Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/1091 E. 2022/262 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ ….

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a-6 Maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Mahkemesine Gönderilmesi)
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

……

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/07/2020
NUMARASI :…….

KARŞI DAVA KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı Alacak –
Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 17/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/03/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan asıl dava eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali – tazminat – bononun iadesi, karşı dava eser sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkin davada mahkemece asıl davanın davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;

İDDİA :
Davacı – karşı davalı vekili; müvekkili ile davalı arasında 01/02/2017 tarihli taşeronluk sözleşmesi imzalandığını; sözleşmenin konusunun “… santralinde … üretimi, betonun mikserle döküm yerine nakliyesi ve … pompalama” işlerinin idare ile imzalanan sözleşme koşullarında makine, ekip ve işçilik dâhil taşeron tarafından yapılması olduğunu; 05/03/2017 tarihinde üretime geçildiğini fakat on gün süreyle üretim yapılamadığını; mart ayında 500 m³… dökümü yapılabildiğini, hâlbuki davalının aylık 4.000 m³ … dökümü garantisi verdiğini fakat taahhüdünü yerine getirmediğini; sözleşmede ödemeler ve miktar başlıklı maddede “İşveren taşerona aylık 4000 m³ … döküm garantisi verecektir. Taahhüt miktarının altında … dökülmesi hâlinde hakediş 4000 m³ üzerinden yapılacaktır” Hükmüne karşın iyiniyetli davranılarak mart ve nisan aylarında döküm yapılan miktar kadar fatura kesildiğini; bilahare sözleşme hükümlerine göre fatura kesildiğini; bunun üzerine davalının Ankara 67.Noterliğinin …. sayılı ihtarnamesini yolladığını ve kendilerinin de Ankara 51.Noterliğinin …… yevmiye sayılı ihtarnamesini gönderdiğini; davalının Ankara 67.Noterliğinin ….. yevmiye sayılı ihtarnamesiyle sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini; kendilerinin karşılık olarak Ankara 51.Noterliğinin ….. yevmiye sayılı ihtarnamesini keşide ettiğini; … santralinin tutanakla 24/08/2017 tarihinde davalıya teslim edildiğini; alacağın tahsili için Ankara 18.İcra Müdürlüğünün 2017/16929 E. sayılı takip dosyasından icra takibi yapıldığını ve itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, 25.000,00 TL tutarlı teminat senedinin iadesine ve % 20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı – karşı davacı vekili; müvekkili firmaya tebliğ edilmiş işe başlama yazısı bulunmadığını; sözlü anlaşma gereği davalının … santralini çalışır teslim etmediğini; öncelikle santralin tamirinin gerçekleştirildiğini; davalının, şantiyenin elektrik ve suyunu temin etmediğini; hava şartlarından gecikme yaşandığını; 4.000 m³ üretimin davalının kusurlarından gerçekleşmediğini; kalıp ustalara ve taş duvar ustaları ile sorun yaşanmasının davalıdan kaynaklandığını; 14/05/2017 günü işin durdurulmasının nedeninin toz çıkışları sebebiyle köylülerin şantiye alanını işgal edip faaliyetini durdurması olduğunu; tozumaya neden olanın çimento silosu üzerinde temizleyici filtrelerin olmaması olduğunu ve sorumluluğun davalıda bulunduğunu; imalatların kusurlu olmadığını; fazla çimento kullanıldığı iddialarının doğru olmadığını; karşı dava yönünden ise, fazla ödeme iddialarının asılsız olduğunu; … farkı talebinin kabul edilmediğini, 112 ton çimento zararının kabul edilmediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “Fesih haklı olup sözleşmenin 13.maddesine göre %40 tenzilatlı olarak hesap yapılması gerektiğinden, ek rapor ile belirlenen ve dosyadaki bilgi ve belgelere uyumlu olan hesaplama gereğince üretilen betonun toplam bedeli 271.930,34 TL olup, (271.930,34×60/100=) 163.158,20 TL alacak bulunacaktır. Bu tutarın ödemeden tenzili ile (163.158,20-171.180,00=) 8.021,80 TL fazla ödeme bulunur. Fakat davalı/karşı davacı yanıt dilekçesinin 14/16 sayfasında: “…asıl davaya verdiğimiz cevap dilekçesinde belirttiğimiz 3.363,90 TL fazla ödememiz bulunmakta olup…” şeklindeki beyanı davalıyı bağlayacaktır. Bu nedenle fazla ödeme Mahkememizce 3.363,90 TL kabul edilmiştir. Bilirkişilerin, feshin haksız olduğuna ilişkin seçenekli yaptığı hesaplaması dosyaya, sözleşmeye ve ödemeler ile hakedişlere uygun olup Mahkememizce benimsenmiştir. Alacak istemi sübut bulmadığından reddi gerekmiştir. Sözleşmenin 8.1 maddesine göre 25.000,00 TL tutarlı senet verilecektir. Davacının bu miktar senedi davalıya verdiği çekişmesizdir. Uyuşmazlık, iade koşullarının olup olmadığıdır. Aynı maddede geçici kabulün sorunsuz yapılmasının ve idarenin ödeme yapmasına müteakip ertesi günü taşerona iade edilir hükmü konulmuştur. Davacı (taşeron) yapılan işten dolayı borçlu kaldığı gibi dosyada yer alan …… 06/04/2018 tarihli yazısından işin geçici kabulünün da yapılmamış olduğu; taraflar arasındaki sözleşmeye göre davacının borçlu olduğu kısımların olduğu dava konusu bononun iadesi koşulları oluşmadığı” gerekçesiyle asıl davanın reddine karar verilmiştir.
Karşı dava yönünden:
Kök raporda, karşı dava yönünden denetime elverişli görüş sunulmadığı görülmüş ve ek rapor alınmıştır. Bilirkişiler, 19/03/2019 tarihli ek raporlarında; yeniden yapılan incelemede, davacının ediminin, “sözleşmede belirtilen koşullarla makine ekip ve işçilik dâhil olarak … santralinde … üretimi, betonun mikserle döküm yerine nakliyesi ve … pompası ile … pompalama” olduğunu, davacı/karşı davalı tarafından düzenlenen fatura içeriklerinin “Hazır … üretim taşıma pompalama” olduğunu, bu hâliyle davacının hammadde hariç makine, ekip ve işçilikle betonu m³ başına 18,00 TL ile ürettiğinin anlaşıldığını; dava dışı … … …AŞ tarafından düzenlenen fatura içeriğinin ise “Hazır … pompalı, hazır … pompasız, şap betonu, pompa hizmet bedeli, nakliye bedeli” şeklinde olduğunu ve hammadde vs herşey dâhil … üretimi yapıldığını, farklı tarihlerde m³ bedeli üzerinden üretip sattığını, dava dışı firmaya 450.173,95 TL ödendiğini ve karşılığında 3.622 m³ … alındığını, alınan betonun ortalama fiyatının 124,20 TL olduğunu; hesaplamada, dava dava dışı firmadan alınan … m³ bedelinden m³’e düşen hammadde maliyetinin çıkarılarak davacı/karşı davalının edimi olan “sözleşmede belirtilen koşullarla makine ekip ve işçilik dâhil olarak … santralinde … üretimi, betonun mikserle döküm yerine nakliyesi ve … pompası ile … pompalama” ediminin dava dışı firmadan ne kadara alındığının belirlendiğini, davalıya m³ olarak 18 TL ödendiğini ve farkın 44,29 TL bulunduğunu, 18 TL’nin tenzili ile farkın 26,29 TL olduğunu ve bu tutarın 3.622 m³ ile çarpımı ile 95.222,38 TL dava dışı firmaya fazla ödeme hesaplandığını belirtmişlerdir.
Ancak bilirkişilerin ek rapordaki menfi zarar hesabı denetime elverişli bulunmamıştır. Öncelikle, davacı/karşı davalının yaptığı sözleşmede m³ tutarı 18 TL olduğuna göre, davacı/karşı davalı ile sözleşme imzalanmaması olasılığında sözleşme tarihi itibariyle makul süre içinde başka bir üçüncü kişi ile m³itibariyle kaç TL’ye sözleşme imzalanabileceği bilirkişilerce belirlenmeli ve bu tutar üzerinden dava dışı firmadan kaç m³ alınmış ise çarpılarak sonuç bulunmalıdır. Ayrıca her ne kadar sözleşmedeki tutar ile dava dışı firmadan … alımı nedeniyle m³ itibariyle 26,29 TL fark hesaplanmış ise de dava konusu olan sözleşmenin tarihi 01/02/2017 olup, dava dışı firmadan ise 28/03/2017 tarihinde başlayan ve 28/10/2017 tarihine kadar olan 22 adet fatura konusu mal alındığından ve bütün alımlar 2017 senesine ait olacağından sözleşmedeki m³ tutarı olan 18 TL’nin, nasıl 44,29 TL’ye ulaştığının denetlenebilir bir açıklamasının bulunması gerekir. Bu sebeple ek rapor alınmıştır. Bilirkişilerden alınan 06/09/2019 tarihli ek 2 raporda; önceki ek raporda, dava dışı firmadan mal alımında sehven KDV’li tutarın dikkate alındığını belirtmiş ayrıca 2017 yılında dava dışı firmadan alınan edimin yaklaşık aynı bedel ile alınabilecegini; 3.622 m³ ile m³ başına fazla ödenen 22,20 TL’nin çarpımı ile davalı/karşı davacının 80.402,87 TL fazla ödemesi bulunduğunu belirtmişlerdir. Bu ek rapor da denetime tam elverişli olmadığından alınan 11/11/2019 tarihli ek raporda; davalının, işin tamamlanması için dava dışı firmadan 108,91 TL’ye hammadde vs dâhil … alımı yaptığını, hammadde maliyetinin 68,71 TL olduğunu, farkın ise 40,20 TL olacağını, davacıdan ise 18,00 TL’ye … m³’ünün alınmış olduğunu; davacının hammedde hariç … üretmesine karşın … santralinin …’a ait olduğunu, davacının … … santralini işleterek ucuza … ürettiğini, davalı … ise hariçten … alımı yaptığını ve farkın bundan kaynaklandığını, belirtmiş; 3.622 m³x(40,20-18,00=) 22,20=80.408,40 TL dava dışı firmaya fazla ödeme bulunduğunu mütalaa etmişlerdir. Bilirkişilerin, bu açıklamaları dosyadaki bilgi ve belgelere uyarlı görülmüştür. Fakat davalı/karşı davacı, karşı dava dilekçesinde, … alım farkını m³ olarak 20,00 TL olarak hesaplamıştır. Dolayısıyla 3.622 m³x20 TL= 72.440,00 TL talep edilebilecektir. Bu tutar yönünden talep kısmen kabul edilerek fazla kısım reddedilmiştir. Bu talebe ilişkin 1.000 TL’ye 22/11/2017 dava tarihinden itibaren ve 71.440,00 TL’ye ise ıslah tarihi olan 30/09/2019 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmelidir. Bilirkişiler, 112 ton fazla kullanım konusunda sübutun Mahkememize ait olduğunu belirtmişlerdir. Karşı davada, … santralinin ayarlarının yapılmaması nedeniyle betonda 112 ton fazla çimento kullanıldığını iddia edilmişse de, 112 ton fazla kullanım yönündeki iddianın yasal delillerle ispatlanamadığı anlaşıldığından bu istem kaleminin reddine karar verilmelidir.
Davalı/karşı davacı vekili 30/09/2019 tarihli ıslah dilekçe sunmuş; dilekçe karşı yana tebliğ edilmiştir. Islah dilekçesinde fazla yapılan ödeme nedeniyle talep 8.021,80 TL olarak artırılmıştır. Islah dilekçesinde … bedel farkı talebi ise 80.402,87 TL olarak istenmiştir.
Bütün bu nedenlerle; 1)Davalı/karşı davacının, fazladan yapılan ödemeler nedeniyle şimdilik 1.000,00 TL talebi yönünden: Fazla ödemenin 8.021,80 TL olduğu bilirkişilerce belirtilmişse de davalı/karşı davacının yanıt dilekçesindeki kabulünde 3.363,90 TL tutardaki beyanı nedeniyle fazla miktar 3.363,90 TL olarak kabul edilmelidir. Bu nedenle, 1.000,00 TL’ye karşı dava tarihi olan 22/11/2017 tarihinden itibaren ve 2.363,90 TL’ye ise 30/09/2019 ıslah tarihinden itibaren avans faizi uygulanmalıdır. Fazlaya ilişkin kısmın ise reddine karar verilmelidir. 2) Davalı/karşı davacı, taşeronun iade edilen faturaları kapalı keserek iade etmesini istemiş ise de bu işlemin dava konusu edilemeyeceği, dava içindeki vakıa niteliğinde bulunduğu anlaşılmakla gerekçede değinilmekle yetinilmesi gerektiği ve dava konusu edilemeyeceği düşünülmüştür. 3) Davalı/karşı davacı, taşeronun dava dışı ….. alınan … bedel farkı olarak şimdilik 1.000,00 TL’nin tahsilini istemiştir. Sözleşmenin davalı iş sahibi tarafından feshinin haklı olduğu değerlendirildiğinden, davacı taşeron, … bedel farkından sorumludur. Az yukarıda yapılan açıklamalar karşısında, bilirkişilerin tespitlerinden, 2017 yılında dava dışı firmadan yapılan mal alımları nedeniyle; 3.622 m³x(40,20-18,00=) 22,20=80.408,40 TL dava dışı firmaya fazla ödeme bulunduğu anlaşılmakla birlikte davalı/karşı davacının, karşı dava dilekçesinde, … alım farkını m³ olarak 20,00 TL olarak kabulü nedeniyle, taleple bağlı kalınarak; 3.622 m³x20 TL= 72.440,00 TL talep edilebileceğinden; 1.000 TL’ye 22/11/2017 dava tarihinden itibaren ve 71.440,00 TL’ye ise ıslah tarihi olan 30/09/2019 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmelidir. Fazlaya ilişkin kısmın reddine karar verilmelidir. 4) Davalı/karşı davalı, taşeronun betonlarda fazla çimento kullanması nedeniyle şimdilik 1.000,00 TL’nin tahsilini istemektedir. … santralinin ayarlarının yapılmaması nedeniyle betonda 112 ton fazla çimento kullanıldığını iddia edilmişse de, 112 ton fazla kullanım yönündeki iddianın yasal delillerle ispatlanamadığı anlaşıldığından bu istem kaleminin reddine karar verilmelidir. 5)Davalı, taşeronun, alacaklı olduğunu idareye bildirmesi ve idare nezdinde itibar kaybına neden olması sebebiyle 10.000,00 TL manevî tazminatın tahsilini istemiştir. Genel kabul gören görüşe göre manevî tazminat; ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Zarara uğrayan kişinin çektiği acıyı, duyduğu elem ve üzüntüyü bir nebze olsa da dindiren, zarara uğratan olay nedeniyle oluşan ruhsal tahribatı onarmaya yarayan bir araçtır. Manevî tazminatın kapsam ve miktarını takdir hakkı kural olarak hâkime aittir. Tüm dosya kapsamından manevî tazminata hükmedilmesini gerektirir hususlar saptanmadığı” gerekçesi ile bu istemin reddine, karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; bilirkişi raporunun eksik ve çelişkili olduğunu, itirazlarının değerlendirilmediğini, tanıklar dinlenilmeden karar verilmesinin yanlış olduğunu, sözleşmenin 7. maddesi uyarınca 4.000 m³ üzerinden fatura kesilmesi gerektiğini, önceki faturaların bu şekilde kesilmemesinin sözleşme maddesinin değiştirildiği anlamına gelemeyeceğini, davalı firma yetkililerinin bu durumun sonradan düzeltileceğini belirtmeleri üzerine o şekilde davranıldığını, davacının ediminin gereğini yerine getirmediğine yönelik, davalının bir delil sunamadığını, davalı tarafından tutulan tutanaklarda dahi davacının kayda değer bir gecikmesinin olmadığının görüleceğini, sözleşmede kalite kontrolü ile ilgili olarak davacıya bir yükümlülük verilmediğini, bu hususun davalının sorumluluğunda olduğunu, davalının feshin haklılığını ispatla yükümlü olduğunu, bu şekilde bir ispat yapamadığını, davalının dava dışı üçüncü firma ile anlaşmasına ilişkin olarak, sözleşmede belirtilen değerin rayice uygun olup olmadığının da bilirkişilerce değerlendirilmediğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı – karşı davacı istinaf başvuru dilekçesinde; davalının sözleşmeye aykırı davrandığı hususunun sabit olduğunu bu nedenle, davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, davalının davacıya yapılan fazla ödeme miktarının 3.363,90 TL olarak belirtmediğini, bu hususun örnekleme olarak verildiğini, bu yönde bir davalı kabulü olmadığını, bilirkişi raporunda belirtilen ve ıslah edilen dava değeri üzerinden TL üzerinden alacaklarının kabul edilmesi gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve asıl davanın davanın reddine, karşı davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Asıl dava eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali – tazminat – bononun iadesi, karşı dava eser sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkindir. Davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir. Mahkemece asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında imzalanan 01/02/2017 tarihli sözleşme ile, davalının yüklendiği işin … üretimi ve döküm işini davacı üstlenmiştir. Davacı taşeron, davalının sözleşmede belirtilen … miktarı kadar üretim yaptırmadığını, az sipariş verdiğini belirterek, hakedişlere dayanarak ve cari hesap nedeni ile alacak talep etmiştir. Davalı yüklenici ise karşı davasında, davacının sözleşmeye uygun miktar ve vasıfta … üretip teslim etmediğini, bu nedenle sözleşmeyi feshettiklerini, davacıya teslim ettiği miktara göre daha fazla ödeme yaptıklarını, fazla ödemenin iadesini, davacının … üretiminde fazla miktarda çimento kullanması nedeni ile uğradıkları zararın tahsilini ve manevi tazminata karar verilmesini istemiştir. Mahkemece asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
Taraflar arasında imzalanan sözleşmeyi davalı yüklenici 21/08/2017 tarihli Ankara 67. Noterliğince düzenlenen ihtarname ile feshetmiş, davacı taşeron da Ankara 51. Noterliğinin 23/08/2017 tarihli ve …. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshettiğini bildirmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme feshedilmiş durumdadır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davacının dava dışı iş sahibi … kabul etmediği hatalı imalatları düzeltmediği, yaptığı imalatlarda eksik ve ayıplar bulunduğu gerekçesi ile, yüklenicinin sözleşmeyi feshetmekte haklı olduğu belirtilmiştir. Dosya kapsamına göre, yüklenicinin sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğinin kabul edilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda karşı dava yönünden yapılan menfi zarar hesabının Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin içtihatlarında belirtilen hususları tamamen karşılamadığı anlaşılmaktadır.
Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinin TBK’nın 125/2. maddesi hükmünce haklı olarak feshedilmesi durumunda feshedenin, aynı Kanun’un 125/3. maddesi uyarınca uğradığı zararları talep edebileceği gerek Yargıtay uygulamasında gerekse doktrinde kabul edilmektedir.
Davalı yüklenici karşı davada, haklı fesih sonucu menfi zararının tazminini istemektedir. Karşı davacının istediği menfi zarar iki ihale arasındaki fark nedeniyle uğradığı zarardır. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulamalarına göre, menfi zararın yüklenicinin yapmadığı ve fesih tarihi itibariyle kalan iş ve imalâtın ilk ihalede yükleniciden sonraki en düşük teklifi veren teklif sahibine verilmesi halinde ödenmesi gereken bedel (kaçırılan fırsat) bulunup, kalan işin fesih tarihinden itibaren makul süre içinde ve aynı koşullarda başka bir yükleniciye verilmesi halinde ödenecek bedel hesaplattırıldıktan sonra bulunacak rakam ile kaçırılan fırsat olarak ifade edilen ilk ihalede yükleniciden sonra en düşük fiyatı veren teklif sahibinin verdiği fiyat arasındaki fark ile bu farka ikinci ihalenin yapılması için gerekli masraflar eklenerek hesaplanması gerektiği kabul edilmektedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.01.1990 gün ve 1989/13-392 Esas, 1990/1 Karar, Yargıtay 15. HD’nin 03.02.1997 gün 1997/47 Esas 1997/556 Karar, 16.06.1994 gün 1993/4758 Esas 1994/4044 Karar, 02.02.2017 gün 2015/5697 Esas 2017/441 Karar sayılı ilâmları). Mahkemece alınan bilirkişi rapor ve ek raporlarında, Yargıtayın yerleşik uygulamalarına tamamen riayet edilmediği görülmüştür. Somut olayda mahkemece; ikinci sözleşmenin ilk sözleşme ile aynı koşullarda yapılıp yapılmadığı, ikinci sözleşmenin makul süre içerisinde yapılıp yapılmadığı, makul sürenin aşılıp aşılmadığı hususları araştırılmamıştır. Bu itibarla mahkemece söz konusu … işinin ikinci firma olan … firmasına 40,20 m³ TL’ye yaptırılmasının serbest piyasa rayiçlerine uygun olup olmadığı, yani makul bir bedele yaptırılıp yaptırılmadığı, fesih tarihinden itibaren makul süre içerisinde bu firma ile anlaşma yapılıp yapılmadığı, makul sürede yapılmamış ise, makul sürede yapılsaydı söz konusu işin kaç TL’ye yaptırılabileceği hususlarının bilirkişi heyetinden ek rapor alınması sureti belirlenmesi gerekirken, davanın esasını etkileyecek bu husus araştırılmadan karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/710 Esas, 2020/305 nolu kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 17/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

……