Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/1137 E. 2022/371 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(Başvuru Kabul/ Gönderme/ HMK m. 353/1-a.4,6)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/07/2020
NUMARASI :…
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali,Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 07/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/04/2022

Taraflar arasında görülen İtirazın İptali, Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) istemlerine ilişkin davalarda mahkemece asıl davanın kısmen kabul kısmen reddine, birleşen itirazın iptali davasının kabulüne, birleşen alacak davasının kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili asıl davada;davacının, davalı şirkete ihale edilmiş … ….yüklenicisi olduğunu, ihaleye alan davalının işi taşeron olarak verdiği, davacı şirkete karşı kurmaca yazışmalar ve ihtarnameler düzenleyip, işveren sıfatıyla kendi işini takip etmeyerek, iş için gerekli ve zorunlu malzemeyi hiçbir zaman düzenli olarak temin etmeyerek, sadece işçilik hizmeti veren davacıyı kendi zarar hesabına ve kaderi ile tek başına bırakarak kötü niyetli bir takım çabalar içine girdiğini, davacının ahde vefası ve zarar hesabına mahallinde kendi çabaları ve mali gücüyle durması sayesinde işlerin tamamlanabildiğini, davalının 2.000.000,00 TL üzerinde doğan borcunu ödemek bir yana, işi yapan davacı üzerinden bir kısım cezai şartlar, teminat mektupları ile haksız, hukuksuz tahsilatlar yapmaya, davacıya borcu varken davacıdan para almaya teşebbüs ettiğini, İstanbul Anadolu 15. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/705 esas sayılı dosyası ve sözleşme ile davacı tarafından yapılan işin miktarı, niteliği ve işin değer tespiti için talepte bulunulduğu, dosya kapsamında davacının 2.004.456,89 TL alacağının raporla tespit edildiğini, alacağın tahsili için Ankara 20. İcra Müdürlüğünün 2014/11466 sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, itiraz edildiğini belirterek itirazın iptali ile davalı şirketin haksız itirazları sebebiyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili asıl davada; davacı şirket tarafından müvekkili şirket aleyhine Ankara 20. İcra Müdürlüğünün 2014/11466 sayılı dosyasında başlatılan icra takibine konu 2.004.456,89 TL alacağın davacı tarafça tutulan cari hesaba dayandığı iddia edilmekte ise de davacı şirket tarafından icra dosyasına sunulan cari hesap ekstresinde yer alan fatura konusu malların/hizmetlerin davalı şirkete teslim edildiğinin/yerine getirildiğinin, yazılı delillerle ispat edilmesinin zorunlu olduğunu, tek başına delil teşkil etmeyen cari hesap ekstresine dayalı alacak talebinde bulunulmasının hukuka aykırı olduğunu, davacı şirketin, davalı şirket ile aralarında düzenlenmiş olan 23/08/2012 tarihli alt yüklenicilik sözleşmesinde düzenleme altına alınan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, işveren … A.Ş.’nin denetim firmasınca davalı şirkete gönderilen 27/01/2014 tarihli bildirimde “Asma tavan işi elektrik kablo imalat uygunsuzlukları olduğu, saha kontrollerinde elektrik kablolarının, kablo tavasından sarktığı veya pay verilmeden döşenen kabloların kablo tavasından dışarı çıktığı” şeklinde ikaz edilmek suretiyle bildirildiğini, davacı şirketin müvekkili şirket ile aralarında akdedilen alt yüklenicilik sözleşmesine aykırı hareket ettiğini, İstanbul Anadolu 15. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/705 sayılı dosyasından yaptırılan tespit sonucunda alacaklı olduğunun belirlendiği davacı tarafça iddia edilmekte ise de, tespit dosyasında ne davacı şirket ne de müvekkili şirketin taraf olmadığı gibi, davacı şirketin müvekkili şirketten alacaklı olduğuna ilişkin bir tespitin de bulunmadığını, ayrıca rapora karşı taraflarınca yasal süresi içerisinde itiraz ediliğini, söz konusu raporun taraflar arasında kesinleşmiş bir delil niteliğinde olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla talep edilen alacağın likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatına hükmedilmesinin mümkün olmadığını aksine haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak kötü niyetle müvekkili şirket aleyhine icra takibine başlandığını, davacı şirketin taraflar arasında düzenlenen alt yüklenicilik sözleşmesi ile yükümlenmiş olduğu işleri, teknik ve usulüne uygun olarak yerine getirmeyerek, şantiye sahasında yeterli personel bulundurmayarak ve alt yüklenicilik sözleşmesinde düzenleme altına alınan süre içerisinde yükümlenmiş olduğu imalatları tamamlamayarak müvekkili şirketin maddi ve manevi zararına sebebiyet verdiğini belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, davacı şirketin takip tutarının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi isteğinde bulunmuştur.
Birleşen Ankara Asliye 14. Ticaret Mahkemesi’nin 2018/447 Esas Sayılı dosyasında davacı vekili; davacının davalı şirket ile ağustos 2012 tarihinde davalı şirketin yüklenici olduğu İstanbul … … işinde sadece işçilik hizmeti vermek üzere malzeme, proje, imalat formülleri konusunda yetki ve sorumluluğun davalıda olduğu işçilik hizmeti sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmenin 14.1. maddesinde belirlendiği gibi davalı şirkete teminat mektubu verdiğini, sözleşme gereği şantiyede bulunan davacıya, malzeme temin etmeyerek ya da işi takip etmeyerek yıllarca şantiyede beklettiğini, davacının sözleşmeye imza atmış olması sebebiyle tacir ahlakı ile tamamen zararına yükümlülüklerini ve sözlerini yerine getirirken, davalının kurgular yaparak, tamamı ile hep aynı ihtarnameler göndererek kendince kanıtlar oluşturmaya çalıştığını, borçlarını ödemediğini, borçlarını ödemeyeceğinin anlaşılması üzerine yapılan işçiliğin miktarı, niteliği ve hizmet bedelinin tespitini talep etmek üzere İstanbul Anadolu 15. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/705 sayılı dosyası ile tespit talebinde bulunulduğunu, belirlenen alacakla ilgili olarak borçlu tarafa ihtarname gönderildiğini, ödeme yapılmaması üzerine Ankara 20. İcra Müdürlüğünün 2014/11466 sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, itiraz üzerine Ankara Asliye 8. Ticaret Mahkemesinin 2014/544 esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davasının açıldığını, 2012 yılında yapılan sözleşmeden doğan borçlarını ödemekten kaçınan davalı borçlunun aradan 6 yıl geçtikten sonra sözleşmenin başında verilen ve bugün itibariyle hiçbir hükmü kalmayan teminat mektubunun iadesi için ihtarname tebliğ edildiğini, tebliğ edilen ihtarname üzerine alacaklıymış gibi teminat mektubunu bankaya ibraz ederek, bedelini haksız olarak tahsil ettiğini, bunun üzerine davalıya karşı likit ve muayyen alacak sebebiyle Ankara 32. İcra Müdürlüğü’nün 2017/13207 sayılı dosyası ile icra takibine geçtiğini, borçlunun haksız itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile %20’ren aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi isteğinde bulunmuştur.
Birleşen Ankara Asliye 14. Ticaret Mahkemesi’nin 2018/447 Esas Sayılı dosyasında davalı vekili; taraflar arasında, İstanbul ilinde gerçekleştirilecek olan … …… işi projesi kapsamındaki geniş gövdeli … elektrik tesisat işlerinin yapımını konu alan ve davalı şirketin yüklenici, davacı şirketin alt yüklenici sıfatına haiz olduğu 23/08/2012 tarihli alt yüklenicilik sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmenin 14.1. maddesi uyarınca 140.000,00 TL tutarındaki teminat mektubunun davalıya teslim edildiğini, sözleşmenin 17.2 maddesi gereğince 30/12/2012 tarihine kadar işi bitirerek geçici kabule sunacağının taahhüt etmiş ise de sözleşme konusu işe başlanması ve belirli imalatların yapılması sonrasında davacı şirketin taahhüdünü 30/12/2012 tarihine kadar tamamlayamadığını, geçici kabul müracaatını da müvekkili şirkete iletemediğini, bunun üzerine müvekkili şirketin 23/08/2012 tarihli sözleşmenin 23.0. maddesinde düzenlenen işe müdahale ve 24.0. maddesinde düzenlenen işin gecikmesi hükümleri yanında, ilgili diğer hükümlerin kendisine verdiği yetkiye dayanarak davacı şirket (ve dava dışı… Ltd. Şti.) nam ve hesabına hareket etmek üzere … … A.Ş. ile “….. yapımını konu alan 23/10/2013 tarihli alt yüklenicilik sözleşmesini akdettiğini ve devamında davalı şirketin yazılı uyarılarına karşın, davacı şirketin 23/08/2012 tarihli alt yüklenicilik sözleşmesi hükümlerine aykırı tasarruflarında ısrarla devam etmesi üzerine, sözleşmenin 10.22. maddesi hükmünün davalı şirkete verdiği yetkiye dayanarak, 23/10/2013 tarihli sözleşmedeki muhatabı … … A.Ş.’ne 11/11/2013 tarihinde yer teslimi yaparak, 12/11/2013 tarihinde faaliyetlere başlama emrini verdiğini asıl işveren idare ve davalı şirketçe ayrı ayrı tespit edilen davacının sözleşmeye aykırı tutum ve tasarruflarının davalı şirketçe davacı şirkete ihtarname ile tebliğ edildiğini, davacının 14/06/2014 tarihinde iş yerini terk etmesi öncesinde davacının 23/08/2012 tarihli sözleşmedeki taahhüdü kapsamında olup hiç ikmal etmediği imalatların bir kısmının davalı şirketçe (… … A.Ş. aracılığıyla) birim fiyatlı imalat olarak yapıldığını davacının iş yerini terki sonrasında davacı tarafından bizzat ikmal edilmiş imalatlarda tespit edilen, hata, arıza ve eksiklerin kalan kısmının da müvekkili şirketçe (… … A.Ş aracılığıyla) giderildiğini, hiç ikmal etmediği imalatların kalan kısmının davalı şirketçe( … … A.Ş. aracılığıyla) birim fiyatlı imalat olarak yapıldığını, davacı şirketin 23/08/2012 tarihli sözleşmedeki taahhüdü kapsamında olan geçici kabulden önce hazırlamak ve davalı şirkete sunmak zorunda olduğu as-built projelerinin davacı tarafça hazırlamaması ve davalı şirkete sunulmaması üzerine davacı nam ve hesabına müvekkili şirketçe(… … A.Ş. aracılığıyla) hazırlandığını, 23/08/2012 tarihli sözleşmede tanımlı idare ile davalı şirket arasında, 23/08/2012 tarihli sözleşme konusu işlerin geçici kabul işlemlerinin davalı şirket tarafından davacı şirket nam ve hesabına yürütülüp, 30/04/2015 itibar tarihi olmak üzere tamamlandığını, kesin kabul işlemlerinin 30/04/2016 itibar tarihi olmak üzere tamamlandığını, davacı şirket tarafından verilen kesin teminat mektubunun davacının sözleşme konusu taahhüdünü kısmen yerine getirmemesi üzerine davalı şirketin sözleşme konusu alacak kalemlerinin bir kısmını oluşturan cari hesaptan kaynaklı 295.953,97 TL tutarındaki alacağına mahsup edilmek üzere 14/06/2017 tarihinde nakde çevrildiğini, cari hesap yönünden nakde çevrilme sonrası davacı şirketin müvekkili şirkete 155.953,97 TL borçlu olduğunu belirterek haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, haksız olarak icra takibine geçen davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesi isteğinde bulunmuştur.
Birleşen Ankara Asliye 1. Ticaret Mahkemesi’nin 2017/666 Esas Sayılı dosyasında davacı vekili; davalı tarafça davalarının dayanağını teşkil eden 23.08.2012 tarihli Alt Yüklenicilik Sözleşmesi’ne dayalı müvekkili şirket aleyhine Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/544 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, adı geçen sözleşmeden kaynaklı olarak davalı şirketin 14.06.2016 tarihinde taahhüdünü tamamlamadan şantiyeyi terki sonrası müvekkili şirketçe davalı nam ve hesabına bir takım işler yaptırıldığını, müvekkili şirket muhasebe kayıtlarına göre davalı şirketin müvekkili şirkete cari hesap borcu bulunduğunu beyanla; fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak toplam 764.456,21 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Birleşen Ankara Asliye 1. Ticaret Mahkemesi’nin 2017/666 Esas Sayılı dosyasında; davalı vekili, tensiben birleştirme kararı verilmiş olup, birleştirilen asıl dava dosyasına sunduğu cevap dilekçesinde, müvekkilinin davacı ile sadece işçilik sözleşmesi yaptığını, tüm malzeme tedariki ve iş tesliminin davacının sorumluluğunda olduğunu, davacının eksik ve ayıp ifa iddiasında olduğu halde buna ilişkin hiçbir tespit yaptırmadan bunu ispat etmeden sadece kayıtlarına fatura alarak işin üçüncü bir firmaya yaptırıldığını iddia ederek bir hak ihdas etme çabasında olduğunu, müvekkilinin hangi işleri ayıplı yaptığı, bu işlerin neler olduğu, bedelinin ne kadar olduğu, ayıpların giderilmesinin müvekkilinden talep edilip edilmediği, eksik ve ayıplı ifanın tamamlanmasına ilişkin iletilmiş bir talep yoksa bu işlerin hangi hesap ve tayin ile üçüncü bir firmaya nasıl yaptırıldığı, bu firmanın kim olduğu, bu firmanın hangi ayıpları giderdiği, ne kadar zamanda giderdiği, giderdiği işin bedelinin ne olduğu, bedelin ödenip ödenmediği, ödendi ise ödemenin nasıl yapıldığı, üretim alınına giren malzemelerin neler olduğu ve tarihleri, bu malzemelerin kayıtlarda olup olmadığı, üretim için gerekli malzemenin cinsi ve alım tarihleri ve yine bunların kayıtlarda olup olmadığı hususlarının ispatı gerektiğini, müvekkilinin sadece işçilik hizmeti verdiğini, sahaya giren, sözleşme dışı üçüncü firmaya yaptırıldığı iddia edilen işlerin müvekkili tarafından yapılmadığından, müvekkili tarafından yapılan ve dava konusu edilen alacak hesabına dahil olmadığını belirterek haksız davanın reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; Birleşen Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/447 esas sayılı dosyada; davacı taraf; alt yüklenicilik sözleşmesine dayalı olarak verilen teminat mektubunun iş sona ermesine rağmen iade edilmeyip nakde çevrildiği iddiasıyla buna dayalı alacağın tahsili isteğiyle başlattığı icra takibine itirazın iptali isteğinde bulunmakta, davalı taraf sözleşme uyarınca 140.000,00 TL’lik teminat mektubunun teslim edildiği, davacı şirketin taahhüdünü sözleşmenin 17.2 maddesinde belirtilen 30/12/2012 tarihine kadar tamamlayamadığı, davacı şirket nam ve hesabına tamamlandığı, davalının kendisine borçlu olduğu, nakde çevirme işleminin yerinde olduğu, alacağın olmadığı savunmasında bulunduğu, davada uyuşmazlığın nakde çevrilen teminat mektubu bedelinin iadesi talebinin yerinde olup olmadığı hususlarında toplandığı, birleşen iş bu davada, mahkemece yapılan inceleme ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki sözleşmenin 30.4 maddesinde “kesin teminat mektubu alt yüklenicinin vergi veya idari cezalarının olmadığının tespitine ilişkin vergi dairesinden alınmış yazının ve sigorta ilişiksizlik belgesinin yükleniciye teslimi ile yükleniciye ait malzeme, makine ve ekipmanın hasarsız kullanımı ve iadesi, işin sözleşme hükümlerine göre tam ve eksiksiz olması hususunda alt yüklenicinin mükellefiyetinin kalmadığının anlaşılmasını müteakip, yüklenicinin onayı alındıktan sonra ve alt yüklenicinin yükleniciye kesin kabulün ifasının teminini takiben, garanti süresinin sona ermesini müteakip iade edilir” hükmünün yer aldığı, asıl davaya ilişkin olarak yapılan değerlendirmede davacı yüklenicinin davalıya borcunun olmadığı, alacaklı olduğunun hesaplandığı, SGK ilişiksizlik belgesinin davacı tarafça dosyaya sunulduğu, bu haliyle teminatın iade koşullarının oluştuğu, nakde çevirme bedelinin talep edilebileceği, işbu dava sadece asıl alacağa itirazın iptali davası olmakla 140.000,00 TL üzerinden davanın kabulüne, alacak eser sözleşmesinden kaynaklı olup likit sayılamayacağından davacı tarafın, davacı tarafça kötü niyetle takibe geçildiği hususu kanıtlanamadığından davalı tarafın yasal koşulları oluşmayan tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı/ davalı … …, vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;asıl dava yönünden işi … Şirketi ile birlikte yapmadıklarını, İstanbul Anadolu 15. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/34 D.iş sayılı dosyasında tespit edilen imalatların müvekkil tarafından yapıldığını, İstanbul Anadolu 15. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/705 Esas sayılı dosyasında müvekkil tarafından yapılan işin miktarı, niteliği, değerinin tespit edildiğini, işin tamamlandığını, taraflar arasındaki sözleşmenin malzeme temini içermeyen işçilik sözleşmesi olduğunu, davalının ayıp ve giderim iddiasının soyut olduğunu, … Şirketi’nin müvekkil tarafından üstlenilen işi yapmadığını, davalının da bu konuda delil sunmadığını, sadece davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmasının … faturasının içeriğinin kabulünü gerektirmeyeceğini, mahsubun hatalı olduğunu, … tarafından yaptırıldığı iddia edilen işlerin müvekkilin sorumluluğunda olan işlerden olmadığını, davalının eksik ayıp tespiti yaptırmadığını, davalıya malzeme teminindeki gecikmeleri ihtar ettiğini, … tarafından yapıldığı iddia edilen işler yönünden rayiç değer araştırması yapılmadığını, asıl davanın kabul edilmesi gerektiğini, Birleşen Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/666 Esas sayılı dosyasında malzeme temininde geciken karşı tarafın kusurlu olduğunu, davalının iş bedelini ödemediğini, bu nedenlerle sözleşmeyi haklı nedenlerle feshetmek zorunda kaldıklarını, karşı tarafın birleşen davadaki taleplerinin reddedilmesi gerektiğini, asbuilt projelerine ödenen bedelin de fahiş olduğunu, rayiç bedel hesabı yapılmadığını, birleşen Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/447 Esas sayılı dosyasında teminat alacağının likit olduğunu, müvekkil lehine icra inkar tazminatı hükmedilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı / davacı …… vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini, bilirkişilerin hukuki yorum yaptıklarını, asıl dosyada; bilirkişinin imalat hesabının hatalı olduğunu, davacı şirket tarafından bizzat ikmal edilen kesin hesabın imilat miktarları ile oluşan 8 numaralı alt yüklenicinin kesin hakediş raporunun dikkate alınmadığını, imalat tutarının kabul anlamına gelmemekle birlikte 1.477.401,41 TL olduğunu, alt yüklenicinin nam ve hesabına yaptırılan imalatın KDV dahil 1.521.715,23 TL olduğunu, alt yüklenici yapmadığı ve bedelini almadığı bir işi üstelenemeyeceğini, alt yüklenicinin 44.313,83 TL borçlu olduğunu, birleşen Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/448 Esas sayılı dosyasında alt yüklenicinin SGK ilişiksiz belge sunmadığını, bu teminat mektubunun davacının taahhüdünü kısmen yerine getirmemesi üzerine cari hesaptan kaynaklı alacaklarına (295.953,97 TL) mahsup edilmek üzere paraya çevrildiğini, bu işlemin sözleşmenin 30.1. Maddesine uygun olduğunu belirterek birleşen davanın reddedilmesi gerektiğini, yine birleşen Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/666 Esas sayılı dosyası yönünden bilirkişi değerlendirmesini fiili dayanaktan yoksun ve hukuken kabul edilemez olduğunu, bilirkişi heyetinin aynı rapor içinde çelişki oluşturduğunu, alt yüklenicinin 14/06/2014 tarihinde taahhüdünü tamamlamadan şantiyeyi terki sonrası eksik ve ayıplar için … Şirketi ile adamxsaat (yevmiye) işçilik bedeli için anlaştıklarını, bu firmaya KDV dahil 421.501,90 TL ödediklerini, kesinti hesap tablosunu dosyaya sunduklarını, denetime elverişli olmayan eksik ve hatalı değerlendirmeler içeren bilirkişi raporu ile hüküm kurulduğunu, bilirkişinin 894.717,30 TL’yi alacaktan mahsup etmişse de aynı firmanın yaptığı diğer işlerin de işçilik hizmeti ibaresinin hangi işin yapıldığını göstermediği şeklinde soyut gerekçe ile talepleri hakkında hesaplama yapmamasının kabul edilemez olduğunu, karşı tarafın eylemli feshinden sonra da … Şirketi’nin imalat yaptığının ortada olduğunu, karşı tarafın alt yüklenici ve … Şirketi ile aynı işlerin yapımına ilişkin sözleşme imzaladıklarını, sözleşme bedelinin 3.693.836,88 TL olup alt yüklenicilere ödenen bedellerin toplanması halinde ortaya çıkan bedelle uyumlu olmadığını, iş sahibi idare tarafından belirlenen bedelin üzerinde ödeme yapmasının söz konusu olacağını belirterek asıl ve birleşen davalara ilişkin kararların kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, Eser Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Aşağıda belirtilen hususlar dışında kalan istinaf başvuru sebepleri yönünden, kararın içeriğine göre bu aşamada değerlendirme yapılmamıştır.
1- Hüküm, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsar (HMK m. 297/1-c).
Somut olayda Mahkemece hazırlanan gerekçeli kararın 9. Sayfasının 2. Satırında delil tespit raporu tarihi ile tespit tarihinin karıştırılması doğru görülmemiştir.
2- 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddeleri uyarınca taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Yine, gerek doktrinde gerekse Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere; ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kişiye düşer. Bu kabul, adi karine niteliğindedir. Nitekim; Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin istikrar bulmuş içtihatlarında kabul edildiği üzere, bir sözleşme fesih ya da başka bir nedenle ortadan kaldırılmadıkça, o sözleşme kapsamında kalan işlerin, o sözleşmenin yüklenicisi tarafından yapıldığı kabul edilir. Ancak, sözleşme feshedilmiş ve işin üçüncü kişiye yaptırıldığı ileri sürülmüşse, bu kez karine, üçüncü kişi yararına oluşmaktadır. Elbette, her iki durumda da, bu karinelerin aksini ileri süren tarafın, bu savunmasını kanıtlanması mümkündür (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, 2021/423 Esas, 2021/1860 Karar).
Somut olayda davacı, sözleşme kapsamındaki işleri bitirerek teslim ettiğini iddia etmiştir. 14/06/2014 tarihindeki eylemli feshe kadar taraflar arasındaki sözleşme feshedilmeyip ayakta kaldığından bu sözleşme kapsamında kalan işlerin bu tarihe kadar davacı taşeron tarafından ifa edildiği karine olarak kabul edilir. Bu karinenin aksini savunan davalı yüklenicinin, bu savunmasını yasal delillerle ispatlaması gerekir.
3- Menfi zarar; sözleşmenin karşı tarafınca yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarardır. Kısaca bu zarar, alacaklının sözleşme yaptığı için uğradığı, sözleşme yapmamış olsa idi uğramayacağı zarar olup, sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların (giderlerin) tamamının, başka bir anlatımla karşı tarafın mal varlığına girmese bile o sözleşme sebebiyle cepten çıkan paradır. Müspet zarar ise, sözleşme sebebiyle cebe girmesi gereken paranın, girmemesi sebebiyle meydana gelen zarardır. Bu niteliği gereği müspet zarar daima ileriye dönük olup, bir beklenti kaybıdır. Kısaca, akdin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarardır. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 2016/5887 Esas, 2018/1691 Karar)
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi, sözleşmelerde; borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanımıştır: Bunlar; her zaman için ifa ve gecikme tazminatı isteğinde bulunma, derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteme ya da ifadan vazgeçip sözleşmeden dönerek menfi zararını isteyebilmedir.
Sözleşmeden kaynaklanan zarar menfi zarar olacağı gibi, müspet zarar da olabilir. Müspet zarar: Borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Borcun yerine getirilmesinin kusurla olanaksız hale gelmesinde, temerrüde düşen borçludan, gecikmiş ifa ile birlikte gecikme dolayısıyla tazminat istenmesinde, yahut borçlunun temerrüdü halinde ifadan vazgeçilip, ifa yerine tazminat istenmesinde ve sözleşmenin olumlu biçimde ihlalinde, müspet zararın giderimi söz konusu olur (Prof. Dr. H. Tandoğan Türk Mesuliyet Hukuku 1961 s. 426 vd.).
Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur. Sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı alır. Burada sözleşmenin feshedilmemesinden değil, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir.” (Örnek: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.07.2006 tarihli, 2006/13-499 Esas, 2006/507 Karar sayılı ilâmı).
Tarafların sözleşmenin feshinde ortak kusurlu olmaları halinde menfi ve müspet zarar talep etmeleri mümkün olmayıp, herkes sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre verdiğini geri alabilecektir. Gerçekleştirilen imalat bedeli ise her zaman talep edilebilir.
4- O halde Mahkemece yapılacak işlem; delil tespiti dosyalarının tüm eklerinin de ilgili Mahkemelerden celbi ile HMK’nın 266 ve devamı maddelerine göre konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulacak yeni bir heyetten yukarıdaki açıklamalara uygun, önceki bilirkişi raporları arasındaki çelişkiyi giderir, denetime elverişli ve tarafların iddialarını, itirazlarını karşılar bilirkişi raporu alınması; bu kapsamda davacının hak ettiği ödemeleri alıp alamadığı, işin gecikmesinin kimden kaynaklandığı gibi hususlar dikkate alınarak tarafların fesihte kusurlu olup olmadıklarının tespiti; kusur durumuna göre tarafların kullanabilecekleri seçimlik hakların tartışılması; ispat kuralları ve sözleşme hükümlerine göre davacı taşeron tarafından gerçekleştirilen imalat bedelinin hesaplanması, ispatlanan ödemelerin düşülmesi; buna göre davacının imalat alacağı bulunup bulunmadığının tespiti; bu şekilde ulaşılacak sonuca göre karar verilmesinden ibaret olacaktır.
Açıklanan nedenlerle; sair hususlar incelenmeksizin taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.4,6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde sonuçlandırılması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE,
2-ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 01/07/2020 ve 2014/544 Esas-2020/238 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.4,6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı / davalı tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde kendisine iadesine,
5-Davalı / davacı tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde kendisine iadesine,
6-Taraflarca ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 07/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.