Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/1203 E. 2021/1208 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a-6 maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Mahkemesine Gönderilmesi)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/03/2020
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak
KARAR TARİHİ : 16/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/12/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; davalı şirket ile Kastamonu Rektörlüğü arasında 1995 tarihinde “…..”…. inşaatların yapımı için sözleşme imzalandığını, sözleşmede belirtilen süre içerisinde ödeneksizlikler nedeniyle inşaatların zamanında davalı şirket tarafından bitirilemediğini, 2008 yılında inşaat bitirilmesi için gerekli ödenekler tamamlandıktan sonra idare tarafından davalı şirkete inşaatların bitirilmesi için ek süre verildiğini, davalı şirketin alınan ek süre üzerine, müvekkili şirket ile inşaatların yapımı için ayrı ayrı 2 adet taşeronluk sözleşmesi imzaladığını, müvekkili şirketin taşeronluk sözleşmelerine göre Kastamonu Üniversitesinde inşaat işlerine başladığını ve davalı şirket ile kurum arasında imzalanan inşaat sözleşmelerine göre inşaatları bitirdiğini, inşaat süresince, … tarafından geçici hakedişler düzenlenerek davalı şirkete ödemeler yapıldığını, davalı şirket, hakediş ödemelerini kurumdan tahsil ettikten sonra müvekkili şirkete istediği miktarda fatura tanzim ettirdiğini ve bu faturalara göre ödemeler yaptığını, ancak davalı şirketin …’nden almış olduğu hakediş ödemelerini, taraflar arasında tanzim edilen taşeronluk sözleşmesine göre müvekkili şirkete fatura ettirmediğini, böylece eksik ödeme yapmış olduğunun tespit edildiğini, …’nden celp edilecek kesin hakediş raporlarıyla davalı şirketin müvekkili şirkete yapmış olduğu ödemeler karşılaştırıldığında, yapılan ödemelerin taraflar arasında akdedilen sözleşmelere göre eksik olduğunun anlaşılacağını, işin bitiminde davalı şirketin müvekkili şirket ile bir araya gelmediği için taraflar arasındaki kesin hesap yapılamadığını, davalı şirkete eksik ödemeler nedeniyle bir kısım alacağa mahsuben 30.11.2012 tarih ve …. seri no.lu 76.199,75 TL’lik fatura tanzim edilerek posta yoluyla tebliğ edildiğini, ancak davalı şirket tarafından fatura Ankara 38. Noterliğinin 21.12.2012 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesiyle kabul edilmeyerek müvekkili şirkete iade edildiğini, müvekkili şirketin, davalı şirketten olan alacağını tam olarak hesaplayamadığı ve alacağını alamadığı için alacağına ilişkin olarak fatura tanzim edemediğini, tarafların alacak miktarı hususunda muaraza yaşadığını, davalı şirketin … Rektörlüğünden ne kadar hakediş ödemesi aldığı müvekkili şirket tarafından kesin olarak tespit edilemediğini, davalı şirketin hakediş ödemelerine karşılık müvekkili şirkete ödemelerini banka kanalıyla yaptığını, yargılama sırasında yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde müvekkili şirketin alacak miktarı kesin olarak tespit edileceğini, yine inşaat süresince, müvekkili şirket tarafından ekonomik olarak sıkıntı yaşan davalı şirketin banka hesabına 3. şahıslara yapılacak ödemelerle ilgili olarak avans gönderildiğini, söz konusu paraların müvekkili şirkete iade edilmediğini, yapılacak bilirkişi incelenmesinde, söz konusu bedellerinde dikkate alınmasını talep ettiklerini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile dav a dilekçesi ile 10.000,00 TL’nin 12/06/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile de 303.404,93 TL’nin davalı şirketten ticari avans faiziyle birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; taraflar arasındaki sözleşmenin 4. maddesindeki kararlaştırmaya göre; “Kesinti ve mahsuplar taşeron tarafından ödenecektir “, …. işinde yine Birim Fiyatlı işlerden %97,5 taşerona/davacıya ödeme yapılacağını, İdari Şartnamenin 1. maddesine göre taraflar “işin ilgili her türlü vergi, sigorta taraflar arasında kendilerine düşen kısımlardan ve hak edişler üzerinden rakamlardan sorumludur.” Denildiğini, davacının dava dilekçesi 1. maddesinde sözleşmeye dair yapılan tespitler içerisinde Beden Eğitimi ve SYO inşaatının 03.11.2010 tarihinde, Sağlık MYO işinin 31.12.2009 tarihinde sona erdiğini bildirdiğini ancak, bu işlerin henüz bitmediğini, … birçok eksiklik mevcut olup, bunlara dair eksiklikler davacı tarafından giderilmediğini, bu eksiklikler davacının eksiklikleri gidermeye yanaşmaması üzerine bedeli bilahare davacıya yansıtılmak üzere müvekkili tarafından giderilmeye çalışıldığını, davacının …. kaynaklı bir alacak talebi olabilmesi için bu işini öncelikle edimini eksiksiz olarak yerine getirmesi ve müvekkili tarafından tamamlatılan işlerin bedellerinin müvekkiline ödenmesi gerektiğini, Sağlık MYO işinin de tamamlandığı yazılı belge tahtında yine sabit olduğunu, dava dilekçesi 3. maddesinde davacının müvekkili şirketin ödemeleri kurumdan tahsil ettikten sonra istediği miktarda fatura tanzim ettirdiğini, alınan ödemeleri sözleşmeye göre fatura etmediğini iddia ettiğini, müvekkili şirketin davacı şirkete dilediği gibi fatura kestirmesinin söz konusu olmadığını, müvekkili şirket tarafından davalıya belge bilgi gizlemek suretiyle eksik ödeme yapmak bir yana, sonradan yapılan incelemede davacıya hak ettiğinden 549.189,00 TL fazla para ödediğinin fark edildiğini, bu hususun yapılacak bilirkişi incelemesi ile de tespit olunacağını, dava dilekçesinin 4. maddesinde davacı faturasının iade edildiğini, alacağını tam olarak hesap edemediği için fatura da tanzim edilemediğini iddia ettiğini, davacı alacağını tam olarak hesap edemiyor ise neye göre 76.199,75 TL gibi kuruşlu ve detaylı fatura kestiğini, davacının bir alacağı var ise bunu kolaylıkla hesap edilebilecek durumda olduğunu, dava dilekçesinde 5. maddesinde müvekkili şirketin ekonomik olarak sıkıntı yaşadığı için 3. kişilere yapılacak avanslar için kendisine avans gönderildiği, bu paranın da müvekkili tarafından iade edilmediğini iddia ettiğini, esasen olayın tam tersi olduğunu, müvekkiline gönderilen paralar davacıya müvekkili tarafından elden verilen borcun iadesi olduğunu, davacı şirketin KDV tevkifatı miktarını bir ay kullanmak üzere müvekkilinden borç aldığını ve KDV ödemelerin son tarihi olan her ayın 25′ inde müvekkiline geri ödediğini, tarafların hesap hareketleri ve davacı şirket yetkilisinin kendi el yazısı ile bu durum tartışmasız şekilde anlaşıldığını, şirket yetkilisi el yazısı ile hazırladığı kağıdın arkasında KDV için ödenen paraları alacağından düştüğünü, buna rağmen davacının bu denli net bir konuda dahi kendisini alacaklı çıkarmak gayretine girmesinin iyiniyet ilkeleri ile örtüşmekten uzak olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “taraflar arasında davalının işveren, davacının da taşeron olduğu … İşlerinin yaptırılması için imzalanan tarihsiz sözleşme ile yine taraflar arasında davalının işveren, davacının da taşeron olduğu … İşlerinin yaptırılması için imzalanan tarihsiz sözleşmenin bulunduğu, defterler üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesine göre taraflar arasında cari hesap ilişkisine dayalı bir ticari alış veriş bulunduğu ve tarafların ticari defter kayıtlarının birbirini teyit etmediği, davacı defter kayıtlarına göre davacı yan tarafından tanzim edilmesi gereken fatura tutarının 8.101.389,16 TL olduğu, bu tutardan projeler bedeli olan 309.057,10 TL ve ticari defterlerde davalının fazla ödemesi olarak görünen 18.709,22 TL’nin mahsubu sonucunda davacının tanzim etmesi gereken fatura alacağının ((8.101.386,16 – (309.057,10 + 18.709,22)) 7.773.622,84 TL olduğu, bu tutardan davacının düzenlemiş olduğu fatura bedeli olan 7.466.498,97 TL’nin mahsubu sonucunda davacının davalı adına kesilmesi gereken fatura alacağının (7.773.622,84 – 7.466.498,97) 307.123,87 TL olduğu; davalı defter kayıtlarına göre ise 2008 yılından 2012 yılına kadar davacı şirket tarafından davalı adına 7.488.676,37 TL’lik fatura düzenlendiği, ayrıca davacı şirket tarafından davalıya 84.900,00 TL’lik havale yapıldığı, buna karşılık davalı şirket tarafından davacıya 7.582.296,65 TL’lik ödeme yapıldığı ve 31.12.2012 tarihi itibariyle davalının davacıya (7.582.296,65 – (7.488.676,37+84.900,00)) 8.720,28 TL fazla ödeme yapmış olduğu anlaşılmıştır. Davalı taraf, taraflar arasında yapılan sözleşmede malzeme fiyat farkı ödeneceğine ilişkin bir hüküm bulunmaması nedeni ile talep edilemeyeceğini bildirmekte ise de; taraflar arasında yapılan sözleşmenin 4. maddesinde işin sözleşme bedeli, müteahhidin İdare’ye yapmış olduğu 2886 nolu İhale Yasasıyla yapılmakta olacak birim fiyatlı işlerden işverenin alacağı hakediş tutarı üzerinden … Sağlık Hizmetleri Yüksek Okulu İnşaat İşleri Yapılması işine ilişkin % 2,5, … İşleri Yapılması işine ilişkin % 15 tenzilat ile yapılacağı, bu bedele KDV ekleneceği, kesintiler ve mahsupların taşeron tarafından ödeneceği, hakedişte bulunacak proje bedelleri işveren tarafından yaptırıldığından proje bedelinin tamamı işveren tarafından alınacağı belirtilmiş olduğundan açıkça işverenin alacağı hakediş tutarı üzerinden tenzilat yapılarak, davacı tarafın hak ediş tutarının tespit edileceği yazılmakta olduğu, idarenin davalı tarafa yapmış olduğu hakedişler incelendiğinde “Bu Hakedişin Tutarı” ile adlandırılan satırın hesaplanmasında İhale tenzilatına tabi olmayan ödemeler tutarı (malzeme fiyat farkı) da dahil olduğu, malzeme fiyat farkı ihale tenzilatına tabi bulunmamakla, bunun nedeninin belirlenen bazı imalatlara ilişkin kullanılan malzemelere yıl içinde meydana gelecek fiyat artış ve eksilişinden tarafların zarar görmemesi için bire bir yansıtılan bedel olması, söz konusu hakedişlerde ödenen malzeme fiyat farkının tamamen Davacı tarafından karşıladığından, bu bedelin davalı tarafta kalmasının yerinde ve hakkaniyetli olmayacağı, itibar olunan bilirkişi hesaplamalarına göre; davacının … İşlerinden kaynaklı (5.325.120,77+143.695,64=) 5.468.816,41; … Sağlık Hizmetleri Yüksek Okulu İşlerinden kaynaklı (2.265.693,59+66.291,59=) 2.331.985,18 olmak üzere olmak üzere toplam (5.468.816,41+2.331.985,18=) 7.800.801,59 TL iş yaptığı, davacının bu alacağından ticari defter kayıtlarma göre davalı yan tarafından yapılan ödeme toplamı olan 7.582.296,65 TL’nin mahsubu sonucunda davacının davalıdan (7.800.801,59 – 7.582.296,65 =) 218.504,94 TL alacağı olduğu” gerekçesi ile bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; taraflar arasında aktedilen sözleşme gereğince yapılan inşaat işlerine ilişkin hakediş tutarının hesaplanmasında davalı şirket tarafından ödenen 190.962,28 TL’nin tamamının hesaplanmadan düşülmesinin doğru olmadığını, idare tarafından kesilmesi öngörülen 155.108,13 TL’nin bir dayanağının bulunmadığını, kesin hesap yapılmadığından bu hususun belirsiz olduğunu, ancak yerel mahkemece davalı tarafın sunduğu dekontların neye ilişkin olduğu tespit edilmeden müvekkili şirketin hak edişinden mahsup edilmesinin doğru olmadığını, her ne kadar davalının müvekkili tarafından gönderilen 84.900,00 TL’nin elden borç olarak verilen paranın iadesi olduğunu beyan etmiş ise de, tarafların tacir olması, müvekkilinin şirketin göndermiş olduğu paranın davalı şirket defterlerinde gözükmesi ve davalı şirket kayıtlarında söz konusu borcu vermeye ilişkin herhangi bir kayıt olmaması nedeni ile, bu miktarın mahkemece elden borç olarak kabul edilmesinin yanlış olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemenin eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verdiğini, davalının itiraz ve savunmalarını incelemediğini, ıslaha karşı zamanaşımı itirazında bulunduklarını, ıslah ile artırılan kısmen zamanaşımına uğradığını, mahkeme kararının bir gerekçesi bulunmadığını, sadece bilirkişi raporuna atıf yapıldığını, taraflar arasında imzalanan sözleşme ile fiyat farkı ile ilgili bir düzenlemenin olmadığını, bu nedenle fiyat farkı hesaplanmasının mümkün bulunmadığını, kesin hesap ile ortaya çıkan farkın idareye geri ödenmesi hususunda davacının kendi düzenlediği, kendi imzaladığı hakedişlerde yapmadığı işlerin karşılığı olarak idareye davalının ödediği tutardan faiz düşülmesinin anlamsız olduğunu, usulsüz bir işin tüm yükümlülüğünün sorumlusunun bu usulsüzlüğü yapan davacı olması gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Davacı taşeron davalı ise yüklenicidir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşme niteliği itibariyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, davacı taşeron, davalı yüklenicidir. Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği, tam olarak iki tarafa borç yükleyen sözleşmedir.
Taraflar arasında imzalanan ve tarih içermeyen sözleşme ile davalının yüklenimindeki … inşaatının kalan kısımlarının davacı tarafından tamamlanması kararlaştırılmıştır. Davacı işi yaptığını ancak, davalının iş bedelini eksik ödediğini iddia ederken davalı işin eksik ve hatalı yapıldığını, davacıya hak ettiği bedelin fazlasıyla ödendiğini savunmaktadır. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 218.504,94 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş olup, hüküm taraflarca istinaf edilmiştir.
1- Dosyaya sunulan sözleşme suretlerinde bir tarih yazılı olmadığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığın çözümünde sözleşme tarihi de önem taşımaktadır. Bu itibarla mahkemece taraflardan ellerinde bulunan sözleşme asılları istenilmeli ve gerçek olan sözleşme metni ve sözleşme tarihi tespit edilerek uyuşmazlık incelenmelidir.
2- Davacının ıslah dilekçesine karşı davalının zamanaşımı definde bulunduğu, mahkemece bu hususta bir ara karar verilmediği, gerekçeli kararda da bu konuda bir gerekçeye yer verilmediği görülmektedir. Davalının ıslaha karşı yaptığı zamanaşımı defi incelenip değerlendirilmelidir.
3- Mahkemece yargılama aşamasında mali müşavir, inşaat mühendisi ve eser sözleşmeleri konusunda uzman iki ayrı heyetten bilirkişi raporu alınarak ikinci bilirkişi heyeti raporu doğrultusunda karar verilmiştir. Bilirkişi raporları arasında çelişkiler bulunmakta olup mahkemece, bu çelişkiler giderilmeden ve ikinci bilirkişi raporuna itibar edilmesinin gerekçeleri de gösterilmeden karar verilmiştir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişkilerin giderilmesi, tarafların önceki bilirkişi raporlarına yaptıkları itirazların değerlendirilmesi için, ihale, vergi mevzuatı ve mali konularda uzman emekli bir Sayıştay denetçisi, inşaat mühendisi ve eser sözleşmeleri konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulacak heyetten uzlaştırıcı bilirkişi raporu alınmalı ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…. nolu kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 16/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.