye alacak denildiğini, hangi faturalara dayanıldığının açıklanmadığını, müvekkili şirketin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, faturalarda belirtilen malların müvekkili şirkete teslim edilmediğini, davacı tarafın, somutlaştırma ödevini müteakip takibe dayanak yapılan faturalar kapsamındaki malların müvekkili şirkete teslim edildiğini usulen yazılı delillerle kanıtlaması gerektiğini, belirterek haksız ve dayanaksız davanın reddine, davacı tarafça haksız ve kötü niyetli olarak talep edilen alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere müvekkili şirket lehine tazminata hükmedilmesine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/05/2017 tarih… Karar numaralı kararında özetle; dava, faturalara dayalı bakiye alacağın tahsili isteğiyle girişilen icra takibine itirazın iptali isteğine ilişkindir.
Ankara 19. İcra Müdürlüğü’nün…sayılı takip dosyasının incelenmesinde davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında 01.01.2014 – 30.05.2015 tarihleri arasında düzenlenen faturalara dayalı olarak bakiye 376.745,91 TL alacağın tahsili isteğiyle ilamsız takibe geçildiği, ödeme emrinin tebliği üzerine yasal süresinde sunulan dilekçe ile borca itiraz edilmekle takibin bu aşamada durdurulmuş olduğu anlaşılmıştır.
Taraf delilleri toplanıp, dosya üzerinde ve taraf şirketlerin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, mali müşavir bilirkişi 24.03.2017 tarihli raporunda davacı şirketin 2014 ve 2015 yılı yevmiye defterlerinin kapanış tasdiklerinin yaptırıldığını, davalı şirket adına yapılan kayıtların incelenmesinde 2014 yılı içerisinde davalı şirket adına toplam 769.664,91 TL’lik fatura düzenlendiği, faturalar karşılığında davalı şirket tarafından 322.919,00 TL ödeme yapıldığı, 31.12.2014 tarihi itibariyle bakiye 446.745,91 TL alacağın olup 2015 yılına devrettiği, 2015 yılında davalı şirket tarafından 80.000,00 TL ödeme yapıldığı, bu miktarın mahsubu ile 31.12.2015 tarihi itibariyle 366.745,91 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, davalı şirketin 2014 ve 2015 yılları ticari defterlerinin kapanış tasdikinin yaptırıldığını, 2014 yılında davacı şirket adına yapılan kayıtlara göre davalı adına düzenlenen fatura bedelleri toplamının 769.644,91 TL olup, davacıya bu yıl içerisinde 511.522,64 TL ödeme yapıldığı, yıl sonu itibariyle 258.122,27 TL borçlu olduğu, 2015 yılına bu miktarın devrettiği, 2015 yılı içerisinde davacıya 151.181,70 TL ödeme yapıldığı, bunun mahsubu ile bakiye borcun 106.940,57 TL olarak kayıtlı olduğunu, davalı defterlerinde kayıtlı bulunan 24.481,70 TL’lik ödemenin davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı bildirilmiştir.
Dosya kapsamından; taraflar arasında mal alışverişinden kaynaklı ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafından faturalar düzenlenip davalıya gönderildiği, 2014 yılı içerisinde davalı adına düzenlenen faturalar toplamının 769.644,91 TL olduğu, davacı defterinde 769.664,91 TL olarak kayıtlı ise de dosya kapsamı itibariyle davalı defterlerindeki fatura bedellerine konu miktara itibar edildiği, taraf kayıtları arasında oluşan 259.805,34 TL’lik farkın davacı şirketin ticari defterlerinde bulunmadığı, bu miktarın dayanağının 27.01.2015 vade tarihli 60.000,00 TL bedelli, 30.01.2015 vade tarihli 125.323,00 TL bedelli ve 12.06.2015 tarih 50.000,00 TL bedelli 3 adet çek toplamı 235.323,00 TL ile 3.300,00 TL’lik değişik tarihlerde 4 bölüm halinde yapıldığı kayıtlı ödeme belgesi ve ayrıca 21.181,70 TL’lik … adına yapıldığı belirtilen dekontlara ilişkin olduğu (235.323,00 TL + 21.181,70 + 3.300,00 = 259.804,70) anlaşılmıştır.
3 adet ödeme olarak belirtilen çeklere ilişkin dosya içerisindeki belge örneklerinin incelenmesinde keşidecisinin davalı, lehtarın davacı şirket olduğu, çek ödeme dekontlarının sunulduğu, davacı vekili tarafından 31.05.2017 tarihli oturumda beyanda belirtilen çek ödemelerinin müvekkile yapıldığını, bunlara bir diyeceği olmadığını, diğer ödeme olarak belirtilen miktarları kabul etmediğini bildirdiği, böylece çek bedelleri toplamı 235.323,00 TL daha ödemenin yapılmış olduğu bu miktarın 366.725,91 TL miktardan düşümü ile bakiye borcun 131.402,91 TL olduğu anlaşılmıştır.
Davalı ödemesi olarak belirtilen diğer iki bölüm 3.300,00 TL’lik davalı defterindeki ödeme kaydı ile … adına yapıldığı belirtilen dekontlara ilişkindir. 3.300,00 TL’lik ödeme kaydına ilişkin yazılı belge sunulmadığı, davacı tarafça kabul edilmediği, bu hususta davalı tarafça başkaca delil sunulmadığı anlaşılmakla bu miktar ödeme kanıtlanamadığından mevcut borçtan düşülmemiştir.
Davalı ödemesi olarak belirtilen … adına yapıldığı belirtilen 21.181,70 TL’lik ödemenin davacı tarafça kabul edilmediği, dava dışı şirket tarafından … firması adına tahsil edildiği belirtilen dekontun davacı adına yapılmış ödeme olarak sayılamayacağı, üçüncü kişi ile davalı arasında olduğu anlaşılmakla bu miktar ödeme kanıtlanamadığından mevcut borçtan düşülmemiştir.
Böylece bakiye alacak 131.402,91 TL olmakla bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne, davalının Ankara 19. İcra Müdürlüğü’nün ….sayılı takip dosyasında itirazının 131.402,91 TL asıl alacak için iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak faturalara dayalı likit olmakla hükmolunan meblağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafça kötü niyetle takibe geçildiği hususu kanıtlanamadığından davalının reddedilen miktar yönünden yasal koşulları oluşmayan tazminat isteğinin reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili 20/09/2017 havale tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece, dosya üzerinde ve taraf ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesine göre, davacı tarafından düzenlenen faturalara karşılık olarak müvekkili şirket tarafından ödemeler yapıldığı, taraf kayıtları arasında 259.805,34-TL fark bulunduğu ve bu farkın davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, müvekkili şirket tarafından 3 adet çek ile 235.323,00-TL olarak yapılan ödemenin, çeklerin keşidecisinin müvekkili şirket olduğu, lehtarın davacı şirket olduğu, çek ödeme dekontlarının sunulduğu, davacı vekilince 31.05.2017 tarihli oturumda çek ödemelerinin müvekkili şirkete yapıldığını kabul ettiği, söz konusu 235.323,00-TL. ödemenin düşülmesi ile bakiye borcun 131.402,91-TL. olduğu ileri sürülmüş, müvekkil şirket tarafından yapılan 3.300,00-TL. ve 21.181,70-TL. ödemelerin ise davacı vekili tarafından kabul edilmediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, takip dosyasındaki itirazın 131.402,91-TL asıl alacak için iptaline dair karar verildiğini,
Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31.05.2017 tarih ve …. sayılı kararının aşağıda belirtilen nedenlerle, usule, yasaya, hukuka, hakkaniyete ve delil hukukuna açıkça aykırı olduğundan hükmün müvekkili şirket lehine bozularak ortadan kaldırılmasına, davacının haksız, mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun davasının esastan reddine karar verilmesini talep ettiklerini,
Mahkemece salt ticari defterler üzerinden yapılan inceleme ile sonuca gidilerek davacının davasının kısmen kabulüne karar verildiğini, davaya cevapları ve itirazlarının değerlendirilmediğini, davacı tarafın haksız ve kötü niyetli olarak ticari defterlerinde sonradan mevzuata aykırı olarak yapılan değişiklerin görmezden gelindiğini ve bu yönün irdelenmediğini,
Mahkemece, salt faturalar miktarlarının toplanıp ödemelerin düşülmesi ile düzenlenen bilirkişi raporuna değer verilerek hüküm kurulduğunu, fatura içeriklerinin ispatı bakımından bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığını,
Dosya safahatında, ısrarla faturada belirtilen malların müvekkili şirkete teslim edilmediğini beyan etmelerine rağmen bu konuda bir araştırma yapılmadığını, oysa davacı tarafın, takibe dayanak yapılan faturalar kapsamındaki malların müvekkili şirkete teslim edildiğini usulen yazılı delillerle kanıtlaması gerektiğini, mahkemenin sayısız kararında belirtildiği üzere, bir temel ilişkiye dayanmayan faturanın soyut olarak muhatabına gönderilmesi onun kesinleştiği anlamına gelmeyeceğini, davacı tarafça takibe konu edilen miktarın ne şekilde belirlendiğinin de anlaşılamadığı gibi, davacı tarafın dayandığı -varsa- usulüne uygun olarak düzenlenmiş ticari defter ve belge içeriklerinin, dayanak belgelerle de doğrulanması gerektiğini, soyut ve afaki borç ihdasını içeren faturaların tek başına alacağın varlığını ispatlamayacağını, davacı tarafça ticari defterlerindeki faturaların doğruluğu ve dayanakları ispatlanamadığı halde, mahkemece basit bir toplama ve çıkarma işlemi ile davacı lehine hüküm tesis etmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, hükmün bu yönlerden kaldırılmasını talep ettiklerini,
Müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu olmadığını, birbirini doğrulamayan, dayanak belgeleri bulunmayan veya sonradan tek taraflı işlemlerle, usulüne aykırı olarak düzenlenen davacı defterlerinin delil olarak kullanılmasının mümkün olmadığını, davacı tarafın davasını ve dayanaklarını ispat mahiyetinde, usulüne uygun olarak sunduğu delilleri bulunmadığından, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini,
Mahkemenin kabulüne göre de, 04.09.2014 tarihli 800-TL., 20.09.2014 tarihli 200-TL., 08.10.2014 tarihli 400-TL. ve 08.10.2014 tarihli 1.900-TL.lik toplam 3.300-TL. miktarlı ödemeler davacı şirket adına ve lehine yapılan ödemelerdir ve bu miktarın talep edilen miktardan düşülmemesinin hatalı olduğunu, yine, 13.05.2015 tarihinde … aracılığıyla …’e ödenen 730-TL., 13.05.2015 tarihinde…. arcılığıyla… firmasına ödenen 12.251,70-TL. olmak üzere toplam 12.181,70-TL.lik ödeme, davacı şirket adına….. ödenmiş olup bu hususun dosyaya 18.04.2017 tarihli dilekçeleri ekinde sunulmuş olan, bizzat … şirketinden alınan belge içerikleri ile sabit olduğunu, bu miktarın da düşülmemesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, mahkemece taleplerine rağmen söz konusu diğer ödemelerle ilgili araştırma yapılmamış olmasının da eksik inceleme sonucu hüküm kurulduğunun kanıtı olduğunu,
Davacı taraf yararına icra inkar tazminatına hükmedilmiş olmasının da yasaya ve hukuka aykırı olduğunu, zira davacı tarafın ileri sürdüğü alacak miktarının likit ve bilinebilir nitelikte olmadığını, nitekim muhtacı muhakeme olan ihtilafta, mahkemece dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiğini ve bilirkişi incelemesine dayalı olarak hüküm kurulduğunu, bu nedenle davacı taraf yararına icra inkar tazminatına hükmedilmiş olmasının usule ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, hükmün bu yönden de kaldırılmasını talep ettiklerini,
Davacının takibinde haksız ve kötü niyetli olduğunun ispatlandığını, davacı tarafın haksız olarak 376.745,91-TL miktarlı alacak iddiasıyla müvekkili şirket aleyhine takip başlattığını, kabul etmedikleri bilirkişi raporuna göre bile davacı tarafın bu miktarda bir alacağının bulunmadığının tespit edildiğini, haksız ve kötü niyetli olarak yapılan takip nedeniyle, taleplerine rağmen alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere, müvekkili şirket lehine tazminata hükmedilmemiş olmasının da hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin, tazminat taleplerinin reddine ilişkin kararının kaldırılmasına ve davacı tarafın %20 oranında tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ettiğini,
Tüm bu sebeplerle istinaf başvurularının kabulüne, Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31.05.2017 tarih ve … sayılı kararının,usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle, istinaf yoluna başvuran müvekkili şirket lehine bozularak ortadan kaldırılmasına, davacının haksız, mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun davasının tümden esastan reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
Davacı vekilinin, davalının istinaf kanun yolu başvuru dilekçesine karşı dosyaya herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisine dayalı olarak davalı hakkında faturalara dayalı olarak başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı cevabında, icra takibine konu alacağın belli olmadığını, hangi faturalara dayanıldığının açıkça belirtilmediğini, faturada belirtilen malların müvekkili şirkete teslim edilmediğini, teslim hususunun davacı tarafça ispatı gerektiğini, ticari defterlere kayıtlı dahi olsa dayanak belgelerle ticari defter kayıtlarının ispatı gerektiğini, öte yandan davacı tarafa resmi yollardan ödemeler yapıldığını, bu hususun banka kayıtları ve defter içerikleri ile de sabit olduğunu belirterek davanın reddine ve haksız ve kötü niyetli olan davacının %20 oranında tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece taraf ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi ve tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda taraf ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, takibe konu faturaların tümünün davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, yapılan ödeme miktarları konusunda taraf defterlerinin uyumlu olmadığı, davalı tarafından çek ile yapıldığı anlaşılan ödemelerin davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı halde davacı, çek ile yapılan ödemeleri kabul ettiğinden çek ile yapılan ödemelerin davacı alacağından düşülmesi gerektiği, yine davalı defterlerinde ödeme kaydı bulunduğu halde davacı defterlerinde ödeme kaydı bulunmayan davacı adına dava dışı … Şirketi’ ne yapılan ödemeler tutarı ile davalı tarafından davacı işçilerine yapıldığı söylenen ödemelere ilişkin belgeler davalı tarafından sunulmuş ise de; yapılan bu ödemelerin davacı adına yapıldığını davacı taraf kabul etmediğinden ve bu ödemelerin davacı hesabına yapıldığı da davalı tarafça kanıtlanamadığından bu ödemelerin davacı alacağından mahsubunun mümkün olmadığı, buna göre yapılan hesaplama sonucunda davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 131.402,91 TL alacağı bulunduğu kabul edilerek davanın bu miktar üzerinden kısmen kabulüne, davalının icra takibine yaptığı itirazın 131.402,91 TL’lik asıl alacak üzerinden kabulüne ve ticari defterlere kayıtlı faturalar sebebiyle davalının ne kadar borcu olduğunu bilebilecek durumda olduğu ve alacağın likit olduğu kabul edilerek davacı yararına %20 oranın icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davacının kötü niyetli icra takibini yaptığı davalı tarafça kanıtlanamadığından reddedilen miktar üzerinden davalı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilmesi isteminin reddine dair karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekilince yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurulmuştur.
Mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, takibe konu faturaların davalı ticari defterlerinde de kayıtlı olduğu, bu sebeple fatura konusu ürünlerin davalı tarafa teslim edildiğinin karine olarak kabul edilmesi gerektiği ve davacı adına bizzat yapılmayan ödemelerin davacı alacağından mahsup edilmemiş olmasında da yasaya aykırı bir durum görülmediğinden davalı tarafından ileri sürülen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı ve mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin bu karara karşı yaptığı istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1 – Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/05/2017 tarihli ….
sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2 – Davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olduğundan alınması gerekli 8.976,13 TL nisbi istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından peşin olarak yatırılan toplam 2.275,43 TL harç bedelinin mahsubu ile kalan 6.700,70 TL nisbi istinaf karar ve ilam harç bedelinin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3 – Davalı tarafından yatırılan 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4 – Davalı tarafından sehven temyiz yoluna başvurma harcı olarak yatırıldığı anlaşılan 154,30 TL harç bedelinin karar kesinleştiğinde talep halinde davalıya iadesine,
5 – Kararın dairemizce taraflara tebliğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 08/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır