Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2023/659 E. 2023/992 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2023/659 – Karar No:2023/992
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/659
KARAR NO : 2023/992

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/03/2023
NUMARASI : 2021/221 E-2023/374 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ :04.10.2023
KARAR YAZIM TARİHİ :04.10.2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Davalı şirketin 29/03/2016 tarihli cari hesap ekstresinden kaynaklanan borcunu taahhüt ettiği tarihte müvekkili şirkete ödemediğini, cari hesaba dayalı olarak davalı hakkında yapılan icra takibine de itiraz ettiğini belirterek davalının Ankara Batı İcra Müdürlüğünün 2016/8591 sayılı icra takibine itirazının iptali ile en az %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; Davacı şirketin alacağının doğduğunu belirttiği … ilçesi 10 Yataklı Devlet Hastanesi Yapımı İşinin yüklenicisinin müvekkili şirket olmadığını, TOKİ ile müvekili şirket arasında bu işe ilişkin bir sözleşmenin imzalanmadığını, söz konusu yapım işinin yüklenicisinin dava dışı …. Şti. olduğunu, dava dışı bu şirket iflas ettiğinden takibin müvekkili şirkete karşı başlatıldığını, davacı ile müvekkili arasında ticari bir ilişkinin bulunmadığını, davacı ile olan ilişkinin davacıya …. Şti. adına çek vermekten öteye gitmediğini, müvekkilinin ihtarı üzerine davacının fatura düzenlediğini, ancak faturayı düzenlemesi gereken tutardan fazla düzenlediğini, bunun üzerine müvekkilince 18/03/2016 tarihinde iade faturasının düzenlenip davacıya gönderildiğini, davacı yanca bu faturaya yasal sürede itiraz edilmediğini, ayrıca taraflar arasında bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığını belirterek, davanın hukuki yarar yokluğu, husumet ve esas yönünden reddine, en az %20 oranında kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı şirket tarafından başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkin olduğu, Ankara Batı İcra Dairesi’nin 2016/8591 sayılı dosyasının incelenmesinden, davacı şirketin, davalı şirket aleyhine asıl alacak 40.716,36TL üzerinden ilamsız icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalı şirkete 01/04/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı şirketin 06/04/2016 tarihinde yapmış olduğu itirazı üzerine takibin 07/04/2016 tarihinde durduğunun anlaşıldığı, mahkemece yapılan yargılama neticesinde esasa dair verilen 19/10/2017 tarihli davanın reddine dair kararın 04/03/2021 tarih 2020/847E.-2021/227 K. Sayılı ilam ile kaldırılmasına karar verildiği, kaldırma kararı uyarınca davacının tanzim ettiği faturalara konu işin yapılıp yapılmadığı, davalının düzenlediği iade faturası kadar davacının eksik işinin bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla mahallinde keşif yapılarak rapor alınmasının istenildiği, talimat mahkemesince yapılan keşif sonucu alınan raporda, keşif tarihi itibariyle faturalardaki asma tavan işinin tesliminin yapıldığı ve imalatın kullanılır vaziyette olduğu, eksik işin bulunmadığının rapor edildiği, davacının faturalara konu işin yapılıp teslim edildiğini iddia ettiği, davalının ise iade faturası kadar davacının eksik iş yaptığını savunduğu, yapılan bilirkişi incelemesi ve tüm dosya kapsamına göre, davacının düzenlediği dört adet faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafça düzenlenen iade faturasının ise davacı defterinde kayıtlı olmadığı ve BA/BS formuyla vergi dairesine bildirilmediğinin anlaşıldığı, davalının tacir olduğu, basiretli bir tacir gibi davranması gerektiği, davalı yanın davacının tanzim ettiği dört adet faturaya süresi içerisinde itiraz etmeyerek defterlerine işlemesi sebebiyle faturanın ve içeriğinin kesinleştiği kanaatine varıldığı, her ne kadar 16/03/2016 tarihli 99.641,6TL bedelli faturaya istinaden davalının iade faturası düzenlemişse de, iade faturasının düzenlenmesinin tek başına iadeyi ispat için yeterli olmadığı, zira iade faturasının davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalının iade hususunu ve iade faturasına ilişkin eksik işi ispat etmesi gerektiğinin değerlendirildiği, tüm dosya kapsamına göre davalının iade faturasına konu işin eksik yapıldığını ispat edemediği gibi mevcut durumda tamamen bitmiş işin davacı dışında 3. kişi tarafından yapıldığını da ispatlayamadığı, uyuşmazlık konusunun HMK’nın 226/1-b maddesi uyarınca yemin deliline konu olamayacak vakıalardan kaynaklandığı değerlendirildiğinden davalı yana yemin delilinin hatırlatılmadığı, davacı tarafından yapılan iş karşılığı 15.04.2015 tarih, B 377122 seri numaralı ve 10.000,00 TL tutarlı, 20.07.2015 tarih B 378400 seri numaralı ve 93.000,00TL tutarlı, 31.08.2015 tarih B 378977 seri numaralı ve 60.000,00TL tutarlı, 16.03.2016 tarih B 381133 seri numaralı ve 99.641,56TL tutarlı toplam 262.641,56TL tutarında 4 adet fatura kesildiği, buna karşılık davalı yanın toplam 223.000,00TL tutarında çek verdiği, toplam fatura tutarına göre yapılan ödemenin (262.641,56TL – 223.000,00TL=) 39.641,56TL eksik kaldığı ve bu itibarla davacı yanın takip tarihi itibariyle 39.641,56TL alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmakla davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına karar vermek gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, Ankara Batı ( Sincan) İcra Dairesinin 2016/8591 esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın 39.641,56TL yönünden iptali ile takibin 39.641,56TL yönünden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak likit olduğundan ve davalı takibe haksız itiraz ettiğinden asıl alacak tutarının %20’si olan 7.928,31TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Mahkemenin adil bir yargılama yürütmediğini, hatalı ara kararlardan rücu edilmesi yönündeki talepleri hakkında gerekçesiz ret kararları verildiğini, yargılamanın gereksiz yere uzatıldığını, hatalı yerlerde keşif yapılmasına sebebiyet verdiğini, mahkemenin hatalı ara kararları dolayısıyla geçen zaman süresinde müvekkili aleyhine faiz işletilmesi ve bu hatalı ara kararlar dolayısıyla yapılan masrafların müvekkili yükletilmesinin kabul edilemeyeceğini, mahkemece iki ayrı mahalde keşif yaptırıldığını, istinaf mahkemesi kararı ile ispat yükünün davacıda olduğu ve dolayısıyla davacının iddia konusu işleri davalıya teslim ettiğini ispatlaması gerektiğini, müvekkilince düzenlenen ve davacıya tebliğ edilen iade faturasına süresi içerisinde itiraz etmeyen ve dolayısıyla basiretli tacir gibi davranmayanın davacı taraf olduğunu, tebliğ aldığı ve itiraz etmediği faturayı defterlerine işlememiş olmasının davacıya bir hak bahşetmeyeceğini, sipariş avansları karşılığı kesilmesi gereken faturanın davacı tarafından kesilmemiş olduğundan, ticari ve vergisel yükümlülüklerinin gereği olarak sipariş avansları hesabının kapatılması için davacıya, fatura düzenlenmesi gereğini ihtar edenin müvekkili davalı olduğunu, Etimesgut Noterliği’nin 11/03/2016 tarih ve 09972 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sipariş avansları hesabının kapatılması için fatura düzenlenmesi gereğinin davacıya ihtar edildiğini, davacının ihtar üzerine düzenlediği faturanın kapatılması gereken sipariş avansları hesabının kapatılabilmesi için basiretli tacir müvekkili tarafından ticari defterlerine işlendiğini, davacı tarafça keyfi davranılarak fazla tutarlı fatura düzenlendiği için de itiraz süresi içerisinde iade faturası düzenlenerek davacıya tebliğ edildiğini ve iade faturası ile ilgili verilmesi gereken BS formunun da verildiğini, dolayısıyla mahkemenin davalının davacının tanzim ettiği dört adet faturaya süresi içinde itiraz etmeyerek defterlerine işlemesi sebebiyle faturanın ve içeriğinin kesinleştiği şeklindeki gerekçenin kabulünün mümkün olmadığını, iade faturasının salt davacı defterlerinde kayıtlı olmamasının davacı lehine yorumlanamayacağını, iade faturasının salt davacı defterlerinde kayıtlı olmamasının nedeninin defterlerinin usulüne uygun tutulmaması olduğunu, mahkemenin gerekçesini açıklamaksızın bilirkişi raporlarına aykırı olacak şekilde hüküm kurduğunu, bilirkişi raporlarında davacıya verilen çeklerin avans olarak verildiğini, işlerden … ve …’nin TOKİ tarafından feshedilmiş olduğunu, işlere ilişkin fesih tarihinde tespit tutanaklarında belirtilen gerçekleşme oranlarının geçerli olduğunu ve dolayısıyla sipariş avansları hesabı kapatılırken kesilecek faturada bu oranların esas alınması gerekirken alınmadığı yönünde yapılan tespitlerin doğru ve haklılığı kanıtlar nitelikteyken mahkemece değerlendirme dışı bırakıldığını, işlerin davacı dışında üçüncü kişiler tarafından yapıldığını da ispatlayamadığına dair gerekçenin de yerinde olmadığını, zira taraflar arasındaki ilişkiye esas işlerin feshedildikleri ve fesih tespit tutanaklarındaki kabullere göre de işlerin iddia ve talep tarihinde tamamlanmadığının ispat edildiğini, … … Hastane Yapım işine dair davacı tarafından düzenlenen 20.07.2015 tarih ve 378400 sıra nolu 93.000,00 TL bedelli fatura/ işin fesih tespit tarihinin 22.12.2015 olduğunu, sipariş avans hesapları kapatılırken … işinin fesih tespit raporundaki yüzdeleri dikkate alındığında, kesilen faturanın 80.076,30TL olması gerekirken, faturanın fesih tarihinden 5 ay öncesinde alınan avansa karşılık 93.000,00TL olarak düzenlendiğini, verilen çek tarihi ile fatura tarihinin aynı olduğunu, işin feshi üzerine oluşan 12.923,70TL’lik fatura fazlalığının sipariş avans hesapları kapatılırken dikkate alınması gerektiğini, … … Hastane Yapım İşine dair davacı tarafından müvekkilinin ihtarı üzerine düzenlenen ve keyfi düzenlendiğinden iade faturasına konu edilen 16.03.2016 tarih ve 381133 sıra numaralı 99.641,56TL bedelli fatura / işin fesih tespit tarihinin 03.02.2016 olduğunu, … işinin fesih tespit raporundaki yüzdeleri dikkate alındığında, 03/02/2016 tarihli fesih tespit tarihinde yapıldığı tespit edilen iş tutarının 71.346,74TL olduğunu, davacının iade faturasına konu fazla faturasının tarihinin ise 16.03.2016 olduğunu, dolayısıyla fesih tespit raporunu dahi bildiği halde kasıtlı olarak 99.641,56TL olacak şekilde fazla fatura tanzim ettiğini, … işinin fesih tespit raporundaki yüzdeleri dikkate alındığında, 22.12.2015 tarihli fesih tespit tarihinde yapıldığı tespit edilen iş tutarının 80.076,30TL olduğu, davacının anılan işe ilişkin fesih tarihinden 5 ay öncesinde ve alınan avansa karşılık 93.000,00TL olarak fatura düzenlendiğini, verilen çek tarihi ile fatura tarihinin aynı olduğunu, dolayısıyla işin feshi üzerine 12.923,70TL lik eksik iş/fatura fazlalığının ortaya çıktığını, bunun sipariş hesaplarının kapatılmasında dikkate alınması gerektiğini, sipariş avans hesapları kapatılırken davacı tarafından düzenlenmesi gereken fatura tutarının davacı tarafından keyfi olarak belirlenen 99.641,56TL değil de (71.346,74TL-12.923,70TL)58.423,04TL olması gerektiğini, hem … hem de … de ayrı ayrı yapılan keşifler neticesinde ve gerek dosyaya sunulan gerekse de müzekkereler ile dosyaya kazandırılan fesih tespit raporlarına göre düzenlenen raporlarda, işlerin davacı tarafından yapılıp teslim edilmediğinin, davacının avans olarak aldığı çekler karşılığında fazla fatura tanzim ettiğinin ortaya çıktığını, davacı vekilinin de işlerin %100’ü tamamlanmış şekilde fatura düzenlendiğini ikrar ettiğini, oysa her iki iş yönünden de işlerin feshedildiği ve tamamlanmadığının fesih tespit raporları ile ortaya çıkarıldığını, davacı vekilinin beyanlarının dahi faturaların fazla düzenlendiğini açıklar mahiyette olduğunu, istinaf kararında araştırılması istenen hususun iade faturasında belirtilen miktar kadar eksik iş bulunup bulunmadığının tespiti olmakla işlere ilişkin getirtilen fesih tespit tutanakları uyarınca eksik işlerin bulunduğu ve bu eksik işler dikkate alınarak hesap yapıldığında davacının 41.218,52TL fazla fatura düzenlediğinin ispat edildiğini, davacının alacaklı olmadığı gibi iddia konusu alacağın likit de olmadığını, mahkemenin 15.06.2016 tarihinden itibaren yaptığı yargılamada ancak hüküm kurabilmesi ve hatta hukuksuz olmakla beraber kısmi kabul kısmi ret şeklinde karar vermiş olmasının da alacağın likit olmadığını gösterdiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine ve davacı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemenin 2016/469 E-2017/677 K sayılı 19.10.2017 tarihli kararı ile tarafların ticari defter ve kayıtlarının örtüşmediği, bu nedenle HMK’nın 222. maddesi uyarınca davacı kayıtlarının kendi lehine delil olarak kabul edilemeyeceği ve takip tarihi itibariyle davacının alacağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, davacı taraf hakkında kötü niyet tazminatı uygunlanmasına yer olmadığına karar verilmiş, davacı vekilince kararın istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 2020/847 E-2021/227 K sayılı 04.03.2021 tarihli kararında özetle: “…Taraflar arasında yazılı bir sözleşme ilişkisi bulunmadığı gibi cari hesap kapsamında oluşmuş bir mutabakat da yoksa da davacı tarafça kesildiği ve davalı defterine de kaydedildiği anlaşılan 4 adet toplam 262.641,56 TL’lik bedele ilişkin sözleşme ilişkisinin olduğu anlaşılmaktadır. Dosyada mevcut bilirkişi raporundan da görüldüğü üzere 4 adet faturadan son kesilen fatura 16/03/2016 tarihli ve 99.641,56 TL bedellidir. Davalı bu faturanın düzenlenme tarihi öncesi 11/03/2016 tarihli yapılan iş ve ödemelere yönelik eksik fatura düzenlendiğini belirterek 2 gün içinde fatura düzenlenmesini talep etmiş, davacının 16/03/2016 tarihli yukarıda belirtilen faturasının düzenlenerek davalıya gönderilmesi üzerine davalı tarafça 18/03/2016 tarihli 39.638,56 TL bedelli iade faturasının düzenlendiği ve davacıya teslim edildiği anlaşılmıştır. Tüm bu tespitler doğrultusunda taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığı gibi cari hesap mutabakatı / sözleşmesi de bulunmadığından taraf defterlerinde kayıtlı 4 adet faturadaki miktar işin davalının iade faturasının da bulunduğu görülmüş olmakla, davacıya teslim edilip edilmediği, iade faturasında belirtilen miktar kadar eksik bulunup bulunmadığı değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ve değerlendirmeyle hüküm kurulması doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, esası incelenmeksizin mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine …” karar verilmiştir.
Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dava, İcra İflas Yasası’nın 67. maddesine dayanılarak açılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemesince dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin aşağıda yer alan hususun dışında kalan sair istinaf nedenleri yerinde görülmemiş esastan reddi gerekmiştir.
İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin mümkün olması, böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (Yargıtay HGK’nın 07.06.2006 tarihli ve 2006/19-295E., 2006/341 K, 15.H.D. 2019/1699E,-4911K)
Somut olayda, davacı taşeron, davalı yüklenici aleyhine bakiye alacağının tahsili için başlattığı ilâmsız icra takibine davalının haksız itiraz ettiğinden bahisle itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili talebinde bulunmuştur.
Yapılan yargılamada, tarafların göstermiş oldukları kanıtlar toplanıp, bilirkişi raporu alınmış, alacak-borç durumu yapılan yargılama ile belirlenmiş olduğundan alacağın likit olduğundan söz edilemeyecektir.
Bu durumda, mahkemece davacının icra inkar tazminatı talebinin reddi gerekirken alacak likit kabul edilerek icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru olmadığından davalı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf başvurusu yerinde görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına davanın 39.641,56TL üzerinden kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine, yasal şartları oluşmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin ve davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekmiş esas hakkında yeniden aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,
2-Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23.03.2023 tarih ve 2021/221 E-2023/374 K sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-Davanın kısmen kabulü ile, Ankara Batı ( Sincan) İcra Dairesinin 2016/8591 sayılı takip dosyasında davalı borçlunun itirazının 39.641,56TL’lık kısmının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,
5-Davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
6-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.707,91TL karar ve ilam harcından peşin alınan 491,76TL harcın mahsubu ile bakiye 2.216,15TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
7-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davada kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile vekille temsil olunan davacıya verilmesine,
8-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davada reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 1.074,80 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile vekille temsil olunan davalıya verilmesine
9-, Davacı tarafından ödenen 491,76TL peşin harç ve 29,20TL başvuru harcı giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
10-Davacı tarafından sarf edilen 723,55TL tebligat ve posta gideri, 3.200,00TL bilirkişi ücreti, 991,80TL keşif harcı, 4.456,00TL keşif araç ücreti, 85,70TL kaldırma kararı öncesi yatırılan istinaf başvurma harcı olmak üzere toplam 9.457,05TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesap edilen 9.207,40TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
11-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
12-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran ilgili tarafa iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
13-Davalı tarafından ödenen 676,97 TL peşin istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
14-Davalı tarafından ödenen 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 128,00 TL dosya gönderme masrafı olmak üzere toplam 620,00 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 04.10.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır