Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2023/831 E. 2023/1089 K. 27.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2023/831 – Karar No:2023/1089
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/831
KARAR NO : 2023/1089
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/06/2022
NUMARASI : 2020/469 E-2022/537 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 27/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/10/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali davasında mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkilinin davalı ile “…” adresinde bulunan otelde aralarındaki anlaşma uyarınca listelenen işleri belirtilen miktar ve fiyatlar üzerinden yapmayı yüklendiğini, taraflar arasındaki anlaşmaya göre müvekkilinin yapacağı işler ve davalı tarafından ödenecek bedelin 123.336,00 TL olarak belirlendiğini, müvekkili tarafından listede yer alan işlerin tamamının malzeme temini de kendisine ait olmak üzere üstlenildiğini ve yüksek kalitede malzeme ve işçilik ile eksiksiz şekilde yerine getirildiğini, ancak taraflar arasındaki anlaşmaya göre yapılan işlerin davalıya teslim edilmesine karşılık davalı tarafından müvekkiline ödeme yapılmadığını, müvekkilinin alacağına karşılık yapılan tüm ihtarlara rağmen ödeme yapılmaması nedeniyle yapılan işte kullanılan yüksek kaliteli malzemeler de göz önüne alınarak yapım işi için katlanmak zorunda kaldığı işçilik ve malzeme bedellerinin tespiti talebiyle Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/191 D. İş sayılı dosyasında tespit yapıldığını ve mahkemece yapılan keşif neticesinde müvekkilinin alacak talebinde haklı olduğunun ispat edildiğini, bilirkişi raporunda davacının davalı yan için yapmış olduğu işlerin toplam bedelinin 104.250,00 TL olarak tespit edildiğini, raporda her ne kadar müvekkili tarafından yapılan yangın merdivenlerinin keşif esnasında görülmediğinden hesaplamaya dâhil edilmediği belirtilmişse de rapora bu yönüyle itiraz edildiğini, müvekkil tarafından yangın merdiveni imalatı da yapıldığından buna ilişkin malzeme ve işçilik bedelinden kaynaklı 6.100,00 TL alacağı bulunduğunu, mahkemece yapılan keşif neticesinde miktarı da tespit edilen alacağa karşılık davalı tarafından hiçbir ödeme yapılmaması üzerine Ankara 28. İcra Dairesinin 2020/718 E. sayılı dosyasında davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, haksız ve mesnetsiz şekilde takibe itiraz edilmesi nedeni ile takibin durdurulmasına karar verildiğini, belirterek davanın kabulü ile davalı itirazının iptali ile takibin devamına ve % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; dava dilekçesinde iddia edilen işlerin davacı tarafından yapılmadığını, söz konusu işlerin tamamen müvekkili şirket tarafından yüklenildiğini, müvekkilinin karşı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını gibi, davacı tarafından da işin bizzat kendileri tarafından yapıldığına dair herhangi bir delil, belge veya fatura sunulamadığını, Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/191 D.İş sayılı tespit dosyasında alınan 16/12/2019 tarihli raporuna işbu davada alacağa dayanak olarak gösterilmesinin mümkün olmadığını, alacağı kabul anlamına gelmemekle beraber bilirkişi raporunda yapılan tespitlerin hatalı olduğunu, alacak tespitinin fahiş olduğunu, iddia edilen işin yapıldığının iddia edildiği tarih esas alınarak hesaplanması gerekirken, keşif günü birim fiyatları esas alınarak hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, yine kabul anlamına gelmemekle birlikte ödeme emrinin dayanağını oluşturan bilirkişi raporunda bedel 104.250,00 TL olarak tespit edilmesine karşın, davacının takip talebine 6.100,00 TL merdiven bedelini de ekleyerek, haksız dayanaksız ve hukuka aykırı taleplerini herhangi bir belgeye, faturaya, delile dayandırmaksızın ileri sürdüğünü, alacağın likit olmadığını ve icra inkar talebinin reddi gerektiğini (Yargıtay 15.HD 2019/2556 E- 2020/347 K) savunarak, reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; taraflar arasında bir hukuki ilişki bulunmadığı, davaya konu edilen imalat ve işlerin yapılmasıyla ilgili sözleşmenin dava dışı kiracı … ile kurulduğu, dava dışı … ile davalı arasındaki kira sözleşmesinde ise kiralanan yerle ilgili yapılacak tadilattan davalının sorumlu olmayacağının hükme bağlandığı, bu sebeple yapıldığı iddia edilen imalat ve işlerin bedelinin davalıdan talep edilmeyeceği, taraf defter ve kayıtlarının da taraflar arasında bir alacak-borç ilişkisinin var olmadığı hususunu teyit ettiği ve buna göre davacının davalıdan talep edebileceği bir alacak olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda; müvekkili ile davalı borçlu arasında “…” adresinde bulunan otelde aralarındaki anlaşma uyarınca listelenen işleri belirtilen miktar ve fiyatlar üzerinden yapmayı yüklendiğini, tüm işlemlerin yüksek kalitede malzeme ve işçilik ile eksiksiz şekilde yerine getirildiğini ancak davalı şirket tarafından hiçbir ödeme yapılmadığını, Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/191 D. İş sayılı dosyası ile yapılan tespitte müvekkilinin alacak talebinde haklı olduğunun tespit edildiğini, davalı şirketin buna rağmen ödeme yapmaması üzerine Ankara 28.İcra Dairesi’nin 2020/718 sayılı dosyasında davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, mahkeme tarafından eksik inceleme ve değerlendirme ile davanın reddine karar verildiğini, müvekkili şirketin, davalının kiracısı konumunda olan dava dışı … ile dava dışı restoranın bir takım işlerinin yapılması için anlaştığında, davalı tarafın da müvekkili şirket ile anlaşma yaptığını, bu anlaşma kapsamında taraflar arasında kararlaştırılan ve yargılama konusu olan işlerin belirtilen miktar ve fiyatlar üzerinden yapılmasının müvekkili şirketçe üstlenildiğini ve müvekkilinin davalı şirketin menfaatine ve iradesine uygun olarak yüklenilen işi yaparak davalıya teslim ettiğini, işin yapımı sırasında da dava dışı …’a yapılan işler devam ettiğinden müvekkili tarafından davalı otel için yapılan işlere ilişkin irsaliyeler de … adına düzenlendiğini, ancak irsaliyelere konu malzemeler davalı şirketin otel binasının girişindeki imalatların yapılması için kullanıldığını, Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/191 D. iş sayılı dosyası ile yapılan işlerin davalı borçlu şirket adına yapıldığının tespit edildiğini, bu nedenle müvekkilinin takibe konu alacağa hak kazandığını, davalı tarafın yapılan işlerin müvekkili tarafından yapılmadığını beyan ettiğini, davalı şirketin sözleşme kurulduğunu kabul ettiğini, eser sözleşmesi kapsamında müvekkilinin yapmış olduğu işin bedelinin davalı şirket tarafından ödenmesi gerektiğini, kaldı ki; sözleşme mevcut olmasaydı dahi sözleşme dışı imalat kapsamında müvekkili şirketin yapmış olduğu iş nedeniyle alacağı olduğunu, TBK’nun 526. maddesine gereğince vekaletsiz iş görme hükümleri kapsamında iş sahibinin menfaatine ve iradesine uygun olarak gerçekleşen işler nedeniyle davalı şirketin, yapılan işlerden vekaletsiz iş görme hükümlerine göre sorumlu olacağını, Yargıtay’ın yerleşik içtihatların da sözleşme dışı imalat olarak kabul edilen işler için vekaletsiz iş görme hükümleri gereğince iş sahibinin sorumluluğuna gidilmesi yönünde olduğunu (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi E.:2021/3845, K.:2021/1935, 26.4.2021), mahkemece bu kapsamda herhangi bir değerlendirme yapılmadan yalnızca dosyada sözleşme bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı tarafın iddialarının haksız, mesnetsiz ve çelişkili olduğunu, davalının 16/11/2020 tarihli cevap dilekçesinde çelişkili beyanlarından anlaşılacağı üzere; işlerin kim tarafından yapıldığının belli olmadığının belirtildiğini, dosyada mevcut bulunan hakediş raporları ile sevk irsaliyeleri hep birlikte değerlendirildiğinde bahse konu işin müvekkilince yapıldığının anlaşılacağını, kaldı ki davalı tarafça dosyaya sunulan cevap dilekçesi ile beyan dilekçesi incelendiğinde çelişkili beyanlarda bulunduğunu, kendi menfaatine ve kendisine ait olan yere yapılan bir işin kim tarafından, hangi tarihte yapıldığının bilinmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu nedenle borçtan kurtulmak amacıyla asılsız ve çelişkili beyanlarına dayanılarak hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, dosyadaki çelişkiler giderilmeden hüküm kurulması nedeniyle kararın kaldırılması gerektiğini, alınan bilirkişi raporuna süresi içinde itiraz edildiğini ancak herhangi bir gerekçe sunulmadan itirazların reddedildiğini ve raporun hükme esas alındığını, hukuki dinlenilme haklarının ihlal edilerek verilen kararın usule aykırı olduğunu, adil yargılanma hakkını teminat altına alan hukuki dinlenilme hakkı kapsamında itirazlarını kapsar şekilde ek rapor alınmadan karar verilmesinin, hukuki dinlenilme hakkı ile Anayasa’nın hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesindeki iddia ve savunma hakkını ihlal ettiğini (Yargıtay 22. Hukuk Dairesi E.:2019/5678, K.:2019/20807, 11.11.2019), yine bununla birlikte dava dilekçesinde tanık deliline dayanıldığını, ara kararı yerine getirmek için dosyaya sunulan 08.01.2021 tarihli beyan dilekçesinde dosyaya tanıkların bildirildiğini ancak mahkemece tanıklar dinlenilmeyerek ve dosyanın mevcut hali ile bilirkişiye tevdi edildiğini, hüküm kurulurken ise bu hususta herhangi bir açıklamaya yer verilmediğini, eksik inceleme ile verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosyada mevcut bulunan sevk irsaliyeleri ile faturalarının da müvekkili şirket tarafından işin yapıldığının ispatlar nitelikte olduğunu, icra takibine yapılan itirazın haksız olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Dairemizin 20/10/2023 tarih ve 2023/831 Esas sayılı ara kararı ile; mahkemenin gerekçeli kararında zabıt kabinin e-imzasının yada dosya içerisinde ıslak imzasının bulunmadığından eksikliğin giderilmesi istenilmiş olup, mahkemece 25/10/2023 tarih ve 2020/469 Esas sayılı yazı ekinde gerekçeli kararın imzalı örneğinin taranarak UYAP sisteminden gönderildiği görülmüştür.
İnceleme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı vekili, iş bedelinin tahsiline ilişkin yapılan icra takibine vaki itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiş, davalı ise akdî ilişkiyi inkâr etmiştir.
Taraflar arasında kurulduğu iddia edilen temel hukuksal ilişki TBK’nın 470. maddesinde tanımlanan eser sözleşmesidir. Kural olarak, eser sözleşmesi, zorunlu şekil koşuluna bağlı değildir. Ancak, sözlü yapılan sözleşme inkâr edildiği takdirde, sözleşmenin yapıldığı zamanki miktar veya değeri HMK’nın 200. maddesindeki miktardan fazla ise akdî ilişkinin sözü edilen yasa hükmü gereğince davacı tarafından yazılı delille kanıtlanması zorunludur. Akdî ilişkinin tanık delili ile kanıtlanabilmesi için davacı tarafından yazılı delil başlangıcına dayanılmış olması veya davalının tanık dinlenmesine açıkça muvafakat etmiş olması gerekir.
Somut olayda, akdî ilişkinin varlığı yazılı delille kanıtlanamamış ve davalı tarafça tanık dinlenilmesine açıkça muvafakat edilmediği anlaşılmış ise de, davacı yüklenici tarafından dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanılmış olduğundan, davacıya akdi ilişkinin varlığıyla ilgili davalıya yemin yöneltme hakkının bulunduğu hatırlatılarak sonucuna göre davanın esası hakkında inceleme yapılması gerekirken yemin hususu nazara alınmaksızın eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin diğer istinaf nedenleri incelenmesizin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,
2-Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/06/2022 tarih ve 2020/469 Esas- 2022/537 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,

4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-Davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 27/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Katip
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır