Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2023/712 E. 2023/916 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2023/712 – Karar No:2023/916
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/712
KARAR NO : 2023/916
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/03/2021
NUMARASI : 2018/992 E-2021/189 K

DAVACI :
VEKİLİ
TEMLİK ALAN
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ :20.09.2023
KARAR YAZIM TARİHİ :20.09.2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece verilen karara karşı süresi içinde temlik alan … vekili ile davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine eksiklik nedeniyle mahalline gönderilen dosya gelmiş olmakla yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Taraflar arasında, davalının yüklenimindeki… ile arasındaki 21.10.2011 tarihinde akdedilmiş… parselin Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşımı işinde projelerde belirtilen “Mutfak ve Ortak Mahal Islak Hacimler Akrilik Tezgâh İşlerinin Ana Sözleşme ve Ekleri ile Alt Yüklenici Sözleşmesi ve Ekleri” konulu 10.05.2016 tarihli sözleşmenin yapıldığını, müvekkili şirketin sözleşme gereğince üzerine düşen tüm yükümlülükleri eksiksiz olarak kendisine verilen sürelerde yerine getirdiğini, bu kapsamda 7 hakediş raporunun taraflarca karşılıklı olarak imzalandığını, 31.08.2017 tarihli ve 226.829,15TL bedelli 7 nolu hak edişin taraflarca karşılıklı mutabakatla imza altına alındığını, 25.09.2017 tarihli ve 301.360,97TL bedelli 6 nolu hakediş bedeli faturası, 29.09.2017 tarihli ve 239.003,35TL bedelli 7 nolu hak ediş bedeli faturası ve 24.10.2017 tarihli 50.789,32TL bedelli faturaların düzenlenerek davalıya gönderildiğini, söz konusu faturaların davalı şirketin kayıtlarına işlendiğini, taraflar arasında işbu faturalardan dolayı davalının müvekkili şirkete 560.434 63TL borçlu olduğu hususunda ihtilaf bulunmadığını, davalının söz konusu faturalardan doğan borçlarını ödememesi sebebiyle Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2017/20538 sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibine davalı şirketin haksız itiraz ettiğini, davalı şirketin takibe itiraz etmekle beraber 15.11.2017 tarihli “Ödeme Sulh ve İbra Protokolü” başlıklı belgeyi imzaladığını ve bu belgede davalı şirketin icra takibine konu borçlarını açıkça kabul ettiğini, ayrıca protokol kapsamında ilk taksit bedeli olan 286.651,50TL’nı ödediğini, protokol tarihinden sonra davalı şirketin teminat mektubunun paraya çevrilmesi, hakedişlerden zararların mahsubu, kalan işlerin tamamlanması konulu Ankara 64. Noterliğinin 24.11.2017 tarih ve 25986 yevmiye nolu ve sözleşmede belirtilen cezaların teminat ve hakkedişten mahsubu konulu 15.12.2017 tarih ve 29551 yevmiye nolu ihtarnameleri müvekkili şirkete gönderdiğini, müvekkili şirketçe Ankara 44. Noterliği ‘nin 27.12.2017 tarih ve 16802 yevmiye nolu ihtarnamesi ile cevap verilerek hakedişlerin ödenmesinin istenildiğini, davalı şirketin müvekkiline 25.09.2017 tarihli ve 301.360,97TL lık 6 nolu hak ediş bedeli faturası, 29.09.2017 tarihli ve 239.003,35TL lık 7 nolu hakediş bedeli faturası ve 24.10.2017 tarihli 50.789,32TL bedelli faturalardan bakiye 273.924,13TL, hak edişler için verilen ve haksız olarak nakde çevrilen 70.864 47TL ve 2 numaralı zeyilname için verilen ve aynı şekilde haksız olarak nakde çevrilen 12 410,00TL olmak üzere toplam 492.198,60TL borcunun olduğunu, müvekkili şirketin hak ediş belgeleri ile davalı şirketçe ibra edildiğini, davalı şirketin ihtarnamelerinde belirttiği hususların yerinde olmadığını, davalı şirketin ifayı çekincesiz olarak kabul ettiğinin 7 nolu hak ediş belgesi ile sabit olduğunu, davalı şirketin cezai şart iddiasının gerçek dışı olduğunu, hukuken de cezai şart talep etme hakkının bulunmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00TL alacağın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini istemiş, davacı vekili 22/01/2021 tarihli ıslah dilekçesiyle dava değerini ıslahla 461.257,60 TL’ na yükselterek bu miktar alacağın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili:Taraflar arasında müvekkilince gerçekleştirilmekte olan … isimli Gayrimenkul Projesi kapsamında 15.05.2016 tarihli ve 1.350.000,00 TL + KDV bedelli “Mutfak ve Ortak Alan Islak Hacimler Akrilik Tezgah İşleri Alt Yüklenici Sözleşmesi” nin imzalandığını, sözleşmesi kapsamında gerçekleşen keşif artışı nedeniyle taraflar arasında, C-1, C-2, C-3, D-2 Bloklarda Pencere Önü Akrilik Denizlik İmalat ve Montajının Yapılması İşine” ilişkin olarak 24.11.2016 tarihli ve 93.500,00 TL + KDV bedelli Zeyilname-1 ve 27.02.2017 tarihli ve 124.100,00 TL + KDV bedelli Zeyilname-2 ‘nin imzalandığını ve her iki zeyilnamenin altyüklenici sözleşmesinin eki ve ayrılmaz bir parçası haline geldiğini, davacı tarafından, hukuki ve mali şartlar oluşmamasına rağmen 25.09.2017 tarihli 301.360,97 TL bedelli (6 nolu hakediş bedeli), 29.09.2017 tarihli 239.003,35 TL bedelli (7 nolu hakediş bedeli), 24.10.2017 tarihli 50.789,32 TL bedelli faturaların düzenlenerek tahsili için müvekkili aleyhine 07.11.2017 tarihinde Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2017/20538 sayılı ilamsız icra takibi başlatıldığını taraflar arasında 15.11.2017 tarihli Ödeme, Sulh ve İbra Protokolü düzenlendiğini, bu protokol uyarınca müvekkili tarafından 15.11.2017 tarihinde icra takibine itiraz edildiğini, ayrıca müvekkilinin protokolde belirtilen birinci taksit bedeli olan 286.000,00 TL’yi 22.11.2017 tarihinde ödediğini, davacı tarafından vadesi gelmemiş hakediş bedelinin takibe konulduğunu, SGK prim ödemeleri ve teminat kesintileri dikkate alınmadan kötüniyetle icra takibi yapıldığını, bu durumun protokol içeriğinden de anlaşıldığını, davacının sözleşme ve eklerinde yer alan birçok yükümlülüğünü sözlü ve yazılı uyarılara rağmen yerine getirmediğini, bunun üzerine müvekkilince keşide edilen ihtarnamelerle verilen süre uzatımına rağmen işin süresinde bitirilmediği, sözleşme gereğince en az 5 yıl deneyimli mimar/iç mimarın sahada bulundurulmadığı, iş güvenliği toplantılarına katılım sağlanmadığı, müvekkili şirket bünyesindeki Proje Müdürlüğüne günlük ve haftalık raporların teslim edilmediği, hatalı ve eksik imalatları nedeniyle müvekkilinin taşınmazları müşterilere teslim edemediği ve geç teslim nedeniyle zarara uğradığı, sözleşme hükümleri uygulanarak teminatların nakde çevrileceği ve bakiye alacakların hakedişlerden temin edileceği hususlarının davacıya bildirildiğini, ihtarnamelere davacı şirket tarafından itiraz edilmediğini ve aksini ispata yönelik hiçbir belge sunulmadığını, bunun üzerine müvekkili tarafından bu kez 15.12.2017 tarihinde keşide edilen ihtarname 58.267,00 TL gecikme cezası, teslim edilmeyen günlük raporlar nedeniyle 197.500,00 TL, teslim edilmeyen haftalık raporlar nedeniyle 39.000,00 TL, şantiye şefi olarak en az 5 yıllık mimar/iç mimar bulundurulmadığından 150.000,00 TL toplamından oluşan 444.767,00 TL alacağın;135.000,00TL’lik kısmının kesin teminat mektuplarının nakde çevrilmesi suretiyle, 274.434,00 TL’lik kısmının 15.11.2017 tarihli Ödeme, Sulh ve İbra Protokolü’nden kaynaklanan bakiye hakedişten mahsup edilmesi suretiyle tahsil edildiği ve bakiye 35.333,00 TL’lik kısmın en kısa sürede ödenmesi gerektiği hususunun ihtaren bildirildiğini, müvekkili şirketin davacı şirketi ibra etmediğini, protokol konusunun salt icra takibi için olduğunu, hükümlerinin de icra takibi bağlamında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Davanın taraflar arasındaki eser sözleşmesi nedeniyle alacak isteminden ibaret olduğu, mahkemece taraf beyanlarının alındığı, müzekkere cevaplarının temin edildiği, bilirkişi raporlarının aldırıldığı, Ankara 16.İcra Müdürlüğünün 2017/20538 sayılı dosyanın getirtildiği, SGK ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yazılan müzekkere cevapları, hakediş evrakları, noter belgeleri ve taraflar arasında düzenlenen “Sulh ve İbra Protokolü” başlıklı belgenin dosya arasına aldırıldığı, 19/11/2020 tarihinde bilirkişi heyetinden alınan rapora göre; “Usulünce tutulmakta sahibi lehine delil alma vasfına haiz olan tarafların ticari defter ve kayıtlarında yapılan inceleme ve tespitlere göre; Her iki yana ait ticari defter ve kayıtlarda 07.11.2017 olan İcra takip tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirketten 560.434,53.-TL alacaklı olduğunu, davacı şirketin ticari defterlerinde 31.12.2018 dian dava tarihi itibariyle davalı şirketten 408.413,73.-TL şüpheli hale gelmiş, 32.271,22.-TL bakiye olmak üzere toplam 440.684,95.-TL alacağının bulunduğunu, davalı şirket ticari defter ve kayıtlarında ise davacı şirkete 31.12.2018 olan dava tarihi itibariyle 183.047,63-TL borcunun bulunduğu tespit edilmiş ise de; davacı kayıtlarında kabul edilen 1 ve 2 nolu hakkedişten doğan teminat iade bedelinin (15.776,51.-TL) bu tutardan mahsubu ile davalı şirketin dava tarihi İtibariyle davacı şirkete olan borcunun 167.271,12.-TL kalacağını, tarafların ticari defterlerindeki uyuşmazlığın davalı şirket kayıtlarında yer alıp davacı şirket kayıtlarında yer almayan 11.12.2017 tarihli 273.413,83.-TL teminat ve ceza faturasından kaynaklandığını, davacı alt yüklenici şirket talebinin, taraflar arasındaki 10.05.2016 tarihli … Projesi Alt Yüklenici Sözleşmesi, bu sözleşmenin ayrılmaz parçası olan 24.11.2016 tarihli 1 nolu zeyilname ve 27/02/2017 tarihli 2 nolu zeyilname kapsamındaki bakiye alacağının tahsiline ilişkin olduğu, taraflar arasında düzenlenmiş işin kabul edildiğine veya teslim alındığına dair delile dava dosyasında rastlanılmadığını, ancak bünyesinde bahse konu işin de yer aldığı davalı şirket ile dava dışı… Başkanlığı arasındaki 21.10.2011 tarihli ana sözleşme çerçevesinde,… Parsel İnşaatı işi kapsamında düzenlenen 15.11.2017 onay tarihli geçici kabul tutanağı esas alındığında, davacı şirketin 03.04.2017 tarihi itibari İle dava konusu işi tamamladığı anlaşılmakla beraber, dava konusu sözleşme ve zeyilnameler konusu işe dair davacı şirketin edimini yerine getirip getirmediğinin takdiri Sayın Mahkemeye ait olduğunu, davacının dava konusu işten dolayı davalı yandan talep edebileceği alacak miktarının 307.584,09 TL olarak hesaplandığını, “taleple bağlılık ilkesi* gereği davacının talep ettiği alacak için 50.000,00 TL’nin dikkate alınması hususu Sayın Mahkemenin takdirinde olduğunu” rapor ettiği, hesap bilirkişisinin ayrıca verdiği bilirkişi raporunda; “Davalının 66.500,00-TL bedel üzerinden ceza alacağı bulunduğundan hesaplanan davacı alacakları toplamında 66.500,00TL davalı ceza alacağının düşülmesi gerektiği” bildirildiği, eser sözleşmesinin yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme olup yüklenicinin sözleşmede kararlaştırılan sürede işe başlamak ve bitirmek zorunda olduğu, yüklenicinin eserdeki açık ve gizli ayıplardan dolayı iş sahibine karşı sorumlu olduğu, açık ayıbın eserin iş sahibine teslim anında kolaylıkla görülebilen ve fark edilebilen ayıplar olduğu, buna karşılık gizli ayıbın, eserin tesliminden sonra ve kullanım sırasında ortaya çıkan ayıplar olduğu, iş sahibinin eseri teslim alır almaz işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz eseri gözden geçirmesi ve varsa ayıpları yükleniciye bildirmekle yükümlü olduğu, eserin ayıplı olmasının, yüklenicinin açıkça yaptığı ihtara karşın, iş sahibinin verdiği talimattan doğmuş bulunur veya herhangi bir sebeple iş sahibine yüklenebilecek olursa iş sahibinin eserin ayıplı olmasından doğan haklarını kullanamayacağı, somut olayda davalı şirket ile… arasınnda 21/10/2011 tarihinde düzenlenen Lodumlu Mahallesi Eskişehir yolu üzeri 27030 ada 20 parselin Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşımı işinde projelerde belirtilen “Mutfak ve Ortak Mahal Islak Hacimler Akrilik Tezgah İşlerinin Ana Sözleşme ve Ekleri ile Alt Yüklenici ve Sözleşme Ekleri” işi için taraflar arasında 10/05/2016 tarihli sözleşme yapıldığı, davalı şirket ile dava dışı… Başkanlığı arasındaki 21.10.2011 tarihli ana sözleşme çerçevesinde,… parsel inşaatı işi kapsamında düzenlenen 15.11.2017 onay tarihli geçici kabul tutanağı esas alındığında davacı şirketin 03.04.2017 tarihi itibariyle dava konusu işi tamamladığı, bilirkişi incelemesinde anlaşıldığına göre, her iki yana ait ticari defter ve kayıtlarda 07.11.2017 olan icra takip tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirketten 560.434,53 TL alacaklı olduğu, taraflar arasında 15/11/2017 tarihli ödeme sulh ve ibra protokolünün “Borç Tutarı ve Ödeme Şekli” başlıklı 3.maddesinde özetle 24.11.2017 tarihli ve 362 nolu fatura dahil alacaklının 560.434,63 TL alacağının bulunduğu hususunda mutabakata varıldığı, bu tutarın 286.000,00TL’nın 24.11.2017 tarihinde, bakiye tutarın 15.12.2017 tarihinde ödeneceğinin kararlaştırılmış olup, 286.000,00 TL’nin davalı tarafından 24.11.2017 tarihinde davacıya ödendiği, kalan 274.434,63 TL tutarlı kısmın teminat şart ve gecikme cezasına mahsup edildiği gerekçesiyle davalı tarafça ödenmediği, ancak gecikme cezası ve cezai şart indirimi yapılması için gerekli koşulların oluşmadığı, dolayısıyla kalan 307.584,09 TL’ nın davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle, davacının davasının kısmen kabulüne, 307.584,09 TL alacağın 08/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Temlik alan … vekili istinaf dilekçesinde özetle: Hükme esas alınan 19.11.2020 tarihli bilirkişi raporunda davacının dava konusu işten dolayı davalıdan talep edebileceği alacak miktarının 307.584,06 TL olarak hesaplandığının belirtildiğini, gerekçeli kararda cezai şart ve gecikme cezası indirimi koşullarının oluşmadığı hususunun açıkça hüküm altına alındığını, bilirkişi kurulu raporunda da açıkça taraf defterleri arasındaki uyuşmazlık konusunun davalı yanın protokol-ibraname belgesindeki bakiye yükümlülüğünden kurtulmak için düzenlemiş olduğu 274.434,63 TL bedelli fatura olduğunun ortaya çıktığı, neticede müvekkilinin davalıdan 307.584,09 TL iş karşılığı alacağının olduğu ve davalının haksız kesinti neticesinde müvekkiline 220.173,51 TL bedel iade etmesi gerektiği hususlarının tespit edildiğini, 461.257,60 TL üzerinden davanın ıslah edildiğini, ancak mahkeme tarafından bilirkişi raporunda tespit edilen davalının haksız kesinti olarak yapılan 220.173,51 TL bedel hakkında gerekçeli kararda herhangi bir hüküm kurulmadığını, mahkeme tarafından sadece protokol ve ibra belgesindeki alacaklarına dair değerlendirme yapıldığını, bilirkişi raporunda açıkça tespit edilen davalının haksız kesinti miktarı olan 220.173,51 TL bedele dair hiçbir hüküm kurulmadığını, zira dava dilekçesinde taleplerinin sadece protokol ve ibra belgesindeki alacakları olmayıp taraflar arasındaki eser sözleşmesine göre müvekkiline davalının ödemesi gereken tüm bedellerin talep edilmiş olduğunu belirterek, mahkeme kararının müvekkilinin aleyhine olan kısımlarının kaldırılmasına, davanın tam kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Aynı bilirkişi heyetinin kendi içinde iki farklı rapor düzenlediğini, mahkemenin aynı bilirkişi kurulu üyelerinin bu farklı görüşlerindeki çelişkiyi gidermeden eksik incelemeyle hüküm kurduğunu, müvekkili firma tarafından uygulanan teminat ve ödeme kesintisi mahsubunun sözleşmeye dayalı koşullarının oluştuğunu, taraflar arasında yapılan 15/11/2017 tarihli ödeme ve sulh protokolünün 3.maddesine göre müvekkili şirketin ana sözleşmeye bağlı olarak sözleşmenin ihlali ve gecikmelerden dolayı haklarını kullanarak davacının alacağından mahsup kesintisinde bulunduğunu, mahkemenin tek bir bilirkişi raporu aldığını, aynı bilirkişi heyetinin farklı görüş bildirdiğini, bu çelişki giderilmeden mahkemenin bilirkişi raporunun bir kısmını hükme esas aldığını, mahkemece hakedişlerin ibra mahiyetinde belge sayılamayacağı kuralına aykırı bir şekilde eksik inceleme ile karar verdiğini, dava konusu alt yüklenici sözleşmesi ve buna konu olan işler devam etmekteyken davacı şirketin sözleşme ve eklerinde yer alan birçok yükümlülüğünü sözlü ve yazılı uyarılara rağmen sözleşmenin başından beri yerine getirmemiş olduğunun anlaşıldığını, davacı firmaya birden fazla ihtarname keşide edildiğini, borcun ifasının kabulden önce tüm itiraz ve gecikmelerin bildirildiğinin noter ihtarlarıyla sabit olduğunu, yüklenici sözleşmesinin işin süresi başlıklı 8.maddesi uyarınca davacının yüklenici sözleşme konusu işleri en geç 31.07.2016 tarihine kadar, zeyilname 1 konusu işleri 21.12.2016 tarihine kadar, zeyilname 2 konusu işleri 31.03.2017 tarihine kadar tamamlaması gerektiğini, müvekkili şirket tarafından süre uzatım yazısı verilmesine rağmen davacının, iş programının çok gerisinde kaldığını, müteakiben gönderilen uyarı yazılarının dosyada mevcut olduğunu, imalatla ilgili malzemelerin ivedilikle şantiye sevklerinin yapılması gerektiğini, ardından montajlarının süre uzatımının sonuna yapılması gerektiğinin defaten bildirilmesine rağmen davacının açıkça temerrüte düşerek işin gecikmesine neden olduğunu, davacının sözleşme ve eklerinde yer alan iş ve işlemlerde toplam 426 gün geciktiğini, alt yüklenici sözleşmesinin 10.maddesinde gecikme cezasının düzenlendiğini, davacının sözleşme eklerinde yer alan yükümlülüklerinin toplamda 426 gün gecikmeli olarak bitirmiş olması nedeniyle davacı hakkında 58.267,00 TL gecikme cezası uygulamasında sözleşmeye bir aykırılık olmadığını, alt yüklenici sözleşmesinin genel sorumlulukları başlıklı maddesinde günlük ve haftalık raporların teslimi ve ceza bedeli hususunun düzenlendiğini, günlük ve haftalık raporların verildiğini iddia eden davacının bu raporların şantiye yönetimine sunulduğunu ispat etmekle yükümlü olduğunu, çalışma sırasında çekilmiş birkaç fotoğraf ekleyerek sonradan rapor oluşturulmasının delil değerinde olmadığını, şayet bu raporlar sunulduysa sözleşmeye göre tesliminin gerekli olduğunu, davacı tarafın kime ne zaman teslim ettiğini ispat edemediğini, davacının hiçbir iş sağlığı ve güvenliği toplantısına katılmadığını, keza sözleşme gereği bulundurması gerekmesine rağmen davacının hiçbir zaman 5 yıllık tecrübeye sahip mimar ve iç mimar şantiye şefi bulundurmadığını, sözleşmede bu durumda ceza kesileceğinin açıkça düzenlendiğini, şantiye saha kayıtlarının celbi ile 5 yıllık tecrübeye sahip mimar veya iç mimar şantiye şefi bulundurulmadığının açıkça anlaşılacağını, müvekkili şirketin, sözleşmede belirlenmiş cezaları uygulama hakkının hakedişlerde herhangi bir ihtirazi kaydının bulunmasına gerek olmaksızın sözleşmenin sonuna kadar kullanabileceğinin hüküm altına alındığını, bu nedenle salt hakedişlerden harekete geçerek eksik ya da ayıplı ifanın olmadığı, gecikmenin yaşanmadığının ileri sürülemeyeceğini, hakedişlerin ara ödeme mahiyetinde olduğunu, hakediş belgelerinin bu ara ödemelere ilişkin belge mahiyetinde olduğunu, müvekkili şirketin tüm kesintileri 15.12.2017 tarihli ihtarnamede bildirdiği şekilde yaptığını, mahkemenin dayanak bilirkişi raporunda gecikmenin yaşanmadığı tespitini müvekkili şirket ile… arasındaki sözleşmeye bağladığını, oysaki davanın ikame edildiği 31/12/2018 tarihinde müvekkil şirket ile… arasında kesin kabul yapılmadığını, kesin kabul tamamlanmadan müvekkili şirketin … projesini…’ye eksiksiz ve kusursuz şekilde teslim etmeden alt yüklenici sözleşmesinin geçici kabul ile birlikte sona erdiğini ve veya alt yüklenicilerin tüm işlerini tamamladıklarını varsaymanın hata olduğunu, ceza faturası düzenlendiğini ve davacı tarafa ihtar ekinde gönderildiğini, davacının ceza faturasına itiraz etmediğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı temlik alan … vekili ile davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun( HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı taşeron ….Ltd.Şti ıslahla birlikte toplam 461.257,60 TL alacağın, davalı yüklenici şirketten tahsili isteminde bulunmuş, mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davacı taşeron tarafından açılan dava kısmen kabul edilerak, 307.584,09 TL alacağın 08/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Temlik alan vekilince istinaf dilekçesine ekli olarak sunulan “Alacağın Temliki Sözleşmesi” başlıklı, davacı şirket ile … arasında düzenlenmiş olan adi yazılı 14.06.2021 tarihli temliknamenin incelenmesinde; davacı taşeron … …Ltd.Şti’nin … parselin Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşımı işinde projelerde belirtilen“Mutfak ve Ortak Mahal Islak Hacimler Akrilik Tezgâh İşleri nedeniyle imalat, hakediş ve diğer nedenlerle muhatap ….A.Ş ‘den Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/992 E. ve 2021/189 K sayılı dosyasından kaynaklanan 307.584,09 TL doğmuş veya doğacak tüm hak ve alacaklarını …’ya gayrikabili rücu olarak devir ve temlik ettiğini beyan kabul ve taahhüt etmiş olduğu görülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle davacı taşeron ….Ltd.Şti.ile … arasında düzenlendiği anlaşılan alacağın temliki sözleşmesinin 1 nolu bendindeki düzenlemenin kapsamına, davalı ile temlik alan tarafından karar istinaf edilmiş olmakla istinaf edenin sıfatına göre mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunun anlaşılmasına göre temlik alan vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK.’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Temlik alan … vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK.’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince temlik alandan alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın temlik alan …’dan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 21.011,07 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL ve 5.194,00 TL olmak üzere toplam 5.253,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 15.757,77 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Temlik alan … ile davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderleri ile ödedikleri istinaf kanun yoluna başvurma haçlarının kendileri üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361.maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 20.09.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan…

Üye…
Üye…

Katip…

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır