Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2023/706 E. 2023/904 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2023/706 – Karar No:2023/904
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/706
KARAR NO : 2023/904

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/12/2021
NUMARASI : 2021/295 E-2021/821 K

ASIL DAVADA
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR
VEKİLLERİ
ASIL VE BİRLEŞEN
DAVALARIN KONUSU : Rücuen Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 13/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/09/2023
Asıl ve birleşen davalarda davacı vekili tarafından asıl ve birleşen davalarda davalılar aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkin davada mahkemece asıl ve birleşen davaların reddine dair verilen karara karşı süresi içinde asıl ve birleşen davalarda davacı vekili ile asıl ve birleşen davalarda davalı ….Ltd.Şti vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili; … Linyit İşletmeleri Müessesesi’nin açık ocak sahalarından kömür çıkarmak amacıyla kömür üzerindeki örtü malzemesinin kaldırılması (dekapaj) işleminin delme-patlatma yöntemi ile gerçekleştirildiğini ve bu kapsamda 1980 yılından bu yana kömür çıkarmak amacıyla dekapaj çalışmaları yapıldığını, dekapaj işinin bir kısmının da müteahhit firmalara yaptırıldığını, davalı … şirketinin dekapaj işleminde kullanılan patlayıcıların temini, hazırlanması, nakli, deliklere şarj edilmesi, sıkılanması ve patlatılması konularında sözleşme gereği sorumlu olduğunu, dekapaj çalışmaları sırasında patlatma yapılması sonucu ev ve müştemilatlarında hasar oluştuğu iddiası ile açık ocak sahaları çevresindeki … köylerindeki taşınmaz sahiplerince davacı… aleyhine Soma Asliye Hukuk Mahkemesi’nde tazminat davaları açıldığını davalar sonucunda Soma Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davacı TKİ aleyhine hükümler verildiğini, mahkeme kararlarının kısmen ve/veya tamamen Yargıtay tarafından da onandığını ve kurumca köylülere ödemeler yapıldığını, ödenen paranın; zarara neden olan ve patlatmayla yapılan dekapaj işini davacı… ile akdettikleri dekapaj sözleşmeleri ile gerçekleştiren yüklenici konumundaki davalıların sorumlu olduğunu belirterek köylülere ödenmiş olan 110.611.297.802 TL’nin 28.12.2001 ve 5.547.371.889 TL’nin 24.05.2002 tarihinden itibaren davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalılar … A.Ş vekilleri sundukları cevap dilekçeleri ile davanın reddini talep etmişlerdir.
Birleşen Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2005/368 Esas sayılı dava dosyasında;
Davacı vekili; davacı kurumun kamu iktisadi teşebbüsü olduğunu, davalılar ile ihale yoluyla yapmış oldukları sözleşmeler sonucunda … Müessesinin faaliyet alanında kömür çıkartmak için dekapaj işlemi yapıldığını, davalıların imzalanan sözleşme gereğince meydana gelebilecek zararlardan sorumlu olduklarını, Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2002/843 Esas sayılı dosyasındaki dava ile bu davanın ilgili olduğunu, taleplerinin 2002/843 Esas sayılı dosyadaki taleplerine ek nitelikte olduğundan dosyanın 2002/843 Esas sayılı dosya ile birleştirilmesine, 2.738.743.312-TL alacağın 14/12/2004 tarihinde geçerli reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2004/218 Esas sayılı dava dosyasında;
Davacı vekili; davacı kurumun kamu iktisadi teşebbüsü olduğunu, davalılar ile ihale yoluyla yapmış oldukları sözleşmeler sonucunda … Müessesinin faaliyet alanında kömür çıkartmak için dekapaj işlemi yapıldığını, davalı …’ın patlayıcı sağladığını, her bir davalının hangi dönemlerde sahalarda çalıştığının ayrı ayrı belirtildiği, davalıların imzalanan sözleşme gereğince meydana gelebilecek zararlardan sorumlu olduklarını, Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2002/843 Esas sayılı dosyasındaki dava ile bu davanın ilgili olduğunu, taleplerinin 2002/843 Esas sayılı dosyadaki taleplerine ek nitelikte olduğundan dosyanın 2002/843 Esas sayılı dosya ile birleştirilmesine, 1.718.090.000 TL’nin 02/04/2003 tarihinden, 3.660.427.760 TL’nin 07/11/2003 tarihinden, 2.621.000.000 TL’nin 04/03/2004 tarihinden, 197.510.000 TL’nin 19/03/2004 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar … İş Ortaklığı vekillerinin sunmuş olduğu cevap dilekçeleri ile davanın reddini talep etmişlerdir.
Birleşen Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2003/732 Esas sayılı dava dosyasında;
Davacı vekili; davacı kurumun kamu iktisadi teşebbüsü olduğunu, davalılar ile ihale yoluyla yapmış oldukları sözleşmeler sonucunda … Müessesinin faaliyet alanında kömür çıkartmak için dekapaj işlemi yapıldığını, davalı …’ın patlayıcı sağladığını, her bir davalının hangi dönemlerde sahalarda çalıştığının ayrı ayrı belirtildiği, davalıların imzalanan sözleşme gereğince meydana gelebilecek zararlardan sorumlu olduklarını, Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2002/843 Esas sayılı dosyasındaki dava ile bu davanın ilgili olduğunu, taleplerinin 2002/843 Esas sayılı dosyadaki taleplerine ek nitelikte olduğundan dosyanın 2002/843 Esas sayılı dosya ile birleştirilmesine, 145.954.759.000-TL’nin 10/03/2003, 15.153.731.000-TL’nin 26/03/2003, 275.000.000 TL’nin 02/04/2003, 11.366.985.646-TL’nin 17/09/2003 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/312 Esas sayılı dava dosyasında;
Davacı vekili; müvekkili kurumun 233 sayılı KHK tabi İktisadi Kamu Teşebbüsü olduğunu, Soma Kömür Havzasında çıkartılan kömür madeni sebebiyle taşınmaz maliki köylülerin kurum aleyhine Soma da dava açtıklarını, 1997-2006 döneminde davalı şirketlerin bölgede faaliyette bulunarak taşınmaz maliki köylülerin toplam 3 köy için zarara uğrattıklarını, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/02/2008 gün ve 2008/57 sayılı kararı ile dava dilekçesindeki eksikliklerin giderilmesi için verilen sürede davacı vekilince işlem yapılmadığı her bir davalının sorumluluğunun bildirilmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına ilişkin verilen kararın Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nce düzeltilerek onandığını, davacının HUMK’nun 193/1-3 maddeleri gereği dava dilekçesini yeniden sundukları ve davalılardan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile kusurları oranında;… A.Ş’den 29.564,50YTL’nin dava dilekçesinde belirtilen ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek en yüksek avans faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar …. A.Ş, …. Ltd. Şti, …. Ltd. Şti, … A.Ş vekillerinin sunmuş olduğu cevap dilekçeleri ile davanın reddini talep etmişlerdir.
Mahkemece; asıl dosya ve birleşen dosyalarda Soma Asliye Hukuk Mahkemesinde karara bağlanan tüm dosyaların dosya içerisine celp edilerek incelendiği, Soma Asliye Hukuk Mahkemesinde karar bağlanan davalarda hükme esas alınan bilirkişi raporlarının incelenmesinde; birleşen Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/312 esas sayılı dosyası ile rücuya konu edilen Soma Asliye Hukuk Mahkemesi’nce mahallinde keşif yapılmak suretiyle tanzim edilen bilirkişiler Prof. Dr. … tarafından hazırlanan 07/03/2004 tarihli bilirkişi raporunda dekapaj işleminde kullanılan patlayıcı miktarı, patlayıcının sebep olduğu frekans, partikül hızı bilimsel yöntemler ile hesaplanmak suretiyle ortaya konulmuş ve neticeten davalara konu yapıların 1998 yılından önce yapılmış pek çok yönetmelik hükümlerine uymadığı, meydana gelen zararın davalı idarenin (eldeki davada davacı) fiillerinden kaynaklanmamakta olduğu, yörede sıklıkla görülen depremler sebebiyle oluştuğunun bildirildiği, mahkemece asıl ve birleşen dosyalar ile Soma Asliye Hukuk Mahkemesinin rücuya tabi dosyalarının tamamı üzerinde yapılan incelemede; …’dan alınan bilirkişi raporunda; açık ocak patlatma çalışmalarının çevreye etkisinin olmasının mümkün olduğu, bu etkinin belirlenebilmesi için 2 yöntemin kullanılabileceği, bunlardan ilkinin patlatma gerçekleştirildiği anda zararın meydana geldiği iddia edilen yerde eş zamanlı sismograf ile hız-PPV ölçümü yapılması olduğu, ancak zararın meydana geldiği tarih ve madenciliğin dinamik bir işlem olması sebebiyle bu yöntemle bir incelemenin bu aşamada yapılmasının fiilen mümkün olmadığı, ikinci yöntemin ise “Ölçekli Mesafe Partikül Hızı” grafikleri çizilerek ve sismik dalgaların her köy yönünde yayılma ve sönümlenme eşitliklerinin belirlenmesi ve sonrasında şikayet edilen yapının patlatma yerine olan mesafesi için PPV tahmini yapmak ve hasar oluşturup oluşturmadığının tespit edilmesi gerekeceği, yapılan incelemede kömür ocaklarının köylere en yakın mesafesinin 800 metre olduğu, frekansın en olumsuz şart düşünüldüğünde yani “1 Hz” olduğu durumda zararlı olabilecek parçacık hızının 5 mm olduğu, 800 metre uzaklıkta maksimum 5 mm hız değerini verebilecek olan bir atımdaki ANFO miktarının yaklaşık 2800 kilogram olduğu, TKİ sahalarında aynı anda 10 deliğin patlatıldığı göz önünde bulundurulur ise bunun 2 katı sayıda delik açılıp aynı anda patlatma yapılsa bile zarara sebep olacak frekans değerine uluşmanın mümkün olmayacağı, patlatmaların yapıldığı mesafeye 8000 metre mesafede köyler de bulunduğundan evlerde meydana gelen hasar ile… sahasında yapılan patlatmalar arasında bir bağ bulunmadığının bildirildiği, tüm dosya kapsamı, Soma Asliye Hukuk Mahkemesi dosyaları, bilirkişi raporları göz önünde bulundurulmak suretiyle yapılan değerlendirmede; davacının rücuya konu ettiği zararın meydana gelmesinde davalıların kömür sahasında yapmış oldukları dekapaj işlemi esnasında yapılan patlatmaların zarara sebebiyet vermediği gerekçesiyle, asıl ve birleşen davaların sübut bulmaması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Asıl ve birleşen davalarda davacı vekili istinaf başvurusunda; müvekkili kuruma bağlı … İşletmesi Müdürlüğü’ne bağlı sahalarda davalılarca yürütülen dekapaj faaliyetleri sırasında gerçekleştirilen delme ve patlatma faaliyetleri sebebiyle civar köylerde gerçekleşen hasarlarla ilgili müvekkili tarafından ödenen tazminatların rücuen tazmini için davalı şirketler aleyhine işbu davanın açıldığını, yaklaşık 20 yıldır süren yargılamada, gerçekleşen zararın tespitine ilişkin sunulan bilirkişi raporlarına ve rücuen tazminat talebine esas teşkil eden Soma Asliye Hukuk Mahkemesi kararlarına rağmen gerekçeli kararda bu hususlara ilişkin yeterli açıklama yapılmadan meydana gelen zararın bölgedeki depremlerden kaynaklandığı belirtilerek davaların reddine karar verildiğini, bu kararın rücu alacağının dayanağını oluşturan mahkeme kararlarına aykırı olduğunu, müvekkili tarafından Yargıtay incelemesinden geçen ve kesinleşen mahkeme kararlarına istinaden evleri zarar gören şahıslara ödemeler yapıldığını ve söz konusu mahkeme kararlarında evlerde meydana gelen hasarın dekapaj faaliyetlerinden kaynaklandığının vurgulandığını, mahkeme kararının, Yargıtay onamasından geçen ve kesinleşen mahkeme kararları ile ve hasarın dakapaj faaliyetlerinden kaynaklandığı tespiti ile çeliştiğini, eğer evlerde meydana gelen zararların deprem kaynaklı gerçekleştiği kabul edilecek olursa müvekkili kurumun ödemiş olduğu bütün tazminatların sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde iadesinin gerektiğini, mahkemece 25.04.2017 tarihli bilirkişi heyeti raporuna itibar edilerek karar verildiğini, gerekçeli kararın bilirkişi raporu ile birlikte incelendiğinde, özensiz bir biçimde yazıldığı ve dosya üzerinden yeterli inceleme yapılmaksızın karar verildiğini, bu dosya ile birleşen Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/312 Esas sayılı dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporlarında, Soma Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından alınan kararlar ve bilirkişi raporları birlikte değerlendirilerek raporun hazırlandığını ve yapılan değerlendirme sonucunda her bir firmaya rücu edilebilecek miktarların tespitinin yapıldığını, dosya kapsamında alınan 09/09/2009 tarihli bilirkişi raporunun 1.sayfasında madencilik faaliyetleri ile evlerde meydana gelen hasarlar arasında illiyet bağının bulunduğunun açıkça ifade edildiğini, müvekkili kuruma bağlı … işletmesindeki dekapaj çalışmaları sebebi ile meydana gelen zararların rücuen tazmini için ilgili şirketler aleyhine Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2004/491 Esas sayılı dosyasında açılan davada verilen 17.03.2010 tarihli ve 2010/98 Karar sayılı kararında dekapaj faaliyetini yürüten firmaların sorumluluğuna gerekçe yazılmak suretiyle hükmedildiğini ve kararda ilgili şirketlere ihale ile iş verilmeden önce aynı bölgede müvekkili kurumca da patlatma yapıldığından davalıların %50 oranında sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, kararın Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2010/5517 Esas- 2012/161 Karar sayılı 19/01/2012 tarihli ilam ile onandığını, karar düzeltme isteminin ise aynı Daire tarafından reddine karar verilerek kararın kesinleştiğini, işbu davada ise dava konusu maden sahasında müvekkili tarafından hasara sebebiyet verebilecek herhangi bir faaliyette bulunulmadığından oluşan zarardan tümüyle yüklenici firmaların sorumlu olduğunu, davalı müteahhitlerin yıllar içinde aynı ya da farklı dönemlerdeki çalışmalarının sonucu zararların oluştuğunu, bölgedeki dekapaj faaliyetlerinin tamamının hasarlarda etkili olduğunun mahkeme kararı ve yargıtay onaması ile kesinleştiğini, davalılar ile müvekkili arasındaki sözleşme hükümlerinden dekapaj ile ilgili sözleşmelerin özellikle 11, 27 ve 30.maddelerinde konuya ilişkin hükümlerin konulduğunu ve bu maddelerde firmaların patlatma vs. faaliyetleri nedeniyle üçüncü şahıslara vermiş olduğu zararların tazminine ilişkin hükümlerin düzenlendiğini, bu hükümlerle firma sorumluluğunu belirlemek amacı güdüldüğünü, dava konusu … müdürlüğü’nün … açık 7ocak panolarında yapılacak patlatmalar için … …. A.Ş. ile patlayıcı maddelerin temini, hazırlanması, nakli, deliklere şarj edilmesi, sıkılanması ve patlatılması konularında 07.10.1997 tarihli sözleşme imzalandığını, tarif edilen işlerin 05.01.1998 tarihinden itibaren … firması tarafından yapılmaya başlandığını ve ilgili sözleşmenin Patlatma Teknik Şartnamesinin 6. maddesinde, “Yüklenicinin yaptığı işlerden veya teşkilatının faaliyetlerinden doğacak herhangi bir şahıs veya eşyanın kazaya uğramasından, yaralanmasından, hasarı veya ziyanından doğrudan doğruya yüklenici sorumludur.” hükmünün, 5 nolu genel hükümlerin 5.7. maddesinde, “TKİ’nin imtiyaz sahası içinde müteahhit marifetiyle yaptırılmakta olan dekapaj veya kömür üretimi işlerinde de ihaleye konu iş istenebilecektir. Yüklenici firma istenilen bu patlatma işlerini de yapabilir.” hükmünün bulunduğunu, bu madde kapsamında dekapaj işini üstlenen firmalar … firmasından hizmet ve malzeme alımı yaptığını, ayrıca 5.4 maddesinde de, “Patlayıcı madde ve malzemelerin patlatma sahasına nakli, deliklere şarjı ve sıkılanması ve patlatılması işinde emniyet tedbirlerini firma kendisi alacak olup bu konuda işletmenin hukuki sorumluluğu bulunmayacaktır.” hükmünün yer aldığını, bu nedenlerle tazminata konu zararlardan müteahhitlerin sorumlu olduklarını ve tazminata konu zararların ilgili hükümler kapsamında olduğunu, nitekim dosyada alınan 09.09.2009 tarihli bilirkişi raporunda davalıların sözleşme hükümleri çerçevesinde sorumlu oldukları hususunun vurgulanarak, “… Davalı firmaların sözleşme ile davacı kurum adına bölgede faaliyette bulunmuş olmaları, yukarıda yer verdiğimiz sözleşme hükümleri gereği ve “…zararlardan sorumlu olacaklarına…” ilişkin ön taahhütlerinin bulunması ve kesinleşmiş mahkeme kararları karşısında oluşan bu zararlardan davalı firmaların da sorumlu olabilecekleri tartışmasızdır.” şeklinde belirtildiğini, açıklanan nedenlerle mahkeme kararının kaldırılarak, müvekkili kurum lehine itirazları karşılar şekilde yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen davalarda davalı ….Ltd.Şti vekili istinaf başvurusunda; davanın esası ile ilgili olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamasına rağmen, yargılama giderlerine dair kurulan hükmün hukuka aykırı olduğunu, asıl ve birleşen davalarda davalıların tümünün ihtiyari dava arkadaşı olduğunu, her davanın her bir davalı için ayrı birer dava özelliği taşıdığını, davalılar arasında teselsül ilişkisi bulunmadığını, yargılama giderlerine ve vekalet ücretlerine her davalı için ayrı ayrı hükmedilmesi gerektiğini, mahkemece her dosya için, tüm davalı vekillerine tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi nedeniyle kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek, mahkeme kararının vekalet ücreti yönünden kaldırılarak, her dava için her bir davalı için ayrı ayrı vekalet ücretine karar verilmesini talep etmiştir.
Dairemizin 01/06/2023 tarih ve 2022/426 Esas- 2023/662 Karar sayılı geri çevirme kararı gereğince mahkemece eksiklikler ikmal edilerek dosya istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmiştir.
İnceleme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Asıl ve birleşen davalar, eser sözleşmesi kapsamında rücuen alacak istemine ilişkin olup, mahkemesince asıl ve birleşen davaların reddine dair verilen karara karşı asıl ve birleşen davacı vekili ile asıl ve birleşen davalarda davalı … …Ltd.Şti. vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Davacı ve davalılar arasında dekapajı konu alan eser sözleşmeleri ilişkisi bulunduğu taraflar arasında ihtilafsız olup, taraflar arasındaki sözleşmelerin “iş ve iş yerlerinin korunması ve sigortalanması” başlıklı 11.maddesinde “…Müteahhit, işin devamı süresince iş yerinde yapılacak çalışmalar nedeniyle, işçilerle çevre halkının kazaya uğramalarını, zarar görmelerini ve işlerde hasar ve zarar meydana gelmesini önleyici her türlü güvenlik önlemini almak zorundadır. İş sahasında veya çevresindeki bölgede, yeterli güvenlik önleminin alınmaması nedeniyle doğabilecek hasar ve zararların ödenmesinden müteahhit sorumludur. Müteahhit, kazaların, zarar ve kayıpların meydana gelmesini önlemek amacı ile gereken bütün önlemleri almak ve kontrol teşkilatı tarafından kaza, zarar ve kayıp ihtimallerini azaltmak için verilecek talimatların hepsine uymak zorundadır. Ayrıca müteahhit, iş yerinde kullanılan araç, gereç ve makinalarla patlayıcı maddelerin neden olabileceği kazalardan korunma usullerini ve önlemlerini çalışanlara öğretmek ve onları eğitmek zorundadır… ” hükmünün, “patlayıcı madde kullanılması” başlıklı 27.maddesinde ise; “Patlayıcı maddelerin muhafazası ve kullanılmasında, mevzuata uyulması ve gerekli tedbirlerin alınmasından tamamen müteahhit sorumludur. Meydana gelebilecek olayların hukuki ve mali sorumluluğu, kusursuz dahi olsa müteahhide aittir.” düzenlemesinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Rücu davalarına konu Soma Asliye Hukuk Mahkemesi’nin dava dışı 3.kişiler tarafından iş sahibi… aleyhine açılan ve Yargıtay incelemesi sonucu onama, bozma sonrası onama suretiyle veya temyiz edilmeden kesinleşen dava dosyalarında; 3.kişilerin oluşan zararlarının patlayıcı madde kullanımından kaynaklandığı hususu maddi vakıa olarak kabul edilmiş ve bu maddi vakıa esas alınarak 3.kişiler lehine kurulan hükümler Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleşmiştir.
Aynı ve tek bir maddi olay nedeniyle açılan davalarda, davaya konu maddi vakıaların başka bir mahkemede görülen yargılamada Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleşen hususlar dikkate alınmaksızın nedensellik bağı bulunmadığı gerekçesiyle değerlendirilmemesi kesin hüküm engeli dışında ve ötesinde olgu birliği bakımından varılan sonuç itibariyle mahkeme kararlarında öncelikle bulunduğu varsayılan ve bulunması gereken hukuki istikrarı ortadan kaldıracağı sonucunu doğuracaktır.
Mahkemece, gerekçeli kararda Soma Asliye Hukuk Mahkemesinde karara bağlanan davalarda hükme esas alınan bilirkişi raporlarının incelenmesinde; birleşen Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/312 Esas sayılı dava dosyası ile rücuya konu edilen Soma Asliye Hukuk Mahkemesi’nce mahallinde keşif yapılmak suretiyle tanzim edilen 07/03/2004 tarihli bilirkişi raporu ile asıl ve birleşen dosyalar ile Soma Asliye Hukuk Mahkemesi’nin rücuya tabi dosyalarının tamamı üzerinde yapılan inceleme sonucu, …’dan alınan bilirkişi raporunun yazıldığı ve dosya kapsamına göre davacının rücuya konu ettiği zararın meydana gelmesinde, davalıların kömür sahasında yapmış oldukları dekapaj işlemi esnasında yapılan patlatmaların zarara sebebiyet vermediği gerekçesiyle sübut bulmayan asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
Oysa, dosyanın incelenmesinde; asıl dava dosyası ile birleşen Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/312 Esas sayılı dava dosyasında; … tarafından düzenlenen 24/09/2012 tarihli bilirkişi raporun değerlendirme bölümünde; davacı kuruma bağlı …’nin söz konusu açık ocak sahasında 1980 yılından bu yana kömür çıkarmak amacıyla dekapaj çalışmaları yaptığı, dekapaj işinin bir kısmını da müteahhit firmalara yaptırdığı, davalıların her biri ile 1997-2001 tarihleri arasında muhtelif tarihlerde eser sözleşmesi niteliğindeki dekapaj sözleşmeleri akdedildiği, işin idarenin gözetiminde yapılacağının düzenlendiği ve bu nedenle davacı idarenin davalıların meydana getirdiği zarardan kusursuz sorumluluk hükümlerine göre sorumlu olduğu, nitekim davacı…’nin, Soma Asliye Hukuk Mahkemesi’nin rücuya konu davalarında bu esasa göre tazminata hükmedildiğini, ancak davaya konu ocak sahasında sadece yüklenici firmaların dekapaj yapmadığı, davacı…’nin de dekapaj yaptığı, dosyada mübrez bilirkişi raporlarında belirtildiği gibi müessesenin, 1990 yılına kadar 24 milyon metre küp, daha sonra 2000 yılına kadar 69 milyon metre küp dekapaj yaptığı, müteahhit firmalar yardımı ile bölgede 1980 yılına kadar 25 milyon metreküp, daha sonra 2000 yılına kadar ise raporda belirtildiği üzere 61.246,835 metre küp dekapaj işinin yapıldığı, bu itibarla davacı kurum tarafından ödenen ve rücu istemine dayanan tazminatlara ilişkin zarara davacının fiilinin de neden olduğu, kendi kusuru ile neden olunan kısımdan kusur sorumluluğu gereğince rücu davasında davacının sorumlu olduğu, davacının ödediği tazminattan ancak kendi kusuruna dayanan miktarın dışındaki kısım için her bir davalıya ayrı ayrı kusuru oranında rücu edebileceğinin belirtildiği anlaşılmıştır.
Yine, rücuen alacak davasına konu olan Soma Asliye Hukuk Mahkemesi davalarında alınan… tarafından düzenlenen bilirkişi raporlarında da; deprem afeti ile binalarda gözlenen mevcut hasarlar arasında bir ilişki kurulamadığı, yapıların yapılış tarzının maddi oluşan hasarların tazmin bedellerinin tespitinde etkili olduğunun belirtildiği, yine mahkemece gerekçeli kararda belirtilen 07/03/2004 tarihli bilirkişi raporunda ise dava konusu zararların idarenin yapmış olduğu patlatmalardan kaynaklanmadığı, yörede yoğun olarak meydana gelen depremler neticesinde oluştuğu yönünde görüş bildirilmiş ve mahkemece bu bilirkişi raporu hükme esas alınarak, verilen davanın/ davaların reddine ilişkin kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nce bozulmasına karar verildiği (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 20/06/2005 tarih ve 2004/12448 Esas- 2005/6714 Karar sayılı ilamı vd), ilk derece mahkemelerince bozmaya uyularak, davanın kabulüne/ kısmen kabulüne dair verilen kararların da kesinleştiği anlaşılmıştır.
Mahkemece, asıl ve birleşen davalar yönünden alınan … tarafından düzenlenen 28/12/2016 tarihli kök raporun sonuç kısmında evlerde oluşan çatlakların patlama kaynaklı olmadığının, yine 25/04/2017 tarihli …’dan alınan bilirkişi heyet raporunda dava konusu evlerdeki oluşan hasarların patlamadan kaynaklanmadığının belirtildiği görülmüştür.
Yukarıda açıklandığı üzere, davaya konu rücu davalarında alınan bilirkişi raporları ve birleşen Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/312 Esas sayılı dava dosyasında alınan 24/09/2012 tarihli bilirkişi heyeti raporu ile asıl davada dosyasıyla birleştirme kararları sonrası mahkemece alınan ve hükme esas kılınan kök ve ek raporlarındaki tespit, değerlendirme ve sonuçların birbiri ile çelişkili olduğu, mahkemesince bu çelişki giderilmediği gibi, 2009/312 esas sayılı dosyada alınan bilirkişi raporunun neden benimsenmediği hususu da gerekçede açıklanmadığından verilen karar usul ve yasaya aykırıdır.
Tüm bu açıklamalar kapsamında, mahkemece taraflar arasındaki sözleşme hükümleri, Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen dava dışı 3.kişiler tarafından açılan davalarda benimsenen maddi vakıalar, tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilmek suretiyle rücuen alacak davasına konu dosyalar yönünden oluşan ve davacı tarafça ödendiği anlaşılan bedeller yönünden tarafların hukuki sorumlulukları da değerlendirilerek, bu kapsamda birleşen Ankara 1. Asliye ticaret Mahkemesi’nin 2009/312 esas sayılı dosyada alınan bilirkişi raporu ile mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporları ve bu raporlara karşı taraf beyanları da değerlendirilecek şekilde yeniden oluşturulacak sözleşme hukuku konusunda uzman bilirkişi, hesap bilirkişisi (mali müşavir) ve maden mühendisi bilirkişi heyetinden alınacak rapor ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davalarda davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.6 kaldırılmasına, davalılardan istinaf başvurusunda bulunan ……Ltd.Şti.vekilinin istinaf başvurusunun dairemizce verilen kararın niteliğine göre bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Asıl ve birleşen davalarda davacı vekili ile asıl ve birleşen davalarda davalı ….Ltd.Şti vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,

2-Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/12/2021 tarih ve 2021/295 Esas- 2021/821 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,

4-Asıl ve birleşen davalarda davacı tarafından yatırılan (5 X 80,70 TL) 403,5‬0 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-Asıl ve birleşen davalarda davalı ….Ltd.Şti vekili tarafından yatırılan (4 X 179,90 TL) 719,6‬0 TL + 80,70 TL olmak üzere toplam 800,3‬0 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
6-İstinaf talep eden asıl ve birleşen davalarda davacı ile asıl ve birleşen davalarda davalı ….Ltd.Şti tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçları ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 13/09/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Katip
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır