Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/520 E. 2021/457 K. 18.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

… (İnceleme Aşamasında/Kararın Kaldırılarak Dosyanın Mahkemesine Gönderilmesi HMK 353/1-a.6 md)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/12/2018
NUMARASI : ….
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali

KARAR TARİHİ : 18/05/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/05/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davasında mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı yetkili temsilcisi tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 07/07/2017 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ….’nin uzun yıllardır ticari faaliyetini sürdüren, kendi sektöründe ileri gelen ve bankalar nezdinde kredi hacmi geniş, saygın bir üretici firma olduğunu, müvekkili firma ile davalı …. A.Ş.’nin arasında ticari ilişki nedeni ile müvekkili firma tarafından davalı şirkete defalarca mal ve hizmet satışı yapıldığını, taraflar arasında gerçekleşen bu ticari ilişkiye istinaden, müvekkili şirket tarafından satış faturaları ve sevk irsaliyeleri usulüne uygun olarak düzenlenmiş olduğunu, satışı gerçekleşen ürünlerin, davalı firmaya teslim edildiğini, ayrıca düzenlenen faturaların düzenli ve usulüne uygun olarak müvekkiline ait ticari defterlere de işlenmek suretiyle cari hesap kayıtları oluşturulduğunu, davalı şirketin ayrıca faturalardan kalan 120.130,38 TL borcu bulunduğunu, davalı şirketin verdiği çeklerin karşılıksız çıkması üzerine, müvekkili şirketin davalı şirketten açık kalan hesap için ödeme istediğini, fakat davalı şirketin bugüne kadar bu ödemeyi yapmadığını, bunun üzerine davalı şirket hakkında önce İstanbul 8. İcra Müdürlüğü’nün yetkisine yaptığı itiraz üzerine dosyanın Gölbaşı İcra Müdürlüğü’ne gönderildiğini, Gölbaşı İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, borçlunun yapılan icra takibine karşı haksız ve kötü niyetli olarak, asıl alacağa işlemiş faiz tutarına ve uygulanan faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz ettiğini belirterek, borçlunun asıl alacağa ve faize yönelik haksız, hukuka aykırı ve kötü niyetli yaptığı itirazın iptaline, takibin 120.130,38 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte devamına, davalının asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen 22/06/2017 taranma tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde müvekkili ile aralarındaki ticari ilişki bulunduğunu bu sebeple defalarca mal ve hizmet satışı yaptığını, davalının müvekkilinin aldığı mallar karşılığında ödemeler yaptığını, çekler ve müşteri senetleri verdiğini, senetlerin karşılıksız çıkması üzerine Gölbaşı İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip yaptığını belirterek itirazın kaldırılmasını talep ettiğini, davacının daha sonra 16.05.2017 tarihli beyan dilekçesinde müvekkilinin taraflar arasındaki ticari ilişki için verdiğini ve karşılıksız olduğunu iddia ettiği çekleri Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası ile takibe koyduklarını beyan ettiğini, görüleceği üzere çeklerden doğan alacak için hem Gölbaşı İcra Müdürlüğü’nde hem de Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nde takibe geçildiğini, takiplerin mükerrer olduğunu, diğer bir hususun da çeklerin bir borç senedi olmayıp, mahiyeti itibariyle bir ödeme aracı bulunduğu gözetildiğinden davacı tarafın halihazırda icra takibine konu yaptığı çeklerle ilgili olarak ödenmemiş bir borç olarak istemde bulunmasının yerinde olmadığını, kaldı ki davacının müvekkilinin ondan almış olduğu mallara ilişkin bedelin banka aracılığıyla çeklerle ödendiğini de dava dilekçesinde kabul ettiğini, davacının müvekkili şirketin neye dayanarak borçlu olduğunu ispatlaması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/12/2018 tarih …. Karar numaralı kararında özetle; dava, cari hesaptan kalan bakiye alacağa dayanılarak yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.
Davacı vekili, aralarındaki ticari ilişki nedeniyle davalıya defalarca mal satılıp teslim edildiğini, düzenlenen fatura ve cari hesap ekstralarına dayanılarak bakiye cari hesap alacağı için yapılan icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Davalı vekili, borcun neye dayandığının ispat edilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Gölbaşı İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası celp edilmiş; 120.130,38 TL cari hesaptan kalan bakiye alacak için takip yapıldığı, davalının itiraz ettiği görülmüştür. Faturalar , sevk irsaliyeleri ve taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış ; davacı defterlerinin usulüne uygun olduğu, davalı defterlerinin 2016 yılı kapanış tasdikinin olmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 1.8.2016 tarihli 177.059,00 TL’lik faturadan kaynaklandığı, yağlı ayran kaşar üretim ürünleri ve lor hattı ürün paslanmaz hatları montaj işçilik devreye alma, planlama eğitim bedeli olarak düzenlenen faturanın davacı kayıtlarında olmasına rağmen davalı kayıtları ve BA formlarında olmadığı, davacı defterlerine göre 120.130,38 TL cari hesap alacağının olduğu, davalı defterlerine göre 59.508,62 TL fazla ödemenin olduğu görülmüştür. Davalı iş yerinde yapılan incelemede dava konusu faturaya konu sistemlerin yapıldığı , bilirkişi tarafından eğitimin başka firma tarafından verildiğinin davacı tarafça inceleme sırasında kabul edildiği şeklinde raporda belirtilmiş ise de; bu hususun davacı tarafça kabul edilmediği gibi bilirkişilerin yetkilerini aştığı, bu şekilde saptama yapma yetkilerinin olmadığı gözetilerek bu konudaki değerlendirmeleri dikkate alınmamıştır. Davalı tarafça eğitimin davacı tarafça verilmemesi nedeniyle başka firmadan eğitim alındığı bildirildiğinden ilgili firmanın adresi ve varsa faturalarının celbi için kesin mehil verilmiş, süresi içinde bildirimde bulunulmadığı görülmüştür. Davacı defterleri usulüne uygun olduğundan davacı lehine delil teşkil edip, uyuşmazlığa konu fatura içeriğinin davalı iş yerinde kurulu olduğu,eğitimle ilgili iddianın ispatlanamadığı,davacı tarafça eğitimin kurulan sistemin faaliyete nasıl geçirileceğinin izahına ilişkin olup bunun yapılmış olduğu, başkaca bir eğitimin kararlaştırılmadığı ileri sürülmüş olup, bu konuda davacıya yapılmış herhangi bir ihtarın da bulunmadığı gözetilerek davanın kabulüne, davalının Gölbaşı İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı dosyasında 120.130,38 TL’ye yönelik itirazının iptaline, alacak likit olduğundan asıl alacağın %20’si olan 24.026,07 TL inkar tazminatının davalıdan tahsiline dair karar verilmiş olduğu görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı yetkili temsilcisi tarafından verilen 28/01/2019 tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; …. firmasının, temsilcisi olduğu şirketten herhangi bir alacağı bulunmadığını, davacı firma ile temsilcisi olduğu şirketin; şirkete ait olan süt fabrikasına ek olarak yapılan kaşar peyniri sistemini ve bağlantılarını yapmak, lor peyniri kaynatma kazanlarını tedarik etmek ve devreye almak, mevcutta var olan yoğurt ve ayran ünitesini devreye almak, soğutma ve ısıtma esanjörlerini tedarik ederek bağlantılarını yapıp devreye alma işi için anlaşmış olduklarını, bu işlerden bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi tedarik edilmesi gereken lor kazanları esanjörleri ve bunların müştemilatlarının tedarik edildiğini ve yalnızca bir kısmının montajının yapıldığını,
Tedarik edilen malların tamamının ödemesinin temsilcisi olduğu şirket tarafından yapılmış olduğunu ve bu hususun her iki şirketin muhasebe kayıtlarında da mevcut olduğunu, yarım bırakılan işlerin ise temsilcisi olduğu şirket tarafından başkaca kişilere yaptırıldığını, işin yarım bırakılması sebebiyle bu işlerin birden fazla şirket ve ustalara yaptırılmış olunduğunu,
… … irsaliyesinin kesildiğini ve teslim edilen malzemelere ilişkin ödemelerin de temsilcisi olduğu şirket tarafından yapıldığını, davacı şirketin işin montaj ve teslimine ilişkin hiçbir belge veya tutanak sunamadığını çünkü yapılan işin komple bir sistem olduğunu, yapılan tüm işlerin bitimi ve sonrası için çalıştırıp teslim etmesi gerektiğini ancak hiç bir teslimatın yapılmadığını, temsilcisi bulunduğu şirketin iyi niyet çerçevesinde teslim edilen makinelerin ve malzemelerin tamamının fatura karşılığı bedelini ödediğini ve bunların da her iki şirketin muhasebe kayıtlarında mevcut bulunduğunu, ayrıca malzeme ve makine bedellerinin haricinde temsilcisi olduğu şirketin faturası kesilmeyen 59.508,62 TL işçiliğe karşılık bedeli de fazladan olarak ödediğini,
Temsilcisi olduğu şirkete ait defter ve evraklar hakkında 2015-2016 yılları dönemi için …. tarafından ayrı ayrı incelemeye tabi tutulması sebebiyle kapanış tasdiklerinin yapılamadığını, bilirkişi incelemesinin de Maliye Bakanlığı tarafından yapılan incelemenin devam ederken yapıldığını,
Yukarıda açıklanan tüm bu nedenler ve istinaf dilekçesinde belirtilen gerekçelerle istinaf başvurularının kabulüne, Gölbaşı İcra Müdürlüğü tarafından yapılan icra takibinin tehirine, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talepleri sonucunda davanın reddine dair karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
Davacı vekili tarafından, dosya içerisine, davalı yetkili temsilcisinin istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesine karşı herhangi bir cevap dilekçesi sunulmamış olduğu görülmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, taraflar arasında düzenlenen 03/06/2016 tarihli sözleşme uyarınca ve uzun yıllardır süregelen cari hesap ilişkisi nedeniyle son olarak davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibi adına tanzim edilen ve ‘….” bedeline yönelik olarak düzenlenen %18 KDV tutarı ile birlikte 177.059,00 TL’lik fatura bedelinden kalan alacağın tahsili için davalı hakkında yapılan icra takibine davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin devamı isteğine ilişkindir.
Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
Davacı yüklenici, fatura konusu işlerin davalı iş sahibine teslim edildiğini, faturaların kendi ticari defterlerinde de kayıtlı olduğunu ancak davalı şirketin iş bedeline karşılık olarak vermiş olduğu çeklerin karşılıksız çıktığını, davalı şirketin takip tarihi itibariyle faturalardan kaynaklı olarak 120.130,38 TL ödenmeyen borcu bulunduğunu belirterek iş bedelinden bakiye alacağından davalıdan tahsili için yapılan icra takibine davalının yaptığı haksız itirazın iptali ile inkar tazminatı isteminde bulunmuştur.
Davalı iş sahibi davacının yaptığı imalat bedellerinin çeklerle ödendiğini, ancak davacı yüklenicinin ödenmeyen çek bedelli yönünden de mükerrer icra takibi başlattığını, yine davacının bir kısım montajı yapılan ürünlerin faaliyete geçmesi için vermesi gereken eğitimi vermediğini, bu sebeple bu konuda başka firmalardan yardım alındığını ve sistemin başka firmadan alınan eğitim sonucunda çalıştırılabildiğini, bu sebeple takibe konu faturadan dolayı davacı yükleniciye borçları bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller, takip dosyası, taraf ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi ve makine mühendisi bilirkişiye keşif mahallinde inceleme yetkisi verilmek suretiyle aldırılan bilirkişi raporları sonucunda davacı ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, davalı 2016 yılı defterlerinin kapanış tasdikinin olmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 01/08/2016 tarihli 177.059,00 TL’lik faturadan kaynaklandığı,….olarak düzenlenen bu faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu ancak davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacı defterlerine göre davacının davalıdan 120.130,38 TL cari hesap alacağının olduğu, davalı defterlerine göre ise davalının, 59.508,62 fazla ödemesinin olduğunun görüldüğünü, davalı iş yerinde yapılan bilirkişi incelemesinde davaya konu fatura konusu sistemlerin yapıldığının anlaşıldığı, bilirkişi tarafından keşif sırasında eğitimin başka firma tarafından verildiğinin davacı tarafça kabul edildiği şeklinde raporda belirleme yapılmış ise de; bu hususun davacı tarafça kabul edilmediği ve bilirkişilerin yetkilerini aştığı, bu konuda saptama yapma yetkilerinin olmadığı, bu sebeple bu bilirkişi tespitinin dikkate alınmadığı, davalı tarafça kurulan sistemin eğitiminin başka firmadan alındığı hususunun ispat edilemediği, davacı defterlerinin usulüne uygun olması sebebiyle davacı lehine delil teşkil ettiği kabul edilerek davacının davasının kabulüne, davalının takip dosyasındaki 120.130,38 TL’ye yönelik itirazının iptaline, alacak likit olduğundan %20 oranında inkar tazminatının davalıdan tahsiline dair karar verilmiş, bu karara karşı davalı temsilcisi tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurulmuştur.
Yüklenici, yüklendiği işi sözleşme ve yasa hükümlerine, fen ve sanat kurallarına uygun olarak tamamlamak ve iş-eser sahibine teslim etmekle yükümlüdür. Aksi halde eser ayıplıdır ve yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluğu ortaya çıkar. Mahkemece, makine mühendisi bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilmek suretiyle, faturaya konu imalatların davalı iş sahibine teslim edilip edilmediği, iş mahallinde bulunup bulunmadığı, buna göre faturaya konu alacağın tahsili isteminin haklı olup olmadığı konusunda makine mühendisi bilirkişiden rapor alınarak bu rapora da kısmen itibar edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hâkim, uyuşmazlık konusu hakkında bizzat duyu organları yardımıyla bulunduğu yerde veya mahkemede inceleme yaparak bilgi sahibi olmak amacıyla keşif yapılmasına karar verebilir. Hâkim gerektiğinde bilirkişi yardımına başvurur (HMK 288/1). Keşif kararı, mahkemece, taraflardan birinin talebi üzerine veya resen alınır (HMK 288/2). Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir (HMK 266/1). Kanunda belirtilen haller dışında, deliller davaya bakan mahkeme huzurunda, mümkün olduğunca birlikte ve aynı duruşmada incelenir. Bu kural doğrudanlık ilkesinin bir sonucudur. Hakimin doğrudan inceleme yaptırma yetkisi bulunmadığı gibi hakimlik yetkisinin bilirkişilere devri de mümkün bulunmamaktadır.
Mahkemece 21/03/2018 tarihli duruşmada, makine mühendisi bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilmek suretiyle 13/04/2018 tarihinde saat 14:00’te taraf vekilleri huzurunda keşif yapılması konusunda ara karar kurulmuş ve 27/08/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunun bu şekilde hazırlandığı anlaşılmıştır. Bu durumda yukarıda belirtilen kanun maddelerine aykırı olarak alınan bu raporun hakim gözetimi olmadan bilirkişilerce yerinde inceleme yapılarak düzenlendiği anlaşılmakla, rapor bu haliyle hükme esas alınacak nitelikte değildir. Mahkemece de bu rapora itibar edilerek eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu durumda mahkemece, dosyaya taraflarca ibraz edilen tüm kayıt ve belgeler birlikte değerlendirilerek mahallinde konusunda uzman teknik bilirkişi veya bilirkişiler marifetiyle keşif de yapılarak, davacı yüklenicinin faturaya konu ettiği imalatların iş mahallinde olup olmadığı, taraflar arasında düzenlenen ve bir örneği dosyaya ibraz edilen 03/06/2016 tarihli ve konusu ” …. … olan sözleşme kapsamında icra takibine konu edilen faturanın montaj işçiliği ve verilen eğitime ilişkin olarak düzenlendiği anlaşılmakla bu kaleme konu işlerin ne şekilde hesaplanacağının sözleşmenin 5 ve 6. maddelerinde belirtilmesi sebebiyle faturaya konu alacağın bu hükümlere göre hesaplanması gerektiğinden fatura bedeline konu alacağın hesabı yapılırken sözleşme hükümlerinin de dikkate alınması ile buna göre davacı yüklenicinin takip tarihi itibariyle davalı iş sahibinden ne miktar alacağı konusunda mahkeme ve kanun yolu denetimine elverişli gerekçeli rapor alınıp değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, bu hususta ayrıntılı ve denetlenebilir gerekçe ihtiva etmeyen bilirkişi raporuna itibar edilerek, eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamış ve kararın davalı kaldırılması gerekmiştir.
Yine kabule göre de; mahkeme taraf ticari defterleri üzerinde bilirkişiye inceleme yaptırdıktan sonra bu rapora göre davacı ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmuş olması sebebiyle ve bu defterlerin davalı ticari defterleri ile uyumlu olmamasına ve aynı kayıtları içermemesine rağmen davacı lehine delil oluşturduğu kabul edilerek davacı ticari defterlerine göre davanın kabulü cihetine gidilmiştir.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222. maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari defterler uyumlu değil ise muntazam tutulmuş olsun veya olmasın sahibi aleyhine delil olacaktır. Ancak defterlerden biri muntazam olsa da her iki defter de sahibi aleyhine kayıt içeriyor ise aleyhe delil sayılma yönünden öncelikle iddiasını ispat yükü altında olan taraf defterleri aleyhine delil sayılmalıdır. Yani ispat yükü altında olan taraf kendi defterindeki aleyhe kayıtları bertaraf edecek şekilde karşı tarafın aleyhine olan ticari defterler kayıtlarından yararlanmamalıdır. Bunun sonucu ise aleyhe kayıtların uyuşmayan kısmından ispat yükü altında olan tarafın yararlanamayacağı kabul edilmelidir. Çünkü ispat yükü, uyuşmazlık konusu hususlar için olup, karşı tarafın ileri sürmediği bir husus için ispat yükü de söz konusu olamayacağından bu sonuca varılması usul kurallarının da temel bir sonucudur.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayın değerlendirilmesinde; eldeki davada davacı yüklenici, davalı iş sahibi aleyhine bakiye iş bedelinin tahsili için takip yapmış, itiraz üzerine eldeki itirazın iptâli davasını açmıştır. İlk derece mahkemesince mali müşavir bilirkişiden alınan raporda, davacı defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davalı defterlerinin ise 2016 yılına ait olan defterlerin kapanış onaylarının zamanında yapılmamış olduğu, bu sebeple davalı defterlerinin sahibi lehine delil niteliğinde olmadığı, takip tarihi itibariyle taraflara ait ticari defterlere göre davacının davalıdan 120.130,38 TL alacaklı olduğu yönünde rapor verildiği mahkemece de bu rapora itibar edilerek dava kabul edilmiş ise de; taraflar arasında yapılan imalâtlar ile ilgili düzenlenen faturaların davacı defterlerine kaydedilmiş olduğu ancak bu faturalardan son olarak düzenlenen 177.059,00 TL’lik faturanın ise davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı anlaşıldığından her iki tarafın ticari defterlerinde tutulan kayıtlar birbirini doğrulamadığından taraf ticari defterlerinin sahipleri lehine delil olma özelliği her iki taraf yararına da oluşmamıştır. Bu sebeple uyuşmazlığın ticari defter kayıtlarına göre sonuçlandırılmaması, yukarıda belirtildiği şekilde mahallinde uzman bilirkişilerin katılımı ile keşif yapılarak yukarıda belirtilen konularda denetime elverişli şekilde rapor alındıktan sonra karar verilmesi gerekirken uyuşmazlığın birbirini doğrulamayan defter kayıtlarına göre çözümlenmesi de kabul şekli itibariyle doğru olmamıştır.
Yine kabule göre, davaya konu alacağın varlığının tespiti konusunda bilirkişilerden rapor alındığı ve yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporları sonrasında mahkemece alacağın varlığına kanaat getirildiğinden takip tarihi itibariyle alacağın likit olduğundan söz etme olanağı yoktur. Likit olmayan alacak için mahkemece davacı yararına icra inkar tazminatına hükmolunması da dairemizce doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı yetkili temsilcisinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi uyarınca esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde yeniden inceleme ve araştırma yapılarak esasa ilişkin olarak yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davalı … yetkili temsilcisinin istinaf kanun yoluna başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,
2- Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/12/2018 tarihli …. Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3 – Dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde yeniden inceleme ve araştırma yapılarak esasa ilişkin bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4 – İstinaf başvurusunun kabul edilmiş olması sebebiyle istinaf karar harcı alınmasına yer olmadığına ve davalı tarafından yatırılan 2.052,00 TL istinaf nisbi peşin karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
5 – Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6 – Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18/05/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır