Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/467 E. 2021/469 K. 18.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ (İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(Kararın kaldırılarak dosyanın mahkemesine
gönderilmesi/HMK m.353/1.a-3,6 )
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/06/2018
NUMARASI :…
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 18/05/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/05/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; müvekkilinin davalının yılda 1 sayı olarak yayınlanan kış sporları dergisinin yayına hazırlama, basım, dağıtım, satış ve lojistik işinin üstlendiğini, taraflar arasında varılan mutabakat uyarınca müvekkilinin sözleşme ile üstlendiği tüm edimleri yerine getirdiğini ve reklam satışından elde edilen gelir düşüldükten sonra işin sonunda 110.000,00 TL +KDV ile ilgili fatura düzenleyerek davalıya gönderdiğini, fatura bedelinin ödenmemesi üzerinden faturadan kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla Ankara 6. İcra Müdürlüğü’nün…. E. sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi yaptığını, davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve müvekkili lehine %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; taraflar arasında kış sporları dergisinin yayına hazırlama, basım, dağıtım, satış ve lojistik işini konu alan sözleşme için görüşmeler yapıldığını ve belli konularda mutabakata varıldığını, ancak müvekkili adına yapılan teklif şartlarının imza ile tamamen kabul edilmediğini, … Başkanı…’ın taraflar arasında yapılan toplantı sırasında … Medya yetkililerince belirtilen fiyat teklifini, “Reklam satış gelirini 300.000 TL olarak yapmanız kaydı ile 140.000 TL olarak kabul ediyorum ve derginin yayın, basım vs maliyetleri olan 140.000 TL yi siz çıkartın (zaten içinde kar payınızda bulunuyordur) ek geliri de %50 – 50 olarak paylaşırız” şeklinde kabul ettiğini ve tarafların bu koşul üzerine anlaştığını, reklam gelir hedefine ulaşılamadığını, davacı tarafından gerçekleştirilen reklam satış gelirinin bu miktarın çok altında kaldığını ve davacının kendi masraflarını dahi çıkaramayarak müvekkiline fatura düzenlediğini ve icra takibine konu ettiğini, söz konusu faturanın kabul edilmeyerek iade edildiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; taraflar arasındaki yayın sözleşmesini konu alan faturadan bakiye kalan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe itiraz üzerine iş bu itirazın iptali davasının açıldığı, dava konusu faturaların açık fatura olarak düzenlendiği, davacı ticari defterlerinde dava konusu faturalar toplamı kadar alacak kaydının yer aldığı, davalı ticari defterlerinde ise faturaların kayıtlı olmadığı, davacı yanca BS formlarının verildiği, davalı yanca BA formalarının verilmediği, ancak davalının … formu verme zorunluluğunun da bulunmadığı, taraflar arasında yayın sözleşmesinin kurulduğu hususunda ihtilaf bulunmadığı taraflar arasındaki ihtilafın reklam satış gelirlerinin 300.000,00 TL’ye ulaşması ardından dergi maliyet bedelinin, hedeflenen gelirden mahsup edilerek ödenip ödenmeyeceğine dair sözleşme şartının bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı, davalı yanın cevap dilekçesinde dile getirilen … Başkanı…’ın taraflar arasında yapılan toplantı sırasında … Medya yetkililerince belirtilen fiyat teklifini, “Reklam satış gelirini 300.000 TL olarak yapmanız kaydı ile 140.000 TL olarak kabul ediyorum ve derginin yayın, basım vs maliyetleri olan 140.000 TL yi siz çıkartın (zaten içinde kar payınızda bulunuyordur) ek geliri de %50 – 50 olarak paylaşırız” şeklinde kabul ettiğini ve tarafların bu koşul üzerine anlaştığına dair sözleşme koşulunun var olduğu hususunun davalı yanca ispat edilemediği ve davacının takibe dayanak faturalar nedeniyle alacaklı olduğu, İİK 67/2 maddesi uyarınca alacağın likit olduğu belirtilerek davacının icra inkar tazminatı talep etme hakkının da bulunduğu anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın gerekçesinin yetersiz olduğunu, bilirkişi raporauna atıf ile yetinildiğini, itirazlarına rağmen ek rapor da alınmadığını, işin yapılması konusunda mutabakata vardıklarını, teklif şartlarını tamamen kabul etmediklerini, sözlü anlaşma da olmadığını, davalı temsilcisinin reklam satışının 300.000,00 TL olması şartıyla 140.000,00 TL’yi kabul ettiğini, ek gelirin %50-%50 olarak paylaşılacağına karar verildiğini, reklam gelirinin ancak 30.000,00 TL olduğunu, faturanın iade edildiğini ve kabul edilmediğini, envanter defterlerinin usule uygun tutulduğunu, defterlerin davalı lehine delil teşkil edeceğini, ek rapor veya yeni bilirkişi atanması gerektiğini, icra inkar tazminatı koşullarının oluşmadığını, alacağın likit olmadığını, aradaki hukuki ilişkinin bile tartışmalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
1-Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. (TBK m. 470)
Yayım sözleşmesi, bir fikir ve sanat eseri sahibinin veya halefinin, o eseri yayımlanmak üzere yayımcıya bırakmayı, yayımcının da onu çoğaltarak yayımlamayı üstlendiği sözleşmedir. (TBK m. 487)
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin…Karar sayılı dosyasında taraflar arasındaki akdi ilişkinin ( kurumsal kimlik ve kılavuzu, katalog, afiş/branda/billboard, davetiye ve sertifika, broşür basımı, web tasarımı uygulama, dergi/süreli yayın tasarımı vb. işleri) 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde tanımlanan eser sözleşmesi niteliğinde olduğu kabul edilmiştir.
Eser sözleşmesi ilişkisi yazılı olarak kurulabileceği gibi sözlü olarak da kurulabilir. Dosya kapsamında eser sözleşmesi ilişkisinin kurulduğu konusunda bir ihtilaf bulunmayıp taraflar arasındaki uyuşmazlık işin bedeline ilişkindir. Bu kapsamda Mahkemece taraflar arasındaki ilişkinin eser sözleşmesi yerine yayım sözleşmesi olarak nitelendirilmesi doğru görülmemiştir.
2- Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 21/10/2016 tarihinde açılmıştır. Her ne kadar mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, burada öncelikli olarak asliye ticaret mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi, davanın ticarî niteliğinin ve görevli mahkemenin belirlenmesinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile getirilen düzenlemelerin değerlendirilmesi gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir. Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır.
Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf incelemesi aşamasında Bölge Adliye Mahkemesince re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir.
Somut olayda; uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. O halde, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ve Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olması için uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olması zorunludur. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi,…. Karar)
Davacı yüklenicinin uyuşmazlık konusu işi ticarî işletmesiyle ilgili olarak yaptığında tereddüt bulunmamaktadır. Buna karşılık davalı federasyon uyuşmazlık konusu işi ticari işletmeleriyle ilgili olarak değil, spor faaliyetlerinin yürütülmesi, tanıtılması amacıyla gerçekleştirmiştir.
Yapılan açıklamalara göre, eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesine aittir. Bu durumda, mahkemece davanın görev yönünden reddi ile kararın kesinleşmesine müteakiben dosyanın talep halinde Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, öncelikle görev hususu incelenmeden, yanılgılı değerlendirme ile davanın esası hakkında karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
3- Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 481. maddesinde ”eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir” düzenlemesine yer verilmiştir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmayıp, iş bedeli konusunda taraflar da anlaşmamışlarsa, bedel tam veya kesin olarak kararlaştırılmamışsa, iş bedelinin, yasanın sözü edilen bu tamamlayıcı hükmü uyarınca, yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiç fiyatlarına göre belirlenmesi gerekmektedir. Mahalli piyasa rayiçleri içinde KDV ve yüklenici kârı bulunacağından ayrıca eklenmeyecektir. İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesi hükmü gereğince, itirazın iptâli davasında, hükmolunan alacağa icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için anılan Kanun hükmünde öngörülen tüm yasal koşulların gerçekleşmesi ve bu kapsamda alacağın davalı borçlu tarafından belirlenebilir yani likit olması gerekir. Alacak yargılama sonucu bilirkişi raporu ile belirlenmiş ise likit olarak kabul edilemez. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, … Karar)
O halde görevli Mahkemece, tüm deliller toplanarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 481. maddesi uyarınca iş bedelinin dosyada bulunan delil, belge , dergi suretinden yararlanılarak yapıldığı yılın mahalli piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi ve belirlenen bu iş bedelinden de iş sahibi tarafından yasal delillerle ispatlanan ödemelerin düşülerek sonuca gidilmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle; sair hususlar incelenmeksizin davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.3,6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde sonuçlandırılması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 21/06/2018 ve…. Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.3,6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
5-Davalı tarafından ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18/05/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır