Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2023/863 – Karar No:2023/1267
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/863
KARAR NO : 2023/1267
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/09/2022
NUMARASI : 2017/314 E-2022/680 K
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 13.12.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13.12.2023
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davalılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine eksiklik nedeniyle mahalline geri çevrilen dosya gelmiş olmakla yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Davalı şirketlerin oluşturduğu ortaklık ile Karayolları Genel Müdürlüğü arasında Ordu Çevre Yolu işinin yapımı konusunda 07.02.2012 tarihli ana sözleşme imzalandığını, bu iş kapsamında Melet Viyadüğü yapımı işi ile ilgili olarak da müvekkili şirket ile davalı şirketlerin oluşturduğu ortaklık arasında 01.05.2012 tarihli alt yüklenici sözleşmesinin akdedildiğini, iş konusu alanın kamulaştırma çalışmaları tamamlanmadan teslim edildiğini, temel atma töreni için teslim edilen işin küçük bir bölümünün yerine getirildiğini ancak resmi olarak işe başlanamadığını, bu arada fore kazıklarda tadilatlar ortaya çıktığını, mücbir sebep nedeniyle işe ara verildiğini, davalı tarafından da 21.11.2012 tarihli yazıyla işin beklemeye alınması yolundaki taleplerinin kabul görüldüğünü, müvekkilinin tüm bu safhada iş gücü ve ekipmanını iş sahasında tuttuğunu, davalı tarafından Ordu Çevre yolu inşaatında ana projesinde olmayan değişiklikler yapılarak işin keşif artışına gidildiğini ancak ana sözleşmenin eki sayılan Yapım İşleri Genel Şartnamesinin 21.maddesi uyarınca işin %20 oranında keşif artışı içinde tamamlanamayacağı anlaşıldığından tasfiye edildiğinin müvekkili şirkete 29/04/2015 tarihli ihtarnameyle 22.06.2015 tarihinde bildirildiğini, müvekkili tarafından keşide edilen 07.07.2015 tarihli cevabi ihtarnameyle işin ifasının imkansız hale gelmesinin davalının kusuru sonucunda oluştuğu, iş için ayrılan ödeneğin davalı tarafından proje değişikliği yapılarak kullanılmış olması ve işin kalan kısmının %20 keşif artışıyla tamamlanamayacak olmasının müvekkili şirketin kusuru olmadığı belirtilmiş ise de davalı tarafından 22.07.2015 tarihli ihtarnameyle önceki iddiaların tekrarlandığını, davalı tarafın idareye yapılacak işin yapılacağı çevreyi, zemini görerek gerekli etüt çalışmalarını yaparak, işin teknik özelliklerini bilerek teklif verdiğini, bu teklifi kabul görerek sözleşme imzalandığını, bu durumun kendi kusurundan kaynaklandığını, basiretli bir tacir gibi davranması gerektiğini, davalının işin tasfiye hükümlerine tabi tutulması gerektiği yolundaki iddiasının ortada objektif ifa imkansızlığı ve/veya sözleşmenin 27.maddesinde öngörülen bir hal bulunmaması nedeniyle dinlenilebilmesinin mümkün bulunmadığını belirterek müvekkilinin hakedişlerinden kesilen teminat kesintisi tutarı olan 39.879,20 TL ile sözleşmenin ifa edilemeyen kesimi için kar kaybı nedeniyle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00TL’nin ihtarname ile temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili 06.01.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile 100.000,00 TL ‘lık kar kaybı talebini ıslah ederek 600.848,69 TL’na yükselttiklerini bildirmiş ve ihtarla davalıların temerrüte düştükleri 21.07.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekili: Müvekkilleri davalılar ile dava dışı idare arasında 07.02.2012 tarihinde imzalanan sözleşme ile Ordu Çevre Yolunun sözleşmesinde belirtilen kesiminin yapımının müvekkilleri tarafından üstlenildiğini, söz konusu ana sözleşmenin tarafları bağladığını, bu kapsamda ihale öncesinde dava dışı idarece zemin etüdlerinin yaptırıldığını, projenin hazırlatılarak buna göre keşif özetinin verildiğini, müvekkillerinin ihale konusu işin etüd ve proje çalışmalarına dahlinin olmadığını, kazı imalatlarına başlanıldığında jeolojik yapının idarenin verdiği keşiften farklı ve zayıf zemin sınıfına girdiğinin görüldüğünü, ilave ve farklı imalatların yapılması zorunluluğunun doğduğunu, işin %20 oranında keşif artışı içinde tamamlanamayacak olmasının anlaşılması sebebiyle tasfiye edildiğini, sözleşmenin ifa edilememesinde müvekkillerinin kusurunun bulunmadığını, bu itibarla işin yeniden ihaleye tabi olması nedeniyle gerek müvekkilleri gerekse davacı tarafından yapılması olanağının bulunmadığını, davacının davadaki iddialarının haklı ve geçerli dayanağı olmadığını, ilave işler sebebiyle keşif artışına gidildiği hususunun Karayolları 7. Bölge Müdürlüğünün kayıtları ile sabit olduğunu, olayda müvekkili davalıların kusuru bulunduğunun ileri sürülemeyeceğini, iş tasfiye edilmiş olmasına rağmen tasfiye tespit tutanağının düzenlenmediğini, sözleşmede yer alan şartlar yerine getirilmeksizin nakit teminatın iadesinin söz konusu olamayacağını belirterek davanın reddini talep etmiş, ıslaha karşı süresinde verdiği cevap dilekçesinde, eser sözleşmesinden doğan alacaklar için zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin tasfiyesine ilişkin Ordu 3.Noterliğinin 29.04.2015 tarih ve 03954 yevmiye sayılı ihtarnamesinin davacıya 22.06.2015 tarihinde tebliğ edildiği tarih itibariyle ( ayrıca kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının Antalya 3. Noterliğinin 07.07.2015 tarih ve 12275 sayılı ihtarnamesini keşide ederek kesin teminatın ve kâr kaybının ödenmesini talep ettiği ihtarnamesinin tebliği tarihi itibariyle) zamanaşımının işlemeye başladığını, davacının ıslah ile artırdığı miktarın zamanaşımına uğradığını belirterek öncelikle zamanaşımı itirazının kabulü ile davanın ve ıslah ile artırılan alacak istemlerinin zamanaşımından reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Davanın eser sözleşmesinden kaynaklanan haksız fesih nedeniyle yoksun kalınan kar bedeli ve hakedişlerden yapılan teminat kesintisinin iadesi istemine ilişkin olduğu, davalı şirketlerin oluşturduğu ortaklık ile Karayolları Genel Müdürlüğü arasında Ordu Çevre Yolu işinin yapımı konusunda 07.02.2012 tarihli ana sözleşme imzalandığı, bu iş kapsamında Melet Viyadüğü yapım işi ile ilgili olarak da davacı şirket ile 01.05.2012 tarihli alt yüklenicilik sözleşmesinin akdedildiği konularında taraflar arasında uyuşmazlık olmadığı, davacının davalıların kusuru nedeni ile sözleşmenin ifa edilemeyen kesimi için yoksun kalınan kar kaybı ile hakedişlerinden sözleşme uyarınca yapılan teminat kesintilerinin iadesini istediği, davalı tarafın ise proje kapsamında, idareden kaynaklanan sebeplerle ortaya çıkan ilave iş ve imalatlar sebebiyle artan keşif tutarının davacının üstlendiği kısım işlerin yapılmasına imkan vermemesi sebebi ile davacının sözleşmesinin tasfiye edilmesi zorunda kalındığını, davacının tasfiye şartlarını yerine getirmemesi sebebi ile nakit teminat iadesinin mümkün olmadığını, davacının kar mahrumiyeti istemesinin yerinde olmadığını ileri sürdüğü ve ıslaha karşı zamanaşımı itirazında bulunduğu, bilirkişi raporu ve itirazlar üzerine ek raporun alındığı, mahkemece 21.04.2022 tarihli duruşmada davacı vekiline teminatların iadesine ilişkin olarak davalı tarafa başvurup başvurmadığı, SGK ilişiksiz belgesi, vergi borcu ilişiksiz belgesi gibi teminatın iadesi için gerekli belgelerin bir örneğinin sunulması için iki hafta süre verilmesine karar verildiği, davacı vekilinin 23.05.2022 tarihli dilekçesinde, davacı şirketin, teminatın iadesi için davalı konsorsiyuma her hangi bir başvurusunun olmadığını, bu nedenle de SGK ilişiksiz belgesi ve vergi borcu ilişiksiz belgesinin davalı konsorsiyuma ibraz edilmediğini, ilgili dönemde davacı şirketin SGK ve vergi borcu bulunmadığını bildirdiği, dosya kapsamına, toplanan delillere, iddia, savunma ve bilirkişi raporuna göre, taraflar arasındaki alt yüklenicilik sözleşmesine konu Melet Viyadüğü Yapım İşi kapsamında yapılan işlerin toplam tutarı ihale bedelini aştığından ve bu durumda işin, Yapım İşleri Genel Şartnamesi kapsamında tasfiyesi gerektiğinden, 07/02/2012 tarihli yüklenicilik sözleşmesi kapsamında yapılamadığı, kalan diğer eksik imalatlarla birlikte tasfiyeye girdiği, tasfiye sonrası 21/06/2017 tarihinde gerçekleştirilen ikinci ihale ile imalatı yarım kalan ve hiç başlanmayan imalatların ikmal işi kapsamında yeniden sözleşmeye bağlandığı, Melet Viyadüğü Yapım İşine, ikinci ihale sonucu imzalanan 18/07/2017 tarih ve 33148 sayılı sözleşme ile ikmal işi kapsamında Eylül 2020 tarihinde başlandığı ve 28.06.2021 tarihi itibarıyla çalışmaların devam ettiği Karayolları Genel Müdürlüğü 7. Bölge Müdürlüğü’nün 28.06.2021 tarihli cevabi yazısından anlaşılmış olup, tarafların kabulünde olan alt yüklenici sözleşmesinin 27. maddesinde; “Her ne sebeple olursa olsun İş’in yaptırılmasına İdare ve/veya işveren tarafından gerek görülmemesi veya İş’in yapılmasını imkânsız kılacak idari, teknik, finansal ve hukuki zorluklarla karşılaşılması durumlarında işverenin, sözleşmeyi hüküm ve karara gerek kalmadan tasfiye edebileceği…” hükmüne göre, davalı tarafın tasfiye kararı almakta haklı olduğu, bu nedenle davacı tarafın kalan iş yönünden kar kaybı talep edemeyeceği, ayrıca davacının tasfiyeye yönelik olarak sözleşmenin 11. maddesi kapsamında gerekli belgeleri eklemek suretiyle davalı tarafa başvuruda bulunmadığından dava tarihi itibarıyla hakedişlerden yapılan teminat kesintilerinin iadesini talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle: Davanın reddine dair karar usul ve yasaya uygun ise de, öncelikle davanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, davacının ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı def’inde bulunduklarını, ancak mahkemece ıslah edilen alacaklar yönünden zamanaşımı def’i konusunda bir hüküm kurulmadığını, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 149. maddesine göre zamanaşımı süresinin alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlayacağını, alacağın muaccel olmasının bir bildirime tabi olduğu hallerde, zamanaşımının bu bildirimin yapılabileceği günden işlemeye başlayacağını, TBK’nun 147/6 maddesinde ise yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışında, eser sözleşmesinden doğan alacaklar için zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğunu, bu kapsamda taraflar arasında 01.05.2012 tarihinde yüklenici sözleşmesi imzalandığını, müvekkili davalıların davacıya Ordu 3.Noterliğinin 29.04.2015 tarih ve 03954 yevmiye sayılı ihtarnamesiyle “projenin uygulanacağı zemin ve jeolojik şartların zorunlu kıldığı proje değişiklikleri ile uygulama sırasında çıkan maliyet artışları ve işin tekniğinden ve İdareden kaynaklanan sebeplerle, İş’in %20 oranında keşif artışı içinde tamamlanamayacak olması sebebiyle” yüklenici sözleşmesinin YİGŞ’nin 21.maddesi hükmü uyarınca tasfiye edildiği ve tasfiye işlemlerine katılım sağlamak ve tespit tutanağının tanzimi ve imzalanması için davet edildiğini, davacının ise bu davete icabet etmediği gibi, Antalya 3. Noterliğinin 07.07.2015 tarih ve 12275 sayılı ihtarnamesini keşide ederek kesin teminatın ve kâr kaybının ödenmesini istediğini, taraflar arasındaki sözleşmenin tasfiyesine ilişkin Ordu 3.Noterliğinin 29.04.2015 tarih ve 03954 yevmiye sayılı ihtarnamesinin davacıya 22.06.2015 tarihinde tebliğ edildiğini, bunun yanında ayrıca Antalya 3. Noterliğinin 07.07.2015 tarih ve 12275 sayılı ihtarnamesini keşide ederek kesin teminatın ve kâr kaybının ödenmesini talep ettiğini, dolayısıyla zamanaşımı süresinin Ordu 3.Noterliğinin 29.04.2015 tarih ve 03954 yevmiye sayılı ihtarnamesinin (ve/veya kabul anlamına gelmemek kaydıyla Antalya 3. Noterliğinin 07.07.2015 tarih ve 12275 sayılı ihtarnamesinin tebliği tarihi itibariyle) tebliği tarihi 22.06.2015 tarihi itibari ile işlemeye başladığını, bu nedenle ıslahla arttırılan alacak kalemleri zamanaşımına uğradığından öncelikle davanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, ayrıca reddedilen dava üzerinden müvekkili lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davacının dava ve ıslah ile birlikte talep ettiği toplam dava değerinin 647.727,89 TL olduğunu, buna göre reddedilen dava değeri üzerinden müvekkili lehine nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek açıklanan nedenlerle mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davalılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle, taraflar arasındaki sözleşmede, sözleşmenin ekleri arasında davalılar ile dava dışı idare arasında yapılan ana sözleşmenin de yer almış olduğu, davaya konu sözleşmenin ifa imkanının davalılar ile dava dışı idare arasında yapılan 05.08.2019 onay tarihli tasfiye kesin kabul tutanağı ile imkansız hale geldiğinin anlaşılmasına, bu nedenle mahkemesince dava ve ıslahla talep edilen alacak kalemleri yönünden esası incelenerek hüküm kurulmasında usul ve yasaya aykırılık görülmediğinden, davalılar vekilinin aşağıdaki hususun dışında kalan sair istinaf nedenleri yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir.
Davalılar vekilinin vekalet ücreti bakımından istinaf istemine gelince; davada teminat kesintisi ve kar kaybı olarak dava ve ıslahla talep edilen toplam alacak miktarı üzerinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde her bir talep kalemi yönünden ayrı ayrı ve maktu olarak hesaplanıp hüküm altına alınması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının HMK’nın353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın reddine, davalılar lehine dava ve ıslahla talep edilen toplam alacak miktarı üzerinden hesaplanan nispi vekalet ücretine hükmedilmek suretiyle aşağıdaki yeni hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,
2-Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29.09.2022 tarih ve 2017/314 E-2022/680 K
sayılı kararının HMK’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-Davanın reddine,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL karar ve ilâm harcının davacı tarafından yatırılan 2.388,80 TL peşin harç ile 8.555,00 TL ıslah harcı toplamı 10.943,80 TL’den mahsubu ile artan 10.673,95 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Dava ve ıslahla talep edilen toplam alacak miktarı üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 95.701,97 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak vekille temsil olunan davalılara verilmesine,
8-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran ilgili tarafa iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
9-İstinaf başvurusu nedeniyle davalılarca yatırılan 80,70’er TL olmak üzere toplam 322,80 TL istinaf karar harcı ile fazla yatırılan toplam (220,70 TL x 3) 662,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının talep halinde davalı tarafa iadesine,
10-İstinaf talep eden davalı tarafça ödenen 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 18,00 TL tebligat gideri ve 121,00 TL dosya gönderme masrafı olmak üzere toplam 359,70 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 13.12.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan Üye Üye Katip