Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/479 E. 2021/376 K. 20.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

… (İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(Başvurunun esastan reddi /HMK m.353/1-b-1)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/07/2018
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Menfi Tespit
DAVA DEĞERİ : 50.000,00 TL

KARAR TARİHİ : 20/04/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/04/2021

Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 22/08/2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile … …. San. Tic. A.Ş. arasında 14.08.2015 tarihli … …… Taşeron Ana Sözleşmesi’nin yapıldığını, sözleşme gereği taahhüt edilen işin yapılarak teslim edildiği ve hesap mutabakatı sağlandığını, sözleşmenin 22.1. maddesi gereğince , sadece meblağ, borçlu ve düzenleme tarihi doldurularak 50.000,00 TL’lik senedin şirket yetkilisi davalıya teslim edildiği, davalının … …. A.Ş.’nin münferiden yetkilisi olarak 14.08.2015 tarihli sözleşmeyi imzaladığını, dava konusu 50.000,00 TL’lik teminat senedinin de müvekili tarafından davalıya teslim edildiğini, taahhüt edilen işin bitirilerek teslim edilmesi ve şifahi olarak talep edilmesine rağmen icra takibine konu edilen teminat senedinin iade edilmediğini ve davalı tarafından lehtar kısmının …, vadesinin ise 14.09.2015 şeklinde doldurularak Ankara 6.İcra Müdürlüğü’nün…. Esas sayılı icra dosyasında müvekili aleyhinde takibe konduğunu , takibe konu yapılan bononun, davacı tarafından … …. A.Ş.’ye 14.08.2015 tarihli sözleşme gereği teminat olarak verildiğini, sözleşme tarihi ile bononun düzenleme tarihinin aynı olduğu, bu sebeple, müvekkilinin davalıya İİK’nun 72/3 maddesi uyarınca takip konusu bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitiyle, davalı aleyhinde %20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YANIT:
Davalıya dava dilekçesi tebliğ edildiği halde süresi içerisinde davaya karşı herhangi bir cevapta bulunulmamış, bilahare davalı vekili 18.01.2018 tarihli celseye katılarak dilekçe ekindeki sözleşmeye bir diyeceğinin olmadığını, müvekkilinin sözleşmenin tarafı olan kişinin yetkilisi olduğunu, sözleşmeyi şahsı adına değil şirket adına yaptığını, ancak takibe konu bononun müvekkilinin şahsi alacağı için verildiğini, sözleşme kapsamında alınmış bir teminat senedi olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/07/2018 tarih …. Karar numaralı kararında özetle; dava, bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili delil olarak, icra dosyasına, … … San. ve Tic. A.Ş. ile akdedilen 14.08.2015 tarihli sözleşmeye, Ankara 24 Noterliğinin 17.08.2016 tarih ve …. yevmiye nolu ihtarnamesine, banka ve şirket kayıtlarına, ticaret sicil gazetesi, tanık beyanı ve bilirkişi incelemesine dayanmıştır.
Dava konusu bono incelendiğinde; 14.08.2015 keşide ve 14.09.2015 vade tarihli 50.000,00 TL bedelli, … tarafından … lehine ihdas nedeni belirtilmeden keşide edildiği görülmüştür.
Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı dosyası incelendiğinde; davalı … tarafından, davacı … aleyhinde 50.000,00 TL bedelli senedi kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe koyduğu, takibin derdest olduğu görülmüştür.
Davacının, dava dilekçesi ekinde sunduğu … …. başlıklı taşeron sözleşmesi incelendiğinde; sözleşmenin davacı ile dava dışı … … San. ve Tic. A.Ş. arasında 14.08.2015 tarihinde tanzim edildiği, sözleşmenin 21.1 maddesinde; ” … Firma iş bu sözleşmenin imzasına muteakip en geç üç gün içinde 50.000,00 TL tutarındaki kesin ve süresiz teminat senedini … …’a teslim edecektir. Teminat senedi teslim edilmediği sürece firma herhangi bir ödemeye hak kazanmayacaktır.” düzenlemesinin yer aldığı anlaşılmıştır.
……müzekkere yazılarak, … … A.Ş.’nin temsilcileri arasında davalının yer alıp olmadığı sorulmuş, verilen cevapta; 02.09.2015 tarihli genel kurul toplantısında üç yıl süre ile davalının içerisinde yer aldığı kişilerin yönetim kurulu üyeliğine seçildiği ve münferiden temsil ve imzaya yetkili kılındıkları, yani davalının sözleşmenin tarafı olan şirketin temsilcisi olduğu görülmüştür.
Davalı tarafından, dava dışı yöneticisi olduğu şirkete ait ticari defter ve kayıtlar dosyaya sunulmuş, bu kayıtlar ve de davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişi vasıtasıyla yaptırılan inceleme sonucunda hazırlanan raporda; söz konusu senede ilişkin olarak her iki tarafın defter ve kayıtlarında herhangi bir kaydın bulunmadığını, ancak davacı ile söz konusu şirket arasında ticari ilişkinin bulunduğu, toplam davacı tarafından düzenlenen 6 adet 669.561,48 TL’lik faturanın söz konusu şirket kayıtlarında alacak olarak yer aldığı ve buna karşı 485.000,00 TL ödemenin yapıldığı, 2015 yılı itibariyle söz konusu şirketin davacıya 184.561,48 TL borçlu göründüğü tespit edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, dava, davalı vekilinin beyanları, dava dışı şirket ile davacı arasında yapılan sözleşme içeriği , sözleşmenin tarafı şirketlerin ticari defter kayıtları ile mali müşavir bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalının yetkilisi olduğu … …AŞ arasında taşeronluk sözleşmesinin 14.08.2015 tarihinde imzalandığı, sözleşme süresinin 1 yıl olduğu, sözleşmenin 21.1 maddesi gereğince; sözleşme kapsamında 50.000,00 TL bedelli teminatın, davacı tarafından, söz konusu şirkete teminat amaçlı teslim edileceği, teminatın teslim edilmemesi halinde herhangi bir ödemeye hak kazanılmayacağının kararlaştırıldığı, adı geçen firmanın ticari defterlerine göre, iş bu sözleşme kapsamında davacıya ödemeler yapıldığı, yani anılan maddeye göre teminatın verildiği, senette ihdas nedeninin yazılı olmadığı, senet tarihi ile sözleşme tarihinin aynı olduğu, sözleşmede belirtilen teminat miktarı ile senet miktarının aynı olduğu, davalının sözleşmenin tarafı şirketin münferiden temsile yetkili kişisi bulunduğu hususları birlikte nazara alındığında, söz konusu senedin işbu sözleşme kapsamında, dava dışı davalının temsilcisi olduğu şirkete teminat amaçlı verildiği, teminat riskinin gerçekleştiğine dair herhangi bir bilgi ve belgenin yer almadığı, davacının söz konusu şirket kayıtlarına göre de alacaklı olduğu, bu nedenle davacının, davalıya borçlu olmadığının tespiti yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Her ne kadar dava dilekçesindeki talebinde, davacı vekili, bono nedeniyle icra dosyasında ve takibe konulduğundan dolayı borçlu olmadığının tespiti isteminde bulunmuş ise de, 09.07.2018 tarihli celsede talep konularının sadece takibe konu bono miktarı kadar ve bonodan dolayı borçlu olmadığına ilişkin olduğu belirtildiğinden, bono bedeli yönünden menfi tespit isteminin kabulü yönünde karar verilmiş ve yine davacı vekilinin kötüniyet tazminatı isteminin İİK’nun 72. maddesi gereğince şartları oluşmadığından reddine dair karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili 06/11/2018 havale tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; davanın müvekkilinin alacaklı olduğu bir bono sebebiyle açılan menfi tespit davası olduğunu, söz konusu davada mahkemenin müvekkilinin şahsi alacağı ile ilgisi olmayan bir sözleşme ile davanın kabulüne dair verdiği kararın usule, hukuka ve yerleşik içtihatlara açıkça aykırılık teşkil ettiğinden itirazen kaldırılarak reddine karar verilmesinin gerektiğini,
Müvekkilinin, sunulan sözleşmenin tarafı olmadığını, davaya konu bononun teminat senedi olduğu iddiasını kabul etmemekle birlikte bu sözleşmenin müvekkilinin aleyhine delil olabilmesi için bu sözleşmenin müvekkili ile yapılmış olmasının zaruri olduğunu, davacının bononun teminat olarak verildiğine dair dosyaya delil olarak sunmuş olduğu sözleşmenin taraflarının … ile … … A.Ş. olduğunu, dava konusu bononun keşidecisinin ise … olduğunu, lehtarının … olduğunu yani iddia edilen sözleşmenin müvekkilinin şahsi alacağı ile uzaktan yakından ilgisinin bulunmadığını ve bu sözleşmenin müvekkilini bağlamadığı gibi müvekkilinin alacağının temeli olan elindeki bononun da teminat senedi olduğunu göstermediğini, aşağıdaki YHGK kararının bu beyanlarını teyit etmekte olduğunu,
Hukuk Genel Kurulu’nun …. K. Sayılı kararında; “…….. Her ne kadar davacı delil olarak dava dışı şirket ile arasındaki makine satışına ilişkin sözleşmeyi sunmuş ise de, bu sözleşmede dava dışı şirket taraf olup, eldeki davaya konu bonoda ise alacaklı, davalı gerçek kişi olmakla, bu sözleşmenin bonodaki hukuki ilişkiyi ortaya koyduğunun kabulü mümkün değildir.
Ayrıca bono alacaklısı gerçek kişinin dava dışı satıcı şirketin ortağı ve yetkili kişisi olmasının da bonodaki ilişki yönünden bir etkisi ve önemi yoktur. Takibe konu bono alacaklısının, şirket yetkilisi olması, bu alacağın şirkete ait olduğunu kabule yeterli değildir.
Alacaklı gerçek kişinin taraf olmadığı bu sözleşmedeki vade ve miktar ile bonodakilerin aynı olması da kambiyo hukukunun açıklanan ilkeleri karşısında bir önem taşımamakta ve davacı lehine delil teşkil etmemektedir.” şeklinde olduğunu, bu halde müvekkiline şahsi alacağı dolayısıyla keşide edilerek verilen bononun üçüncü kişi durumunda olan … A.Ş.’ye verilmiş bir teminat senedi olduğunun söylenemeyeceğini ve kabul edilemeyeceğini, aksinin kabulünün, tüzel kişinin temsilcisinin tüzel kişilikten ayrı ve özerk bir malvarlığının olamayacağı anlamına geleceğini ve bunun Türk Hukuku’nun benimsediği temel ilkelerle bağdaşır bir durum olmadığını,
Nitekim dava dışı üçüncü kişi … A.Ş. ile davacı … arasında ticari ilişkinin bulunmasının da müvekkili … ile davacı arasında bono düzenlemeyi gerektirecek bir ilişki olamayacağını göstermeyeceğini,
Davacı tarafından sunulan sözleşmenin, soyut olduğunu; takibe konu senedin teminat senedi olduğunu ispatlar nitelikte olmadığını,
Sözleşmenin, bononun teminat olduğuna dair iddiayı kabul etmemekle birlikte tüm unsurlarıyla tam ve geçerli olan mücerret bononun; kayıtsız şartsız muayyen bir borç ikrarı içermediğine yönelik iddianın da senet niteliğindeki bir belge ile ispatlanmasının gerektiğini,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu 202.maddenin “Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.” şeklinde olduğunu, bu durumda davacının kabul tetmedikleri bononun teminat olarak verildiği iddiasının, kambiyo senedine bağlı borcun doğumuna yönelik bir iddia olduğunu ve bunun da senet niteliğinde bir belge ile ispat edilmesi gerektiğini, takibe konu senedin üzerinde teminat senedi olduğuna dair bir kaydın bulunmadığını, mahkemenin de kabul ettiği üzere bonoda, bononun ihdas nedeninin yazılı olmadığını, yine bilirkişice sunulan raporda da davaya konu senede ilişkin olarak her iki tarafın defter ve kayıtlarında herhangi bir kaydın olmadığının da tespit edilmiş olduğunu ve yerel mahkemenin bu hususu gerekçeli kararına dahi yazmış olduğunu,
Davacının dava dilekçesinin eki olarak sunduğu dayanak sözleşmede de davaya konu bononun teminat senedi olduğuna dair senede açıkça atıf yapılmadığı gibi bu bononun teminat amaçlı verildiğine dair bonoya açıkça atıf yapan başkaca herhangi bir belgenin de mevcut olmadığını, bononun teminat olarak verildiğinin ve kayıtsız şartsız ödeme vaadi içermediğinin harici bir sözleşme ile ispatlanabilmesi için dayanak olarak sunulan sözleşmede bononun vade tarihi düzenleme tarihi v.b. ile ayırt edilerek belirlenmiş olmasının gerektiğini,
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun …. K sayılı ve 24.02.2010 tarihli kararında da belirtildiği üzere “Neyin teminatı olduğu belirtilmeksizin soyut bir şekilde senedin teminat senedi olduğunu gösteren kayıt, senedin mücerretlik vasfını ortadan kaldırmaz.” şeklinde bir durum bulunduğunu, davacı tarafından bononun düzenleme, vade tarihlerinin ve bedelinin açıkça yazılı olduğu bononun ayırt edilmesini sağlayacak yazılı bir delil sunulmamışken mahkemece maalesef bononun teminat senedi olduğuna kanaat getirilerek davanın kabulü ile bono ile başlattıkları takip sebebiyle davacının borçlu olmadığının tespitine karar verildiğini,
Takibe ve davaya konu belgenin kayıtsız şartsız borç ikrarı içeren geçerli bir bono olduğunu,
Temel ilişkiden mücerret kambiyo senetlerinden olan ve tüm unsurlarıyla tamam ve geçerli olan; davaya konu bononun üzerinde teminat senedi olduğuna dair bir kaydın yer almadığı gibi davacı tarafından bononun teminat senedi olduğuna dair yazılı bir delilin de sunulmamış olduğunu, bunun yanı sıra davacı tarafından bononun ödendiğine dair bir belgenin de sunulmuş olmadığını, bu durumda davanın reddi gerekirken davalının tarafı olmadığı bir sözleşmeye dayanılarak takibe konu bono sebebiyle borçlu olmadığı yönünde karar verilmesinin hukuka, hakkaniyete, yasaya, usule ve Yargıtay içtihatlarına açıkça aykırı olduğunu,
Yukarıda açıklanan ve resen dikate alınacak nedenlerle; müvekkilinin tarafı olmadığı bir sözleşme sebebiyle davanın kabulüne dair Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … sayılı kararının incelenerek itirazen kaldırılmasına, ispatlanamayan davanın reddine ve davacının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
Davacı vekili 12/12/2018 tarihli istinafa cevap dilekçesinde özetle; Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09.07.2018 tarih, ….K. sayılı kararı ile davalarının kabulüne karar verilmiş olduğunu ve işbu kararın usul ve yasaya uygun olduğunu,
Müvekkili ile dava dışı … … Sanayi ve Ticaret A.Ş. arasında 14.08.2015 tarihli … …..Ana Sözleşmesi’nin aktedildiğini, işbu sözleşme gereği taahhüt edilen işin yapılarak teslim edilmiş olduğunu ve hesap mutabakatının sağlanmış olduğunu, sözleşmenin “Teminat Mektubu” başlıklı 22.1. maddesindeki; ” Firma, işbu sözleşmenin imzasını müteakip en geç üç gün içinde 50.000,00-TL. tutarındaki kesin ve süresiz teminat senedi … …. teslim edilecektir. Teminat senedi teslim edilmediği sürece firma her hangi bir ödemeye hak kazanamayacaktır” hükmü gereği (sadece meblağ, borçlu ve düzenleme tarihi kısmı doldurularak) 50.000,00-TL’lik bononun, şirket yetkilisi davalı …’a teslim edildiğini,
Davalı …’un, … …. Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin münferiden yetkilisi olduğunu ve 14.08.2015 tarihli sözleşmeyi de şirket adına imzalayan kişi olduğunu, dava konusu 50.000,00-TL’lik teminat senedinin de müvekkili tarafından davalıya şirketi temsilen teslim edilmiş olduğunu, taahhüt edilen işin, bitirilerek teslim edilmesine ve şifahi olarak defalarca talep edilmesine karşın icra takibine konu yapılan teminat senedinin müvekkiline iade edilmemiş olduğunu,
Buna rağmen dava konusu bononun, davalı tarafından lehdar kısmının “…”, vade kısmının “14.09.2015” şeklinde doldurularak Ankara 6. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı icra dosyasına konu yapıldığını, icra takibine konu yapılan bononun, müvekkili tarafından … … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ne, 14.08.2015 tarihli sözleşme gereği teminat olarak verildiğini, sözleşme tarihi ile bononun düzenleme tarihinin aynı olduğunu, lehdar kısmı ile vade kısmının davalı tarafından doldurularak icra takibine konu yapılmış olduğunu,
Müvekkilinin davalıya borcunun bulunmadığını, davanın konusunun davalının takibe konu yaptığı bononun, şirket ile akdedilen sözleşmenin güvencesi olarak davalıya şirket yetkilisi sıfatıyla teslim edilmiş olduğunu, teminat olarak teslim edilen ve davalı tarafından icra takibine konu yapılan bononun iadesi için Ankara 24. Noterliği marifetiyle 17.08.2016 tarih … yevmiye nolu ihtarnamenin düzenlendiğini, davalı ile müvekkili arasında şirket dışında herhangi bir hukuki ilişkinin olmadığını, müvekkilinin böyle bir borcu olmadığını ve herhangi bir para alışverişinin de bulunmadığını, mahkemenin, dava konusu senedin “dava dışı şirketin davalının temsilcisi olduğu şirkete teminat amaçlı verildiği, teminat riskinin gerçekleştiğine dair her hangi bir bilgi ve belgenin yer almadığı, davacının söz konusu şirket kayıtlarına göre de alacaklı olduğu, bu nedenle davacının davalıya borçlu olmadığının tespit edildiği..” şeklindeki değerlendirmesinin yerinde olduğunu,
Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …..Esas saylı dosyası ile açılan davanın İ.İ.K. 72. maddesi uyarınca açılmış bir menfi tespit davası olduğunu, davalının icra takibine konu yaptığı alacağının varlığını ve dayanağını kanıtlamak zorunda olduğunu, müvekkilinin takibe konu bonoyu 14.08.2015 tarihli sözleşme gereği güvence olarak dava dışı şirket yetkilisi davalıya teslim etmiş olduğunu, mahkemece kurulan kararın yerinde olduğunu, mahkemece, “Şartları oluşmadığından davacının tazminat talebinin reddine” hükmünün yerinde olmamasına rağmen, karara karşı taraflarınca istinaf yoluna başvurulmadığını, davalının dava konusu senedi, bedelsiz olmasına rağmen icra takibine konu yapmak suretiyle kötü niyetli hareket etmiş olduğunu,
Açıklanan ve dava dilekçelerinde belirtilen nedenlerle, müvekkilinin davalıya Ankara 6. İcra Müdürlüğü’nün…. Esas sayılı dosyasından ve takibe konu bonodan dolayı davalıya borcu bulunmadığını, davalı vekilinin istinaf talebinin yerinde olmadığını, davacı tarafın istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesini talep ettiklerini,
Yukarıda izah edilen ve resen dikkate alınacak nedenlerle, Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09.07.2018 tarih, … K. sayılı usul ve yasaya uygun kararının onanmasını teminen esastan reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava davacı yüklenici ile dava dışı … … San. Ve Tic. A.Ş. Arasında düzenlenen 14/08/2015 tarihli … … …. Sözleşmesi kapsamında dava dışı iş sahibi … A.Ş’ye teminat amaçlı olarak verilen 14/08/2015 keşide tarihli 50.000,00 TL bedelli bonodan dolayı dava dışı şirketin yetkili temsilcisi olan ve bonoda lehtar olarak gözüken davalıya borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece dava konusu bononun düzenlenme tarihi ile sözleşme tarihinin aynı olduğu, 14/08/2015 tarihli bu sözleşmede teminat amaçlı olarak sözleşmenin düzenlendiği tarihten itibaren 3 gün içinde iş sahibi dava dışı … … San. Ve Tic. A.Ş’ye 50.000,00 TL bedelli bononun verileceğinin yazılı olduğu ve davalının, dava dışı iş sahibi şirketin bononun düzenlendiği tarihteki yetkili temsilcisi olduğu ve bu bononun dava dışı iş sahibi şirkete teminat amacıyla verildiği halde dava dışı şirketin yetkili temsilcisi olan davalı tarafından lehtar kısmına kendi adı yazılmak suretiyle takibe konu edildiği, gerçekte davacı ile davalı arasında bu bononun verilmesini gerektiren hukuki bir ilişkinin varlığının kanıtlanamadığı dikkate alınarak davanın kabulüne, davacının, Ankara 6. İcra Müdürlüğü’nğün … Esas sayılı icra takip dosyasına konu edilen 14/08/2015 keşide tarihli 50.000,00 TL bedelli keşidecisi davacı …, lehtarı davalı … olan bu bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, şartları oluşmadığından davacının tazminat isteminin reddine dair karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurulmuştur.
Mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1 – Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/07/2018 tarihli…. Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2 – Alınması gerekli 3.415,50 TL istinaf nisbi karar ve ilam harç bedelinden davalı tarafından peşin olarak alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile kalan 3.379,60 TL istinaf karar ve ilam harç bedelinin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3 – Davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4 – İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5 – Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 20/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır