Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/1062 E. 2021/1172 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a-6 Maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Mahkemesine Gönderilmesi)

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/02/2020
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 09/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/12/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; davacı şirket tarafından, … … … A.Ş. bünyesindeki çeşitli şirketlere doğalgaz işleri bakımından müteaddit kereler hizmet verildiğini, bu hizmetler karşılığında davalı şirketleri bünyesinde barındıran söz konusu holdingden yüklü miktarda alacağı bulunduğunu, davacının bu alacaklarının önemli bir kısmını 2 ayrı işe ait olması sebebi ile, iki ayrı icra takibine konu ettiğini, söz konusu …. iç tesisat ve borulama işlerinin yapımı ve diğer farklı hizmetleri verilmesi işinin müvekkili tarafından üstlenilmesi üzerine davacının edimlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, iş bedellerin ödenmediğini, bu duruumun … … ….. 21.12.2012 tarihinde ve 15.07.2013 tarihlerinde yazılı olarak bildirildiğini, ödenmeyen ve geç ödenen bedellere iilşkin 17.07.2013 tarihinde Beşiktaş 19. Noterliğinden … yevmiye numarası ile keşide olunan ihtarname ile, ödenmemiş muaccel fatura bedelleri toplamı olan 797.990,16 TL’nin ödenmesi gereği muhataba ihtar ve ihbar edildiğini, ödeme yapılmaması üzerine İstanbul 23. İcra Dairesinden …Esas sayılı icra takip dosyasından takibe konulduğunu, icra dairesinin yetkisine yapılan itiraz üzerine dosyanın Ankara 18. İcra Müdürlüğünün… Esasına kaydı yapıldığını, borçlu davalıların iş bu dosyadan da itirazlarını yinelediklerini, borçlulardan … ……, İstanbul 23.İcra Müdürlüğü’ne … esasında verdiği itiraz dilekçesinde açık şekilde davacıya borçlu olduğunu kabul edip, sadece ana paranın 3.117,00 TLTik kısmı ile ihtarname gideri ve faize olan itirazını sunduğunu, bilahare yetkili Ankara İcra Müdürlüğünden gönderilen ödeme emrine karşı borcun tamamına itiraz ettiğini, davalıların tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınarak sorumluluktan kaçınmasını hukukun himaye etmeyeceğini, adı geçen holdingin, bünyesinde bulunan küçük sermayeli ve borca batık şirketleri paravan olarak kullandığını, davalıların tamamının işyeri, ortak ve kurucuları aynı olan; büyük bir kısmının iştigal konusu birbirine yakın ve bazılarının aynı olan ve birden fazlası müvekkilin hizmetinden birlikte ve dolaylı ya da doğrudan yararlanmış bulunan şirketler arasında organik bağ bulunduğunu ileri sürerek, davalının itirazın iptaline takibin devamına alacağın %20’sinden az olmayacak şekilde icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalılar vekili; daavcının mezkûr takibin yanı sıra Ankara l8.İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyası ile davalılar aleyhine aynı borcu dayanak göstermek suretiyle defaten icra takibine giriştiğini, bu takibe de tüm alacaklılar yönünden itiraz edilmekle, alacaklı yanca itirazın iptalini teminen Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… sayılı dosyasında dava açıldığını, bu davanın halen derdest olduğunu, aynı alacağa ilişkin olarak yapılan icra takiplerinin alacaklının kötüniyetle hareket ettiğinin açık bir göstergesi olduğunu, İstanbul ve Ankara İcra Dairelerindeki her iki takip yönünden fatura ve borç miktarların birbiri ile örtüşmediğini, kaldı ki ilk yapılan takip yetkisiz yerde başlatıldığından geçerli bir takipten söz edilemeyeceğini, takibe konu edilen faturalar incelendiğinde de görüleceği üzere alacağın vade farkından kaynaklandığını, yanlar arasında bu yönde yazılı bir sözleşmenin yada bu doğrultuda oluşmuş bir teamülün bulunmadığını, ayrıca davacı yanca iddia edildiği gibi fatura yada cari hesap alacağına dayanak teşkil edecek şekilde bir hizmet ve/veya malzeme tesliminin de gerçekleştirilmediğini, usulüne uygun temerrüd de oluşmadığını, her ne kadar alacaklı yanca ihtar çekildiğinden bahisle temerrüdün oluştuğu iddia edilmekte ise de muhatabına çekilmeyen ihtar hukuki bir sonuç doğurmayacağını savunarak, davanın reddine, davacının reddedilen miktar üzerinden %20 kötüniyet tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “Ankara 2 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyanın Ankara 18 İcra Müdürlüğü’nün …. Esas no 22.08.2013 tarihli takipli dosyasında 6 adet fatura karşılığı asıl alacak miktarının 120.509,26 TL olduğu, dava dosyamızdaki alacakla ilgisi bulunmadığından davalıların derdestlik ve birleştirme yönündeki itiraz ve talepleri yerinde görülmemiştir.
Davalı … …. … … … …. defterleri üzerinde yapılan incelemede 2012-2013 yıllarında ticari ilişki bulunduğu, 2013 yılı sonu itibarıyle davacı …..926.253,89 TL borçlu gözüktüğü, borç miktarının mal hizmet karşılığı düzenlenen faturalara dayalı olduğu, bu faturalardan 29/08/2013 tarih …. nolu faturanın da 3.400,00 TL lik kısmı için vade farkı açıklamasının bulunduğu anlaşılmıştır. Aynı borç için değişik zamanlarda değişik miktarlarda çek verildiği, çek iadesinin alındığı ancak davalının davacıya borcunun devam ettiği görülmüştür. İtibar olunan bilirkişi hesaplamalarına göre Ankara 18 İcra Müdürlüğü’nün…. 22.08.2013 tarihli takipli dosyasında 9 adet fatura karşılığı asıl alacağın 797.990,16 TL olduğu, 31.12.2013 tarihi itibariyle davalı kayıtlarına göre davalı …….., davacı …Ş.’ye 926.253,89 TL borçlu gözüktüğü ve bu miktarın mal hizmet karşılığı düzenlenen faturalara dayalı olduğu, davacı tarafın Beşiktaş 19. Noterliği 17.07.2013 tarih ve … Yevmiye sayılı İhtarname ile davalı ….. temerrüde düşürdüğü, 22/07/2013 tarihinde ihtarnamenin muhataplarına tebliğ edildiği, ihtarnamede tebliği izleyen 7 gün içerisinde 797.990,16 TL nin işlemiş ve işleyecek olan ticari faiz ile birlikte ödenmesinin istenildiği, buna göre temerrüd tarihinin 30/07/2013 olduğu, 797.990,16 TL alacağa temerrüt tarihi ile takip tarihi olan 22.08.2013 tarihi arasında %11 oranında uygulanacak avans faizi ile davalı …. tahsili gerektiği, davalı … şirketinin takibe kabul edilen değer üzerinden haksız itiraz ettiği” gerekçesi ile, davanın kısmen kabulüne ve alacak likit olduğundan %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Davacının tüzel kişilik perdesinin aralanması talebi yönünden de bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Doktrinde genel olarak tüzel kişilik perdesinin kaldırılması için şu durumlardan birinin gerçekleşmesinin gerekli olduğu kabul edilmektedir: Tüzel kişi ile ortaklarının alanlarının organizasyon ve malvarlığı olarak birbirlerine karışması, Yetersiz sermaye, Tüzel kişiliğin kurumsal olarak kötüye kullanılması, Yabancı yönetim. Ortağın bizzat kendisinin tüzel kişinin ayrı bir kişilik olduğunu önemsemediği, ortaklar ile şirketin malvarlıkları, adları ve organizasyonlarının birbirine karıştırıldığı durumlarda ya da şirketin amaç ve faaliyet hacmi gözetilerek şirketin kuruluşunda veya faaliyetlerinin devamı esnasında ortaya çıkabilecek riskleri karşılayabilecek miktarda yeterli öz kaynağın dürüstlük kurallarına aykırı bir şekilde ayrılmadığı hallerde tüzel kişilik perdesinin kaldırılabileceği kabul edilmektedir. Aynı şekilde ortakların sınırlı sorumluluk ilkesini bilinçli olarak alacaklıların zararına olacak şekilde kullanmaları halinde de bir tüzel kişiliğin arkasına gizlenerek kanuna karşı hile yapıldığı sözleşmeden doğan bir yükümlülüğün ihlal edildiği ve bilinçli şekilde üçüncü kişilere zarar verildiğisonucuna varılırsa, bu durumda bu davranışın her şeyden önce TMK 2. maddeye aykırı bir davranış olarak nitelendirilerek tüzel kişi dikkate alınmayarak perdenin kaldırılması ve doğrudan doğruya ortağa başvurulabileceği kabul edilmektedir. İtibar olunan bilirkişi incelemeleri ışığında, davalı şirketlerin her biri ayrı bir tüzel kişilik olup ayrı iştigal alanlarında faaliyet gösterdiği, şirketlerin ayrı bilançoları ayrı muhasebeleri ve ayrı bir istihdam politikaları bulunduğu, kaldı ki tüm şirketler yönünden fiili bir birleşme söz konusu olmadığı gibi sermaye yapılarının da birbirinden farklı olduğu, şirketlerin ortaklık yapılarının aynı olmasının farklı tüzel kişiliğe ve mal varlığına sahip şirketleri müştereken sorumlu tutmak için yeterli olmadığı, davacı ile … şirketi dışındaki davalı şirketler ve ortaklarının birisi arasında herhangi bir akdi ilişki bulunmadığı gibi, faturanın muhatabı olan davalının, diğer şirketleri yükümlülüklerinden kurtarmaya ve zarara uğratmaya yönelik örtülü, kötü niyetli, muvazaalı bir faaliyetinin mevcut olmadığı ve bu noktada iddia olunan teorinin koşullarının somut olay yönünden gerçekleşmediği, davacının diğer davalı şirketlerin borca batık vaziyette bulunan bir şirketi paravan olarak kullandıkları hususunu somut delillerle ispatlayamadığı davacının tüzel kişilik perdesinin aralanması yönünde iddialarını ispatlar yeterli delili dosyaya sunamadığı” gerekçesi ile, diğer davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacının …. bünyesindeki şirketler için doğalgaz tesisatı işleri yaptığını, bu işlerin tüm davalı şirketler için sonuç doğurduğunu, ortakları, yöneticileri, şirket merkezleri dahi aynı olan davalı şirketler arasında organik bağ bulunduğunu, davalı şirketlerin tüzel kişilik perdesini kullanıp, sorumluluklarını bertaraf ederek, alacaklarına zarar vermeye çalıştıklarını, mahkemece hükme bağlanan alacaklardan tüm davalı şirketlerin sorumlu olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve tüm davalılar bakımından davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalılar iş sahibidir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşme niteliği itibariyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği, tam olarak iki tarafa borç yükleyen sözleşmedir.
Davacı … … … davalı şirketlere doğalgaz tesisatı döşenmesi işleri yaptığını, davalıların iş bedelini ödemediğini iddia ederken, davalılar davacının bir alacağının olmadığını savunmaktadır. Mahkemece yargılama aşamasında davacı ve davalılardan … …. ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi incelemesi yaptırılmış, sonrasında makina mühendisi, mali müşavir ve sözleşme hukuku konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulan heyetten bilirkişi raporu ve ek rapor alınmak suretiyle, davalı … ….. hakkındaki davanın kısmen kabulüne, diğer davalılar hakkındaki davaların reddine karar verilmiş, karar taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
Mahkemece sadece davalılardan …. ticari defterleri incelettirilmiştir. Bu şirketin ticari defter kayıtlarında da davacı şirkete olan borçların davalılardan …. … yapılmak suretiyle kapatıldığı görülmektedir. Davacı da davalılar arasında organik bağ bulunduğunu…. bünyesindeki davalı şirketlerin, alacaklılarından mal kaçırmak kastıyla grup şirketlerinden … …… üzerinden sözleşmeler yaparak hileli işlemler gerçekleştirdiklerini, …… de mali kaynaklarının yok edildiğini, böylelikle alacaklıların alacağının semeresiz kalmasına yol açtıklarını iddia etmektedir. Davacının bu iddiasının “Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanması ilkesi” çerçevesinde incelenip değerlendirilebilmesi için tüm davalı şirketlerin ilgili dönem ticari defterlerinin mali müşavir bilirkişilere incelettirilmesi gereklidir. Davalılar arasındaki üçüncü kişi alacaklarının … suretiyle kapatıldığı hususu da gözetildiğinde tüm davalıların ticari defterleri incelenmeden sağlıklı bir sonuca varılması mümkün değildir. Mahkemece davalı şirketlerinin tamamının ilgili dönem ticari defterleri, davalıların ticaret sicil kayıtları ve tüm dosya kapsamı bir bütün halinde birlikte değerlendirilmek ve gerektiğinde bilirkişi heyetinden ek rapor da alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma neticesinde, tüzel kişilik perdesinin aralanması ilkesinin somut olayda uygulanma şartlarının bulunmadığı gerekçesiyle, diğer davalılar hakkındaki davaların reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, davalı tarafın istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, karar verilerek, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … nolu kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 09/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.