Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/578 E. 2021/560 K. 01.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(Başvurunun Esastan Reddi/ HMK m. 353/1-b.1 )
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/02/2019
NUMARASI :…
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 01/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/06/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; müvekkili şirketin davalı şirkete “… sözleşmesi kapsamında iş yaptırdığını, yaptırdığı işin hak edişlere bağlandığını, bu hak edişlere bağlı olarak fatura kesildiğini ve davalı şirketin bu faturaları itirazsız olarak ticari kayıtlarına işlediğini, davalı tarafın hak edişlere dayalı olarak kesilen faturalardan kaynaklı cari hesap bakiye borcunu tüm uyarılara rağmen ödemediğini, bunun üzerine Ankara 24. İcra Müdürlüğünün ….sayılı takibin başlatıldığını, ancak davalı borçlu icra dosyasındaki itiraz dilekçesinde taraflar arasındaki ticari ilişkiyi kabul ettiğini, belirtilen şekilde bir borcu olmadığından bahisle borca itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile davalının borcun %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; Davalıya usûlüne uygun dava dilekçesi ekli duruşma gün ve saatini bildirir ihtaratlı davetiye tebliğ edilmiş, taraf teşkili sağlanmış, davalı vekili cevap dilekçesi ile; taraflar arasında “Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü Sınırları Dahilindeki Yollarda Prefabrik Betonarme Yaya Üst Geçidi Yapılması” konulu 21.09.2016 tarihli Alt Yüklenici Sözleşmesi imzalandığını, alt yüklenici davacının, işe ilişkin dökümanlarını, iş yerini ve çalışma koşullarını, projeleri, şartnameleri inceleyerek sözleşmenin ödemeler başlıklı 4. maddesindeki birim fiyat listesinde sıralanan işleri, ilgili fiyatlar karşılığı yapmayı teklif ve taahhüt ettiğini, söz konusu sözleşmede işin artmasından, azalmasından, döviz artışından, malzemeye gelecek zamlardan ve her ne sebeple olursa olsun fiyat farkının ödeneceğine dair hüküm düzenlemediğini, idare ile yüklenici arasında yapılan işin sözleşmesinde artış olması durumunda bu artış oranının alt yükleniciye aynen yansıtılacağı ve bu artıştan dolayı yüklenicinin alt yükleniciden herhangi bir kâr payı talebinde bulunamayacağı, artış masraflar ve giderlerin alt yüklenici tarafından karşılanacağı hususlarının belirlendiğini, sözleşmenin bu hükmünde idare ile yüklenici olan müvekkili arasındaki işte artış olması durumunda bu oranın alt yükleniciye aynen yansıtılacağı bu işten dolayı müvekkili firmanın kâr talebinde bulunamayacağı, hâl böyle olunca da artış nedeniyle oluşan damga vergisi vs gibi artış masrafı ile diğer giderlerin artış oranından yararlanacak olan alt iş veren firmaya ait olacağını, bunun doğal olarak iş hayatının olağan akışına uygun olacağını, bunun yanında alt işveren firma ile müvekkili arasında bu işin görülmesi sırasında alt işveren davacı firma tarafından kullanılacak olan müvekkili firmaya ait Ekskavatör (550,00 TL/gün) ve lâstik tekerlekli (400 TL/gün) araç kira sözleşmesi akdedildiğini, davacının hak ediş raporlarını baz alarak tespit ettiği tutarın haksız olduğunu, hak ediş raporları ve buna bağlı faturaların düzenlenmesinde hataya düşüldüğünü, müvekkili firmanın yevmiye defteri, muavin defteri ve diğer muhasebe kayıtları incelendiğinde davacı firmaya borçlu olmadığının anlaşılacağını, 14/12/2016 tarihli 39.033,60 Türk lirası bedelli, 19/12/2016 tarihli 31.045,74 Türk lirası bedelli araç kirasına ilişkin faturalar ile 31/01/2017 tarihli 18.099,49 Türk lirası bedelli artan işe bağlı damga vergisi faturası göz önüne alınmadan davacı tarafından bakiye borç hesabı yapıldığını ve icra takibine konu edildiğini, davacı firma ile imzalanan hem araç kirasına ilişkin sözleşmede hem de alt yüklenici sözleşmesinde faturaların kaynağı olan borçların net bir şekilde düzenlendiğini, hâl böyle iken alt işveren firmanın araçları kullanıp iş bitimi sonrası sözleşmede yazıldığı üzere müvekkili firmanın Ankara Polatlı’daki deposuna teslim ettiğini ve fakat 2 adet fatura bedelini ödemediğini, bakiye borç içerisine kattığını, salt 01/11/2016 tarihli 34.681,31 Türk lirası bedelli araç kirasına ilişkin faturanın davacı taraf muhasebe kayıtlarında borç olarak gösterildiğini ve müvekkilinin borcundan düşülerek muhasebeleştirildiğini, bu hususun da kira ilişkisini tevsik ettiğini, tüm bunların yanında müvekkili firmanın sözleşme gereği idareden almış olduğu fiyat farklarını yüklenici firmaya ödeneceğine dair hüküm bulunmadığını, bu sözleşmenin tüm hükümleri değerlendirilip idrak edilerek mutabakata varıldığını, taraflar arasında ihtirazı kayıt konulmadan imzalandığını, hak ediş raporlarından görüleceği üzere tüm raporlarda fiyat farkı kalemi hesap edilmiş ve dördüncü ve son hak ediş raporundaki kümülatif toplam olan 59.708,22 Türk liralık tutarın alt yüklenici davacı firmaya sehven ödendiğini, müvekkili firmanın muhasebe işlemlerinde yapılan hata sonucu, sözleşmede fiyat farkının ödeneceğine dair bir hüküm bulunmamasına rağmen bu hak edişin imzalanması sonucunda Türk Borçlar Kanunu anlamında sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet veren fazla ödemenin davacı firma tarafından dikkate alınmadığını, fiyat farkına ilişkin fazla ödemenin de hesaplanması gerekeceğine ilişkin haklılıklarını ortaya koyan en önemli delilin PROTOKOL başlığı altında davacı firma tarafından düzenlenen tek taraflı imzalanan ve müvekkili firmaya imzaya sunulan, müvekkili firmanın kabul etmediği fiyat farklarının alt iş veren firmaya yansıtılacağı konulu belge olduğunu, bu belgede tüm fiyat farklarının alt yüklenici sözleşme gereği kesinti yapılmadan davacı firmaya ödeneceğinin yazıldığını, protokol başlığı altında sözleşme tarihinden sonra 21/10/2016 tarihinde tek taraflı düzenlenen bu belgenin hukuken geçerliliği olmayıp yapılan fiyat farkı ödemesinin sebepsiz zenginleşmeye meydan verdiğinin açık olduğunu, netice olarak sözleşmeden kaynaklı müvekkili firma alacaklarının, yani araç kira bedelleri ve damga vergisi yansıtma faturası ile yine sözleşmede düzenlenmemesine rağmen müvekkili firma tarafından sehven yapılan fiyat farkı ödemeleri düşüldüğünde müvekkili firmanın borcu olmadığının anlaşılacağını, her ihtimale karşın ödenmeyen ve borçtan düşülmeyen araçların kira bedellerine ilişkin fatura karşılığı alacakları toplamından 59.708,22 Türk lirasına ilişkin takas mahsup talebinde bulunduklarını, açıklanan nedenlerle haksız davanın reddine, icra takibinde haksız çıkacak davacı firma aleyhine %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; davacı şirket ile davalı şirket arasında Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü Sınırları Dâhilindeki Yollarda Prefabrik Betonarme Yaya Üstgeçit Köprüsü Yapılması konulu 21/09/2016 tarihli alt yüklenici sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 4. maddesinde, ” idare ile yüklenici arasında yapılan işin sözleşmesinde artış olması durumunda, bu artış oranı alt yükleniciye aynen yansıtılır ve bu artıştan dolayı yüklenici, alt yükleniciden herhangi bir kâr payı talebinde bulunmayacaktır. Ancak artış masrafları ve giderler alt yüklenici tarafından karşılanacaktır.” hükmünün düzenlendiği, dosyaya davalı tarafından sunulan 21/10/2016 tarihli “Protokol” başlıklı belgede, “…bahse konu alt yüklenici sözleşmesinde …….Tic.AŞ kesinti yapılmaksızın ödenecektir.” şeklinde davacı tarafından kaşelenerek imzalandığı, davalının sadece kaşesinin basıldığı, fakat imzanın yer almadığının görüldüğü, davalı vekili tarafından bir örneği dosyaya sunulan Protokol başlıklı belgenin tarihi 21/10/2016 olduğu, taraflar arasında düzenlenen 1 nolu hak ediş tarihinin ise 20/10/2016 olduğu, son hak ediş tarihi olan 20/12/2016 tarihine kadar hak edişlerde fiyat farkı hesaplaması yapıldığı ve hak edişlere herhangi bir itiraz ileri sürülmemiş olması ve hak ediş raporlarına göre düzenlenen faturaları itirazsız ticari defterlerine işlemiş olmasının hak edişlerin davalının kabulünde olduğu kanaati uyandırdığı, davacının davalının cevap dilekçesinde takas mahsup def’inde bulunduğu 30/09/2016 tarihli araç kira sözleşmesi kapsamında 14/12/2016 ve 19/12/2016 tarihli kesildiği iddia edilen faturaların davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı ve davalı tarafından araçların teslim edildiğine dair herhangi bir delil sunulmadığından bahse konu faturaların takas mahsup def’inin mahkemece kabul edilmediği ve davacının 18/05/2017 tarihinde davalı… sayılı takip dosyası ile başlattığı icra takibinde 159.223,09 Türk lirası alacağın tahsili talep edilmiş ise de, davacının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi sonucunda davalından 140.489,41 Türk lirası alacağı bulunduğu tespit edildiğinden açılan davanın kısmen kabulü ile takibin 140.489,41 Türk lirası asıl alacak üzerinden devamına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, takip talebinde yıllık 9,75 değişen oranlarda avans faizi istediklerini, Mahkemenin 9,75 oranında avans faizini geçmeyecek şekilde faize hükmetmesinin hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; araç kira sözleşmesinin geçerli olduğunu, iki faturanın bu sözleşmeden kaynaklı olduğunu, takasının gerekeceğini, ayrıca bunun dışında kesilen 01/11/2016 tarihli 34.000,00 TL değerindeki faturanın bağımsız sözleşmeden kaynaklı olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, hakedişlerdeki fiyat farklarının sehven ödendiğini, yapılacak işin idari tarafından arttırılması durumunda davalının davacıdan kar payı istemeyeceğini, ancak işin aynı kalıp fiyat farkı olması durumunda davacının davalıdan talepte bulunamayacağını, protokolü kabul etmediklerini, sadece kaşelerinin bulunduğunu, imzalarının olmadığını, kaşenin de her zaman yaptırılabileceğini, fiyat farkını hatalı ödeyince davacının 1 gün sonra tek taraflı belge düzenlediğini, sehven ödemeye ihtirazi kayda gerek bulunmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, taraf vekilleri tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- Davacı yönünden alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL karar harcının mahsubu ile eksik bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsili Hazineye irat kaydına,
3- Davalı yönünden alınması gereken 9.596,83 TL harçtan peşin alınan 2.402,37 TL nispi harcın mahsubu ile bakiye 7.194,46 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle taraflarca yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının kendi üzerlerinde bırakılmasına, artan avansların karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 01/06/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır