Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/1125 E. 2022/325 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 31. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2020/1125 – Karar No:2022/325
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ

(İnceleme Aşamasında Esastan Red HMK 353/1-b.1 md)

ESAS NO : 2020/1125
KARAR NO : 2022/325

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/06/2020
NUMARASI : 2018/618 E-2020/267 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 31/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/04/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, davalı ile müvekkili firmanın 06/04/2016 tarihinde … ilindeki Postane işinin, sözleşmede de ayrıntılı olarak görüleceği üzere Alüminyum Kompozit ve devamını işlerinin yapımı için sözleşme imzaladığını, müvekkili firma tarafından sözleşme şartları yerine getirilmiş olmasına karşın sözleşme gereği yaklaşık 172.000,00TL tutarındaki alacaklının halen ödenmediğini, dosyaya daha sonra sunacakları delillerden ve yargılamanın ilerleyen safhalarında da görüleceği üzere, müvekkil firma söz konusu yerin tüm işlerini eksiksiz olarak bitirerek teslim ettiğini, alacaklarının bu güne kadar ödenmemesi nedeniyle söz konusu davayı açma zarureti hasıl olduğunu belirterek, fazlaya ve faize ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00-TL alacağının ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, usule ilişkin itirazları başlığı altında davanın kısmi olarak açılabilmesinin mümkün olmadığını, davacı vekilinin dava dilekçesinde yaklaşık olarak bahsettiği ve iddia ettiği 172.000,00-TL alacak tutarı üzerinden müvekkili şirket aleyhine daha evvel Ankara 31. İcra Dairesi’nin 2017/16238 esas sayılı dosyası ile 08/01/2017 tarihli 162.415,00-TL tutarındaki fatura dayanak olmak suretiyle ve işlenmiş faiz olarak 10.472,00-TL eklenerek toplamda 172.887,00-TL ‘lik takip yapıldığını, söz konusu takibe bahsedilen fatura ile alakalı herhangi bir ticari ilişki içerisinde olmadıklarından yasal süresi içinde itiraz ettiklerini, söz konusu faturaya ilişkin aralarında ticari bir ilişki olmaması, alacaklı olduğu iddia eden davacı şirkettin bu takibi açmak ve faturayı yollamak suretiyle alacaklı olduğu miktarı tam olarak belirleyebildiğini, davanın kısmi dava mı belirsiz alacak davası mı olduğunu takip dilekçesinde belirtilmediğini, öncelikle mahkememiz tarafından bu hususun açıklığa kavuşturulması gerektiğini, esasa ilişkin itirazları başlığı altında, müvekkili şirketin davacı firma ile ticari ilişki içerisine girdiği ve 5 adet ve 1.000.000,00 TL değerinde çek keşide ettiğini ancak davacı şirket üzerine düşen imalatları eksik bir şekilde yapıp fatura ettiğini, taraflarına kesilen faturaların toplamının 844.370,06TL olduğunu, şirketlerinin davacı şirketten 155.629,94TL tutarında alacaklı olduğunu, bu sebeple davayı açma hakkını saklı tuttuklarını, davacı şirketin aradaki ticari ilişkiyi hiçbir şekilde kanıtlamadan tamamen varsayımlar üzerine alacak davası açtığını, dava dilekçesini temellendirmediği gibi bir fatura alacağına da dayanmadığını, iddia ettiği işin ihale işi olduğunu, davacının hizmetini verdiği bir fatura düzenleyerek icra takibi yaptığını, itiraz üzerine takip durunca yaklaşık bir sene sonra daha yüksek bir fatura kesip müvekkili şirkete yolladığını, bu fatura da kendisine iade edilince bu haksız davayı açtığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, yapılan yargılama sonunda, taraflar arasında … İnşaatı İşi Alt Yüklenici Sözleşmesi başlıklı sözleşme olduğu, söz konusu sözleşmenin eser sözleşmesi niteliğinde olduğu, davacının yüklenici, davalının ise işveren statüsünde bulunduğu, bu kabul çerçevesinde tarafların bildirmiş olduğu deliller toplandıktan sonra dosyanın bilirkişi kuruluna tevdi edildiği, bilirkişi kurulu tarafından rapor ve ek raporların hazırlandığı, söz konusu rapor ve ek raporlar değerlendirildiğinde; eser sözleşmelerinde, sözleşme dışı fazla imalat yapıldığı iddiasının iddia eden tarafından ispatının yapılmasının gerektiği, somut olayda, sözleşme dışı fazla imalat yaptığını iddia edenin davacı olduğu ancak fazla imalat yaptığına ilişkin dosyaya hiçbir delil sunmadığı, bilirkişi tarafından da bu durumun özellikle ek raporda açıkça belirtildiği ve tespit edildiği, bilirkişi kurulunun fazla imalata yönelik ek rapordaki tespit ve değerlendirmesinin kabul edildiği ve davacının sözleşme dışı fazla imalat yaptığını ispat edememesi nedeniyle davacının bu yönelik talebinin reddinin gerektiği, yine davalı tarafından davacının mevcut işi eksik bıraktığı iddia edilmiş ise de; bilindiği gibi eser sözleşmelerinde şayet eser tamamlanmış ise kural olarak tamamlayanın eserin yüklenicisi konumundaki kişi olarak kabul edildiği, somut olayda, postane inşaatının tamamlandığı, kural olarak inşaatı tamamlayanın yüklenici konumundaki davacı olduğu, bu kuralın aksini iddia eden davalının iddiasını ispatlaması gerektiği, bu çerçevede davalı tarafından dosyaya sunulan 3. kişilere ait faturalardaki malların söz konusu inşaata kullanıldığına dair hiçbir delilin sunulmadığı, faturanın tek başına bir ilişkiyi ispatlama özelliğinin bulunmadığı yine davalı tarafından davacıya inşaatı eksik bıraktığına yönelik herhangi bir ihbarda bulunulduğuna dair dosyaya bir delil sunulmadığı, yine bu hususta davalı tarafından yemin deliline de son duruşmada başvurulmadığı ve bu çerçevede davalı tarafın davacının inşaatı eksik bıraktığı yönündeki iddiasını ispatlayamadığı yönünde kanaatin oluştuğu gerekçesiyle, taleple bağlı kalınarak 10.000,00TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyanın en baştan beri düzgün bir bilirkişi incelemesinden geçmediğini, detaylı şekilde pursantaj incelemesi yapılsaydı eksik ifanın bizzat idare eliyle ispatlanmış olacağını, dosyaya sunulan 3.kişiye ait faturaların dikkate alınmadığını, müvekkili şirketin eksik ifanın tamamlandığı dönemde başka bir işi olmadığını, eserin sözleşmeye uygun olarak teslim edildiğini ispat yükünün yükleniciye ait olduğunu, davacının eseri eksiksiz olarak tamamladığını ispat edemediğini, mahkemenin ispat yükünü hukuka aykırı şekilde kendilerine çevirdiğini, sunulan faturaların gerek içerik gerek tarih olarak eksik imalatlar ve o dönemle birebir örtüştüğünü, eksik iş için ihtar yapılmasının gerekli olmadığını, mukayeseli keşif yapılmadığını, uygulama esnasında yapımı mümkün olmayan ve teknik olarak gereksiz olan imalatların dikkate alınmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2018/3311 esas ve 2019/5118 karar; 2020/253 esas ve 2020/968 karar sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere, taraflar arasında geçerli bir eser sözleşmesi ilişkisi kurulması durumunda işi üstlenen yüklenicinin işe hiç başlamadığı ya da işi terk ederek yarım bıraktığının, iş sahibi tarafından yasal delillerle kanıtlanmadıkça sözleşmeye uygun olarak gerçekleştirilen imalatın bu işi üstlenmiş olan yüklenici tarafından yapılmış kabul edilmesi gerektiğinin Yargıtay uygulamalarında karine olarak kabul edildiği, dosya kapsamı, mahkemenin bu yöndeki kabulü ve taraflar arasında 06/04/2016 tarihli yazılı bir eser sözleşmesi ilişkinin kurulduğu ve akdin geçerli olduğu, sözleşme feshedilmediği gibi, iş sahibinin, yüklenicinin işi bırakıp gittiğine dair bir tutanağı veya yaptırdığı delil tespiti de bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 683,10 TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 170,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 512,30 TL harcın istinaf eden davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve yatırılan istinaf başvuru harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 31/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir.

Başkan Üye Üye Katip