Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/1098 E. 2022/277 K. 22.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ …..

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(Başvuru Kabul/ Gönderme/ HMK m. 353/1-a.6)
……

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2019
NUMARASI ……
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 22/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/03/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Alacak ( Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; müvekkili firma ile davalı arasında 2 adet 37.500 litre-304 krom nikel paslanmaz çelik modüler su deposu ve depo altı plastik kaidelerin teslim ve montajı işinin yapılması için anlaşmaya varıldığını, davalılarca işin yapıldığını ancak ilk su dolumu esnasında A blok 2. kattaki deponun patladığını, diğer blokdaki deponun ise sürekli su sızdırdığını, bu hususların davalıya iletilmesine rağmen mağduriyetlerinin giderilmediğini, tamir edilmediğini, ödenen paranın da iade edilmediğini, su deposunun patlaması sonucu binada oluşan arıza ve hasarların 62.540,00 TL bedel karşılığı başka bir firmaya yaptırıldığını beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla mevcut zararlarının tazmini amacıyla şimdilik 20.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacı yanca su depolarından birisinin patladığının bildirilmesi üzerine 19/05/2018 tarihinde şantiyeye gidildiğini, yapılan inceleme sonucunda deponun kullanımında ihmal olduğunun, su dolumunun kendileri tarafından yapılması gerekirken, davacı yanca deponun üst kapağı sökülerek buradan dolum yapılması nedeniyle patlama meydana geldiğinin tespit edildiğini, tamir için gereken sacın alınması, deponun etrafına atılan şapın temizlenmesi ve tesisatın sökülmesi halinde tamirinin ücretsiz olarak yapılacağının bildirilerek şantiyeden ayrıldıklarını, davacı tarafça 09/06/2018 tarihinde haber verilmesi üzerine tekrar şantiyeye gidildiğini ancak şapın temizlenmemiş, tesisatın da sökülmemiş olması nedeniyle modül değişikliğinin yapılamadığını, davacı firmaya eksikliklerin tamamlanarak tekrar haber verilmesinin söylendiğini, 22/06/2018 tarihinde tekrar şantiyeye gidildiğini ancak şapın kaldırılmaması nedeniyle modül değişikliğinin yine yapılamadığını, 30/07/2018 tarihinde tebliğ edilen ihtarnameden sonra şantiyeye gidildiğini ancak görevliler tarafından şantiyeye alınmadıklarını, depoların sökülerek başka bir firma tarafından yapılacağının bildirildiğini, su deposunun 05/06/2017 tarihinde teslim edildiğini, davacının iddiasına göre ilk dolum tarihi olan 08/05/2018 tarihinde patlamanın gerçekleştiğini, ikinci firma tarafından yapılan teknik incelemede taban saclarının çürüdüğünün tespit edildiğini, bu durumun deponun patlamanın gerçekleştiği tarihden çok önce kullanılmaya başlandığını gösterdiğini, şebeke suyu kullanılması gerekirken depolara tanker ile dolum yapılmak suretiyle depoların kullanım talimatlarına uygun şekilde kullanılmadığını, meydana gelen arızaların imalattan değil, kullanım hatasından kaynaklandığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; Her ne kadar davacı tarafça, davalıya iki adet ve her biri 37.500 litre kapasiteli, 304 krom nikel paslanmaz çelik modüler su deposu ve depo altı plastik kaidelerinin teslim ve montajının yaptırıldığı, alınan mal ve hizmetin ayıplı olduğu ileri sürülerek tazminat talebinde bulunulmuş ise de; ayıplı bir mal veya hizmetten bahsedilebilmesi için su depolarının (tanklarının) teslimi anında taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması yada objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye veya teklifnameye aykırı olması, yahut gerçekleştirilen monte işleminde yanlışlık, hata veya eksiklik gibi bir durumun bulunması gerekir. Halbuki bilirkişilerce, dava konusu su tanklarının teklifnamede belirtilen ve faturada gösterilen su tankları olduğu, demonte edildikleri için depoların içindeki gergilerin yeterli olup olmadıklarının tespitinin mümkün olmadığı, lakin kullanılan sacların paslanmadıkları ve paslanmaz çelik oldukları, ayıplı mal veya hizmet olduğuna ilişkin bir tespit yapılamadığı, depoların yaklaşık bir yıl kullanıldıkları ve de atmosfere açık olarak sadece statik su yükü altında çalıştırıldıkları dikkate alındığında, patladığı belirtilen tankın muhtemel basınçlı su ile dolum esnasında dinamik su yükü harekinden kaynaklandığı ve bunun da işletme hatasından dolayı meydana geldiğinin değerlendirildiği tespiti yapıldığı, davaya konu su depolarının imal ve montaj işinde davalının ayıplı mal veya hizmetin tespit edilemediği, bu durumda davacı iddiaları ispatlanamadığından, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Depolardan birinin dolum esnasında patladığını, diğerinin sürekli su sızdırdığını, 11/07/2018 tarihli ihtarı gönderdiklerini, işi 2. Kez yaptırdıklarını, … Şirketi tarafından ayıpların tespit edildiğini, raporun karar verilmeye yeterli, denetime elverişli olmadığını, depoların ne şekilde doldurulması gerektiğinin raporda gösterilmediğini, depo saçlarından numune alınıp laboratuvar ortamında tespit yapılmadığını, T sayısı yeterliliğinin değerlendirilmediğini, B bloktaki deponun çürüdüğünü, su sızdırdığını, A Bloktaki deponun patladığını, gergi hatlarının yeterli olup olmadığının değerlendirilmediğini, raporda kimyasal analiz yapılması gerektiği belirtildikten sonra paslanmaz çelik olduğunun belirtildiğini, çelişkinin giderilmediğini, yeni bir heyet tarafından keşif yapılması gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Aşağıda belirtilen hususlar dışında kalan istinaf başvuru sebepleri yönünden, kararın içeriğine göre bu aşamada değerlendirme yapılmamıştır.
1-Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren bir iş görme akdîdir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise teslim edilen eserin bedelini ödemektir. Eser sözleşmesinin varlığı halinde, yüklenici işi sözleşme, fen ve sanat kurallarıyla iş sahibinin beklediği yararı gözeterek imal edip teslim ettiğini, iş sahibi ise iş bedelini ödediğini ispat etmek zorundadır (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2021/3130 Esas, 2021/2836 Karar)
Taraflar arasında iş bedelinin 6098 sayılı TBK 480. maddesinde düzenlenen götürü bedel olarak kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
Kural olarak götürü bedelli eser sözleşmelerinde, iş bedelinin tamamı veya bir kısmı ödenmemiş ise, yüklenici işi kararlaştırılan götürü bedelle yapmak zorunda olduğundan yüklenicinin hakettiği imalât bedelinin, fiziki oran yöntemi ile başka bir ifadeyle yüklenicinin sözleşme kapsamında gerçekleştirdiği imalâtların eksik ve ayıpları da dikkate alınarak işin tamamına göre fiziki oranının tespit edilip, bulunacak bu oranın götürü iş bedeline uygulanması suretiyle saptanması ve bulunacak bu rakamdan kanıtlanan ödemeler düşülerek hesaplanması gerektiği kabul edilmektedir. Bu şekilde belirlenen iş bedeli yapılan ödemelerden az ise, iş sahibi fazla ödediği bedelin iadesini; fazla ise yüklenici ödenmeyen iş bedeli alacağının tahsilini isteyebilir. Sözleşme dışı iş kalemlerine ilişkin istemlerde ise, yapıldıkları yıl mahalli piyasa rayiç bedellerine göre hesaplama yapılarak iş bedelinin bulunması gerekir. (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2020/2407 Esas, 2020/3033 Karar)
Ancak götürü bedelli sözleşmelerde iş bedelinin tamamı ödenmiş ise, eksik ve ayıplar nedeniyle fiziki oran kurulması gerekmez; bu durumda iş sahibi, eksik ve ayıplı işlerin giderim bedelini isteyebilir. (ÖZTÜRK, Muammer; GÖZÜTOK Zeki: Usul ve Esaslarıyla Eser Sözleşmesi Uygulaması, 2019, s. 569)
2- Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, TBK’nın 474-478 maddeleri arasında düzenlenmiştir. 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesi ayıbı işin kusurlu olması veya sözleşmeye aykırı bulunması olarak tanımlamıştır. Ayıp eserde olması gereken lüzumlu vasıfların veya sözleşmede kararlaştırılan vasıfların eksikliğini ifade etmektedir. TBK’nın 474/I. maddesine göre iş sahibinin eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre geç sayılmayacak bir süre içinde eseri muayene edip varsa ayıplarını yükleniciye bildirmesi gerekir. TBK’nın 474/I. maddesine göre açık ayıplarda bildirimin “işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz” diğer bir ifadeyle işlerin olağan akışına göre geç sayılmayacak bir süre içinde, TBK’nın 477. maddesine göre gizli ayıplarda ise gizli ayıbı öğrenir öğrenmez gecikmeksizin yapılması gerekir. Sözleşmede garanti (teminat) süresi kararlaştırılmışsa ayıp ihbarı bu süre içinde de yapılabilir. Ayıp halinde iş sahibinin hakları 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre iş sahibinin seçimlik hakları sözleşmeden dönme, bedelden indirim yapılmasını veya ayıbın giderilmesini talep etme haklarıdır. Eserin iş sahibinin kullanamayacağı derecede ayıplı olması veya hakkaniyet kaideleri gereği eseri kabul etmesinin iş sahibinden beklenememesi veya eserin sözleşmede açıkça kararlaştırılan nitelikleri taşımaması halinde iş sahibi eseri kabulden kaçınarak sözleşmeden dönebilir. Eserdeki ayıpların eserin reddini reddini gerektirecek nitelikte önemli olmaması halinde ise diğer seçimlik hakların kullanılması gerekir. Diğer taraftan ayıbın varlığını ihbar, şekil koşuluna bağlı olmayıp tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir. Öte yandan ayıplı işlere ilişkin ihbar mükellefiyeti getiren kanun koyucu eksik işler yönünden iş sahibine böyle bir yükümlülük yüklememiştir. Bir başka deyişle, eksik işlerde ihbara gerek olmaksızın zamanaşımı süresi içerisinde eksik işler bedeli her zaman talep edilebilir.
Eserdeki ayıplar yönünden ayıp giderim bedelinin ayıbın ortaya çıktığı tarihe ayıpların giderilmesi için gereken makul süre eklenmek suretiyle bulunacak tarihe göre belirlenmesi gerekir. Ayıbın ortaya çıktığı tarih ile davanın açıldığı tarih arasında uzun süre var ise davanın geç açılmasında yüklenicinin bir kusuru bulunmadığından 6098 sayılı TBK’nın 114/II. maddesi yollamasıyla 52. maddeleri gereğince artan zarardan sorumlu tutulamaz. Ayıbın ortaya çıktığı tarih ile dava tarihi arasındaki maliyet farkına (artan zarara) iş sahibi katlanmak durumundadır. Ayrıca, ayıpların giderim bedelinin mahalli piyasa rayicine göre, mahalli piyasa fiyatlarına KDV ve yüklenici karı dahil olduğundan piyasa rayicine göre belirlenecek miktara KDV ve yüklenici karı eklenmeksizin ayıp giderim bedeli belirlenmelidir. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi , 2018/2563 Esas, 2018/4079 Karar)
Eser sözleşmesinin eksik veya ayıplı ifa edilip edilmediği, eksik iş ve ayıplardan dolayı talep haklarının ne olduğu ve hangi koşullarla istenebileceği yönünden, sözü edilen eksik ve kusurların eksik iş, açık ayıp ve gizli ayıp olup olmadığının saptanması gerekir. (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2019/2005 Esas, 2019/3700 Karar)
3- Bir eser sözleşmesinde yüklenici borcunu yerine getirirken sözleşmenin diğer tarafı olan iş sahibinin yararına olacak şekilde davranmak ve ona zarar vermekten kaçınmakla yükümlüdür. 6098 sayılı TBK’nın 472. maddesi uyarınca; yüklenici işin ehli olup bedele hak kazanabilmesi için, eseri fen ve sanat kuralları ile tekniğine ve iş sahibinin ondan beklediği amaca uygun olarak tamamlayıp teslim etmesi zorunludur. Yüklenici yapımını üstlendiği eseri sözleşmeye teknik ve sanatsal kurallara ve amaca uygun olarak imâl edip iş sahibine teslim etmekle, iş sahibi de kararlaştırılan bedeli ödemekle mükelleftir. Eser, yüklenicinin sanat ve beceriyi gerektiren emek sarfıyla gerçekleştirdiği bir sonuçtur. Eser sözleşmelerinde; yüklenici sadakat ve özen borcu gereği eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmek zorundadır. Yüklenicinin genel ihbar yükümlülüğü bu zorunluluktan kaynaklanır. Başka bir deyişle akdin gereği gibi ve zamanında ifasını tehlikeye sokan her hali yüklenici, iş sahibine derhal haber vermeye mecburdur (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2019/654 Esas, 2020/2183 Karar). Yüklenici, ihbar yükümlülüğünü yerine getirdiğini ise tanık dahil her türlü delille ispat edebilir (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2016/5146 Esas, 2017/3843 Karar).
4- O halde Mahkemece yapılacak işlem, HMK’nın 266 ve devamı maddelerine göre sözleşme konusu işte uzman bir makine mühendisi, bir inşaat mühendisi, bir temel uzmanlık alanı makine olan endüstri mühendisi bilirkişiden oluşturulacak bilirkişi heyetiyle mahallinde keşif yapılması; sözleşme konusu imalattan geriye kalan malzeme ve parçalar, toplanan deliller, dosyaya sunulan fotoğraflar incelenerek yukarıdaki açıklamalar kapsamında her iki depo yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılarak depoların ayıplı olup olmadığı, ayıp ihbarının süresinde olup olmadığı, garanti süresi olup olmadığı; depolar üzerinde talimat bulunup bulunmamasının genel ihbar yükümlülüğüne etkisi, eserin kabul edilemeyecek düzeyde ayıplı olup olmadığının tartışılması, bunlara göre davacı iş sahibinin kullanabileceği seçimlik haklarının değerlendirilmesi, ayıp bildiriminde gecikme olması halinde zararın artmasına yol açıp açmadığının değerlendirilmesi; bu tespitleri içerir denetime elverişli, tarafların iddia ve itirazlarını karşılar bilirkişi raporu ile sonuca gidilmesinden ibaret olacaktır.
Açıklanan nedenlerle; sair hususlar incelenmeksizin davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde sonuçlandırılması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 07/11/2019 ve 2018/641 Esas-2019/671 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 22/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

….