Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/365 E. 2021/238 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : …
KARAR NO :…
(İnceleme Aşamasında Kararın Kaldırılarak Dosyanın Mahkemesine Gönderilmesi HMK 353/1-a.3-6 md)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/05/2018
NUMARASI : …..

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 11/03/2021
KARARIN YAZIM TARİHİ : 16/03/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, taraflar arasında yağmur suyu hatlarının yapım işine dair 26/05/2013 ve 27/05/2013 tarihli sözleşmeler imzalandığını, müvekkilinin işi yaparak teslim ettiğini, ödenmeyen iş bedeli alacağı için takip başlattığını belirterek, Ankara 5. İcra Müdürlüğünün ….. sayılı dosyasına davanın itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, ek sözleşme tarihinin ana sözleşmeden önceki bir tarihi olamayacağını, kaldı ki her iki sözleşmedeki imzaların müvekkil şirkete ait olmadığından imzalara itiraz ettiklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, deliller ile tüm dosya kapsamından, davanın; 26/05/2013 ve 27/05/2013 tarihli sözleşmeler gereğince alacaklarının tahsili için davacı tarafından davalı aleyhine Ankara 5. İcra Müdürlüğünün … takibine başlanıldığı, davalının herhangi bir belge sunmadan süresinde takibe itiraz ettiği, davacının da itirazın iptali için bu davayı açtığı, uyuşmazlığın; taraflar arasındaki bu sözleşmelerin geçerli olup olmadığı, davacının takibinin yerinde olup olmadığı, davalının bu takibe itirazında haklı olup olmadığı, takip yerinde ise miktarının ne kadar olacağı, icra inkar tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarından ibaret olduğu, dosya içeriğine uygun ve gerekçesi yerinde olan bilirkişilerin kök raporundaki hususlar da dikkate alınarak kök raporda davacının yaptığı işi ve alacağını ispat edemediğinin belirtildiği, davalının ödemelerinin banka ve ibraname alınarak yapıldığı, davacının imzaya itiraz etmediği, sonradan itiraz etmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; imzaya itirazın süresinde yapıldığını, tanık dinletme taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece, ön rapor niteliğinden bilirkişi raporuna göre karar verildiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) hükümlerine göre, ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir (TTK 11/1). Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir (TTK 11/2). Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten gerçek kişiye tacir denir (TTK 12/1).
İster gezici olsun, ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin 2. fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır (TTK 15/1).
TTK’nın 24 ve devamı maddelerinde düzenlenen ticaret siciline ilişkin hükümler tacir sıfatını taşımanın tescile bağlı olmadığı üstelik bu sıfatı taşımanın sonucu ve gereği olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle esnaf boyutunu aşan ticari işletme işleten kimsenin ticaret siciline kaydını yaptırmamış olması, tacir olmadığını göstermediğinden esnaf sayılmasını gerektirmez.
21/07/2007 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 18/06/2007 tarihli 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile esnaf ve tacir ayrımına esas sınırlar belirlenmiş olup, bu kararda, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu 177. maddesinde belirtilen hadlerden, 1. ve 3. bendindeki konularda faaliyette bulunanlarda yarısını, 2. bendeki faaliyetlerde bulunanların bu tutarın tamamını aşanların tacir olacağı belirlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir.
Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca, istinaf incelemesi aşamasında Bölge Adliye Mahkemesi Dairesi’nce re’sen incelenir.
Dava konusu somut olayda, davalı taraf tacir olmakla birlikte davacı gerçek kişi olup, davacının tacir olup olmadığına ilişkin yapılan herhangi bir araştırma, herhangi bir belge ve delil olmadığı gibi, davadaki talep ve miktar da dikkate alındığında, davacının tacir olup olmadığı hususunun araştırılması gerektiği anlaşılmıştır.
Görevli mahkemenin doğru olarak belirlenebilmesi için yukarıdaki açıklamalar kapsamında davacının tacir olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
Bu durumda mahkemece, davacının tacir sıfatının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, bu tespitin sonucuna göre görevli mahkemenin belirlenerek hüküm kurulması gerekirken, görevli mahkemenin tespiti için araştırma yapılmadan, eksik inceleme ile ve bu hususta deliller toplanmadan mahkemenin görevli olduğu kabul edilerek esas hakkında hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, esası incelenmeksizin mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.3-6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/05/2018 gün ve …. sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.3-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davacı tarafından ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 11/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır