Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2023/820 E. 2023/889 K. 12.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2023/820 – Karar No:2023/889
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/820
KARAR NO : 2023/889
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/02/2023
NUMARASI : 2023/17 D.İŞ- 2023/17 K

İHTİYATİ HACİZ TALEP
EDEN :
VEKİLİ :
KARŞI TARAF :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İhtiyati Haciz (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 12/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/09/2023

İhtiyati haciz talep eden vekili tarafından eser sözleşmesinden kaynaklanan ihtiyati haciz istemine ilişkin davada mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen karara karşı süresi içinde ihtiyati haciz talep eden vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İhtiyati haciz talep eden vekili; müvekkili şirket ile borçlu şirket arasındaki ticari ilişki kapsamında fatura konusu malların, aleyhine ihtiyati haciz talep ettikleri karşı tarafa teslim edildiğini, bu hususta taraflar arasındaki whatsapp yazışmaları ile e-fatura örneklerinin ve malların gönderildiğine dair kargo tesellüm fişleri ve gönderi sonuçlarına ilişkin belge örneklerinin dilekçe ekinde sunulduğunu, karşı tarafın buna rağmen teslim aldığı fatura konusu malların bedellerini ödemediğini ve mal kaçırma ihtimalinin mevcut olduğunu belirterek; müvekkilinin toplam 771.564,04 TL alacağının tahsilini teminen borçlu tarafın borca yeter miktarda menkul ve gayrimenkul malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; talep dilekçesi ve ekleri birlikte değerlendirildiğinde; her ne kadar ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edilmiş ise de; aleyhine ihtiyati haciz talep edilen borçlunun Uyap üzerinden yapılan sorgulamasına göre tacir olarak ticari faaliyetine ilişkin herhangi bir vergi mükellefiyet kaydının olmadığı, gerçek kişi olarak vergi kaydının bulunduğu, yine ticaret sicil gazetesinde gerçek kişi tacir olarak kendisi adına yapılan bir ilanın da mevcut olmadığı gibi ihtiyati haciz talep dilekçesi ekindeki bilgi ve belgeler incelendiğinde, şahıs firması olduğu anlaşılan … (şahıs ) şirketinin genel müdürü olup ayrıca tacir sıfatının varlığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belgenin sunulmadığı, iş bu ihtiyati haciz talebinin mahkemenin görev alanında olmadığı gerekçesiyle; ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
İhtiyati haciz talep eden vekili istinaf başvurusunda; aleyhine ihtiyati haciz istenen …’in tacir olduğunu, Mersis sorgu sisteminden yapılan sorgulamada “…/Ankara” adresinde … unvanı ile ‘Reklamcılık, tabelacılık’ alanında ticari faaliyet yürüttüğünün görüldüğünü, bu adresin aynı zamanda ihtiyati haciz talep ettikleri adres olduğunu, taraflar arasındaki işin de her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğunu, sunulan faturalardaki meblağların yüksekliği ve içeriği itibari ile de görüleceği üzere müvekkili ile borçlu tacir … arasındaki ilişkinin ticari bir ilişki olduğunu, yaklaşık ispat kuralına göre sunmuş oldukları evraklara dayanarak ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini belirterek; mahkemece verilen 03/02/2023 tarih ve 2023/17 D.İş 2023/17 Karar sayılı kararın kaldırılmasını, müvekkilinin borçludan alacaklı bulunduğu 771.564,04 TL alacağı için borca yeter miktarda taşınır ve taşınmaz mallar ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir.
Talep, eser sözleşmesinden kaynaklanan ihtiyati haciz istemine ilişkin olup, mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen karara karşı ihtiyati haciz talep eden vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamındaki ihtarlar ve fatura içeriklerinden taraflar arasında promosyon takvim imalatı hususunda eser sözleşmesi olduğu anlaşılmaktadır.
6102 sayılı TTK’nın 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması, yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünden düzenleme olması gerekmektedir. Anılan kanunun 5.maddesinde ise, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi, tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olup, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu düzenlenmiştir.
Somut olayda uyuşmazlık, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 470. vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmıştır. Anılan bu tür uyuşmazlıklar 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde tahdidi olarak sayılan mutlak ticari davalardan değildir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 22/09/2008 tarih ve 2007/7851 Esas-2008/10258 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; TTK.nun 11. madde (6102 sayılı TTK 11.madde) hükmüne göre, ticarethane veya fabrika (md.12), yahut ticari şekilde işletilen diğer müesseseler (md.13) ticari işletme sayılır. Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir (md.14) (6102 sayılı TTK 12.m). Esnafın tanımı 17. maddede yapılmış ve bunların tacir olmadıkları vurgulanmıştır. Esnafın yaptığı işin hacim ve ehemmiyeti, ticari muhasebeyi gerektirdiği ve ona ticari veya sınai bir müessese şekil ve mahiyeti verdiği taktirde, bu müessesenin de ticari işletme sayılacağı 13. maddede hüküm altına alınmıştır. Bir kimsenin Vergi Usul Kanunu’na göre esnaf sayılması, TTK yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. Ticari işletmenin, ticaret siciline kayıtlı olmaması, diğer anlatımla esnaf odasına kayıtlı olması, bu işletme sahibinin tacir sayılmamasını gerektirmez ve tacir olmamanın kesin bir kanıtı da değildir. Vergi mükellefi olup olmamak da tacir-esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak değerlendirilmez.
TTK.nun 17. maddesi (6102 sayılı TTK 15. madde) uyarınca, iktisadi faaliyeti, nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri esnaftır. 11/06/2002 tarih ve 24782 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulu’nun 11 numaralı Kararı’nın 2. maddesinde, imalatla iştigal etmekle beraber, 5590 sayılı Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye Ticaret, Sanayi Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği Kanunu’nun 3. maddesindeki “Sanayici” tanımının kapsamına girenler ile TTK’nın 17. maddesi (6102 sayılı TTK 15. madde) dışında kalanların esnaf ve sanatkar sayılmayacağı belirtilmiştir. Diğer yandan, TTK’nın 1463. maddesinde de (6102 sayılı TTK 11/2. madde), önce 17. maddeye gönderme yapılarak, 507 Sayılı Kanun hükümlerinin saklı tutulduğu belirtildikten sonra “Bakanlar Kurulu’nun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz” denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir. Gerçekten, 19/02/1986 tarih ve 19024 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 25/01/1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK.nun 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. (21/07/2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 18/06/2007 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK.nun 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir.) Buna göre;
1-Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesinin 1. fıkrasının 1 ve 3 no’lu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,
2-Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci maddede belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Davalı gerçek kişi olup, mahkemece davalının tacir olup olmadığına ilişkin bir araştırma yapılmamıştır.
Mahkemece 6102 sayılı TTK’nın 11/2. maddesi uyarınca çıkarılan en son tarihli Bakanlar kurulu kararı da araştırıldıktan sonra, davalının tacir sıfatının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, bu tespitin sonucuna göre, asliye ticaret mahkemesinin görevli olup olmadığının değerlendirilmesi gereklidir. Bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerde, ihtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme ara kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03.02.2023 tarihli ve 2023/17 D.iş- 2023/17 Karar sayılı ara kararının HMK’nın 353/1-a.6 madde gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dairemiz kararına uygun şekilde talep hakkında karar verilmek üzere dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacı tarafça yatırılan 179,90 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davacı tarafından ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince KESİN olarak 12/09/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır