Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2023/732 E. 2023/760 K. 05.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2023/732 – Karar No:2023/760

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/732
KARAR NO : 2023/760
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 17/04/2023
NUMARASI : 2022/857 E

İHTİYATİ TEDBİRE
İTİRAZ EDEN
DAVALILAR :
VEKİLİ :
İHTİYATİ TEDBİR
TALEP EDEN DAVACI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil Olmadığı Takdirde Alacak
(Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinden Kaynaklanan)
TALEP KONUSU : İhtiyati Tedbire İtiraz

KARAR TARİHİ : 05/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/07/2023

Davacı vekili tarafından davalılar hakkında açılan kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde alacak davasında Mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararına karşı itiraz üzerine verilen, ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine dair kararına karşı davalılar …, …vekili Av. … ve davalılar …ve …vekili Av. … tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı …Ve Ticaret Anonim Şirketi vekili; müvekkili ile davalılardan …Kooperatifi arasında 12/04/2005 tarihinde kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşme ve devamında düzenlenen ek sözleşmeler ile hangi bağımsız bölümün kime ait olacağının kararlaştırıldığını, buna göre müvekkili yüklenici firmanın A Blokta bulunan bağımsız bölümlerin tamamının (36 adet bağımsız bölüm) ve B Blokta bulunan B1-B2-B3-B4-B9-B10-B11-B12-B35 numaralı 9 adet bağımsız bölümün maliki olacağını, her ne kadar davalı kooperatifçe kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshedildiği bildirilmiş ise de, taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklarla ilgili açılan davalar sonucu Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/06/2016 tarih ve 2014/193 Esas- 2016/357 Karar sayılı ilamına konu esas ve birleşen davalar neticesinde davalı kooperatif tarafından yapılan feshin geçersizliğinin tespitine ve 16 adet bağımsız bölümün daha müvekkili adına kayıt ve tesciline karar verildiğini, bu kararın Yargıtay’ca onanarak 25/11/2021 tarihinde kesinleştiğini, söz konusu ilamda, birleşen Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/479 Esas sayılı dosyasında … Mahallesi … Ada … parselde bulunan A1, A4, A5, A6, A7, A11, A12, A15, A17, A18, A19, A22, A24, A28, A32 ve A33 (16 adet bağımsız bölüm) numaralı bağımsız bölümlerin daha müvekkili firma adına kayıt ve tesciline karar verildiğini, kararın gerekçesinde müvekkili yüklenici şirketin 16 adet daha bağımsız bölüme hak kazandığının kabulü gerekeceğinden bahisle, inşaatın tamamlanan aşaması dikkate alındığında yüklenicinin 14 + 16 = 30 daireyi hak ettiğinin tespit edildiğini, müvekkili firmanın, gerekçeli kararda işaret edilen altyapı ve çevre düzenleme işlerini tamamladığını ve B blok’u iskâna hazır hale getirdiğini, ancak davalı kooperatifin, iskân ruhsatında imza atması gereken yere imza atmadığını, bu nedenle, iskân alınması için edimlerini yerine getirmeyen davalı arsa sahibi kooperatife karşı, arsa sahibi adına imza yetkisinin ve gerekli diğer yetkilerin müvekkiline verilmesi talebiyle Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/465 Esas sayılı dosyası üzerinden görülmekte olan dava açıldığını, müvekkilinin, söz konusu sözleşme ve ek paylaşım protokolüne göre kendisine devredilmesi kararlaştırılan 45 adet bağımsız bölümün tamamı için kesin ferağa hak kazandığını, uyuşmazlığın, dava konusu edilen 15 adet bağımsız bölüm yönünden devam etmekte olup, işbu bağımsız bölümlerin müvekkili şirkete devri gerektiğini, diğer davalıların ilgili bağımsız bölümü davalı arsa sahibinden devralan kişiler olup, devraldıkları vakit, gerekli özeni göstermiş olsalardı, kolaylıkla davaya konu … ili, … İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parselde bulunan arazi üzerine inşa edilen yapıların bir yüklenici tarafından yapıldığını, arsa sahibi ile yüklenici arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi bulunduğunu, iktisap ettikleri bağımsız bölümlerin yükleniciye ait bağımsız bölümler olduğunu ya da olması gerektiğini bilebileceklerini, ayrıca, diğer davalıların ilgili bağımsız bölümleri aldıkları vakit binanın iskân ruhsatı olup olmadığını sorgulamaları, iskân ruhsatı yok ise niçin iskân ruhsatının bulunmadığını sorgulamaları gerektiğini, kaldı ki söz konusu parsel üzerinde yer alan tüm bağımsız bölümlere dair Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/193 Esas (Eski Esas: 2011/382 Esas – Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2007/493 Esas) sayılı dosyası üzerinden görülen davaların devam ettiğine dair “Davalıdır” beyanının yer aldığını belirterek; müvekkilinin ileride telafisi imkansız mağduriyeti söz konusu olabileceğinden dava sonuçlanıncaya kadar … ili, … İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde bulunan A10, A13, A25, A26, A27, A29, A30, A31, A34, A35, A36, B3, B10, B11, B12 nolu bağımsız bölümler üzerinde teminatsız olarak ve davalıların savunmaları alınmaksızın ihtiyati tedbir konulmasını, bunun mümkün olmaması halinde ilgili tapu kayıtlarına “Davalıdır” beyanının işlenmesini,neticeten davanın kabulü ile; tapuda davalılar adına kayıtlı bulunan … ili, … İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parseldeki A10, A13, A25, A26, A27, A29, A30, A31, A34, A35, A36, B3, B10, B11, B12 nolu bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile her türlü takyidattan ari bir biçimde davacı müvekkili adına kayıt ve tescilini, taşınmazların müvekkili adına tapu iptali ve tescili mümkün olmaz ise, dava konusu bağımsız bölümlerin değeri olarak şimdilik 15.000,00 TL’nin (belirsiz alacak) avans faiziyle birlikte davalı …Kooperatifi’nden alınarak müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.
Mahkemece 26/12/2022 tarihli ara kararı ile davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, … İli, … İlçesi, … ada … parselde yer alan A10, A13, A25, A26, A27, A29, A30, A31, A34, A35, A36, A37, B3, B10, B11, B12 nolu dairelere, davanın niteliği gereği takdiren teminatsız olarak davalılar adına kayıtlı olmaları halinde 3. kişilere devir temlikinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir.
Bu karara karşı bir kısım davalılar vekilleri ve davalılar tarafından cevap dilekçeleri ile birlikte itirazda bulunulması üzerine mahkemece duruşma açılmak suretiyle inceleme yapılmıştır.
Mahkemece; 17/04/2023 tarihli ara kararı ile; HMK’nun 389. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir,” hükmü öngörüldüğü, Mahkemece 26/12/2022 tarihinde davacı yanın ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verildiği, davanın tapu iptal ve tescil istemi içerdiği, üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesine karar verilen taşınmazların dava konusu olması ve taşınmazların devri halinde taraf sıfatının etkilenmesi söz konusu olabileceğinden tedbir kararının yerinde olduğu ve ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalılar …, …vekili Av. … istinaf başvurusunda; 6100 sayılı HMK’nın 390/3 maddesinde; ihtiyati tedbir talep eden tarafın, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını, yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu hükmünün yer aldığını, dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna göre davacı tarafın iddialarının mesnetsiz olduğu gibi davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak dahi ispat edemediğini, müvekkillerinin, halen kendi üzerlerine kayıtlı olan dava konusu taşınmazları, MK 1023. Maddesinde düzenlenen tapu siciline güven ilkesi uyarınca ve iyi niyetli olarak satın aldıklarını, müvekkilleri daireyi satın aldığı tarihte taşınmazın tapu kayıtlarında bir şerh bulunmadığını, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tapu kaydına tescil edilmemiş olduğunu, müvekkillerinin daireleri satın aldığı tarihte; davacı şirketin müteahhit olduğunu dahi bilmediklerini, tamamen kooperatif tarafından yaptırılan bir daireyi satın aldıklarını zannettiklerini, hiç bir şekilde satış aşamasında ve sonraki yıllarda satılan bu dairelerin müteahhidin payına düşecek daireler olduklarını bilmediklerini, davacı yüklenici ile davalılardan arsa sahibi kooperatif arasında imzalanan 12/04/2005 tarihli kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin tapuya şerh verilmediğini, dolayısıyla müvekkillerinin iddia edildiği gibi yüklenici ile arsa sahibi arasındaki bu sözleşmeden ve içeriğinden haberdar olmalarının mümkün olmadığını bu nedenle müvekkillerine sorumluluk yüklenemeyeceğini, yıllardır süren ve delil olarak gösterilen davada tapu sahiplerinin davaya dahil edilmediklerini, üstelik iddia edilen şerhin mahkeme tarafından da konulmadığını, davacı şirketin dava konusu yapmadığı ve müvekkilleri veya önceki malikleri taraf olarak göstermeden tapuya böyle bir beyan gönderdiğini, ancak taşınmazın beyanlar hanesinde yer alan 2014/193 Esas sayılı davanın tarafı olmayan kişilerin, davanın konusu, sebebi, davanın delilleri ve sonucundan haberdar olmalarının hem hukuken hem de fiilen mümkün olmadığını, kendi edimini ifa etmeyen davacının bu aşamada ihtiyati tedbir talebinin kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosya kapsamı ve dava dilekçesinden de açıkça anlaşılacağı üzere davacı yüklenicinin, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin 43/A ve B maddesinde kararlaştırılan, arsa sahibine ait B bloktaki 27 adet dairenin iskân ruhsatını ve kat mülkiyeti tapusunu alma yükümlülüğünü yerine getirmeden işbu davayı açtığını, tedbir konulan taşınmazların mevcut hali dikkate alınarak dava tarihi itibariyle her bir bağımsız bölümün yaklaşık değerinin 1.000.000,00 TL’nin üzerinde olduğunu, Mahkeme tarafından verilen tedbir kararı sonrasında; belirtilen taşınmazlar üzerinde işlem yapılamadığını, bunun bir mağduriyete yol açacağının da kesin olduğunu, bu nedenle taşınmazların her birinin değeri dikkate alınarak en az %20 teminat verilmesinin uygun olacağını, aksi halde tedbirlerin kaldırılmasını talep ettiklerini belirterek; mahkemenin 2022/857 Esas sayılı dosyası üzerinden vermiş olduğu 17/04/2023 tarihli “Davalı vekilinin ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine” dair ara kararının ortadan kaldırılmasını, müvekkilleri …’a ait 10 ve 13 nolu bağımsız bölüm, …’a ait 29 nolu bağımsız bölüm, …’a ait 34 nolu bağımsız bölüm, …’e ait 31 nolu bağımsız bölüm ve …’e ait 35 nolu bağımsız bölüme konulan ihtiyati tedbirin kaldırılmasını, bu talepleri kabul edilmediği takdirde; müvekkillerine yönelik her bir daire için verilecek kesin süre içinde 200.000,00’er TL teminat yatırılmasının istenilmesini, verilen süre içerisinde yatırılmaması halinde; tedbirlerin kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalılar …ve …vekili Av. … istinaf başvurusunda; müvekkillerinin iyiniyetle taşınmazların rayiç bedelini ödeyerek malik sıfatını edindiklerini, satıcı kooperatifle davacı taşeron … arasındaki ihtilaftan habersiz şekilde, taşınmazın üzerinde herhangi bir kısıtlamanın da bulunmaması nedeniyle tapuya güvenerek mülkiyet edinen iyiniyetli üçüncü şahıslar olduklarını, TMK’nun 1023. Maddesinin, tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin kazanımının korunacağı düzenlemesine havi olduğunu, müvekkillerinin yıllarca çalışarak edindiği birikimleri ile davaya konu taşınmazların mülkiyetini ya doğrudan arsa sahibi davalı kooperatiften ya da arsa sahibinin sattığı dava dışı üçüncü kişilerden tapu kütüğündeki tescile bakarak iyi niyete dayanarak iktisap ettiklerini, TMK’nun 1023. maddesi uyarınca bu kazanımlarının korunması gerektiğini, müvekkillerinin iyi niyetli olmadığını iddia eden davacının bu iddiasını ispata yarar somut hiçbir delil göstermediğini, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 06/03/2019 tarih ve 2019/407 Esas- 2019/867 Karar sayılı kararında; her arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde arsa payı veya bağımsız bölüm irtifak tapusu alanların iyiniyetli olmadığını düşünmenin açıkça kanuna aykırılığına işaret ederek tapuya güven ilkesine istinaden mülkiyet kazanımının korunmasının TMK’nun 1023. Maddesinin gereği olduğuna işaret ettiğini, aksi halde toplumda onarılmaz yaralar oluşacağının ve adalet duygusunun incineceğinin vurgulandığını, müvekkilleri tarafından tapu siciline iyi niyetle dayanarak iktisap edilmiş olan taşınmazlara yönelik olarak açılan tapu iptal ve tescil davasının yersiz ve yasal dayanaktan yoksun olduğu gibi tapu kaydı üzerine tedbir konulmasına ilişkin kararın da müvekkillerinin mülkiyet hakkını kısıtlayıcı ve mağduriyetine yol açıcı olduğunu belirterek; Ankara İli Yenimahalle İlçesi 44754 Ada 4 Parsel A Blok 6. Kat 26 nolu ve A Blok 7. Kat 30 nolu bağımsız bölümler üzerine mahkemece tesis edilen tedbir kararının kaldırılması isteminin reddine dair mahkemenin 2022/857 Esas 24/04/2023 tebliğli kararının istinafen tetkikiyle kararın kaldırılarak taleplerinin kabulüyle taşınmazlar üzerindeki tedbirin kaldırılmasını ve/veya tedbirin kaldırılması yönünde karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine iadesini talep etmiştir.
Talep, kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde alacak davasında Mahkemece verilen tedbir kararına karşı itiraz olup, mahkemece ihtiyati tedbire itirazın reddine ilişkin kararına karşı davalılar …, … (), …, …, … vekili Av. … ve davalılar …ve …vekili Av. … tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, ihtiyati tedbire itiraz eden davalılar …, … (), …, …, … vekilinin ve davalılar …ve …vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbire itiraz eden davalılar …, … (), …, …, … vekilinin ve davalılar …ve …vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalılar …, … (), …, …, … ve davalılar …ve …’dan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf talep eden davalılarca yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçları ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere 05/07/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan Üye Üye Katip