Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/595 E. 2021/684 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ

(İnceleme Aşamasında Kararın Kaldırılarak Dosyanın Mahkemesine Gönderilmesi HMK 353/1-a.6 md)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2018
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 24/06/2021
KARARIN YAZIM TARİHİ : 05/07/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişki uyarınca davalı şirketin davacıya kablo üretip vereceği, davacının da para ödeyeceği, davacının 164.000 USD’yi davalıya göndermesine rağmen davalı şirketin malları göndermediği, 164.000 USD’nin fiili ödeme günündeki T.C. … Bankasının en yüksek kuru üzerinden işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının yabancı olması sebebiyle teminat göstermek zorunda olduğu, davalı şirketin taraflar arasındaki anlaşmaya uygun olarak kabloları 09/10/2013 tarihinde üretip sevke hazır hale getirdiği, ancak davacının 31/10/2012 tarihinde 164.000 USD ödemesine rağmen bakiye 477.943,14 USD’yi ödeyip kabloları teslim almadığı, davacı için üretilen kabloların başka bir müşteriye çok düşük bir fiyat üzerinden satıldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, TBK’nın 147.maddesine göre borcun ifa edilmemesinden doğan zararın tazmini istemleri temerrüt tarihinden itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, dosya arasına davalı tarafça sunulan ve davalı şirket ile … adına … arasında imzalanan 12/01/2012 tarihli sözleşmede sözleşmenin 10/02/2012 tarihinde kadar geçerli olacağı, bu tarihe kadar sözleşme bedelinin %30’unun davalı şirkete ödenmemesi halinde sözleşmenin otomatik olarak sona ereceğinin öngörüldüğü, davalının bu sözleşmenin tarafının davacı olmadığını iddia ederek 31/10/2012 tarihinde davalı şirete gönderilen 164.000,00 USD’yi gönderdiklerini ve bunun istirdatını talep etmiş olsa TBK’nın 147.maddesine göre ödeme tarihi olan 31/10/2012 tarihinden itibaren 5 yıllık süre içinde iş bu paranın istirdatını isteyebileceği, ancak davacının taraflar arasında eser sözleşmesi olduğunu kabul etmediğinden TBK’nın 82.maddesine göre sebepsiz zenginleşme hukuki nedenine dayalı olarak iki ve on yıllık zamanaşımı süreleri içerisinde ödediğini iddia ettiği paranın istirdatını isteyebileceği, davacının geri isteme hakkını dava dilekçesi ve 25/12/2018 tarihli celcedeki beyanı da dikkate alındığında ödeme tarihi olan 31/10/2012 tarihinde öğrenmiş durumda olduğu, zira davacının, davalı tarafa ödeme yapma sebebi olarak davalı şirketin satacağı mallar nedeniyle ön sipariş ve kapora bedeli gönderildiğini gösterdiği, sebepsiz yere ve yanlışlıkla bir para gönderildiğine göre havale tarihinde geri isteme hakkının öğrenilmiş olduğu, bu durumda iki yıllık zamanaşımı süresi dolduğu, davanın zamanaşımı süresi içerisinde açıldığının kabulü halinde davacının gönderdiği havaleye ilişkin dekont üzerinde bir açıklama yazılı olmadığından karine olarak iş bu ödemenin mevcut bir borca ilişkin olarak yapıldığının kabulü gerekeceği, davacının bu karinenin aksini yazılı bir delil ile ispat edemediği, davacı yemin deliline dayanmadığı, bu nedenle açılan davanın esas yönünden hukuki dayanaktan yoksun olduğu, bu hususlar dikkate alınarak ve zamanaşımı def’inin öncelikle gözetilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. .
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 28/09/2012 tarihli sözleşmenin davalı yanın savunması ve iddiasının olduğu, ispat yükünün davalıya ait olduğunu, davalı yanın kablo üreticisi ve satıcısı olduğunu, müvekkilinin banka havalesi ile ödemeyi yapması fakat davalı tarafın dava tarihine kadar müvekkili için kablo üretmediğini ve teslim etmediğini, bu nedenle, TBK’ nın 146.maddesindeki 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini, başından itibaren gönderilen bedel karşılığında davalı tarafça kabloların imal edilmediğini ve teslim edilmediğini belirttiklerini, itiraz ettikleri hususun davalı yanın ileri sürdüğü 28/09/2012 tarihli sözleşmeye müvekkilinin taraf olmadığı hususu olduğunu, davalıya sebepsiz yere veya yanlışlıkla havale gönderildiğine dair bir beyanda bulunulmadığını, davalı yanın da paranın sebepsiz yere veya yanlışlıkla ödendiğine dair savunması olmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı tarafça, dava dilekçesinde, davalı tarafa gönderilen para karşılığında davalının davacıya bir mal veya hizmet vermediği ileri sürülmüş, davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde, 28/09/2012 tarihli sözleşme gereğince davacının davalıya para gönderdiği, ancak davacının teslime hazır olan kabloları teslim almaması nedeniyle temerrüde düştüğü ve bu nedenle aynı miktarda ceza faturası kesildiği belirtilmiştir.
13/03/2018 tarihli ön inceleme duruşma tutanağında, davacı vekilinin temel iddiasının, “Taraflar arasındaki ticari ilişki uyarınca davalı şirketin davacıya kablo üretip vereceği, davacının da para ödeyeceği, davacının 164.000 USD’yi davalıya göndermesine rağmen davalı şirketin malları göndermediği, 164.000 USD’nin fiili ödeme günündeki T.C. .. en yüksek kuru üzerinden işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemlidir” şeklinde; davalı vekilinin temel savunmasının, “Davacının yabancı olması sebebiyle teminat göstermek zorunda olduğu, davalı şirketin taraflar arasındaki anlaşmaya uygun olarak kabloları 09/10/2013 tarihinde üretip sevke hazır hale getirdiği, ancak davacının 31/10/2012 tarihinde 164.000 USD ödemesine rağmen bakiye 477.943,14 USD’yi ödeyip kabloları teslim olmadığı, davacı için üretilen kabloların başka bir müşteriye çok düşük bir fiyat üzerinden satıldığı davanın reddi dileğinden ibarettir” şeklinde belirlendiği, mahkemece, “Tarafların uyuşmazlık noktalarının; davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı,taraflar arasında yapılmış yazılı bir sözleşme olup-olmadığı, davalı şirketin davacıya üretip teslim etmeyi taahhüt ettiği kabloları zamanında üretip teslime hazır hale getirip-getirmediği, davacının ödemesi gereken bakiye bedeli ödeyip üretilen kabloları teslim almaktan imtina mı ettiği, yoksa davalı şirketin kabloları zamanında üretip teslime hazır hale getirmediği mi, davalı şirketin sözleşmeye aykırılık nedeniyle sebepsiz zenginleşip zenginleşmediği, davacının davalı şirketten talep edebileceği bir alacağı olup olmadığı, var ise miktarı hususlarına ilişkindir” şeklinde belirtildikten sonra, taraf vekillerinin uyuşmazlık noktaları hakkında mahkemece yapılan tespite bir diyeceklerinin olmadığını belirtikleri görülmektedir.
Bu aşamadan sonra, her ne kadar davalı tarafça, davacı ile aralarında sözleşme bulunmadığı belirtilmiş ise de; bu husus savunmanın genişletilmesi niteliğinde olup, davacı tarafça savunmanın genişletilmesine açıkça muvafakat edilmediği gibi, aşamalarda taraflarca dava konusu bedelin sebepsiz yere veya yanlışlıkla gönderildiğine dair iddia ve savunma da ileri sürülmemiştir.
Bu durumda; dava konusu alacağın eser sözleşmesine dayalı olarak istendiğinin kabulü ile uyuşmazlığın eser sözleşmesi hükümlerine göre çözülmesi gereklidir.
Eser sözleşmelerinden doğan alacak talebi, 818 sayılı Borçlar Kanunu 126/4 ve 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147/6. maddesi gereğince 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, zamaşımının başlangıcı ise eserin teslim tarihinden itibaren başlayacaktır. Somut olayda, imal edilerek teslimi gerektiği iddia edilen kabloların davacıya teslim edilmediği, tarafların kabulünde olduğundan, zamanaşımı süresinin başladığından söz edilemeyecektir.
Bu durumda; işin esasına girilerek sonucuna uygun bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın zamanaşımından reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/12/2018 gün ve … Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davacı tarafından ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 24/06/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye… Katip …