Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2020/1051 E. 2022/192 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-b-1 Maddesi Uyarınca Başvurunun Esastan Reddine)

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/06/2020
NUMARASI : ….

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 03/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/03/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; müvekkili şirket ile dava dışı “….” arasında 02/08/2016 tarihinde …… “Açık hava spor sahasının su yalıtımı ve spor saha zemininin yenilenmesi” işi için sözleşme aktedildiğini, müvekkili şirket ile davalı borçlu arasında sözleşme konusu işin yapımı için 12/08/2016 tarihinde alt yüklenicilik sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereğince malzeme ve montaj konusunda davalı alt yüklenici şirketin 3 yıl garanti verdiğini, ancak işin yapıldığı sahanın kauçuk zemininde sonradan yer yer kabarma ve bozulmalar ortaya çıktığını, davalının garanti kapsamında olmasına rağmen zeminin onarımını yeni malzemeler getirerek yapmadığını, müvekkili yüklenicinin Ankara 24. Noterliği’nin 16/09/2017 tarih ve …. yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ederek işin ayıplı kısmını gidermediği takdirde başka bir firmaya işin yaptırılacağının davalıya ihtar ettiğini, ihtara rağmen ayıbın giderilmemesi sebebi ile müvekkilinin başka bir firmaya işi yaptırarak fatura konusu iş bedeline istinaden davalı aleyhine takip başlattığını, başlattıkları icra takibine davalının haksız yere itiraz ettiğini belirterek, davalının Ankara 32. İcra Müdürlüğü’nün 2017/18293E. sayılı takip dosyasına vâki haksız itirazının iptali ile takibin devamına, % 20 oranında icra-inkâr tazminatının yargılama giderleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; müvekkilinin işin ifasında kullandığı malzemeler ile işçiliğinde ayıp bulunmadığını, davacı şirketin işin yapılacağı halı sahada zemine döktüğü betonun yeterince kurumamasına rağmen müvekkiline kuruduğunu beyan ettiğini, bu nedenle müvekkilinin kusuru olmaksızın sonradan yaptığı kauçuk uygulamasının hava sıcaklığına bağlı olarak betonun açılması ve soğumasından etkilendiğini, müvekkilinin gerek malzeme gerekse işçilik yönünden kusurlu ve ayıplı imalatının bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; ” taraflar arasındaki yüklenici- alt yüklenici ilişkisi doğuran akdi ilişkinin varlığı çekişmesizdir. Bu bağlamda yargılama konusu uyuşmazlık, davalı alt yüklenici tarafından sözleşme konusu işin ayıplı ve kusurlu olarak ifa edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki; her ne kadar davalı alt yüklenici şirket tarafından işin sözleşmeye uygun olarak ifa edilmiş olduğu ileri sürülmüş ise de; sözkonusu savunmaya itibar edilmesi mümkün değildir. Zira, dosyamıza sunulan bilirkişi ek raporunda açıkça davalı alt yüklenicinin taraflar arasındaki sözleşme konusu kauçuk akrilik zemin kaplama işini gereği gibi ifa etmediği, bu nedenle halı sahanın zemininde işin ifasından sonra maddi ayıp olarak kabulü gereken zeminde kabarma ve bozulmaların oluştuğu tespit edilmiştir. Her ne kadar davalı vekili tarafından müvekkili şirketin halı sahada zemin üzerine beton dökülmesinden sonra betonun yeterince kurumamasına rağmen sözleşme konusu işi ifa etmek durumunda kalması nedeni ile zararın doğduğu ve bu nedenle kusursuz olduğu ileri sürülmüş ise de; bu savunmaya da itibar edilmesi mümkün değildir. Zira, davalı taraf alt yüklenici şirket olarak davacı yükleniciyi bu konuda uyardığını ve sözkonusu eksiklik giderilerek betonun yeterince kurumasından sonra ve gerektiği takdirde bu konuda iş sahibi davacıdan ek süre talep ettiğini, buna rağmen kendisine betonun kuruması için gerekli ek süre kendisinin sözleşme süresine eklenmediği ve işi mevcut hali ile bitirmek durumunda kaldığını usulüne uygun şekilde kanıtlayamamıştır. Bu bağlamda davalı tanığı … tanık olarak dinlenilmiş ise de; kendisi davalı şirketin ortağı olup beyanlarının tarafsızlığı ve itibar edilebilirliği kuşkulu olduğu gibi halı sahadaki kabarma ve bozulmaların sahada kauçuk akrilik uygulamasının yapılmasından önce dökülen betondan kaynaklandığına ilişkin somut bir delilin de davalı tarafından dosyamıza sunulmadığı dikkate alındığında anılan tanığın beyanlarına itibar edilmemiştir.
Bilindiği üzere 6098 sayılı TBK’nın 471 m. Gereğince eser sözleşmesinde yüklenici, üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. Dosyamızda davacı yükleniciye karşı davalı alt yüklenicinin sözleşme konusu edimini gereği gibi ifa etmediği, ayıplı ve kusurlu ifada bulunduğu toplanan deliller ile sabittir. Davalı alt yüklenici davacı yüklenici tarafından kendisine keşide ve tebliğ edilen Ankara 24. Noterliği’ne ait 06/09/2017 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnameye rağmen işin ayıplı ve kusurlu kısımlarının ayıbını garanti taahhüdüne rağmen gidermemiştir. Bu nedenle ihtarname gereğince davacı yüklenici şirket aynı konuda faaliyette bulunan bir firmaya işin ayıplı kısımlarını yaptırarak ve dava dışı iş sahibine karşı ayıbı gidererek bu nedenle yaptığı giderlere ait fatura bedeli olan 12.962,30-TL ile 165,98-TL belgelendirdiği ihtarname gideri dahil olmak üzere toplam 13.128,28-TL alacağı ayrı ayrı takip talebindeki koşullarda işleyecek faizleri ile birlikte davalıdan talep etmekte haklı olduğu” gerekçesi ile, davalının dava konusuna icra takibine vâki haksız itirazının anılan toplam alacak yönünden kısmen iptaline, likit nitelikteki alacak yönünden davacı lehine %20 oranında icra-inkar tazminatına hükmedilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacının dava ve takip dayanağı olarak bildirdiği faturanın kendilerine tebliğ edilmediğini, savunma haklarının kısıtlandığını, söz konusu faturanın davacı tarafça da davalıya tebliğ edilmediğini, fatura içeriğinin kesinleşmediğini, bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığını, hükme esas alınamayacağını, kök raporun keşif yapılmaksızın düzenlendiğini, ek raporun ise uyuşmazlığı çözmekten uzak olduğunu, gerekçeli kararda davalı tarafın savunmalarının irdelenmediğini, ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı ise taşerondur. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekilince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 896,79 TL istinaf karar harcından peşin alınan 224,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 672,54 TL harcın davalıdan tahsili ile hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 03/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.