Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/409 E. 2021/219 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

… (İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(Kararın kaldırılarak dosyanın mahkemesine
gönderilmesi/HMK m.353/1-a.6 )

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE … MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/09/2018
NUMARASI : …

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali

KARAR TARİHİ : 09/03/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/04/2021

Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 03/10/2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 26/07/2015 tarihli … imzalandığını, sözleşmenin konusunun Yozgat İli Akdağmadeni İlçesi…. projesi kapsamında kepçe ile hafriyat ve çevre düzenleme hizmeti verilmesi işi olduğunu, müvekkilinin sözleşme gereği üzerine düşen işleri yaptığını, ancak davalının fatura bedellerini ihtarnameye rağmen ödemediğini, alacağın tahsili için … başlatılan icra takibinde davalının yetkiye ve borca itiraz ettiğini, yetkisizlik itirazının kabulü üzerine dosyanın gönderildiği Ankara 13.İcra Müdürlüğü’nün…. Esas sayılı icra dosyası üzerinden davalıya ödeme emrinin tebliği edildiğini, davalının haksız olarak borca itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline ve %20 oranında davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı şirket tarafından verilen bir cevap dilekçesinin bulunmadığı ve davalı şirketin yargılamaya katılmamış olduğu görülmüştür.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 5. Asliye … Mahkemesi’nin 19/09/2018 tarih … numaralı kararında özetle; Dava, sözleşme ve faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davaya konu Ankara 13. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı icra takip dosyasının yapılan incelemesinde; 02/02/2016 tarihinde davacı alacaklının davalı aleyhine sözleşmeye ve faturalara dayalı olarak 24.680,00 TL asıl alacak, 60,85 TL işlemiş faiz olmak üzere 24.740,85 TL alacağın tahsili için Akdağmadeni İcra Müdürlüğü’nü…Esas sayılı icra dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlattığı, davalı borçlunun icra müdürlüğünün yetkisine ve borca itirazı üzerine davacı alacaklının yetki itirazını kabul etmesi nedeniyle dosyanın gönderildiği Ankara 13.İcra Müdürlüğü dosyasından davalıya ödeme emrinin tebliğ edildiği, davalının süresinde borca itiraz ettiği, itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında 26/07/2015 tarihli … imzalandığı, sözleşme konusunun Yozgat İli … Mahallesinde bulunan … mesire alanı projesi kapsamında kepçe ile hafriyat ve çevre düzenleme hizmeti işi olduğu, işin 21/04/2015 tarihinde başlayacağı ve lastikli kepçe ile kanal, kazı, çevre düzenleme, malzeme taşıma işi yapılacağı, hizmet bedelinin aylık 5.500,00 TL ve KDV olduğunun kararlaştırıldığı görülmüştür.
İcra takibine dayanak faturaların davacı tarafından davalıya hitaben düzenlendiği ve faturaların içeriğinde “çevre düzenleme” işi yazılı olduğu görülmüştür.
Davacı tarafından davalıya hitaben düzenlenen …. Noterliği’nin 14/01/2015 tarihli ihtarnamesi ile toplam 24.680,00 TL alacağın ödenmesinin talep edildiği görülmüştür.
Tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiş, davalı ticari defterlerini ibraz etmemiş, davacının ticari defterleri üzerinde bilirkişi marifetiyle yapılan inceleme sonucunda düzenlenen 03/08/2018 tarihli raporda özetle; davacının işletme defterinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, davacının 2015 yılında davalı şirket ile aralarındaki ilişki nedeniyle 12 adet 38.350 TL bedelli fatura düzenlediği, davacının 2015 Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım ayları alacağını talep ettiği, ancak ticari defterlerinde 2015 Kasım ayına ilişkin faturanın bulunmadığı, davacının Ağustos, Eylül, Ekim aylarına ait 3 aylık alacağının 19.200,00 TL olduğu belirtilmiştir.
Toplanan delillere, bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre, davacının sözleşme ve faturalara dayalı alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının borcu inkar ettiği, ispat yükünün davacı üzerinde olduğu, her ne kadar dava konusu faturaların bir kısmı davacı ticari defterlerinde kayıtlı olsa da bu hususun tek başına alacağın varlığını ispat etmek için yeterli olmadığı, davacının sözleşme ve faturalara konu işi yaptığını kesin delillerle ispat etmesi gerektiği, davacının alacağını ispat edemediği, yemin deliline de dayanmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili 24/12/2018 havale tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında konusu, Yozgat ili ….projesi kapsamında kepçe ile hafriyat ve çevre düzenlemesi verilmesi işi olan 26/07/2015 tarihli ….’ni imzalanmış olduğunu, kendisinin sözleşme gereği üzerine düşen işleri yapmış olduğunu ancak davalının fatura bedellerini ihtarnameye rağmen ödemediğinden sözleşme ve faturaya dayanan alacağın tahsili için … İcra Müdürlüğü’nde icra takibi başlatmış olduğunu, bu icra takibinde davalının yetkiye ve borca itiraz etmiş olduğunu, yetkisizlik itirazının kabulü üzerine dosyanın gönderildiği Ankara 13. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı icra dosyası üzerinden davalıya ödeme emri tebliğ edildiğini, davalının haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz etmesi sebebi ile Ankara 5. Asliye … Mahkemesi’nde itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava ettiğini,
Ankara 5. Asliye … Mahkemesi’nin …. Karar sayılı kararı ile ” Toplanan delillere, bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre, davacının sözleşme ve faturalara dayalı alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının borcu inkar ettiği, ispat yükünün davacı üzerinde olduğu, her ne kadar dava konusu faturaların bir kısmı davacı ticari defterlerinde kayıtlı olsa da bu hususun tek başına alacağın varlığını ispat etmek için yeterli olmadığı, davacının sözleşme ve faturalara konu işi yaptığını kesin delillerle ispat etmesi gerektiği, davacının alacağını ispat edemediği, yemin deliline de dayanmadığı anlaşıldığından davanın reddine…” şeklinde vermiş olduğu kararın yasaya, usule ve hakkaniyete aykırı olduğunu,
Davalı yan ile müvekkilinin arasında yapılan sözleşmenin hizmet bedeli ve ödemeler başlıklı 4.maddesinde ” iş sahibi aylık 5.500,00 TL + KDV ücret ödeyecektir. Faturalar kesilip iş sahibi muhasebesine teslim edilecektir. Ödeme kesilen faturaların toplamı son fatura tarihini takip ilk ödeme gününde şirketin bildireceği banka hesabına havale yapılması suretiyle ödenecektir ve ödemeler aksatılmadan gününde ödenecektir.” denilmekte olduğunu, ayrıca sözleşmenin feshi başlıklı 5.maddesinde de ” iş sahibi fatura bedellerini ödemede temerrüde düştüğü taktirde keşide edilecek ihtar tarihinden itibaren 5 gün sonrası için sözleşme feshedilecektir. ” şeklinde belirtildiğini, müvekkilinin sözleşmenin yükümlülüklerini yerine getirdiğini, faturaları kestiğini ve teslim ettiğini, davalı yan tarafına tebliğ edilen…. seri numaralı faturalara 8 gün içerisinde itiraz etmemiş olduğunu, 6102 sayılı Türk … Kanunu’nun 21.maddesinin 2.fıkrası uyarınca ” Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. ” hükmü gereğince bu borçları ödemeyi kabul etmiş sayılması gerektiğini,
Davalı yanın sözleşme hükümleri gereğince borçlarını ödememiş olmasından ötürü müvekkilinin davalı yana Akdağmadeni Noterliği’nin 14/01/2016 tarihli ve 00230 yevmiye numaralı ihtarnameyi keşide ettiğini, ihtarnamede ihtarnamenin davalı yana tebliğinden itibaren 24.680,00 TL borcu 7 gün içinde ödemesi gerektiği aksi taktirde yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiğini, buna rağmen davalının borcunu ödemediğini,
03/08/2018 tarihli bilirkişi raporunda dosya içeriği ve davacı yanın ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda ticari defterlerin açılış kapanışının yapıldığını, usulüne uygun tutulduğunu tespit ederek davacı yanın alacağının olduğunu ve davalı yanın icra takibinin durdurulması talebinde haklılığının bulunmadığının ve davacı yanın icra inkar tazminatı talebi oranının mahkemece belirlenebileceği görüş ve kanaatine varıldığını,
Müvekkilinin aksine davalı tarafın ticari defterlerini mahkemeye ibraz etmediğini, 6100 sayılı HMK’nın 202.maddesinin 5.fıkrasında ” Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” şeklindeki hükmünün göz önünde bulundurulduğu taktirde müvekkilinin usulüne uygun tutmuş olduğu ticari defterlerinde kayıtlı olan söz konusu faturaları ile alacağının varlığını tespit ettiğini,
Davalının kendisini icra dosyasında…. adresinde itirazını vekil ile temsil ederken mahkeme dosyasında aynı adreste tebligatı almamış olduğunu ve usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen defterlerini sunmamış olduğunu ve davalının muhasebe kayıtları ile mutabakat yapılmadan davanın reddine karar verilmiş olduğunu, ilk derece mahkemesinin davacı müvekkilinin yemin deliline de dayanmamış olmasını davanın reddi için bir gerekçe olarak gösterdiğini, ancak davalıya ulaşılamaması sebebi ile yeminin hukuki delillerinin arasında belirtilmediğini, bu durumda yemin deliline dayanılmış olsaydı da alacağın ispatı bakımından bunun bir artısı olmayacağını,
İzah ettikleri üzere müvekkilinin alacağının ispatı bakımından her türlü yasal delile başvurduğunu ve alacağının da var olduğunu, bunların aşikar olduğunu, bu sebeplerle Ankara 5. Asliye … Mahkemesi’nin davacının alacağını ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu,
Tüm bunlardan dolayı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ile haklı davalarının kabulünü, Ankara 13. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan itirazın iptaline karar verilmesini, %20’den aşağı olmamak üzere davalı yan aleyhine icra inkar tazminatına çarptırılmasını ve yargılama giderlerinin davalı yana yükletilmesini ve tarafları lehine vekalet ücretine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafından istinaf dilekçesine karşı dosyaya sunulan bir yanıt dilekçesi bulunmamaktadır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan, iş bedeli alacağının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali, takibin devamı, icra inkar tazminatı istemine ilişkin olup, mahkemece davanın ispatlanamadığından reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili, müvekkili davacının taraflar arasında düzenlenen 26/07/2015 tarihli ” … ” başlıklı sözleşme kapsamında üzerine düşen işleri yaptığını ve işi teslim ettiğini, iş bedeli karşılığı olarak düzenlenen faturaların davalıya tebliğ edildiğini ve borcun ödenmesinin istendiğini, fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine toplam 24.680,00 TL’lik asıl alacak ve 60,85 TL takip tarihine kadar işlemiş faizi olmak üzere 24.740,85 TL’lik alacak için icra takibi yapıldığını, borçlunun takibe haksız yere itiraz ettiğini belirterek bu itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirkete son olarak Tebligat Kanunu’nun 35.maddesine göre usulüne uygun olarak tebligat yapılmış ancak davaya yanıt vermediği ve yargılamaya katılmadığı görülmüştür.
Mahkemece, tarafların defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, bu amaçla davacı ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, davalıya ticari defterlerinin ibrazı için ihtaratlı süre verildiğine “ibraz emri” düzenlenmiş, bu muhtıranın davalıya usulüne uygun olarak tebliğine rağmen davalı yanın ticari defterlerini dosyaya ibraz etmemiştir. Davacı ticari defterleri üzerinde işletme yönetimi uzmanı bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucunda düzenlenen raporda, davacı yanın defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olduğu, basit usulde işletme defteri tuttuğu ve davacı yanın alacaklarını defterine, 2015 yılı Ağustos, Eylül, Ekim ve Kasım ayları olarak fatura ettiği, Ağustos, Eylül, Ekim ayları için kesilen faturaların kayıtlı olduğu ancak Kasım ayı faturasının defterde kaydının bulunmadığı yönünde tespitte bulunulmuştur.
Taraflar arasında yazılı bir sözleşme düzenlendiği ve davalının takibe itiraz dilekçesinde sözleşme altındaki imzaya açıkça itirazda bulunmadığı anlaşıldığından taraflar arasındaki akdi ilişki ispatlanmış durumdadır. Taraflar arasında düzenlenen yazılı sözleşmede iş bedeli aylık 5.500,00 TL + KDV olduğu kararlaştırılmış ve işin 21/04/2015 tarihinde başlayacağı, işin konusunun ise Yozgat İli ….projesi kapsamında kepçe ile hafriyat ve çevre düzenleme hizmeti verilmesi işi olarak belirtilmiştir.
Mahkemece davacı ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, davalı ticari defterleri üzerinde de bilirkişi incelemesi yaptırılabilmesi için davalı yana ticari defterlerini süresi içerisinde ibraz etmesi, aksi halde defterlerini ibrazdan kaçınmış sayılacağına dair ibraz emri düzenlendiği ve bu ibraz emrinin davalıya 12/02/2018 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiğinin anlaşılmasına rağmen davalının ticari defterlerini dosyaya ibraz etmediği görülmüş ve sonuçta mahkemece davacı yüklenicinin davalı iş sahibinden olan alacağını ispatlama konusunda ticari defterlerindeki kayıtların ve faturaların tek başına yeterli olmadığı, kesin delillerle alacağını ispat etmesi gerektiği ancak davacının alacağını bu şekilde ispat edemediği ve yemin deliline de dayanmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılan bu değerlendirme dosya kapsamına ve yasa hükümlerine uygun düşmemektedir.
Taraflar arasındaki akdi ilişki yazılı sözleşme ile ispatlanmış durumda olduğundan ve iş bedelinin ne şekilde hesaplanacağı da sözleşmede kararlaştırıldığından konusunda uzman teknik bilirkişi aracılığıyla iş mahallinde keşif ve inceleme yapılarak davacı yüklenicinin hak ettiği iş bedeli alacağının tespiti yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken mahkemece iş bedeli bu şekilde, yasa ve sözleşme hükümlerine uygun olarak belirlenmeden, sadece fatura ve ticari defterler üzerinde inceleme yapılarak davanın ispatlanamadığının kabulü ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yine ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri Yasa’da belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır. ( Yargıtay 15.Hukuk Dairesi….
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup, davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı belirlenmiş olup, inceleme tamamlanmak üzere mahkemece yapılması gereken iş; davalı yana takip dayanağı işin yapıldığı tarihteki döneme ait ticari defter ve kayıtların ibrazı için verilen süreye rağmen davalı yanın defterlerini ibrazdan kaçınmış olması sebebiyle HMK 222/II ve III. maddeleri dikkate alınarak davacının kanuna göre eksiksiz tuttuğu ticari defter ve kayıtlarının lehine delil teşkil edip etmeyeceği de değerlendirilerek dosyanın buna göre sonuçlandırılması gerekirken mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi de dairemizce doğru görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusu haklı görülmüştür.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi uyarınca esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde yeniden inceleme ve araştırma yapılarak esasa ilişkin olarak yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacı … vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,
2- Ankara 5. Asliye … Mahkemesi’nin 19/09/2018 tarihli…. Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353(1)-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3 – Dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde yeniden inceleme ve araştırma yapılarak esasa ilişkin bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4 – İstinaf başvurusunun kabul edilmiş olması sebebiyle istinaf karar harcı alınmasına yer olmadığına ve davacı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf peşin karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5 – Davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6 – Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın m.353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 09/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır