Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/1133 E. 2021/1177 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a-6 Maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Mahkemesine Gönderilmesi)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/03/2020
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 09/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/12/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; davacının yazılı ve görsel medyada reklamcılık işleriyle iştigal ettiğini, her türlü reklamcılık ve tanıtım hizmetleri verdiğini ve ayrıca … yapmak isteyen şirketlerle medya kuruluşları arasında aracılık faaliyetlerini ve bu şirketlerin medya satın alımlarını yaptığını, davalının 2015 yılında Ankara’da hayata geçmesi planlanan tatil köyüne ilişkin reklamlarının yazılı/görsel medyada yayınlanması açısından çeşitli medya kuruluşları ile şirketler arasında aracı olunması ve … ajansı olarak medya satın alımlarının yapılması için tarafların anlaştıklarını, anlaşılan hususlarda müvekkilinin üzerine düşen görevleri eksiksiz ifa ettiğini, medya kuruluşlarından alınan hizmet faturalarına karşılık müvekkilinin de davalıya yaptığı iş karşılığında 31.12.2013 tarihli …. nolu faturayı düzenlediğini, bu faturanın davalı şirkete iadeli taahhütlü olarak gönderildiğini, ancak faturanın davalı tarafça kabul edilmeyip iade edildiğini, davalının borcu bulunmadığına ilişkin iddiaların yersiz olduğunu, bu durumun cari hesap ekstresinden ve ticari defterlerden de anlaşılacağını, davalının faize ilişkin itirazlarının yerinde olmayıp; tarafların tacir olmasından ve aralarında ticari ilişki bulunmasından dolayı borca icra takip tarihinden itibaren ticari faiz uygulanması gerektiğini ileri sürerek, Ankara 4. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalini ve %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; davalının, termal köyü yapmak amacıyla 2012 yılında kurulmuş olan bir şirket olduğunu, davacı şirket yetkili/yöneticilerinin 2013 yılı mayıs ayı içerisinde müvekkili şirkete gelerek davalı şirket için … filmi çekebileceklerini, katalog tasarım ve baskısı yapabileceklerini, internet, radyo, billboard reklamları yapabileceklerini beyan ettiklerini, bu hizmetlerin bedelinin KDV dahil 419.661,10 TL olacağı hususunda icapta bulunduklarını, fakat müvekkil şirketin o aşamada henüz çalışmalarının tamam olmaması sebebiyle bu icabı önce kabul etmediklerini, ancak daha sonra kabul ederek bu bedel üzerinde anlaştıklarını, KDV dahil 419.661,10 bedelin açık hava kira bedelleri ile “….” ve “….” hizmetine ilişkin 130.207,10 TL’lik kısmının ….arasında bir borç ilişkisi kalmadığını, ancak davacının, 31.01.2013 tarihli …. nolu 1.213.551,83 TL bedelli, ulusal ve yerel radyo ve televizyonlarda gazete, dergi ve internet yayın bedeli şeklinde faturayı kendiliğinden tanzim ederek müvekkil şirkete gönderdiğini, bunun kabul edilmemesi üzerine de icra takibi başlatıldığını, sözleşmenin ifa edilmesinden sonra davacının fatura kestiği bu işlerin, kendilerinin yaptığı henüz açılışı bile tamamlanmamış bir tesis bedeline göre altına girilmesi istenmeyecek bir masraf anlamına geldiğini, bu yüksek maliyetli işi davacının bilgi vermeden ve onay almadan yaptığını ve kötüniyetli olduğunu, bu iş için arada yazılı veya sözlü bir sözleşme bulunmadığını, yeni açılan bir şirket olmaları bakımından bu işlerin kendilerine yarar veya kâr sağlamadığını, davacının sonradan faturasını kestiği işle ilgili herhangi bir icabı, yazısı, teyit mektubu bulunmamakta olduğunu, davaya konu alacak miktarının senetle ispat sınırını aşması nedeniyle davacının tanık dinletme taleplerine muvafakat etmediklerini, bir sözleşmeye dayanmayan faturanın muhatabına gönderilmesinin kesinleşmesi anlamına gelmeyeceğini, taraflar arsında bir cari hesap sözleşmesi de yapılmamış olduğunu, zaten cari hesaba ilişkin gönderilen kayıtların müvekkili davalı tarafından kabul edilmediğini savunarak, davanın reddine, %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “Davacının davaya konu faturanın dayandığı hizmeti içeren bir eser sözleşmesi yapıldığı iddiasına karşılık olarak davalı bu faturanın bedeli olduğu iddia edilen hizmete ilişkin taraflar arasında bir anlaşmanın olduğunu reddetmekte, ancak … filmi, katalog tasarım ve baskısı, internet, radyo ve billboard … hizmetleri karşılığında 419.661,10 TL bedelli hizmete ilişkin tarafların anlaşmış olduğunu kabul etmektedir. Bu kabul sebebiyle taraflar arasında bir eser sözleşmesinin var olduğu ihtilaf konusu olmamakta ancak tarafların anlaştıkları hususların ve bu sözleşmenin kapsamının belirlenmesi hususlarında taraflar arasında ihtilaf bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı tarafından “… filmi” …” karşılığı “… ilan tasarım bedeli, billboard tasarım bedeli, megalight uyarlama bedeli, katalog tasarım bedeli, senaryo yazım bedeli, radyo spotu, fotoğraf telif bedeli, internet banner uyarlama bedeli, billboard, megalight ve katalog” karşılığı olarak düzenlenen faturalar kabul edilmişken; “TV … yayını(ulusal), TV … yayını(yerel), radyo … yayını(ulusal), radyo … yayını(yerel), gazete ilan yayını, dergi ilan yayını, açıkhava kiralama bedeli, internet yayın bedeli, ajan hizmet bedeli”ne ilişkin faturalar kabul edilmemiştir. Davacı taraf, tasarlanan ve hazırlanan reklamların medya araçları vasıtası ile yayımlanmasının bu işin bir parçası olduğunu, yayımlanmadığı müddetçe bu reklamların herhangi bir işe yaramayacağını bu sebeple sözleşme konusunun sadece tasarım ve hazırlıklardan ibaret olamayacağını savunmaktadır. Davalı taraf ise aralarındaki anlaşmanın medya araçlarında yayın yapılmasını içermediğini, sadece tasarım yaptırmak ve sonrasında yayını istediği zaman yaptırmak hakkının olduğunu, aralarında yayın konusunda bir anlaşma sağlanmadığını belirtmektedir. Yukarıda açıklanan email yazışmaları içeriğine göre, davacı ile davalı arasında davacının onay beklediği maillere karşılık iddia edildiği şekilde açık bir onaya rastlanmamış olduğundan, davacınını iddia ettiği kapsamda bir sözleşme yapıldığı iddiası kanıtlanamamıştır; ancak dosyaya sunulan delillerden davacının “…” adına yazılı ve görsel basında çeşitli … yayınladığı anlaşılmaktadır. Nitekim yapılan yazışmalar ile gelen kayıtlarda “… Radyo tarafından Haziran 2013 tarihinde … … ile ilgili toplamda 2772 saniye olarak 126 adet spot … yayınlandığı, … … A.Ş. tarafından … A.Ş. ‘ye … Termal konulu toplamda 14.750,00-TL. tutarlı fatura kesildiği, … A.Ş. tarafından … A.Ş.”ye kesilen toplam 149.930,33-TL. bedelli fatura örneği gönderildiği, ….. tarafından ensonhaber.com sitesinde yayınlanan … nedeniyle 76.500,00-TL. bedelli fatura kesildiği, … … tarafından S İnternette yayınlanan reklamlar için 351.170,75-TL. (KDV dahil) tutarlı faturalar, S Radyoda yayınlanan reklamlar İçin 68.194,09-TL. (KDV dahil) tutarlı faturalar, S Gazete/Dergide yayınlanan reklamlar için 338.996,31-TL. (KDV dahil) tutarlı faturalar, S Televizyonda yayınlanan reklamlar için 481.742,26-TL. (KDV dahil) tutarlı faturalar olmak üzere toplam 1.240.103,41-TL. tutarlı fatura kesildiği”, …. tarafından sunulan raporlama örnekleri de dosyaya sunulmuş olup, “15 sayfalık ve 10 sayfalık 2 ayrı liste halinde davalı şirketin yazılı ve görsel medyada yayınlanan reklamların” yer aldığı anlaşılmıştır. Bu durum, davalı yararına bir menfaat oluşturuyorsa “vekaletsiz iş görme” kapsamında değerlendirme yapılması gerekmektedir.
6098 sayılı TBK.nun 526. (818 sayılı BK’nın 410.) maddesine göre; vekaleti olmaksızın başkası hesabına iş gören kimse, o işi, sahibi yararına ve varsayılan iradesine uygun olarak görmekle yükümlüdür. Yine BK’nın m.529’a göre işsahibi, işin kendi menfaatine yapılması hâlinde, işgörenin, durumun gereğine göre zorunlu ve yararlı bulunan bütün masrafları faiziyle ödemek ve gördüğü iş dolayısıyla üstlendiği edimleri ifa etmek ve hâkimin takdir edeceği zararı gidermekle yükümlüdür. Bu durumda vekaletsiz iş gören kişi ancak görülen işin zorunlu ve yararlı nitelikte olması kaydıyla faiziyle birlikte masrafları ve görülen iş nedeniyle üstlenilen borçlan isteyebilecektir. Dolayısıyla somut olayda davacının vekaletsiz iş görme kapsamında yaptığı işlerin davalı için zorunlu ve yararlı olup olmadığının incelenmesi gerekir. Davalı taraf, cevap dilekçesinde aradaki anlaşmaya bağlı olarak satın alınan kısmın tatil köyü satışına uygun pazarlama yöntemi olan yüz yüze pazarlama politikasına uygun olduğunu ancak bu tasarımların medya araçları vasıtası ile yayınlanmasının henüz yapımına başlanmamış ve tamamlanmamış bir proje açısından hiçbir faydası olmadığını, bilakis bu yüksek maliyetli giderlerin şirketlerinin zararlarına olduğunu, yeni açılan bir şirket olmaları bakımından bu işlerin kendilerine yarar veya kâr sağlamadığını ifade etmiştir. Yapılan reklamların davalı menfaatine olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, ilk iki heyet raporunda da, dava konusu olayda TBK’nun 529. Ve 530. maddelerinde düzenlenen vekaletsiz işgörme hükümleri bakımından, “davacının zorunlu ve faydalı masraflarını talep edebileceği ancak davacı tarafından yapılan masrafların davalı yararına olmadığı ve hatta henüz inşaat halinde olan tesislerin reklamının erken yapılması dolayısıyla davalının zarar gördüğü sonucuna varılarak, davacının talep edilebilir bir alacağı olmadığı” görüşünün benimsendiği anlaşılmışsa da; davalı şirketçe sözleşmenin 419.661,10-TL lık kısmı kabul edilmiş olup, bahse konu tesislerin henüz inşaat halinde iken reklamının yapılması konusunda sözleşme akdedilerek, bir anlamda bunun yaratacağı sonuçların davalı tarafından öngörülerek kabul edildiği, reklamlardan haberdar olduğu, reklamları durdurmaya yönelik hiçbir adım atmadığı, aksine mutabakat metni bulunmamakla birlikte email yazışmalarından süreçten haberdar olduğu anlaşılmıştır . Bu durumda yapılan reklamların, davalı … yaptırmayı kabulü karşısında, yararına olduğu, davacının, davalı şirketin reklamasyonu için oldukça yoğun bir çaba sarf ettiği, pek çok yayın organıyla bağlantıya geçtiği, fiyat aldığı, yaym onaylarını alarak bedellerini ödediği; dolayısıyla gereken özeni gösterdiği itibar olunan 28/01/2020 tarihli bilirkişi raporu ışığında yapılan masrafların bedelinin davalı tarafından ödenmesi gerektiği, davacının komisyon bedeli talep edemeyeceği” gerekçesi ile, önceden yapılan kısmi ödemeninde talep edilebilecek rakamdan mahsubu ile bakiye 1.109.986,31 TL’ye yönelik itirazın iptaline, icra inkar tazminatına ilişkin talebin ve fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; taraflar arasında bir anlaşma bulunsun veya bulunmasın faturalara konu hizmeti tam, eksiksiz ve zamanında vermiş olan müvekkilinin davaya konu fatura bedelini vekaletsiz iş görme hükümleri çerçevesinde talep etme hakkının bulunduğunu, takip tarihi itibari ile davalıdan 1.213.551,93 TL alacaklarının bulunduğunu, senet ile yapılan ödemenin …. nolu faturaya istinaden yapıldığından, bu ödemenin dava konusu alacak miktarından düşülemeyeceğini, ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece aldırılan bilirkişi raporunun somut olmayan verilere dayandığını, bu nedenle hüküm kurmaya elverişli olmadığını, … verildiği dönemde rayiç bir bedel araştırması ile hesaplama yapılmasının mümkün olmadığını, taraflar arasında bir sözleşme ilişkisinin bulunmadığını, somut uyuşmazlığın vekaletsiz iş görme hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini, davacının yaptığını iddia ettiği masrafların zaruri ve faydalı olmadığını bu nedenle, rayiç bedel hesaplaması da yapılması gerekmediğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm taraflarca istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında yazılı olarak yapılmış bir sözleşme yoktur. Ancak davacının davalı şirketin reklamını medya organlarında yaptırdığı, davacının bu hizmetine karşılık davalının ödemeler yaptığı, uyuşmazlığın 31/01/2013 tarihli ve …. numaralı ve 1.213.551,83 TL bedelli faturadan kaynaklandığı, davacının bu faturada belirtilen … hizmetini verdiğini iddia ederken, davalının söz konusu … çalışmasının yapılması yönünde bir talimat verilmediğini, anlaşmanın medya araçlarında yayın hususunu kapsamadığını savunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece yargılama aşamasında bilirkişi raporları alınmış, 3. bilirkişi heyetinin raporu doğrultusunda davanın 1.109.986,31 TL üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda … ücretlerinin bir çok etkene bağlı olarak değişebildiği, davaya konu faturadaki masrafların kalem kalem denetimini yapmanın mümkün olmadığı, ancak fatura bedelinin piyasa rayiçlerine uygun olduğu, davacının fatura bedellerini TTK 529 maddesine göre vekaletsiz işgörme hükümleri çerçevesinde talep edebileceği, %2 24.802,06 TL komisyon bedelinin ise istenip istenemeyeceği hususunun mahkemenin taktirinde olduğu, kanaati bildirilmiş, mahkeme komisyon bedelini söz konusu fatura miktarından indirerek ve de davalının kısmi ödemesi olduğu bunun da mahsubunun gerektiği düşüncesiyle 1.109.986,31 TL asıl alacak üzerinden itirazın iptaline karar vermiştir.
Davacı tarafından düzenlenen aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan faturaların ödenmesi taraflar arasında bir eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğunu göstermektedir. Eser sözleşmesi, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Eser sözleşmesi yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği, tam olarak iki tarafa borç yükleyen sözleşmedir. Yüklenicinin borcu işi yapıp teslim etmek, iş sahibinin borcu ise iş bedeli ödemektir.
Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan 31/01/2013 tarihli ve 1.213.551,83 TL bedelli fatura ise TBK 526 vd. maddelerinde düzenlenen vekaletsiz işgörme hükümleri çerçevesinde incelenmelidir. Mahkemece alınan 3 bilirkişi heyeti raporunda da söz konusu fatura vekaletsiz işgörme hükümlerine göre değerlendirilerek, ilk iki raporda bu fatura bedelinin istenemeyeceği sonucuna varılırken 3. raporda komisyon bedelinin dışındaki kısmın istenebileceği sonucuna varılmıştır.
TBK’nın “İşin İş sahibinin menfaatine yapılması halinde” başlıklı 529. maddesinde;” îşsahibi, işin kendi menfaatine yapılması halinde, işgörenin, durumun gereğine göre zorunlu ve yararlı bulunan bütün masrafları faiziyle ödemek ve gördüğü iş dolayısıyla üstlendiği edimleri ifa etmek ve hakimin takdir edeceği zararı gidermekle yükümlüdür. Bu hüküm, umulan sonuç gerçekleşmemiş olsa bile, işi yaparken gereken özeni göstermiş olan işgören hakkında da uygulanır.” hükmüne yer verilmiş olup, “İşin işgörenin menfaatine yapılması halinde” başlıklı 530. maddesinde ise;” iş sahibi, kendi menfaatine yapılmamış olsa bile, işgörmeden doğan faydaları edinme hakkına sahiptir; ancak zenginleştiği ölçüde, işgörenin masraflarını ödemek ve giriştiği borçlardan onu kurtarmakla yükümlüdür.” Hükümleri yer almaktadır.
Davacı tarafça düzenlenen … hizmetlerine ilişkin önceki faturalar davalı tarafından ödenmiştir. Davalı çekişme konusu faturayla ilgili … işlerinin yapılması yönünde bir talimatları olmamasına rağmen, davacının kendiliğinden reklamları yayınlatmaya devam ettiğini savunarak ödeme yapmamıştır. Davalı firmanın reklamlarının radyo, televizyon internet, gazete ve dergilerde yayınlanmaya devam edilmesine rağmen, davalının bu reklamlardan haberdar olmadığını düşünmek hayatın olağan akışına uygun değildir. Dosya arasındaki email yazışmaları da davalının söz konusu reklamların yapıldığından haberdar olduğunu göstermektedir. Bu itibarla kural olarak davacının söz konusu … hizmetlerinin bedelini vekaletsiz işgörme hükümleri çerçevesinde davalıdan talep etmesi mümkündür. Ne var ki mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Mahkemece davalının ticari defterleri mali müşavir bilirkişiye incelettirilmek istenmiş, bu hususta 29/06/2016 tarihli celsenin 1 numaralı ara kararı ile, davalıya HMK 222 maddesi doğrultusunda, defter ibrazı yapılmadığı taktirde ticari defter deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacakları ve davcı defterlerindeki davalı ile ilgili kayıtların davalı aleyhine delil kabul edileceği ihtarını içerir, Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre davetiye çıkartılmasına karar verilmiş, ancak çıkartılan davetiye üzerine söz konusu ihtarat yazılmamış, duruşma tutanağı da eklenmemiştir. Bu nedenle mahkemece öncelikle uyuşmazlık konusu 31/01/2013 tarihli faturanın davalı tarafça “form BA” belgesi ile vergi dairesine bildirilip bildirilmediğinin tespiti amacıyla ilgili vergi dairesi müdürlüğüne müzekkere yazılmalı, sonrasında davalı tarafa 2012 ve 2013 yılları ticari defter ve belgelerinin ibrazı hususunda HMK 222/3 maddesi uyarınca ihtaratlı davetiye çıkarılmalı davetiye üzerine söz konusu ihtarat da yazılmalı, davalının ticari defterlerini ibraz etmesi halinde, bahse konu faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olup olmadığı hususu mali müşavir bilirkişiye incelettirilmelidir. Yine davacı tarafın mahkemece kabul edilmeyen komisyon alacağı ile ilgili itirazları hususunda da, taraflar arasında önceden düzenlenmiş ve ihtilafsız olarak ödenen faturalarda komisyon alacağı kaleminin bulunup bulunmadığı, bu konuda taraf ticari defterlerinde ne gibi kayıtların olduğu, taraflar arasında bu konuda bir mutad uygulama olup olmadığı araştırılmalıdır. Davacının 28/02/2015 vade tarihli ve 130.207,10 TL bedelli senedin 29/11 2013 tarihli ve 130.207,10 TL bedelli faturaya ilişkin olduğu, senet bedelinin ödenmemesi üzerine, Ankara 2. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibinin başlatıldığı yönündeki iddiası nedeniyle, bu takip dosyası incelenerek TBK 101 ve 102 maddelere doğrultusunda bir inceleme ve değerlendirme yapılmalıdır. Mahkemece bu hususların aydınlatılabilmesi için talimat yoluyla davacı defterlerini inceleyen bilirkişiden ek rapor alınmalı ayrıca, gerektiğinde son bilirkişi heyetine bir mali müşavir bilirkişi de eklenmek suretiyle bilirkişi heyetinden ek rapor da alınmalı ve hasıl olacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… nolu kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 09/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.