Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2023/812 E. 2023/920 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2023/812 – Karar No:2023/920

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/812
KARAR NO : 2023/920

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/10/2018
NUMARASI : 2016/567 E-2018/841 K

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak ve teminat mektubunun iadesi (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 20.09.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 20.09.2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Taraflar arasında 01/07/2009 tarihinde yapılmış olan “Bağlantı Anlaşması ve Ek-4 Tesis Sözleşmesi” kapsamında bir adet Narinkale Havza Trafo Merkezi ile iki adet Enerji İletim Hattı bedellerinin müvekkili şirket tarafından ödenmek üzere yapılarak eksiksiz olarak davalı … Genel Müdürlüğüne 15/04/2014 tarihinde kabul işlemi yapılarak teslim edildiğini, davalının yapılan anlaşmalar uyarınca tesisleri teslim aldıktan sonra tesis yatırım tutarlarını müvekkiline ödemek durumunda olduğundan, bu işlemi yaparken yatırımcı müvekkili firmayı bir nevi devre dışı bırakarak ve müvekkiline bilgi vermeyi dahi reddederek, taraflar arasındaki “Tesis sözleşmesi ile Bağlantı Anlaşması” içerik ve esaslarını hiçbir haklı yasal dayanağı olmaksızın müvekkili aleyhine uygulamaları nedeniyle iş bu davanın açılması gerektiğini, davalının yatırım tutarlarını hesaplarken sözleşmenin 2.maddesinde yazılı olan ve davalı yanca her yıl yayınlanan birim fiyat kitapçığındaki fiyatlar ile yapıldığını, dolayısıyla sözleşmedeki birinci keşif bedellerinin 2009 yılı davalı kurum fiyatları ile hesaplandığını, aynı maddenin devamında ise davalı idarece teslim alınan tesislerin gerçek maliyetlerinin ise (kabul işleminin yapıldığı 15.04.2014) 2014 yılına ait kurum kitapçığındaki birim fiyatlar üzerinden hesaplanarak nihai kesin maliyet tutarlarının güncellenerek tespit edileceği hükmünün bulunduğunu, ancak davalının sözleşmenin bu hükmüne uymayarak yatırımlar bitirilip kendisine teslim edildikten sonra EPDK tarafından çıkarılan ve sözleşmede bulunmayan 26.04.2010 ve 2536 sayılı kurum metodolojisine göre hesap yapmak suretiyle yatırımların gerçek maliyetini azaltarak maliyet tutarını 8.706.737,32TL olarak belirlediğini, 2536 sayılı metodolojinin Danıştay 13.Dairenin 2010/2546 esas sayılı kararı ile iptal edildiğini ve kararın kesinleştiğini, müvekkilinin sözleşme ile taahhüt ettiği trafo merkezi ile iki adet enerji iletim hattını eksiksiz olarak bitirdiğini ve 15.04.2014 tarihinde davalının kabul işlemini yaptığını ve yapılan tesislerin yatırım tutarlarının müvekkiline geri ödenmesi noktasına gelindiğini, davalının yatırım tutarlarını eksik belirlediğini, tesis sözleşmesinin 2. maddesinin 7. bendinden sonra gelen bölümde açık ve net olarak belirtilen “Yapılan Tesislerin Maliyetleri Geçici Kabul tarihindeki kuruma ait birim fiyat kitapçığındaki esaslara göre güncellenecektir” şeklindeki sarih maddesine davalı idarenin uymayıp, Danıştay’ca iptal edilen yatırımların maliyetleri için uyguladıkları yöntem ve hesaplamalar ile müvekkilin gerçek alacağının yarısından fazla bir kısmının azaltıldığını, müvekkilinin diğer itiraz konusunun davalı idarenin tespit etmiş olduğu eksik bedelin on yılda geri ödeme yapması noktasında olduğunu ve sözleşmede böyle bir düzenlemenin mevcut olmadığını, üçüncü itiraz konusunun ise müvekkilinin teminat mektuplarının iade edilmemesi hususu olduğunu, müvekkilince kamulaştırma bedellerine karşılık 309.529,12TL nakit ve 1.238.116,48TL bedelli banka teminat mektubunu teminat olarak davalıya verdiğini, bağlantı anlaşmasının teminatlar maddesinin son cümlesine göre bağlantı yapılıp tüm yükümlülükler yerine getirildikten sonra kullanıcının teminatının iade edilmesi gerektiğini belirterek; müvekkilince imal ve inşa edilen ve davalı tarafından kabulü yapılan yatırım tesislerinin toplam bedellerinin 2014 yılı idarenin her yıl yayınladığı birim fiyat kitapçığındaki fiyatlar ile değerlendirme yapılması ile hesap edilecek yatırım tutarından, fazlaya ilişkin hak ve talepleri saklı kalmak koşuluyla, şimdilik 50.000,00TL’sinin müvekkiline ödenmesine, tespit edilecek gerçek yatırım tutarı bedellerinden, davalı idarece ödenmeyen bakiye tutarlarına temerrüt faizinin ilave edilmesine, müvekkilinin kamulaştırma işlemleri için vermiş olduğu nakit teminatın, işin teslim tarihi olan 15.04.2014 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte müvekkiline defaten ödenmesine, yine müvekkili tarafından kamulaştırma işlemleri için verilen banka teminat mektubunun iadesine, mektup bedeline işin teslim tarihi olan 15.04.2014 tarihinden itibaren temerrüt faizi tahakkuk ettirilmesine karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili 11.10.2018 tarihli ıslah dilekçesiyle, davadaki talebini bilirkişi heyetinin ek raporu doğrultusunda yatırım bedeline ilişkin talebini(20.814.344,05TL-10.949.385,90TL=) 9.864.978,15TL’na yükseltmiş ve bu tutara müvekkilinin sonradan yatırdığı 150.000,00TL’lık nakit teminatın ilavesiyle ıslah edilen miktarın 10.014.978,15 TL olduğunu bildirmiştir.
Davalı vekili: Davada idari yargının görevli olduğunu, alacağın zamanaşımına uğradığını, taraflar arasındaki bağlantı anlaşması kapsamında davacı tarafından yapılan yatırımın geri ödeme metodolojisi çerçevesinde müvekkilince davacıya ödenmekte olduğunu, Elektrik Piyasası Kanunu 8.maddesine uygun olarak geri ödemenin müvekkilince 10 yılda yapılmakta ve bu sürenin aşılmamakta olduğunu, teminat mektubunun iade edilebilmesi ve kamulaştırma bedelinin geri ödenmeye başlanabilmesi için kamulaştırma ek protokolünün davacı yanca imzalanması gerekli olup davacının ek protokolü imzalamadığını, davacının teminat mektubuna faiz işletilmesi yönündeki isteminin yersiz olduğunu belirterek davanın görev, zamanaşımı ve esas bakımından reddine karar verilmesini talep etmiş, 29.11.2016 havale tarihli dilekçesiyle taraflar arasındaki Bağlantı Anlaşmasının 23.maddesi gereğince sonraki mevzuat değişikliklerinin bağlayıcı olduğunu belirterek tüm hesaplamaların 26.11.2016 tarihli 29900 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren yeni metodolojiye göre yapılmasını, 09.10.2017 tarihli dilekçesiyle de 07.03.2011 tarihinde yapılan geçici kabul sonrası devralınarak fiilen kullanılan ve mülkiyeti müvekkiline ait olan, 154 kV /OG Narinkale Havza TM’nin tesisi işi için 4.732.307,10TL, 13.05.2013 tarihinde yapılan geçici kabul sonrası devralınarak fiilen kullanılan ve mülkiyeti müvekkiline ait olan 154 kV Kars TM-Iğdır … EİH tesisi işi için 4.176.107,47TL, 15.04.2014 tarihinde yapılan geçici kabul sonrası devralınarak fiilen kullanılan ve mülkiyeti müvekkiline ait olan, 154 kV Narinkale Havza…EİH tesisi işi için 2.040.971,29TL olmak üzere toplam 10.949.385,90TL gerçekleşen yatırım tutarının hesaplandığını, müvekkilince yeni metodolojiye göre hesap yapıldığından, davacının işbu davayı açmasına gerek bulunmadığını ve açılan davanın da konusuz kaldığını belirtmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Davanın, alacak ve sözleşme kapsamında verilen nakdi teminat ile teminat mektubunun iadesi istemine ilişkin olduğu, mahkemenin 14.03.2017 tarihli celsesinde her iki tarafın tacir, ihtilafın özel hukuk hükümlerine göre akdedilen sözleşmeden kaynaklanması sebebiyle davalı vekilinin yargı yolu itirazının, yine sözleşmeden kaynaklanan alacak için zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu nazara alınarak davalı vekilinin zamanaşımı itirazının esas hükümle birlikte istinaf yasa yolu açık olmak üzere reddine karar verildiği, taraflar arasında 01.07.2009 tarihli “Bağlantı Anlaşması ve Ek-4 Tesis Sözleşmesi”nin imzalandığı, sözleşme kapsamında 1 adet Narinkale Havza Trafo Merkezi ile 2 adet enerji iletim hatları bedellerinin davacı tarafından ödenerek davalı kuruma teslim edildiği konusunda ihtilaf bulunmayıp, taraflar arasındaki ihtilafın davacı tarafından davalıya teslim edilen trafo merkezi ile 2 adet enerji hattı bedelinin taraflar arasında akdedilen sözleşmedeki birim fiyata göre mi yoksa davalı kurum tarafından çıkartılan ve EPDK tarafından onaylanan metodolojiye göre mi hesaplanacağı, bu bağlamda davacı alacağının bulunup bulunmadığı, var ise miktarı ayrıca davacının sözleşme kapsamında davalıya verdiği nakdi ve gayrinakdi teminatların iadesi koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplandığı, davacının yatırım bedelinin tahsili talebine ilişkin açmış olduğu dava yönünden yapılan değerlendirmede, davacı vekilinin 11.10.2018 tarihli dilekçesi ve 25.10.2018 tarihli celsedeki davacı beyanına göre davacının alacak kalemi olarak talep etmiş olduğu bedelin, davalı kurum tarafından metodolojiye göre hesaplanan 10.949.385,90 TL dışında kalan bedel olduğu, tacir olan davacının akdedilen sözleşmenin 23.maddesi ile anlaşmanın yürürlük tarihinden sonraki mevzuat değişikliklerinin taraflar yönünden bağlayıcı olduğunu açıkça kabul ettiği, 6446 sayılı yasanın 8/5. ve Elektrik Piyasası Bağlantı ve Sistem Kullanım Yönetmeliği’nin 20/3.maddesine göre davalı kurumun müştereken veya münferiden yapılacak iletim tesisine ilişkin geri ödemeye esas yatırım tutarının … tarafından hazırlanıp kurul tarafından onaylanan metodolojiye göre hesaplanacağının belirtildiği, anılı yasa maddeleri uyarınca Danıştay 13. Dairesi’nin kesinleşen 2010/2546 esas-2015/1256 karar sayılı ilamı ile EPDK’nın “Geri Ödemeye Esas Gerçekleşen Yatırım Tutarı Tespit Metodolojisinin” kabul edilmesine ilişkin 26.04.2010 tarih ve 2536 sayılı kararının iptalinden sonra 26.11.2016 tarihli Resmi Gazetede 6446 sayılı yasanın 8/5 ve yönetmeliğin 20. maddesi uyarınca yayımlanan “Geri Ödemeye Esas Gerçekleşen Yatırım Tutarı Tespit Metodolojisinin” sözleşmenin 23.maddesi uyarınca davacıyı da bağladığının kabul edildiği, nitekim anılı metodolojinin geçici 1.maddesinde açıkça metodolojinin taraflar arasındaki sözleşmeyi de kapsadığının açıkça düzenlendiği, bu kabulden hareketle mahkemeye ibraz edilen 10.04.2018 tarihli bilirkişi raporunda, 26.11.2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan metodolojiye göre davacı alacağının 10.949.385,90 TL olduğunun saptandığı, ancak eldeki davada davacının sözleşmedeki birim fiyatlara göre hesaplanması gereken yatırım bedeli ile metodolojiye göre hesaplanan yatırım bedeli arasındaki farkı dava konusu yaptığı ve davacının metodolojiye göre hesaplanan yatırım bedeli dışında alacağının olmadığının mahkemenin kabulünde olduğu nazara alındığında ve yine 11.10.2018 tarihli ıslah dilekçesi için gerekli olan harcı yatırmadığı gözetildiğinde davacının alacak kalemi yönünden açmış olduğu davanın reddine karar vermek gerektiği, davacının nakdi teminat ile banka teminat mektubunun iadesi yönünden açmış olduğu dava yönünden yapılan değerlendirmede, eldeki davada davacının sözleşme kapsamında davalı kuruma … Bankası’na ait 1.239.000,00 TL bedelli 85210001330 numaralı teminat mektubu ile 23.06.2009 tarihinde 309.529,12 TL nakdi teminatı verdiği, sözleşme kapsamında davacının yatırım bedeline esas trafo merkezi ile 2 adet iletim hattını 15.04.2014 tarihinde davalıya teslim ettiğinin dosya kapsamı ile sabit olduğu, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 11.maddesinde açıkça bağlantı yapılıp davacının tüm yükümlülükleri yerine getirildikten sonra davacının teminatının iade edileceğinin düzenlendiği, davacının ise sözleşme kapsamında edimlerini 15.04.2014 tarihinde davalıya teslim ettiğinin mahkemenin kabulünde olmakla, nakdi ve gayrinakdi teminatların davalı tarafından davacıya iadesinin gerektiğinin kabul edildiği, davacı şirkete teminat mektubunun ve nakdi teminatın iade edilebilmesi için davacının kamulaştırma ek protokolü imzalaması gerektiği yönündeki davalı savunmasının akdedilen sözleşme kapsamında yasal ve sözleşmesel dayanağının bulunmadığı, bu kabulden hareketle, davacı yan her ne kadar 27.01.2015 tarihli yazısı ile nakdi teminatın iadesini davalıdan talep etmiş ise de anılı yazının davalıya tebliğ şerhinin dosya arasında bulunmadığı, bu bakımdan nakdi teminat yönünden davacının en geç tanzim ettiği 02.04.2015 tarihli cevabi yazı tarihinde temerrüte düştüğü, davacının dava dilekçesinde açıkça faizin türünü belirtmediğinden talep etmiş olduğu faizin yasal faiz anlamına geldiği, yine banka teminat mektubu yönünden davacının faiz talebinin yerinde olmadığı kabul edilerek 309.529,12 TL nakdi teminatın 12.04.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, yine … Bankası’na ait 1.239.000,00 TL bedelli 85210001330 numaralı teminat mektubunun davalı tarafından davacıya iadesine karar verildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, davacının yatırım bedelinin iadesi yönünden açmış olduğu davanın reddine, 309.529,12 TL nakdi teminatın 12.04.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, … Bankası’na ait 1.239.000,00 TL bedelli 85210001330 numaralı teminat mektubunun davalı tarafından davacıya iadesine, teminat mektubuna faiz işletilmesi yönündeki davacı isteminin reddine, fazlaya ilişkin tüm taleplerin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Müvekkilinin işe başlamadan önce yapılacak işlere ait uygulama projelerini yaptığını ve kamulaştırma işlemlerini tamamlayarak işe başladığını, termin planına uygun şekilde çalışmalarına devam ederek taahhüt ettiği Havza Trafo merkezi ile iki enerji iletim hattını 15.04.2014 tarihi itibariyle bitirdiğini ve geçici kabul işlemini … yetkililerine yaptırarak tesisleri eksiksiz olarak davalı idareye teslim ettiğini, davalı idarenin yatırımcı firma olan müvekkiline karşı yapması gereken görevlerden hiçbirini yapmamakta ısrar ettiğini, 19.12.2017 tarihli bilirkişi raporunda yatırım tutarının tesisler tamamlanıp geçici kabulü yapıldıktan sonra yatırım tutarının güncellemesi gerekirken …’ın geçici kabulün yapıldığı 2014 tarihinde yayımlamış olması gereken birim fiyat kitapçığında yer alan fiyatlar üzerinden yapılması gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmede geri ödemenin 10 yılda yapılacağına dair bir madde bulunmadığını, yine sözleşmenin imzalandığı tarihteki yürürlükte olan 4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanununda ve başka herhangi bir mevzuatta bu yönde bir süreden bahsedilmediğini, 23.10.2018 tarihinde dava dilekçesini ıslah ederek 171.030,78 TL ıslah harcı ödediklerini ve dekontunun dosyaya sunulduğunu, mahkemece ıslah harcının yatırılmadığına dair değerlendirme yapıldığını, bunun yasaya ve hukuka aykırı olduğunu, 309.529,12 TL’lik nakdi teminatın iadesi gerektiğinin mahkemece kabul edildiğini, ancak mahkemenin faiz cinsi beyan edilmediği savına itiraz ettiklerini, tüm yazışma ve cevaba cevap dilekçelerinde temerrüt faizi uygulanması taleplerinin mevcut olduğunu ve dava dilekçesinde sonuç bölümü 3.maddede nakit teminatın işin teslim tarihi olan 15.04.2014 tarihinden itiberen işleyecek temerrüt faiziyle tahsili taleplerinin olduğunu, diğer taraftan sonradan yatırılmış olan ve makbuzu dosyada mevcut olan ve bilirkişi raporlarında açıkça yazılı olan 150.000,00 TL’lık nakit teminat hakkında hiçbir karar verilmediğini, mahkeme kararında teminat mektubu için faiz ödenmesi kabul edilmeyerek eksik karar verildiğini, teminat mektubu için faiz taleplerinin olmadığını, eğer mektup nakde çevrilir ise faiz taleplerinin olduğunu, mahkemece komisyon bedelleri ile bu komisyonlara ödenmesi gereken faizler hakkında karar vermediğini, mahkemenin kararında bağlantı anlaşmasının 23.maddesini esas aldığını, işin yapımı devam ederken çıkarılan Haziran 2013 tarihli mevzuat değişikliğinin yatırımcıların lehine bir kurul kararı olduğunu, bu kurul kararının uygulanmasının talep edildiğini, yapılan değişikliğin Haziran 2013 tarihinden sonraki anlaşmalar için geçerli olup bundan sonraki anlaşmalar da uygulanmayacağı şeklinde cevap verildiğini, mahkemenin bu cevabı dikkate almadığını, iş devam ederken çıkan kurul kararı geriye doğru işlemezken işin bitimi tarihinden iki yıl yedi ay sonra16.11.2016 tarihinde çıkan metedolojiye göre hesap şeklini mahkemenin kabul etmiş olmasının hukuki olmadığını, sözleşmede geri ödemelerin azami on yılda yapılmasına dair bir madde olmadığını, sözleşme dışındaki hususların müvekkiline uygulanmasının doğru olmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, talepleri yönünde davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: İdari sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkların görüm ve çözümünün idari yargı mercileri tarafından gerçekleştirilmesi gerektiğinden mahkeme kararının görev yönünden reddi gerektiğini, mahkeme kararının zamanaşımı yönünden bozulması ve reddi gerektiğini, kararın zamanaşımı yönünden de bozulması gerektiğini, taraflar arasında 01.07.2009 tarihinde imzalanan Bağlantı Anlaşması’nın birinci bölümünün teminatlar başlıklı 11.maddesi ve Bağlantı Anlaşması Tesis Sözleşmesi’nin Ek-i “Kamulaştırma İşleri ve Giderleri” başlıklı bölümünün B bendi “Kamulaştırma Bedelleri ve Masrafları başlıklı” bölümünün 4.maddesi hükümleri gereği fiili kamulaştırmanın bitip kamulaştırma bedellerinin kesinleşmesini müteakip müvekkilince kamulaştırma bedellerinin geri ödenmesi işlemlerinin başlatıldığının düzenlendiğini, dolayısıyla müvekkilinin 15.Bölge Müdürlüğü’nden gelen bilgiler doğrultusunda, davacı şirketin iki adet Enerji İletim Hattı projesi kapsamında fiili kamulaştırma işleri hala sürmekte olup yukarıda anılan Bağlantı Anlaşması’nın ilgili hükümleri gereği tesislerin kamulaştırma geri ödeme işlemlerinin müvekkilince başlatılması yani nakdi teminatın ve teminat mektubunun iade edilmesinin söz konusu olmadığını, ancak fiili kamulaştırma işlerini tamamlamayan davacı şirketin müvekkiline sunmuş olduğu kamulaştırma teminat mektubunun iade edilmesi ve kamulaştırma bedelinin geri ödenmeye başlanabilmesi için, … Yönetim Kurulunun 11.03.2013 tarih, 9-122 sayılı Kararı çerçevesinde düzenlenen kamulaştırma ek protokolünün imzalanarak müvekkiline gönderilmesi gerektiğini, davacı şirkete imzalanmak üzere gönderilen kamulaştırma ek protokolünün kullanıcıya ilave bir yükümlülük getirmeyen ve fiili kamulaştırma işleri hala sürmekte olan tesislerin kamulaştırma geri ödeme işlemlerinin müvekkilince başlatılmasını sağlayan bir protokol olduğunu, 01.07.2009 tarihli Bağlantı Anlaşması kapsamında davacı şirketin müvekkiline sunmuş olduğu teminat mektubunun şirkete iade edilmesi ve kamulaştırma bedelinin geri ödenmeye başlanabilmesi için, kamulaştırma ek protokolü imzalamak üzere davacı şirkete 02.04.2015 tarih ve 34501 sayılı yazı ekinde gönderildiğini, fakat söz konusu protokolün davacı şirket tarafından imzalanmadığını, söz konusu protokolün kullanıcı tarafından imzalanmaması durumunda Bağlantı Anlaşması gereği, kamulaştırma geri ödemesine başlanabilmesi için, fiili kamulaştırmanın bitip, kamulaştırma işlerinin kesinleşmesi gerektiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, alacak ve teminat mektubunun iadesi istemlerine ilişkin olup mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle mahkemesince karar gerekçesinde davacı tarafça ıslah harcı yatırılmadığı belirtilmiş ise de davacı tarafın 23.10.2018 tarihli harç tahsil makbuzu ile ıslah harcını yatırmış olduğunun ve mahkemenin hükmünde ıslah harcı da dikkate alınarak harç konusunda hüküm kurulduğunun ve taraflar arasındaki sözleşmenin kapsamı ve niteliği, geçici kabul tarihi dikkate alındığında zamanaşımı süresinin dolmadığının anlaşılmasına, mahkemenin gerekçeli kararında davalı temerrüdünün açıkça davalının 02.04.2015 tarihli cevabi yazısı tarihi itibariyle gerçekleştiği kabul edilmiş olmakla, hüküm kısmında maddi hatayla 12.04.2015 tarihi olarak yazıldığı ve temerrüt tarihinin 02.04.2015 olduğu anlaşılmakla söz konusu maddi hatanın mahkemesince her zaman düzeltilebileceğinin tabii bulunmasına, davacı taraf ıslah dilekçesiyle 150.000,00 TL nakdi teminatın da tahsilini talep etmiş ise de dava dilekçesinde bu kaleme ilişkin talep bulunmadığından, usul ve yasaya uygun karara yönelik taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK.’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’.nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 233,95 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 105.780,02TL istinaf karar harcından peşin alınan 26.445,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 79.334,92 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderleri ile ödedikleri istinaf kanun yoluna başvurma haçlarının kendileri üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361.maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 20.09.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır