Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/440 E. 2021/301 K. 23.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

…. (Kararın kaldırılarak dosyanın mahkemesine
gönderilmesi/HMK m.353/1-a.6)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/11/2018
NUMARASI :….
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Tazminat

KARAR TARİHİ : 23/03/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/04/2021

Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 08/06/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin yeni merkez binasının elektrik işlerinin yapımı konusunda davalı tarafla 25/04/2017 tarihli sözleşmenin imzalandığını, sözleşme kapsamında binaya ait elektrik işlerinin tamamlandığını ve davacının da sözleşmeden doğan tüm borçlarını eksiksiz ve gecikmesiz olarak ödediğini, davalı tarafından yapılan, başlangıçta 52,074 KW güç kapasiteli ve kullanımı davacı şirkete ait olan … numaralı elektrik tesisatının davacı şirkete ihtiyaç duyduğu gücü sağlamaması karşısında 18/07/2017 tarihinde güç arttırımı yoluna gidildiğini, davacı şirketin güç arttırım talebi kabul edilerek mezkur hatta güç arttırımı yapıldığını, davacı şirketle aynı binayı kullanan dava dışı……. numaralı elektrik tesisatının abonesi olduğunu, anılan şirkete ait elektrik tesisatının işlerinin de davalı tarafından yapıldığını, dava dışı şirkete başlangıçta sağlanan …. gücün yetersiz kalması üzerine 20/11/2017 tarihinde ilave ….güç arttırımı talep edildiğini, talebin kabul edilerek bu tesisatın gücünün 46,447 KW’a çıkarıldığını, davacının, dava dışı şirketin güç arttırımı yaptığından haricen haberdar olması üzerine yaptığı araştırmada binaya sağlanan elektriğin dağıtımını yapan … tarafından, dava dışı şirkete, davacının güç arttırımı başvurusu sonrası binaya sağlanan güçteki kapasite boşluğundan faydalanarak güç arttırımı yapıldığının izah edildiğini, dava dışı şirketin haksız faydalanmasının davalı tarafça davacı şirkete bildirilmemesinin kötü niyetli olduğunu, davalıya bu durumun bildirilerek davacının bu nedenle uğradığı zararların davacının davalıya olan borçlarından mahsup edileceğinin ve davalıya olan bakiye borcun ödenmeyeceğinin davalıya bildirildiğini, davalının iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırı tutumuyla, dava dışı şirketin hiçbir güç arttırım bedeli ödemeksizin davacı şirket lehine tesis edilen elektrik hattındaki kapasite boşluğundan yararlanmasına ve dava dışı şirket lehine sebepsiz zenginleşmeye yol açtığını ileri sürerek davacı şirketin uğradığı zararların tespit edilerek, tespit edilecek zararın davalının Ankara 8. İcra Müdürlüğü’nün…. sayılı dosyasında konu alacağından mahsup edilerek davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, mahsup edilmesi akabinde davacı şirketin bakiye zararı için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir.

YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen 28/08/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davalının, taraflar arasındaki sözleşme gereği edimini eksiksiz ve süresinde ifa ettiğini, dava dışı…n güç arttırımı için … başvurduğunu, tüm işlemlerin … izinleri ile ilerlediğini, davalının sadece bu işlerde dava dışı şirkete işçilik hizmeti verdiğini, davalıya husumet yöneltilmeyeceğini, davalının enerji kaynağını belirleme veya müşteriye enerji verme gibi bir yetkisinin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/11/2018 tarih …. Karar numaralı kararında özetle;
Dava; taraflar arasındaki eser sözleşmesinin ifası sırasında davalının özen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı iddiasına dayalı tazminat istemine dayalı olup esasen taraflar arasında davalının davacı ile aralarındaki sözleşmeden kaynaklanan edimin gereği gibi ve süresinde yerine getirdiği konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Yukarıda da açıklandığı üzere, davalının, dava dışı şirketin haksız yararlanmasından, davacıyı haberdar etmesi gerekirken etmediği iddiası ile iş bu dava açılmıştır.
Davacı tarafça, dava dilekçesine ekli belgelerden, dava dışı şirketin güç arttırımı talebi ile … başvurduğu, … tarafından bu talebin uygun görülerek güç arttırımı yapıldığı anlaşılmaktadır. … davacıya hitaben gönderdiği mail yazışması içeriğinden de dava dışı şirketin güç arttırımı talebinin uygun görülerek onaylandığını, iptal edilmesinin mümkün olmadığını, dava dışı şirketin davacının yaptığı güç arttırımı sonrası tesis edilen rekortaman hattaki kapasite boşluğundan yararlandığının bildirildiği anlaşılmıştır. Davalı, dava dışı şirketin gerekli izin ve onayı alınan güç arttırımına dair elektrik işlerini yapmıştır. Davacının rekortman hattından faydalanan davalı değil davacının da sebepsiz zenginleştiğini ileri sürdüğü dava dışı şirket olup, davacının varsa zararını dava dışı şirketten talep etmesi gerekeceği kabul edilerek davanın reddine dair hüküm tesis edildiği görülmüştür.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili 16/01/2019 tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında özetle “taraflar arasında davalının davacı ile aralarındaki sözleşmeden kaynaklanan edimin gereği gibi ve süresinde yerine getirdiği konusunda ihtilaf bulunmadığı, davalının dava dışı şirketin gerekli izin ve onayı alınan güç artırımına dair elektrik işlerini yaptığı, davacının rekortman hattından faydalanan davalı değil davacının da sebepsiz zenginleştiğini ileri sürdüğü dava dışı şirket olup, davacının varsa zararını dava dışı şirketten talep etmesi gerektiği” belirtilerek davanın reddine karar verildiğini,
Mahkemenin söz konusu kararı eksik inceleme ve araştırma sonucu tesis etmiş olduğunu, haksız ve hukuka aykırı kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasının gerektiğini,
Davalının, müvekkilinin ihtiyacından fazla olan kapasite boşluğunun da bedelini müvekkiline ödettirerek, neticede müvekkilinin kullanamadığı güç karşılığında fazladan bedel ödemesi sonucu zararına sebebiyet vermiş olduğunu, bu durumun davalının özen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı olduğunu ve zararlardan sorumlu olması gerektiğini,
Taraflar arasında akdedilen yüklenici sözleşmesi uyarınca davalı tarafından müvekkili şirketin merkez ofis binasındaki elektrik projesinin hazırlanması, teknik şartname ve mimari projede belirtilen işlerin sözleşme ve eklerine uygun olarak anahtar teslim yapılması işinin taahhüt edildiğini, bu sözleşmeye göre, davalı tarafından yapılan teknik değerlendirme sonucunda müvekkili şirkete ait elektrik tesisatının ihtiyaç duyulan gücü sağlamaması nedeniyle sözleşme konusu işin gerçekleştirilmesi için 300 KW daha ek güç sağlanması gerektiğinin belirtildiğini,
Bunun sonucunda, müvekkilinin 52,074 KW gücündeki hatta 300 KW ek güç sağlanması için talepte bulunduğunu, neticede toplamda 352,074 KW güç sağlanması gerekirken yalnızca 325 KW güç sağlandığını, dolayısıyla müvekkilinin 300 KW değerindeki güç artırım talebinin tamamının müvekkili şirketin hattına hasredilmemiş olduğunu, bakiye kısmının kapasite boşluğu olarak kaldığını, diğer bir deyişle bu durumda davalının müvekkiline 300 KW güç artırımı bedelini ödettirmiş olduğunu ancak bunun karşılığında müvekkilinin 352,074 KW güç elde etmesi gerekirken yalnızca 325 KW güç elde ettiğini, geri kalan kısmın ise kapasite boşluğu olarak kaldığından müvekkilinin bu güçten yararlanmasının söz konusu olmadığını,
Sonuç olarak davalının, müvekkilinin kullanamadığı bu kapasite boşluğunun da bedelini müvekkiline ödettirerek müvekkilinin fazladan bedel ödemesine sebebiyet verdiğini, nitekim müvekkilinin ödediği bedelin, müvekkilinin ihtiyacı olan ve müvekkilinin hattına sağlanan güçten daha fazlasına ilişkin olduğunu, davalının yalnızca müvekkilinin kullanmadığı kapasite boşluğu nedeniyle fazla bedel ödemek zorunda bırakmadığını üstüne üstlük bir de bu kapasite boşluğundan … … firmasını yararlandırmış olduğunu,
Tüm bu süreçle davalının, müvekkiline fazladan bedel ödettirerek kapasite boşluğunun doğmasına sebebiyet verdiğini, bir de…. firmasının bu kapasite boşluğundan bedelsiz yararlanmasını sağladığını ve müvekkiline buna ilişkin herhangi bir bildirim veya uyarı yapmadığının aşikâr olduğunu, bu durumun davalının sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve müvekkilinin zararına sebebiyet verdiğini tevsik ettiğini, özen borcunun, yüklenici ile iş sahibi arasındaki güven ilişkinin doğal sonucu olduğundan, yüklenicinin sözleşmeden doğan borçlarını özenle yerine getirmek ve iş sahibinin menfaatini korumak zorunda olduğunu, somut olayda ise davalının sözleşmeden doğan özen ve sadakat yükümlülüklerine aykırı davranmış olduğunu,
Konuyla ilgili Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin, E….. sayılı, 25.9.2014 kararında; “… Eser sözleşmelerinde yüklenicilerin iş sahibine karşı sadakat ve özen yükümlülükleri vardır. Yükleniciler, sözleşme konusu işlerin ifası sırasında iş sahibinin yararına hareket etmek, işin gerektirdiği her türlü önlemi almak zorundadır. Sadakat ve özen borcunun sonucu olarak yükleniciler üçüncü kişilerin haksız eylemleri ve taşeronların sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle verilen zarardan iş sahibine karşı sorumludurlar.” ibaresinin yer aldığını,
Aynı doğrultudaki Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 15.5.2014 tarihli, …. sayılı ilamında; “Sözleşme hükümlerine uyulması, hukukta temel ilke olan “ahde” kuralı gereğidir. Eser sözleşmesinde yüklenici, üstlendiği işi, kendisine duyulan güvene uygun olaraközenle yapmak, iş sahibine her türlü davranıştan kaçınmak zorundadır. İş sahibi de, işin ifayla sonuçlanması için kendi sözleşmeyle kendisine yüklenilen edimleri zamanında ifa etmekle yükümlüdür. ” ibaresinin yer aldığını,
Bu Yargıtay kararlarından da görüleceği üzere, yüklenicinin iş sahibine her türlü bu tarz davranışlardan kaçınması gerekmekte olduğunu, iş sahibine karşı sadakat ve özen yükümlülüklerine aykırı hareket eden yüklenicinin oluşan zarardan sorumluluğunun bulunduğunu, dolayısıyla ilk derece mahkemesinin, iş bu davanın dava dışı şirkete sebepsiz zenginleşme davası olarak ikame edilmesi gerektiğine ilişkin hükmünde hukuka uyarlık bulunmadığını, mahkemenin kararında belirtildiği gibi sözleşmesel edimin gereği gibi ifa edilmediği konusunda ihtilaf bulunmadığı tespitinin de hatalı bir tespit olduğunu, iş bu davanın özünün, davalının sözleşmesel ve mevzuattan kaynaklı yükümlülüklerine aykırı davranması sonucu oluşan zararın tahsili olduğunu, açıklanan nedenle, gerekçeli kararda bu hususlara ilişkin hiçbir inceleme, araştırma ve değerlendirme yapılmaksızın henüz delilleri dahi toplanmaksızın ilk celsede davanın reddine karar verilmesinin usul ve hukuka aykırı olduğunu, mahkemece yapılması gereken şeyin, davalının yukarıda belirtilen konulara ilişkin sorumluluğunun bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi işi iken, davanın reddi yönündeki hüküm tesisinin isabetsiz olduğundan kararın istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasının gerektiğini,
Dava dışı firmanın haksız yararlanmasının da tamamen davalının sözleşmeye aykırı davranışından kaynaklanmakta olduğundan aksi yöndeki hatalı ve hukuka aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep ettiklerini,
Dava dışı .. … da müvekkili gibi davalı tarafın yönlendirmesiyle güç artırımı yapmış olduğunu, müvekkili şirket ile .. yetkilileri arasında yapılan bir görüşmede; müvekkilinin güç artırımı işlemi sonucunda bedelini ödeyerek binaya sağladığı güç bakımından bir miktar kapasite boşluğu doğduğunu ve .. .. bu kapasite boşluğundan faydalandığını ve kendi güç artırımını bu yolla sağladığını haricen öğrenmiş olduğunu, bunun sonucunda davalının müvekkiline daha düşük bedelle sözleşme konusu işleri yerine getirebilmesi mümkünken, bir de oluşan kapasite boşluğundan … …’a haksız yere kullandırdığı elektrik nedeniyle davalı tarafından zarara uğratıldığının aşikar olduğunu,
Her ne kadar gerekçeli kararda müvekkilinin herhangi bir zararı varsa bunun dava dışı firmadan talep edilmesi gerektiği belirtilse de bu gerekçenin kabulünün mümkün olmadığını, zira dava dışı … …’ın haksız yararlanmasının sebebinin tamamıyla davalının sözleşmeye aykırı olarak özen ve sadakat borcuna aykırı hareket etmesi olduğunu, projelendirmenin, elektrik projeleri konusunda uzmanlığı bulunmayan … …’ın müdahalesi ile olmadığını, davalının kendi bilgisi ve kontrolü dahilinde yapıldığını, nitekim davalı ile … … arasında da, müvekkili ile akdedildiği gibi yüklenici sözleşmesi akdedildiğini, söz konusu işin uzmanlık gerektiren teknik bir iş olduğunun izahtan vareste olduğunu, davalının güç artırımı yapılmasına ilişkin müvekkili ve … …’a karşı yönlendirmesinin ise, hizmet sağladığı işteki uzmanlığının bir sonucu olduğunu,
Tüm bu nedenlerle, gerekçeli karardaki müvekkilinin zararlarının dava dışı şirketten talep edilmesi gerektiğine ilişkin değerlendirmelerin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, zira davalının kötü niyetli şekilde müvekkilini yanlış yönlendirmiş olduğunu ve fazladan bedel ödemek zorunda bıraktığını ve neticede dava dışı firmayı müvekkilinin ödediği bedele tekabül eden kapasite boşluğundan -bu durumdan dava dışı firmanın bilgisi olmaksızın- haksız bir şekilde yararlandırmış olduğunu, diğer bir deyişle dava dışı firmanın haksız yararlanmasının davalının sözleşmeye aykırı edimlerinin bir sonucu olduğunu, zararın sözleşmeye aykırılık nedeniyle davalıdan tazmini gerekmekteyken aksi yöndeki yerel mahkeme kararının açıkça hukuka aykırı olduğunu,
Bu nedenlerle, haksız ve hukuka aykırı olarak tesis edilen Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12.11.2018 tarihli, … sayılı ilamının istinaf açıkladıkları istinaf nedenleri doğrultusunda kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesine, istinaf incelemesinin duruşmalı yapılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 28/01/2019 tarihli istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacı yan tarafından ikame edilen taraflar arasında akdedilen davalı yanın merkez ofis binasının elektrik projesinin hazırlanması, icrası ve taşınmaza elektrik tesisi konulu sözleşme gereği davacı yanın tüm edimlerini yerine getirdiğini, davacı yanın belli bir süre sonra güç artırım yoluna gittiği ve buna ilişkin işlemlerin yapıldığını, davacı ile aynı binada bulunan dava dışı … … adlı firmanın da elektrik tesisat işlerinin müvekkili tarafından yapıldığı ve belli bir süre sonra … … isimli firmanın da güç artırım talep ettiğini, binaya sağlanan elektriğin dağıtımını yapan … tarafından … …’ın güç artırımının, davacı tarafın güç artırım başvurusu sonrasında binaya sağlanan güçteki kapasite boşluğundan faydalanarak yapıldığının izah edildiğini, bu sebeple kendilerinin zarara uğradığı iddiası ile bu zararların tespiti, tespitinin akabinde bu miktarın müvekkili şirketin davacıdan olan alacağına mahsup edilmesi, zararın daha fazla olması durumunda ise aşkın bedelin müvekkilinden tahsili talepli davada yerel mahkemenin davanın reddine yönelik hüküm tesis ettiğini,
İlk derece mahkemesinin davanın esasına ilişkin olarak “…Davacı tarafça; dava dilekçesine ekli belgelerden; dava dışı şirketin güç arttırımı talebi ile …’ya başvurduğu, … tarafından bu talebin uygun görülerek güç arttırımı yapıldığı anlaşılmaktadır. …’nın davacıya hitaben gönderdiği mail yazışması içeriğinden de dava dışı şirketin güç arttırımı talebinin uygun görülerek onaylandığını, iptal edilmesinin mümkün olmadığını, dava dışı şirketin davacının yaptığı güç arttırımı sonrası tesisi edilen rekortaman hattaki kapasite boşluğundan yaralandığı bildirildiğinin anlaşıldığını, davalı, dava dışı şirketin gerekli izin ve onayı alınan güç arttırımına dair elektrik işlerini yapmıştır. Davacının rekortman hattından faydalanan davalı değil davacının da sebepsiz zenginleştiğini ileri sürdüğü dava dışı şirket olup, davacının varsa zararını dava dışı şirketten talep etmesi gerekeceğinden davanın reddine karar vermek gerekmiş” şeklinde gerekçe oluşturduğunu, mahkeme tarafından verilen kararın kanuna, hukuka ve gerçeğe uyar olduğu, söz konusu karara karşı davacı yanca dayanaksız ve hukuki temelden uzak şekilde ileri sürülen istinaf itirazlarının kabulünün mümkün olmadığını, davacı tarafından ileri sürülen istinaf itirazlarının reddi ile yerel mahkeme kararının kabulüne karar verilmesinin gerektiğini,
Davacı yanın istinaf dilekçesinde yerel mahkemenin eksik inceleme ve araştırma ile karar verdiğini ileri sürerek dilekçede dava dilekçesinden farklı bir iddia yahut itiraza yer vermediğini, davacı tarafın istinaf dilekçesindeki iddia ve itirazların yersiz ve dayanaksız olduğunu, kabulünün mümkün olamayacağını,
Davacı yanın müvekkili firmaya hiçbir hukuki nedene dayalı olarak husumet yöneltemeyeceğini, olayın tamamen dava dışı … … ile iddia edilen güç arttırımına izin veren ve projeleri onaylayan … arasında olduğunu, davacı yanın ne sözleşmeden ne de sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı müvekkili firmadan talep edebileceği bir hakkı bulunmadığını, yerel mahkemece de buna uygun karar verildiğini,
… … adlı firmanın güç arttırımı için …’ya başvurduğunu, tüm işlemlerin … izinleri ile ilerlediğini, müvekkili firmanın sadece bu işlerde, … …’a işçilik hizmeti verdiğini, kendisine husumet yöneltilmesinin mümkün olamayacağını, … … adlı firmanın, güç arttırımı için yasal başvurularını yaptığını ve proje onayları ve bağlantıların …’nın talimatları ve izinleri ile yine … tarafından gerçekleştirildiğini, müvekkilinin enerji kaynağını belirleme veya müşteriye enerji verme gibi bir yetkisi bulunmadığını,
Davacı yanın hiçbir dayanağı olmadan müvekkilinin kendisinden olan alacağını müvekkilinin eylemleri sebebi ile uğradığını iddia ettiği zarara mahsup etmek istediğini, davacı yanın müvekkiline borcu olduğuna yönelik iddialarının da ihtilafsız olup davacı yanın da kabulünde olduğunu, kabul anlamında olmamakla birlikte davacının bir zararı var ise bunu kendisinin de dile getirdiği üzere, sebepsiz zenginleştiğini iddia ettiği dava dışı … … isimli firmadan veya bu firmanın başvurusunu ve projelerini onaylayan, firmaya enerjiyi veren …’dan tahsili yoluna gitmesi gerektiğini ancak salt borç ödemekten kaçınma maksadı ile müvekkilinden zararını gidermeye çalıştığını,
Müvekkili ile davacı taraf arasında akdedilen sözleşmenin müvekkili tarafından üzerine düşen edimleri süresinde ve eksiksiz şekilde yerine getirildiğini, zira davanın davacı ile müvekkili arasındaki sözleşmeden kaynaklanmadığı davacının da kabulünde olduğunu,
Davacı ile müvekkil arasında mevcut ilişkinin; müvekkilinin sağladığı hizmetler ve karşılığında aldığı-alacağı bedeller ile ortaya çıktığını, müvekkilinin akdedilen sözleşme gereği üzerine düşen tüm edimleri eksiksiz yerine getirmiş olduğunu ancak davacı yanın müvekkiline olan bir kısım borcunu kabul etmesine rağmen ödemekten imtina etmiş olduğunu ve gerçeğe aykırı şekilde iade faturası düzenlediğini, sözde iade faturası ile müvekkilinin yapmış olduğu hizmetlere karşılık düzenlediği faturanın da karşı tarafa gönderildiğini, karşı tarafın fatura içeriğini kabul ettiklerini ancak uğradıkları zarar sebebi ile ödeme yapmayacaklarını bildirdiklerini, davacı tarafın iade faturasını kullanım amacına aykırı bir şekilde yalnızca ödemekten imtina ettiği bedeli muhasebeleştirmek amacıyla keşide ettiğini, davacı yanın usule ve hukuka aykırı şekilde edindiği tavırlar sonucu sürecin bu şekilde ilerlediğini,
Bu aşamada mahkemece verilen kararın kanuna, hukuka ve gerçeğe uyarlı olup kararın kabul edilmesinin, bu doğrultuda davacı yan tarafından ileri sürülen istinaf taleplerinin reddedilmesinin gerektiğini,
Neticeten davacı tarafın istinaf dilekçesine karşı süresi içinde sundukları cevaplar ile davacı tarafın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun istinaf talebinin reddini ilk derece mahkemesi kararının kabul edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, taraflar arasında düzenlenen 25/04/2017 tarihli, eser sözleşmesi mahiyetindeki, konusu davacının merkez ofis binasının elektrik projesinin hazırlanması, icrası ve taşınmaza elektrik tesisi kurulması olan sözleşme kapsamında davalının özen ve sadakat borcuna aykırı bir şekilde edimini ifa ettiği, davacı şirketin güç artırımı yoluna gitmesine sebebiyet verdiği, sonuçta davacının kullandığı elektrik hattından 352,074 kw güç elde etmesi gerekirken yalnızca 325 kw güç elde edebildiği, kalan kapasite boşluğundan dava dışı … … isimli firmanın yararlanmasına sebebiyet verdiği ve davacı … zarara uğrattığı iddiası ile açılan davacının uğradığı mevcut zararların tespiti ile bu zarar karşılığı şimdilik 1.000,00 TL alacağın tahsili isteğine ilişkindir.
Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.
Mahkemece layihalar safhası bittikten sonra 12/11/2018 tarihli ön inceleme duruşması yapılmış, duruşma sonunda aynı oturum tahkikata geçildiği belirtilmiş ve davacı vekilinin tahkikat duruşmasındaki bilirkişi incelemesi yaptırılması talepleri hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden duruşmanın bittiği bildirilerek, davacının, davasını dava dışı ve kapasite boşluğundan yararlandığı iddia edilen şirkete yöneltmesi gerektiği, sebepsiz zenginleşenin dava dışı şirket olduğu, davalının sözleşmeden kaynaklanan edimlerini süresinde yerine getirdiğinin ihtilafsız olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurmuştur.
1086 sayılı HUMK’da yargılama dört aşamadan ibaret iken 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda kanun koyucu dört aşamadan oluşan (dilekçeler, tahkikat, sözlü yargılama ve hüküm aşaması) na yenilik olarak HMK’da ön inceleme kurumunu öngörmüş ve yargılamayı 5 aşamadan oluşur şekilde düzenlemiştir. Ön inceleme, HMK 137 md ve 140 maddeleri arasında, ön inceleme aşamasına yardımcı hükümler ise HMK 141 madde ile 142 madde arasında düzenlenmiştir.
Ön inceleme kurumu dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlandıktan sonra ve tahkikat aşamasından önce düzenlenmiş, ön inceleme duruşmasında tahkikat aşamasına geçilmeden gerekli hazırlıkların bitirilmesi, dava şartları hakkında gerekli kararların verilmesi, sağlanmış olacaktır. Ön incelemenin asıl işlevi, uygulamada birbirinin içine geçirilmiş aşamaların ayrılması bağlamında ortaya çıkmaktadır. Yani artık tahkikat aşamasında delil toplanması söz konusu olmayacak, ön inceleme aşamasına kadar dilekçeler tamamlanmış, deliller toplanmış olacak, böylece duruşmalar delillerin tartışıldığı işlevi olan oturumlar haline gelmiş bulunmaktadır.
Tahkikat aşamasından farklı olarak, ön inceleme aşamasında delillerin toplanması ve bu sayede dosyanın tekemmül etmesi sağlanacaktır. Kanun koyucu, öncelikle dilekçeler aşamasının sona erdirilmesini, bundan sonra ön inceleme duruşma gününün belirlenmesini ve takiben de ön inceleme sona erince tahkikata geçilmesi ve bu aşamaların tam şekilde belirlenip ayrılmasını istemiştir. Davada tarafların dilekçelerini karşılıklı olarak vermesinden, bir başka deyişle dilekçeler teatisinin tamamlanmasından sonra, ön inceleme yapılacaktır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, bu hususları tutanağa geçirir. Ön inceleme, tahkikat aşaması için hazırlıkların yapıldığı bir aşamadır. Bu bağlamda mahkeme; uyuşmazlık konularını belirler, hazırlık işlemlerini yapar, tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanılması için gereken işlemleri yapar. Ön inceleme duruşmasında, taraflara dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları için iki haftalık kesin süre verilir. Bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi hâlinde, o delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılmasına karar verilir (madde 140/5). Tahkikat aşamasına geçmeden önce taraflar, delil olarak dayandıkları belgeleri dilekçelerine ekleyerek vermek ya da başka yerden getirilecekse, bunu belirtmek zorundadırlar. Şayet taraflar, bu konuda yapmaları gereken işlemleri eksik bırakmışlarsa, tahkikata başlamadan önce, taraflara son kez kısa bir süre verilerek bu eksiklikleri tamamlamaları düşünülmüştür.
6100 sayılı HMK’nın “Hukuki Dinlenme Hakkı” başlığını taşıyan 27. maddesinde “(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. (2) Bu hak; a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b) Açıklama ve ispat hakkını, c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.” hükmü bulunmaktadır. Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenme hakkı; tarafların, usulüne uygun olarak duruşmalara davet edilmesini ve yasal süresi içerisinde ileri sürdüğü yasal delillerin incelenmesini zorunlu kılar. Bir başka deyişle; mahkeme, tarafların yasal olarak ileri sürdüğü delilleri toplamadan yargılamaya devam edip hükmünü veremez.
Bu genel açıklamalar ışığında somut olayımıza gelindiğinde; Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş ise de; mahkemece yapılan yargılama ve araştırmanın yeterli ve yasaya uygun olduğu söylenemez. Şöyle ki, davacı tarafın dava dilekçesinde; delilleri arasında “bilirkişi, keşif, yemin, tanık v.s” demek suretiyle keşif ve bilirkişi incelemesine dayandığı anlaşılmakta olup, mahkemece ön incelemenin duruşmalı yapılmasına karar verilmesine rağmen usulünce ön inceleme yapılarak tahkikata geçilmeden, HMK 140/5 maddesi hükmü gereğince iki haftalık kesin süre verilerek taraf delillerinin ibrazı sağlanmadan tahkikata geçildiği ve taraf delilleri toplanmaksızın tahkikatın sonunda, başta dava dilekçesi ile dayanılan delillere rağmen, bu deliller toplanmadan, özellikle davacının iş sahibi konumunda olup davalı yüklenici ile akdettiği sözleşme sebebiyle, davalının güç artırımı yoluna gidilmesini teklif etmesi üzerine önerdiği kadar güç artırımı talebinde bulunulduğunu ve dava dışı … tarafından güç artırımı taleplerinin kabul edildiğini ancak güç artırımı sonucu 352,074 kw güç elde edilmesi gerekirken davacı şirketin yararlanabildiği güç kaynağının 325 kw gücünde olduğu, davalının özen ve sadakat borcuna aykırı davranarak davacı şirketin gereğinden fazla güç artırımı talebinde bulunmasına ve bu şekilde meydana gelen kapasite boşluğundan dava dışı şirketin yararlanmasına sebep olduğunu, davalı yüklenicinin işin uzmanı olup projelendirme, elektrik projeleri konusunda uzmanlığı bulunmayan dava dışı … …’ın müdahalesiyle oluşan bir durum olmadığını, davalının güç artırımı yapılmasına ilişkin yönlendirmesinin hizmet sağladığı işteki uzmanlığının bir sonucu olduğunu iddia ettiğinden ve davacı iddiasına konu hususların doğru olup olmadığı, davalı yüklenicinin, davacı şirketin güç artırımı yoluna gitmesini önermesinde ve bu şekilde yapılan güç artırımı sonucu davacı şirketin kullanabileceğinden fazla oranda güç artırımının ortaya çıkmasında ve fazla meydana gelen kapasite boşluğundan dava dışı şirketin yararlandırılmasında özen ve sadakat borcuna aykırı eyleminin sebep olup olmadığı, açığa çıkan kapasite boşluğundan davacı şirketin ileride yararlanma imkanı olup olmadığı, bu şekilde davacının oluşan bir zararı bulunup bulunmadığı, varsa tutarı konuları teknik uzmanlık gerektiren konulara ilişkin olduğundan mahkemece, tüm taraf delillerinin yukarıda belirtildiği şekilde toplanması sağlanarak işin uzmanı teknik bilirkişilerden az evvel belirtilen konularda gerekçeli ve denetime el verişli rapor alınıp taraflara tebliği, bu rapora itirazlar halinde taraf itirazlarının da karşılanarak gerektiğinde bilirkişilerden ek rapor alınması suretiyle davanın sonuçlandırılması gerekirken ön inceleme duruşmasının sonunda taraf delillerinin toplanmasına imkan sağlanmadan ve aynı oturumun sonunda tahkikat aşamasına geçilerek tahkikat aşamasında da yukarıda belirtildiği şekilde toplanılacak delillerin inceleme ve değerlendirilmesi yapılmadan davanın esastan reddine karar verilmesi Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi ile 6100 sayılı HMK’nın “Hukuki Dinlenme Hakkı” başlığını taşıyan 27. maddesine aykırı olmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi uyarınca esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde yeniden inceleme ve araştırma yapılarak esasa ilişkin olarak yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1 – Davacı … … … Limited Şirketi vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,
2 – Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/11/2018 tarihli…. Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353(1)-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3 – Dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde yeniden inceleme ve araştırma yapılarak esasa ilişkin bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4 – İstinaf başvurusunun kabul edilmiş olması sebebiyle istinaf karar harcı alınmasına yer olmadığına ve davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf peşin karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5 – Davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6 – Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 23/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır