Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2023/790 – Karar No:2023/1049
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/790
KARAR NO : 2023/1049
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/02/2023
NUMARASI : 2022/2 E-2023/135 K
ASIL DAVADA:
DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ :18.10.2023
KARAR YAZIM TARİHİ :18.10.2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan asıl ve birleşen davada mahkemece verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili; Müvekkili ile davalı arasında robot satış sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin konusu olan robotların davalının fabrikasında kurulup teslim edildiğini, davalının 22/03/2016 tarihinde %40 ödeme yaptığını, %40 ödeme dışında kalan ve sözleşmenin 6. maddesi gereğince 6 ay vadeli çek ile yapılması gereken 70.340,00 Euro ödemeyi yapmadığını, müvekkili tarafından söz konusu ödemenin yapılması ve teminat çekinin de iade edilmesi için davalıya Sincan 5. Noterliği’nin 19.09.2016 tarih 20833 yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edildiğini, ancak davalı yanca Akyurt 2. Noterliği’nin 23.11.2016 tarih 13213 yevmiye nolu ihtarnamesi ile haksız şekilde sözleşmenin feshedildiğini, davalının robotları sorunsuz şekilde kullanıp işi bittikten sonra parasını dahi ödemeden haksız olarak sözleşmeyi feshetmesinin doğru olmadığını ve haksız feshi kabul etmediklerini belirterek fazla hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 70.340,00 Euro’nun 22.09.2016 ödeme tarihindeki Merkez Bankası Kuru karşılığı 232.825,40 TL alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada davalı vekili; Taraflar arasında Robotlu Karo Paletleme Hattı Satış Sözleşmesi konulu 16/03/2016 tarihli sözleşmenin anahtar teslimi olarak akdedildiğini, sözleşmenin bedelinin 103.000 Euro olarak belirlendiğini ve müvekkilinin sözleşmenin 6.maddesi gereğince bedelin %40’ı olan 41.200 Euroyu 22/03/2016 tarihinde davacıya ödediğini ve yapılan bu ödeme ile işin teslim süresinin işlemeye başladığını ve buna göre işin en geç 14 hafta sonra 28/06/2016 tarihinde müvekkiline teslim edilmesi gerektiğini, ancak davacının sözleşme kapsamındaki işi süresi içerisinde yerine getirmediğini, davacının işi tamamlayacağına güvenerek müvekkilince 28/08/2016 tarihinde 10.000 Euro daha ödeme yapıldığını, teslim edilen robotun ayıplı olduğunu, sözleşmeye uygun şekilde çalıştırılamadığını ve robotun kullanılamadığını, çalışmaz bir şekilde müvekkilinin fabrikasında bulunduğunu, müvekkilince keşide edilen 07/09/2016 tarihli ihtarnameye rağmen sözleşmenin gereklerinin davacı yanca yerine getirilmediğini ve davacı tarafından gönderilen 103.000 Euro bedelli faturanın müvekkilince kabul edilmeyerek iade edildiğini ve müvekkilince keşide edilen 14/10/2016 tarihli ihtarnameye rağmen davacının anahtar teslimi çalışır vaziyette teslimi yapmaması üzerine müvekkili tarafından Akyurt 2. Noterliği’nin 23.11.2016 tarih 13213 yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen 2016/943 Esas sayılı davada davacı vekili; Müvekkili ile davalı arasında robot satış sözleşmesi yapıldığını, müvekkilinin sözleşme gereğince edimlerini yerine getirdiğini, davalının ödemeyi tamamen yapmadığı gibi haksız olarak sözleşmeyi feshettiğini ve müvekkilince verilen teminat çekini de iade etmediğini belirterek müvekkilince davalı şirket lehine keşide edilen 132.025,40 TL bedelli Z5293046 nolu teminat çeki nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, sözkonusu çekin iptaline, çekin ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Birleşen 2016/943 Esas sayılı davada davalı vekili; Davacının sözleşme kapsamındaki işi süresi içerisinde yerine getirmediğini, teslim edilen robotun ayıplı olduğunu, sözleşmeye uygun şekilde çalıştırılamadığını ve robotun kullanılamadığını, müvekkilince sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini, davacının iş bedelinden haksız şekilde tahsil ettiği 51.200 Euroyu müvekkiline iade de etmediğini, davacının üstlendiği işi gereği gibi ve zamamında ifa etmemesi nedeniyle müvekkilinin kar kaybına uğradığını, tüm bu zararların teminattan karşılanması gerektiğini, teminat çekinin iadesi koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen 2017/49 Esas sayılı davada davacı vekili; Taraflar arasında “Robotlu Karo Paletleme Hattı Satış Sözleşmesi” düzenlendiğini, davalının sözleşmede belirlenen teslim süresini geçirdiğini ve üzerine düşen edimlerini yerine getirmediğini, davalıya çekilen ihtarnamelere rağmen sözleşme konusu işi sözleşmeye uygun ve çalışır durumda teslim edilmediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından haklı olarak sözleşmenin feshedildiğini, sözleşme konusu iş için davalıya toplam 51.200 Euro ödeme yapıldığını belirterek davanın kabulü ile 51.200 Euro alacağın tahsil tarihinde geçerli satış kuru üzerinden Türk Lirası olarak ve alacağın ödeme tarihlerinden itibaren döviz alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranına göre işleyecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen 2017/49 Esas sayılı davada davalı vekili; Müvekkili tarafından sözleşme kapsamındaki edimlerin sözleşmeye uygun olarak yerine getirildiğini, ayıplı ifa iddiasının yerinde olmadığını, davacının sözleşmenin 6. maddesi gereğince 6 ay vadeli çek ile yapılması gereken 70.340,00 Euro ödemeyi yapmadığını belirterek, derdest dava varken açılan davanın usul ve esas bakımından reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Asıl ve birleşen davaların eser sözleşmesinden kaynaklandığı, taraflar arasında robotlu karo paletleme hattının anahtar teslimi olarak yapımı, kurulumu işini konu alan 16/03/2016 tarihli eser sözleşmesinin akdedildiği ihtilafsız olup, …..A.Ş’nin yüklenici, ….AŞ’nin iş sahibi olduğu, yüklenici….A.Ş tarafından sözleşmeye konu robotların teslim edildiği ve bu kapsamda sözleşme bedelinden yükleniciye 51.200 Euro ödendiği hususunun uyuşmazlık konusu olmadığı, Akyurt 2. Noterliği’nin 23.11.2016 tarih 13213 yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalı tarafından 16.03.2016 tarihli sözleşmenin feshedildiği ve ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 51.200,00 Euro’nun 7 gün içerisinde ödenmesinin talep edildiği, ihtarnamenin 25.11.2016 tarihinde davacıya tebliğ edildiğinin tespit edildiği, istinaf mahkemesinin kaldırma ilamı doğrultusunda sözleşmeye konu robotların bulunduğu mahalde keşif incelemesi ile bilirkişi raporunun aldırıldığı, taraflar arasında uyuşmazlığın sözleşmeye konu robotların ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise bu ayıpların kabul edilmeyecek nitelikte olup olmadığı, asıl dava davacısı…’nun sözleşme bedelini isteyip isteyemeyeceği, birleşen Ankara 5. ATM 2017/49 E. sayılı dosyasında davacı olan …’un avans olarak ödenen bedelin iadesini isteyip isteyemeyeceği, birleşen 2016/943 E. sayılı dosyasında ise davacısı…’nun teminat çeki olarak verilen 30.12.2017 keşide tarihli 132.025,40 TL bedelli Z5293046 nolu çek nedeniyle borçlu olup olmadığının tespiti noktalarında toplandığı, uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklandığı, eser sözleşmesinin yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme olduğu, eserdeki ayıp nedeniyle yüklenicinin sorumlu olduğu hallerde iş sahibi, eser iş sahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme, eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme, aşırı bir masraf gerektirmediği taktirde bütün masraflar yükleniciye ait olmak üzere eserin ücretsiz onarılmasını isteme haklarından birini kullanabileceği, somut olayda…..A.Ş’nin yüklenici, ….AŞ’nin iş sahibi olduğu, sözleşmeye konu robotların ayıplı olarak iş sahibi olan …’a teslim edildiği, robotlardaki ayıpların iş sahibi olan … tarafından kabul edilmeyecek nitelikte olduğu keşif incelemesi ve bilirkişi raporu ile anlaşıldığı, bu kapsamda iş sahibi olan …’un sözleşmeyi feshetmekte haklı olduğu bu nedenle de yapmış olduğu ödemenin iadesini talep hakkının bulunduğu sonuç ve kanaatine varıldığı, sözleşmenin haklı nedenle feshedilmiş olması nedeniyle asıl davada davacının herhangi bir alacağının bulunmadığı, birleşen dosyada davacının peşin ödediği 51.000,00 Euro’yu istemekte haklı olduğu, birleşen davada teminat çeki olarak verildiği anlaşılan çekin bedelsiz olduğu ve iadesi gerektiğinden menfi tespit istemine konu çek nedeniyle davacı yüklenici… A.Ş borçlu olmadığının tespitine karar verildiği gerekçesiyle, asıl davanın reddine, birleşen Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/49 E. sayılı dosyası kapsamında açılan davanın kabulü ile, davacının elinde bulundurduğu sözleşme konusu “Robotlu Karo Paletleme Hattının” davalıya iadesi koşuluyla sözleşmenin feshine, 51.200 Euro’nun dava tarihi 20.01.2017 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının Euro cinsinden açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizi üzerinden hesaplanacak temerrüt faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine, birleşen 2016/943 E. sayılı dosyasında kapsamında açılan davanın kabulü ile davacının dava konusu … Şubesi, 30.12.2017 keşide tarihli 132.025,40 TL bedelli Z5293046 nolu çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığını tespitine, mahkemenin 26.12.2016 tarihli tedbir ara kararı ile alınan teminat bedelinin kararın kesinleşmesini müteakip davacıya iadesine karar verilmiştir.
Asıl ve birleşen 2016/943 E sayılı davada davacı- birleşen 2017/49 E sayılı davada davalı….A.Ş vekili istinaf dilekçesinde özetle: Mahkemece Bölge Adliye Mahkemesi kaldırma kararına uygun hüküm tesis edilmediğini, mahkemece atanan bilirkişilerin, her ne kadar şeklen keşif icra etmişlerse de davaya konu sistemleri bir defa bile çalıştırmadığını, bilirkişilerin bir defa bile çalıştırılmayan bir sistem hakkında rapor düzenlediğini, mahkemece hükme esas alınan bilirkişilerin 2.ek raporun sonuç kısmında yapılan keşif ve incelemelerde sistemin bir bütün halinde çalıştırılamaması nedeniyle robot ve sistemin ekipmanlarında bir ayıp tespitinin mümkün olmadığı şeklinde görüş bildirildiğini, sistemin çalıştırılmamasının sebebinin bir teknik eksiklik değil, bilirkişilerin sistemi çalıştırmaya ehil kişiler olmamaları ve davalı yanın da sistemi çalıştırmasına izin vermemesi olduğunu, bilirkişilerce hazırlanan raporda da açıkça ifade edildiği üzere, bir defa bile çalıştırılmayan, hatta çalıştırılmaya gayret dahi edilmeyen bir sistemin ayıplı olduğunun tespiti mümkün olmadığından kararın kaldırılması gerektiğini, hükme esas bilirkişi heyetinin teşkilinin dava konusuna uygun olmadığını, sistemde yazılım hatası olduğunu ileri süren bilirkişi heyetinde bilgisayar mühendisi veya yazılımcı bulunmadığını, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi ek raporunda sistemin istenilen şekilde çalıştırılamamasının yazılım hatalarına bağlı olduğu yönünde kanaat belirttiğini, her halükarda heyetin içlerinde bir yazılım uzmanı, bilgisayar mühendisi olmaksızın yazılımın niteliği hakkında yorum yapmasının hukuka uygun olmadığını, heyette elektronik mühendisi bulunmadığını, davaya konu sistemin pek çok elektronik unsur barındıran bir sistem olduğunu, davaya konu sistemin incelenmesinin elektrik mühendisinin değil, elektronik mühendisinin işi olduğunu, bilirkişi ek raporunun bu sebeple de hükme esas alınmaya elverişli olmadığını, mahkemenin faiz başlangıcına dair kararının hukuka uygun olmadığını, mahkemece hüküm bölümünün 2-b hükmü ile “…20.01.2017 tarihinden itibaren …faizi ile birlikte” karşı davaya konu tutarın davacıya ödenmesine hükmedildiğini, mahkemenin bu hükmünün hukuka uygun olmadığını, zira sözleşmeye konu eşyanın yargılama süresince davalı/karşı davacının elinde bulunduğunu, konuya ilişkin emsal Yargıtay içtihatlarına göre ayıplı malın iadesi gerçekleşmeden bedel talep edilebilir hale gelmediğinden faiz başlangıç tarihinin tespitinde hukuki isabet bulunmadığını, ayrıca mahkeme ilamında ticari faiz yerine mevduata uygulanan en yüksek faizin uygulanmasının da yasal dayanağının bulunmadığını, mahkemenin kararının bu yönüyle de hukuka uygun olmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen 2016/943 E sayılı davada davalı- birleşen 2017/49 E sayılı davada davacı ….A.Ş vekili istinaf dilekçesinde özetle: Mahkemenin birlesen Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/943 Esas sayılı dosyasına konu edilen çekin teminat çeki oldugundan bahisle bedelsiz olduğu ve iadesi gerektiği gerekçesiyle davacının borçlu olmadığının tespiti yönündeki kararının hatalı olduğunu, mahkemenin müvekkili şirketin taraflar arasındaki sözleşmenin feshinde ve peşin ödedigi 51.200,00 Euro’yu istemekte haklı olduğunu açıkça tespit ettiğini, sözleşmenin teminatı olarak verilen ve davaya konu edilen çekin amacının müvekkilini korumak olduğunu, sözleşmeye ve karşı tarafa güvenen müvekkilinin bahsi geçen sözleşme kapsamında davacıya 51.200,00 Euro peşin ödeme yaptığını ve fakat buna ve tüm ihtarlarına rağmen, sözleşme konusu paletleme hattının sözleşmeye uygun şekilde tam, eksiksiz ve anahtar teslimi çalışır vaziyette müvekkiline teslim edilmediğini, müvekkili şirketin bu nedenle mağduriyet yaşadığı gibi, mahkeme tarafından verilen 26.12.2016 tarihli ara kararla çekin, davalı tarafından ibrazi halinde ödenmesini engeller mahiyette ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiğini, yapılan yargılama neticesinde müvekkili şirketin alacağının, menfi tespite konu edilen çekin bedelinin üç katından da fazla olduğunun ortaya çıktığını, bu nedenle davacı tarafın davasının reddi gerektiğini, gerekçeli kararın hüküm kısmının 4c, 5b ve 7c nolu bentlerinde, birleşen Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/943 Esas sayılı dosyası yönünden davalı müvekkili şirket aleyhine yargılama gideri, harç ve vekalet ücretine hükmedildiğini, taraflar arasındaki sözleşme gereği tüm edimlerini yerine getiren ve sözleşmenin feshinde de mahkemece haklı bulunan davalı müvekkili şirketin, yargılama gideri, harç ve vekalet ücretine mahkum edilmesinin mahkeme kararının gerekçesiyle çeliştiğini, zira yapılan yargılama neticesinde müvekkili şirketin sözleşmenin teminatı olarak verilen çekin bedelinden çok daha fazla tutarda alacağı bulunduğunun ortaya çıktığını, artık bu aşamadan sonra bahsi geçen çek nedeniyle açılan menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesi ve müvekkili aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesinin mümkün olmadığını belirterek 2016/943 Esas sayılı dosya kapsamında verilen kararın belirtilen nedenlerle kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava ve birleşen 2017/49 esas sayılı dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak, birleşen 2016/943 esas sayılı dava ise menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 2016/942E-2019/69 K sayılı 31.01.2019 tarihli kararında özetle; İşin sözleşmeye uygun bir şekilde teslim edilmemesinde davalı birleşen dosya davacısı … A.Ş.’nin herhangi bir kusurunun bulunmadığının anlaşıldığı, asıl davada davacının herhangi bir alacağının bulunmadığı, birleşen dosyada davacının peşin ödediği 51.000,00 Euro’yu istemekte haklı olduğu, birleşen davada teminat çeki olarak verildiği anlaşılan çekin bedelsiz olduğu ve iadesi gerektiği gerekçesiyle, asıl davanın reddine, birleşen 2017/49 E. sayılı dosyasında açılan davanın kabulü ile, davacının elinde bulundurduğu sözleşme konusu “Robotlu Karo Paletleme Hattının” davalıya iadesi koşuluyla sözleşmenin feshine, 51.200 Euro’nun dava tarihi 20.01.2017 tarihinden itibaren hesaplanacak döviz mevzuatına uygulanan en yüksek ticari faizi ile birlikte aynen veya fiili ödeme tarihindeki efektif satış kuru karşılığı Türk Lirası olarak davalıdan alınıp davacıya verilmesine, birleşen 2016/943 E. sayılı dosyada açılan davanın kabulü ile davacının dava konusu … Şubesi, 30.12.2017 keşide tarihli 132.025,40 TL bedelli Z5293046 nolu çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, mahkemenin 26.12.2016 tarihli tedbir ara kararı ile alınan teminat bedelinin kararın kesinleşmesini müteakip davacıya iadesine karar verilmiştir.
Taraf vekillerince kararın istinaf edilmesi üzerine, Dairemizin 2021/956 E-2021/1170 K sayılı 20.12.2021 tarihli kararında özetle: “…Taraflar arasında robotlu karo paletleme hattının anahtar teslimi olarak yapımı, kurulumu işini konu alan 16/03/2016 tarihli eser sözleşmesinin akdedildiği ihtilafsız olup, …..A.Ş yüklenici, ….AŞ iş sahibidir. Yüklenici….A.Ş tarafından sözleşmeye konu robotların teslim edildiği ve bu kapsamda sözleşme bedelinden yükleniciye 51.200 Euro ödendiği hususu uyuşmazlık konusu değildir. Mahkemece, dosya üzerinden alınan tek bilirkişi heyet raporuyla sözleşme kapsamında yapılan imalatın kabule icbar edilemeyecek derecede ayıplı olduğu kabul edilerek sözleşme kapsamında iş sahibine teslim edilen robotların iadesi koşuluyla iş sahibince ödenen bedelin iadesine karar verilmiş ise de, sözleşmeye konu robotların ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise bu ayıpların kabul edilmeyecek nitelikte olup olmadığı hususlarının teknik olarak mahallinde keşifle belirlenmesi gerekirken dosya üzerinden alınan bilirkişi raporuna dayanılarak eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi rapora itirazlar da karşılanmadan hüküm kurulması yerinde görülmemiştir. Kabul şekli itibariyle de mahkemece hüküm altına alınan döviz alacağına 3095 Sayılı Kanun’un 4/a maddesi uyarınca Devlet Bankalarınca 1 yıl vadeli mevduata uygulanan en yüksek oranda döviz faizi uygulanması gerekirken yazılı şekilde ticari faize hükmedilmesi de hatalı olmuştur…”gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne, esası incelenmeksizin mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.4-6 maddeleri gereğince kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Nakit bedel karşılığı düzenlenmiş sözleşmelerde tek taraflı fesih irade beyanı ve bu beyanın karşı tarafa ulaşmasıyla hukuki sonuç doğuracağından karşı tarafın kabulüne ya da mahkeme kararına gerek olmaksızın sözleşme feshedilebilecektir. (Yargıtay 15.HD 2019/3605E, 2020/1052K, 16.03.2020 )
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına ve özellikle birleşen Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/49 E. sayılı davada sözleşme kapsamında ödenen 51.200 Euro’nun tahsilinin talep edildiği, mahkemesince de davanın kabulü ile bu miktar hüküm altına alınmış olup, gerekçe kısmında 51.000 Euro şeklindeki yazımın ve yine birleşen Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/943 Esas sayılı davada sözleşme kapsamında yüklenici tarafından verilen teminat çeki 30.12.2016 tarihli olup, hüküm kısmında tarihin 30.12.2017 şeklinde yazılmasının maddi hataya dayalı olup mahkemesince her zaman düzeltilebileceğine, birleşen 2017/49 esas sayılı davaya ilişkin kurulan hükümde sözleşme nedeniyle ödenen bedelin iadesine karar verilmiş olup, davacı iş sahibi elinde bulunan sözleşme konusu “Robotlu Karo Paketleme Hattının” davalı yükleniciye iade edileceğinin hükme bağlandığının anlaşılmış olmasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK.’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’.nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince asıl davanın istinafı için alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın asıl davanın davacısı….A.Ş’den alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince birleşen 2016/943 E sayılı davanın istinafı için alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın birleşen 2016/943 E sayılı davanın davacısı….A.Ş’den alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4- Harçlar Kanunu gereğince birleşen 2016/943 E sayılı davanın istinafı için alınması gereken 9.018,65 TL istinaf karar harcından peşin alınan 179,90TL,179,90TL ve 2.255,00TL olmak üzere toplam 2.614,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.403,85 TL harcın birleşen 2016/943 E sayılı davanın davalısı ….A.Ş’den alınarak Hazine’ye irat kaydına,
5-Harçlar Kanunu gereğince birleşen 2017/49 E sayılı davanın istinafı yönünden alınması gereken 13.989,88 TL istinaf karar harcından peşin alınan 3.497,47 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.492,41 TL harcın birleşen 2017/49 E sayılı davanın davalısı….A.Ş’den alınarak Hazine’ye irat kaydına,
6-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderleri ile ödedikleri istinaf kanun yoluna başvurma haçlarının kendileri üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361.maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 18.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan
Üye
Üye
Katip
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır