Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/636 E. 2021/836 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ


(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(Kararın Kaldırılarak Dosyanın Mahkemesine
Gönderilmesi / HMK 353/1-a.4-6 md)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İSTİNAF K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/03/2019
NUMARASI :….
DAVANIN KONUSU : Alacak, Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 21/09/2021
KARARIN YAZIM TARİHİ : 01/10/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak, menfi tespit istemlerine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, davalı ile Ankara…. Müdürlüğü arasında, “…” kapsamında bütün inşaat, tesisat, mekanik, elektrik ve seslendirme işlerinin anahtar teslimi konusunda sözleşme yapılmış olduğunu; bu sözleşmenin, müvekkili şirkete devir ve teslim edilmesine ilişkin taraflar arasında 28/04/2011 tarihli sözleşme imzalandığını; ancak, davalı ile dava dışı idare arasındaki sözleşmenin 15.1 maddesinde “…bu işte alt yüklenici çalıştırılmayacak ve işlerin tamamı yüklenicinin kendisi tarafından yapılacaktır…” hükmü karşısında adı geçen sözleşmenin devrinin gerçekleştirilmediğini; müvekkilinin, sözleşmenin devredileceği inancıyla inşaat yerine konteynır getirdiğini; …. açtığını ve ekipmanların getirilmesi için 20.000,00 TL masraf yaptığını; taraflar arasında yapılan sözleşmenin, yasal engel nedeniyle hiçbir zaman hayata geçmediğini; yapılan işlerin tamamının, davalı adına yapıldığını ve müvekkili şirketin, yalnızca malzeme verdiğini; alacaklarının, faturalı ve faturasız malzeme ile sözleşmenin devredileceği inancıyla yapılan giderlerden oluştuğunu; davalıya fatura karşılığı 2.070.669,76 TL mal verildiğini ve 1.892.600,00 TL tahsil edildiğini, bu kapsamda, Ödenmeyen fatura bakiyesinin 178.069,00 TL, Kullanılmış ama fatura edilmemiş malzemenin 82.826,97 TL, İçme suyunda test edilmiş kullanılmış malzemenin 30.000,00 TL,
15/1 madde gereği yapılan masraf 20.000,00 TL, olmak üzere, toplam 310.895,00 TL alacak bulunduğunu; davalınin, 200.000,00 TL tutarlı teminat senedi aldığını; bu nedenle, şimdilik 50.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren ticarî faiziyle davalıdan tahsili ile teminat olarak alınan 200.000,00 TL’lik senedin iptaline karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında işveren-yüklenici ilişkisi bulunduğunu; davacının, işi yarım bıraktığını ve eksik işlerin müvekkili tarafından yapıldığını; asıl işverenle müvekkilinin yaptığı sözleşmede, işin taşerona devri yasak olduğundan Kurum tarafından ödenen istihkakların, müvekkili hesabına yatırıldığını ve davacının istihkak miktarı kadar fatura kestiğini ve müvekkilinin ise bu miktarda davacı hesabına yatırdığını; davacının, … açmadığından davacı çalışanlarının davalı tarafından sigortalı gösterildiğini ve bedellerinin müvekkili tarafından yatırıldığını ve … primlerinin davacı tarafa borç kaydedildiğini; “….lunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, toplanan tüm deliller değerlendirilmiştir. Davacı ile davalı arasında; … ait ve “Ankara ….”ne ait olmak üzere iki sözleşme bulunmaktadır. Bu sözleşmelerden birincisi yazılı yapılmıştır. Diğeri yönünden ise taraflar arasında sözlü eser sözleşmesi bulunduğu saptanmıştır. Bu konuda tartışma bulunmamaktadır. Davalı, … ve stopaj ödemeleri ile 90.400,00 TL nama ifa yapıldığını savunmuştur. Bilirkişilerin 31/10/2016 tarihli ek raporunda, davacının, “…ne ait KDV dâhil 1.828.628,60 TL ve “Ankara … YK…. ait KDV dâhil 369.841,65 TL olmak üzere toplam 2.198.470,25 TL imalat gerçekleştirildiği anlaşılmıştır. Davacının dayandığı 55.590,98 TL tutarlı faturanın … hakedişleri arasında kesilen fatura olduğu bilirkişi görüşünden anlaşılmıştır. Bilirkişilerin tespitlerinden; “Kazan Kültür Merkezi İnşaatı İşi”ne ait KDV dâhil 1.828.628,60 TL ve …ait KDV dâhil 369.841,65 TL olmak üzere toplam 2.198.470,25 TL imalat gerçekleştirildiği kabul edilmelidir. Bu tutardan ödemeler tenzil edilecektir. Davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin 16/(3) maddesine göre … ve stopaj ödemelerinin davacı yükleniciye aittir. Davalı 90.400,00 TL nama ifa bulunduğunu hep savunmuş, bu nedenle bilirkişilerden alınan 12/02/2019 tarihli son ek raporda, davalının uzun bir süre boyunca sunmadığı ve bilahare 90.635,00 TL olarak ibraz ettiği listenin, tevsik edici belge mahiyetin bulunmadığını ifade etmişlerdir. Davanın geldiği aşama itibariyle yapılacak bir keşif ve metraj incelemesi de soruna başka çözüm getirmeyecektir. Bu nedenle tüm dosya kapsamından davalı tarafından yasal ve ikna edici delille desteklenmeyen nama ifa savı dayanaksız kalmıştır. Dolayısıyla yapılan imalatın davacıya ait olduğu kabul edilmelidir. Tüm itirazları da değerlendiren bilirkişilerin son ek raporunda toplam ödeme tutarı … ve stopaj dâhil 2.020.505,44 TL’dir. Bu tutarın imalattan tenzili ile (2.198.470,25 TL – 2.020.505,44 TL=) 177.964,81 TL davacı bakiye imalat alacağı bulunmaktadır. Bu tutar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmelidir. Fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmelidir. Dosya kapsamından davacı tarafından davalıya, 200.000,00 TL tutarlı teminat senedi verildiği konusunda ihtilâf bulunmamaktadır. Çekişme, teminat senedinin iadesinin koşullarının gerçekleyip gerçekleşmediği konusundadır. Yanları bağlayan 28/04/2011 tarihli sözleşmenin 12.maddesi kesin teminatı düzenlemektedir. Maddede: Söz.m.12.: “Yüklenici işverene 200.000.-TL tutarında teminat senedi verecektir. Senedin ödeme tarihi açık olacak ve sözleşmeye eklenecektir. İşbu sözleşmeye ait teminat senedidir.” Davacının eser sözleşmesinden kaynaklı borcunun kalmadığı, bilakis alacaklı olduğu saptandığına göre bononun iadesine, davacı senedin iptalini talep ettiğinden, söz konusu senedin davacı yönünden iptaline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taleplerinin malzeme bedeli ve sözleşmenin devredileceği inancıyla yapılan masraflar olduğunu, her iki işi de davalının yaptığını, …’nın şantiye şefi olduğunu, hak edişlerin idare tarafından davalıya yatırıldığını, … İnşaat Şirketinin 15/02/2013 tarihinde … kanunu kapsamından çıktığını, davalı çalışanlarının … borçlarının kendilerinden tahsil ve mahsup edilemeyeceğini belirterek senet yönünden verilen karar dışında kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının kestiği faturalardan, eksik imalat, sigorta ve stopaj ödemeleri mahsup edildiğinde 112 bin TL alacaklı olduklarını, geçici kabul eksikliğinin sabit olduğunu, bunların kendileri tarafından tamamlandığının da sabit olduğunu, bilirkişi raporu dikkate alınmadan davacının talebini aşan şekilde karar verildiğini, içme suyu işi ile ilgili davacının talebinin test malzemesi bedeli ile sınırlı olduğunu, bu işi davacının yapmadığını, kısmi davada harcın sonradan tamamlanması nedeniyle faizin ayrılması gerektiğini, senet iptal edilirken bedeli üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılması talep edilmiştir.
GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
1- Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. (HMK m. 26/1)
Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. (HMK m. 297/2)
Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde talepleri açıklanmış olup içme suyu işine ait talebin test edilmiş malzeme bedeli olarak 30.000,00 TL olarak açıklandığı ve bu iş yönünden bu miktarın tahsili talep edildiği halde bilirkişi raporunda her iki iş bakımından toplam ve bakiye alacak miktarı hesaplanmış; mahkemece de talep aşılarak bu miktara hüküm verilmiştir. Oysa açıklandığı gibi HMK’nın 26. maddesi uyarınca hakim taleple bağlı olup talebi aşar şekilde hüküm veremez. Açıklanan bu yönden karar usul ve yasaya aykırıdır.
2- Kural olarak eser sözleşmesi, zorunlu şekil koşuluna bağlı değildir. Sözleşmenin kurulması için yazılı şekil şartı yok ise de; davalı tarafından sözleşme ilişkisi inkâr edildiği takdirde, talep miktarı da dikkate alınarak, yazılı delille ispata ilişkin kuralların gözetilmesi gerekir. 6100 sayılı HMK 200. maddeye göre, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibin beşyüz Türk lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibin beşyüz Türk lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Yazılı sözleşme olmasa da sözleşmenin varlığını ortaya koyan, yazılı delil niteliğinde olmayan ancak kesin delil niteliğindeki ikrar, yemin delilleri ile de sözleşme ilişkisi ispatlanabilir. Tüm bu delillerle de sözleşme ilişkisi ispatlanmış değilse HMK 200. maddedeki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir. Açık muvafakat olmazsa tanıkla sözleşme ilişkisi ispatlanamaz. Bunun da istisnası olan HMK 202. maddeye göre senetle ispat zorunluluğu bulunan hallerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir. Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir. (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2019/2718 Esas, 2020/128 Karar)
3- Kanaat verici olmayan, denetime elverişsiz bilirkişi raporu ile hüküm verilemez. Bir bilirkişi raporunda yapılan işin türü, niceliği , niteliği gibi hususlar yönünden değerlendirme bulunmalı ve rapor hüküm kurmaya elverişli olmalıdır.
Davacı vekilince dava dilekçesinde talepleri kalem kalem açıklanmış olup kültür merkezi inşaatı işinden ve içme suyu inşaatı işinden bahsedilmiş olup kültür merkezi inşaatı işine ilişkin taraflar arasında yazılı bir taşeron sözleşmesi de bulunmaktadır. Taraflar arasında içme suyu işinden dolayı yazılı bir eser sözleşmesi bulunmadığı gibi tarafların da böyle bir iddiası yoktur. Bilirkişi heyeti tarafından her iki iş bakımından talep aşılarak karma bir uygulama ile toplam imalat ve alacak hesabı yapıldığı gibi Mahkemece de ispat kuralları tartışılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
4- O halde Mahkemece yapılacak işlem; talebe bağlı ve karşılığını açıklar şekilde fiiliyatta sahada üretilen işin türü, niteliği; davalı ile idare arasındaki sözleşme , davacı ile davalı arasındaki taşeron sözleşmesi, hak edişler ve diğer belgeler dikkate alınarak hangi sözleşmeden dolayı ne kadar imalat yapıldığı; düzenlenen veya kayıtlı faturaların hangi iş için düzenlendiği; faturaların ayrılarak ispat kurallarına göre hesap yapılması; bu şekilde açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesinden ibaret olacaktır.
Açıklanan nedenlerle; sair hususlar incelenmeksizin taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.4,6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde sonuçlandırılması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/03/2019 gün ve… Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.4,6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
6-Taraflarca ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 21/09/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …